19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 12 24 ŞUBAT 1982 Denizlerde yeni kavram: EKONOMIK BÖLGE Kıyılan yan yana, ya da bitişik olan devletler arasındaki ekonomik bölgenin belirlenmesinde kıta sahanlığımn sınırlandırılması ile ilgili hükümler aynen geçerli. Bu ülkeler aralarındaki ekonomik bölge alanlarını hakkaniyete dayanan bir sonuca ulaşmak amacıyla anlaşma yoluyla belirleyecekler. Türkiye ile Yunanistan arasında yıllardır çözüm bekleyen kıta sahanlığı sorununa böylelikle benzer hukuki düzenlemeler öngören «ekonomik bölge» de eklenecek. YARI KAPALI DENİZLER Yeni sözleşmenin getirdiği kapalı ve yarı kapalı denizler kavramı da 1958 sözleşmesinde yokken Türk heyetinin de çabalarıyla yeni sözleşmenin kapsamına sokuldu. Buna göre, kapalı ya da yarı kapalı denizlere kıyısı olan ülkeler haklarmı kulianırlarken, ya da yükümlülüklerini yerine getirirler ken işbirliği yapmaları öngörülüyor. Bu hüküm de, Türkiye ile Yunanistan'ı bir yarı kapalı deniz olan Ege'de bilimsel araştırmalar, kiıienme gibi konularda işbirliği yapmaya iten bir madde. Ingiltere Mektubu Türklere hakaret eden BBC Dergisi protesto edildi Yeni sözleşmenin getirdiği kapalı ve yarı kapalı denizler kavramı da Türk heyetinin çabaları ile sözleşme kapsamına sokuldu. Sedat ERGİN ANKARA Türkiye, nisan ayında NewYork'taki toplantıda ka'oul edilerek eylül aymda imzalanması beklenen yeni Deniz Hukuku sözleşmesine katılıp katılmama sorunu ile karşı karşıya. Türkiye, ana taslağı ortaya çıkan Deniz Hukuku sözleşmesinin getirdiği hukuki düzenlemeleri bir bütün olarak inceleyip kararmı verecek. Üçüncü Deniz Hukuku Konferansmın onbirinci oturumu önümüzdeki ay NewYork'ta başhyor. Türkiye'nin yeni Deniz Hukuku sözleşmesine katılma sorunu, sözleşme tasarısımn oylama yapılmadan konsensus (genel onay) ile kabul edilip edilmeyeceği konusunun nasıl çözümleneceği ile de yakından ilişkili. Deniz Hukuku Konferansındaki ana eğilim, sözleşmenin konsensus ile kabul edil mesi yolunda. Eğer sözleşme tasarısı üzerinde konsensus jrolu ile bir sonuca gidilmezse, o zaman oylama yapılacak. Sözleşmenin belli hükümlerine çekinoe konup konmayacağı da j ne şekilde kabul edileceğine j bağiı. Türkiye, Deniz Hukuku söz| leşmesi karşısındaki tutumunu : belirlerken, sözleşme hükümlerinin Ege'de Yunanistan ile olan kıta sahanlığı, karasuları gibi anlaşmazlıklar açısmdan hukuki pozisyonlarda ne gibi w Ahmet TAN '1961 Anayasasının temel hakları muhafaza edilmeli^ İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ, İDARE HUKUKU VE İDARİ İLİMLER ENSTİTÜSÜ PARLAMENTONUN TEK MECLİSTEN OLUŞMASIN1 ÖNERDİ. İstanbul Haber Servisi İs tanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku ve İdare İlimleri Enstitüsü, hazırlan masına başlanan yeni Anayasa ya ilişkin görüşlerini açıkladı. Enstitü, İstanbul Üniversitesi Anayasa Komisyonu tarafmdan hazırlanan «Ön Tasarı»yı temel alarak, 1961 Anayasasının «Temel Haklar ve Vazifeler» başlıklı bölümünün yeni Anayasa'da aynen bulunması gereğini de vurguladı. Enstitü açıkiamasında, «Enstitümüzün bu konudaki düşünce ve önerisi, 27 Mayıs 1960 Devrimi'nden sonra kurulan İstanbul Üniversitesi Anayasa Komisyonu tarafından hazırlan mış bulunan (Anayasa Ön TasansO'nııı (Temel Haklar ve Vazifeler) başlıklı 2. kısmında yer ahııış hükümlerin, genel olarak yeni Anayasa'da ayrıntılarda gerekli diizeltmeler yapılmak kaytbvla, yer almasınm uygun olacağı nıerkezindedir» denildi. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku ve İdare İlimleri Enstitüsü'nün açıklamasında daha sonra «Bilindiği gibi, anılan (Ön Tasarı) herkesin kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel haklara ve özgürlüklere sahip olduğunu kabul etmekte, devlete bu temel hakların ve özgürlüklerin kullanılmasını ve gelişmesini sınırlayıcı engelleri kaldırma odevini vermekte, her türlü kişi, aile, zümre ve sııııf imtiya/ıııı yasaklamaktadır. Kişi hak ları ve vazifeleri yanında. sosyal ve iktisadi haklar ve ilişkilere de yer veren (Ön • Tasarı) siyasi hak ve ilişkileri de ayrıntılı bir şekilde düzenleyerek, olağanüstü hal ve sıkıyönetim rejimini de içermektedir» denildi. Enstitü, yasama görevi yapacak olan TBMM'nin bir derece li ve genel seçimle oluşacak tek meclisten ibaret kalmasım uygun buldu. Açıklamanın bu bölümünde yasama organına en çok 450 üye seçilmesi gerektiği de yer aldı. Enstitü'nün açıkiamasında daha sonra yasama organının yürütme ve yargı organı ile ilişkileri de irdelendi ve bu organların birbirlerinin görev ve sorumluluk alanlarına müdahalelerinin önlenmesi gereği ifade edildi. Yürütmenin Cumhurbaş kanı ve Bakanlar Kurulu olarak iki kanattan oluşması, Cum hurbaşkanı'nm tekrar seçilebilmesi, Cumhurbaşkam'nın Meclisi feshedebilmesi, j'argı denetiminin yapılabilmesi ve ülkenin merkezi idare taksima tı ile mahalli idare bölümlerinin saptanması, değiştirilmcsi veya kaldınlması hususunnn yasama organına bırakılması önerileri de Enstitü açıkiamasında yer aldı. sonuçlar getireceğini dikkate alacak. Türkiye, benzer değerlendirmelerle 1958 yılında Birinci Deniz Hukuku Konferansı sonunda imzalanan ilk sözleşmeye katılmamıştı. YENİ BİR SORUN MU? Yeni sözleşme, karasuları ve; kıta sahanlığı sorunu açısm dan bir dizi düzenlemeler getirirken, yeni bir kavram da ortaya atıyor. Bu da, ülkelerin karasuları alanı dışında kalan ve denizaltı yataklarmın işletil diği kıta sahanlığımn tistündeki deniz alanındaki çeşitli kaynaklardan yararlanıldığı «ekonotnik bölge».. Ülkeler, kendi egemenliklerin deki ekonomik bölgede doğal kaynaklarm işletilmesi, enerji elde edilmesi ve diğer ekonomik faaliyetlerin yürütülmesinde egemen haklara sahip olacaklar. Bu kavram birinci derecede ekonomik bölgedeki balıkçüık hakları açısmdan önem taşıyor. Iskence /gördükleri Öne sürülen sanıklar gazetecilere gösterildi ANKARA, (Cumhuriyet Biirosu) Uluslarforası Af Örgütü'nün işkence gördükleri ve komada olduklarını ileri sürdüğü Mamak Askeri Ceza ve Tutukevi'ndeki Nasuh Mltap, Ali Başpınar, Oğuzhan Müftüoğlu, Melih Pekdemir ve Ulvi Oğuz, dün basın mensuplarına gösterildiler. Uluslararası Af Örgütü, Devrimci . Yol davası sanıklarından ve DEVYOL adlı yasa dışı örgütün yöneticilerinden olduğu ileri sürülen Nasuh Mitap, Ali Başpınar, Oğuzhan Müftüoğlu, Melih Pekdemir'in işkence altında olduğunu iddia etmişti. TKP davası sanıklarından Ulvi Oğuz'un da işkence gördüğü ve halen komada olduğu ileri sürülmüştü. Mamak Askerl Cezaevine çağırılan gazeteciler önce «A» blokun avlusuna alındılar. Avluda hava almak ve eğitim yapmak için sanıkıar basına gösterildi. Eğitim sırasında, işkence altında ve komada olduğu ileri sürülen beş sanığın fotoğraflan cekildi. Avluda eğitim için yürüyen sanıklar, «Yaşa Varol Harbiye» marşını söylediler. Avluda birkac kere yürüyerek dönülmesinden sonra, sanıklardan Oğuzhan Müftüoğlu, Melih Pekdemir, Ali Başpınar ve Ulvi Oğuz aa eğitime katılmayarak duvara yaslanıp güneşlenen Nasuh Mitap'ın yanına oturdular. Bu sırada öbür mahkumlar eğitiml sürdürüyorlardı. Bir süre sonra cezaevi yöneticileri, oturan sanıkların yeniden eğitime katılmasını istediler. Eğitimin ikinci bölümünde tutuklular, koşarak avluyu dolaşıyorlar ve «Komandolar Geliyor» adlı bir marş söylüyorlardı. Ancak bu sırada Ulvi Oğuz'un rahatsızlandığı görüldü. Oğuz, cezaevi yöneticilerinin hemen getirttiği bir sedyeyle revire kaldırıldı. Daha sonra gazetecilerin yanına gelen bir Üsteğmen Doktor, sanığın sinir krizi gecirdiğini ve bu durumun cezaevinde olan insanlar icin normal olduğunu açıkladı. MUTFAĞIN GEZİLMESİ Eğitim ovlusundan ayrılan basın mensupları, idari bölüme alındılar. İdari bölümdeki gazetecilere cezaevi mutfağını gezebilecekleri söylendi 5 bin kişiye yemek hazırlavabiiecek kapasitede olan mutfak, basın mensuplarınca gezildi. Düzenliliğin ve temizliğin göze carptığı geniş mutfakta gazetecilerden bazılan hazırlanan yemeklerin tadına baktılar. Gazeteciler yemeklerin tadını beğendiklerini, ancak çok (Arkası 9. Sayfada) TAKIMAÜALAR DEVLETİ STATÜSÜ Deniz hukuku literatürüne yeni giren takımada devleti kavramı ise, ülkesi Okyanus adalarmdan oluşan devletlere en dıştaki adaları arasında bazı sımrlamalarla düz esas hatlar çizme hakkını veriyor. Dışta • DERGİDE YAY1NLANAN PROTESTO MEKTUPçizüen bu hatların içinde kalan LARINDAN BİRİNİ YAZAN BBC TÜRKÇE SERbütün su alanlarında gerek kıVİSİ YÖNETMENİ CAMERON'UN YAZDIKLAta sahanlığı gerekse kara sulaRINI .HERZELER» OLARAK NİTELENDİRDt. rı açısmdan tam egemenlik hak larma sahip olacaklar. İlginçtir ki, Yunanistan bu kavram görüşülürken kendisinin takımyönetimine de iletilen bir protesto yazısında «Yaada devletleri statüsüne alınzarlar tüm bir ulusu eleştirme işine, ellerinde bumasmı istedi, ancak bu isteği reddedildi. Reddedilmesinin genu haklı kılacak yeterli kanıtlar yoksa girmemerekçesi de kendisinin kıta üzelidirler» denilerek, Mr. Cameron'un yazısının rine kurulu adaları olan bir «okurlara, Türk'ler hakkındaki kin ve nefretini ülke olmayışıydı. Kabul edilmeaktarmaktan başka bir somut mesajı» bulunmadısi halinde Ege açısmdan anlağı belirtiliyor. mı şu olacaktı: Türkiye'nin b Dergi gönderilen protesto Wktuplarından ikimil olan karasuları dışındaki sine mektuplar köşesinde yer verdi. Bunlardan biri bütün Ege Yunanistan'ın mutBBC Türkçe Servisi Yönetmeni Mr. Gamon Mc lak egemenliğine geeecekti. Lellan'm. Üçüncü Deniz Hukuku KonMr. Mc Lellan'm mektubu şöyle: feransında, açık denizleri bırbirine bağlayan uluslararası «Mr. Cameron bugünlerde Türk olmanın inBoğazlarda transit geçiş rejimi citici bir şey» olduğunu yazıyor. Evet öyle. Hele kabul edildi. Rejimi uzun zade «baştan savmacı, ikiyüzlü, bundan gurur dumandan beri yürürlükte olan yan» gibi lafları hazmetmek zorunda iseler, geruluslararası sözleşmelerle düzenlenmiş Boğazların yeni De(Arkası 9. Sayfada) niz Hukuku sözleşmesinin kapsamı dışında bırakılacağı konusunda ise anlaşmaya varıldı. Böylece 1936 Montreux sözleşmesi ile rejimi düzenlenen Türk Boğazları yeni Deniz Hukuku sözleşmesinden etkilenmeyecek. Öte yandan, Türkiye yeni • İSTİHDAM VE İŞSİZLİK KONUSUNU İNCELEYEN DPT ÖZEL İHTİSAS KOMİSYOsözleşmenin getireceği yeni NU, ÇAL1ŞMALARINDA EKONOMİDE HER YIL YARATILAN YENİ İ$ İMKÂNl kavram ve konuların büyük bir SAYIS1NIN BELİRLİ BİR SEVİYENİN ALTINA DÜŞÜRÜLMEMESİ VURCULANIYOR. bölümüne hazırhklı değil. Sözleşmenin ışığmda Türkiye'nin denizcilikle ilgili yasalarının büyük bir bölümünü yeni başbeşeri kaynakları, ıstihdam çalışma çağın Şükran KETENCİ insan gücü özel ihtisas komis yaşından büyük, 1927'de % 90'ı tan gözden geçirmesi gerekedaki nüfusun çek. örneğin, karasularında yonuna», sunulan alt komisyon çalışırken bu oranın 1980'de esas hatların hangi esaslara göDPT'de kurulan özel ihtisas raporlarında, çalışma çağmda% 65'e düştüğü vurgulanıyor. re çizileceği konusunda olduk komisyonu ve alt komisyohlaki nüfusun ancak % 65.8'ine 2055 yaş arasında üretimde ol ça muğlak ifadeler taşıyan 476 rınm yaklaşık 9 aydır süren iş bulunabildiği vurgulamyor. mayan erkek nüfusun 1927'de sayılı yasaya açıklık kazandırıl çalışmaları, Türkiye'de (işsiz70 bin iken, 1980'de 1 milyoDPT'nin çahşmalarmda, «Tür ması gerekebüecek. lik ve isHlıdam) sorunlarının, kiye'nin temel gücünü teşkil e nu aştığı, kadın nüfusun 1927'günün en önemli konuları oldu den insan kaynaklarını ne öl de 600 bin kadarken, 1980'de 5 ğunu sergiliyor. çüde seferber edebildiğini» sa milyonu aştığı belirtiliyor. «Bü «1980'li yıllarda Türkiye'nin yısal açıdan ele alınıyor. 15 tün gayri faal nüfus içinden en LONDRA BBC yaym organı haftalık Listener Dergisi'nde yeralan ve Türkiye'yi, TUrk'leri hakaret ölçüsünde yeren yazı büyük tepki uyandırdı. Türkiye'nin Londra Büyükelçillği başta olmak üzere çeşitli kuruluşlar ve kişiler dergiyi protesto ettiler. Listener'i bu tür bir yazıya yer vermesi nedeni ile kınayanlar arasında BBC'nin Türkçe servisi de var. Bilindiği gibi James Cameron imzalı yazıda Türk olmanın şu sıralarda gurur kıncı bir şey t>lduğu, Türk'lerin özgürlükten fazla birşey anlamayan bir ulus olduğu, en olmayacak şeylerden kendilerine övünme payı çıkardıkları, baştansavmacı, beceriksiz, ikiyüzlü, «esprisiz ve kuru» insanlar oldukları. bir zamanlar imparatoıiuk oldukları halde şimdi «Başkan Reaiîan'm Avrupa'daki Mkaragua»sı durumuna şeldikleri, Kıbrıs'ın bir bölümünü çaldıkları gibi ifadeler yeralıyordu. Dergi gönderilen çok sayıda protesto mektubundan ancak ikisine yer vererek, «hatanın onanmı» yoluna gitti. Türkiye'nin Londra Büyükelçiüği de, BBC üst ANKARA. (Cumhuriyet Bürosu) 1630 Sayılı Dernekler Yasası'nda değişiklik yapılmasına ilişkin tasarı yeniden incelenmek üzere İçişleri Bakanlığı'nca Bakanlar Kurulu'ndan geri alındı. Edinilen bilgiye göre, tasarı, 1630 Sayılı Dernekler Yasasının özellikle devletin dernekleri denetleme mekanizmasında görülen aksaklık ve açıkları gideri ci hükümler öngörüyor. Dernekler yasa tasansı yeniden incelenecek DPT: Kalkınma, insan unsuruna dayanrnalı az ı milyonu, aslında iş bulma ümidini kaybetmiş kişilerdir. Ekonomimiz bu kitleyi, ekonomiye yararlı ounaktan menetmiş, cemiyetin dışına itmiş bulunmaktadır.» görüşüne yer veriliyor. Çalışmalarda daha sonra 1519 yaş grubunun istihdamı konusunda şu bilgi veriliyor: «1980'de 1 milyon 35 bin erkek ve 1 milyon 332 bin kız gayri faal durumdadır. Oysa 1519 yaş grubundakilerden, 700 bin kadar erkek ve 40u bin kadar kız öğrencidir. Böylece 435 bin erkek ve 932 bin kız olmak üzere, geri kalan yaklaşık 1 milyon 367 bin, 1519 yaşındaki genç insanı da. ekonomimiz, cemiyetin dışına itmiş durumdadır. Türkiye'nin genç, çalışma çağında ve dinamik nüfus yapısı, en büyük sermayesini teşkil etmelidir.» Plan çahşmalarmda, daha ön ceki plan dönemlerinde insan unsuruna öncelik vermeyen gö rüşlerin yanlış olduğu da savunularak aşağıdaki değerlendirmeler yapılıyor: «önceki plan döneminde itibar edilen (geçiş döneminde, üretime katılmayan, ya da düşük verimli alanlarda çalıştırılan işgücü dolayısıyla yitirilen gelirin, sermaye yoğun üretim stratejisinin sağlayacağı gelir artışından önemsiz olması gerekir.) şeklindeki iddialarla, en hayati meselenin nasıl gözden kaçırıl mış olunduğu bütün çıplaklığıy la ortaya çıknuyor mu, Şu halde Türkiye için kalkınma gayretlerinin temel olarak insan unsuruna dayanması zarureti vardır. Şüphesiz, Türkiye'nin ekonomisinı yönetirken, belli blr gelir aıtışımn altına düşmemek ekonomimize belli bir yapısal esneklik getirebümek, belli bir enflasyon hızını ve dış açık miktarım aşmamak gibi hedef lerin yanında, ekonomide her yıl yaratılan yeni i? imkam sayısını da belli bir seviyeniri altına düşürmemek zarureti vardır. Bu zaruret gözetilmezse, dış kaynaklarm da etkileme(Arkası 11. Sayfada) Çavuşesku:' Avrupa'ya getirilmek istenen silahlar barısı tehdit ediyor Ahmet KORULSAN Bildiriyor BÜKREŞ Gazeteciier Kon seyince düzenlenen Uluslararası Gazeteciler Silahsızlanma, Barış ve Güvenlik Toplantısı dün Bükreş'te Devlet Başkanı Nikolay Cavuşesku'nun açış mesajıyla başladı. Çavuşesku, 22 Avrupa ülke sinden yaklaşık 65 gazetecınin katıldığı toplantıya gönderdiği mesajda «Romanya'nın böyle bir toplantıyı düzenlemekten duyduğu memnuniyeti» belirtti. Devlet Başkanı mesajında özetle şöyle deniliyor: «Deneylerimiz, sadece kendi hayatımızın değil, tüm ülkelerin halklarımn hayatlarının ko lunması gerektiğini ortaya koymuştur. Arzumuz tüm halk ların barış ve işbirliği içinde yaşamalarıdır. Avrupa'ya geti rilmesi planlanan yeni füzeler. geliştirilen yeni silahlar dünya barısını tehdit etmektedir. Reiim farkı, felsefi görüş ne olursa olsun bütün insanlar tüm güçlerini barış için, bu asıl ideal için birleştirmeli, işbirliği yapmalıdır. İnsanlar kesinlikle atam, nötron ve diğer silahlara rejim farkı gözetmeksizin hayır demelidir. Silahlanmanın tehlikesi tüm dünyamn yok oimasına kadar gitmektedir. Atom bombaları patladığı zaman çok geç olacaktır. Ne sııclu, ne de bu suçluları yargılayacak mahkeme kalacaktır. Tüm ülkeler için hiç bir şey şu anda barış ve silahsızlanma kadar önemli değildir. Detant ve silahsızlanma tüm ülkelerin ortak so runudur. Kamuoyunun oluşmasında büyük bir etkisi olan ba sm »ilahlanmaya karşı tovır koymalıdır.» "Bülent Ersoy hatalarının sonuçlarına katlanmalı,, • YARGITAY ÜYESİ, KARŞ1 OY YAZISINDA ERSOY'UN KADINL1Ğ1 KONUSUNDAKİ KARARIN KESİN OLARAK BOZULMAS1NI İSTEDİ. ANKARA. (Cumhuriyet Biirosu) Bülent Ersoy'un kadın olduğu yolundaki mahkeme kararmın bozulmasına ilişkin Yargıtay kararına «karşı oy yazısı» hazırlandı. Bülenl Ersoy'un kadın olduğu yolundaki Fatih 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin kararı Yargıtay İkinci Hukuk Dairesince Dozulmuştıı. Yargıtay İkinci Hukuk Dairesinin bir üyesı. Bülent Ersoy konusundaki karann «kesin olarak» bozulması görüşünü savunarak, karşı oy yazısı hazırladı. Yazı aynen şöyle: «Davacı 28.5.1981 günlii dilekçe ile, buluğ vağından sonra ruhsal ve biyolojik yönden erkekten ziyade kadmlık tarafının ağır basması sureıiyle geliştiğini ve bu durumun ruhsal sağlı£ım elkilemesi üzerine doktorların gösterdiSi lüzumla 14.4.1981 tarihinde yapılan ameliyatla erkeklik vasıfları sona ererek tıbbî yon(It'iı kadın olduğunu. bu itibarla. erkek olan Lİıısiveliııin kadın olarak değiştirilmesine karar vrrilnıi'sini istemiştir. Uavacnım bu iddiasında, bulug çağına kadar kendisinin erkek gelişimi içinde bulunduğu anlaşılnıaktadır. Dosyada nıevcut Ingiltere'deki yabancı doktorlarca verilen 21.4.1981 güıılü rapor dalıi davacmın ameliyat anına kadar peııis ve ona bağlı testislere sahip olduğunu gösternıektedir. t'enis ve testisleri olmaması veya biyolojik ciıısel gelişimde kuşku bulunması halinde, her nasılsa nüt'usa yanlış tanımla, erkek olarak yazılmış bir kimseniıı daha sonra ameliyat sonucıı gerçek ve en uygun cinsel organlan meydaııa çıkarılması üzerine cinsiyet değişikliği isteğinin kabulü tabii addedilebilir ise de, esasında erkek olarak cinsel seüşimi taınamlanmış bir kimsenin sonradan görünümden öteye gitmeyen yapay cinsel organa kavıışınası sebebi îlc cinsiyetiııin değiştirilmesine hukuki liçıdan iniKan yoktur. Davacı için yukarıda açıklanan sebeplerden dolavı isteğin kabul edilmemesi halinde erkek seks organlaruıa kavuşma ihtimali bulunmadığmdan psikolojik bunalıma düşebilpceği gerçeği de iddianın kabulü için hukuki hir ınazaret sayılamaz. Davacı hatalı darranışınm snnuçlarma katlanmak zorundadır. Onun için mahkeme kararmın esas yönden kesin olarak bozulması oyundavım.» % 4 HIZLI KALKINMADA SON DÜRUM Âdaiet Komisyonu, temyiz süresini kısaltan yasa tasarısını benimsedi • KOMİSYONDA AYR1CA LİMANLAR YASAS1NDA DECIŞİKLİK ÖNGÖREN YASAN1N DENİZİ KİRLETEN GEMILERIN CEZALAR1NIN ARTT1RILMASINA İLİŞKIN HÜKÜMLERl DE KABUL EDİLDİ. ANKARA, (ANKA) Adalet Komisyonu temyiz edilemeyen cezaların 3 yıldan 6 aya indırilmesini öngören Milli Güvenlik Konseyi üyesi Orgeneral Tahsin Şahinkaya'nın yasa öne risini kabul etti. Kabul edilen yasa önerisi yürürlük tarihinden geçerli olacak ve geıiye işlemesi sözkonusu olmayacak. Ancak, Milli Savunma Bakanlığı yetkililerinin verdiği bilgiye göre daha önce 3 yüa kadar hapis cezas;na çarptırılmış ve temyiz hakkını kullanmamış hükümlülerin yasanın yürürlüğe girmesinden sonra Askeri Yargıtaya başvuruları halînde temyis hakkına kavusacaklarını bildirdiler. LİMANLAR YASASINDA DEĞİŞİKLİK Adalet Komisyonu'nda dün görüşülen 618 sayılı Limanlar Kanunu'nda değişiklik öngören Yasa Tasansı limanları kirletmenin cezasını 250 bin lira ile 10 milyon liraya çıkarıyor. Tasarımn batan gemilerin «satışıyla» ilgili maddesi dışındaki tüm maddeleri kabul edildi. Kabul edilen tasarıya göre, gemilerden limanlara çöp atılmasınm para cezası 150 liradan 250 bin liraya, gemilerin «sintine ve balans» boşaltmasının cezası da 6 bin liradan 10 milyon liraya çıkartıyor. Tasan para cezalanrun kesilmesi konusunda Lünan MüdUrlerine yetki tamyor. Ancak, kesilen para cezasınm karşıhğı teminat olarak yatırıldığı takdirde cezaya çarptırılan şahıs bir hafta içinde temyiz için Sulh Ceza Mahkemesi'ne başvurabilecek. Bu arada, limanlarda batan veya çarpan gemilerin satış ko mısu da yeni esaslara bağlanıyor. Ancak, tasarıda gemilerin satış biçimiyle ilgili açıklık bulunmaması nedeniyle komisyon Maliye Bakanlığı'ndan ko nuya açıklık getirilmesi için tasarımn bu maddesinin görüşülmesini ileriye bıraktı. Adalet Komisyonu bugün de telsiz yasasmda değişiklik öngören tasarıyı görüşecek. Her türlü telsiz sisteminin kurulması, işletilmesi kontrolü konusunda «Milli Haberleşme Kontrol Teşkilatı» kurulmasmı öngören tasarı amatör telsizcilik yapmak isteyenlere de ruhsat verilmesini hükme baft (Arkuı 9. Saytada) CİNSELLİĞİ YİNE GÜNDEMDE İn giltere'de cinsiyet ameliyatı olduktar sonra kadın olduğu yolundaki mahkeme kararı Yargıtay'ca bozulan Bülent Ersoy.. LONDRA, (ANKA . DPA) ABD'nin ingiltere'ye «Cok ehven fiyatla» Trident Nükleer Füzeleri satmayı önerdiği bildiriliyor. Londra'da yayınlanan «Tlmes» gazetesinde bu konuda yayınlanan haberde, ABD'nin fü zelerin bazı parçalarının Türkiye'de yapılmasını istediği be lirtildi. Gozete ingiltere Savunma Bakanı John Nott'ın bu nedenle, füzelerin İngiltere Donanmasına yerleştirilmesi planını yeni iş olanakları yaratabileceği gerekcesi ile daha kolaylıkla savunabileceğine dikkat çekti. «Times» gazetesi: «ABD, Trident füzelerinin bazı parçalarının Türkiye'de yapılmasını istiyor»
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle