19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 2 ürkiye ile Yunanistan arasındaki kara sınırını oluşturan Meriç nebrinin hemen ötesinde Yunan topraklannda yaşayan 120 bin kişilik bir Turk toplumu var: Batı Trakya Türkleri. Oturduklan topraklar, tarihsel bir takım olaylann sonucunda Yunan devletinin sınırlan içinde kalan bu Türklerin sorunlarıyla ne kadar ilgileniyoruz? Türkiye'de kamunun dlkkatini bu sorunlara çekmeye yonelik çabalar, ancak son bir kaç yıldır biraz yoğunluk kazanmış gibl. Flzik olarak da duygusal olarak da Türkiye'ye bunca yakm durumdaki bu top lumun sorunlanna, Turk kamuoyunu oluşturanlarca uzun yıllar ilgi gosterilmemiş. Batı Trakya Türklerinin, kimi temel insan haklanndan yoksun bırakılmalan karşısın. da, geçmjşte. Turk aydınlarırun bir böJümü, belki de «yayıZmacı» bir politikadan yana görunmekten çekindiği için ilgisiz kal ma yolunu seçmiş. Oysa ryayılmacı» strüvenci» dış politikalara kar?ı olmak, bize pek yajcın bir toplumun uğradıgı haksızhklara göz yujnmamızı gerektiren bir tutum değildir. Tam tersine. bu tutum konunun bir »insan hakkı» soruuu olarak ortaya konulmasını kelaylaştınr. Konuyu insan haklan teraeline oturtmak Batı Trakyalı Türklerin uğratıldıkları haksızlıkların uluslararası forumlarda duyulmasını va kmanmasmı sağlayacak en doğru yönteındir. Çünkü «insan haklan. kavrarm evrensel bir nitelik taşır. Kısa bir süre önce (13 Şubat 1981'de) bu sütunlarda yaymlanan «İnsan Haklan başhklı yazısında Melih Cevdet Anday ne güzel özetlemişti: «Biz şu ya da bu ulusa bağh olmafc yanmda ve ondan da önee insan türündeniz. Bir yerde insg,n için, doğru v« ggrekli olan, her yerde doğru ve gerehltdir. Insanoğlu'nun yeryüzündeki en sağlam ortaklıi/ı bu iltoden haynahlunır.r ••• Batı Trakya Türklerinin bir takım temel insan haklanndftn yoksun J»Uşlan, uy rugu olclııklarj Yunan devletinin uyguladı* ğl bir poljtikanm sonucu olartit ortaya çıkmıs görünüyor. Bu olumsuz politika, Yu. nanietan'daki iktidar ve hükümet degîşiklik lerinden etkilenmeksizin sürüp gidiyor. Bu politikanm yürütülmesinde çeşitli yollara OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 23 ŞUBAT 1982 T B. Trakyalı Türklerin İnsan Haklan İNSAN HAKLARINA SAYGI, İNSANLARI YERLERİNİ, YURTLARINI TERKETMEK ZORUNDA KALMADAN, BULUNDUKLARI YERDE MUTLU ETMEYİ GEREKTİRİR. Prof. Dr. Rona AYBAY Siyasal Bilgiler Fakültesi başvurulduğu görülüyor. Örneğin, sınır böl gelerinde taşınmaz mal mülkiyetinin devri* ne ilişkin işlemlerin yapılmasmı yerel bir yönetsel komisyonun iznine ba|layan yasa, bu politikanın uygulanmasında bir araç ola rak kullanılıyor. Bu yasaya gore pluşturulmuş komisyonlar, Türklerin taşınmaz mallannın Yunanlılann eline geçmesini sağlayacak biçimde işletiliyor. Öte yandan, arazi çoğunluğunun Türklerin elinde olduğu yörelerde, oldukça geniş ölçüde kamulagtırmalar yapılıyor, Böylece, çoğunluğu çiftçi olan Batı Trakyalı Türkler, temel geçim kaynağı olan topraktan yoksun bırakıhyor. Sınır bölgelerinde oturan Yunan uyruklu Türklerin, Yunanistan içl gezilerine konulan kısıtlama da, bu politikanm ilginç bir uygulamasıdır. Ulusal Anayasalarda ve Uluslararası insan hakiarı belgelerinde tanman temel haklardan birl olan «yer degiş tirme» (hareket) özgürlügü, Yunanistan'm sınır bölgelerinde oturan. Yunan uyruklu Türkler için ancak 30 kilometre uzaklığa kadar vardır. Uyruğu olduğu devletln tjlkesi içinde daha uzağa gitmek için. yerel güvenlik makamlarından özel bir izin, bir Çeşit «iç pasaport» almak gerekmektedir. insan haklan belgelerine ters düşen bu uygulama, AET üyesi bir devlet İçln özelÜkle dikkati çekmesi gereken bir çelişkidir. Çünkü, Avrupa Ekonomik Tppluluğu'nun temel ilkelerî, bırakın ülke içi seyahatleri, Uluslararası seyahatleri bile alabildiğine serbest bırakma düşüncesine dayanmaktadır. ••• Yunanistan hükümeti, Yunanistan'm 1870 yıhnda onayladığı «Irk Aynmının Her Türlüsünün Ortadan Kaldınlması^ Uluslararası Sözleşmesi uyannca oluşturulan Birleşmiş Milletler Komitesine sunduğu ra porda, Batı Trakyalı Türklerin durumuyla ilgili bir iki cümleye de yer vermiştir. 2 kasım 1981 tarihini taşıyan bu raporda, Yu nan hükümeti, Batı Trakyalı Türklerin en geniş haklardan yararlanmasının saglandığını ileri sürmektedir. Özellikle «ırk aynmı» gibi çirkjn bir uygulamanın, uluslararası forumlarda nefret uyandırdığı bugün artık herkesçe biliniyor. Ama, yönetsel uvgulamalar yoluyla yapılan ırk aynmının, uluslararası forumlarda kamtlanmasının ne denli zor olduğu da bilinan bir gerçek. Böyle uygulamaları olan devletler. yazılı yasalannda «ırkçılık kokan» hükümleri ayıklamaya özen gösteriyorl»r. Batı Traky» Türklerinin, temel haklanndan «ırkçı bir uygulama* sonucunda yoksun bırakılmalan, genellike, yasalar yoluyla doğil de yönetsel işlemler ya da fiili durumlar» yaratılması yoluyla eağlanıyor. Bunlann ortaya konulup, uluslararası fo rumlarda kanıtlanması da. bu yüzden kolay dergil. Ama Yunanistan'm 1955 yılında kabul edilmiş 3370 sayılı Uyrukluk Yasasının 19. maddesinin apaçık bır «ırkçı» hükum içerdiji kolayca saptanabilecek bir olgu. Bu hükme gbre, geriye ddnmemek niyetiyle Yunanistan'ı terkeden Yunan uyruklu kişilerden «Yunan etnik orijinli olmayanlar» uyrukluklarından yoksun bırakılabiliyorlar. Kimi devletlerin yasalarında, uyrukluk kazandırma bakımından kolaylaştıncı bir koşul olarak «etnik orijin» (soy) kavramına yer verildiği gorulur. Ama, Yunan Uyrukluk Yasası'nın bu hukmunde öngörülen §ey, uyrukluğun kazandırılması degil, uyrukluktan yoksun bırakmadır> Bu hüküm, aynı devletin uyruğu olan kişiler arasmda, ırkçı temele dayanan bir aynm gozetmekte ve aynı durumda bulunan iki Yunan uyrukludan, Yunan etnik orijinh olmayan aley hine bir sonuç yaratmaktadır. Oysa «Irk Aynmının Her Turlusunün Ortadan Kaldınlması» sözleşmesine göre Yunanıstan, ırk ayrımı yaratan veya sürduren her türlu yasayı yururlukten kaldırma yükümluluğu altmdadır. Aynı sözleşmenin 5. maddesi, öteki temel insan haklan belgelerinde olduğu gibi, kışinin bir uyrukluğa hakkı olduğunu belirtmiştir. Ay nı maddeye göre, bu haktan yararlanmada, ırk ve «etnik oriiln» aynmı yapılmaması gerekmektedir. Yunanistan, bu sözleşmeyi onaylamış bır devlet olarak, bu konuda ırk aynmı yapılmamasını sağlamayı, uluslararası topluma karşı yükümlenmiş durumdadır. •** însan haklanna saygj. insanlan yerlerini yurtlannı terketmek zorunda kalmadan, bulunduklan yerde mutlu etmeyi gerektirir. Batı Trakyalı Türklerin sorunlany la ilgilenmek, onlann iıısan haklanndan yararlanmalannı sağlamaya çalışmak, «yayıhnacı» «serüvenci» bir poljtikadan yana olmak dejtıldir. Batı Trakya'daki Türklerle, onlann sorunlarıyla ilgilenmek, onlara yapılan haksızlıklann uluslararası forumlarda ortaya konulmasını sağlamak, evrensel nitelikteki insan haklan kavramının bir geregidir. . Tarih Düsürmek... stanbul Şehir Tiyatro'larının Genel Sanat Yönetmeni Sayın Vasfi Rıza Zobu'ya iiişkiu bir yazı bu köşede 29 eylül 1981 günü yayınlanmıştı. Neden? Geçen yıl Istanbul Şehir Tiyatrolarında çalışan bazı oyuncuların görevlerine son verilmişti. Bunlann arasından yalnız Bilge Zobu'nun (Vasfi Rıza'nın yeğeni) işine yeniden başladığı duyulmuştu. Bu konuda kendisine soru yöneltilen Vasfi Rıza Zobu 27 eylül 1981 günlü Milliyet'in Eac'im de şu açıklaroayı yapmıgtı: «... Bilge Zobu yeniden tlyatroya glrdi. Zan ten onun çıkanlması zühuldandı. Bilge Zobu hiçbir şeye karışmaz. Ne okur, ne kipıseyi tenkit eder, ne başka birşey yapar. Rolünü ezberler, oynar, o kadar. (Bilge Zobu) okumaz, etmez.» Ben. Istanbul Şehir Tiyatroları Sanat Yönetmeninin bu açıklamasından şu sonucu çıkarmıs. tım: 1) Tiyatro sanatçısı okumamalıdır. 2) Kimseyl tenkit etmemelidir. 3) Hiçbir seye karışmamalıdır. 4) Ne de başka birşey yapmalıdır. Ayrıca Sayın Vasfi Rıza Zobu, Istanbul Şehir Tiyatrolannı nasıl yönettiğini şöyle açıklamıştı: «~ Çağdışı mı ne diyorsunuz, içte öyle idare ediyorum bu tiyatroyu...» • Geçen haftanın başmda Kültür ve Turizm Bakanjığınjn özel tiyatrolara ilişkin bîr yasa tasarısı hazırladığmı gazeteler yazdılar. llk haberlere bakılırsa özel tiyatrolar için ön denetim ya da sansür mekanizmalarmın getirileceği izlenimi uyanıyordu. Bu alanda epey uyarı yazısı da yaymlandı. Mellh Cevdet, Haldun Taner gibi sanat, edebiyat ve tiyatro adamları konuyu ele aldılar. Milliyet 14 şubat 1982 pazar günü bir de soruşturma açmış; Adalet Ağaoğlu, Çetin Altan, Recep Bilginer, Genco Erkal, Attlla îlhan, yıidız Kenter, All Poyrazoğlu yamtlftr verroigler; sanat özgürlüğünü sayun I muşlar. Burhan H ARFAD Yatınm I *Sİerl para toplamak, para taşımaK, para saymak olan görevliler vardır. Işine göre 'tahsildar', ya da 'veznedar, diye tanimlanırlar. Tahsildarlık da, veznedarlık da tuhaf bir iştir. Başkalarmın paralannı toplar, sayıp hesabını tutar, çelik kasalarda korurlar. Günü geldiğlnd« banknot destelerl titizlikle sayılır, kasa defterlnde yazılı sayılarla karşüaştınlır ve desteler el değigtlrir. Başkasmın olan banknotlan toplayıp tomar toraar ylne elden çıkaran veznedar ve tahslldarlarm, emeğini sat&rak geçimtni sağlayan insanlar »rasmda özel bir yeri olmak gereklr. Zlra hlç bir gün kendisinln olmıyacak banknot yıgınlannın çeklcillğine kapılmamak, halk arasında yaygm bir deyimle 'şeytarıa uymamak' olağanüstü bir kişilik, bir dircnme gücU gerektlrlr. Hele geçlm sıkıntiEi çekiyorsa, evde hastası varsa, ya da içki, kadın, oyun gibi düşkünlükleri varsa, 'şeytana uymaroak' dlrençlerlnl uzun Bürdüremezler. Ellerini yakan banknot destelerlnden önceleri ufak ufak almağa başlarlar. Kısa stlrede yerine koymak lyl niyetiyle. Arama, bu lyl niyet, bu umut hemen hic btr gün gerçekleşmez. Hele kumar, içki, kadın varsa isin içinde. Sonunda, durum ortaya çıkar. Falan ortaklığm veznedarınm, filan kuruluşun tahsildarının şu kadar bin lira açığı çıktığı haberi duyulur. Eskilerin deyimiyle 'ihtilas', 'zimmef ortaya çıkarılmıgtır. Geçenlerde basında yer alan okurken çok anlamlı bir olayla düsündüm. 'lhtilas' olayını karşüaşıldığmı 39 milyon beş yüz bin lira «açık veren» bayan veznedar, eski meslektaşlarmı suç islemeğe iten durumlardan hiç biriyle karşılagroış değildl. Ne evde hastası vardı, ne kumara, ya da içkiye düşkündü. Meslektaşlannm suç gerekcesi olan durumlardan biç biri sözkonusu değildl. PTT veznedarı bayanın, yaklasık kırk milyon Türk Lirasını, kendi anlatımıyla bir bavula koyup götürmesinin tek bir nedeni vardı. özel glrişlmle bir yatırım yapılacaktı. Eski eşinin yol göstermesiyle kasadan aldığı paralarla iki apartman dairesi, iki lüks otomobil, bir de lokantagazino satm almışlardı. Daireler lüks mobllya İle döşenmişti. Turistik kredi alarak lokanta ve daireleri çalıştırıp ve kazandıkları parayla 'vezne açığım' kapatacaklardı. Ülkenin ekonomik yapısı açısmdan ilglnç bir olay. Türkiye ekonomi yapısı, toplum psikolojisi öylesine çarpıklaştı, sağlığını öylesine yitirdi ki, veznedar ve tahsildarlar, geçim sıkmtısı, ya da içki, kumar, kadın düşkünlügü yüzünden degil, (özel yatırımHarı için (ihtilas) ediyorlar. Bunu hiç yadırgamadıklan, sorgu sırasinda söylediklerinden belli. Bu ilginç olaym değerlendlrilraesini toplumbilimcilerimiz umarım yaparlar! Hep hatırlanm. Turistik kredi desteklemelerl yeni yeni başlamıştı. O günlerde taşralı bir iş adamı şehrln gözde bir semtinde üç katlı bir konağı satın almıştı, otel yaptıracaktı. Bakanlığa başvurup düşük faiz ve uzun sürede ödenmek koşuluyla kredi aldı. Konağın yerinde bir otel de yükseldi. Borcun ödenmesl ilginç bir buluşla çözümlendi. Uzun süre ve düşük faizle alınan borç, kira karşılığı ödendi. Oteli krediyle yaptırmış olan taşralt iş adamı, krediyi vermiş olan Bakanlık turizm bölümüne oteli kiraya verdi. Yıllığı şu kadar milyondan şu kadar yıl için. îş adamı, şehrin en gözde bir semtinde ltiks bir otelin sahibi oluverdi böylece! özel girişlmin son ylrml yılda nasıl da hızlı boy atıp serpildiğinl gösteren binlerce durumdan sadece bir örnek. Kırk milyonu yatırım İçln kullanmak üzere bavulla götürmüş olan veznedann girişimi de bir başka örnek. Sağlıksız ve çarpık ekonomi gidişini göstermek içln bir araştırma yapılsa köşe yazılan degil, cilt cilt kitaplar yayınlamak gerekir. telye düzeninde, ustasının çalismalarmı izleyen, ustasımn dediklerini yapan, uitası tarafından eğitilen çırak önce kalfa, sonra kengl yaratıcılığını da katarak sanatçı olur. Kısaca: sanat egitimi ustaçırak iligkisinin tümüdür. Bu esklden beri böyleydi, çağımızda da öz olarak böyledir. Sanat eğitiminin Akademilerde yapılması ve bitirenlere diploma verihnesi yenidir. Mimar Sinan, Mikelanj, Leonardo diplomalı değillerdl, Diploma ile edinilmiş adlarla (Heykeltraş Ressam) sanatçı olunamaz. Sanatçı yetiştirebilmek için usta olmak, sanatçı olmak gerekir. Doçent ya da Profasör sıfatlarından övünç duyulur. Ama bu sıfatlar «ganatçı yetiştiren sanatçı»nra övünç duyacağı sıfatlar değildir. *•• DEVLET GÜZEL SANATLAR AKADEMİSİ'nin KISA GEÇMİŞt ve DURUMU: Osman Hamdi tarafından 1882 yılında «Sanayii Nefise Mektebi Alisl» adı ile kurulmuş, Cumhuriyet döneminde 1929'da «GÜZEL SANATLAR AKADEMİSİ» adını almıştır. 1984 65 ders yılı içinde «DEVLET GÜZEL SANATLAR AKADEMİSλ olmuştur. önceleri orta eğitim düzeylnde (ortalise) eğitinı yapılmaktaydı. Bu dönemde, ögrenci olmak için esas olan Akademi giriş smavını kazanmaktı. Klaslk liselerden belge almış olanlar da Akademiye öğrenci girebilirlerüi. Eğitim ağırlığı, ustaçırak ilişkisinde Atelyelerdeydi. Eğitenlerin sıfatı; öğretmen, hoca ve kerjdl mes leği ne ise o ldi. Mezunlar: Helkeltraş, ressam, dekoratördü. Sonraları, yüksek okul düzeyinde eğitim kurumu oldu. Bu dönemde, öğrenciler Akademi girlş sınavını kazanan klasik lise mezunları ve orta kısmı bltiren kendl mezunları idi. Eğitim ağırlığı. ustaçırak ilişkisinde Atelyelerdeydl. Eğitenler, orta eğitim düzeyinde lken eğitim yapanlardı. Eğitenlerin sıfatı yine, öğretmen hoca idi. Mezunlara orta eğitim düzeyindeki Akademi mezunlanndan ayırmış olmak İçin Y. Heykeltraş, Y. Ressam, Y. Dekoratör dendi. Güzel Sanatlar Akademisinin orta eğitim düzeyinde eğitim yaptığı dönemde klasik liselerden belge almış ve Akademiye girip lise kısmını da bitirmiş olanlardan çoğu, sonra Akademinin yüksek kısmını da bi tirmişlerdir. Bunlardan kimileri yüksek kısımda asistan olarak eğitim kadrosuna girmişlerdir. Lise kısmından sonra yüksek kısımda da eğitim yapan öğretmenler ve asistanlar 1969 tarihli 1172 sayılı DEVLET GÜZEL SANATLAR AKADEMİLERİ Kanunu ile DOÇENTLİK ve PROFESÖRLUK'e atanmışlardır. 1172 sayılı Kanunun 26. maddesine göre DGSA «öğretim yardımcılarının da kendi alanlannda yüksek öğrenim diploması almış bulunmaları şarttır.» (*) Û D. G. Sanatiar Akademisi Geleceği ^ SANATÇI YETİŞTİREBİLMEK İÇİN «UbTA BİR SANATÇI» OLMAK GEREKİR. POÇENTUK, PROFESÖRLÜK SIFATLARI ÖVÜNÇ DUYULACAK BILİMSEL SANLARDIR. AMA SANATÇI YETİŞTİRMEKTE YETERLİ DEĞİLDİR. Saim BUGAYyük«ek okul diploması, lise diplomaeı olmayan öğretu» yardımeılan bile vardır. Bu karraaşa, karışıklığm kaynağı kendindendir. Eğitime katılması gerekli görü^len pek çok değerll sanatçı, bilgi sahibi kisilerin kanuna uygun diploması yok. Bu çok olagandır. Saygıdeğer sanatçt, usta ve hocalann her zaman elleri öpülmeli ve eğitim yapmaları «ağlanmalıdır. Ama, kanun yönetmelikler buna engel olmaktadır. Anlaması güç bir başka konu da şudur: 1172 sayılı DGSA Kanunu ve llgllt yönetmellğe göre, Güzel Sanatlar Akademisi Asistanı yanında çalıştığı Profesör'e bağlı olarak 4 yıl içinde dok tora veya tez yapmak zorundadır. Doktora ve tes ça lışmalarını yürütecek bu profesörlerln çoğunun doktorası ve tezi de yoktur. Profesör Doktor Heykeltraş, Profesör Doktor Ressam vb. gibi sıfatlar dünyanın hiç bir yerinde yoktur ve korailrttr. 1172 sayılı DGSA kanunu ve ilgili yeterlik yönetmeliğine göre 1970 yılından beri doktora ve yeterlik tezleri yapılmakta ve bunlar say gmlık belgeleri olarak sayılmakta, sanatçı, sanat, sanat eserl en son akla gelmektedir. Y.Ö.K. Kanunu bu çelişkinin bir yanının farkında olarak 23 ve 24. maddelerde yardımcı doçentlik ve doçentlik için aranan koşullar arasmda sanatçılar için dok tora ya da tez zorunluluğunu getirmemiş, «Üniversiteler arası kurulun önerisi üzerine yükselj ögretim kurulunca tespit edilecek BEL I t SANAT DALLAEININ BtHtNDE YETERLtK KAZANMIŞ» olmayı, yani; o eğitim kurumuna benzemez. Türkiye'nin kültürü ve sanatı adma bu kurumu özel durumunda tutmak ve korunıak gerekir. Sanat, sanat eserl ve sanat eğltimi serbest ve karışmasız yapılmalı ve destek görmelldir. Kanuna göre kurulmuş olan YÖK, Güzel Sanatlar Akademisinln de durumunu (ne olacağını) saptayacak gerekli kanunun çıkması için MilH Eğitim Bakanlığına öneride bulunacaktır. YÖK'te DGS Akademisinin de temsilcisi olmayacaktır. Bu Yüksek Kurul'un, G.S. Akademisi'nin sanatçı yetigtiren sanat okulu olduğunu. saygjnlığımn yetiştireceği sanatçılar üreteceği sanat eserleri ve ülkenin kültürüne katkısjndan kayriaklanacağinj, YÖK'ün henjen tüm maddelerinin G.SAkademisine uygulanamaz olduğunu, özerk ve özel bir kurum olarak kalmaBi gerektiğini bu okulun öğretim elemanları arasında uluslararası düzeyde ve ün yapmış sanatçıların da bulundu ğunu, öğretim yapanların profesör ya da doçent sıfatında olmalarlnm hiç bir öneminin bulunmadığı ve Atatürk'ün «Hayatta. her şey olabtllrstnig, Comburbaş kanı bile ama sanatçı olamazsımz» sözlerini de dikkate alması gerekir. (•) DGSA yeterlik tezi yönetmeliğinin 4. tnaddesinde «İDGS Akademisinin bölümlerinde yeterlik yapacakların ilgili bölümlerinden diploma almış olması gerekir» denmekteyse de uygulanıada başkahklar gö riilmekte, dahası Güzel Sanatlar Akademisi'nde HUKUK DOKTOBASI TEZt yapılabilmektedir. Recep Bilginer demiş ki: « »en tiyatroda sansüFün Cumhurlyet'le blrlikte bir daha dtrtlmeıtıek mcre mezara BömHidügüBÜ sftHiyordum. (...) Yenlden Cumhuriyet öncest dfiatmln tiyntro «annttrfiUlUf UnU yaşayacaksalt çok ya»ık.» * tdtanbul gehlr Tiyatroları Oenel Yönetmeni Vagft 8ıza da bu konuda (THA'ya) şunlan söyİemlp: «~ Efendlm, ben de gaıetede okııdum hftberl ve gectinı... Bu konuda hiobir eörüşüm yoktur. Zaıen benitn söylediklerJmi ba«n alpylıimde kullanıyor. Bu üamandft devlete muhalefet yapıtaaz, ben yftnmam. Devletin aldı|ı k»rarlarda benlm «örüştttn olamas. Devlet öyle münftnip gördüyso do|« rutJur. Hftyırlı olsun.» Pekl ama. Türkiye Cumhurlyetl Devletl'nin bir yurttaşı olarak devlttin aldığı kararları elestlrmek, düzeltilmesinl istemek, yön göstermeye çalıimak; yalnız hak değil, görevdir, Hem Kültür va Turizm Bakanlıgmın bir masasında hazırlanan yasa taslaâı nicin devletle esdegerll ya da esanlamlı sayılsın? • Türkiye nüfuıunun yüzde 10'unu banndıran îstanbul'un koskoe» Şehir Tiyatroları yönetimlnda bir olayvar. • • • Açıkça görülüypr. Sayın Vasfi Rıza, «Basın benim söylediklerimi aleyhimde kullanıyor» diyor. Oysa ben Sayın Zobu'nun söylediklerini «aleyhinde kullanmak» İçin köşeme almıyorum. Amaeım başka... Ola kı ilerde bugünleri yazacak bir tarlhçl çıkar; durumu saptaması için Saym Zobu'nun sözleri kendisine yardımcı oiur. Benim gerçek amacım Vasfi Rıza'nın değerli görüşlerinin güme gitmeainl önlemek. için tarih düşürmektir. Cumhurivet Memleketımizde hava hatlarının tesisi ve hava yoluyla yolcu, posta ve eşya nakli pek yakırı bir geleceğe alt bır meeele olmuştur. Hava hatları ve meydanları hakkında tet sanat dalmda YETERLÎ USTA olmayı getirroiştir. Güzel Sanatlar Akademisi hâlâ, Türkiye'de sanatçı yetiştiren tek kurumdur, durumu çok özeldir ve hiç bir 23 ŞUBAT 1932 TÜRKİYE'DE HAVA HATLARI kikata ve icraata girişilmesi maksadıyla bir kaç ay önce hükümetimızle Amerika'da bulunan bir ha vacıiık şirketi arasında ya pılan mukavelenin uygulanmasına başlanılmıştır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Idare Merkezi*nden Ankara Şubemlzde yapılmakta olan aşağıda yazılı işlemler 1 mart 1982 pazartesi gününden itibaren, Ankara'da Ulus Çankırı Caddesi No: 38'de «ANKARA KAMBİYO ŞUBESt» adı altında faallyete geçecek olan yeni şubemizce yerine getirilecektlr. Bu konudaki bajvurulann mezkur tarihten itibaren Ankara Kambiyo Şubemize yapılması lüzumu ilânen duyurulur. C... IGünün üanlarıdD Tlirkiye'nin ve bütun dıinyanın en leziz ve en nefis yağıdır. Hastalıklarda içilir. Yemeklerdo ve salatalarda lezzetine payan yoktur. Hasan Zeytin Yağı Hepsine Üstündür Poker traş bıçaklarının kıymctini düsürmek içuı yapılan hareketlere rağmen daima mükem' meı ve hepsine üstündür. Her yerde arayınız. ANKARA KAMBİYO ŞUBESİNCE YAPILACAK MUAMELELER : Kambiyo tşlemleri, Harici Resmi Tediyeler, Dış Seyahat îşlemleri, Döviz Havaleleri, İşçi Döviz îsiemlerl, Akreditlfler, Kambiyo Permilerl, Döviz Tahsisleri, Ticari Transferler. Kredi Mektuplu Döviz Tevdiat hesapla n ile ilgili işlemler, Efektif döviz alışları ve iadeten döviz satışları İçin ayrıca ANKARA ŞUBEMlZDE de bir şanj gişesi açık bulunmaktadır. Cumhunyeî SahlbF: Cumhuriyet Matbaacılıkve GazetecillkT.A.Ş. adına „ NADİR NADİ v G«n«l Yaytn Müdürü:.. Yazı Işleri Müdürü: HASAN CEMAL .... EMİNE UŞAKLICİL OKAY GÖNENSİN Cumhuriyet Matbaacılıkvs GazetscilikT.A.Ş. Posta Kutusu: 246 Istanbul T«l: 20 97 03 (5 Hat) BÜROLAR. • ANKARA:Konur Sokakno. 24/4 Yenijshlr •Tel: 17 58 2517 56 66 Idare: 183335 • İZMİR: Halit Ziya Bulvarı No: 65/3 ANKARA KAMBİYO ŞUBESİ TELEFON NUMARALARI: Santral » Müdür Müdür Bagyardımcısı Müdür Yardımcısı ı : c e e B a 1 a 12 52 00 • 09 (10 hatV 12 43 00 04 ( 4 hat). 10 60 96 11 53 84 11 95 81 12 10 92 11 93 76 12 27 53 Tel: 2547 09131230 • ADANA: Atatürk Caddesi, TürkHsva Kurumu Işhanı KatS^ 1 T»): 14 56019 731 13 ŞUBAT 1982 TAKtfM İM6AK 1398 6.06 OİİHIŞ 7.43 ÖĞLE İKİNDİ 16.29 AKŞAM 18.52 YATSI 2023 Güzel Sanatlar Akademlsinde, değU ilgili konuda '(Basın: 11621)' • '
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle