25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 KASEVI 1982 KÜLTÜRYAŞAM 'yumuşama'yı «Avrupa'da, tkinci Dünya Savaşı sonunda oluşan anomik [kurallann davramşları düzenleme gücünü yitirdiği] ortamı gidermeye yönelik» ve üluslararası îlişkilerde «güç norm [kural] dengesini önce sağlama, sonra da... normun ağır bastığı bir dengeye dayanan... yeni bir düzen kurma süreci» olarak tanımlıyor. Avrupa'da yumuşama'nın çeşitli evrelerini lnceleyen araştırmada şu sonuçlara varılıyor: 'Yumuşama' çağdaş dünyadaki en önemli yeni düzen kurma süreçlefinden blridir. Esas olarak sanayileşmiş ülkeleri ilgilendiren 'yumuşama' dışındaki ikincl bir önemli süreç de sanayileşmiş ülkelerle sanayileşmemiş ülkeler arasında «Yeni bir Üluslararası Ekonomik Düzen» kurulması sürecidir. 'Yumuşama'nın tüm üluslararası ilişkilere yayılabilmesi «Yeni Üluslararası Ekonomik Düzen ve Bağlantısızlıkla uyum gösteren yeni bir içerik kazanması» ile gerçekleşebilir. Gerger'in eseri, günümüzde uluslararası düzenin en temel ögelerinden biri olmaya devam eden «detant» konusunda çok yetkin bir çalışma. Kitabm sonunda yumuşamanın temel belgelerinden olan Avrupa Güvenlik ve İşbirliğl [Helsinki] Konferansı nihai senedi ek olarak veriliyor. Cumhuriyet 5 düşünce inceleme araştırma şahin aipay Hüvükteki Nar Aaacı Y S B KEMAI AA .23«Lokman Hekimi devran desene.» diye konuştu Aşık Ali. «Elli yıldır şifalı ot toplar o. Tam elli yıld' Su dağları, şu yukardakı koca Torosıı, şu aşağıdaki Nur dağını koyak koyak, taş taş, pınar pınar bilir. Lokman Hekimden de beterdir o. Kimseye söylemiyor ya. o da Lokman Hekim gibi ölümün ilacını anyor. Bana on beş güne, bir aya bir u§rar. Bostanın içinde uzun boyunlu kırmızı bir çtçek çıkar. yaltm gtbl dalgalanarak uzanır göğe. Hasan Emml o ciçeğl kopar mağa gelir. Bazı da o çiçeği bulamaz. işte o zaman gör sen Hasan Emmiııin yüzünü. Onun y«?ü feryadü figan olur.» «Aaah olsaydı.» dedl bostancı Ahmet. «Yok ki. Ne iş olur ki bostanda şimdi? Bir karpuz kavun toplama var, o da yarım gttn sürmez altı kişiye. Bir de benim gündelik ve recek hic param yok kî Ben de burada...» Gerisini söylemedi, «bu yurun sofraya.» dedi. Yemek Öğlenki yemekten de güzel olmuştu. Dağlılar çene yumuldular. Yemekten sonra Ahmet kuyuya soğutmaya indirdiği karpuzları, kavunları çıkarıp kesti. Kar puzlar kan gibi kırmtzı, kütür kütür. kavunlar sapsarıydı. güneş gibi. Akşam olunca Ahmet: «Ste burada sinekten uyuyamazsınız.» dedi. <Ne yapalım?» diye sor du Aşık Ali. «Ateş yatarız,» , dedi Hösük. *Her zaman biz öjie yaparız, ateş yakıp dumanında uyuruz.» «Onunla başa mı çıkıhr?» «Ya ne yapalım?» < Benim cîbinliğim biiyük,» diye sevinç içinde güldü Ahmet. <*Burada cibinliğin içinde... Hasan Emmiyi beklersiniz, kaç gün isterseniz. Bakm, onun kırmızı çiçegi büyüdü. O. oiçeğin büyfldügünü nas:l ani^rsa pn'ir, çiçek içar acnar/ burada olur. O bî> erm1 kisidı, sizm cümle dertlerinıre derman olur.» «Olur.» dedi Memst çocuk. tünden alıp getirdiler, çardagın altma gerdiler. Cibmlık gerçekten kohkocaman bir cibınliktı. hepsı de sıgdı içıne. Dışarda sınek bulutları ötu yorlardı. dört bir yandan cibinliği sarmıslar. «Şimdi dışarda bir at, bir inek. bir eşek, bir kurt, bir kaplan kalmasın, sivrisinekler sıvanırlar onlara. rierileri kızı kana keser.> Başlarını otlardan yastıklara koyar koymaz, îlsiltisiz, ağır sıcağa karşın uyuyuverdiler. Burada, bostanda yaşantıları böylece sürüyor. otçu Hasanı bekliyorlardı. Bostancı Ahmetse ko nuklanndan dolayı kıvançlıydı. Otçu Hasan gelecek de onlar gidecekler diye, korkusundan otcu Hasanın yolu Ana var^adaki Alikesjğine doecru bakamıyordu. onu gelırken görüverecek diye du Çukurova üstüne, zalım insanoğlu, amansız smek, insanm kemikîerini bile eriten sıcak üstüne. Ve guzlcri her an Alikesiginde, oradan çıkıp geîpcek otçu Hasanı bekbyoıiardı. Universiteden "Aîılan,, Kitaplar ülkemizde felsefe ve çeşitli toplum bilimleri alanmdakl yaymlan tanıttığımız bu köşede, esas olarak son iki takvim yılx içinde basılmış kitap ve dergileri ele ahyoruz. Daha eskl tarihli yaymlara ise ancak yeni yayınlar dolayısıyla değiniyor ya da gerekli oldukça yer vtriyoruz. Bu hafta, geçtiğimiz günlerde YÖK tarafmdan görevlerine son verilerek Ünlversite ile llişkileri kesilen değerli öğretim üyelerinden ikisinin kitaplarını tanıtmak istiyoruz. Söz konusu kitaplar, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgüer Fakültesi'nin üluslararası tlişkiler Bölümü öğretim üyelerinden yardımcı doçentler Dr. Haluk Gerger ve Baskın Oran'ın doktora tez çahşmalarına dayanan eserleri. Baskın Oran «Bu dünyada han gi çiçek nerede, hangi kuytuda, ne zaman açar bilirim.» Tan yerlerl ışıyor, Gavurdağlarmın başı ağardı ağaracak. Düldül dagı toptan, tepeden tırnağa bir ışık seline batmış, kırmızı bir bakırda buğulanırken, otçu Hasan sırtında koskocaman torbaMjia upuzun bir bö^ürtlen kümesinin arkasından, «•Ahmet, Ahmet, oglum bostancı Ahmet,* diye bağırarak bitiverdi. Ahmedin beti benzi kül gıbl oldu. «Geldi.» dedl olü bir sesle. «O geldi. Otçu Hasan...» Hepsl heryerden. sevinerek. gelen adama dondüler. Otçu Hasan uzun. ince b;r adamdı. Azıcık öne eğilmiş, cok geniş adımlar atarak yürüyordu. Sanki birkaç adım atarak yanlarına bir anda geldi. Uzun yü•/'indeki seyTek sakalı ta gobeğine inmiş, apak, lekesiz, ısılıyordu. Boynu, yüzü kırışık içindeydi, orürncek ası gibi. Derine kaçmış çimen yeşîli gözlerı bir?r ışık damlasıydı. Du"ma^nn çüîüyordu, afiız dohısu. Onu gören, bu dünTüyn para ka^'et, hüzîin keder. acı dert hiç uğr.:mamış, derdi • kknimkıler büvü'müş, yı'ım g:bî de kızarmış. tnm zrman'.rıda gsldim. Ben z? r n"rmı bilirim. LJu dünycc'a hangi çiçek nerodc. hangi kuytuda, ne Kp.man acar bilirim Dedem de, ard^rnin dedesi öe, onun dedesi de bilirdı. Allah benim so . vumu tekmil cif'ekier uşrr^ tüne Lokman Hekimi dev ran olsun diye yaratmış. • • Biltckmiî çiçekîer, otlâr, ağaclar, kurtlar. kuşlar üstünp... Herkesin bir 1şi var dünyada, bizim işinıu de bu.» AZGELİŞAAİŞ ÜLKE MİLLİYETCİLİĞI 2. Basım, Işık Yayıncıhk, Ankara, Haziran 1980, 327 s. Baskm Oran'm ilk basımı 1977 yılırda yapılmış olan kitabı, önce «Milliyetçilik nedir?» sorusunu cevaplamaya çalışıyor. «Bir duygu, bir ideoloji ve bir hareket» olarak millıyetçiliğin Avrupa'da geçirdiğl evreleri irdeleyen ya7,3 r, azgelismiş ülkelerde milliyetçillğin doğuşunu, Avrupa ro'lliyetçiliğintn emperyalizme dönüşmesinin yolaçtığı tepkilerle açıklıyor. Daha sonra azgelismiş ülke milliyetçiUğine örnek olarak, «fSahra'nın güneyi ile Güney Afrika Cumhuriyeti'n!n kuzeyi arasında kalan topraklar» olarak tanımlanan Kara Afrika ülkelerindeki milliyetçilik inceleniyo£. Milliyetçilik konusundaülkenaizde yapılan çok az sayıdaki çalışmalardan biri olan eserinde Oran şu sonuçlara varıyor: <?Kara Afrika milliyetçiliği, Avrupa sömürgeciliğine karşı bir hareket olarak doğmuştur.» «Klasik» FAvrupa] milliyetçiliğinin aksine... antikapltalist fiklrler taşımıştır, ancak uygulamada «burjuvazinin ve kapitalizmin gelişmesine» yolaçmıştır. Bu ülkelerdeki milliyetçilik «kapitalıst» Batı'ya olduğu kadar, «komünist» Doğu'ya da karşıdır. Kara Afrika milliyetçiliği uluslar&ra.«ı ilişkilerde ^mevcut bloklara yanaşmama» şeklinde tanımlanabilecek bir tutum izleyerek, uluslararası gerginliğin artmasmı önleyici önemli bir etken olmuştur. Kitabın bu ikinci basfeısmda, Afrika'da 19771930 arasında yeralan önemli gp!;şmeler ile Afrika ülkeleri üzerine özlü bilgileri ireren eklere yer veriliyor. Haluk Gerger SOĞUK SAVAŞ'TAN YUMUŞAMA'YA Işık Yayıncıhk, Ankara, Mart 1980,198 s Bilindiği üzere, tkinci Dünya Savaşfm izleyen «Soğuk Savaş» dönemi çeşitli bunalımlar ve silahlanma yarışıyla Doğu ve Batı blokları arasındaki ilişkileri gerginleştirdi. «Soğuk Savaşsı izleyen dönemde bloklararası gerginliğin azaltılması ve uzlaşma yönündeki çeşitli diplomatik cabalara genel olarak «yumuşama» ya da yaygm olarak kullanılan Fransızca sözcükle <rdetant» deniyor. Haluk Gerger'in kitabı, DoğuBatı ilişkilerinin ve üluslararası politik gelişmelerin içinde ele alınıp, incelenmesine yarayacak bir kavramsal çerceve çizmeyi ve yumuşamanm kuramsal bir çözümlemesini yapmayı amaelıyor. Siyaset biliminin üluslararası îlişkiler dahna giren bu teorik çalışmada, üluslararası ilişkilerin incelenmesindeki üç temel düzeyden (uluslararası sistem. devlet ve kararvericiler diizeyleri) ilkine agırlık veriliyor ve inceleme alanı yumuşama sürecinin «en belirgin ve etkin» biçimde görüldtigü Avrupa kıtası ile sınırlandırılıyor. Siyasal çıkar, tercih ve deger yargılannm farklılığından kaynaklanan çeşitli tanımları irdeleyen Gerger, £ «Nar ağacı eğer varsa bu ovada, şu yukardakı Toros'ta, şu aşağıdaki Nur dağıntfa, onun yerini bilir Hasan Emmi.» «Olur,» dedi Aşık All. <pÇiçeğin kıymetin balarısı bilir. Her an çiçek kıymetin ne bilirH <İşte o çiçek orada. bakın. upuzun göge agmıs yürümüb.. B;:nu görünce Hasan Emmi sevmcinden delleuir. Yere göğe sığmaz, çiçeğin yöresinde, o V3şlı haline de bakmadan. tutturur bir oyım. ayakta duramayınonva kadsr yürur. Y?rın C^'<]~ se öbür gün ç°Hr o Cice5in scpcağı yınnı saati saatine b'ür o» *Vay be'> dedl A?'S Ali. «Allmalîah biline on lar > «Nar ağacı e*er varsa bu ovada, şu yukardaki Too?ta, çu aşağıdaki N'ir dağında, şu yandakl Givurda^larında. şu ötekl kabarmış gelen ak bulutiarm altındaki mavl denizde. hangi koyakta, hanci t?sra altında. hangi pmarın kıyısındaysa onun yerini bilir Hasan Emml.» 'Bilir.» dedi Agık All. <O!du bu tş » 'O gelinceye kadar burada bekieyecsksiniz » *Ah bir de bir iş olsaydı burada...» | Duyulmamış tiirkıüer söylüyordu Çukurova üstüne; zalim insanoğîu, amansız sinek, insamn kemikîerini bile erite^t sıcak üstüne. Yusulu bu üç gün içinde, her kuşluklayın. uç kere sıtma tuttu. Yusuf delicesine yandı, dislen söküiürcesine biribirîne vurarak üşüdü. Onların pelişinden spvince. kıvan ca bogulmuş bostancı Ah met bu üc gün içmdp çırpındı durdu. tkı caaı olscydı hıç düsünmeaen birısini Yusufa verırdı. Ah. bir iş olsaydı bostanda. olsaydı da şu ıyi daglılar çalışabilseyc1 er güze kadar. güz ?elince de cepleri para dolu, köylerine dönseydiler.. Bu uç gün içinde bostancı Ahmet onların nesi var, nesi yoksa her bir seylerinı öğrendi Kurban edileo san öküzü. satılan keciyı. yüzlerlne bakmayan ablayı. hüyüktekl nar acacinın akla hayale sığ maz hünerlerini... Sonra her gün akşam olup gün kavuşuncadır ki Aştb Ali sazının üstüne yumulup o 1nsa.ni (icrınden sarsan, insam sıtmaya tutulmuşa döndüren sesıyle türküye başlıyordu. Duyulmamış türküler söylüyor KISA... KISA... Bedia Akarsu, AHLAK ÖĞRETİLERÎ, 3. Basım, Remzi Kitabevi, İstanbul 1982, 261 s. Prof. Dr. Bedia Akarsu'nun Ahîâk ögretileri I (1. basım 1965) ve II (1. basım 1970) başlıklı iki eserinin birarada 3. basımı yayınlandı. Kitabm birinci bölümünde llkçağ ve yakınçağ ahlâk felsefelerl; ikinci bölümünde felsefe tarihinin devlerinden Immanuel Kant'm ahlâk felsefesi açıklanıyor. Pelsefenin, insan davranışlarının yönlendirilmesi ve değerlendirilmesiyle ilgili dalı olan Ethik İle ilgilenenler için önemli bir kitap. Gordon Childe, TARİHTE NELER OLDU, Çev.: Alaeddin Şenel, 2. basuıı. Alan Yaymcıhk, İstanbul, Ekirn 1982,198 s. Ünlü Avustralyalı tarihöncesi araştırmacısı Childe'in (1892 1957) özgün adı What Happened in Histoıy (1941, 1954) olan bu eserinin Türkçesi ılk kez 1974' te yaymlanmıştı. (Yeni basımın kapağında, bir yanlışlık eseri olarak, belirtilenin aksine çevirinin tümü Alaeddin Şenel'e alttır.) Childe'ın uygarhğra doğuş ve yayıhş sürecıyle ilgili bu kitabı dışında tanınmış bir diğer eseri de Man Makes Himself [İnsamn Kendini Yaratışıl, insan türünün evrimini konu ahr. Orban Kurınuş, EMPERYALtZMtN TÜRKİYE'YE GİRİŞÎ, 3. Basım, Savaş Yaymlan, An kara, Ağustos 1982, 226 s. ODTü Ekonomı Fakültesi ögretım üyelerinden Orhan Kurmuş'un 1850 1913 yılları arasındaki dönemde «tngiliz semıayesinin Türkiye'ye girmesu sürecini ele alan ve «emperyalizmin yörüngepinde Türkiye'nin kapitalist geli^me sürecinin ilk döneminin ana çizgilerini» ortaya koymayı amaçlayan bu eseri, iktisat tarihimiz konusunda son yıllarda ülkemizde en çok ilgi uyandırmıs olan kitaplardan biri. Kitabm bu ilçüncü basımı, 1974 yılmda yapılan ilk baskısının aynı. , H. Calderon 3. Ensignia E. Rivcra, FRİEDMAN MODELİ KISKACINDA ŞİLt (19731981), Çev.: Xeşe Ümit, Belşe Yayınlan, tstanbui, Temmuz 1982, 248 s. . Batı Almanya'da yaşayan Sililiüç iktısatçı tarafmdan fcaterrrp alınan bu inceleme, Sitt,6konQmisind,e»Qn.jılmı tamamlamak üzere olan monetarist istikrar politikasınm genel bir değerlendirmesini yapıyor. 1981 yılmda Hamburg'da yayınlanan eserin özgün adı Dcr Monetarîsmus an d«T Macht. Türkçe çevirinin sonunda Latin Amerika ülkeleriyle ilpill eserleriyle tanman ABD'li iktisatçı And.re Gunder Frank'm Sikago Üniversitesi'ndeki hoeaiarı M. Friedman ve A. Harberger'e «Şili Hakkında Acık Mektııp» una a974 1975) yer veriliyor. @ «Şimdi dı^arda bir at, bir inek, bir kanlan kaima sm, sivrisinekler sıvanırlar onîara, tlcriîüri kızıl kr>na keser.» Akşam otdu gün kavuştu. Sivrisinekler uğuldayarak bulut gibi gelip üsllerine çullandılar. «Cibinlik.» dedi bostancı. «Yafar geçer.» dedl Yu suf. «Mızrak gibi» ^k «Kemıkli her birişi.> diye güldü Memet. <Torosun kaplanı. Çukurovamn sivrisinegi.» dedi Aşık Ali. «Daha beter,» diye pekiştirdi Hösük. Cıbınliği çardağm üs SÜRECEK Yayın Raporu... Yoy/n Raporu... Yaym Raporu. BİR BAŞKA GERÇEKLtK hem de ibretle okunması gereken bir tap. ki(Don Juan'la Yeni Söyleşüer) Yazan,: Carlos Castaneda / Çevıren: Nevzat Erkmen / 323 sayfa I Yol Yaymlan. MAHŞERİN İNSANLARI Yazan: Bekir Yıldız / 140 sayfa I YAZKO Yaymlan. Bekir Yıldız'm. son kitabında üç uzun öykü yer alıyor. İlki »Mahşerin însanlan* çağdaş dünyanın mahşeri andıran görünüiunde sevgiyi anlatıyor. Sınırlara sığmayan, sınırlardan taşan, iki insan arasındaki sevgiyi. ikincı oykü *Şahinler Vadisi», Avcı Gafur, Şahin ve Ağa üçlüsü arasında ustaca kurulmuş bir özgürlük destanı. Gafur'a bağlanan. ama Ağa'nın usteleraesıyle ona geçen. sonunda Gafurun kendisini bir ata feda ettiğini anlayıp uzaklara gıden Şahin'in destanı. Üçuncü öykü *Kâr Güvercin»se bir barış destanı. Bu ıic övküyle sevgive. barısa. özKürluçe çağnda bulunuyor Bekir Yıldız. Çagımızda en çok gereksinım duyulan üç şeye. BÎLDîGIM CALDıRlMO DEĞİL OALDA Turk okurunun «Don Juan'ın fiıiyusü» ve •Don Juan'ın Ogretilerı* adlı kitaplarından tanıdıgı Carlos Castaneda'mn Nevzat Erkmeriin çabalanyla dilimıze kazandırdığı uçuncu kitabı. Bir Yaquı böyücüsu olan Don Juan'la tam beş yıl ustaçırak Ilışkısıni surdüren Castaneda, üç yı) sonra yme şeri dönup Don Juan'ın çömezligine devam edıyor. Sannlandirın bitkıler ar<ıcılığıyla vuzevsel yaşamı asıp daha ötelere geçmenın vollannı anvor. İlginç bır ya^ar, ılşinç bir konu. MEOEK1 KALOIRIMA YA DEVLET BAŞA YA KUZGUN LESE Yazan: Orhan Asena I 104 sayfa / DevJet Tıyatrosu Yaymlan Dr. Orhan Asena, on beş kadar oynanmts. bir o kadar da oynanmamış oyunun sahibıdir. 'Ya Deviet Başa Ya Kuzgun Leşe» adlı oyunu ^u sıra Ankara Deviet Tivatrolarınca sergılenıvor Oyunda Osmanlı Tar:hının bu donemı anlatılmakta Kanu.ni. sevgılı oâlu Şehzade Mustafa'va kıymıstır Yaşlı oadısah artık Kanunı* adırıı hak etmemekte halkına bas.kı yapmaktadır, Halk da umudunu Srhzacie Mustatava baö lamış. ancak antrikacıların kışkınmaları sonucu Mustafa babası tarafindan boğdurulmustur Bu kez onun yerinı Duzrnece Mustafa alır. Ötdiırulen şeh?adenln uvandırdığı sevgiden yararlanmak ister Bu kez de Şehzade Bayezid onu ortadan kaıdıracaktır. Artık sıra Bayezid'dedir... Yazan: Hermann Kesten / Çeviren Dilek Zaptçıoğlu Akçin / 224 sayfa / Sungur Yaymlan. Ispanya lç Savaşının dünya kamuoyund'i en büyük yankıyı uyandıran olaylarından biri, kuşkusuz Franko kuvvetlerine bağh kuvvetlerin küçük Guernica kentinl taş taş üstüne bırakmamacasına bombalamasıdır. Bir kenti silen bu bombardıman. aynı za manda dev ressam Picasso'nun da en ünlü tablolahndan birinin konusudur. Al man yazar ve editörü Herman Kesten'\r> 1939'da yayımlanan kitabı •Gerntkah Ço cufetor», bu utanç verid saldınyı Bask böl gesinde eczacılık vapan Esplnozn ailesi nin yazgısıyla birleştirerek anlatıyor Guernica saldırısından sağ kurtulan aileWn on beş yaşındakl oğlu Cartos'un ağzından izliyoruz, bu kiiçuk tspanyol kentinln başına gelenleri. Okunması gereken, YOKSULLAR GELÎYOR Yazan: Orhan Duru I 96 Sayfa / Ada Yayınlan. 1974 yılından bu yana Orhan Duru'nun yayımladığı ilk öyku kitabı •Yoksullar G«iıyor». Ya^ann bılımkurguya yakınhğı b1.lındiftindRn bu övkülere de kolavhkıa avnı damg;avı basmak ısteyenler çıkabilir Ama çağdaş edebıyatta örneklenne pek çok rastlanan tüıden bilımkurgu öyküle ri yazmak de£il Orhan Duru'nun amacı Oykulerınde çağımızın gerçeklen ağır ba sıyor. Kitabı tanıtma yazısında belirtildıgı gibi, 'içinde yasadığımız gerçeklerin duşsel izduşümleri var» bu öykülerde. A? ama seçkin ürun verme çabasını sürdüren bir yazarla karşı karşıyasınız. KİM KİME B» iene nual bir insan alraana türKi karat DUM DUMA Behic AK ; bir kadıo otmafe en ıtjisı GERNÎKALI ÇOCUKLAR HERKES İÇİN SANAT Yazan: Sezer Tansuğ / 384 Sayfa / Altın Kitaplar Yayınevl Eleştirmen ve öğretim üyesi Sezer Tan suğ. «...sanat yasamımıza özellikle ulusat bir göruş açtsı ve bahış içeriği kazandır ma yolundaki içtenlikli cabalara bir katkı* olarak niteliyor 'Herkes Için Sanat» adh kitabı. Tansuğ. bu kitabı yazmaktaki amacmı da *Sunuş* yazısında şöyle açık Uyor: 'Bu bir sanat tarihi ya da sanat tıu ramı hitabı değildir. Dolaylı yo da dolay sız biçimde tarihsel. eleşürel ve kuramsaı yaklaşım ve bakış açılarına değinilmiş, an cafe bunların ulusal bir görüş açısı yönün den sentezine glrişümpmiş, buna pefö cesaret edilmemiştir. Fakat umut edilir ki ülhemizde bu yönde uyanan istehler içm bir ipucu olustursun ve o türden iyi niyetleri, halen cesaret edılmekte olandan rarkh bir biçimde uyarsın. Çpnı anlomıyorum,™ lllâlu bendinden »r jpy oin da mıyn ? UPIÛK mı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle