24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 3 EKİM 1982 karşılanmaktadır. îşte aksayan, yanlış olan da budur. Bu nedenle Batı ülkelerı bizim için örnek oluşturmamaktadır. O ülkelerde hastanelerin de önemli bir bölümü özel sektöründür. Yönetim biçimi ne olursa olsun, dünyadaki tüm üLkelerde muayenehane hekimliği vardır. Bizim ülkemizde, bir araştırmanın sonuçlarına göre (**), üretilen tüm polikünik hizmetlerinin üçte biri muayenehanelerde yapılmaktadır. îyi örgütlenip denetlendiğinde, muayenehane hekimliğinin, halkm sağlığına çok önemli katkılarda bulunacağı bUinmektedir. Nitekim, pek çok hekim meslektaşımız da, muayenehanelerinde halka gerçek sağlık hizmeti sunmaktadır. Bu konuda aksayan, hem kamu sektöründe, hem de muayenehanede çatoşmadır. Kanımıza göre aksaklıklann çoğu hekimlerden değil bu tür çahşmanm yapısınin bozuk olmasmdan kaynaklanmaktadır. Bu aksaklıklara bir çözüm bulunamadığı sürece ikili çalışmaya izin verilmemesi doğru olacaktır. Ancak, sanılanm tersine, bu aksakhklara da bir çözüm bulunabilir ve işte, ancak o zaman ikili çalışmaya izin verilmelidir. Çözüm bulunmadan yanlışta direnmek, yanlışı yaygmlaştırmak, dlğer bazı mesleklerin yanhş uygulamayı kendileri için istemelerl sonucunu doğuracaktır. Hem ikili çalışmadan yana, hem de buna karşı olanlar kendi düşündüklerinden başka bir çözümün bulunabileceğini akılda tutmalıdırlar. Ne aklın yolu tektir. ne de çözümsüz sakınca vardır. Bir kararda açık bir neden olmaksızm «ısrarh» olmak bir anlamda «doktriner» ohnakla eşanlamhdır. Anasaya'ya her konuda kural koymak hem gelecek yönetimlerin elini kolunu bağlar hem de gelecekte bulunacak çözümlerin uygulanmasmı olanaksız kılar. Yönetim sıklıkla, işte böyle kilitlenroektedir. Oysa Anayasaların işlevi yönetimlerin elini, kolunu bağlamak, yönetimleri kilitlemek obnasa gerektir. SONUÇ: Anayasa Taslağı'nda «sağlık hakkı>na yer verilmeyişi önemli bir eksikUktir. Taslakta yer alacak sağlıkla ilgili madde hem bu hakka, hem de vatandaşların sağlık yönetimine katılımlannın sağlanmasma yer vermelidir. Katıhmın katkıyı da içereceği göz önüne alınarak sağhk sigortası taslaktan çıkarılmahdır. Anayasa'mızın halkımıza ve gelecekteM yönetimlere güven duyması gerekmektedir. (*) Doğu Ergil. Yabancılaşma ve Siyasal Katılma. Olgaç Matbaası, Ankara, 1980. (*•) Nevzat Eren, Ankara Kentinde Yaşayan Halkın Saptanan Sorunlarına Gö re Sağhk Hizmetleri tçin Örgütlenme önerileri. DPT Yayım, Ankara. 1079. eni Anayasa'da sağlıkla llgill hüküm VIII Bölüm 63. maddede yer almaktadır ve anlatum çöyledir: «Devlet, vatandaşm yaşamını beden ve ruh sağhğı içinde sürdurmesini sağlamak ve çevre şartlarım bu amaca uygun biçimde düzenlemekle görevlidir. Devlet, bu görevini kamu ve fizel sektördeki sağhk ve sosyal yardını kurumlarım denetleyerek ve destekleyerek, yeni kuruluşları teşvik ederek yerine getirir. Sağlık hizmetlerinin yerine getirilmesi için devletçe yapılacak harcamalara, vatandaşlar, genel sağlık sigortası kapsamı içinde . katıhrlar, katılma payını karşılayamayan yoksul ve dar gelirli vatandaşlara devlet yardımı sağlanır. Harcamalara katılma ve devlet yardımının usul ve şartlan kanunla düzenlenir.» Bilimsel gerçekleri ve ülke yarannı göz önünde tutarak taslağa iliskin görüşler ileri sürmek, kammıza göre bir yurtseverlik ödevidir. Çünkü, bu tür eleştirilerin tek amacı, daha iyi bir Anayasa yapılınasına katkıda bulunmaktır. Eleştirilerimize 63. maddenin eksik ve yanhşlarını belirterek başlamak istiyoruz. Bu madde «sağlıklı yaşama hakkuu tanımadığı» için eksik, «sağlık alanında katılımla katkıyı kanştırdığı» ve «sağlık özel sektörüne getirdiği kural» nedenlori ile yanlıştır. Y Anayasa ve Halk Sağlığı ANAYASA TASLAĞINDA «SAĞLIK HAKKI»NA YER VERİLMEMESİ ÖNEMLİ BİR EKSİKLİKTİR. HEM BU MADDEYE HEM DE VATANDAŞLARIN SAĞLIK YÖNETİMİNE KATELMASINA YER VERİLMELİ. Cumhuriyet Sahibi: Cumhuriyet MatbaacılıkveGazetecih T.A.Ş. adına Genel Yayın Mıiclürü Müessese Miidürıi YazıişlerıMüdürü Yazı İşleri Müdür Yardımcısı HaberMerkezı Müclürü Mızanpaj Yönetmenı TEMSİUdLER • Dr. Nevzat EREN Ankara Tabip Odası Başkanı cak demek değildir. Çağdaş toplumlann en önemli sorunlarından birisi, vatandaşların yönetime kaülmalannı sağlamaktır. Çünkü toplumbilimciler açıkça ortaya koymuşlardır ki, yönetime katılımı olmayanlar kendi toplumlanna yabancılaşmaktadırlar. Yabancılaşma hem bireysel, hem de toplumsal sağlığı bozmakta, bireyin topluma uyumunu engellemektedir. Türkiye'de terör olaylaruıa karışmış bazı kişiler üzerinde yapılan bir araştırma (*). bu tür eylemlere katümada yabancüaşmanm etkisini ortaya koymuştur. Bu insanlar artık ne katıhmcı, ne de yaratıcıdırlar. Ama sıkhkla yıkıcıdırlar. Her halde insanlanmızın böyle olması istenmemektedir. Bireyleri bu duruma düşmekten korumanın yollaruun neler olduğunu, toplumbilimciler açıklıkla ortaya koymaktadır. Bu önlemlerden konumuzla ilgili olanı yönetime katıhmın sağlanmasıdır. Oysa, taslağın 63. maddesinde katkıdan söz edilmekte, katıhma değinilmektedir. Bunun nedeni bazı uzmanların Anayasa Taslağı'nda bulunduklannı söyledikleri «Vatandaşa grüvensizlik» olabilir. Böyle ise, doğrusu sormak gerekir. «Kendi insanma güvenmeyen bir Anayasa ,kime güvenmektedir?.. Atatürk'ün 'ilelebet payidâr olmasını" istediğl Türk Ulusu'nu, kitapta yazılı Anayasa maddelerl mi, yoksa insanlanmız mı yaşatacaktar?» KATKI SORUNU: Katüım ve katkı birbirlerinden ayn şeylerdir. Katıhmuı içinde katkı vardır, oysa katkı kapsamı içinde katılım yoktur. Katkı para, işgücü ve benzeri maddesel bir şeydir. Katüım ise daha çok sahlp çıkmayı içerir. Taslağın 63'üncü maddesi, vatandaşların sağhk yönetimine katkısmın genel sağlık sigortası yolu ile olacağını kurala bağlamaktadır. önemli yanhşlardan birisi de budur. Sağlık sigortası konunun uzmanı olmayanlara, ülkemizin sağlık sorunlannı kısa sürede çözecek, büyülü bir yöntem gibi görünmektedir. Sağhk hızmetlerine sigorta uygulamak, bu hizmetleri finanse etmek için başvurulacak bir çok yöntemden birisidir. Finansmana vatandaşların katılmasının tek yolu da bu değildir. Oysa bu yöntemin pek çok ve önemli sakıncalan vardır. Bunları tartışmak, bu yazının kapsamı açısmdan olanaksızdır. Özetle şunlar söylenebilir. Ülkemizde sağhk hizmetlerine sigorta uygulamak son 15 yıl içhıde enine boyuna tartışılmış, her tartışılmasında da çok değişik sakmcalan nedeniyle uygulamadan vazgeçilmiştir. En son 1981 temmuzunda, Milli Güvenlik Konseyi Genel Sekreterliği'nce, ülkenin sağlık sorunlarına bir çözüm getirmek içm yapılan toplantıda gündeme gelmiş ve «uygulanamaz» olduğu sonucu ortaya çıkmıştır. Bunun böyle olduğunu bu toplantıyı yönetenler ve katılanlann tümü anımsayacaklardır. Sigortacıhğın bir çok sakıncası arasında, belirtilmesi gereken en önemlisi, tüm hizmetleri ve bu arada ilaç tüketimlni, gereksiz yere ve önemli ölçüde artırmasıdır. Bu tüketim o denli büyük boyutlara varmaktadır ki, çok zengin uluslar bile bunu karşüayamamaktadır. Bu nedenle tarihsel gelişim sonucu sigorta uygulaması bulunan bir çok ülkede, sağlık hizmetlerinin finansmam içinde sigortanın payı azaltümakta, kamu bütçesinden ayrılan pay ise artırılmaktadır. Aslmda, sağlık hizmetlerinin finansmam ister kamu bütçesinden. ister sigorta primlerinden yapılmış olsun, para yurttaşlann cebinden çıkmaktadır. Sigorta primi de asluıda bir tür vergidir. Ancak, sağlığı için bir tür vergi, prim ödedüderini bilen insanlann hem sağhk hlzmeti tüketimi artmakta, hem de daha nitehkli hizmet istemektedirler. Ülkemizin en önemli sağhk sorunlarmm başında ise, yeterli çokluk ve nitelikte sağlık hizmeti üretememenin geldiği bilinmektedir. SAĞLIK ALANINDA ÖZEL SEKTÖR: Taslaktaki maddede özel sektör terimi ile muayenehane hekimliğinin anlatıkhgı izlenimi edinilmektedir. Taslağın ikinci yanhşı da buradadır. Sağlık özel sektörünün bulunduğu ülkelerde bu sektör, tanı koyucu ve tedavi edici sağlık hizmetlerinde hizmet vermektedir, koruyucu hizmet vermesi söz konusu olmamaktadu*. Oysa Türkiye'nin asıl gereksinimi koruyucu hekimlik hizmetlerindedir. Sağlık özel sektörünün koruyucu hizmetleri, Türkiye'de de yoktur. Bu sektörün hastane hizmetleri ise, çok büyük oranlarda kamu hastanelerince NADİR NAl HASAN CEMAI EMİNE UŞAKUC" OKAYGONENSIN AHMET KORULSAN YALÇIN BAYER ALİ ACAR . ANKARA : • İZMİR : • ADANA : SERVİS ŞEFLERİ , YALÇIN DOĞAN HİKMETÇETİNKAYA MEHMET MERCAN • k a n b u l HaberlerhSelahattin CÜLERDış Haberler : Ergun BALCI Ekonomr Osman ULACAY Yıırt Haberlerı Barbaros GENÇAK Kiiltür: Aydın EMEÇ . Magazın ; Yalçın PEKSEN Düzeltme : Konur ERTOP Araştırma: Şahin ALPAY BÜROLAR * Konur Sokak No. 24/4 Yenlşehir ANKARA *•• SAĞLIK HAKKI: Her şeyden önce belirtmek gerekir ki, bu madde «sağlık hakkı» IU yurttaşlara vermemekle önemli bir eksiklik ıçindedir. Oysa, 1961 Anasası bu hakkı tanımıştı. Çağdaş devletlerin tümü sağlıklı yaşamayı «doğuştan kazamlmış bir hak» olarak tanımışlardır. Bu tutumun gerskçesini anlamak kolaydır. Yaşamayan, giderek sağlıklı yaşamayan bireyln hangi hakka gereksinimi olabilir ki?.. Bireyin, her hangi bir hakkı kullanabilmesi için önce yaşaması gerekmez mi? Doğuştan kazanılan haklann kullanılatıilmesi için gerekenleri yapıp yerine getirjnek, çağdaş devletlerde kamu görevidir. Örneğin, herkesin guvenlik içinde yaşaması doğuştan kazanılmış bir haktır ve bunun gereklerini, iç ve dış güvenliği sağlamak kamu görevidir. Kimseye eziyet ve işkence yapılamayacağı kurah da. doğuştan kazanılmış bir hakkm sonucudur. Bu hak, insan onuruna yaraşır bir biçimde yaşamak hakkıdır. Bu haklann kullanılabilmesi, kağıt üzerinde kalmaması için kamuya bazı görevler verilmiştir. Sağlıklı yaşamak da doğuştan kazanılan bir haktır, dolayısı ile bunun gereklerini yerine getirmek bir kamu görevidir. VATANDAŞLARIN KATILIMI: Bireylerin sağlıklı yaşamalan için gerekenleri yapmak kamu görevidir demek, vatandaşlann bu konularda hiç bir katılımı olmaya Tel: 17 58 25 17 58 66 idare: 18 33 35 Halit Ziya Bulvarı No: 65/3 İZMİR Tel: 254709131230 Atatürk Caddesi, T.H.K Işhanj Kat2/13ADANA Tel: 14 5 5 0 1 9 731 Basan ve Yayan: CUMHURİYET Matbaacılıkve GazetecilikT.A.Ş. Türkocağı Cad. 39/41, CağaloğluİSTANBUL P.K.: 246 Istanbul, Tel: 2097 03 (5hat) TAKVİM İMSAK 5.14 GÜNEŞ 6.56 ÖĞLE 13.03 İKİNDİ 16.20 3 EKİM 1982 AKŞAM 18.50 YATSI 20.20 T.S.E.K. İSTANBUL SÜT VE MÂMOlLERİ SANAY3İ MÜESSESESİ MÜDÜRLÜĞPNDEN Termos kasa yaptırılacaktır Kurumumuzun 4 adet Eedford marka 3 ^ tontoc kamyonlanna şartnameye göre termos kasa yaptınlacaktır. 1 Şartname Müessese Ticaret Şefliğinden temin eddlebUir. 2 Son kapalı teklif verme günü 12.10.1982 günü saat 16.00"ya kadardır. 3 Müessesemiz 2490 sayıh kanuna tabi değildir. Tel.: 75 06 50 CB&0UK 22245) •OKTAW3'•« KarânMC' AKBAL 4 ekim lÖ72'de bu sütunda yaymlanşn yazunın baslığı bu: «Aydınlık Ergeç Gelir».., Başlaagıcıru gelin bitlikte olEuyalun: «Tam bir kannakanşıkbk içindeyiz. Alın herhangl bir giuıün gazeteaini. Valnızca başlıklara bir göz atın. snlarsınız nasıl bir çıkmazda bocaladığıtnızı. Kimse ne olduğumuzu, neıde olduğumuzu bilmiyor. Kimse nereye gideccğimizi, nereye gitmemiz gerektiğinl bilmiyor. Nereye doğru yürüyoruz bu darmadağınıklık içinde? Yertmizde mi sayıyoruz? Yoksa farlunda oünadan çağm gerisüıe mi düşüyoruz bu gevezelikler, bu tereddütler, bu kararsızlıklarla?» Tam on yıl öncesini yaşadım geçmiş günlerin gaz* te kesiklerini okurken. Dolaplar, çekmeceler dolusu yazı... yirmi yıl öncesi de böyle değil mi sanki, o 1962 yıh! Ya otuz yıl öncesi, o 1952 yuı.. Ben köşe yazarlığıua 1956'da başladım. Eski yazılanmı yeniden okurken ıçimi yoğun bir acı sarıyor. Duman gibı, yapışkan bir sıa gibi! Boşuna akıp gitnüş emekl Yaşlar Uerllyor, çocailar doğuyor, büyıiyor, gençler orta yaşa, daha büyükıer yaşlılığa doğru yürüyor. Ortada ne var? Oguzcan'ın diaesindekı gibi «Biraz kül biraz duman». O biziz işte, o b'zım çabalarımız, umutiarımız, ortaya koyduğumuz, dalıa doğrusu koyduğumuzu, kurduğumuzu, yarattığımızı saııdığımız yapıt: Demokrasi duzeni, çağdaş dünyaya yakışan özgürlüklere sahip Türk insanı, Atatürk devrıminin bızi ulaştırdığı uygarlık duzeyi... Bir de bakıyoruz, hifi bir şey yok ortada. Haydi al yeni baştan!.. Geçenlerde Uğur Mumcu'ya sordum: «Benim yaşıma geldiğınde, yani on dokuz yıl sonra, yine demokrasi, tıukuk devleti, Atatürk devrimciliğı, çağdaş uygariık, ınsan hakları vb. sorunlan işlemek, savunmak, anlatmak zorunda kalırsan, çok acı bir şey olmaz mı?» Ben o aurumdaydım işte. Yirmi yıl kadar sonra bugunün kırk yaşındaki yazarı, altmış yaşınm eşiğinde binlerce kez ylne. lenmiş, yazümış, anlatılrruş, çözüme ulaştarılmış, sonra yeniden yıkılmış, yıtirilmiş değerleri yeniden aramak, yazmak, savunmak durumunda kaürsa duyacagı a n ae kadar korkunç olur, değil mi? «Aydınlık Ergeç Gelir» yazımdan bir parça daba okuyalun: «Bunca gerçeğe ters düşen sözler, davranıy lar, Türkiye'yi yarım yüzyüuk çaba sonucu ulaştığı noktadan geriye çevirmek isteyen niyetler, özlemler KÜA gibi ortadadır. Ucuz başarı tüccarları, yani halkı bllgisi» Uk İçinde, karanlıfc bir ortamda uyutmak, körletmek İR. teyerüer yalnız kendileri, bir de yakınları, bir de kendilerine alkış tutanlar için «Hürriyet» istiyorlar». Dr. tiamıl Kırıkoğlu'nun o günlerde söylediği şu sözleri de yazıma alnuşun: «Hiç bir zaman 1961 Anayasasını suçlu sandalyesine oturtacak noktaya gelmemeliyiz. Bu, bir gerıye dönüş olur. Hak ve özgürlüklerin kötüye kuıUnılması ne kadar deaıokrasiye aykırı ise, o hak ve bz. gttrlükleri kötüye kuuanıuyor gerekçesiyle ortadan fcal. dırmak da o kadar demokrasiye aykındırj» 12 Marfı izleyen aylann kanşikligı, slsll havasında gerçek AtatUrkçüler de suçlanmaya baslıyordu. Oyledır, bunalunlı dönemlerda gözgözü görmez olur, dostlar d'işman, düşmanlar dost gibi görünür yönetim yerindekilere!.. O günlerde Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterligmden yeni ayrümış General Cihat Alpan, 12 Mart Muhurasını önce sevinçle karşılayan aydınlann kUsturuldUğUnu söylüyor, bunu doğru bulmadığını açıklıyordu. Aydın kUskünlUgünUn, suskunlugunun kısa zamanda ortadan kaldırumasının ulus İçin yararlı olacağını blldlriyorda O yazımda bunları da anımsatmışım, şöyle bitinnisinu «Sağduyu ergeç egemen olur. Kimse onu engelleyemez. Hele 20. Vuzyılın 72'inci yılında, çağdaş uygarlığa yüzdeyüz ters düşen, yakışınayan işler sürgit yapılamaz. Urtabğı karıştırarüar nice kurnaz, giiçlü, örgütlü, paraü olurlarsa olsunlar sağduyuyu ortadan kaldıramaziar tşte kaldıramadılar da». Birkaç ay, bir yıl, bepsi o kadar. Aydınlık gelir karanlığı sller süpüvıir. Böyledir. böyle olacaktuj» Bvet, geçmiş zaman olur, onu düşlemesi busbütUn üzer klşlyi... On yıl önceyi, yirmi yıl önceyı anımsarken, o günlerle bugünlerl yanyana getirirken, umutsuz> |r||rntTİ luğa kf r kaptırmamak çok guç«. Hftvın £VCT Bir Aydınlık, SON HAVADİS BİR SOLCU CUMHURBAŞKANI TASAVVUR EDİN Kİ" Cihad Baban 26 Eylül tarihll yazısında Anayasa Tasarısı ile verilen yetkilerin Cumnurbaşkanı'nı politikamn ve ekonomüc tartışmalann İçine çekeceği gorüşUnü savunuyor. Partilerin çahşmaya başlamasıyla Curohurbaşkanı ile bazı çelişkilerin doğacağını söyleyen Baban yazısında şu görüşe yer veriyor: «Meclis karşısında sorumlu olan hükümet, devlet başkanının tayin ettiği kunselerin eylemlerinden dolayı sorumlu olmak lstemeyecektlr, yani davulu kendi taşıyacak, Cumhurbaşkanı tokmağı sallayacaktır. Böyle bir hal karşılıklı mücadele üslubu içinde belld, sık olmaz ama olması da çok muh temeldir.» Partilenn Cumhurbaşkanı adayı çıkarmasının ve seçtirmesinin de, tasarının verdiğl yetkiler çerçevesinde tehlikell sonuçlan olacağını savunan Baban bu görUşünU şöyle destekliyor: «Bir solcu Cumhurbaşkam tasavvur edin ki, Anayasa Mahkemesi Üyelerinl, Merkez Bankası Guvernörünü, TRT ida recllerinl kendi çevreslnden seçmiş!... Öyle bir Cumhurbaşkanı başumza gelecek olursa «çek memleketin kuyruğunu» diyebilir tniyiz? Seçmenler ekseriyetle görünüşe göre oy verlrler. Onlara büyük vaatlarda bulunan bir demagog, emsallnl gördüğflmüz gibi, pekala parlamentonun da, memleketin de alünı üstüne getirebillr. Aşırı sağcı ve şerlatçüann 50 milletvekiUlgi kazandıklan blr memlekette solcular da 150 tane kazanırlarsa bu korktuklanmız başumza gelebllir.» gili geçici maddeyi parlamenter demokratik dejim espirisine oturtmadıgını belirtlyor. Kibar yazısında devamla: «Devlet relsi büyük bir tabana dayanmalıdır bence, bir kaç sene sonra sok " Şeyler soylenebHlr, ne «Hin kemigi Var dır ne de kalemlerin mürekkebi biter.» "göTUşüne" yer veriyor. Devlet Başkanı hakkında en ktlçuk bir imaya dahi yer bırakmamamn herkesin görevi olduğunu söyleyen Kibar, emekli Korgeneral Tevtik Alpaslan'ın bu maddeye muhalil oy vermesinin de aynı görüşten kaynaklandıgını ileri süriiyor. Osman Kibar yazısının devamında «siyasi hayata atdma sevdalılaru hakkında da şunları söylüyor: «(...) Bir hayli ldmsenin siyaset meydarunı boş zannettiklerinin nişaneleri hergün artıyor. Tabil herke s hak h, Yalnız ufacık bir tavsiyem var benim, bu nlyetlilere. Siyasi piyasamn pek başıboş kontrolsuz olduğuna inananları uyarmak isterim. Bu köy sa> hlpsiz ve bekçislz değildir ve üsteUk taban bir hayli uyanık ve şuurludur. Yanlış ata oynamamaya dikkat edllmesl gerek. Malum ola...» dığı rejimlerde, halkın büyük çoğunluğunu teşldl eden emeklerlyle geçinenlerin, mülklyet hakkına saygıyı, sadece kendilerüün de mülklyetten nasiplerinl ahnalan halinde duyacaklan çok tyl< büinlyor artık ve bu olanagın sağlanma sı, en büyük guvenlik tedbirlerinden daha geçerli bir tedblr sayıuyorj» İSTANBUL BAYRAM «ÖZGÜR BASINI SAVUNMAMEZ GEREK» «Basının Yeri» başhklı yazısında Nezlh Demlrkem, tarihin her devrinde iktidarlann basın özgürluğüne karşı çıktıklarının, bunun nedenının basının ayn bir «iktidar odağı» oluşturması olduğunu savunuyor. Demirkent 28 Eylül tarihli yazısında: «Genellikle eleştiriye tahammüı edemeyen iktidarlar basını kontrol altında tutmak isterler. BU bazen sansür yoluyla olur, bazen iktidarlar, hür basına karşı siusice mücadele eder, bazen de basını bünyesi içine ahr. Demokrasi ile yönetilen ülkelerde rastlanan görüntü lktidarlann basını haberleri tahrif etmekle suçlaması, basının ise iktidarı keyfl hareketlerde bulunmakla eleşti rmesi hallndedir. Zaman zaman taraflardan birinln haklüığına inanüır ama kesln sonuç asla doğmaz» gcrüşünü savunuyor. Göstermelik ve aldatıcı özgürlüklerden yarar gelmeyeceğini savunan Demirkent, çağdaş ülkelerden bazüarının hala neyin yazılacağmı tartıştıklarını da görüşlerine ekliyor. 1971 yılında ABD'de bir devlet sırrının yayınlanması Konusunda çıkan tartışmalan ve mahkemenin nasıl basın lehine karar verdiğini anlatan Nezih Demirkent karanhk bir çok olayı basının aydınlattığını belirtiyor. Demirkent yazısını şöyle noktalıyor. «£ğer halktan yana isek, eğer suistimaUerin açıklanmasmdan endişe etmi yorsak, eğer halktan sorunlannın dile getirilmesini istiyorsak ve ülkelerarası ilişkilerin milletten millete büyüyeceğine inanıyorsak özgür basını savunmamız gerekir. Basın özgürlüğü asla bir umacı olarak görülmemelidh. Basın toplumun sesl ise yönetinün bir parçası olarak var ounahdır. Güçlü basın sayesinde güçlü iktidarlar doğacaktır. Bu dün böyle olmuştu, gelecekte de böyle olacaktır.» T.C. DİCLE ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİGİ FAKÜLTESİ DEKANLIĞINDAN Fakültemlz Ortodonti, Protez, Ağız ve Çena Cerrahisi, Pedodonti, Periodontoloji ve tedavi birimlerine ekte cins ve miktarı yazılı bulunan 79 kalem demirbaş ve 86 kalem sarf malzeme 1750 sayıh Üniversiteler Kanunu'nun 73.. maddesi gereğlnce kapalı zarfla artırma ve eksiltme usulü ile alınması Ihaleye konulmuştur. 1 Ihale 15 Ekim 1982 günü saat 10.00'da Fakültemiz Satınalma Komisyonu odasında yapılaçak tır. (Her birim için ayn ayn oturumlarla). 2 Malzemelerm muhammen bedeli 10.118. 655. TL. olup geçici teminatı 607.179. TL.'dir. 3 Bu ihale ile ilgili teknlk ve idarl şartnameler hergün mesai saatleri dahilinde Fakültemiz Satınataa Şefliği bürosundan temin edilebılir. 4 Taşrada bulunan taliplilerin istekleri üze rine şartnameler bedelsiz olarak adreslenne gönderilir. 5 Taliplilerin 1750 sayıh Üniversiteleı Kanunu'nun 73. maddesi gereğince ve 17 Mart 1981 tarihli devlet ihaleleri genelgesinde belirtilen belgeleri teklif mektuplan ile birlikte ibraz etmeleri mecburidh. 6 Talipliler teklif mektuplannı ihale saatin den bir saat öncesine kadar satınalma şefliğine nu mara karşılığında vereceklerdir. 7 Gecikmeler dikkate ahnmayacaktır. 8 Fakültemiz 2490 sayıh kanuna tabii olmayıp ihaJeyi yapıp yapmamakta veya dilediğıne yap makta serbesttir. 8 Teklifler her kursü için ayn ayn verilecekür ve ayn ayn zarflara konacaktır. (Basın: 22280) MİLLİYET TEECÜMAN «SİYASİ HAYATA ATILMA SEVDAULARI» Anayasa Tasansı'na İlişkin çalışmalann sonuna yaklaşıldıkça «pek çok üyenln kalplerlnde yatan gizli hevesler»ln ortaya çıktığını öne süren Osman Kibar, 26 Eylül tarihli yazısında öncelikle tasannın geçici maddelerine dsğinerek Cumhurbaşkanı seçimiyle il Konut Sorunu'nu ele alan 27 EylUl tarihll yazısınâa Halil Tunç, sanaylleşme ile paralel olarak büyüyen sosyal sorunların «Sosyal Devlet» anlayışına önem kazandırdığım belirterek konut sorununu sanayileşme ile doğan sorunların en önemlisi olarak nitellyor. Konut sahibi olmanm ailelerin hayallerinde önemli bir yeri olduğunu savunan Tunç görüşlerini şöyle sürdürüyor. «Konut, Isçi için daha başka bir önem taşunaktadır. Bir zamanlar geçerli ohnuş, «Işçinin zincirinden başka kayoedecek şeyi yok» slogam, bugün artık gelişmiş ülkelerde artık hatıra dahi gelmemektedir. Çağımızın sosyal devleti, işçinin kaybecek şeyleri olmasmı sağlamayı, sadece sosyal devlet olmaktan dogan bir görevi yerine getirmek İçin değil, demokratlk rejüni sağlamlaştırmak için de gerekli sayıyor. «MüUdyet bakkı»nın kutsal sayü. «MÜLKSYET VE EN BÜYÜK GÛVENLİK TEDBİRİ» dış basın... FRANKFURTER ALLGEMEİNE Pederal Almanya'mn muhaiazakâr «Frankturter Allgemelne» gazetesinin başyazısında Sosyal Demokratlar'ın «yeşlllersle ülke çapmda ittifak kurma sı ihtimali Üzerinde duruluyor. Sosyal Demokrat Parti içinde Yeşiller'le ittifak isteyen Willy Brandt ile bunu istemeyen Schmidt kanadı arasında bir çekişme yaşandığına dikkat çeken yazı şöyle devam ediyon «SPD Oderi VVllly Brandt daha Hessen seçfmlerlnin akşamuıda en sevdiği konuyu Işledl: Sağ partilerin çoğunluk oluşturamayaeağını, buna karşıhk solda çoğunluğa dayab bir (ormül bulunduğunu söylüyordu. Ancak Hessen Eyalet Başbakam Börner, ¥eşiller'le işbirüğine gltmeyeceğlnl keskin bir diUe açığa vurunca, (Br.uıdt kanadından olan) Yönetim Rurulu Uyesi Glotz'un yüzü Ugtye deger bir hal aldı. Bu, Brandt'ın hesabına aykınydı. Brandt, Yeşiller'i massetmek için umutlanırken, Hessen'de karşı taraf Schmidt ile Börner zafer kazandı. Şündi eıken secunlerde Schmidt'ten başka bir jaşba T.C DİCLE ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİGİ FAKÜLTESİ DEKANLIĞINDAN Fakültemiz ortodonti, Protez, Ağız ve çene cerrahisl, Pedodonti, Periodontoloji ve Tedavi birimlerine 47 kalem demirbaş ve 53 kalem sarf malzeme 175o sayıh Üniversiteler Kanununun 73 maddesi gereğince kapalı zarfla fiyat veya teklit isteme usuli ile ihaleye konulmuştur. 1 îhale 15 Ekim 1982 günü saat 10.00'dan itibaren Fakültemiz satınalma komisyonu odasında her birim için ayn ayn oturumlarda yapılacaktır. 2 Geçici teminat firma tarafmdan verilen teklif mektuplarında yazılı malzeme bedellerinin %6'sı kadardır. 3 Bu ihale ile ilgili idari ve teknik şartnameler hergün mesai saati dahilinde fakültemiz satınalma jefliği bürosunda temin edilebilir. 4 Taşrada bulunan taliplilerin istekleri üzerine şartnameler bedelsiz olarak adreslerine gönderillr 5 TallpUlerin teklif mektuplannı en geç 14 Eklm 1982 günü mesai saati bitimine kadar fakültemiz satınalma şefliğinde bulundurmalan gereklidir. 6 Gecikmeler dikkate alınmayacaktır. 7 Fakültemlz 2490 sayılı kanuna tabi olmayıp ihaleyi yapıp yapmamakta veya dilediğüıe yapmakta serbesttir. 8 Teklifler her kürsü için ayn ayn verüeoaktir ve ayn ayn zarflara konacaktır. (Basın:. 22368) ALMANYA'DA SOL İTTİFAK kan adayı ihtunali pek kalnuyor. Genel seçİBO sonuçlan da Hessen ve Hamburg'a benzese blle, VeşiUerln şantaj politikasma Schmidt'den daha kötü bir ortak olmaz. Scbmidtin Başbakan olabibnek için Cruise füzelerinin yerleştirlunesinden ve nükleer enerji santrallerlnden vaa geçmesini hayal etmek güç.» yönetimlnde ve Hong Kong'lu Çinlilere dayanan bir bükümette yeni sorunlar ortaya çıkacaktır. Sorun ülke yönetimlnde bulunan yan feodal güçlerln yer lerinl, önümuzdekl yıllar içinde yerel demokratik bir yönetime bırakmalanyla giderilebilit.» THE GUARDİAN THE FİNANCÎAL TİMES HONG KONG ÇİN VE SOVYETLER îngiltere Başbakam Margaret Thatcher'in Hong Kong ziyaretl Ingiilzlerin en eski sömürgelerinden biri olan bu ülkenin bağımsızlığı sorununu yeniden gündeme getirdi. «The Guardian» gazetesinde yer alan bir yorumda; Hong Kong"un Çin denetimlnde bir yönetüne sahip olmasının yeni sorunlar yarataca ğ» beUrtlliyor. Yazının özeti şöyle: «Thatcher'In ÇlnV yaptığı ^iyaret sırasında neler görüştüğünün bilinmemesi Hong Kong'da hoşnutsuzluklara neden oldu. Görüşmelerin ilerleyebllme sl içuı yapılması gereken, egemenliğuı Çln'e alt olduğunu kabul etmektir. Ondan sonra Hong Kong halkının çıkarlannı koruyacak yeni bir yönetim için görüsmeler sürdürülebilir. Hong Kong kendi parasıyla, serbest bir liman olarak lralma^Hjii, />m^ Çİn'lİ bİT Sovyetler Birliği Devlet Başkanı Leonid Brejnev'in Çin'e «normalleşme» çağrısı iki ülke arasındaki görüşmelerin başlayabilmesi için yeni bir umut ışığı oldu. Londra'da yayınlanan «The Flnancial Times» gazetesi Çin Sov yet ilişkileri konusunda şu yorumu yapıyor: «Çin ve Sovyetler yeni aynlmış biı çift gibi yeniden görüşmek İçin tırsat arıyorlar. Çin yönetiminin Moskova'ya kapıları açık tutmak için kendi nedenlert var. Brejnev Çin ile ABD'nin arası nın bozukça olduğu bu günlerde devreye glrmek tstemekte haklı olabilir. ABD'nin Tayvan'a silah satması Pekin VVashington Uişldlerini sarsü. Çin Hderl Deng Hsiaoping Batıyla Ulşkllerini Sovyetlerle olana tercih ediyor olabilir. Bu düşüncesine karşı çıkan kimse de yokj»
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle