Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 18 EKM 1982 'stanbul avukatlarından değerli bir meslektaşımız mayıs aymda bir mektup göndermişti. Konusu, Yargıtay Kararlar Dergisi'nin 1982/5. sayısında yayunlanan bir kararın alündakl karşıoy yazımıza ilişkindi. Yargıtay, bu tanınmış bir yazarımızın son padişahı inceleyen ve O'nu vatan dostu olarak niteleyen bir kitabmda Atatürk'ün anısına hakarette bulunulduğu öne sürülerek açılan kamu davasının mahkumiyetle sonuçlanmasını ya salara uygun bulmuş ve yerel yargılık k.ararmı onamıştı. Ben, dava konusu kitaptaki yorum ve düşüncelerin eleştiri sımnnı aşmadığını belirterek, dairemizin kara rına karşı çıkmıştım. I Çok Sesli Toplum ÇOK SESLİ TOPLUM, DÜŞÜNEN HERKESİN DÜŞÜNDÜĞÜNÜ ÖZGÜRCE SÖYLEYEBİLDİĞİ, YAZABİLDİĞİ BİR TOPLUM DEMEKTİR. BUNUN KARŞITI OLAN TEKELCİ TOPLUMLARDA, BU ÖZGÜRLÜKTEN SÖZ EDİLEMEZ. Ali Rıza ÖNDER Yargıtay Üyesi ten söz edilemez. Orada tek ses egemendir. O da, mutlak otoriteyi temsil eden üstün gücün sesidir. Üsttin güç sahibi bir çoban. toplum ise, bir sürüdür. Böyle bir ülkede çeşitli düşüncelerin açıkça ve rahatlıkla dile getirilmesl olanaksızdır. Müzikte nasıl tek sesli sanat ürünleri yanında çok sesli yapıtlar varsa toplumlar ara sında da böyle bir lkilik, değişik oranlarda, her çağda görülebllmektedir. Toplumdaki çok seslilik durumunu bellrtmek üzere başka deyimlerin de kullamldığmı görüyoruz .«Çoğulcu toplum> sözü bunlardan birisidlr. öncekl ay Doç. Dr. tlber Ortaylı imzası ile yayımlanan «Dll Akademisi Üzerine» başhklı yazıdan aldığım şu tümceyi, yeni bir örnek olarak verebllirim: «Bugünün dünyasında çoğulcu bir toplum üzerinde basın ve yayın lşlefl bir elden düzenlenemez.> (Cumhuriyet: 3.8.1982). Partiler ve meslek kuruluşları, toplumlar içinde türlü seslerin duyurulması, çeşitli görüşlerin savunulması tçln örgütlenmişlerdir. Değişik yayın organlan, başka başka düşünüş ve lnanjnşlarm yay gınlaştınlması amacını güderler. Bunun tersini düşünmek, devlet yönetimlnde tek parti egemenliğini yeterli bulmak anlamma gelir. Böyle bir toplumda gazetelere, dergilere, kltaplara yer yoktur. Her gün çıkan Resmi Gazete ile yılda bir yayımlanan Düstur ve ara sıra, akla geldlkçe düzenlenen devlet ve 11 yıllıkları yeterli sayılmalıdır. Oysa, hiç bir çağda böyle bir toptancılık, bu çapta bir merkeziyetçilik oluşturulamamış, ya da uzun sü re yaşatılamamıştır. Yaşatılamaz, çünkü doğanm yapısı tekle başlayıp tekle bitse bile yaşayışı ve işleylşi yönünden çoğulcu bir özellik taşır. Doğal ve toplumsal çevremize ahcı gözle bakmamız, bu gerçeği kavramamız için yeterlidir. Dünyamızın karalan ve denizleri binlerce türden canlı ve cansız varlıklarla dolup taşmaktadır. Evren ise, insan algısına sığmayacak boyutlar içerisindedir. Ancak, bu çoğulculuk, bir başıboşluk, bir kargaşa süreei tle eşanlamlı değildir. Evrende, değlşkenler yanında de ğişmeyen varlıklar da görülür. Duranlar ve yürüyenler vardır. Tutan ve çeken mer kezlerin çevresinde ondan kopmak isteyen uydular, sürekli bir çekişme ve devinim içindedir. Toplumların yönetiminde de otorite ile özgürlük, iki karşıt kavram gibi görünür. Şurası unutulur ki. her toplum bireylerden oluşur. Devlet otoritesinln işlevi ise, kişilerin hak ve özgürlüklerini, blrbirlerine zarar verdirmeden korumak ve geliştirmekten ibarettir. Başka bir deyimle devlet, hak ve ödevleri bağdaştırmak, çelişkileri uzlaştırmakla yükümlüdür. Amaç, bireylerin varhğıdır. Devlet ise toplumu bu amaca yönelten bir araçtır. Konuyu somutlaştırmak için biraz geçmişe dönelim. Atalarımız tslam kültür çevresine girdikten sonra yüzyıllar boyunca «i'lâyı kelimetullah uğruna şehlt olmayı» en büyük mutluluk saymışlardır. Böylece bir yandan Tanrı adını yüceltmek amacıyle savaşırken öte yandan, kaynağı İslam öncesine kadar uzanan <kızıl elma» Ulküsünün ardından koşmuşlardır. Bunlar, bireylerl birleştiren kutsal ve toplumsal inançlardır. Ama, bu ülkü ve inançlar ne denli güçlü ve sürükleyici olursa olsun, uygulamaya geçildiğinde ve yaşam savaşınm ayrıntılarına girildiğinde kişilerin değişik görüşleri ve aynşık düşüncelerl lster istemez ortaya çıkmıştır. Osmanlı tarihinde anlaşmazhklari çözmek ve halkın eğilimlerine uygun sonuçlar elde etmek için «bilmüşafehe söyleşip lşleri ıslah etmek» yönteml padişah Mektup sahibi meslektaşun, karşı oy açıklamamızı «hijr düşUnüşün müstesna bir savunması» olarak nitelendirdikten sonra açıklanması isteğiyle iki soru yöneltmiştir. Mektupta şöyle deniyor: «Ancak, karşı oy yazımzda bu kitap hasta bir düşünüşün dışa yansıması olarak da kabul edilse, nitellği yönünden bir düşünce ürünii olmak gerekir, diyorsunuz ve aşagıda şu satırları ilave ediyorsunuz: Eğer bu gibi göriiş ve diişüncelerl dolaylı yoüardan yorum yaparak suç sayarsak, çok sesli bir toplum olma yolundaki çabalamnız ceza korkusu ile durdurulmuş, özgür kalemler susturulmuş, TUrk ulusunun kültürel gelişmesine ağır bir darbe vurulmuş olur, diyorsunuz. Bu tnütalaanıı da çözemedigim iki yön tesblt ediyorum. Biri, basta bir düşünüşün dışa yansıması olarak, kabul ettiğinlz kitabm, hastalığın yayılmasına sebep olabileceğini ihmal buyurmamzdır. Fikirler de takdir edersiniz ki, kokular gibidir. Intişar ve testri anidir. Ve bir kere serpildi mi, toplanması, önlenmesi Imkânsızlaşır. tkincisi, çok sesli bir toplum olma yolundayız buyuruyorsunuz. Bu terimin mana ve şUmulüntt bilmiyorum. tlk defa sizden işittim, Lütfen açıklar mısınız? Sizin uyancı izahımza ibtiyaç duyduğum için size yazdığımı lütfen boşgörü ile karşılayınız.» Değerli meslektaşımm yakın ilglslne teşekkürlerlml sunduktan sonra sorulardan birisini bu yazı ile yanıtlamak istedim. tkincisini başka bir yazıya bırakıyorum. Çok sesli toplum, düşünen herkesin düşündüğünü özgürce söyleyebildiği. yazabildiği bir toplum demektir. Bunun karşıtı olan tekelci toplumlarda bu özgürlük larca zaman zaman yönetlellere sahk verümiştlr. «Ümera ve erkftn İle akd1 meşveret ederek karar vermek» canlı bir gelenek halindedir. Demek ki, otoriter bir rejlmde egemenliğin doruğunda bulunan padlşahlar dahi, müşavereden, yani danışıp döleşerek karara varmaktan kendllerini uzak tutamamışlardır. İlk Osmanlı Anayasası olarak 1876'da yürürlüğe konan Kanunu Esasl'nln 9. maddesi şöyledir: «Osmanlılarm kâffesl hürriyet1 şahsiyelerine malik ve âharm hukuku hürriyetine tecavüz etmemekle mükelleftir.» 12. Maddesinde ise şunları okuyoruz: «Matbuat kanun dairesinde serbesttir. Hiç bir vechile kablettab teftiş ve muayeneye tabi tutulamaz.» Bu ilkeler.1924 Anayasası'nda daha ileri blçimde yer almıştır. 1961 Anayasası'nda kişi dokunulmazlığı ve haberleşme özgürlüğü ya nında vicdan ve din özgürlüğü, düşünce özgürlüğü, bilim ve sanat özgürlüğü genlş biçimde vurgulanmıştır (Madde: 14, 19, 20, 21). tnsan Hakları Evrensel Btldirisinde de kişilerin düşünce ve anlatım özgürlüğü hak olarak tanınmıştır. ,(Madde: 19). Atatürk'tin anısına hakareti suç sayan yasa, O'nun gerçekleştirdiği devrimlerin eleştirllmesini önlemek için çıkarılmış değildir. Tarihimizde eşsiz bir işlevl yerine getiren bu büyük Türk'ü tnceleyen ler, sadece övgüler dizmekle yetinmeye zorlanamaz. Buna en çok üzülecek olan kişl, «Hürriyet benim karakterimdir» sözünün sahibi olduğunu bildiğlmiz Atatürk* ün kendisi olacaktır. Bir konunun incelenmesi ise, beğenilen yönlerin övülmesl yanında beğenilmeyen yönlerinin yerilmesi zorunluluğunu doğurur. Ikinci Abdülhamit çağında okullarda bir ağızdan «Padişahım çok yaşa» sözleriyle törenler düzenlenirken arkasmdan, «Mağrurlanma padişahım, senden büyük Allah var» sözleri eklenirdi. önce bu olgu üzerinde düşünelim, sonra da, Atatürk'ü şu veya bu yönde eleştiren kişilerin, suç sınırını aşmayan söz ve yazılarını hoş görü İle karşılamamızda yadırganacak bir yön bulunup bulunmadığı konusunda duraksamalara düşülmesinin ne derece hüzün verici olduğunun bilincine varalım. Bu küçük özet, «çok sesli toplum» deylmini niçin kullandığımızı açıklamaya yeter sanırım. İkinci yazımızda sayın mes lektaşımızm yönettiği öteki soruyu «Hasta Düşünüş» başlığı altmda karşılayacağız. Vaşington'dan Sevgilerle ve Yalanlarla... aşington'un Türkiye'ye dönük göreneksel politikasında bir değişiklik mi var? Temelde bu soruya «evet» demek zordur; ama üç güçlü neden ABD'nin ülkemlze yönelik etkinliğinl yoğunlaştırmaktadır: 1) Ortadoğu'da Iran patlamasmdan ve Lübnan iç savaşmdan sonra yeni dengeler sözkonusudur. 2) Dünya kapitalizminin bunalımında dar boğaza giren Türkiye'nin dışa bağımlı zayıf ekonomik yapısı ülkemlzde çok partili demokratik rejimin olanaklannı kısmaktadır. 3) Çok partlll demokratik rejimin (zaten kısıtlı olan koşullan) büsbütün daraldıkça, Türkiye, Avrupa'nın ekonomik ve siyasal örgütlerinde dışlanmaktadır, • Vaşlngton, Türkiye'nin önüne kabaca İki öneri koyuyor: a) Amerika, Türkiye'yi Basra Körtezi monarşilerini (petrol krallık ve şeyhliklerinl) korumak için bir atlama tahtası gibi kullanmayı amaçlıyor. Eğer Ankara bu Amerikan askerl stratejlsine «evet efendimci» bir tutumla yaklaşırsa «Türk ordusunun modernizasyonu» hızlandırılacak ve Basra Körfezine yönelik jandarma harekâtmm üssü olarak Anadolu kullanılacaktır. b) Türkiye, ekonomik dar boğazı aşmak ve sistem içinde yerini korumak istiyorsa sanayileşmekten vazgeçmeli, çiftçilik ve çobanlık yapmalıdır; Batı'nın ve Ortadoğu'nun «raanavı, bakkalı, kasabı, sütçüsti» olmalıdır. Bu öneri Türkiye'nin dış ekonomik ilişkilerini oluşturan ve Vaşlngton egemenliğinde bulunan uluslararası örgütlerin sözcülerince sık sık dile getiriliyor; IMF'nin, Dünya Bankası'nm, Amerikan işadamlarının ögütlerl gazetelerimizin sayfalarına her gün yansıyor. • Basra Körfezi'ne yönelik bir serüven için Tür,kiye'nin bağlantılara girmesi Atatürkçü felsefeye temelinden ters düşer; «Enver Paşa maceracılığı»m bile aşar. Çünkü Enver Paşa, îslam Türk dünyası içinde Mtislümanların zıddma bir politikayı düşlememişti. Bugün Ortadoğu îslam ülkeleri, Basra Körfezi'nde Amerikan jandarmalığını üstlenen Türkiye'ye iyi gözle bakamazlar. «Türk ordusunun modernizasyonu» için Türkiye'nin ABD'ne yeni bir fatura odemesi gerekmiyor. NATO yapısında ağır bir yük üstlenen ve riziko taşıyan ülkemizin «NATO standartlarına göre donatılmadığını» biliyoruz Aynca Vaşington'un üç yıl süren «silah ambargosu»nu da unutmadık. Türkiye'nin politik ve stratejik görüşlerini balmumu gibi istediğl kalıba dokmek koşuluyla «askeri yardım» ve «modernizasyon»dan söz açan Vaşington yalan söylüyor. Yalan nerede sırıtıyor? • Çağımızda bir «ordunun modernizasyonu» aa, bir ülkenin «manav, kasap, siitçü, bakkal» olması da ancak sanayileşmekle olasıdır. Sanayileşemiyen (ya da sanayileşme planlamasını rafa kaldıran) bir toplum, ne ordusunu donatabilir, ne de tarımını ve hayvancılığını geliştirebilir. Bu gerçek Atatürk'ün şu sözlerinde vurgulanır: « Medeniyet öyle bir ateştir ki kendisine bigâne kalanları yakar.» Sanayileşmeden tarımını geliştirmeye çaüşan Türkiye'nin «tarım glrdileri» ekonomik yapısını daha da güçleştirççektir. Sanayileşmek, çağdaşlaşmakla eşanlamlıdır. Sanayileşmeden bir orduyu «modernleştlrmek» olasızdır. Amerika'nın yalanını yalayıp yutmak için, ya cok saf, ya çok önyargılı olmak gerekir. V •••••»•••••••••»••••••••»••••••••••••••4 SVCT OKTAY AKBAL Evet ve Hayır Üstüne Gümrük ve Tekel Bakan!ıgından 1 1615 saytlı Gümrük Kanunu hükümlerlne göre 1982 yılında bütün yurda şamil olmak üzere Gümrük Komisyonculartna ait yazılı tarife sınavı 15 kasım 1982 günü saat 9 OO'da yazılı mevzuat sınavı da aynı gün saat 14.00'de. Gümrük Komisyoncu Yar dımcılığı sınavı ise 16 kasım 1982 günü saat 9.00'da Ankara'da Bakanlık Merkezi'nde yapılacaktır. 2 Gümrük Komisyonculuğu yazılı sınavuu kazananlann listesi 13 aralık 1982 tarihine kadar Gümrük Başmüdurlüklerl ile Bakanlık Merkezi'nde askıya çıkanlacak ve kazananlar 15 aralık 1982 günü saat 9.00*da Ankara'da Bakanlık Merkezi'nde aynca sözlü sınava tabi tutulacaktır. 3 1615 sayılı kanunun 167 ve 168'nd maddesi uyannca söz konusu sınavlara girmek isteyenlerln aşağıdaki şartlara halz olmalan gerekmektedir. a) Türk olmak. b) Smav tarihinde ylrml bir yaşını biürmlç ol mak ve askerliğini yapmış veya askerlikle iUşlğl bulunmamak, c) Lise mezunu veya o derecede tahsil görmüş olmak (Gümrük Komisyoncu Yardimcılığı için en az orta okul veya muadil okullardan mezun olmak). d) Hırsızlık. emniyeti suistimal. dolandıncılık, yalan yere şahadet. yalan yere yemin cürüm tasnil, iftira. irtikap, irtişa ihtilas ve kaçakçıltk cürümlerin den birinden dolayı hapis cezası veya o derece cezayı gerektiren bir suçtan mahkum veya memurluktan cezaerf çıkanlmış olrnamak, e) Bulasıci hastalıklardan s'alim olmak. 4 Yukanda belirtilen şartlara haiz olanlann Gümrük Başmüdürlüklerinden (Ankara. tstanbul, Edirne. tzmir. tzmit Mersin. tskenderun, Trabzon, Habur. Gürbulak) temin edecekleri müracaat formlarını doldurmak ve bu formda belirtilen belgeleri de eklemek suretiyle Gümrük ve Tekel Bakanlı^ı Gümrükler Genel Mfldürlü^ü'ne 8 kasım 1982 tarihl mesai saati bitimine kadar (saat 17.00) müracaat etmeleri. posta yoluyla yapılan müracaatlardaki posta gecikmelerinin kabul edilmeyece&i ve eksik evrak müracaatlannda işleme konulmavacaği. ayrıca sınava gireceklerin yanlannda fotoğraflı kimlik belgesi bulundurmalan ilân olunur. (Basm: 22748) 6826 İSTANBUL DEVLET OPERA VE BALESİ EKİM 1982 PROGRAMI ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ'NDE 23 30 Elrim 1982 Cumartesi Saat 15.30 28 Ekim 1982 Salı Saat 20.00 J. Strauss İ ÎLLÎ Eğitim Bakanlığı Teftiş Kurulu eskl Başkanı, emekli müşavir müfettiş, dostum Ahmet Maruf Buzcugil'den bir mektup aldım. Kişıliğimle llgili parçalan çıkararak bu mektubu okurlanma sunmakta yarar görüyorum: «Sayın Oktay Akbal, olumlu yanıt evet, olumsuz yamt hayırdır. Görtiş ve düsüncenın açıklanmasının en kısa en somut sözcükleri simgesidir bunlar kuşkusus. yıllardır EvetHayır başlığı altında yazmaktesınız. Çok genış bir aydm topluluğu sizin Evet'lennizm, sizin Hayır'lannızın, inandığtnız ve içtenlikls açıkiadığınız göruşleriniz olduğunu bilir. Bunları onaylamak, bunlar» katılmak, ya da onaylamamak, bunlara katılmamak okuyucularınızın kişisel seçeneklerine ve yargılanna bağlıdır. Bununla biriikte, sizin Evet'lerüıiz, sizin HayırTan. nız kamuoyunda yerini yapmıştır. Bilınmektedir ki siz, Cumhuriyet Gazetesi'nln ve onun Başyazarı Sayın Nadir Nadi'nüı izinde, Atatürk ilkeleri ve devrimleri doğrultusunda, özgürlükçü, çoğulcu, demokratik parlamenter sisterae bağlı bir yazarsınız. yıllarınız Türkiye'nin bu çisgide ve bu çerçevede bir yönetim düzenine kavuşması savaşımını vennekla geçti, gsçiyor, geçecek yasalann ve nîesleğinizin olanakları içinde. . Bugune değin, sizin Evet'lerinizin mi, yoksa Hayır'larınızın mı daba önemll olduğunu hiç düşünmemiştim. Evet'lerinizin somut kanıtlan ve sağlıklı Rerekçeleri, Hayur'lannızınkinden ne daha cılız, ne de daha güçlü ıdi Onayladıklannızla onaylamacuklarmız arasında ırdeleme ve değerlendirme yönlerinden, birine ötçkinden az, ya da çok ayrıcalık tanımak gıbı, halkı, okuyucuları, kamuoyunu, tüm aydmlar topluluğunu yanıltıcı bir tutum gösterdiğinizi hiç mi hig anımsamıyorum. Eleştlrinin olumlu, ya da olumsuz yönde olması kanıraca eş değerdedir. Veter ki, o eleştiri içtenliğin, gerçek düşüncenin simgesi olsun ve de, her ıkisinin de dayanakları, yansız ve objektiî bir yaklaşımla seçiüp değerlendirilsin. Sayın Akbal, bugünlerde daha yasallaşmamış, yürürlüğe girmemiş durumda olan Anayasa Taslağmm beğenl ile karşılanması, bentmsenmesi, tutulması, savunulması yöuünde, yani, Evet'le değerlendirilmesi amacmı içeren yogun bir tşlevin egemen olduğu görülmektedir. Oysa, bu taslağa ilişkin çeşitli konularda, gerek içerik, gerek biçim, gerekse ı\u bakımlarmdan yapılan bilimsel değeılendirır.elerle Hayır sözcüğünde bütiinîesen göriişler de var. Een sımdi Size soruyorum, tüm içtenliğimle: Bunca yüdır, EVETHAYIR başlığı altında yüzlerce yazı yazdmız. Evet dediklerinizle Hayır dedikleriniaı ara. smda Hrinden birine hiç ayrıcalık tanıdınız mı? Duygusal bir tut'.ımla birüıt ötektae göre hiç kayırdmız mı? Yanıtınızı duyar gibi oluyorum: : «Bcğeni ne kadar doğalsa yerme de o kadar doğaldır nydınlar arasında. demokratik düzen içinde, uygar bir toplumda. Yaşamda Evetler ve Hayırlar içiçedir. Bunlar rahatlıkla açıklanablliyorsa demokrasinden söz edllebillrj. Kaldı ki, Sayın Akbal, halk oylamasma sunulacak olsn Anayasa nın daha taslakken, tezgâh*ayken, MGK1 dan çıkmadan, yasallaşmadan' tüm Hayır'larla, tüm Evet'lerle aynı cartıya konmasmdaki yararj nasıl görmezlikten gelebiliriz! Atatürk'ün Nutkunu bir kez daha okudum. tşlevlerlni konuşmalanm, ılkelerinl tek "tek mceledim. Hayır' lannın Evet'leri kadar tutarlı, sağlam ve sağlıklı olduğunu gfrdüm bir ksz daha. Yakın geçmışımizi düşündüm, 1960 ve 1972 hareket ve davramşlannın yanmda yer alanlarm Hayır sözcüğünde bütünleştiklerini saptadım. Emir ve komuta zinciri içinde Türk Ordusunun 12 Eylü'. 1980 hareketinin de Hayır! sözcüğünde çok büyük vatandas çofcunluğu ile birleşiiğini biliyorum. Türk Ordusu zamanında ve yerinde gerekli girişim ve hareketlerde bulunacak güçte birlik ve bütünlük için dedir. Olus olarak tek dayanağımız, tek güvencemiz Türk Ordusu'dur. Bir gün gelir de, yeniden kışladan çıkması, kutsal görevıni yerine getirmesi gerekirse. bunu yapacak ruhunun korunması, bozulmamasıria özen gösterilmesi bugün de, yann da, kaçımlmaz bir zorunluluktur. Bu, demokrasiye ulaşma yolundaki duyarlüığımızla eş değerdedir. E 3t ve Hayır sözcükleri biriikte dökülmektedir dudaklarmızdan. Kimi Evet'lerde bu da vardır. Kimi Hayır'larda bu da vardır. Sayın Akbal, ş'sıyorum, yıllar yılı, köşenizin başın da yer alan EVETHAYIB'ınızı bilinçli olarak trdelememişim hiç. . Oysa, şimdi ışıl ışıl parlıyor «EVET» «EVET!» diyen yazılannız «HAYIR», «HAYIR!» diyen yazüarmız. Kendi seçeneği, kendl yargısı ve değerlendirmesi ile oyuııu kullBnabilmek «Evet» diyerek, ya da, «Hayır» diyerek Kvtsal vatandaslık görevini yerine getirmek esenUk içmde. istediğimiz budur salt EVETHAYIR, demokrasinin bu ikiz kardeşlerini siz bana tamştırdımz. tkisini de çok seviyorum. Saygılanmla.» MI VENEDİK'TE BİR GECE (Operet 3 Perde) «Orkestra Şefis Sahneya Koyan: GEM MANSUR Koro Şefi: GÜRÇİL ÇELİKTAŞ Koreografi: GÖKÇEN KOKAY SELÇUK BORAK Dakor Kostüm OSMAN ŞENGEZER Biletler temsilden 1 hafta önce satışa çıkar. Fiyatlar 200.00/150.00/100.00 TL.'dir. Öğrenciye % 50 indirim yapılır. Gişe tel: 43 54 00 (7 hat) / 54 i ' " (Basm: 22958) • ••»»•»•»•»••••»•»»»•••»»••»»•»••»»»••••o» Cumhuriyet Sahibi: C u m h u r i y e t Mâtbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. adına NADİR NADİ Cenel Yayın Müdürü Müessese Müdürü Yazı işleri Müdürü Yazı İşleri MüdürYardrmcısı Haber Merkezi Müdürü Mizan paj Yönetmeni TEMSİLCİLER • ANKARA : • İZMIR : • ADANA : SERVtS ŞEFLERİ MALİYE BAKANLIĞI HESAP UZMAN MUAVİNLİĞİ GİRİŞ SINAVI Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanlan Kurulu'nca 29 kasım 1982 pazartesi günü saat 9.30'da Ankara, îstanbul ve İzmir'de Hesap Uzman Muavinliği giriş sınavı açılacaktır. Sınava katılabilmek için; a) Devlet Memurlan Kanununıın 48'inci maddesinde yazılı niteliklere sahip olmak, b) 1.1.1982 tarihinde 35 yaşını doldurmamış bulunmak. c) Siyasal Bilgiler, tktisat, Hukuk, îşletme ve îdari tlimler Fakülteleri ile İktisadi ve Ticari İlimler Fakülte, Akademi ve Yüksek Okullan veya bunlara eşitligi NGlli Eğitim Bakanhğı'nca kabul olunan benzeri Yabancı Fakülte veya Yüksek Okullann birinden mezun olmak gerekir. Sınavlara giriş şartlarım ve smav konulannı gösteren broşür, yukanda isimlert geçen öğretim kurumlanndan ve Hesap Uzmanlan Kurulu Başkanlığı ile Ankara îstanbul ve îzmir Grup Başkanlıklanndan sağlanabilir. tsteklilerin en geç 12 Kasım 1982 günü akşamına kadar Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanlan Kurulu Başkanlığı ANKARA adresine belgeleri ile biriikte yazılı olarak başvurmalan gerekir. (Basın: 22108) 6829 HASAN CEMAL EMİNE UŞAKLIGİL OKAYGÖNENSİN AHMET KORULSAN «YALÇIN BAYER ALİ ACAR YALÇIN POĞAN HİKMET ÇETİNKAYA MEHMETMERCAN * • t LAN BOGAZUYÂN SULH HUKUK HAKİMLÎĞİNDEN 1977/18? Adana ili Mestanzade mahallesi 379. Sokak Nos 14'de ikamet eden davacı Behçet Eryılmaz'm davablar Boğazlıyan Yoğunhisar köyünden Emrullah çocukları Şerife Üçöz ve arkadaşlan aleyhine mahkememize açmış olduğu izalei şuyu davasimn yapılan duruşması sırasında verilen ara kararı gereğince: Davalı Şerife Üçöz'e bugüne kadar davetiye teb liğ edilmediği gibi. zabıtaca da adresi tesbit edilemediğinden ilanen aavetiye ve dilekçe yerine kaim olmak üzere tebligat yapılmasına karar verilmiş ol makla, duruşmanın bırakıldığı 17 11.1982 günü saat U.OO'de dava ile ilgili ibraz etmek tstediginiz belgeleriuiz ile birlikte mahkemeye gelmeniz veya temsilen bir vekil göndermeniz gerektlği. gelmediğlniz takdirde aynca gıyap karan çıkanlmaksızın yokluğunuzda yargılamaya devam olunarak karar verileceği hususu ilanen tebliğ olunur. (Basın: 22950) 6824 istanbul Haberleri :Selahattin GÜLERDış Haberler î Ergun BALCI Ekonomı: Osman ULAGAYYurt Haberleri • Barbaros GENÇAK Kültür: Aydın EMEÇ . Magazin Yalçın PEKSEN Düzeltme: Konur ERTOP . Araştırma; ŞahinALPAY BÜROLAR Konur Sokak No. 24/4 Yenişehir ANKARA* Tel: 17 58 25 17 58 66 idare; 18 33 35 Halit Ziya Bulvan No: 65/3 İZMİR Tel:2547 09131230 Atatürk Caddesi, T.H.K Işhanı Kat 2/13 ADANA Tel: 14 55019 731 Basanve Yayan: CUMHURİYET Mâtbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. Türkocağı Oad. 39/41, CağaloğluİSTANBUL P.K.: 246 istanbul, Tel: 20 97 03 (5hat) TAKVtM 18 EKtM 1982 l.MSAK GÜNEŞ ÖĞLE İKİNDİ AKŞAM YATSI 5.31 7.12 12.59 16.01 18.25 19.55 İ L A'N GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN 1 Teşekkülümüz ihtıyacı için 130 adet ücret altna makinası kapalı yazıh teklif almak suretiyle satınalınacaktu*. 2 Bu alıma ait şartname Ankara'da Genel Müdürlügümüz Malzeme Dairesi Başkanlığı'ndaa Istanbul'da Bölge Başmüdürlüğümüz Malzeme Servisi'nden TL 400. mukabilinde temin edilebilir. 3 Teklifler en geç 2.11.1982 günü saat 10.00'a kadar Genel Müdürlügümüz Malzeme Dairesi Ba«kanlığı'na verilmiş olacaktır. 4 Teşekkülümüz 2490 sayılı kanuna tabi değildir. (Basın: 22402) 6827 GENEL KURUL TOPLANTISI • 3 kasım çarçamba güntt saat 15.00'de Dışisleri Bakanlığı tsmail Erez salonunda derneğimizin yıllık genel kurul top lantısı yapılacaktır. Üyelerin toplantıya katılmalar m ttnem le rica ederlz. G Ü N D E Mî I. Açılış ve toplantı başkanı nın, baskan vekilinin ve iki sekreterin seçimi. II. Dernek Baskanuun konusması III. Komite raporlan l, MaU rapor 2. Sosyal rapor 3. Akademi raporu 4. Dayaruşma raporu, IV. Yönetim kurulu yedek yelerinden bosalan üc Uyeiln seçimi, V. Denetleme kurulunda boşalan 1 yedek üyenin seçimi, VI. Dernek programınm okun ması, VII. Temenniler. VIII. Kapanış. DIŞİŞLER! MENSUPLARI EŞLERİ DATANIŞMA birliksan BÜRO MAKfVALARI TAMİR MPKKÇyf Her marka yazı, hesap, teksir. kasa ve elektronık hescp makinalan tamır ve/bakımı. Abone kabul edilir Kullanılmış makina ahnır, Yuısek Kaldırım Cad. Oliva Han No: 30 Kat: 3 Noi 15 KARAKÖY Tel: 437259 fit