19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 8 29 EYLÜL 1981 Perinçek: TiKP'nin andrşi raporu Ozai'dan istensin ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye İşçi Köylü Partisi (TİKP) Genel Başkanı Doğu Perinçek ve 23 arkadaşınm yargüanmasma dün Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı (2) Numaralı Askeri Mahkemesinde devam edildi. Duruşmada sanıklardan Mehrnet Bedri Gültekin'e işkence yapıldığına iliskin belgelerin Askeri Savcılıkta kayıtlı olduğıı anlaşıldı. Gültekin, «18 kasım 1980 tarihinde (a) blokta bir doktor üsteğmen tarat'mdan muayene edildiın. Bir gün sonra da (b) hloka alındım. Her iki yer belirtilerek venidcn vizite kartımın celbîni istiyorum» şeklinde konuştu. TBMM Araştırma Komisyonundan TİKP'nin anarşi ile ilgili. olarak sunduğu raporıın istenmesine karşın Aydmlık Gazetesi kupürleri ve taazı kitap kupürlerinin gönderildiği anlaşıldı. Doğu Perinçek, sözkonusu raporun Korkut Özal'dan istenmesini talep etti. M. Kemal Camkıran'm yurt dışı faaliyetleri hakkmda Milli Güvenlik Konseyi Genel Sekreterliğine yazılan yazıya yanıt geldiği «örüldü. Camkıran «CJenelkurmay Başkanhğında BıüU seJ basııı toplantımın akabiııde dış temsileilisimiz taratından günderilen bir rapor vardjr. Bu raporda 12 Eylül'den sonra yeni yönetim aleyhint» faaliyet göstermeyen tek siyasi y»arti lenısücisi M. Kemal Caiıı. kırandır. ibaresi vardır» dedi. Duruşmada tanık olarak dinlenen Okkeş Sırrı Çopur, özetle şöyle konuştu: • DEV • SOL ÖRGÜTÜNE t YE OLMAK VE EYLEMLERDE BULUNMAK S l CUNDAN İSTANB'LL S1KIYÖN ETİM MAHKEMESİ \ DE YARGILANAN 7 SAN'TK 6 YIL İLE 40 YIL ARASIV DA DEfiTŞEN ÇEŞİTLİ İIA PİS CEZALARINA . ÇARPT1RILDILAR. «Söz konusıı belgeler benim evimde yapılan aramada bulunan belgelerdir, el yazısı ile yazılnıış dokümanlar tarafimdan yazılmıştır. Teksir mctinleri ise seminerlere geleıı partili arkadaşlar tarafından ilçe hiuasma bırakılan dokümanlardır. bunların daha doğrusu. seminerlcrde partili arkadaşlar da» aldığım metinlerdir. Bıınların parti kararıyle baslırıîdıçı. dasıtıldığı hususunda herhangi bir bil«i salıibi değilim, Askeri Savcılıkta 23.3.1981" tarihinde verdiğim ifadede, bunların herhangi bir suç teşkil etniediği inancında olduğumdan ve parti hakkmda ilerde soruştıırma vesilesi olacağını diişüıımediğimden Genel Merkezden geldi dive bevan etmiştiın. esasında bu belgeler Genel Merkezden gönderilmiş belgeler deÜildir.» KARAR Duruşmayı Münhster Üniversitesi'nden Siyasal Sistem ve Anayasa Profesörü Dietrirh Thraenhardt'da gözlemri olarak izİPdi. Alman Proi'esor. sndece TİKP davasmı izleyerek ülkesine döneceğini söyledi. Durusma sonunda mahkeme tuiuklu sanıklann salıverilmesî istemini reddetti. Mahkeme aynca, TİKP hakkında Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı Adli Müşavirliği'nce hazırlanan raporun istenmesini, Mehmet Bedri Gültekin'in vizite kartınm araştırılmasını ve Diyarbakır Sıkıyönetim Mahkemssi'nde Apocular örgütü hakkmda açılmış dava do layısıyla TİKP'nin bölücülüğe karşı tutumunu belirleyen belüeler varsa gönderilmesinin istenmesini de kararlaştırdı. y\ TAHLİYE EDİLDİ 0 Yasadışı «Halkm Kıırtuluşu» adlı örgüte üye oldukları gerekçesiyle yargılanan sanıklardan 5'i tahliye edildi. 149 sa nıklı davanın dünkü durvışmasında önce tanıklar dinlendi. Sanıklar tanıkların ifadelerini kabul etmediler. SÜLEYMANCILAR İMERSİN Süleymancılık tarikatıyla ilgili davaya dün 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. 23 sanıklı davanın dünkü duruşmasma Antakya Cezaevi'ncle bulunan Mersin AP eski milletvekili Ali Ak ile Ali Kemanth ve Mustai'a Eker katılmadı. Sanıklardan Mehmet Tuğrul savcılıkta verdiği ifade yı kabul ettiğini belirterek, Me zitli ve Kuyultık Kuranı Kerim Kursu ve Yaşaınıa DernejUni 10 yıl izinsiz olarak çalıştırdıklarını söyledi. «12 Eylül harekâtmdan sunra "Vlersin İVlüftülüğü'ne bağlanmak istedik ve başvııru vaplık. Fakat binanın bulunduğu aianııı ifrazı olmadığı için 26 tenımuz 1981 günü derneği kapattık» dedi. Ali Ak' m savunmasmdan sonra duruş ma fi kasıma ertelendi. 1 SAMfiA 116 YIL HAPİS İSTANBl'L Sıkıyönetim 3 Numaralı Askeri Mahkemesi, yasadı.şı Bev Sol örgütüne üye olmak ve çeşitli eylemlerde bulunmak suçlarından sanık Süleyman Erkan Erler'i 33 yıl, 4 ay. Gürbüz Erbeıı'i 40 yıl, Ahmet Aslan'ı 26 yıl, 8 ay. Ayhaıı Acar'ı 2 yıl, 8 ay, Ali lîalcı'yı fi yıl. 2 ay, 20 gün, Sezai Ertem'i 6 yıl, 8 ay, Zeynep Kan'ı 8 ay hapis c.ezasına çarptırdı. Sanıklar Eyüp'ie 24 ocak 1981'de bir işyerinden silah zoruyla 470 bin lira almak, Ortakçılar Lisesi'ne yasa dışı örgütün afişlerini asmak, bu afişierde devletm askeri kuvvetlerini alenen tahkir ve tezyif etmek ve silah bulundurmak gibi suçlardan yargılamyorlardı. Sanıklardan dördü ise beraat etti. Demiryolu iscileri, sözlesmenin uygulanması icin yetkililere basvurdu İstanbul Haber Servisi YHK'nın aldığı sözieşme hükümlerinin uygulan madığı demiryolu ışyerlerinde çalışan işçiler, gereğinin yapılması icin ilgili Bölge Çalışma Müdür lukleri ile Sıkıyönetim Ko mutanlıklarına başvurdular. YHK'nın üç ay önce ye ni sözleşmeyi yürürlüğe koyduğu demiryolu işyerlerinde calışan 37 bin civarında işçinin, sözleşmelerden doğan farkları hic ödenmemiş dururnda.. Öte yandan, KİT'lerde biriken işci tazminat alacaklarının Deviet Tahvili ile ödenmesi yolundaki öneriye sendikalardan olumsuz yanıt geliyor. Türkİş'e baglı çeşitli sendıkaların işçilerinın KİT'lerde biriken tazminat alacaklarının toplamı 7 milyar 330 milyon lirayı buldu. Tazminat alacaklarının bir yılı aşan sü relerie ödenmemesi üzerine, bu alacakların Deviet Tahvili ile ödenmesi önerisi, sendikaların görüşüne sunuldu. Türkiş aracılığı ile görüşü istenen Türkİş'e bağlı sendikalar, bu öneriye olumlu yanıt veremeyeceklerini belirtiyorlar. İstanbul Tıp Fakültesi Kurultays reokli geçti , • m ı ı m ı ı ııı» ıı ı l ' ' I H III ~'ll I 1 Türkiye'de 44 yılını geçiren Alman profesör îzleyicileri kahkahaya Selim YALCINER İstanbul Tıp Fakültesi'nın 6. Kurultayı, yedi ayrı kongre ile kapondı. Tümü bilimsel ve spe sifik konuları irdeleyen kongre oturumlarından birinde, ilk kez, ızleyiciler kahkahalara boğuldular. Kurultay'ın «2. Türk Alman Tıbbi Iiişkileri Sempozyomu»nun dünkü ilk oturumunda Türkiye'de 44 yıldır yaşayan Alman Prof. Curt Kosswig anılarını anlatarak kongrelere renk verdi. Türkçeyi bir çok okumuş Türk'ten daha iyi konuşan ve dilin niteliklerıne, ince esprileri rahatlıkla anlatabilecek den li«İstanbul Türkcesi» kurallarıyla hakim olan Prof Kosswig, Sheraton Otelinde başlayan «2. Türk Alman Tıbbi İlişküeri Sempozyomu»nda anılarını nakletti. Ord. Prof. Dr. Alman Ordinaryüs Profesör Curt Kossvvig, Ista nbu! Tıp Fakültesi 6. Kurultayı'nın 2, Türk Alman Tıbbi İlişküeri Sempozyomu'nda yaptığı konuşmada izleyicileri kahkahalara boğdu. FoSadi Irmak'ın ve Prof. Dr. Etoğrafta, Ord. Prof. Kosswig*i gülerek dinleyen Ord. Prof. Sadi Irmak ve Prof. Dr. Erol Düren rol Düran'ın yönettikleri semile yaşlı hoca il e konuşurken görüiüyor.... Nitekim, Kosswing'in konuşması ilgiyle dinlendi. pozvumda, Rektör ve Dekan ile Sempozyum Başkanı Prof. ren ona uyarak üniversiteye (Haydi, inelim de arabayı biz Dr. İlhan Ulağay ve Prof. Dr. at arabasıydı. Ord. Prof. Kanitelim, yoksa burada kalacayaya giüik..» Arslan Terzioğlu'nun konuşma taroviç, Ord. Prof. Heilbron ve ğız) dedi. Biz de, (Peki, iteOrd. Prof. Kossvvig, Türklelarından sonra söz alan Ord. gene Ord. Prof. bendeniz, böy lim) dedik. Biz üç ordinaryürın yardımlaşma geleneklerine Prof. Kossvvig, ülkemizde gele bir at arabasına, Beyazıt'a sün haümiz görüleçek manzadeğinirken de şu anısını nakcırdiği 44 yılın kendisine bir çıkmak için binmiştik. Derken, raydı. Nefes nefese arabayı iletti: cok değerli anı kazandırdığını yolun o zamanlarda dik kabul terek yokııştan çıkardık. Ara«Eşimle İstanbul a uzak bir belirtti. edilen yokuşlarmdan birine ba düzlüğe gelir geimez. Ord. yerdeyiz. Bir baktım para cüz geidik. Atlar, zayıf olduklarınTürkiye'ye 1937 yılında gelProf. Kantaroviç çantasını adanım yok. Ya kaymetmiş, ya dan mıdsr, yoksa yokuşıın dik diğini ve bu tarihten itibaren larak yürümeye başladı. (Ne çaldırmış olaçağım Üzgün üzliğinden midir, nedir, duraladıöğretim üyeliği yapmaya başreye gidiyorsun, gelsene!) digün yürüyoruz. Eşim, (Belki lar. Arabacı da sinirlenerek ladığını söyleyen Ord. Prof. ye bağırdık. Bu arada neşeleyolda bir tanıdığa rastlarız, atları kamçılamaya başîadı. Kossvvig, yaşamının iz bırakan rien arabacı da, (Haydi gel de ondan para alırız) dedi. Ama Pek tartışmaçı ve çoğunlukla olaylarını şöyle anlatti: bin, merak etme seni komçıbende o yüz yok, Tam o esda, herkes ne yaparsa tersini «Eskiden İstanbul'a ulaşım lamam) diyordıı. Ne yaptıysak nada bir ogreııcime rastladık. yapmayı alışkanlık ha'ine gebugünkü gibi değildi. Eminoinatçı arkadaşımızı arabaya Ben çocukla konuşurken, eşim tirmiş bir zat olan arkadaşinünden Beyazıt'a çıkabilmek bindiremedik. Biz de mecbubeni çimdikleyip duruyordu, mız Ord. Prof. Kantaroviç, için bindiğimiz en hızlı araç. (Haydi, para istesene) diyordu. En sonunda sıkıntımızı doktor olan öğrencime anlattım. (Ne diyorsunuz Hocam, alın cüzve Amerika'ya gitmişler, danımı, ne kadar isterseniz gezmişler. Resimlerine ba3 buyrun) dedi. Mecburiyetle pa kıyoruz birlikte, Paris'af . rayı aldım. Sonra, bir mektup Zürih'de, Londra'da, San la biriikte, borç aldığım paraFransisco'da, anneleri, kar yı kendisine geri gönderdim deşleriyle birlikte izliyorum. ama, o öğrencimden bir daha tümünü. Resimlerden öğhcber alamadım.» rencilerımin annelerini, karİstanbul Tıp Fakültesi'nın 6. deşlerini iyice tanıdım arKurultayı, Gastroenteroloji, tık. Arada kardeşlerini okuViroloji, Endüstriyel mikrobiyola getiriyorlar, bana gösterloji, Elektronmikroskopi, Pameye. Çocuklara ilgi göstoloji, Fizyoloji ve Türk Altermem hoşlarına gidiyor. man Tıbbi İlışkileri üzerine Kendiieri kücük kardeşleridüzenlenen kongrelerle sona ne analık yapıyorlar, yeni erdi. Kurultav'a iki yüzden faz doğmuş kardeşleri olanlar la yabancı bilim adamıyla iki var. Yedi ile oniki kardeşbine yakın yerli öğretim üyeler çoğunlukla. Çocukları si katıldı. hem cok seviyorlar hem de POLITİKA VE ÖTESİ Mehmed Kemal ? Hayatı evenler üıde Ar, ülkernizdeki seks bunalımmı kibul eciıyor, bunun egıtim ysîersivliçinden ileri geldiğıni söylüyor. Sanatçı, ed^biyat, dcrgisi T'ürkive jfazılan'nda yaymlanan korruşmasmda çöyle diyor. «Türkiye'de hir seks bunahrm vurdır ve nedenl eğitim sistenvmizın yanlışlığundan ve aksaklığından gelmektedir. Ülkemizde nedensa seks egitimi ile ılgilenilmemekte. Seks sorununu çözümIpyememiş bir ütkenin kalkınabileceğine, ilerliyebileceğine inanmıyorum.» Anlaşılıyor ki, seks eğitimi verilmez.se, sorun çozülmezse, kalkınamıyacağız. ilerliyemiyeceğiz. Acaba, ekonomimi/i yönlendıren Turgut Özal, Müjde Ar'ın bu demecini okumuş, gerektiği gibi değerlendirebilmi? midir° Sadece sıkı para, enflasr on, parayı dalgalanmaya bıra\*ma, faizler yetmiyor. Bir de sekse egilmek var. Gazino sahnelerinin soyunuk öndeıi, halkın seks karşısındaki davranışını dd şöyle noktalıyor: '...gazino seyirctsini iki bölüme ayınyoruz. Birincisi içkili gazino seyircisi, ifzincisi hahçe seyircisi. (...) Bahçe seyircisi bellı hir ehonomik gücün altındadır. Yüda birkaç kez böyle bir eğlenceye ancak para ve zaman ayırabüir. (...) Gazino seyirclsine oranla daha kalabalıkür. İckili gazino seyircisi daha kaprislidir, ekonomik anlamda çok güçlüdür, yükli'ı paralar öder. Biz bu seyirci karşısında daha dengeli ve kendimizi denetler bir tavır içinde oluruz, farklı davranmak zonında oluruz. Oysa bahçe seyircisi daha coşkulu oldugu için bizler de coşar daha iyiyi sunmaya çalısvız.» Sekse ilginin ve seks bunahmmın yorumunu Müjde Ar böyle yapıyor. Peki. bir de dolmuş müziği ya da arabesk mü/.ik var. Öncüsü sayılan Orhan Gencebay'm görüşlerini öğrenelim: «...dolmuş müzigi deyiminp. alıştım, ama, böyle deyim olmaz. Neden derseniz, şu anda çıkan her plagımı ilk alan insanlar, o dolmuştakiler ve geçimini hayat kaüinı olarak saghyanlardır. Öteki hesimdekiler daha sonra. alırlar. Dolmuş müzigi diye bir ayırım yapnıak halah olur. Sonra dolmuşla dinlenen müzik dolmuş müzigi. kırda dinlenen müzih hir müzigi midir? Böyl? anlamsız ayırımlara aklım ermiyor. (...) Kışise1 bir araştırma yaptım, İsta.nbul'da.ki tüm dolmuşlann sayısı onbeş hir,. civanndadır. O sırada benim yüz bin plağım sadece İstanbul'da sattı. Deınek ki seksenbes bin plak dolmuşlann dışında alıcı bıdmuşiu. Bu benim dolmuş müzigi yapmadıgınu kamtlamıştır sanırım.» Seks vamplan, dolmuş inü/.ikçileri, minibüs edebiyatçıları ülkemizin bir serçeğidir. Üst katta oturanlar diledikleri kadar bunu küçümsesizler, hor lnsınlar. all katta oturanlar bunu bağırlarma basmışlar, benimsemişler yaşayıp gidiyorlar. Bunlar ülkemizin sosyal ve ekonomik yapısından kaynaklanan ürünlerdir. Sanayimız için de çarp^' denilir. Sanayici için montaj hiç de çarpık değildir, Haliç'i aoldurur, denizleri ve p.karsuları kirletir, yeşil alanlan bozar, para kazanır, semirir, egemen olur. ya;ar gider. Paramız düsüyor, deniliyor. Kazananlar için paranır düşmesi. kalkması diye bir şey yok ki. cebin şişen para oramnda dolması var. Halkımız neyi sevdi, neyi sevmedi; söylenenin ne kadanna akıl erdirdi. ne kadanna akıl erdiretnedi, ona bakmalı... Trafik kazalannda her gün on onbeş adam ölüyor diye araba. kamyon, minibüs, TIR kullanmayı yasaklayacak mıyız? Olmaz!.. Acı ve tatîı her yanı ile hayat akıp gidecektir. Babalanmız, analarımız on para, yirmi para ile neler aldıklarını anlatırîardı Biz on kuruş, yirmi kuruşla neler aldığımızı aniatıyoruz. Bizim çocuklar, bir lira, iki lira, iki buçuk lira ile neler aldıklarını söylüyorlar. Bugünün gençleri yüz lira, bin lira ile aldıklarını ilerde anlatacaklardır. Tanıklık ederim, paranın ahm gücü düşüyor, geçmişte böyle idi, şimdi şöyle derken hayat denizde sandal gibi batmıyor. Gene bildiğince dünya dönüp gidiyor. Vaktiyle. sahne kadmlarınm omuzdan açık bmgıl bmgıl uzanan kollannı, gerdandan açık göğüs başlarım seyretmek bir özlemdi. Nereye doğru uzandı bu? Kadmımsı oğlanlara, oğlanımsı kadmlara kadar uzanmadı mı? Romanımızda eşcinselliği romanm özü sayan ömeklere raslamadık mı? Bunun diyalektik yorumlanm bile yapanlar çıkmadı mı? Gürkal Aylan, «Ömür Biter Yol Bitmez» adıyla taşıt e d e b i y a t m d a n ve taşıt folklorundan kayn a k l a n a n k o c a m a n b i r kitap çıkardı. Halkımızm yaratıcı d e h a s m ı sö/.ün özünde yoğunlaştıra.n örnekleri okuyun!.. Elinizden geliyoTsa bu özdeyişlerin vitrinine b i r t.ane d e siz koyun bakalım, koyabiliyor m u s u n u z ? Folklor edebiyati: 'Hayatı sevenler ya şasın!» diye b a ğ ı n y o r . M ASKERİ YARGITAY KARARI: Sıkayönetim gcrevlerini tıifeiioine eyemez ANKARA (Cumhuriyet Bürosıı) Askeri Yargıtay 3. Dairesi, Sıkıyönetim Yasasmm degişik 13'üncü maddesine açıklık getiren bir karar vererek, sıkıyöne^imin ilanmdan üç ay önce işlenmiş suçlann «yalnız niteliğine bakılarak». bu suçlarla ilgili davalara sıkıyönetim mahkemelerin.de bakılamayacağı yolunda bir görüşe vardı. Askeri Yargıtay 3. Dairesi, 1981/139 Esas, 1981/20 Karar numaralı kararında, Türk Ceza Yasası'mn 142/1'inci maddesmden yargılanırken, haklarında görevsizlik kararı verilerek, davaları sıkıyönetim mahkemesine gönderilen üç asker kişinin dosyasma ilişkin görüşlerini açıkladı. Söz konusu kararda. 1402 sayılı Sıkıyönetim Yasası'mn degişik 13'üncü maddesinin (a> bendinde «Sıkıyönetim ilan edilen bölgelerde, sıkıyönetim ilaıuna nerien olan olaylara ilişkin suçlardan sıkıyönetim ilanmdan en çok üç ay önce işlenmiş olanlarla» (b) bendinde «Sıkıyönetim askeri mahkemelerinin plkoyduğu herhangi bir suçla, ıımumi ve müşterek gaye içerisinde irtibatli bulunan suçları işleyenlerin davalarına, suç sıkıyönetim bölgesi dışında işlenmiş olsa dalıi. sıkıyönetim askeri mahkemcsince bakıhr» hükümlerinin öngörüldüğii anımsatıldı. Öğrencılerle kısa zaman da kaynaştık. Türk oluşum onları şaşırtıyor, Müslüman olmaın ise onları öylesine sevindirıyor, öylesine mutlu edıyor ki, bu kez ben şaşırıyorum. Çoğunun ailesinde bir Türk olmasına karşın Türkiye'yi pek bilmiyorlar, bizlerden uzak kalmış ya bizlerden uzak kalmış yada bırakılmışlar. Daha çok Ame rika'ya ya da ingiltere'ye dönükler. Annesi Türk olan bir öğrencim «tuz» dışında tek keiime bilmiyor. Adlarını Türkçe okuyuşum onları oldukça eğlendiriyor, güldü rüyor. Ben de öncelerı Latin harflerıyle her yazışta değişik biçim alan Ayşe'leri, Nura'laı'ı, Fevzıye'ierı anlamakta oldukca güclük çek tim. Arapça alfabeden Latin alfabesine gecmek öğrencilere zor geliyor. İngilizçe sözcüklerin karşılığını biraz düşünerek eski Türkce verdiğimde benim çok iyi Arapça bildiğimi sanıyorlar. Burada belirtilmesi gerekli bir nokta Suudlu kız öğrencilerın gerçekten çok iyi hızmet aldıkları. Öğretim görevlileri büyük paralar ve rilerek^ Amerika'dan ya da ingütere'den seçilerek getiriliyor. Sonra da kimin öğrençisi daha iyi not alacakyarışması içinde sürekli yenilikler yapılıyor, fotokopi makinelerinde her öğrenciye ayrı malzeme hazırlanıyor hergün, Program aksatımaclan uygulanıyor. Latin alfa besiyle yazı yazamayan bile üc ayda ingılizce öğrene biliyor. Not öğrencileri icin cok önemli. Düşük not almak onları olağanüstü üzüyor ve kızdırıyor. Derslere devam zorunkıluğu ders ka çırmalarmı engelliyor. Siiiîdi Türh K Ayselı USLUATA bir ölcude cocuk bakmaktan bıkmışlar, Öğrenciierim arasında evli olanlar, cocukları olanlar, nişanlı oian lar var. Evlenecekleri günü heyecanla bekliyorlar, ancak evleninee eğitimlerini yarıda bırakmıyacaklar. Kız kardeşleri öğretmen olarak calışanlar var. Bir öğrenci yazin erışkinlere, kadınlara, okuma yazma derSı veriyormuş. İSTANBUL BAROSUMUN YARIŞMASINI KAZANANLAR BEILİ OLDU İstanbul Haber Servisi is tanbtıl Barosu'nca düzenlenen «Atatürk İlkeleri ve Hukuk Dev rirvu» konulu inceleme yazısı varışması sonuc'anclı ve birin ciliği Cumhuriyet Savcısı İsmet Kemal Karadayı'nin incelemesi kazandı. Seçiciler kurulunu Prof. Dr. Suna Kili, Doç. Dr Toktamış Ateş, Av Feyzj Hakkı Esatoğlu ve istanbul Barosu Başkanı Av. Orhan Apnydın'ın oluşturcluau yarısmada ikinciliği Av, Ender Kâmil Bovacı'nın, ücün cülüğü ise Tarih oğretmeni Eyüp Eriş'in incelemesi kazan dı Ödüllerin kasım ayında düzenlenecek bir törende dağıtılacağı, ayrıca yarışmada derece alan ıncelenio yazılarıyla, yayımlanmaya değer görülen öteki vczıların. istanbul Barosu Dergisi'nin «Atatürk Öze! Sc"isı»nda yayımlanacağı büdirildi. YAZARLIK ÇABALART Sınıfımdaki bir öğrencinin Riyad'cla oıkan bir gazeteye sürekli yazı yazdığını öğrenince cok sevindim. Beş yıl önce bir yazı yazarak gazeteye göndermiş, sonra da telefonla düşünceierini sormuş yazı ışlerine YazfSinin beğenilıp basılması üzerine de bu uğraşı sürdürmüş. En son yazdığı bir yazıyı bana getirerek İngiiızceye cevırdi. Sos yal nitelikli, kenti temiz tutmayı öğütleyen bir yazı. Son olarak hastonelere giderek oraclc bir röportaj yaptığını anlattı. Yakında valiyle bir röportai yapacakmış. Arkadaşları da yazılarını bana övdüler sürek!i. Türkiye'ye gelerek iî.lenimlenni yazmasını istiyorlcr. Tüm sınırlar ve ofısler elektrikli arac gerecle dolu olduğu icin bozulduklarında onarım sorun oluyor. Havalandırma aracı, telefon, elektrikli daktilolar, fotokopi makineieri bozulduklarında, elektrik işlerinden anlayan Mısırh üc hanım hemen onarım icin geiıyorlar. Küçük işlerj başarıyla yapıyorlar. Prizlerin yerlerini değiştirebiliyorlar. Telefon lardaki arızayı bulup. giclere biliyorlar. Fotokopi makine sinin bozulmasında, küçük yanlışlıkları artık herbirimiz onarcbiliyoruz, vanmıs kâğıtları çıkarıyoruz, yardımlaşarak parcalarını ayırıp, taknbiliyoruz. Yine de calıştıramazsak. hafta sonu, genellikle perşembe gün leri, onarım icin okula gelecek erkeklere anahtar ve Arapça notlar bırakarak onarımın yapılmasını. taşınacak ağır dolaplarm verlerinin değiştirilmesini bekliyoruz. Kadınlara konferorts TV'den veri sorular te yanıtiarîiyor Zengin kitaplıkta Batı ve Yunan edebiyati var da Türkıye'don tek kitap yok. yüzün üzerinde kitap var, kadın özgürluğü, sosyalizm üzerine ingilizce kıtaplaria dolu kitaplık. Nasılsa ısmar lanıp alınmış Amerika'da ya da ingiltere'de basılan kitapları alma eğilimi içinde bir ülkeye yGyınevleri kadın lara ilişkin kitaplar diye iyi pazarlama yapmışlardır kuş kusuz. Batı dünyası petro 'dolarları alma çabası, Suudi Arabistan da Batı hayranlığı içinde ilişkılerini sur dürüyorlar. İngilizce kitapların dine ayrılmış yerinde Hristiyanlıkla ilgili pek çok kitap var. Yunan uygarlığı, Yunan edebiyati, Yunan mitolojisi kitaplarıyla doiu raflar. Türkiye, Türk edebiyati diye içim burkularak bo şuna rafları arıyorum. Yeni kücük bir dükkân açıldı avlııda. Arapça şiir, öy kü kitaplarının yanısıra yün işi, yemek, örgü öğreten kitaplar da var. Yemen asıllı öğrenoim, Muhassen, Türk yemeklerini öğreten bir kitap bulmuş, sevinçle getirdi bnna gösterdi ve evde tümünü, özellikle köftevi, deneyeceğini söyledi. Öğrenciler şiire çok meraklılar, yüksek sesle birbirlerine kitaplarından Arapça şiirler okuyorlar. Dükkânda kol saatleri, her tür pahalı hesap makineieri, cantalar, kalemler, defterler de satılıyor. Öğrenoıler ailelerine bu radan hediyeler alıp götürüyorlar. Ayrıca renkli resimlerin basımı da burada yapılıyor. Kız öğrencüer resme çok meraklı. Her gün okula albümleriyle gelip birbirlerine resimlerini gösteriyorlar. Hepsinin polaroid fotoğraf makinesi var. Okula getirip birlikte resimlerimizi çekiyorlar. Tek fotoğraf.^onlarda kalıyor. Baktım tepsinde benim resimlerim var, onların ise bende hiç resmi yok. «Neden?» diye sorunca, «Harcm», diyorlar, «sonro kocanıza gösîerirsiniz.» Üstelemiyorum. Tanımadığım öğrencüer elimde fotoğraf makinasi gördüklerinde önce bir ürküyorlar, resmimi çekmeleri icin onlara fotoğraf makinesini uzattınımda gülerek, istekli resmimi çekiyorlar. TV DE KONFERANS Rıyad'a gelen ünlü kişiler, kızların üniversitesi icin de ayrıca kapalı devre televizyonundan konferans ve riyorlor. Amerikan edebiyati üzenne bir de kitle iletişim araçları ve gazeteoilik üzeri ne verılen konferanslara git tiöimde büyük salonun çevresinde yirmiyirmibeş renkÜ televizyon alıcısı ile duvarlarda doğrudan konferan sın verildiği binaya bağlantılı cok sayıda telefon gördüm. Konuşmacılar, göremedikieri kişilere seslenmenin rahatsızlığından sözederek konuşmolanna başladılar. Soru sorma zamanı geldiğinde konuşmayı dinleyen kız öğrencüer sırayla telefonların başına gecti, kimi doğrudan, kimi çevirmenler aracılığıyla konuşmacılara yanıtlaması güc sorular yönelttiler. Istarî ÜnJversitesîrnde keshi kavıtlar 12 ekime İSTANBUL, (UBA) İstanbul Ünıveısitesine bağlı fakül te ve vüks°k okuilnra gırmeVP. hak kozanan öğrencilerin 15 Evlül oo7artesi günü başla van ve 10 Ekimde sona erece ği büdirılen kesin kayt süresi 12 Ekim pazartesi günü akşamma dek uzatıldı. Uzatma kararı, daha önce son başvuru tarihi olarak belirlenen 10 Ekiınin cumartesi çıününe rastlaması nedeniyle alındı. Evren'in TDK'ya mesajını zamanında vermeyen 3 memur görevlerinden ahndı ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Deviet Başkanı Orgene ral Kenan Evren'in TDK'na gön derdiği telgrafı, zamanında ku ruma utaştırmayan, Ankara Telgraf Müdürlüğünün üc gö revlisi görevlerinden alınıp, baska qörevlere verildiler. Çankaya postanesine verilen Evren'in telgrafr, yedi saat gecikmevle, TDK Başkanı Prof. Şerafettin Turan'ın evine götürülüp teslim edilmiş ti. plin cezası afan Işçi, aynî gerekçeyle çskarBİamayacak ANKARA. (UBA) YargltAj disiplinsizlik nedeniyle daha önce cezalandırılan işçinin hiz tncf sözleşmesinin ileri bir ta rihte aynı «erekçeyle feshedik rnpvivfjC'ine kavar verdi.. Yarçuay 9. Hukuk Dairesi nin konuya ilişkin 1980/8096 e sas. 1S80/93R1 nolu kararmda işveronin fesih i.şlemini gerçei leslirmesi dunımunda ihbar v. kıdem tazminatını ödemekl< yükümlü olacağı da belirtildi. ZENGİN BİR KtTAPLIK Kızlar Üniversitesinin oldukca zengin bir kitaplığı var. Akla gelmeyecek kitaplarla karşılaştım. Her kitaptan ikişer, ücer alınmış. Yal nızca kadınldr üzerine iki roruKLu ÖĞRENCTLER Öğrencilerin büyük coğunluğu Mısır'a, Avrupa'ya YARIN: Smavda 2 öğrenciye bir gozcü yor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle