Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet 2 i s l â m âlemi, pek yakındakl Kurban BayIramını geleneksel coşku ile kutiamaya • hazırlanıyor. Hali vakti yerinde olanlar. boynuzları yaldızlanmış, alnı kınalı koçları, Tanrıyı kutsayan dualaria kesecekler. Bu törenin insanlığın uygarlık gelişimindeki bir aşamasının anısı olduğunu düşünmeden! Kutsal kitapların anlattığı üzere bu aşamanın, İbrahim Peygamberle, Tanrısı arasmdaki bir anlaşmaya onun saf yürekle boyun eğişinl değil, geliştirici kudretin insanlığı eriştirdiği aşamanın simgesi olduğunu aklına getirmeden! ve GÜRÜŞLER 4 EKİM 1981 Kurban Nüfus TANRILARIN KURBAN İSTEMESİNİN, INSANLARI BESLEMEK SORUNÜNDAN ÇIKTIĞI TARİHSEL BİR GERÇEK. ANCAK, ÎNSANCIL GELİŞME, HENÜZ İLKEL YONTEMLERİ AŞA MAMIŞ GÖRUNÜYORf erkek çoçukların, iş tutacak yaşa gelince buJunduğu obayı. hatta yöreyi bırakarak başka bölgelere göçmesıni düzenleyen «Adsız» kurumu vb. nüfus planknması yöntemiydi. Sonunda Kurban kurumu doğuyor: Bu kurumu "yaratan da aynı zorunlardı. Ancak kurbun kurumun oluşumu, değişik evrenler gösteriyor. Bunlar insanların «Üreme» olgusu üzerindeki bilgilerinin yeterliğine göre biçim alıyorlar. \ İnsan üreme olgusunda ilk gözlemlenen şey, nüfusun doğurmalar yoluyla «kadınlar» tarafından artırılmakta oluşudur. O halde, doğan ilk sıra kız çocuklarının, ya da toplum içinde çeşitli ve belli niteliklere göre, özellikle dcğurgan nitelikler bakımından seçilen kızların «kurban» edilmeleri en rasyonel görünen bir yoldu. Bu yol, ölen kral ya da prenslerin karıları ve kapatmalan ile birlikte gömülmeleri, Hindistan'da son zamanlara kadar olduğu üzere dul kalan kadınların yeni kişiler doğurmalarını önlemek için kocaları arkasınaan kurban edilmeleri ya da bir yerde kapalı tutulmaları.. biçıminde denendi. Ama sonradan, insanın üremesinde «erkek» ögesinin, gerçek aracın da onun üreme gsrecinin olduğu anlaşıldı. Bilinöiği üzere Fallus'a, erkek organına tapma dini o zamanlar cok yaygınlaşmıştı. Bu hususu eski Mısır kabartmaları, Dikili taşlar, Menhirler... bize aktarıyor. Bu din gerçekte aile pianlamasmı temel alıyordu. Aracı da erkekti. Erkekçi nüfus planlaması, belli sayıdan çok olan erkeklerin ya da ilk erkek çocukların kurban edilmesi olanağını da getirmişti. ••• •••? Hoşgörm ECEN salı günü TV'de «Olay» adlı bir film izledik. O gün bütün gazeteler televizyon köşelerinde okurlarına şu öğüdü verdiler. « Görüîmesı gereken bir film.» Yine gazetelerde filmin «künyesi» şöyle yazılıyordu: «Olay; özgün adı «Th© jncident» olan bir Amerikan yapıtıdır. Yönetmen: Larry Pearce. Senaryo Nicholas E. Baehr, 20 th. Century Fox yapımı olan film 1967'de çevriîmiştir. O yıllarda toplumun orîa ve yoksul Kesiminden çeşitli kişileri sergileyen bir konu. Goçim sıkımısı oeken çocuklu aiie. Alkolün ycktığı adam. Kimseye aldırmadan sereserpe sevişen bir çift. Karısına karşı kendisini yetersizlik içinde gören bir öğretmen. Cocuklarına karşı tepkiler içinde bir yaşlı çift... vb. Bu insanlar geceyarısından sonra metroda buluşurlar. Blrden patlak veren bir olay hepsini çembere alır. Vagona binen iki genç zorba taşkınlığa başlamışlardır. Taşkınlık zorbalığa dönüşür, can pazarıdır artsk vagon... «Olay» gerçekci bir yapıt. Göz boyamadan, doğruları çarpıtmadan, yaşananı vermeye çalışıyor. Yönetmen şiddetin kurbanı olan toplumu suçlamakta. Ortak dayanışma bilincine varılmamış, sorumluluk duygusu geüşmemlşUr. Herkes kendl postunu kurtarma çabasında oldukça olayların önü alınamaz.» Bütün gazeteler, filmi göklere çıkarmakta elbirliği etmişlerdi. 6 •••. Tarihsel irdelemelerle insanlığın gelişmeRagıp A. sindekl akış bioimi incelendikçe, bazı önemII sonuçlar ortaya çıkıyor. Bunlardan birisl de, «KURBAN KESME» kurumununun, arada ceşitli arac ve gereç yapımı icin faydalanma da et yeme alışkanlığının, öyle blziere aktaasıl amaç olmuştur. rıldığı üzere bir Tanrı keremi ve ihsanından Sihirli ve sonsuz bir güce sahipken, sevIbaret olmadığmın ö'ğrenilmesi, bu oluşumun gilisı yüzünden bu güç sihirini yitiren Samözelliklfr bir nüfus planlaması temeline oturson'un, Tanrı inayetiyle Firavun askerlerini, muş bulunması. bir sığırın, ya da devenin alt çene kemiğini Sosyal yaşantının toplum alt yapısını blkullanarak cölde perişan etmesinin öyküsü, çimlendirdiği bilinir. Bu yaşantının insanın bu bakımdan sadece kutsal bir masal değilhem fizyolojik gereksinmelerine, hem de besdir. lenme alışkanlığı ve törelerine yön verdiği de Hayvan etlerinin yenmesi, yeryüzünde saptanmıştır. Bu arada da İbrahim Peygam«İnsan bulunma» çağının da yakın dönemleribere, çocuğunu kesmemesi icin onun yerine ne rastlıyor. Et yeme oranı arttıkça, uygarlıkTanrıca koç gönderilmesini işaret eden Tantaki cağ evlerinin durmadan kısaldığı, dönem rısal kerem ve ihsanın da insanı doyurma akışlarının da o oranda hazlandığı dikamacından önce, bir sosyal planlama düze/ katlerden kaçamaz. nindeki devrimi simgelediği anlaşılıyor. Eski dinlere bakılınca. doğa olayları ile Bizler, öncelerde et yemeyen birer otoinsanın maddesel gereksinmelerinin ya Tan* burduk. Et yeme alışkanlığı neolitik çağın son rı, ya yarı Tanrı, ya da Tanrısal varlıklar haevrelerinde ortaya çıkıyor. İnsanların, bu talinde simgeleştirildiği hemen görülür. Eski rihlerden önce et yemedikleri hemen hemen Mısır ve Yunan'a geünceye kadar böylesi kakesindir. Et yemeye de adım adım çok dar saplık ilâhı, ya da Et Tanrısı yahut Tanrıçerçeve ve çevreden genişleye, yayıla alışsal varlığına rastlanmıyor. Bu da insanların tıkları belirleniyor. Kutsal kitaplardakl gökten et yiyen haline gecişlerinin, pek de öyle eski koç indirme olgusu da bu değişimin öyküsüçağlara uzanmadığını göstermektedir. düf. ••* Gerçekte de et yeme alışkanlığının genlşleyegelen bir canlı tarihi vardır. Biyolojl, Et yiyiciliğe geçiş evrelerl de öyle çabuanatomi ve fizyoloji yönünden insanlar, haycak ve sıkıntısız, çatışkısız olmuş değil. Tanvanlar aleminin primatlar (genellikle mavrılara kurbanların sunum süreçi ise, birçok munlar) kolundandırlar. Bunların hiç birisi de, aşama ve değişmeler geçiriyor. Tanrılara susınıfdaşı insan gibi et yemezler. nulan îlk kanlı kurbanların insanlar olduğu, Anatomik bakımdan ise görünen şudur: sonrakilerin ise, ister insan, ister başka hayİnsanlar önce et yiyici değil, ot yiyiclydüer. llk van olsun, öncelerde etlerinin yenmediğl gerİnsanların kafataslarındaki belli anatomik çektir. İlk zamanlar, Tanrısal kurbanlar, etlegöstergeler bunu açıklar. Çene yapısı ile çiğri yenmeden ya yüksek yarlardan atılmak, (İs« neme kaslarından bazılarının et yiyicilik Için partalılarda Taiget dağından), yanardağ lavyetersiz olduğu belll. Köpekdişleri de et yiyic! larına bırakılmak (Güney Amerika, Okyanus olmaya göre gelişmemiş. Uygun parçalayıcı Adalarmda), sonraları yakılmak, ıssız yerlere yapıdan da yoksun. bırakılmak.. suretiyle «Bağışlanma, istenen»e I ••• sunulurdu. Bu davranışta, maddesel fayda ve doyumluk duygusu hiç de etkili değildl. Bu! Etoburlukla, uygarlık gelişme hızı orantırada bir durum ortaya çıkıyor: Bu yol, ömür lı. İnsanların hayvan avlamalarının ise, önceboyu korkulu bir karabasan olsa da ve Insafleri kendilerini koruma zorunuyla başladığı sızca uygulansa da belli bir nüfus planlamabiliniyor. Sonraları post ve derilerinden giyim sı yöntemiydi. İlk zamanlarda, ilkei toplumve barınak (cadır..) olarak, kemiklerinden de lardaki kurbanlıklar, «Kâhinler» kanalıyla, o olta ve iğneden kesici ve delici silaha kadar. SAGUiSSER toplumun insanları arasından seçilirdi. Bu yüzden de «Kurban»lık olma, ya da olmama kaypak, güvensiz bir seçim şansına bağlıydı. Herkes bu seçimdö, «Kurbanlık oluverme» için aynı şansta idi. Hani kurban isteyen Tanrılar hiç de az sayıda değildiler. İster iyileri ister kötüleri olsun hemen her Tanrı, Bereket Tanrısı da Kıtlık Tanrısı da, Sağlık Tanrısı da, Ölüm Tanrısı do... Hep kurban isterdi. Kurban torihleri ve yapılış biciml ise kesin şekilde belirlenmişti. Cellatlar, genellikle beili sınıftan olan rahiplerdi. O zamanların sayısı az olan toplum icınde herkes kendini, çocuğunu, eşini, kardeşini o karabasan secimin ne zaman alıp götüreceğini korku içinde gözlerdi. Elbeîte toplum zavallı bir çaresizlikle mutsuz, huzursuz, dolayısiyle de dengesizdi. Bu korku, sonunda kurbanlıkta bulunması gerekli özellikleri, onlara göre de önceden seçilme düzenini getirdi. Böylelikle, kurbanlık özelliklerini taşımayanlar ile kurbanlık olarak seçilenlerin dışında kalacakların huzur ipinde yaşayabilmeleri sağlanmıştı. Toplumun dengesizüği de böylece azaltılmış oluyordu. Kurbanlık özellikleri, ilkbaşlarda yaşlanmış kabile reisleri, artık işe yaramayan ana babalar, sakat doğanlar... biçiminde nitelenmişti. İlk önceleri nüfus planlamasının uygulama aracı olarak kullanılan «Kurban Kurumu». gide gide daha bilinçlenerek aile planlaması düzeneğinde kullanılır olmuştur. öyle ki: İlk çağ insanları yer değiştirmek için, yalnız Kendi beden güçlerinin çizdiği sınırlara boyun eğmek durumundaydılar. Dolaşma ve av alanı olarak yayo gidişdönüş süresi bir gündüzü aşmayan bir alana tutsaktılar. Bu dar alan, hcbire kalabalıklasan nüfusa kısa sürede yetersiz oluyordu. Buna karşı, göç ve kurban kurumları çare olarak kullanıldı. Dış ülkelere işçi yollamaya benzeyen «Göç» düzeneği, belli şişkinliğe varan ailelerın başka yöreye taşınması, eylenen kızların ya da oğlanın, evlendiklerinin kabilesine katılması... gibi biçimler aldı. Eski Türklerde ilk ••• Işte bütün makbul kitaplı dinlerde. İbrahim peygamberin Tanr.sîi ile yaptığı antlaşma uyarınca, oğlunu kurban edecekken ona «erkek» koyunu armağan etmesi, daha yeni ve insancıl yöntemlerin uygulamaya geçebilmiş" olmasındandır. Tanrının bu cinayetlerden bıkmış olmasından değil. Bunda, insanların zorunlu gereksinimlerini, artık konduklan çevrede ekip yetiştirebilmeleri, hayvanların evailleştirilip üretilmesK maralara çıkılarak arada yeterli süre kaldıktan sonra dönülebilmesiyle dar alana mahpus avlarjma döneminden daha rahat bir çağa ulaşılmış olması gerçek etkendi. Tekerlek ise, yaşam alanını birkaç kat genişletmişti de. Bugün de, daha döl tutmadan önce ve sonra, ya da ana karnında... doğum kontrolü yanında kürtajı özgür kılma yasaları... bir çeşit insan kurbanı kurumunun yeni bir yöntemi midir? Bu sefer de kurban isteyen otorite, «Toplumu Besleme Tanrısı» taala hazretleridir. Milyonlarca yıl süren insan gelişmesi, bu alanda ilkel yöntemleri pek aşmış görünmüyor. Gerçekten de güzeldi film. Amerikan toplumuna öyle bir neşter vurmuştu ki rejisör, benim diyen yapamaz. Amerikan toplumunun kokuşmuşluğunu lif lif ortaya koymuş, bireyciliğini yerden yere çalmıştı usta yönetmen; bir toplumsal kesitvermekle kalmıyordu; insanlar arasmdaki ilişkilerde ruhsal gorilimleri güneşte kalmış bir davul derisi gibi geriyor, sonra kişinin şakaklarında zonklayan bir çatışma zlncirinın halkalarını birbirine ekliyordu; olumsuzluğun çıkmazlarında cürümüş kişilikleri sergilerken, koca Amerikan toplumunun hasta yapısını küçücük metro vagonu içine sığdırıyordu. Rezillik, küçüklük, çözülmüşlük, umutsuzluk, insanların zavallılığı ve bozulan toplumsal llişkilerden üreyen terör olgusu usta bir sanatçının elieriyle yuğrulmuş, izleyenin soluğunu kesen bir filme dönuşmüştü. Herkes filmi beğendi; ertesi gün herkes bu filmi konuştu. Sinemaseverler on yıl önce İzlemişlerdi «Olaysı; ama büyük kitle TV'de gördü. Ve alkışladı. Acaba bizim topluma dönük bir eleştiriyi benzerl acımasızlık içinde gündeme getiren bir film yapılsa ne olurdu? Sansürden geçer miydi Senaryo yazarının tıaşına bela gelmez miydi? Rejisörü ceza tehdidl altmda kalmaz mıydı? Sinemalarda oynatılabilir miydi? TV'ye yansıyabilir miydi? Bizler, Türkiye'den kesit verecek böyle bir filmi hoşgörüyle izleyebilir miydik? Ertesi gunü herkes birbirine yapıtj övebilir miydi? Gazetelerimiz böyle bir film için «görülmesl gereken bir sanat eserl» diye yazarlar mıydı? Yoksa gazetesiyle, dergisiyle. büyüğüyle. küçüğüyle hepimir tek sesli koroya başlar mıydık; Türkiye'yi ve Türkleri küçük düşüren böyle bir filmi hangi vatan haini çevirdi? Böyle bir rezaleti TV nasıl gösterebflir? Dünyaya bizi rezil etmek için içimizdeki düşmanlar ülkemizi olduğumuzdan başka gösteriyorlar!... Kampanya başlamaz mıydı? Amerika'ya öykünmek kolaydır; ama, Amerikan toplumu böyle bir filmi alkışlıyacak hoşgörü düzeyine erişmiştir. Amerika kendi sisteml İçinde eleştirisim de getirebiliyor. . Va • •. İVİT OKTAY AKBAL CBiliın Belgelerle Vahdettin... «Camdan Telefon Teli» ve «Görüntülü Telefon» adlx yazalanmızda (3 ve 17 mayıs 1981) bu tellerin telefon konuşmalarına nasü yeni boyutlar getirdiğini özetlenoiştik. Bu yazımızda başka~ kullanılış alanlan, özellikle tıptaki kullanılış biçim leri üzerinde durmak istiyoruz. Ancak, daha önce, bu tür teller hakkında biraz daha bilgi vermemiz gerekmektedir. Madeni bir su borusunun bir ucuna tutulacak ışık, boru kıvrık da olsa, öbür uçtan Rörünür. Nedenl, ışığın, borunun biriç yanından karşı lç yanına yansımasıdır. Borunun içi ne kadar parlak olursa yansıma da o kadar güçlü olur. İçi, parlatılmış alüminyum veya gümüş kaplı bir boruda yansıma doruga ulaşır. Ancak, yansıma boru uzunluğu ile sınırlıdır. Helezon biçimindekl bir boruda ışığın gücü her yansımada azalarak hemen hemen sıfıra iner. Bu saktncayı gidermek için başka maddelerden, özellikle akrilik plastikten ve camdan yapılmış ileticiler üzerinde durulmuştur. Bu iş için bugün, daha çok, cam kullanılmaktadır. Ancak,* bu teller boru gibi boş içli değil, dolu içlidir. Bu yüzden, tel, helezon gibi olsa da ışığı üetir. Çünkü bu tür telde iç yansıma en yüksek düzeydedir. Cam telle ışık, yani resim, göndermenin ilkesi böyle ortaya çıkmıştır. Fakat, sadece ilkenin bulunması yarar sağlamamıştır. Bu iş için bir çok sorunlann da çözülmesi gerekmiştir. Sorunlardan kimilerini şöyle özetleyebiliriz. /vehbi BELGIL sag üst köşesinden gelen bir ışık, burulmuş bir telle gönderilirse, karşıda sol alt köşede veya ortada görünebüir. Bu da Türler resmi çarpıtır, çorbaya döndüCam teller, bugün; «sadece rür.' Bundan, bugün, bankacıresim iletmek» veya «sadece ı« • llktai, yararlanılmaktadır. Aşaşık iletmek» için olmak üzere ğıda u göreceğiz. Işık ileten teliki biçimde yapılmaktadır, în lerde telin burulu olması ışığın gilizcede birincilere «fibersco gücüne veya kalitesine ters etpe», ikincilere «Flexible light ki yapmaz. guide» denmektedir. «FiberscoKullanış alanlan pe», gösteren elyaf djemektir. «Flexible light guide» burulaHer iki tür tel çok kez bir bilen, bükülebilen kılavuz an arada kullanılmaktadır. Bunu, lammdadır. Aynlık şuradadır: kullanılış yerlerine göre şöyle Resim ileten elyaf, ışığı resmin açüdayabüiriz: hangi noktasmdan ahnışsa kar Tıpta Resim ileten teller, şı yandaki çerçevenin aynı nok tıpta genellikle röntgen yerine tasına dümdüz götürmek zo kullanılmaktadır. Çünkü bunrundadır. Bunun için de telin lar, röntgenin göremediklerini burulmaması gerekir. Resmin laile görmektedir. Şöyle: güçlü olan bu ışık, tuz zerresi haline getirildiğinde de gücünden bir şey yitirmemiştir. • Mide borusu (Esophagus) hastalıklanmn teşhisinde boğazdan, biri ışık, öbürü resim teli olmak üzere 2 tel sarkıtılmaktadır. Işık teli içeriyi aydmlatmakta, resim teli gördüklerini bildirmektedir. İğne başı büyükT lüğündeki bir ur böyle teşhis edilebilmiştir. Teller, gördüklerini bir TV ekranında büyütül müş olarak göstermektedir. • Mide yaralarını gösteren telli araçlara, mide gösteren anlamma «Gastroscope» denmektedir. Kalp bozukluklarınm teşhisinde de aynı ışıklı yöntem uygulanacaktır. • Dişçilikte, cam tel, hem teşhiste, hem öğretimde kullanılmaktadır. öğrencüer hasta dişleri, büyütülmüş biçimleriyle kapalı devre bir televizyonda izleyebilmektedirler. • Adale çatlaklıkları, doku bozukluklan, kan hücrelerindeki aksaklıklar, deri altı şırıngası biçimindeki resim ve ışık telleriyle teşhis edilebümektedir. Bütün bu saydıklanmızda resim teli ile ışık teli birlikte kullanılmaktadır. Fakat, sadece aydmlatmamn önemli olduğu ince cerrahide sadece ışık teli kullanılmaktadır. Çünkü bu tel, lambalardan daha güçlü ışık vermektedir (laser ışığı olduğu için). Sanayide Işık ve resim telleri yalnız veya birlikte olarak sanayide de bir çok alanlarda kullanılmaktadır: • Nükleer reaktörlerin görünmeyen yerlerindeki çatlaklıklar, bozukluklar, reaktör durdurulmadan, ışık telleriyle görülebilmektedir. Jet uçaklarının görülmeyen yerleri için de aynı yöntem uygulanmaktadır. Bunun gibi, su borularmın sökülmeden görülemeyecek yer leri de bu yolla anlaşılmaktadır. • Resim telleri, bankalaraa, imza taklitlerinin önlenmesinde de yararlı olmaktadır. Burulu bir telle hiçbir anlam taşımayan, karmakarışık bir resmin gönderildiğini yukarda belirtmiştik. Hesap sahiplerinin çekleri üzerindeki imzalar böyle burulu tellerle resim halinde basıhnca imza olmaktan çıkıp şifre haline gelmektedir. Böyle bir imzanın anlaşılabilmesi için a.ynı biçimde burulmuş bir telden geriye doğru geçirilmes* gerekmektedir. %< Işık telleri karanlıkta çok iyi görmeyi sağlamakta, gece körlüğünü (Retinitis pigmento sa'yı) sıfıra yaklaştırmaktadır. jteller, yukarda da belirttıgımız gibi, ideale yaklaşacak dereceeie saf olduklarından en ufak, en sönük bir ışığı bile geçirmektedir. Bu tür tellerin hamuru ile yapılmış gözlükler yıldız ışıklarını yüz bin kez bü yütmektedir. Kimi ülkelerde yangın söndürücüler, helikopterle gece gezilerinde, böyle gözlükler takmaktadırlar. Asker lere verilen gece görevlerinde da tabii b u gözlükler çok yarar sağlamaktadır. • Yol kavşaklarının «Geç», «Dur» sinyalleri ışık telleriyle aydmlatılmaktadır. Çok saf hamurdan yapılmış olan bu teller hem çok ışık iletmekte, hem de elektrik savurganlığmı önlemektedir. Yayalar, bu tellerle verilen ışıklan. çok daha iyi görebilmektedir. Camdan ışık telleri konusun daki gelişmeleri başka yazılarımızda da vereceğiz. Cam Telden Röntgen • skişehir'den Zale Atak adh bir ev hanımı gazetemize bir yazı gönderdi. «Halkıma» başlıklı bu yazısını olduğu gibi yayınlamak olanağı yoktu. Bu ilginç yazıdan kimi bölümleri okurlarıma sunmakta yarar gördüm. Bayan Atak, bir aşırı sağcı gazetede Vahdettin'i öven, savunan yazılar okumuş. Bu yazılardan birinde şöyle deniliyormuş: «Vahdettin iyi bir padişah olmayabilir. Milletini tanımadığı için Kurtuluş Savaşma karşı çıkmış, hatta iktidanna son verilecek endişesiyle Atatürk üzerine ordular göndermiş bulunabilir. Ama Türkiye'yi savaş kaybetmenin eşiğinde devraldığı unııtulnıamaîı, bütün felaketlerin sorumiusu gibi en ağır ve küçük cümlelerle suçlanmamahdır».. E Bayan Atak araştırmış, Bilâl Şimşir'in «tngiliz Belgeleri ile Sakarya'dan Izmir'e» adlı kitabından bu konuyla ilgili parçalar çıkarmış. Bayan Atak'm seçip gönderdiği bu parçalan size sunacağım. Bu konuda zamanmda gerekli tepkiyi gösterip, ilgilüeri uyardığım içın başkaca bir yonım yapmak istemiyorum. Okuyacağınız belgesel parçaiar yeterlidir. 21 ağustos 1920'de Vahdettin Ingiliz Yüksek Komiserine yazıyor: «Türkiye'nin başına bütün bu felâketleri getiren grubun gerçek Türklerle ilgisi yoktur. Bu grup Türkiye'de kutsal sayılan ne varsa hepsini ayaklar altına alnuştır, çiğnenen şeylerden biri de İngiliz dostluğudur». 1931 • 16 aralık 1918 Milne Raporuna göre: «Vahdettin, tngiltere'nin; Türkiye'nin yönetimini mümkün olan çabukiukia ellerine aîmalarmı» isteraiştir. Vahdettin, oğluna, bir İngiliz vasi aradığım Amiral Robeck'e duyurmuştur. Vahdettin'den sonra İngiliz vasiye salıip olan oğlu padişah olacaktır. Vahdettin «Türkiye'hin ölüm fermanı» saydığı Sevr Antlaşmasım da «gelecekte İngiltere'nin yardımına dayanacağı umuduyla» imzaladığmı açıklar. Vahdettin: 24 kasım 1918'de Daily Mulıabirine şöyle der: v «tngiîiz Milletine karşı beslediğim kuvvetli sevgi ve hayranlık duygularımı, Kırını savaşında İngilizlerin mütteiiki olan babam Sultan Abdülmecit'ten miras aldım. Memîeketinı iîe Büyük Biritanya arasmda ötedenberi mevcut dostane ilişkilerl yenileyip güçlendirmek için elimden geleni yapacağun. Ümitlerimi Allah'tan sonra İngiltere'ye bağladım». 1920'nin halifesi, Türk Milliyetcilerine «Katli Vaciptlr» fetvalarmı yayınlar 8 eylül 1981, Vahdettin'in Amiral Vebb'e önerisi: 1 îngiltere, sultanm egemenliğinaeki Asya ve Avrupa topraklarımızdan gerekli gördüğü yerleri Türkiye'nin yabancılara karşı bağınısızlığmı korumak ve içeride huzuru sağlamak amacayla 15 yıl süreyle işgal edecektir. 2 İngiltere istediğine göre bağımsız ya da Özerk bir Ermenislan Cumhuriyet olarak kurulacaktır. 3 Karadeniz ve Çanakkale boğazlarındaki bütün tahkimat yıkılacak ve bu bölgeler İngiltere tarafından işgal edilecek . tir. 4 İngiltere bir dostluk belirtisı olmak üzere, Oamanlı Bakanhklarına Sultan'm İngilîz müsteşarlar atamasına rıza gösterecektir. 5 Her ilde bir İngiliz başkonsolosu bulunacaktır. 6 Parlamento ve yöresel seçimler İngilizlerin gözetiminde yapılacaktır. 7 İngilizler gerek merkezde, gerekse illerde maliyeyi kontrol hak kına sahiptir. Vebb, bu önerileri reddeder. Niyet, tüm Türklüğü dünyadan silmektir. 21 mart 1921 günü Vahdettin, îngiliz Yüksek Komiseri Sir Horace Rumbold'a şöyle der: «Ankara liderinin Türkiye ile hiçbir gerçek bağlantüan yoktur. Ne kan bağıyla, ne de başka bir şeyle ülkeye bağlıdırlar. Mustafa Kemal kökeni belirsiz bir Makedonya ihtilalcisidir. Kanı Bulgar, Sırp, Rum herşey olabilir. Daha çok Sırpa benzer, Ankara liderleri arasmda hiçbir gerçek Turk bulunamaz. Gerçek Türkler, kökenlerine bağ lıdırlar, sadıktırlar.» ELEMAN ARANIYOR Şirketimîzin Dı$ Tıcaret Servisi'nde çahştırılmak uzere. asgan 3 sene tecrü^ beM, azami 32 yaşında, îngilizce veya Almanca lisanını gayet iyi bilen. Lise veya Universite mezunu elemanlar ararv maktadır. Erkek elemanların askerlikle» jini yapmış olmaları şarttın, Ücret tatminkâr olup mevcut sosyal haJs» lardan isrtfade ett'inleceklerdir. îlgililerin kısa özgeçmışlerini bildirîrbîf yazı ve brr adet resımJeriyle beraber aşağıdald adrese îpüracaatlarmı n'ca ederiz^ P.K. 1329 Karaköy / İSTANBUL 4 EKİM 1931 derpisi 36'ncı nüshasiyle dört yaşına bastı. Bu münasebetle neşrettiği nüsha hakikaten fevkalade bir nüs ha sayılır. Enfes şiirler (Yaşar Nabi'nin «Gözlerin», Sabri Esad'ın «Köyüm», Salim Zeki'nin «Ke man») sanatkârane hik'âye ler ve yazılar (Nahid Sırrı'nın Şair Necmi Efendinin Bahara kasidesi, Narsis ile Eko; Sarı Çoraplar) içtimai ve ilmi yazılar (Ahenktar Cemiyet, Sümer'lilerin menşe itibariyle Türk olduğu, eski filozoflarda demokrasi..) Asil edebiyat üstatlarımızdan Halit Ziya Beyefendinin 24 saati, tayyareci Basri Beyin anlattıklart da büyük bir zevkle okunur. Valideler ve ev hanınv ları için pek çok istifadeİİ sahifeler, iki renkli tab lolar (Elif Naci Beyin bir eseri...) Adeta baştan başa nefis ve bedii zevk ç> çeklerinden bir şaheser. Sorunlar • İlk sorun, tek bir teUn, sadece bir tek ışık zerresini götürebilmesi olmuştur. Başka bir deyişle, örneğin bin milimetrekarelik bir resmin sadece bir milimetrekarelik kısmm dan yansıyan ışık karşı tarafa gitmiştir. Buna, telleri demet biçimine getirmekle çare bulunmustur. Örneğin, her biri 10 veya 5 mikron (mikron, milimetrenin binde biri) çapmdakl 500750 bin tel, resmin bütün ışıklarını görmüştür. • İkinci bir güçlük, demet halindeki tellerin birinden öbürüne ışık sızması olmuştur. Boı na da, her telin üzerine kılıf geçirmekle çate bulunmustur. Kılıf, tellerin birbirlerine sürtünerek delinmelerini, bu deliklerden ışık sızmasını da önlemiştir. Delik bir borunun tıkanması gibi bir etki yapmıştır kılıf. • Üçüncü bir güçlük, ilk gün ler, saf hamurlu tel yapılamaması olmuştur. Saf olmayan cam hamurunda yabancı madde zerreleri var demektir. Bir zerre, saçtan da ince cam telin ışık iletme gücünü kösteklemiştir: Dar bir tünelde arabaların birbirlerini karşılıklı etkilemeleri gibi. Fakat, bu gün o kadar saf hamurlu cam tel yapılmıştır ki deniz suyuna bu kadar saflık verilebilse idi 11 bin metre derinlikteki diplerin kumlarını çıplak gözle görebilirdik. • Dördüncü bir Rüçlük, bir tuz tanesi küçüklüğünde ışık kaynağı yapılamamasmdan doğ muştur. Bunun çaresini de laser ışığı ile bulmuşlardır. On santim kalmlıktaki bir levhayı bir anda delebilecek derecede Terkos suyu ne halde? BBİediye kendi binasmdaki Terkos suyunu kestirmiştir. Buna sebep, sularm gündüzleri sık sık kesilmesi ve yukarı katlara kadar çıkmamasıdır. Divanyoltı'nun sağ ve sol taraflarında oturan halk da aynı mesele hakkında Belediyeye şikâyette bulunmustur. Dizdariye tarafındakl mahallelerin çok sık cima sı ve ekserisinin de ahşap bulunması sebebiyle Allah göstermesin bir yangın zu hurunda Terkos muslukla rmda su bulunmadığı tak dirde büyük zayiat ile kar şılaşılacağı muhakkak addedilmektedir. ÇOK ACI KAYIP Trabzon eşrafından Merhum Ali Osman ve Mesire oğlu Küçükpazar Kulübü Başkam Cumhuriyel Sahibl: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. adına NADİR NADİ Genel Yayın Müdürü HASAN CEMAL Müessese Müdüru EMİNE UŞAKLIGİL Yazı İşleri Müdürü OKAY GÖNENSİN Basan ve Yayan: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecllik T.A.Ş. Cağaloğlu Türkocağı Cad. 3941 Posta Kutusu: 246 İSTANBUL Tel ı 20 97 03 BÜROLAR: • ANKARA : Konur Sokak 24/4 YENİŞEHİR Tel: 17 58 25 17 58 66, Idare: 18 33 35 • İZMİR: Halit Ziyo Bulvarı NO: 65. Kat: 3. •Tel: 25 47 09 1312 30 • ADANA: Atatürk Coddesi Törk Hava Kurumu İş Hanı. Kat 2 NO: 13, Tel: 14 550 19 73İ TAKVİM 4 EKİM 1981 tmsak Gtineş öğle îkindi Akşam Tatsı 5.16 6.57 13.03 16.19 18.43 20.18 Tevfik Kasapoğiu 3.10.1981 günü vefat etmiştir. Cenazesi 4.10.1981 pazar günü Yeşilköy İtfaiye Camiinde kılınacak öğle namazmdan sonra Kozlu mezarlığında toprağa verilecektir.. Mevla rahmet eyleye. EŞÎ: Nermin Kasapoğiu EVLATLARI: Osman Kasapoğiu Nevin Metln Neşe Günen DAMATLARI: Nazmi Metln Raif Günen TORÜNLARI: Cem MetinEmre Günen • 7 Ağustos 1922 (Büyük taarruza yakın) Vahdettin, îngiliz yüksek komiserine: «Millici liderler bir hükümet değildir. Bir isyancıiar ve Ihtilalciler topluluğudur. Onlar, tttrhat ve Terakki'nin canlandırıcılarıdır. Çeşitli adlar altmda ki bunların sonuncusu Milliyetçilerdir kişisel çıkarları İçin, ülkede egemenliklerini kurmaya çahştılar.» Eoı kadan yetmez mi Vahdettin'in kişiliğini belirtmeye!..