23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 2 u yazıda. 20. yüzyılın ikincl çeyreğinde bir araya gelerek, Türk kaaınlarının aşılagelmişin oldukça üstünde sayılaria temel blllmlere glrmesine neden olan özel bir takım tarihı, sosyal vc siyasal koşullar .konu alınmaktadır. Konu, rakamların şaşırtıcılığı ne deniyle ilgi çekici: Istanbul Üniversitesi Fen Fakültesinden 15? kışıl'k bir ad lıstesıne baktığımızda, fakültede 85 erkek ve 67 kadın oldu ğunu görüyoruz. Bu, temal bilimlerin butün akademik düzeylerinde % 42'lik bir kadın katıl mo payı demektir. Daha öo önemlisı, lıstedeki 42 profesörden 21'I kadındır. Yukarıdaki dağı lım sonucunda, kadın akademisyenlerln doruğa ulaşmada erkeklerden daha başarılı oldu ğu izlenimi de pekalâ uyanabilmekte. Ne yönden bakılırsa bakılsın. eşlne az rastlanır bu durum Türk bilim dünyasında ortaya çıkmıştır. Nası! oldu, neden oldu? Islâm Gelenekçiliğinden Batı Tipl Parlamentoculuğa: Mustafa Kemal Atatürk. Türkiye Cumhurlyetlnl 1923'te kurdu. İşgalcl devletlere karşı dört yıl süren bir ulusal kurtuluş sava şından sonra Türkiye'yl «gelişmekte olan» ülkelerln ilki yapmayı başardı. Bu arada unu tulmamalı kl, Türkiye hlç bir zaman sömürge durumuna düşmemlş, ama bir Islâm im paratorluğunu tasfiye etmiştir. Mustafa Kemal kurtardığı ülkesine, savaştığı ülkelerin de se çimi olan batı parlamentocu'uğu ilkesine dayalı cumhuriyet rejlminl getirdi. Türk milliyetclllğl herhangi bir yabancı baskısı olmadan bir Batı görünümüyle ortaya çıktı ve ordu dahil ül kenln bütün ilericl güçlerl önderlerinin görüşlerl etrafında toplandı. Bu şekilde, on yıl gibi kısa bir süre içinde, temelli ve hızlı sosyal değişiklikler başarıldı Türkiye yeniden kurulurken, şerlata daya lı hukuk düzenlnin egemen olduğu ülKede, dln ve devlet Işlerinin birblrinden ayrılması cok önemliydi. Din yasaları, kadına hemen hemen hicblr hak tanımıyordu. İkl yıl lclnde Mustafa Kemal, tamamen erkeklerden oluşan meclise, İsvlçre Medeni Hukuku'nu örnek alan bir ya sayı çıkarttı (1926). 10. yılın sonunda da Cum hurbaşkanı Atatürk, bütün Türklere eşit slya sal haklar tanıyan, bir yasayı geçlrmey! başar dı GÛRGŞLER© avantal oluyordu. Taşradan gelenler lcln Ise yüksek öğrenlm burs imkânı vardı. 1933 yılında cıkan Ünıversı Dar ül Funun cağdaş anlamda bir değişlklik ve düzenleme İle Istanbul Üniversitesi haline getirildi. 24 EKİM 1981 B Genç Türkiye Cumhııriyetinde Bilim Kadmları ATATÜRK'ÜN YÜCELTTİĞİ VE TOPLUMUN DAHA KOLAY KABUL ETTÎĞİ ÖĞRETMENLÎK MESLEĞİ, KADINLARI, ÖBÜR MESLEKLERDEN DAHA ÇOK ÇEKTİ. Temel Bilimler ve Türk Kadını Matematik, Fizik gibl temel bilimler yüzyıllardır Türklerin en cok ihmal ettikleri konutar arasındayaı. Cumhuriyet öncesi dönemde bu alanlarda doktora almış yalnız beş Türk vardır. Bu nedenle 1930'larda Almanya'dan ay rılmak zorunda bırakılan Alman bilginlerinden bir kısmı İstanbul Üniversitesi'ne yerleşebilmişti. 2. Dünya Savaşı'ndan sonra Amerika ve Avrupa'dan gelen teklifler sonucu Alman gurubu Türkiye'den ayrıldığında İstanbul Üni versitesl artık kendi kendini devam ettirebilecek döneme girmış bulunuyordu 1930 ile 1938 yıllan arasında yurt lcinde ve dışında 24 Türk matematikcisl ve fen bi limcisi doktora aldı. Bu doktoralardan yedisi nin kadınlara verilmlş olması Türk toplumun ca daha o zaman doğal karşılanırken bu durumun Batıda bugün bile hayret uyandırdığını görüyoruz. Bu yedi öncü bilim kadınından beşi halen aramızdadırlar ve bilim toplumunun ayrıl maz birer parçasıdırlar. Hayat hikayelerl ise ya şadıkları sosyal değişikliklerl yansıtan cesa ret ve guven örnekleridir. öncü bilim kadınla rımızın çalıştıkları *kimya. astronomi, zoolo|l ve botanik dalları, bütün bilim dalları lcinde günümüzde de kadınların en cok temsil edildi ği dört alandır. İşte, anlatıldığı şekilde bilim geleneğl süregelmektedir. Atatürk'ten sonra inönü de «müsbet» bilimleri aynı hevecanla tesvık etme ye devam ettl ve Inönü Bilim Armağanı'nı Ihdas etti. 1. Dunya Savaşından önce yalnız ikl defa verilen bu ödülü kazananlardan birl, zoo loj) profesöru merhum Fazıla Şevket Glz'dlr. Bilim ödülünün yeniden verilmeslne, 1960'larda TÜBİTAK tarafından başlanmıştır. Dört bilim kadını daha bu ödülü kazanmışlardır. Akademik bilim topluluğunda gittikce ar tan kadın sayısı artık kabul edilmiş, doğal bir gercek sayılmaktadır Yine de gayet iyi bilinmelidir ki ülkenin akademik geleneğlnin ku rulmasmda erkekler kadar kadınların da öncülüğü söz konusudur ve bu bize has bir özelliktir. Dünya Barış Akımı ünya Banş Konseyi 1948 yılında Polonya'nın Wroclaw kentinde ki bu kent İkinci Düny a Savaşmda yerle bir olmuştu toplanan dünya aydınlannın banş çağnsıyla başlıyan bir akım sonucunda kurulmuştur. 1949 nisanında hem Prag, hem Paris'te bir araya gelen 72 ülkenin barışseverleri ilk Dünya Banşseverler Kongresi'ni oluşturdular. Kongre'nin başkanı büyük bilgin ve Nobel Ödülü sahibi Frederic Joliot Curie açış söylevinde şöyle konuşmuştur. « Barış tüm )ıalklann işidir. Hiçbir kişi ya da ülke tek başına banşı savunup savaşı önleyemez; ama birleşince bu işi başanrlar.» • 1950 kasımında Varşova'da yapılan toplantıyla «Dünya Barış Konseyi» kuruldu. Kuruluşun mimarları arasında Joliot Curie'nin yam sıra Salvador Allende, İngiliz bilgini Prof. J. D. Bernal, Meksika Cumhurbaşkanı Lazaro Cardenas, Amerikan zenci şarkıcısı Paul Robeson, Hintli devlet adamı Krışna Menon, Fransız Bakanı Pier Cot, ozan Pablo Neruda, Pablo Picasso gibi adlar vardı. Bugün Dünya Barış Konseyi'nin üyeleri arasmd a Portekiz eskı Devlet Başkanı Costa Gomez, Polonya eski Başbakanı Cyrankiewicz, Amerikan Sendikalar Başkan Vekili Abe Feinglass, SSCB Prezidium üyesi Feodorov, Belçika Kiliseler Birliği temsilcisi Raymond Goor, Alman yazarı Anna Seghers, Amerikah rahip Ralph Abernathy gibi kişiler vardır. Dünya Barış Konseyi'ne yalnız kişiler değil, örgütler de üye olabilmektedirler. • Peki, hangi örgütler? Asya Afrika Halklan Dayanışma Örgütü, Afrikalı Kadınlar Birliği, Asyalı Budistler Derneği, Avrupa Katolikler Birliği, Hıristiyan Barış Konferansı, Lâtin Amerika Gazeteciler Federasyonu, Uluslararası Demokratik Hukukçular Derneği, Uluslararası Demokratik Kadınlar Federasyonu ve benzeri bir dizi örgüt Dünya Banş Konseyi'nin kayıtlı üyeleridir. Dünya Barış Konseyi, Birleşmiş Milletler Teşkilatınca onaylanıp tescil edilmiş hükümetler dışı en büyük uluslararası örgüttür. Birleşmiş Milletler Teşkilâtının başta Silahsızlanma Komitesi olmak üzere çeşitli organlarında temsil edilmektedir. Konseyin amaçlan da şöyle özetlenebilir: Kitle kırım araçlarının yasaklanması, silahsızlanma.. her çeşit sömürgeciliğin tasfiyesi, ırk ayrımının kaldırılması.. Uluslann egemenlik, bağımsızlığına ve devletlerin toprak bütünlüğüne saygı. Uluslann içişlerine karışmama.. Değişik sosyal sıstemlere sahip ülkelerin barış içinde bir arada yaşamaları.. Uluslararası anlaşmazlıkların kuvvete başvurmadan çözümlenmesi.. Bugün 132 ülkede (Birleşmiş Milletler Teşkilatına 156 devlet üyedir) örgütlenen «Barış Komiteleri» Düny a Banş Konseyi'nin ilkelerini benimsemekle birlikte özerk kuruluşlardır. Türkiye Banş Derneği de Dünya Banş Konseyi üyesi değildir; ama dernek üyesi olan ya da olmayan 23 kişl Konsey'in Genel Kurulunda üyeliğe seçilmişlerdir. • Demek ki Dünya Barış Konseyi ve ulusal banş komiteleri, banşa katkıda bulunmak isteyen herkese buyur demektedirler. Bu kişilerin eğilimleri ne olursa olsun, önemli değildir. Hıristiyan, Müslüman, budist, komünist. sosyalist, liberal... Banş eyleminin örgütlenmesi içinde komünistler de vardır; kapitalistler de, budistler de... Avrupa Parlamentosunda ya da Asamblesinde sosyalistlerin varlığı, komünistlerin bulunması da bir olgudur. Türkiye bu gerçeği biliyor. Önemli olan bir kuruluşun şu veya bu üyesinin kişiliği değildir; amaçlar ve ilkeler hangi hedeflere yöneliktir? Türkiye Banş Komitesi'nin dünya çapmda yeri ve ağırlığı nedir? Dünya Banş Komitesinden Birleşmiş Milletler Teşkilatına değin uzanan bir ortak akımm ve örgütlenmenin Türkiye'nin ulusal çıkarlanna ve banş politikasma yararlan mı söz konusudur, zararlan mı? Öyle sanıyorum ki bunlan düşünmek ve düşünürken de yaşadığımız dünyadan soyutlanarak düşünülemiyeceğini bilmek gerekmektedir Gerisi kendimizi aldatmaktan öteye gitmeyen bir tutum olur, dar düşünce kahplan içinde cadı kazanı kaynatmak Türkiye için bir çıkar sağlıyamaz. D Dr. Süha GÜRSEY 1871 yılında Ise, Amerlkan Kadmları Yabancı Misyonları Hey'eti «Hıristiyan azınlıkların kızlarına eğitim ve dinî kültür sağlamak amacıy la» bir kız lisesı acmak cın ızin aldı. İmparatorluğa yeni bir anayasa kazandıran 1908 Meşrutiyetine kadar Türk Kızları Amerlkan Ko lejine gitmezlerdi. Meşrutiyetten sonra durum değişmeye başladı ve çoğunlukla seçkin aile lerden gelen kızlar ile burs bulobilenler bu okula yavaş yavaş girmeye başladılar. Imkân sahibi ailelerin yabancı mürebbiyeler ve özel öğretmenler tuttuğu ve bu şekilde kızlarını koleje hazırladığı bilinmektedir. 1914 yılında (Inas) Dar'ül Funun kadınlara acıldı, Tıp Fakültesine halâ kadın kabul edilmeıken 1921'de işgal altındaki İstanbul'da, İngiltere'de eğitim görmüş bir Türk kadınının, Dr. Safiye Ali'nin doktor olarak çalışmaya başladığını görüyoruz. Kadınların bilincli ve etkin bir şekilde bir araya gelmeleri ve Türk toplumunda ön saflar da yer almaları Kurtuluş Savaşı sırasında giderek arttı. Atatürk Devrimlerinden en cok etkilenen kadınların eğitim olanağına sahip kentll kadın lar olduğunu söyleyebJlirlz. Sayıları glderek ar tarken, Atatürkcü rejimdekl rollerinl lylce be nlmsediler ve bu yolda başarılı olacaklarına dalr sonsuz bir güven duygusu lclnde muclze ler yarattılar. Bununla birlikte, kentsel bölge lerde bile eskinin kök salmış seks ayırımı güden tutumlarınm ortadan bütün bütün silindiği söylenebilir mi? Ayrıca, Türkiye'nin geniş kırsal kesiminde yaşayan buyük kadın nüfusb nun, şehlrlerdekl büyük sosyal düzen değişik liklerinden ve eğitimdekl yenl fırsatlardan ne denll etkilendiklerini değerlendirmek kolay ol mayacaktır. Cumhurlyet'ln llk yıllarında İlericl Milll Eğitim politikasının getirdiği tek tip eğitim, Türk cocuklarını seks ayırımına karşı koruyor du. Uygulanan ders programı, günümüzde de olduğu gibi edebi, tarihl, ve sosyal konular ya nında zorunlu ve yükiü bir matematik, fizik, kimya ve bıyoluji eğitiminl de lceriyordu. Bu ne denle, Batıdakl (özellikle Amerikada) eğitimin tersine, matematiğe kabiliyeti olan liseii kız lar, hicbir ayrımla karşılaşmaksızın fen dallarına glrebilmişlerdir. Türkiye Cumhuriyetinde Bilim ve Teknolo|l: Yönetiml ele alabilecek ve öbürlerini yetiştire cek kabiliyette bir teknik personeı nüvesini yetlştirmek Ihtiyacı İle karşı karşıya kalan Türk devletl, mevcut tek Mühendiş Mektebi'nl ge nişlettl ve yurt dışmdakl mühendislik okulları na ve teknik enstitülere gönderilmek üzere lise mezunlan Içln seçme sınavları koydu. Güçlü bir teknokrat kadroyu oluşturmak amacını güden bu programlar, başka yerlerde olduğu glbi, büyük ölcüde erkeklere acık oluyordu. Yenl Türk toplumu, kadınların geleneksel rollerl dı şına fazlaca cıkmalarına henüz hazır değildi. Atatürk'ün yücelttiği ve toplumun daha kolay kabut ettlğl öğretmenlik mesleğl bu nedenle kadmları öbür mesleklerden daha cok çektl. Atatürk ve onu Izleyenler, kadınların mes lek sahibl olmaları yanında onlarm en yüksek akademlk seviyelere cıkma ve bilim kadını ol ma haklarını acıkca ve sürekll olarak vurgu lamışlardır. Kent kadmları bu cağrıya uydular. ve yüksek öğrenimdekl boşlukları doldurmaya başladılar. Bunu yaparken, toplumdan ve ailele rinden gelen pek bir direnişle karşılaşmadılar; yüksek öğrenim ne de oisa öğrenlm idl. Onlversitelerin büyuk şehlrlerde bulunmaları, şe hlrll kız öğrencilerin Türk alle hayatının güven celerinden yararlanması bakımından ayn bir Cumhuriyet Kadmları Seçkînler Olarak Kadınlar Osmanlı Imparatorluğu'nun büyiîk tanzlmat ve islahatı 1830'larda başlar. Bu hareketln bir sonucu olarak tiradeiseniye» ile 1863 yılında İstanbul'da llk kız okulu acıldı. İV£T «B OKTAY AKBAL Hftvm Nerden Nereye ? d B i l i m Dünyası /vehbi BELGIL Uzaya Malzeme Taşıma zayda yerleşün blrtmlerl kurma sırasında karşılaşılacafc sorunlar Amerikan üzay ve Havacılık Dalresi uzmanlannca enine boyuna araştınlmaktadrr. Bunlann neler olduklarını bir benzetıne ile daha iyi anlayabiliriz. Ayda insanlann yaşadığını, bunlann dünyaya 510 kez geldiklerini, şimdi de, bu gezilerînden topladıklan bilgilere dayanarak, yeryüzünde büyük bir tesis kurmaya hazırlandıklarını düşünelim. Bu işi planlayanlar neleri gözönünde bulundurmak gereğini duyacaklardır? Tabii, ilk sorun «yerçekimi» olacaktır. Yerçekimi, ayçekiminden 6 kez çok olduğu için tesisin dayanma, ağırbk, temel hesaplannı ona göre yapacaklardır. Aylılann atmosfersiz bir ortamda yaşadıklannı bir an için kabul edersek tesisin yapımında, rüzgâr, fırtına, tayfun etkilerini de gözönünde bu lundurmak gerekecektir. Bunlann yanında, kar, yağmur, dolu, buz, sıcaklık, soğulduk, dur madan ısı değişikliği gibi olaylann düşünülmesi gerekecektir. Deprem, yangın gibi etkenler bunlan izleyeceklerdir. Aylılar, Ayda, masa başında çıkacak bu gibi sorunlan ne kadar tahmin ederlerse etsinler, yine de, akıllanna gelmeyen bir çok güçlüklerle, yaprm sırasında kar şılaşacaklardır. Uzayda yerleşşim birimleri kurulması konusunda insanlık da, bugün, bunlann tersi sorunlarla karşı karşıyadır. Sorunların bir kısmı az çok bilinmektedir. Aynntılar, tahminle bulunmaya çalışümaktadır. \ağırtüar, sert emirler, öfkeli sesler gittikç» \yaklaşıyordu. Altımda, terasın kapısı şiddetle acıldı. Kafamı azıcık yukarı kaldırdım, siyah bereleri, süngüteri, silahları gördüm. Silâhımı sikıca kavradvm. Sonra oğlumu büldular. Adamların şefi tüfeğini kaldırıp George'un hafasına dayadı, 'Babamn yerini söyle, söylemezsen seni öldüreceğim' dedi. Saydam, sakin bir sesle cevap verdi George: 'BU miyorum.' Yukarı zıplayıp bağırdım. 'Burdayım işte.' Silâhımı attım. Çok sayıda, iyice silahlanmış yığınla adamın bu kadar kolayca paniğe kapılabileceğini hiç ummazdım. Binbaşı isterikliğe varan bir heyecan içindeydi. Silahını bana doğru çevirdi, bağırdi: 'Yere atla vururum yoksa.'» 21 nisan 1967 günüdür. Yunanistan'da Albaylar cuntası yönetime el koynmştur. Önceki iktidarda Devlet Bakanı ve dağıtılan parlaınentoda milletveiki1 olan Andreas Papandreu evlnln terasında elinde 1 silahıyla ele geçirilir... Aylarca tutuklu kalır, ancak dış baskılarla serbest bırakılacaktı. 1969'da yazdığı 'Namlunun Ucundaki Demokrasi' kitabmda Yunanistan'daki yedi yıl süren ve 1974'teki Kıbns Banş Harekatı sonunda yıkılan albaylar darbesinin iç yüzünü ayrıntılarıyla anlatacaktır. Önsözün sonun da şöyle diyecektir: *Sanırım kitabım birçok kişiyi öfkelendirecek, ancak öfkeyle birlikte bir başka duyguyu da uyandırması umuduyle yazıldi: Emperyalizmin farkında olmayı... Kitap, resmen ölmüş olan emperyalizmin hâlâ ayakta olduğunu göstermek istiyor. Emperyalizm, eskiden olduğu gibi bugün 'de mücadele eden halkJara saldırıyor. Yunanistan bu kurbanlardan biri.» 1967'nin 21 nisanındaki tutuklu, aradan on dört yıl geçtikten sonra Yunanistan'ın Başbakanı! O gün lerde cuntanın başı olan Albay Papadopulos ve yaşayan arkadaşlan ise bu olayı hapishanedeki odasından izlemektedirler! Dünya böyledir! Emperyalizm ve ona bağlı güçler kişilerle acımasızca oynarlar. Hapse atarlar, çıkartrlar, sonra başkasını atarlar. Roller değişiverir. Suçlayan suçlu duruma düşer. Suçlanan gelir iş başına oturur.. «Namlunun Ucundaki Demokrasi» belge niteligi kazanmış bir kitap... Papandreu ile o günlerin içişleri bakanı General Pattakos arasında geçen konuşmalar ise ayrı bir önem taşıyor. Pattakos yanına cuntanın iktisatçısı Orlandos'u alarak Papandreu'nun hapisteki hücresine gelmiştir. Cuntanın iktisatçısı, Papandreu'ya şunlan sorar. «Ekonomi politikamız hakkında ne düşünüyorsunuz?» Hapishanedeki eski bakanm yanıtı şudur: «Derin bir çelişme içinde görüyorum, hızlı bir büyümeyle deflasyonu aynı zamanda sağlamaya çalışıyorsunuz.» Sonunda ABD'nin baskısıyla Papandreu'ya yurt dışma gidebilmesi için pasaport verilir. Pasaportunu almaya gittiğinde Pattakos'la aralarında yine ilginç konuşmalar geçet. İçişleri Bakanı sorar: *Siz politikaya dönmeyi düşünüyor musunuz? 'Yunan halkı dönmemi isterse döneceğim.' 'Bizim hakkımızda, izlediğimiz politika hakkında ne düşünüyorsunuz.' Bu sefer gerçekten şaşırmıştım: 'Bunu söylememi sahlden istiyor. musunuz?' diye sordum. Başını salladı. 'Oyleyse eğitimden başlayayım. Ülkeyi en azından eU li yıl geriye götürdünüz. Eğitim sistemimizi mahvettiniz dedim. Pattakos öfkesini belli ederek, 'Kanunlarımızı dikkatli bir biçimde okudunuz mu?' diye sordu. 'Yok fırsat bulamadım Biliyorsunuz hapisteyim' dedim. 'Öyleyse önce kanunları okuyun. Fikrinizi değiştirip değiştirmeyeceğinize o zaman karar verin.' Konuşmamı sürdürdüm. 'Yunan ekonomisini arapsaçına çevirdiniz. Ekonomiyi, sanki bir alayı idare eder gibi idare etmek istiyorsunuz. Her gün yeni bir kanun. yeni bir kararname çıkarıyorsunuz.» Yunanistan'da albaylar ountası yedi yıl surdü. Kıbrış'ta Türk ordusunun kazandığı zafer Papadopulos'lu Pattakos'lu faşist cuntayı yıktı. Tarihin ilşinç oyunlandır bunlar! 1967'nin tutuklusu Papandreu şimdi Yunanistan Başbakanı; o günlerin 'kuvvetli albayı' ve arkadaşlan ise Yunan hapishane hücrelerinden bu önemli gelişmelerin seyircileri!.. Emperyalizmin oyuncağı olanlar. günün birinde oyuna sreldiklerini anlarlar ama geç kalmış nlurlar. U maktadır. Kolaylıklann başında çekim kolaylığı gelmektedir. Newton'un Evrensel Çekim Ya sasına göre uzayda cisimler, birbirlerini, kütleleriyle doğru orantılı, uzaklıklarmm karesi ile de ters orantılı olarak çeker ler. Buna göre büyük cisimlerin çekme gücü büyük, küçüklerin küçük olmaktadır. YenifAstronomide, gök cisimlerinin bu çekme gücüne «çekim kuyusu» denmektedir. Merkür, Venüs, Dünya, Mars gibi gezegenler beş aşağı beş yukan aynı büyüklükte olduklarmdan bunlan n çekim kuyulan da eşit derinlikte sayılabilir. Ay, dünya dan 6 kez küçük olduğundan, daha sığ bir çekim kuyusuna sahiptir. Dünyada 6 kilo çeken bir cisim Ayda 1 kilo gelir. Şu halde, Aydan uzaya malzeme fırlatmak 6 kez daha az masrafa patlar. Mars'm uydulan Phobos ile Deimos ise küçüğün de küçüğü olduklanndan önem seyemeyeceğimiz sığhkta çekim kuyulanna sahiptirler. İşte bu iki uydudan ve Aydan alınacak madenlerle yapı malzemesi yapmak ve bunlan yapı yerine taşımak çok kolay ve masrafsızdır. Fakat, bu iş için Ay veya Phobos ile Deimos vüzünde hava kaçırmaz binalar kurmak, buralara dünyadan makine, araç, gereç taşımak gerekmektedir. Tabii orada çalışacakların beslenme, su, dinlenme, eğlenme gereksinmeleri de karşılanmak gerekecektir. Başka bir çözüm Başka bir çözüm, dünyadan uzay yapı yerine putrel, madeni kalas makineleri götürmek, Aydan, Phobostan, Deimostan veya meteoritlerle asteroitlerden çıkarılacak madenleri bu makinelerle işlemektir. Böyle makinelerin yapıldıklannı geçen yazımızda söylemiştik. Bu makinelere bir yandan verilecek madenler öbür yandan hatıllar halinde çıkacaktu 1 . ŞimdiUk, çeşitli durumlara göre a y n ayn planlar yapılmakta, her birinin yarar, zarar ve maliyetleri incelenip karşılaştınlmaktadır. Pakat, genellikle, araç gereç ve malzemenin dünyadan götürülmesi yöntemi üzerinde durulmaktadır. Çünkü, gök cisimlerinden malzeme taşıma işi de kendi içinde bir çok sorunlar getirmektedir. Bu iş için, uzay yapı ala nı ile gök cisimleri arasında gidip gelecek özel «mekik»lerin yapılması gereklidir. Bunlar henüz yapılmamıştır. Bu özel mekiklerin kullanılması, özel eğitim isteyen bir iştir. Uzayın «en az çekim» bölgesinden gök cisimlerinin derin veya sığ kuyulanna girip çıkmak böyle bir eğitimi gerektirmektedir. Gök cismine konacak aracın arızalanması halinde anzanın ya pilotça giderilmesl veya yapı alanı merkezinden yarduncı istenmesi sorunu da ortaya çıkacaktır. yazar. Deneyimli reklam metni yazarı. Ya da, günümüzün mesleği reklam metni yazarlığında yetişmek isteyen. Genç. Yetenekli... Türkçeyi iyi bilen adaylar. (Öncelik İngilizcede olmak üzere, yabancı dil bilmek tercih nedenidir.) Özgeçmişinizi 2&RAT1M REKLAM HJZMETLmî A.Ş. Piyer Loti Cad. Dostluk Yurdu Sok. Azim Han kat 34 Cağaloğluİstanbul adresine yazın. 1931 Baslıca sorunlar tlk sorun, kurulacak birimlerin yapı malzemesinin dünyadan mı götürüleceği, yoksa Ay, meteorit, asteroit, hatta, Mars'ın uyduları Phobos, Deimos gibi gök cisimlerinden mi sağlanacagı so runudur. Malzemenin dünyadan götürülmesi ile gök cisimlerinden çıkanlması birbirine zıt sorunlar çıkaracaktır. tkinci önemli sorun, uzayda çalışacaklann bedensel, ruhsal sorunlan yanında çalışma koşullan sorunudur. Üçüncü sorun, tesislerin kurulması sırasında karşılaşılacak güçlüklerdir: Boşlukta, temelsiz, dayanaksız, dünya çevresinde 'durmadan dönen bir yapı yapmanın / şimdiden akla, hayale gelmeyen aynntılı güçlükleri. Son bir sorun, dünya ile sürekli üişkileri sürdürme sorunudur. Boı saydıklanmız dışmda yan sorunlar da çıkacaktır elbet. Onlardan da sıraları gel dikçe söz edeceğiz. Gök cisminden havalanma Gök cisimlerinden havalanmak da sorun yaratmaktadır. Üzerinde uzay alanı bulunmayan bir gök cisminden uzay aracı nasıl yükselecektir? Aya inen 6 Apollo aracınm havalanmasında şu yöntem uygulanmıştı: Astronotlan aya götüren füze ay yörüngesine girerek havada bjekliyor, yani, ay çevresinde durmadan dönüyordu. Püzeden kalkan ve «örümcek» adı verilmiş olan bir kaç tonluk bir araç astronotlan aya indirivordu. Böyle hafif bir ara cın füze fırlatma rampalanna gereksinme göstermeden, kendi motorlarını ateşleyerek havalanması mümkün oluyordu. Sonra bu araç yörüngede bekleyen ana araçlarla kenetlenerek dünyaya dönüyordu. Ancak, gök cisimlerinde, özellikle aydan tonlarca yapı malzemesi nin kaldırılmasında bu yöntemin ne derece yararlı olacağı henüz açıklığa kavuşmamıştır. B^K konuda dikkate alınacak son bir nokta, uzayda adam kurtarma ve ilk yardım işleridir. Gök cisimleriyle yerleşim birimi yapım alanı arasmda gidip gelecek «mekik»lerin pilotlan «uzay tutması» (dağ tutması gibi), ruh bunalımı veya hedef şaşırma gibi kazalarla karşılaşabilirler. Bu durumda, füzenin, uzay boşluğuna dalıp kaybolması tehlikesi vardır. tşte bu gibi durumlarda, bir ilk yardım ekibinin alesta beklemesi de gerekecektir. 6O'lı yıllardaki uzay uçuşlanndan birinde bir Amerikan astronotu, füzesinden aynlıo uzay vürüyüşüne çıktığı sırada kendisini «uzay tutmuştu». Astronot geri dönmek istemivor, gelmesini söyleyenlere ağır sözler söylüyordu. Sonra, kendisini, iplerle zorla ftizeye sokmak gerekmişti. Fransızca veya Ingilizce bilir bayan memur almacaktır Başmüdürlüğümüz Şehırlerarası Işletme Müdürlüğünün Milletlerarası Servisi'nde nöbetli olarak çalıştınlmak üzere münferiden yapılacak sınavla Pransızca veya îngilizce bilir (Lisan Bilir) bayan memur almacaktır. Aşağıdaki şartlara haiz olanlann münferiden sınavlannın yapılabilmesi için nüfus cüzdanı (aslı), diploma (aslı) ve bir adet fotoğraf ile birlikte Sirkeci Tahtakale'deki Şehirlerarası îşletme Müdürlüğü'ne şahsen müracaatları ilan olunur. ÎSTANBUL TELEFON BAŞMÜDÜRLÜGÜ ŞARTLAR: 1 Ortaokul, Lise veya Yüksek Okul Mezunu olmak, 2 18 yaşından küçük, 30 yaşından büyük olmamak. (Basın:22684) 8582 KIBRIS 22 (a.a.) Kahire'ye gelen bir telgraftan bildirildiğine göre Kıbrıs Valisinin Lefkoşe'deki evi yakıhp kül haline getirilmiştir. Easten telgraf kum panyası Larnaka müstesna olmak üzere diğer şehirlerdeki bürolarını kapamağa mecbur olmuştur. Larnaka'daki büro bugün saat 18'e kadar çalışmakta devam etmiştir. Kıbrıs hükümeti mümkün olduğu ka dar süratle bir krovazör ve bir tayyare gönderilmesini istemiştir. Yann sabah îskenderiye den Kıbrıs'a bir miktar asker gönderilecektir. Lefkoşe'de vaziyetin çok vahim olduğu söylenmektedir. Bununla beraber gön 24 EKÎM 1931 Kıbrış'ta vaziyet vahim! derilecek kara ve deniz kuvvetleri geldikten sonra galeyanın bastırüacağı zannolunmaktadır. tngiltere'nin Akdeniz filosu Suda limanmda toplanmıştır. Filo Başkumandanı Kıbrıs'a iki kruvazör ile 1400 asker ve zabit gön dermiştir. Bu kuvvetler yarın sabah Kıbrıs'a varacaktır. Aynı zamanda bir de asker nakleden tayyare çönderilmiştir. Kıbrıs adasmda bir takım kargaşalıklar çıkması üzerine Kıbrıs hükümetine askeri yardımda bulunması hakkında Kıbrıs ve Mısır hükümetleri arasmda muhabere cereyan ettiği öÇrenilmistir. Malzeme nereden sağlanacak Yapı malzemesinin dünyadan götürülmesi, ilk bakışta en uygun yol gibi görünmektedir. Bunu, Mekik denen uzay kamyonlan yapacaklardır. Bunda güçlük. binlerce tonluk malzemenin fılratılması masrafıdır. Bunun yanında. binalann yapımında kullanılacak yüzlerce metre uzunluktaki maden kalaslarm, putrellerin Mekiklere nasü sığdınlacağı ortaya çıkacaktır. Bu sorun, putrel ve kalaslann, ömeğin onar metrelik parçalar halinde taşmıp uzayda perçin veya cıvata ve somunlarla birbirlerine tutturulması yoluyla çözülebilir. Malzemenin dünyadan götürülmesi değil de gök cisimlerinden sağlanması halinde bir çok kolaylıklann yanmda bir çok da güclükler ortaya çık Cumhuriyet Sahibi: Cumhuriyet Matbaacıiık ve Gazetecilik T.A.Ş adına NADÎR NADÎ Genel Yayın Müdürü HAS AN CfcMAL Muessese Müdürü . EMİNE UŞAKUGtL Yazı Işlen MüdürU OKAY GÖNENStN Basan ve Yayan : Cumhuriyet Matbaacıiık ve Gazetecilık T.A.Ş. Cağaloğlu Türkocağı Cad. 3941 Posta Kutusu: 246 tSTANBUL Tel : 20 97 03 B Ü ROLA R: • ANKARA : Konur Sokak 24/4 YENÎŞEHÎR Tel: 17 58 25 17 58 66 İdare : 18 33 35 • İZMİR : Halit Ziya Bulvarı No: 65. K a t : 3. Tel: 25 47 09 13 12 30 • ADANA: Atatürk Caddesl Türk Hava Kurumu î ş Ham, K a t : 2. No : 13 Tel • 14 550 19 731 r ÛKv ıM 24 EKÎM 1981 tmsak Güneş Öğle Iklndi Akşam Yatsı 537 7.19 12.58 15.55 18.16 19.47 Kartal Aşliye 2. Hukuk Hakimliğinden İLAN 1981/351 Davacı îmar tskan Bakanlığı'na izafeten Hazine tarafmdan davah Recep Tunç aleyhine açılan Tescil Davasında. Davalı Recep Tunç Kartal Yakacık Yolu Okul Cad. No: 32'ye dilekçe tebliğ edilemediği savcılık kanalı ile de adresi tesbit edilemediğinden usulün 509 ve 510'cu maddeleri gereğince dava dilekçesinin ilanen tebliğine karar verilmiştir. Duruşma günti olan 24.11 1981 günü saat 10.00'da mahkememizde hazır bulunmanız veya yerinize sizi temsilen bir vekil göndermediğinizden dava gıyabınızda devam olunacağı dilekçe yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olu ' nur. 15.10.1981 (Basın: 22726) 8580 DOKTOR Hastaiannı KadiKöy Bananye Cadöesi Batıarlyt Apt No: 96/3'de açtığ] muayeneuaneslnde lcabuie Daşlamıştır JTÎL: S8 23 23
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle