17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 10 22 EKİM 1981 Tutanaklardan MSP davası Erbakan: Sesimin taklit edilerek banta alındığını tesbit ettik ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) MSP davasının Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı (1) Numaralr Askeri Mahkemesi'n de 16 ekim günü yapılan duruş mosmda Necmettin Erbakan, «10 yıldan beri yurdun muhteIK yerierlnde yapmış olduğum konuşmaların tamamını Meclis'te aynen tekrorlamışımdır» dedi. Duruşmanın bir bölümünö mahkeme tutanaklarından aynen sunuyoruz: «Sanıklar ve vekillerinden malj rapor hakkında diyecekler, soruldu: Sanık vekillerinden İdris Arıkan, (Öncelikle şunu belirtmek istiyoruz. Gerek Anayasa'nın aoık hükümlerine gerek s e 648 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'na göre, siyasi partilerin gelir gider hesaplarının incelenmesj Anayasa Mahkemesinin denetimi altındadır. Mevzuat halen yürürlükte olduğuna göre hazırlık soruştur masında herhangi bir siyasi partinin mali denetiminin kanunun belirtmediği kişj ve kuruluşlarca yapılması yasaya aykırıdır. Bu bakımdan 12 klasörde bulunan mali raporun hukuki bir değeri yoktur. Öt© yandan düzenlenen mali raporda gerek siyasi partinin gerekse onu n mensuplcrı olan sanıklarm her hangi bir kanuna aykın davranış ve harcamalorı tesbit edilmemiştir. Bu bakımdan münderecatına da itirazımız yoktur) dedi. Sanık Necmettin Erbakan hakkında Askeri Savcılık'ça dü zenlenen ve yukarıda tarih ve numarası yazılı bulunan ek iddianame yetkili savcı tarafından okundu. Özetle: Sanık Necmettin Erbakan'ın 1979 yılında laikliğe aykın olarak devletin sosyal, ekonomik, hukuki, siyasi temel nizamlarından birini dini amaçlara uydurmak amacıyla propoganda niteliğine havl ko nuşmasına ait ses bandının ele geçirildiği ve bu bantta mfisnet suçu işlemiş olduğundan dolayı eylemine uyan TCK. 163/4 ve 173 son, mad deleri gereğince cezalandırılmasının istenmiş olduğu görüldü. Sanık Necmettin Erbakan sorgusunda: (Askeri Savcılıkça düzenlenen iddianame tarafıma tebliğ edildiği icin isnad olunan suçun mahiyetini öğrenmiş bulunuyorum. Bu konuda Askeri Savcılık'ta geniş olarak savunmamı yaptım. Orada belirttiğim gibi ele geçirilen bu ses bandının benimle hiçbir ilgisi yoktur. Ses ve konuşma bana ait değildir. Bu sebeble kabul etmiyorum) dedi. BEN SÖYLEMEDİM Ek iddianame ile gönderilen dosyada mevcut ve suç konusu olduğu bildirilen banda ait ve onun mühtevasını içeren sözleri kapsayan 14 sayfadan ibaret yazılı metin okundu. Sanık Necmettin Erbakan: (Ben okumuş olduğunuz bcnd çözümündeki sözleri hiçbiryerde söylemiş değilim. Tesadüfen Kırıkkale'de ele geçirilmiş bir bandın çözümü yapılarak böyle bir suçla itham ediliyorum. Ancak, band çö2ümü dikkatle incelendiğinde ba zı şahısların eklendiği bazı sözlerin ilave edildiği istikrarlı sözlerin bulunmadığı sanki kasıtla düzenlenmiş bir hale getirilerek ortaya atılmış bir band olduğu görülmektedir. Nerede ve kimin tarafından düzenlendiği belli olmayan böy le bir bandın içerdiği sözlerin bana ait olduğu ileri sürülemez. Kaldı ki, evvelki savunmalarımızda da bu kabil band ların delil niteliğine haiz olmadığını defalarca söylemiş bununla ilgilj yüksek mahkeme karariarını ibraz etmiştim. ZAMAN YOK Öte yandan seçimler sebebiyle veya muhtelif vesilelerle bazı yerlerde benim sesimin olduğu bandların halka dinletilmesini isteyenler olmuş ancak zamanımm aılığı sebebiyle bu taleplerj yerine getireme mişimdir. Çok kereler sesimin taklit edilerek banda alındığını v e o bandın bana ait olduğu ileri sürülerek dinletildiğinl tesbit etmişizdir. Hatta bu işle uğraşan bir çok stüdyolar ve bu işi yapacak yetenekte konuşmacılar vardır. Hal böyle iken ve bu durum bilinirken bir ilçede rastgel 6 ele geçirilen bir bandın mühtevasındaki sözlerin bana ait olduğunu iddia edip nasıl dava acıldığını hayretle karşılıyorum.. İŞLER YAPILMADI Askeri Savcılık'ça sorularak alınan cevaba göre, benim Sakarya'da yapmış olduğum konuşmalardan dolayı hiç bir kanuni işlem olmadığı, bu konuda yapılan araştırmalarla ilgili Başsavcılık dosyasının tetkiki ile sobittir. Milli Güvenlik Konseyi'nin (1) No'lu bildirisine gör e de, 12 Eylül'den evvel yapılan konuşmalarla ilgiii herhangi bir işlem yapılamayacağı belirtilmiş ve bu kararın bağlayıcılığı halen gecerli bulunmuştur. 1 nu maralı karara göre dahi bu davanın açılmaması gerekmektedir. Öte yandan ek iddianame ilg açılan bu davanın konusu ası| davaya ait, olsa olsa bir delil mahiyetinde sebeplerini yukarıda açıkça anlatmıştım. On yıldan beri yurdun muhtelif yerlerinde vermiş olduğum konuşmaların tamamını Meclis'te aynen tek rarlamışımdır. Meclis zabıtların da gecen bu sözlerimle yurt sathında sarfettiğim sözler arasında hiç bir fark yoktur. Anayasa'nın 79 ve 80. maddeleri gereğince bu konuşmalardan soTumlu tutulamayacağım aş!kârdır. Kaldı ki, çözümü ya pılan bandın mühtevası incelendiğinde bazı İslam ülkelerine ait sözlerden bahsediimekte fakat hiç bir yerinde TCK. 163 maddesinde yazılı suçun unsurlarını oluşturan sözlerin sarfedilmediği görülmektedir. Evvelce vermiş olduğum ifadelerim de bu mealdedir. onlan tekrar ediyorum) dedi.» Duruşma sonunda mahkeme, Erbakan'ın salıverllmesini kararlaştırdı. Veremle savas icin • * BCG asısi kampanyası yeniden başlıyor İstanbul Haber Servisi istanbul Verem Savaş Derneği Genel Başka m Zeki Ülker .Istanbui ılın de, Ankara'dan gelecek 100'ü aşkin personelle bir likte 210 uzmanın 012 yaş grubu 500 bin çocuğa BCG aşısı yapacağım açıkladı. Türkiye'nin bütün bölge lerinde olduğu gibi İstanbul'da da gezicı ekipler ta rafından verem mikrobuna karşı savaşın sürdürüieceğin, söyleyen Dernek Geneı Başkanı Zeki Ulker, çalışmalan hakkında şu bilgilerı verdi. «S.S.Y.B ve derneğimiz işbirliği ile böl gelerdeki üniversitelerden de destek alarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Gezicj ekiplerimiz aracılığı ile bu yıl 10 mayıs tarihin den itibaren BCG aşısı uy gulamasına başladik. İlk etapta doğu illerimizdeki 2 milyon çocuğa aşı yapabildik. istanbul'da ise 1978 yılında 370 bin çocuğa BCG uygulamıştık. Bu yıl da aralık ve ocak aylarında yeniden aşı uygulamasma geçeceğiz. Kampanya sırasında 012 yaş grubu 500 bin çocuğa BCG aşısı yapacağımızt sanıyoruz. Özellikle büyük illerimizde ulaşım güçlükleri nedeniyle aşı yapmakta zorluk çeklyoruz. Bunun için İstanbul'da 712 yaş grubu için ilkokulları Bir yüzbaşıyı öldüren ere idam cezası verildi Haber Merkezi Sıkıyönetim 1 Numaralı Askeri Mahke mesi, geçen yıl Bayrampaşa Ce zaevinde Koruma Bölük Komutanı jandarma önyüzbaşı İsa Yalçın'ı öldürmekten sanık jandarma eri Engin Yücesan'ı Askeri Ceza Kanununun 91/4. maddesi gereğince idama mahkum etti. 29 Ekim 1980'de cezaevi icinde meydana gelen olayda, sanık ayağından vurularak yakalanmış, tedâvisi sırasında ayağı kesilmişti. Ölen yüzbaşının karı sı Zeynep Yalçın'ın müdahil olardk hazır bulunduğu dünkü duruşmada mahkeme, sanık hakkındakl kararı açıkladı.. Mahkeme olayın «az vahim» olarak mütalaa edilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle takdiri indirim sebebi bulunmadığını büdirerek, sanıga TCK'nıınun 59. maddesinin uy gulanmasına yer olmadığma karar verdi. Mahkeme suçun subutu konusunda oy birliğiy le, TCK'nun 59. maddesinin uygulanması konusunda ise du ruşma yargıcının mahalefeti nedeniyle oy çokluğuyla karar verdi. • Politika Gazetesi Yazı iş leri Müdürü Ali Hasan Özgür'ü öldürmekten sanık olarak yar gılanan MHP İstanbul İl Genç lık Kolları Başkanı Kazım Ayaydın ile Gürsel Boşdemirin yargılanmasına 1 Numaralı Sı kıyönetim Mahkemesinde devam edildi. Müdahil avukat dosyanın Ankara'da görülen Donanma ve Sıkıyönetim Komutanlığı Gölcük Askeri Mahkemesi'nde yargılanan İsmail Beşikçi için 5 25 yıl arası hapis isteniyor. MHP davası ile blrleştirilmesi ni istedi. Mahkeme, heyetîeki değişikliği dikkate alarak duruşmayı ileri bir tarıhe erteledi. • Yasa dışı İGD adlı örgüte üye oldukları savıyla 3 Numaralı Sıkıyönetim Askeri Mahkemesinde yargılanan Lüt fü Gerek, Mustafa Taluğ, Süleyman Karadağ 5er yıl, Meh met Yaşar 4 yıl iki ay Can Arıkoğlu 3 yıl 4 ay, Yalçın Vural, 6 yıl 8 ay hapis cezasına mahkum oldular. GÖLCÜK «Devletin hariçteki nüfuz ve itibarını kıracak şekiide yabancı memleketlerde neşriyat yapmak» suçunu ışlediği öne sürülen bir sanık hakkında 525 yıl arasında ağır hapis cezası istendi. 16 ha ziran 1981 günü Sakarya ceza evi koğuşunda yapılan arama da sanık İsmail Beşikçi'nin yurt dışına yazdığı bazı mek tuplar ele gecirilmiş, sanık hakkında Donanma ve Sıkıyö netim Komutanlığı Gölcük As keri Mahkemesinde dava açılmıştı. Öte yandan, Sakarya'ya bağ lı Hendek ilçesinde faaliyet gösteren TKP adlı yasa dışı örgüt mensubu 10 sanığın yar gılanmalarına Donanma ve Sı kıyönetim Komutanlığı Gölcük Askeri Mahkemesinde başlandı. İddianameyi okuyan Askeri Savcı, komüniımi tesis için gizlj örgüt kurmak, komünizm propagandası yapmak suçlarından sanıklorın 58 yıl arasında hapislerini istiyor. İZMİT Sıkıyönetim güvenlik güçlerince İzmit ve Sakarya'da yapılan arama ve operasyonlarda yasadışı TKPML TİKKO Partizan adlı örgüt militanı 27 kişinin yakalandıkları açıklandı. Donanma ve Sıkıyönetim Ko mutanlığı'nın açıklamasına göre aramalar sırasında 4 el bombası 4 dinamit lokumu, 8 dinamit kapsülü, 2 elektrikli fünye, 2 saniyeli fitil, çok mik tarda bomba yapımında kulla nılan malzemeler, yasaklanmış sol yayınlar, serum ve ilaç ele geçirildi. Yakalanan militanlar İstanbul'da 1978'de bir fabrika mutemedinden 16 milyon lira gasp edilmesi, Derin ce'de bombalı pankart asılma sı, Tütünçiftlik'te bir polis memurunun yaralanmasına yol açan bombalama olayı, duvar lara yazı yazma ve bildiri dağıtmakla suçlanıyorlar. ADANA, 2 Numaralı Askeri Mahkemesinde, Anayasa nın tamamını ilgayı cebren te şebbüs etmek, bu suca fer'an iştirak etmek, yasadışı DevYol. Halkın Kurtuluşu ve Kur tuluş adlı örgütlere girmek 6136 sayılı kanuna muhalefet, TCK'nın 296. maddesinl ihlal suçlarından yargılanan 33 sanıkla davaya bugün baş lanacak. Sanıklardan 17'si hak kında ölüm cezası isteniyor.. İZMİR, Aralarında Merkez Komite üyesi ve il sorumlularının da bulunduğu 22 sanıklı yasadış, THKPC ML Hal kın Yolu davası bugün 1 Numaralı Askeri Mahkemede baş lcyacak.. Askeri Savcı, sanıklar hakkında TCK'nın 141/15. madJ desi gereğince 5 15 yıl arası hapis cezasıyla cezalandırılmalarını istiyor.. Yılmaz Güney koşullu sahverilme hakkını yitirdi ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Adalet Bakanlığı yetkılılerı tarafından «büyük bir olasılıkla yurtdışında olduğu» söylenen film sanatçısı Yılmaz Güney dün de yatmakta oldu ğu Isparta yarı açık cezaevıne teslim olmadığı için, 1984'te koşullu salıverilme hakkını yitirdi. Isparta Cumhuriyet Sav cılığı yetkilileri, Yılmaz Gü ney konusunda dun de herhangi bir gelişme olmadığını kaydederek, Gü ney'in teslim olmaması ne denıyle 1984 yılında koşullu salıverilme hakkını yitir dığini söylediler. Kurban Bayramı öncesi r Mehmed Kemal Şair ve yazarlığının baharında birkaç ödül birden kazanmış olan Murathan Mungan, «Bu aldığım üçüncü ödül oluyor.» diyor. «Bfckaç ödül daha aldıktan sonra ben de ödüllere karşı olacağım.» Gerçekten de ödül ve Ödüllendirme, ülkemizde ayağa mı düştü dersiniz? Kimi batan dergi içın bir ödül kimi ölen yazar için bir ödül... Paraca bakarsan pek dişe dokunan bir şey de vermiyorlar. Değerlendirme açısından bakarsanız reklam sağlıyor ama, acaba madalya oluyor mu? Son şiir kitabımla ünlü kurumun ödülüne katılmıştım. kuşağımdan olan ödül kurulunda bulunanlar ödülü bana vermediler, başkasına da vermediler, defteri dürdüler. Hiç ummadığım bir dernekten bir ödül aldım, o zaman on bin lira iyi paraydı, işime yaradı ama, ödüllendirme ideolojik acıdan değerlendırilerek bana kıyan aostlar çıktı. Bize kıyan dostlar da kendilerine ters düşen ideoloji derneklerinden ödül aldılar ama, onlara bir şeycikler diyen olmadı. Bundan sonra ödül atsam ne olacak, almasam ne olacak. Kararmış gönül şen olur mu? Çoğu kişinin biyografisine bakıyorum, aman ne kadar çok ödüllendirilmişler, gırla gidiyor. Ödüllendirenler, ödül kurulunda buıunanlar da çok profesyonel. Biri altı, biri beş, birl dört, bazıları da birkaç ödül kurulunda üyeler... Hani diyesim şu ki, bunun da trösleri, tekelleri. kartelleri türemiş... Al gülüm, ver gülüm, gözlerimiz kapalıyken bırbirlerine pahalar bıçmişler, birbirlerınl terazilerde tartmışlar. Demırtaş Ceyhun'un hakkı var, bunlara. «Biz Köfteci Huysuzlar» diyor. Bilirdim, unutmuşum, Demirtaş Ceyhun yazınca hatırladım, bir köfteci öyküsu vardı. Demirtaş, bunu Sultanahmet'te bir köfteci diye anlatıyor. Benim btldiğim Ankara'da. Köfteci Bilal'di. Ustasmm adı Köfteci Rıza'ydı. Dükkânı, Cihan sokağında, Cihan Oteli'nin yakınındaydı. Rıza ölünct». dükkanın sahibi Bilal'le kardeşl Kemal oldu. İyi döner takar, guzel köfte yapardı. O dönem Ankara'sının yazar çizer takımı oraya giderlerdi. Küçük bir dükkan, üçer dörder masalık. Garson Bekir de, müşterinin durgun zamanı, keyfe gelirse cümbüş çalardı. Rıza da, Bilal de Allah bir köftesine, dönerine laf söyletmezlerdi. Bir gün Bilal'ı kızdırmak istemişlen cRıza'nın yaptıkiarı dönerdi, köfteydi, hani seninkiler yenilir, yutulur mu?» Bu söze çok alınan Bilâl, tezgâhının ardında birkaç tek atıyor, gene kendine yediremiyor, başlıyor mırıldanmaya. «Ulan deli gönül diyor ki, kapat şu dükkanı, çek kepenkieri, şu yazar çizer takımtnı aç çıplak ko, görsünler günlerini!» Demirtaş Ceyhun'un köftecisi sadece şair yazar takımı ac bırakmak istemiyor. «Kapat dükkanı dünya aç kalsın!» diyor. Sultanahmet Köftecisi daha evrensel düşünüyormuş, bizim Bila! daha yöreseldi. Hani ne demek istiyorduk, bu ödüHendirmelerin de bir kuyruğunu çekme vakti geldi mi? Orhan Kemal adına konan ödüı biraz tartışmalı geçtl... Hem ödüllendirmek için seçilen üyeler birbirleriyle tartıştılar. hem de ödüle katılanlar alındılar... Gerçi ardında kalanlar da telif hakkından artanlardan dişe dokunur bir şeyler komadılar. Zavallı Orhan'ın yaşamı gibi ödülü de sonunda yoksul, yoksun kaldı. Geçenlerde Fazıl Husnü Dağlarca, dünyalığından arta kalanlarla ölümünden sonra bir ödül koymayı düşündüğünü söylüyordu. «Şimdiden nasıl ödül koyacağımı açıklasam, şairlere verînce eleştirmenler kızacak, eleştirmenlere verince yazarlar içerleyecek, onun için ödülün içeriğini kimseye söylemiyorum.» İyi de yapıyor, söylese bir türlü, söylemese bir türlü... Ünlü bir yazarımız da bu düşünceyle olacak, bir vakıf kurmadı mı? Kırklareli'nde dostum Ahmet vardır. Şoförlükten çittlik sahipıiğirıe kadar yükseldi. Kocaman bir çiftliği elieri ile kurdu. Ancak oğlu yok, damatları var. «Bu çiftliği vakıf yapacağım.» diyordu. «Ben ölünce kente yakın bu çiftliği korumazlar, parselleyip satarlar. Yazık olur.» Ahmet Denktaş, bereket kl, şiir de, roman da yazmamıştı. Eğer öyle bir işle uğraşsa bu kez ödül başına belâ olacaktı. Işimiz azaldı galıba, oturup bir şeyler yazacağımıza ödüller furyasında, «Şu ödülü nasıl şavullarız?» diye toto oynoyanlar çoğaldı. Şu ödül Işiyle dalgasını geçenlerın baştnda Murathan Mungan var, «Birkaç tane daha alırsam ödülün aleyhinde olacağım.» dedi, yakasını sıyırdı. Şiirlerinl açıkça tutmadıklarını söyleyenlerin oyuyla ödül alınırsa yanıtı böyle olur. POLITIKA VE ÖTESİ Ödül Furyası İSTANBUL VEREM SAVAŞ DERNEĞİ GENEL BAŞKANI ÜLKER, 210 UZMANIN 012 YAŞ GRUBU 500 BİN ÇOCUĞA BCG AŞISI YAPILACAĞINI ACIKLADI. Çukobirlik eski üst düzey yöneticileri beraat etti ADANA, (Cumhuriyet Güney İlleri Bürosu) Zimmet suçuyla haklarında dava açılarak şubat aymdan bu yana yargılanmakta olan Çukobirlik' in CHP iktidarı dönemi üst dü zey yöneticileri, Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edilen duruşmaları sonucu beraat ettiler. Adana eski Valisi Metin Dirimtekin'in başvurusu sonucu C. Savcılığı'nca haklarında başlatılan soruşturmadan son ra zimmetlerine para geçirmek, görevlerini kötüye kullan mak ve görevlerini ihmal etmek suçlarından Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 26 Şubat 1981 günü dava açılan Çukobirlik eskj Genel Müdü esas alırken 06 yaş ara sındaki çocuklar için de anne ve babalara çağrıda bulunacağız.» Son yıllarda yayılma gösteren verem hastalığına karşı yeniden hız kazandırılan veremle savaş kampanyasının öncelikle toplu yerlerden başlayaca ğını kaydeden İstanbul Ve rem Savaş Derneği Başkanı Özgen BCG koruyucu verem aşısının okullar dan başka hastanelerde güvenlik kuvvetleri, silahlı kuvvetler ve diğer kuruluş larda sürdürüleceğini söyledi. Sözkonusu çalışmaia rin halen cezaevlerinde sürdürüldüğünü bildirdi. Zülfü Özgen ayrıca, da ha önce BCG koruyucu ilacı ile karşılaşan verem basillerinin bağışıklık kazandığını, bundan böyle güçlenen verem mikropla n ile mücadelenin daha da cetin geçeceğinj kayde derek verem mikrobu hak kında şu bilgıleri verdi. «Ciğerlere yerleşen verem mikrobu önce yaralar yapar. Bu aşamada önlonemezse daha sonra kana karışır. Kana karışma saf hasında beraberinde tehli ke de büyür. Çünkü kanaj karışan mikrop kısa süre sonra beyin zarına yerleşir ki, bunun adı tüberküloz menenjitdir. Hastalık bu safhaya gelmeden önlenmelidir.» Savcı mütalaasında vilayetten gönderilen zimmet ihbarında zimmet lafından başka delil bulımmadığını bildirdi. rü Abdullah Kütküt, Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Güney, Yönetim Kurulu İkinci Başkanı Ömer Özdemir, Yönetim Kurulu üyeleri Uğur Köylü, Halil Sözlü, Denetleme Ku rulu uyeleri Mehmet Aygün ve Abdullah Akata Bakanlık Murakıbı Halil Keçeli, Personel Müdürü Fikret Alkan'm dünkü son duruşmaları saat 11'de başladı. Duruşmada sanık avu katları ile savcı yardımcısı Os man Can'in bir önceki celsedeki tahliye istemleri ele alındı. Kısa süren duruşmadan sonra mahkeme Çukobirlik eski yöneticilerinin delil yetersizliğinden beraat etmelerine karar verdi. Geçtiğimiz günlerde yapılan 3. duruşmada, iddia makamı sanıklar hakkındaki bu davanın zimmet suçundan açıldı ğını, oncak buna karşın kimin ne zaman ve ne oranda zimmetine para geçirdiğinin somut bir biçimde belirtilmediğini anımsattı, «Vilayetten savcılığa gönderilen zimmet ihbarında zimmet lafından baş ka hiç bir delil yoktur» denildi. BÜYÜK BİR OLASILIKLA YURT DIŞINDA OLDUĞU SÖYLENEN YILMAZ GÜNEY'İN KACIŞl İLE İLGİLİ SORUŞTURMA SÜRDÜRÜLÜYOR. İstanbul Barosu'nun Tercüman Gazetesi'ne açtığı tazminat davası başladı İstanbul Haber Servisi İstanbul Barosu Yönetim Kurulu üyelerinm Tercüman Gazetesi sahibi Kemal Hıcak ve ya zarı Ergun Göze aleyhine açtıkları 12 milyon liralık manevj tazminat davasına dün istanbul 16. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde başiandı. Davaya, Baro Başkanı ve çok sayıda avukat davacı vekilleri olarak katılırken Ergun Göze duruşmaya gelmedi. İstanbul Barosu Başkanı Or han Apaydın, Mahkemeye sun duğu dava dilekçesinde, Baro Yönetim Kurulu üyelerinin düşüncelen açıklama özgürlüğüna, taraflarm sosyal ve ekono nün sınırsızlığını savunan humik durumlarına göre saptakuk adamları olduğunu belirnır. Davalı şirket gazete sahlp terek Ergun Göze'nin söz koliği dışında ho'.dingleriyle de nusu yazılarına değindi ve büyük kârlar sağlayan ticari «Ne var ki, dava konusu yabir kuruluştur. Davalı şirketin zılar düşünce kavramınm kap sahibi Kemal llıcak ise, halkın samı dışında kalan ve hukubüyük çoğunluğunun geçim sı kun korumadığı kaba, bayağı, kıntısından bunaldığı bir dösaldırgan, şeref kırıcı ifadenemde petrol şeyhlerinj andıier niteliğindedir» dedi. ran çok yüksek bir refah sevi yesinde yaşamaktatiır. Davalı Apaydın, davalıların 12 mil şirket ve Kemal llıcak'ın ekoyon liralık manevi tazminatı nomik durumunun tazminatın fahiş bulma savına karşılık osaptanmasında göz önüne alarak da şöyle konuştu: lınmak üzere ilgiü mercilerden «Tazminat tutarları, manevi sorulmasını talep ediyoruz.» menfaatlere saldırının ağırlığı 9 Ekimde 6 günlük izin ile Isparta yarı açık cezaevinden ayrılıp geri dönmeyen Yılmaz Güney'in ka çışı ile ilgili olarak Adalet Bakanlığı müfettişleri soruşturmaları sürdürürken, İçişleri Bakanlığı yetkilileri, film sanatçısmın tüm yurtta arandığmı belirttiler. Ayrıco, Güney'in yurtdışına çıkması olasılığına karşı gereklj soruşturmanin da sürdürüldüğü edini len bilgiler arasında. Yılmaz Güney, Adana'ya bağlı Yumurtalık ilçesi yargıcını bir tartışma sonucu öldürmek suçundan 19 yı| ağır hapis cezasına çarptırılmıştı. Yılmaz Güney hakkında, yayın suçu savıyla açılmış çeşitlı da valar bulunuyor. Yahya Demirel 18 bin iira ödemeye mahkum oldu ANKARA, (ANKA) Bir süre önce Türk vatandaşlığından çıkarılan ve Panoma vatandaşlığına geçtiği saptanan Yahya Demirel, BağKur Genel Müdürlüğüne 18 bin 210 lira ödemeye mahkum oldu. Ankara 7'nci İş Mahkemesinde 23 Eylül tarihinde gıyabında verilen karar, adresind e bulun madığı icin Resmi Gazete yoluyla yayın'andı. Bağ Kur Gene! Müdürlüğü, Yahya Demirel hakkında bir alacak konusunda dava açmış tı. Mahkemece kurum tarafından yapılan harcamalara bağ lı olarak 10 bin lironın geri alınması, ayrıca yüzde 5 faiz ve 500 lira harç ücreti alınması kararlaştırdı. Mahkeme 6 bin 150 lira yargılama v e bin lira avukat ücretinin Demırel tarafından ödenmesini karara bağ ladı. Yahya Demirel, bir ay için de başvurmadığı ya da temyiz etmediği takdirde, karar kesin leşecek. VVASHİNGTON Fransa Cumhurbaşkanı Francois Mitterrand ile ABD Cumhurbaşkanı Ronald Reagan, Virginia eyaletinin Yorktovvn kentinde biraraya geldiler. Mitterrand, kabinesinde dört komünist bakan bulunan sosyalist bir hükümetin ^ideri, Reagan, özel girişimin üstünlüğüne iman etmiş doktriner bir politikacı. Yorktovvn ise, adı bayramdan bayrama duyulan bir güney kenti. Nereden nereye mi demeli? Yorktovvn buluşmasının tarihsel nedeni açık: Amerikan devriminin zaferle noktalandığı yer burası. George VVashington komutasındaki bağımsızlık savaşçıları (İngılizlere sorarsanız «Asılene) tam 200 yıl önce, 19 ekim 1781'de, İngilizler Kraliyet Ordi.su nu burada yenilgiye uğratıp, düşman komutanını esir almışlar. Bu raferde, kendi demokratik devriminin sancıları içinde bulunan Fransa'nm büyük yardımı dokunmuş Amerikalılara. Fransız donanması İngiliz donanmasını kapana kıstırmış, Fransız birlikleri ise, Amerikan devrimcileri ile omuz omuza çarpışmışlar. İngiliz Generali Cornvvallis durumun umutsuziuğunu anlayınca teslim bayrağını çekmekten başka bir çare bulamamış. İngiliz somürgeoiliğine ilk tarihsel darbe böylece vurulmuş. Bu olayın 200. yıl dönümüne Fransız Cumhurbaşkanı çağrılmayaçak da kim çağırılaçak? Bu bayram çerçevesinde Reagan ile Mitterrand İki ülke arasındaki tarihsel dostluk şerefine bol bol kadeh kaldırmak fırsatını buldulcr. Törenden arta kalan süreyi ise, dünya sorunlarını tartışmakla geçirdiler. Bu buluşmanın dünyanın şu gergin döneminde ve Meksika'nın Cancun Kentinde yapılacak olan Kuzey Güney doruğunun arifesinde yar alması, görüşmelere ayrı bir önem kazandırdı. Taraflar Ortadoğu'da Enver Sedat'ın öldürülmesi ile beliren boşluktan, Avrupa'daki nükleer silahlara kadar bir cok konuyu ayrıntılarıyla görüşüp aradakj görüş ayrılıkiarını azaltmaya çaba gösterdiler. Amerika Mektubu Haluk ŞAHİN çen hafta Pravda'da cıkan bir yazı ile bir ölçüde resmillk kaz^r.cı Bu yazıda Pravda başyazarı Viktor Afanasyev Fransa'nm Avrupa'daki nükleer silahlar konusundaki politikasını sert bir dil le eleştiriyordu. Afanasyev, Fransa'yı, ABD'nin yörüngesine girmekle suçladıktan sonra şöyle diyordu: «Fransa'nm Atlantik AnHoşması'na bağlılığı giderek Atlantizm'e mi dönüşecek? Böyle bir şey ne Fransa ne de Avrupa barışı için yararlı olur.» Kan Kan'dan Cancun'a sırasmdaki Fransız desteği nedeni ile, çok olumlu bir imge. Buna karşılık, özellikle de Gaulle'un Amerika'ya karşı takındığı dik başlı tutum bu imgeyi bıraz buKSndırmış. Ama, temelde Fransa'yı romantik bir çerçeve içinde düşlüyor Amerikalı. Filimlerde Paris'in silüeti görünür görünmez fonda akerdeon seslerl duyulmaya başlıyor. Eyfel Kulesi, romantik aşklar, şarap, par* füm ve kan kan dansı... Fransa imgesinin belli başlı fırça darbeleri bunlar. ANLAŞMAZL1K NOKTASI Fransa ABD yakınlaşması iki ülke arasında bir çok konuda görüş ayrılıklan bulunmadığı anlamını taşımıyor. Örneğin, Cancun'da yapılacak olan Kuzey Güney Fonferansı'nda takınılacak tutum konusunda derin görüş ayrılıklan var. Reagan hükümetj Üçüncü Dünya'ya yapılacak mali yardımın arttırılmasına kesinlikle karşı çıkıyor. Azgelişmiş ülkelerin kredi gereksinimlerıni özel bankalardan sağlamasını sağlık veriyor. Tek geçerli kaikınma yöntemınin ise, kapitalist yöntem olduğunu savunuyor. Hem azgelişmişlere yapılacak yardımın arttırılmasından yana, hem de bu konuda yenj kredi kurumlarının yaratılmasını destekliyor. Nitekim, Mitterrand, ABD gezisinden bir kaç gün önce Kuzey Güney Konferansı'na katılacak tüm devlet başkanlarına şu soruyu soracağını duyurdu: «Sorunların çözümü için ilgili her devletin katılabileceği küresel görüşmeterden yana mısınız?» «Üçüncü Dünya'da petrol ve diğer enerji kaynaklarının bulunup işletilmesine önayak olacak bir enerh bankasınm kurulmasını destekliyor musunuz?» ABD'nin bu sorulara yanıtının kesın bir «hayır» olduğu biliniyor. Reagan hükümeti küresel görüşmelerın bir yarar sağlamayacağını belirtiyor. Böyle bir platformda eleştirilerin başlıca hedefi olacağım biliyor. Uluslorarası kredi mekanizmalarının ise, İMF ve Dünya Bankası'nm denetımınde kalmasını kendi çıkarlan açısından daha uygun görüyor. Mitterrand'm emeklerîne ve Amerikalıiarm kanı kan dansına duyduktan hayranlığa rağmen Cancun Konferansı'nda ABD'nin katı tutumu değiştirmesi beklenmiyor... SOVYETLER K1ZGİN Geçen bahar Sosyalist Mitterrand'm Cumhurbaşkanı secilmesi burada kaygı ile karşılanmıştı. Hele komünist bakaniara kctneae sandalye verilmesi bu kaygıyı bir kat daha arttırmıştı. Ancak, bu kaygılar zamanla yatıştı. Mitterrand'm bir bakıma Giscard'dan daha uyumlu bir politikacı olabileceği sonucuna varıldı. iki ülke arasındaki ilişkiler, ufak tefek söz düellolarına rağmen, gelişrr.eye yüz tuttu. O kadar ki, şimdiye kadar Fransa'mn cvnadığı Avrupa'nm dik kafalı çocuğu rolü bu kez Alman Şanşölyesi Helmut Schmidt'in sırtına yüklendi. Bu yakmlaşmaya en fazla almanlardan birisî Sovyetler Birliği oldu. Sovyetler'in Mitterrand konusundaki hoşnutsuzluğu ge AMERİKAL1 İÇİN FRANSA Fransa'nm sıradan Amerikalınm bilinclnde çok özel bir yerl var. Tarih kitaplarından edindikleri imge, bağımsızlık savaşı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle