17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 EKİM 1981 Cumhuriyet 5 SORU Sayın Bodur, 24 ocak k&rarları ve tra kararlan 1» leyen uygulamalarla Tiirk sanayiinin bazı esid ahşkanlıklarından kurtulması. yapı değiştirmesi, daha rasyonel çalışması ve dış rekabete açık hale gelmesi amaçlandı. Bu amaca yönellrken sanayüniz öncellkle hançi sorunlarla karçılaştı? BODUR Prensıp itibariyle doğnı bulduğum 24 ocak kararlanyla sadece sanayıin dışa açılması, yapı değiştirmesi amaçlanmadı bence.. Ekonomide topyekün yapısal değişiklik amaçlandı. Ekonomi bir bütündür ve sanayı ekonominin bir parçasıdjr. 24 ocak kararîarıyla, bankalann, bankerlerm, tanm sektörünün, ticari kesimin, KÎT'lerin, bürokrasinin; kısacası ekonomidekl bütün belirleyici unsurlarm daha rasyonel çalışmaları, rekabete alışmaları, verimli olmalan dışa, açjlmaları hedeflendı. En azından kararların boyle algılanmast gerekırdi. Ancak uygulamada, bütün operasyonlann, bütün zorlukîann sanayi sektörü üzerinde yoğunlaştığı görüldü. Buna ragmen, sanayi sektörü yapısal değişikliğe yönelmede bazı önemli adımlar atmıştır. Nitekim bu dönemde, Cumhuriyet tarihımizde ilk defa sanayi ürünleri ihracatımız, tanm ürünleri ihracatımızm önüne geçmiş sanayiden bu yönde bek* lenen az çok gerçekleşmıştir. SORU Yani sizee Türk sanayii dış rekabete açılmayı başarabilecek mi? BODUR Tiirk sanayicisi, başta kredi darlığı olmak üeere karşılaştığı birçok büyük sorunlara rağmen, dış rekabete açılmayı kendisine hedef seçmiştir. Türkiye'de son 30 yülık dönemde, her kesimin katkısıyla genç ve dinamik bir sanayi oluşmustur. Şımdi bu sanayil destekleyici bazı önlemleri almadan ileri ulkelerin yüzlerce yılhk sanayileriyle ayni kulvarda yarıstırmak yarar yerine zarar getirebilir. Binbir çabayla 30 yılda meydana getirdiğimiz bu milli sanayü sınırsız rekabete ancak bir hazırlık ddnemınden sonra açabiliriz. Biz, Türk sanayicileri olarak buna inanıyoruz. SORU Şimdi içlnden geçmekte olduğumuz dftnemde sanayimiz öncelikle hangi sorunlarla boguşuyor. Yanl bu ffeçiş dönetnlnin başlıca sorunlan neler? BODUR Efendim bu geçiş döneminde sorun bir tane değil.. Çok sayıda sorunumuz var. Türk ekonomisi ve Türk aanayıi 24 ocak kararlarma hazırlıksız yakalanmıştır. Ashnda boğuştuğumua sorunlar bir günde meydana gelmiş de değildir. Bunların bır çoğu yılların bırikiminden kaynaklanmakTadır. Çdzümlenmesı ıçin zamana ihtiyaç vardır. O bakımdan belli bır zaman dilimı içinde, özel sektor ve devlet işbırliği ile sorunların öncelik sırasma gore tesbıtini faydalı görmekteyim. Bunların hangileri eko. nomıye daha fazla zarar veriyorsa, onlar sırasıyla ele alınmalı ve ışbirliğı çerçevesinde çözüm yollan aranmalıdır. Karşılaştığımıa «orunlar sadece sanayıin sorunları değildir bence.. Memleketi il EKONOMİDE DİYALOG İbrahim Bodur kirndir? 1928'de doğdu. Lıse öğrenımirıi Robert Kolef de tamamladıktczn sonra Amerika'da işletmecılik dahnda master derecesiru aldı. 1957 yılında aanayıcıliğe atılan Bodur, halen çok sayıda sanayi huruluşunun ortagı ve yonetıcısi durumunda. Bodur altı yıldan beri İstanbul Sanayi Odası Meclisı'nın başkanlığını da vurutvyor Ekonomi Strvisi Şefimiz Osman Ulagay (solda) İbrahim Bodur ile Uiagay sordu, Bodur yorntSadı "Batan batar mantığı kahul edilemez gilendiren, milli ekonominin sorunlandır. Hal böyle olunca, sanayiciye dönüp «bcnim sana verebfleceğim şu kadar. Sen her türltt değişikliği kendi n gcrçckleştir» demekle işin içinden çıkılamaz. «Bir taraf külfeti çeksin, öteki taraf nimeti paylaşsın» politıkası da çıkar yol değildir. SORU Türk aanayimin karşılaştığı sorunlar İçlnde finansman sorununun büyük ağırhk taşıdığı, pek çok sorunun gelip burada düğümlendiği görültiyor. Böyle olmas'nda sanayimizin yapısı mı, yoksa mali aistemin yapısı mı daha belirleyici rol oynuyor sizee? BODUR Çözümlenmesi gereken sorunlar arasmda finansman aorunu gerçekten öncelik taşımaktadır. Bence bu finansman sorununda, hem sanayimissin yapısı, hem de finansman kuruluşlannın yapısı belirleyici rol oynamaktadır. Bir defa sanayımizın yapisına bakalım. Bizde sanayi «ben burada bir fabrika kurayim, Iş yapayım» düfüncesiyle başlatılmış, kurulmuçtur. Şu v»j« btt polıtik mülâhazalarla ;fabrika orada kurulur mu, kurulmaz rta dıye düşunülmeden; bölgenjn yapısı, istihdam durumu müsait ml değil mi, dıye hesaplanmadan; nakliye • komünikasyon durumu, pazara uzaklığı yakınlığı, hammaddeye olan mesafesi araştınlraft' dan, gerek özel serekse kamu kesiminde fabrikalar kurulmuştur. Şimdı bunlarm bazıları kendi kendilerini yer haldedir. Ne kadar kredi verirsenız verin bunları kaynak ısraf etmekten kurtaramaasınız. SORU Sanayinrizin sermaye yapısı... BODUR Sanayıin yapısal bozukluklan arasmda özfcaynalt ve kredi dengesi, daha doğrusu dengesızliğmden söz etmek münv kundür. Baıgün bizdeki birçok kamu ve ozel sektör kuruluşunda özkaynak oranı yüzde 30 dolaymda kalmıştır. Halbuki uluslararası alanda bu oran yüzde 50'nın altına düşmez. Sınırlı özkaynah' larla kurulmuş olan sanayimiz daha başlangıçta aşırı borç yükü altına gırmiştır. Ister dövız, yani dış kredi borcu olsun, istersa Türk parası olaun.. özellikle dovız bprçları, pe$peşe gelen deva. Klasyonlarla tırmanmış, faizlerin de artmasıyla işletmeierin borff* ları taşınamaz duruma gelmiştır. SORU Peki, mali sistemin yapısal bozukluldan... BODUR Şımdi oraya geliyorum. Bizdeki finans kuruluşlaıv nın da yapısal bozuklukları, dengesizlikleri var. Bir kere bazı Ö* nans kuruluşları, direkt olarak fazlasıyla sanayiye yönelmiç durumda. Ben buna bir hata demeyecegim ama, giderek ba» bwv kalarm kendi ışı, kendi sanayileri için kuruldukları fikri hakü» olmuştur. Halbuki bankalann kamu hi2smeti gören müesseseler olduğu bilinmektedir. Kural budur. Bankanın genellikle bütün sanayie, ticari müesseselere kredi vermesi lâzımdır. Ben bunu söy lerken bütün bankalar böyle yapıyor anlamına alınmasın. Am» bu genelde böyle olmuştur. Herkes önce kendi derdine çare b u t mak durumunda olduğu için, kaynaklarım ve imkânlarjnı öncelikle kendi sınavi ve ticari kuruluşlanna verecektlr. Artan enflâsyon nedeniyle, bankaların iştlrakleri bulunan kuruluslarda da kre dı ihtiyacı'artmış, kredüerm öncelikle bu kuruluşlara kanalize edılmesi ıse kredi dağılunmdakı adaletsizliği, dengesizligi arürmıştır. Bkde bazı bankalann kendi işleri, kendi sanayileri için kurulduklan fikri hakim olmuştur. Halbuki kamu hizmeti gören bankalann genellikle bütün sanayie, ticari müesseselere kredi vermesi lazımdır. Sanayi dış rekabete açılıyorsa bankacılık da açılmalıdır. SORU Hd ySnlfl olan bn »oraııun çözftmtt İçin •bfaı lertnlz neler? BODUR Şimdi bu mesele siain dediğiniz gibi iki yönlü oV duğu için büyük önem taşıyor. Sorunun kaynağı hem amaî *• ticari müesaeseler, hem de mali sistemdtr. Dolayısıyl» düa»ltm« ve düzenleme de iki tarafta birden yapümahdır. Bankaların müş1 terisi sınai ve ticari kuruluşlar, kayıîa^ı ise halkın tasarruöan. dır. Şimdi bunun bir tarafı ihmal edilirse denge bozulur. O hal* de ne kaynağı kurutacaksın, ne de müşt«riyi danltacafcsm îşte bu denge kurulamadığı ıçin finansman sorunu ortaya oıkp mıstır. . . . M SORU • Şlmdl gelinen noktad» bu dengeyl kunnak, nnam> man sorununu cözmek lçin mali «Istem naml çalışmah? BODUR Bankacılık kesimi Türldye ekonomisinde 24 ocak kararlanyla öngörülen degişiklüderin maalesef dışında bırsktf. mışür. Bir başka ifadeyle, banka faizleri piyasa okonomisine uygun olarak rekabet içinde değil; bankalann aralanndakı centilmenlik anlaşmalarıyla belirlenmektedir. Bence serbest piyasa ekonomisi bir bütündür. Dolayısıyla ben bugün, Türk bankacılık sıstemınin sağlığa kavuşabilmesi için, yabancı bankalann Türkiye'de şube açmalarım, bankacılıkta rekabet ortamımn doğmasını çdsüüm jrolu olarak goruyorum. Bunun yanmda bir de, dahilde banka kurmak ietey«n müteşebbislere süratle izin verilmelidir. Maliye Bakanlığı'na başvurarak yeni banka kurmak isteyenlere gerekli izin verilmeli. Ekonomide, sanayide dışa açüma bankatalücta kapftU kalma.. Öyle şey olmaz... Nasü bizim içüi, sanayi için «hem dış rekabete dayan hem de yaşa» diyorla^ sa bankalar da dış rekabete zorlanmalı. Ayrıca, gerek kredi la. izlerinin, gerakse mevduat faizlerinin arz ve talebe göre, enflasyona gore makul bır lımıtte tutulması sağlanmalıdır. SORU • Bir de şunu sormak istiyorum; sanayimiaiu ve tnah sistemimizin »özünü ettiğlniz yapısal çarpıklıklarunn da etkisiyle, bugün kredi talebinin hâlâ çok yüksek olduğu söyleni* yor. Ne dersiniı?. BODUR Elimizdeki verilere göre, sanayimizde kapasite kullanımında geçen yıllara oranla 10 puanlık bir artış var. Öte yandan son 10 yılda yaşanan enflâsyon nedeniyle özkaynakkredi ilişkisi bozulan firmalar 23 ocak kararlarından sonra işıetmslerındeki darboğazları gidermek ıçm yatırım yapmak ve sermaye artırmak zorunda kalmışlardır. Bu da normal kredi taleplerini 34 kat artırmıştır. Mallyet enflâsyonunun doğal sonucu olarak yatırımların pahalılaşması ve sınaî maliyetlerin artması, anormal faiz hadlerine rağmen kredi taleblerini artırmış, büyük bo. yutlara ulaştırmıştır. Bu arada borcu borçla ödeme gibi bir formülün ortaya çıktığı da görülmüştur. Bu kredi talebiru dainıa artırmış, kredi faizleri yükselmiştir. Tasarrufta faiz önemlidir. Ama güvenlik daha da önemlidir. Çünkü Darboğazdan geçerken bazı firmalann konkordato ve benzeri yollara gitmeleri doğaldır. Bence para kredi politikasmın darboğazdaki firmalann sıkıntılarını bafifletmek için gözden geçirilmesi, ancak bu işin genelleştirilmeden, sektörlere, firmalann durumuna göre yapılması faydalı olacaktır. SORU Bu durumda olan, ciddi finansman darboğazlanna firen bazı büyük firmalann konkordato istediği, ya da konkordatonun eşiğinde bulunduğu söyleniyör. Sizce bu flrmaîar neden bu durumlara düştü?.. BODUR Bilındiği ve söylendiği gibi Türkiye bir ekonomik darboğazdan geçmektedir. Bu darboğaz geçilırkeıı, bazı ışletmelerin kuruluş aşamasmda yapılan hataları ortaya çiKacaktır. Gerek kuruluştaki hatalardan, gerekse enflâsyon nedeniyle finansman sıkmtjsından, pazarlama guçluklermden, konjonktürel dalgalanmalardan ötürü bazı firmalann guçlüklerı olacktır. Bu durumda bazı kuruluşların konkordato ve benzeri yollara gitmeleri doğaldır. Bu durum, bu gibi hallerde her memlekette olabılen dogal bir neticedir. Bazı söylentiler dışında çok şukür henüz önemli bir çöküntü yoktur. Bence para ve kredi polıtikasınm darboğazdaki firmalann sıkıntılarını hafıfietmek içm gozden geçirilmesi, ancak bu işin genelleştırılmeden sektörlere, firmalann durumuna gore yapılması faydalı olacaktır. Para ve kredi politıkasında gerekli tedbırler alınmadığı taktırde, piyasadaki bu söylentiler daha da yaygınlaşabıhr kı bu durum genel eKonomi kimi fevkalâde sakıncalıdır. SORU Çeşitli nedenlerle ciddi finansman somnlarıyla karşüaşan firmalar için zaman zaman ileri sürülen «batan batar, kalan kalır» mantığı geçerli oimalı mı sizce?. Ya da hangı noktaya kadar bu mantık geçerli olacak?. BODUR Benım şahsı kanaatıma göre, batan batar man» tığı hangi düzeyde olursa olsun geçerli bır mantık degıldır. Batan batar dediğımiz zaman ış batanla kalsa... Sanayıaskı entegrasyon dolayısıyla batan bir fırma, bırçok dığer firmalann batmasma neden olabilır. Bu mantığın ve gorüşun katı bır şekılde uygulama alanına getirilmesı, sorunları çozrnez. Bılakıs dugumlen dalla da çözülmez hale sokar. «Batan batsın, kalan kalsm» demekle mesele çozümlenmez. Bu işe mutlak surette bır çozum getirilmesı lazımdır. Bu işte her duzeydeki yöneücılerin gurevı, hal çarelerini bırlikte aramak, bırbirine destek olmaıc ve darbo ğazdan geçişı kolaylaştırmak olmalıdır. SORU Bu konuda devlete de bir görev düşüyor mu?. BODUR «Batan batar, kalan kalır» dedıklerı fırmaların kuruluşuna izin veren, bunlara teşvık sağlayan ve kredıyle üonatan devlettır. Devlet 24 ocak kararları sonucunda buyuk sıkmtılar içıne giren bu firmaları, batmaya mahkum eaemez. Tersıne müşkül durumda olan bu firmaları bu durumdan kurtarman devletın başta gelen gorevi olmalıdır. Sız dun yuzde 20 oian kredi faızını yuzde 70'e yükseltıyorsunuz, bazı firmalann mdii bunalıma gırmesıne sebep oluyorsunuz, fakat ondan sonra batan batar diyorsunuz. Bu kesinlıkle kabul edılecek bır mantık aeğudır. 24 ocak kararlarından once gayrî resmi faiz oranla rı belki resmi oranlardan daha yüksektı ama, hıçbır zaman bugunku gibi yüzde 7080 değildı. En fazla yüzde 40 dolaylarındaydı. 24 ocaktan sonra bazı firmalar yuzde 7080 faizle kredi kullanmak mecburıyetinde bırakıldı ve malî bunahma düştü. Bu fırmalarm, bu faizlerle darboğazlan aşması mümkün değildir. SORU • İhracata yönelen, dışa açılmada daha başarılı olan firmalar bu darboğazdan çıktna açısından daha mı şanslı durumda?. BODUR Dışa açılabilen, dış pazarlara girebilen firmalar, bu darboğazı atlatmada muhakkak ki daha şanslı durumda. Bu tür firmalar üretimmi hem ıç hem dış pazara satabildiğı için stoklarını daha kolay eritebilir, stok bırikiminden gelen finansman faiz yükü ve şarjları asgarıye iner. Üstelik dışa açııdığı için ihracatçılara sağlanan kolaylıklardan da yararlanır. Ama (Arkası 6. Sayfada) Siz önce îaizin yüksekliğine bakın. Ama tıemen sonra izi vaat edenin ili 3ücüne 'ı^u.HlUU»'!»^' 1 "^' .•* ' i\ . ı £••> t ^ 1 M /• i
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle