17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 2 ANİ in8an olmayacak düşler görür, klmlsin! uyanır uyanmaz unutur. Neydi yahu? diye düşünür. Yine Insan blr takım olmayacak düşler görür. uyanınca aklını kurcalar; Inanmasa bile yorumlasın diye ona buna sormaya kalkışır. Hemen karşılık hazırdır: «Aldırma, düşler tersine çıkar...» Umarım benim şu 8on hafta içinde metazorl gördüğüm düşler, daha doğrusu, gördürülen düşler tersine çıksın... Yoksa halim duman, boğazıma dek politlkaya batmış olurum, buna hiç mi hiç özenmediğim halde! O LA/LAR ve 18 EKÎM 1981 H Düş Üstüne Söyleşi Samim KOCAGÖZ nıklık arası bu işin vartasını atlamak Içln çektiklerı hep verilen uyutma ilaçlarından ileri geliyor. Şimdi uyuşturucu maddeler kullananların hallerini daha iyi anlıyorum. Demek ille de bir düşler aleminde yaşamak istiyorlar. Buysa yapmacık bir yaşam oluyor. Gerceklerden kaçmak, düşlere sığınmak oluyor kl elbette doğal bir yaşam değil. Şlmdl başıma ikinci kez geldiğl için şu uyutucu ilaclardan, uyandıktan sonra uyku halinde adamın gördüğü düşlerden söz etmek istiyorum. takıyorlar, ağrı kesicl Iğneler yapıyorlar. Ben, bir gidip bir gelmekteyım. Narkozun etkisiyle hani uyuyorum gibi. Yoğunbakım kovuşu bu kez, geçen ameliyatımda gördüğümden çok daha temiz. Boyanmış, yataklar bembeyaz. Karyolalar yenl. Perdeleri de var. Ha... adam ölürse bu perdeleri örtecekler gibisine kötü kötü düşüncelere dalarken, dalmış olacağım; hayırdır inşallah, kendimi bir beyaz mermerli saraylarda görüyorum. Acıyla, kan ter içinde, korkular İçinde bir yerlere sinmişim. Büyük ışıklı, bembeyaz bir salonun ortasında sevgili Atatürk, ayakta durmuş, karşısındaki birini azarlamakta. Bu azarlanan kişi, bir yusyuvarlak görünüyor. bir upuzun uzuyor... Valla Turgut özal mt desem, Şahap Kocatopçu mu desem... Bir turlü seçemlyorum... Ne var ki Ulu önderin sesi, açık seçik; «Benlm llkelerlmde DEVLETÇİLİK yok mu?» diyor. Ortalık gümbür gümbür gümbürdüyor. Beriklnin ne"karşılık verdiölni aniıyamıyorum. Birilerl kolumdan çekiyor. Dur yahul Ata ne diyor? anlayalım... diye bağıracağım ama bağıramıyorum, kendime gellr gibl oluyorum. Kolumu ceken Başhemşire Hanımmış; tanslyonumu ölçmekte... 160 diye söylenlp yazıyor. Hanl tanslyonum 16 demekmiş... Gördüğüm düşü, bir gün önce okuduğum gazete haberine bağltyorum. Turgut özal, Amerıka'ya. İMF'ye hesap vermeye gidlyor... diye yazıyordu. Haydl yallah yine dalmışım: Bu kez aynı dekor, Içindeylm: Ermeniler Paris'te blzim Konsolosluğu bastılar ya.. Dışişleri 8akanımız, «Amerika'ya uçuyorum şimdi, bu Iş önemll değildir. Gereken Işlemler yapılacak!» gibllerden gazetecilere demec vermiştl. Bu konu gazetelerden bilinc altıma işlemlş olacak kl (sonradan bu işin ayrıntılarını düşüneblliyorum) Koca Atatürk, o bembeyaz sarayının koca salonunda, bu kez. llter Türkmen'e çıkışmakta: «Bu ne biçlm dış polltlka! Laf laf laf laf! Yunanlılara evet efendlm, sepet efendlml Fransızların tutumuno evet •fendlm, tepet efendlml Celadet gösterln çocukl Celadet gösterlnl Ben, yurtta sulh, cihanda sulhl dedimse, yurdumuzu bu denli bağımlı bir polltlkayla yürütün mü domek istedim? Kişiükll bir polltika bizl, kendimizi saydırarak barışa götürür.. Benim Kurtuluş Savaşındakl ve de sonra ki büyük devletler arasındaki denge kurma taktikli politlkamı bilmiyor musunuz? Avrupa senî istemlyor, Amerika seni oyalıyor... Bunlara karşı kişillkll politika isterlm çocukl» Atatürkçü Eğitim? ••• ' Atatürk'ün bu sözleriyle ben yoğunbakımdakl yatağımda kıvranmaya başlamışım kendimi yitirmiş halde. Büyük bir acıyla gözlerlmi açıyorum. Eh... bu kez de sancılarımı kesmek için Hemşire Hanım basmış iğneyi ilacı... Acım ondan olacak... ne ki düşteki yürek acım geçmiyor ki... Böylesine acılar dindikten sonra benl kovuşuma kaldırıyorlar. Orada da yattığım sürece, geçmiş olsun diyen kimi Hoca doktorlar, basbayağı suçlu suçlu yüzüme bakamıyorlarmış gibı geliyor bana... Neymiş dertleri diye arkalarından soruşturuyorum. Klmisi özel muayenehane açmak zorunda kalmışlar. Hiç istemiyorlarmış bu ışi. Kendilerlni bilime, hastanedeki hastalarına vermek istiyorlarmış. Hallerini anlıyorum ve onlara inanıyorum. Doktorlar, idealist olsun! diye sözler yetmez, Zaten nice ideaüst dost doktorlar tanırım. Ama memur doktor ne demek? İŞE, mesleğin sorumluluğuna göre, bir kişinin hakkını düşünmek gerek. ÜNİVERSİTELER, Sağlık Işleri yasaları ne olacak? A ŞAĞIDÂKİ mektup, adını saklı tuttuğum bir öğreti men okurumdan geliyor. Yine bazı nedenlerle olayın geçtiği yeri de açıklamak istemedim. On gün önce, oğlumun okul arkadaşı Üniversltede uzman operatör Dr. Rahmi Zeybek, ziyaretimize gelmişti. Baktı ki ben, evin içinde bile rahatca yürüyememekteyim. «Allah Allah! bu ne korkaklık Samim Amca. alt tarafı yirmi dakikahk bir ameliyat! diye çıkıştı. Yaka paça yallah ertesl günü bizl Üniversite Ha8tanesinln Poliklinlğine... Güya bir yoklanacağız. Bre aman derken oradan 3. Cerrahi Kliniğine sevk edildik. Orada Hoca Doç. Dr. Özdemir Yararbaş, karşıma çıkmaz mı? Üç yıl önce, ağır bir mide kanamasından sonra. ustalıkla beni keemiş biçmişti. Bu ameliyatla bir» llkte 8Oİ kasığımdaki fıtığı da tamir etmiştl. Bu kez blr yıldır sağ tarafımda bir fıtık zuhur ettl, büyüdü de büyüdü. Bu yüzden başım dertte. Hocayı görünce Işim tamam! dedim, Zaten selam sabahtan önce, blr buyruk verdl koğıtlarıma bakınca: Derhal kan tahlili, elektrosu, ameliyat öncesi yoklamaları vb. Başhemşlre Hantma da, «Hastayı yatıracak yer var mı?» diye sordu. Eh... Samim Kocagöz glbl ünlfl bir yazara (!) koskoca hastanede yatacak yer bulunmaz mı? Laf karıştırmak lcln, özdemlr Beye, «senln Profesörlükten ne haber?» diyecek oldum. O da laf karıştırdı. ckadrolar donduruldu... Blz şimdi Işimize bakalım... Yarın saat dokuzda senl ameliyat edecek vaktim var... Sonra sıra gelene dek Şu kücücük amellyatın heyecanını çekersin hlc yoktu... Haydl yatağıno Samim Bey, Anastaslstler de sana blr baksınlar bakalım... Sonra konuşuruz...» dedl. Lafın burası önemlidir efendim. Amellyatlarda anastezl yapan doktorlarımıza Narkozcu, narkoz verenler... dedlnlz ml kızarlarmış... Bunu da blr hemşlre hanımın dikkatlml cekmeslnden öğrendlm. Zaten adamın kendlslnl ameliyat öncesl verilen llao ve narkozdan sonra yitirmesiyle, Iş bittlkten sonra ağrı ve sızılar lclnde uykuyla uya ••• Ameliyat masasına yatırıldığımda, bir Hemşire Hanım koluma iğne yaparken, «Ondan gtriy» doğru sıfıra sayablllr mlslnlz?» dedı. Eh o denll hesap kitap biliriz canım... Bir asistan doktor da «Arapça Samim'ln Türkç* karşılığını söyleyeblllr mislnlz?» dedi. Hayal meyal bu genc doktorun Arap ülkelerinden birinden olduğunu, bizim ünlversitede okuduğunu, şimdi uzmanlık için çalıştığını anladım. Ya da o anlattı. Velakln çok güzel Türkçe konuşuyordu bu genç. Bunları düşünürken; biz, Ey Gaziler Yol göründü deylp kendimizi yitirdlk. Bir de uyandık kl, ne yutkunabiliyorum, ne doğru dürüst nefes alabiliyorum. İkl yakama bembeyaz hemşireler toplaşmış, cyutkun, derin nefes al... Haydi geçmiş olsun...» diye konuşmakta. Bir de baktım hiç sırası değilken, her birl benden imzalı kitap istemekte. Yahu hele bir lyileşeyim diye düşünüyorum. Ama o bulanık kafayla anladım ki benl konuşturmak, kendime getirmek istiyorlar, Ben de konuşuyorum hal cHepinizin yüzünü açık seçik göremiyorum şimdi. Adlarınızı, adreslerlnlzl, yazın verln, kalan pek az mevcut kitaplarımdan imzalar size yollarım...» diyorum. Bu sırada Dr. Rahml Zeybek, durumumu yoklamak lcin geliyor, «Oh! tamam Samim Amca, hlçblr şeyln kalmamış, bakıyorum millete kitap Imzosiyle uğraşıyorsun...» diyor. Koluma serum •*• Şu sıralar, insanın bedensel dertleriyle, yüreğindeki çeşit ceşit dertleri birbirine karışıyor. Bu yaştan sonra hastalıklar bizim için. Ne kl blrazcık olsun yurt sorunlarında kafamız sakin olabilse... Oluyor... olacak inşallah dıyelim. Bu söyleşiyi bitlrirken, elbette hastalığımla ilgilenen, beni sağlığıma kavuşturan doktorlarıma teşekkürü bir borç billrlm. Geçmiş olsun diyen dostlara da. Sözümü bitirirken şunu bellrteyim: Politika dahil her işimizi hafife alıyoruz. iyl ki doktorlar hiç bir işlerinl hafife almıyorlar. Yoksa sonu ölüm! Bunu biliyorlar. Başka işlerin hafife alınmasiyle sonunda ölüm yoktur ama ölüme benzer, ölümden de beter dertler vardır. 6VET OKTAY AKBAL Hflvın Aydın Kıyımına Son... C B i l i m D ü n y a s ı /vehbı BELGJL Uzayda Yapı Çalışmaları enOz resmen açıklamadık ları halde, Amerikalılar, uzaydo yerleşme birimlerl kurmaya hazırlanmaktadırlar. Mekik adlı uzay kamyonunun deneme uçuşları bu Işin öncüsüdür. Bu nedenle biz de bu yazımız ile bunu izleyecek 4 yazıda bu konuyu ele alacağız. «Sayın İlhan Selçuk, Ben İmam Hatlp Lisesi İngillzce öğretmentyim. Geçen hafta «ABECE» başJığı altında bir yazınızı okumuştum. Yazınızın ilk bölümünde okumayazma bllmiyenlerin yüzde 70'ini kadınların oluşturduğunu söyleyerek okuryazarlık yanındu çağdaş eğltimin önemini de belirtmışsiniz. Öğretmenlik yaptığım okulda 800'e yakın öğrencl var. Bunların 2530'u kız... Onları da vellleri çağdaş ögretim için değil, bir takım dinsel bilgiler edinmelerl için okula yolluyorlar. Böyle olunca bu öğrencller kültür derslerine önem vermiyorlar. Hatta meslek öğretmenlerinin aavranısiarıyla kültür derslerinin önemsiz olduğunu kanıtiamaya çalışıyorlar. Bu yıl eylül sınavlarına glrlyordum. Blr öğrencl Içeri girince «Selamünaleyküm» diyerek eüyle alışılagelmlş jesti yaptı. Çok şaşırmıştım. Ne diyorsun? dlye sordum. Öğrenci aynı hareketl tekrarladı. Yanımdaki meslek öğretmeni bu selamı aldı. Ne var ki sınava giren öğrenci başarı gösteremeyince yanımdaki öğretmen dedl kî: Hocam burası meslek okulu, bunlar inglllzceden pek anlamazlar; zaten öğretmenleri de yoktu; hoşgörelim. Bunu söyllyen öğretmen arkadaş o sınıfların ingillzce derslerini üstlenmiştl. Ben de onun öğrettiğl kadarını soruyordum. Belli ki hiçbir şey öğretmemlş. Okullar açıldı. Sınıflara ders için girmeye başladığımda başıörtülü kız öğrenciler gördüm. Başörtülü derslere girmenln yasak olduğunu, özünde Atatürk'ün giylm devrimlne, okul yönetmeliğinin kılık kıyafetle ilgili maddesine ve son oiarak da MGK'nin okullara göndermiş olduğu tallmatnameye aykırı olduğunu söyleofim. Ve dedim kh Eğer derslere böyle gjrmek istiyorsanız, okul müdürlüğunden «derslere başörtülü girmekte bir sakınca yoktur» dlye yazı alın, getirin. Ertesi günü aynı manzarayla karşılaşınca kız öğrencllerl dışarı çıkardım. Onlar da okul müdürüne gltmişler. Müdür bem çağırttı, bu durumun öteden berj devam ettiğinj konuyu öğretmenler kuruluna getlreceğinl söyledi. Kurul günü sorunu açtım. Müdür bu Kez de kaymakamlu görüştüğünü ve Bakanlığa yazı yazdığını cevap gelınceye kadar öğrencilerin başörtülü derslere glrebileceklerini ve tartışmaya gerek olmadığını söyledi, Görüşmeler kurul tutanağına geçlrllmedi. Çünkü durumun yasal olmadığını biliyoriardı. Zaten öğrencilerin ftaşörtültı gelmesini onlar istiyorlar. Bütün başörtülü öğrencilerln kıyafetlerl aynı. Şimdi size soruyorum: Bu okuU dan çağdaş öğrencl, Atatürkçü öğrencl mi yetişlr?» Yurdun çeşitli köşelerinden bir sürü okur mektubu gelir. Bunların çoğunu yaymlamıyorum. Çoğu sıkıyönetim yasaklarının sınırına giriyor. Bir bakıma yukarıdakl mektubu yayınJamam da gereksizdi. Çünkü... 15 «20 yıl öncesinden beri imam Hatip okullarının sorunlarını gündeme getirmiş bir yazar için bıkkınlık verici bir konudur bu... Bu okullarda «hakikate giden yol akıl yolu değil, şerlat yoludur» diye öğretim yapılır. öysa Atatürk «hayatta en hakikl mürşit bilimdir» der. Terslik meydanda... Ne var ki şeriat öğretlmine yatırım bizde uzun yıllar devlet eğitiminin bir parçası olmuştur. Ayrıca Türkiye'nin ŞU bunalımlı döneminde ortaya başörtülü öğrenciler diye bir sorun çıkarmak da'bazılarının canını sıkabilir. Gerçekte kimse kimsenin başörtüsüne karışamaz; başörtüsünü çıkarmak istemeyen Milli Eğltimin lisesine girmez olur, biter. Devlet kurumlarında gıyinişin bir kuralı vardır. Yarın öbürgün aevlet dalrelerinde başörtüleri moda olursa ne yaparız? lz Adana'da görevll blr grup öğretmeniz. Kahramanmaraş kıyımının blrınci yıldönümünde bu insanlık dışı kıyımı kınadık. Bir gün işe gitmedik. Bu yüzden ük ceza olarak ilk belirlemelere göre 450, son listeye göre 161 öğretmen 15 gün gözaltına olındık 1979 da... İkinci ceza olarak 3 ay açığa alındık. Üçüncü ceza olarak sürgün edildik. Dördüncü ceza olarak mahkemenin bize verdiği tecilsiz cezalarla 1500 lira para cezaeı ödedikı Beşlncı ceza olarak, iki ay hapis yattık. Altıncı ceza olarak, iki ay süreyle görevden uzaklaştmldık. Yedincl ceza olarak, yattığımız iyl ay için 2800 lira yemek parası ödedik. Sekizincl ceza olarak, il Disiplin Kurulu'nca 4 ay terfi geçikmesı cezası aldık. Şimdi soruyoruz: Maraş olaylarını yapanlar, bebelelere, ihtlyarlara kıyarak kan akıtanlar belliyken 'Bu olaylar Insanlık dışıdır, insanlar öldürüJmesin, kıyılmasın' diyen öğretmenler en ağır cezalara çarptırılmaktadır. Olayları yapanlar mı, yoksa olayları kınayanlar mı suçludur? Öğrencilik yıllarımızda Atatürk rozetl taktık diye bizi suçlayanlar, yakamızdaki Atatürk rozetinj zorla söküp, bizlere Bozkurt rozeti taktıranlar bugün en iyi yer: lerde görev yapmaktadırlar. Bizlerse, Adana'dan Kars'a, oradan Edirne'ye sürgün ediiiyoruz. O da yetmezse gerekçesiz görevden alınıyorur. Atatürk, eğitimcilere her zaman büyük önem vermiş «Toplumu llerletecek, aydınlatacak sizlersiniz» demiştir. Blzler toplumu llerletmek istedik. Çıkarcılık yapmadık, kıyımları kınadık. Dürüst davranmak ceza almak nedeni midir?» Adana'dan bir grup öğretmen'in mektubundan pcrçalar sundum size... Bugün Türkiye ölçüsünde üzüntü veren bir öğretmen 'kıyım'ına tanık oluyoruz. Moraş boy kotuna katılmak, blr demek üyesj olmak meslekten uzakiaştırılma lle cezalandırıiıyor. Binlerce öğretmen işsiz güçeüz bırakılıyor. Böyie blr ocı durumun Milli Eğitim Bakanlığı'nca istenmediğini, böylesine bir haksızlığı ne Sayın Bokan'ın ne de bu Bakanlığın önde gelen klşilerinin doğru görmediğini düşünmek zorundayız, Öyleyse bu ağır cezalandırma işlemlerinfn nedeni, gereği nedlr? Bunun açıklamasım kim yapacaktır? B H «Uzay Yerleşim Birimleri Hakkında Plan Çalışmaları» (Spa ce Settlements, Adeslgn Study) adı altında 1977'de ya yınlandı. Bu rapor hakkında da, «Uzay Şehirlerlne Doğru» ve «Uzayın ve Ayın Yararları» (10 ve 24 nisan 1977) adlı yazılarımızda bilgi vermiştik. İlk uydunun 4 eklm 1957'de Sovyetlerce dünya çevresinde yörengoye oturtulmasından tam 11 yıl, 9 ay, 16 gün sonra Amerikalı astronot Neil A. Armstrong, 20 temmuz 1969 da, VVashington saatiyle gece 10'u 56 geçe ayağını Ay toprağına basmış ve dünyaya şu mesajı göndermişti: «Bu, Insan İçin küçük bir adım, Insanlık içln dev bir sıcramadır.» Armstrong jle arkadaşlarmı, Aya, «Apollo 11» uzay aracı götürmüştü. Bunu, 1972 ye ka darkl 3 yıl içinde, 6 Apollo ge zisi daha izledi. Bu gezilerde Aya bllimsel araçlar kondu, otomobille dolaşıldı, bir çok de neyler yapıldı. Ay toprağından örnekler alındı. Bundan sonra ki 1 yıl^ yani 1973 yılı, Gök Laboratuvarı (Skylab) çalışma larına tanık oldu. 1973'ü izleyen yıllarda Amerikalılar, uzay çalışmalarında, durgunluk dönemine girdiler. Çok koşup çok yorulmuş bir sporcunun dinlenmesi gibi bir Izlenlm veriyordu bu durgunluk. Aslında Ise uzay çalışmaları yerde sürüyordu: Bir yandan Ay'dan toplanan bilgiler değerlendirill yor, bir yandan da uzaya rnal zeme ve insan taşıyacak Mekik'in yapım çalışmaları sürdü rülüyordu. Ay bllgilerlnin değerlendirme calışmalarının özetini bir çok yazıda ele aldığımı okuyucularım anımsayacaklardır. «Ayın Anlattıklarını, «Ay Nasıl oluştu», «Gök lerin Vak'anüvissi», «Çan Çalan Ay» ve «Ayın Arkası ve Ici» adlarını taşıyan yazılarımız bunlardan sonuncu olanlardır. Yankılar ve sonrası Rapor dünya billm çevrelerinde, gazete ve dergilerde bü yük llgi lle karşılandı.' Uzay yerleşme birimleri, günün ko nusu olmuştu. Konu üzerinde ayrıntılı haberler, krokiler,. hat ta okuyucuyu kızıştırmak lcin, heyecanlı söylentller blrblrinl izliyordu. Demek Amerikalılar Ay'ı ve uzayı fethe hazırlanıyorlardı. Demek kolonileştirilme sırası şimdi uzaya gelmişti. Böyle bir şey olamazdı. 1967 tarlhli uluslararası andlaşma uzaya ve uzay cisimleri ne klmsenin sahip olamayacağını en kesin biçimde belirtmlşti. Amerikalılar, daha cok yine kendilerinln zoru ile imzalanmış olan uluslorarası bir taahhütnameyi kendileri nasıl bozabilirlerdi? Yorumlar, tahminler bir ara o kadar yoğunlaştı ki Uzay ve Havacılık Dairesi 1979 temmu zunda şu açıklamayı yapmak gereğini duydu: cBir çok gazete, dergi ve teknlk dergilerde, uzayda yer leşim birfmlerl kurulması konutunda, son bir kaç yıl için de pek çok yazı yayınlanmıştır, Bunlarda, İşin maliyet yö* nü, teknolo|lk yönü, kentlerin tek ml, birden fazla mı yapıla cağı, birimlerde yaşam koşulları... hakkında blrbirlni tutma yan bilgiler yer almış oiduğundan aşağıdaki açıklamanın yapılması gerekli görülmüştür: 1) Uzay ve Havacılık Dairesi, uzay yerleşim birimleri ko nusunda, 1975 temmuzundaki 10 haftalık billmsel toplantı dışında blr çalışma yapmamış tır, 2) Uzayda kent kurma çok masraflı blr iştir. Bu Iş İçin gerekli araç ve gereçler henüz geliştirflmemiştir. Bu Işler de çalışacakların sayısı ve te mel eğitlmleri konusu üzerinde de araştırma yapılmamıştır, Esasen, bu gün için olsun, ya kın gelecek içln oİ6un, uzay da yerleşim birimleri kurmak glbl bu gerekslnme duyulmamıştır. Ay üzerinde Istasyon ku rulması konusunda da plan ha zırlanmış değildir. 3) Yukarda sözü geçen rapordakl «koloni» sözcüğü yerl ne «yerleşim birimleri» sözcü ğünün konması kararlaştırılmıştır. Çünkü, koloni sözcüğü, Amerikanın uzayda egemenllk kurmak istedlği gibi bir izlenlm yaratmaktadır. Oysa Ame rlkanın uzay üzerinde hlçblr Iddlası yoktur. Başka ülkelerin de olmadığı gibi.» lardan iklsl Uzayda Yapım Olanakları, I ve II (Space Manufacturlng Facilitles, I and II), üçüncüsü Dünya Dışı Mad delerle Uzayda Yapım (SpaceBased Manudocturlng from NonTerrastrial Materials) adını taşıyordu. Dördüncü rapor ise Uzay Malzeme BilimleriUzay Çalışmalarında Uygulamalarıyle (Materials Sciences in Space With Application to Space processlng) diye adlandırılmıştı. 1981 yılı başında Reagan'ın yönetimi ele alması, uzay çalış malarına yeni bir boyut getirdi: Yeni başkan vergj yükünü hafifletmek için bütün bakanlıklann bütçesinden kısıntılar yapıyordu; NASA bütçesine de kısıntı getlrlldl. Reagan, bütçe smırlan içinde kalınması koşu lu ile lAtenilenin yapılabileceğl ni söylüyordu. Fakat, bütçe, uzayda birlm kurma masrafları nı karşılayabilecek mlktarda değildl. Kaldı kl, uzay harcama lannda ağırlık, Savunma Bakanlığının (Pentagon'un) gereksinmelerine verilmiştl. 1931 Yine de yürütülen çalışmalar NASA bütçesinde kıeıntı ya pılmıştır. Fakat, bu, kuramsal çalışmalar yapılmasını önleyecek düzeyde değildir. Bu yüz den de, uzay yerleşim blrimle n hakkında masa çalışmaları sürdürülmektedır. Hatta. bu alanda ufak tefek uygulamalar da olduğu gözlenmektedir. örneğin, dünya dışı maddelerden potrel, profil madeni kalaslar yapacak blr makine hazırlanmış, bunun resml basına verfl miştir. Burada, uzaya sahipllğl önleyen 1987 tarihll ondlaşmadan biraz söz etmemiz yerlnde olacaktır. Andlaşma, uzaya ve gök cisimlerine kimsenin eahiplik Iddiasında bulunamayacağını belirtmektedlr, Fakat. uzayda olsun, Ayda olsun, öbür gök clsimierfnde olsun te sisler kurulmasını önlememektedir, Bu durum, madde hükmünü, kağıt üzerinde bfr hüküm haline sokmaktadır. Oücü olan ülke uzayda da, Ay üstün de de, Marsta da tesisler kura bilir. Tabii bunlar, kuran ülke nin olacaktır. Bu da bir tür mülkiyet, yahut, hiç olmazsa, bir tür zllyedlik değil de nedîf? Isteyen ulus uzayda Is tediği yerde tesis kurabileceği ne göre tapu senedine gerek var mı? Osmonlı döneminde bütün topraklar Hazinenin idi. Fakat, bu durum, herkesin mülk sahibl olabilmesinl önlemiyordu. Şlmdl, uzay içln de aynı düzen söz konusudur: Uzay ve gök cisimleri Tanrınındır veya bütün insanlığındır. Ben Ayda bin dönümlük bir ye re yerleşmişsem sen de benlm yanımda yüz bin dönümlük bir yere yerleşebilirsfn. Ta pu soran ölmadıktan sonra,.. Bundan sonrakf 4 yazımızda uzayda yerleşmenin yoratoca0ı sorunlarla bunların cözülmesi İçin yapılacak Işler ele alınacaktır. Cumhuriyet 18 EKİM 1931 Sivas Erzurum hattı Sivas Erzurum hattımn inşası için Ankara'da cereyam eden müzakereler hakkında verilen malumat şudur: Nafia Vekaleti, Sivas Erzincan ve Erzincan Erzurum olmak üzere iki prov<e üzerinden inşaatı fcstkik etmektedir. Şimdiye kadar bir kaç mali grup bu hatlann inşaatına talip olmuşlardır, Bu şirketlerden birinin Ankara'ya gönderdiği mümessili Nafia Vekaleti ile temas etmektedir. Bu şirket vekalete bazı kolaylıklar göstereceğini ve hattın inşaatmda teferruata vanncaya kadar Nafia Vekaletinin tasvip ve arzusuna göre hareket edeceğini ileri sürmektedir. Vekalet çeşitli gruplann tekliflerini inrelemeye devam etmektedir. Başka yayınlar Evet, Amerika uzayda egemenlik kurmayacağını, yerleşim birimleri kurmayacağını söylüyordu. Fakat konu üzerinde başka raporlar yayınlamaktan geri kalmıyordu. Bun • Buca Eğitim Enstitüsünden 39 öğretmen de hiç bir gerekceye dayanmadan görevden alınmış, İzmir ilinde çeşitli ortaokui öğretmenliklerıne atanmış... Bunlardan birinin suçu öğrencilerine sorduğu bir öykücükl Öykücüğü size yazayım: Kaplumbağa hacca gitmek istemiş, öteki hayvanlar «Vaz geç, sen kim, hacca gitmek kim?» demişler. O da /Hiç değilse bu uğurda ölürüm ya' diye yanıtlamış... Öğretmen bu öykücüğün anlammı bir kompozisyon ödevj olarak yazmalannı istemiş, Ama Türkçe bölümü başkanı «kaplumbağaiarı mı hacca lâyık görüyorsun?» diye olay çıkarmış.. Sen mlsın bunu yapan, genç öğretmen bir süre sonra kendini başka bir okulda bulmuş!.. 12 Eylülden sonra yapılan haksızlık anlaşılmış, öğretmen de Enstitüdekj derslerme dönmüş. Ama blr yıl sonra yeniden okul dışına sürülme cezasına çarptırılmış... Anlaşılıyor kl. 12 Eylül öncesinin militon kişileri yeniden Milli Eğitim kademelerinde eskj etkinliklerinl bulmuşlar, yeniden kıyımlara başlamışlardır. Buca Eğitim Enstitüsünden başka okullara sürülen 39 öğretmen şu dıleği öne sürüyorlar: «Soruşturma yopılsm, hangl suçu işlediğimiz ya da işlemediğimiz meydana çıksın...» Gaziantep'den öğretmen M. Gür de, askerden dönünce yeniden göreve atanmak için Milli Eğitim Müdürlüğüne boşvurmuş... Aldığı yanıtın fotokopisini bana yollamış. Gaziantep Milli Eğitim Müdürlüğü «3 Ekim 1979'da yapılan yaea dışı boykota katıldığınız' tespit edil diğinden yeniden mesleğe alınmanıza imkân görülmedıği» blldiriliyor. Şimdi ne yapacak öğretmen M. Gür? Ne yapacak meslek dışına itilen genc öğretmenler? İşportacılık mı, satıcılık mı, boyacılık mı? Binlerce aydının, onların onbinleri bulan yakınlarının böylesine önemli bir karar olan kişiler. merciler, biraz da işin bu yanını düşünmemeli mi? Binlerce aydını bir anda sokağa atmanın, ne gerçek anlamda ulusculuğa, ne de insanlığa sığan, yakışan bir yanı olmadığını görmek o kadar zor mu? bilmerk BİLGİSAYAR ogretiyor Hafta toniarı Türkçe olarak verilen ve 16 • 35 ya} arası her ya} ve tahtîl düzeyinde kif ilereföre hazMİanmç olan BİLGİSAYAR StMİNLRLERİMİZE katılın. BİLGİSAYAR ÇAĞINOA BİLGİSAYAR ÖÖRENEREK, feir vt yafam dUztyİnizi^yüksdtin, çrvrtrizde SAYGINLIK kazamn. RPG II PROGRAMLAMA SEMİNERİ Bilgisayar (Computer) dalında Türkiye'de en yaygın ve geçerli RPG II PROGLAMLAMA Dilinin öğreti leceği bu seminer, Bilgi Işlem Sistemleri Tanıtımı vc Bilgisayar'a Giriş ife ukviye edilmi^tir. Hereke fabrikası tamir ediliyor Geçenlerde meydana gelen bir yangm neticesinde bazı dairelerl yanan Hereka fabrikasmın catı aksamınm inaşaatına başlanılmıştır. Sanayi ve Maadin Bankası fen heyeti fabrika nın yeni yapılacak kısımlarına mont© edilecek makinaların son sistem olmasma karar vermiştir. Fabrikada mesai devam etmekte ve gayet nefis kumaçlar dokunmaktadır. Fabrika, jngiliz kumaşlarına esdeğerde ve su geçmez surette lacivert kumaşlar çıkarmaktadır. Uzay Kent Çalışmaları Bu arada, uzayda kurulacak yerleşim birimlerf üzerinde dej toplantılar yapılıyordu. Örneğin, 1975 yazında, Kalifornlyadaki Stanford Üniversitesl ve Uzay ve Havacılık Dairesinin (NASA'nın) ortak cabalarıyla 10 haftalık (2,5 aylık) bir çalışma yapılmıştır. 19 profesör j ve mühendisln, 6 araştırmocının, 3 konuk bilginin, Princeton Üniversiteslnden 3 uzmanın katıldığı bu çalışmada uzay yerleşim birimlerinin biçim lerl uzayın topoğrafyası, gönaj şin öldürücü ışınlarının etkisi, birimlerde yaşayacak olanlann ruhsol bunalımları, birimlerde tarım ve yapım işleri. birımlerin yapımı için gerekli malzemenin dünyadan mı, Aydan mı, yokea asterold'lerden mi alınacağı. gibl konular üzerinde görüş alış verişinde bulunulmuştu. Uzay yerleşim birim leri İçin « koloni» 6özcüflö seçilmişti. Çalışmaların sonucu Cumhuriyet Sahibi: Cumhunyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş aciına NADtR NADt Genel Yaym Müdürü HASAN CfcMAL Müessese Müdürü EMtNE UŞAKLIGÎL Yazı İşleri Müdürü OKAY GÖNENStN Basan ve Yayan: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. Cağaloğlu Türkocağı Cad. 3941 Posta Kutusu: 246 ÎSTANBUL Tel s 20 97 03 BÜROLAR: • ANKARA: Konur Sokak 24/4 YENİSEHtB Tel; 17 58 25 17 58 66 tdare: 18 33 35 • tZMİR: Halit Ziya Bulvan No: 65. Kat: 3. • Tel: 25 47 09 IBM 3742 DİSKHT OPLRATÖR EGİTİMİ Asgari orta okul mezunu adayların kabul edileceği bu seminer, umamen makınebaşı eğitimi olarak verilcccktir, Dr. Yaşar YALÇINKAYA Dahili Gö^ns Bastalıklan Mütehassısı Hcetolarını Atatürk Cad. No: 52 Omay Apt. D Blok O. 46 (Çellktaş Sineması Karşi6i) Kartal Maltepe ad> resinde kabule başlamıştır. Bilgi Ha/ırlama Merke/i İnönü a d . Ankara Palaı ApL 77/9 Aya^pafa ittanbul '. Tel; 43 57 76 43 57 77 bilmerk ADANA; Atatürk Caddesi Türk Hava Kurumu U Haru, Kat; 2. N o : 13 Tel : 14 550 19 731 TAKV IM 18 EKÎM 1981 öğle İklndl 12.59 16.01 13 12 30 tmsak 5.3i Gttneş 742 Akşam 18.25 Yatsı 19.55 t •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle