23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ON CUMHURİYET 30 AĞUSTOS 198' Ciddiyet AÇIKLAMA Bir idam mahkumunun son arzusu Mustafa Pehlıvanoğlu hapısten kactıktan sonra Esklşehır Ulku Yolu Derneğı başkanına gıtmış, «Ağabey, ben ıdam mahkumuyum. son bır arzum var» demıştır. Bunun uzerıne başkan, örf ve adetlerımıze uyarak, «Buyur kardeşım?» dıye sorduğunda, Mustafa. ıBayramı gormek istıyorum» dıye ağlamıştır Eskışehir Ülkü Yolu Derneğ' başkanı insanıyetlığmi göstererek, hemen Mustafa'ya on bın lıra bayram harclığı vermıştlr Daha sonra Mustafa. «Ağabey ben bayramı Kütahyo'do görmek ıstiyorum» deyınce, idam mahkumunun arzusu hemen yerıne getirilmış, kendısı Kütahya Ulkü Yolu Derneği başkonına teslim edılmıştır Mustafa, Kütahya'da bayram yerıne goturulmuş. atlı karıncaya. donme dolaba btndirılmış, her cocuğa alındığı gıbı kendısıne 7 65 capında bır tabanca alınmıştır Kütahya'da birkac gün kalan Mustafa, bu kez de Kütahya başkanına, «Ağabey, nasıl olsa benı asocaklar, amma senden son bır arzum var» diye tetekte bulunmuş ve «İmansız gıtmeyevlm ağabey, bana derın bir hoca bul, bır lyice ilmimi Irfanımı artırayım, ondan sonra asılayımı demiştir Kendisıne. Aslanapa bucağına bağlı Cal köyönden aynı zamanda hacı olan llm) derın bır hoca bulunmuştur Kendısi orada. son arzusunu yerine getınrken güvenlık gücleri tarafından yakalonmıştır. Yapılonlar tamamen bir İdam mahkumunun son arzusunu yerıne getırmekten başka bir şoy deöıldlr Keyfiyet umuma duyurulur ÜLKU YOLU DERNEĞİ İDAM MAHKUMLARININ SON ARZUSUNU YERİNE GETİRME KOLU BAŞKANI Kürşat SERONBAŞI Muzoffor İZGO Türkçe konuşan Alman Yobancıkır arasında Turfc çe konuşmo modasımn yayıldığı soyteniyor. Bu bızim Için sevindirici bir olay omo geçenlerde boyle bir ornekle karşılaşınca doğrusu pek sev.nemedım Aşagıdan çağırdılar. Gazetenin kapısına bir Alman gelmiş, kimse ne istediğinı ankımıyormuş. Danışma me muru da Almonco bildlğim icin benı çağırmış. Uzun sure yabancı konuğun Almanca konuştuğunu sanarak ne İstediğinı an lamaya calıştım. Fakat, bir türlu başarılı olamadım Konuşmasını b'raz daha dikkatte dinleyince gordüm W Alman turist Türkce konusmaktadır Bundan sonra sohbetimlz şöyle geliştl: Tüıfcç* rrH konuşmok tetlyorsunuz? Pekl buyrun. Size nasıl yardun edebillrim? Evet bana nasıl yardım edebilir mislniz? Evet edebillrim ama hongi konuda acaba? Var bır konu efendim. Ben var malum bir Alman seyyah efendim. Turkay cok guzel, ben va> Turken cok sevmek. Sonra Turkçe konuşmok cok guzel. Yalnız bir var konu. Acaba nasıl? Ben de onu soruyorum. Ah efendim, evet şim« ben var okumak cok gateteler, fokat yok bır şey ınlamok Neden? Almanca okunasını b.lmlyor musunuz? Yok efendim nayn Alnonca konusmaktaylan yok 3ir probıem. Fakat Turkişe jazeteleri ne zoman Turkce /azılar var. Yok bir şey anamarndk Hayret garip mi ieğil mi? Valla pek garip değll. Eğer siz Tıirkce gazeteteri onlasaydmız o zaman daha garip olurdu. Evet cok güzel, cok güzel soylemek siz. Peki neden gazeteleri ben antamıyorsunuz? Soyledım ya bu Turkce ile cok zor. Evet cok zor efendim. Peki neden acaba zor bir şey var mı efendim. Ben var anlamamak çünkü... Eee, sonra ne olmuş? Ne olsun efendim, iyi lik sağlık. Neden cok zor bilmem siz ankıtabilir miyim? Hayır anlatamam... Peki neden acaba sorabilir mis niz? Sorabilirsiniz Cünfcü ben Turkce bilmem. Adamı böyle savabtldim başımdan. Turkçe bümeyen bır Turkle karşılaştığı İcin cok şasırdı Bu şaşkınlıkla Turkce olarak «güle güle» diye bağırıyordu Yalcın PEKŞEN Yavuz un Seruvenı K °° P Alman denızcı) Weimarlaştınlamayan! Başbakan Demırel'ın; «Ben Ecevefı Kerensky'ye, VVeımar'a benzetıyor muyum?... Ondan no köy. ne kasaba olur!...» şeklındeki sözlerının tortışması sürüyor Bır coğrafya uzmanı bu konuda gorüşünü şöyle ocıkladı: «Demırel'in soyledığl doğrudur. Weımor. Almanya'da, ne koy, ne kasaba olan ve ilçe düzeyınde bulunan sevımlı bır yerdlr. Suyu. eıektrıği vardır. Anayasası meşhurdur.» YAVUZ'UN «KÜÇÜK KIZ KARDEŞI. MIDİLÜ.. O nasıl becerdi ? Mohalleli blrblrine glrdi. Her kafadan bir ses Cikıyor. Zayıf pencereden sarkıp, «O kadar soyledim.. Dınletemedim» diye bir şarkıya başıadı. Şişmon köpurdu. iktldar olmuş.. Becerememlş. Badem bıyıklı gülümsedi. «Batı kulübüne girtfl.. Yaronamadıııı» Zayıf pencereye vura, vura cmlottı ortalığı. Muhalefet yaptım.. Anlatomoaım.. Şlşman bahcede dolonarak, «N'aapmış? Düten mi değistl? Beceremediii..» diye şarkıyı sürdurdu. Badem bıyık ağaca cıkıp fileyi salladı. «Kadayıf kızarttım.. Ylyemediiil..» Şişman bahçede ıpi gerdl. «İktldariar oklını bozduuu... Gafamı utuedfili..» Cok slnirlendl zayıt. Demokratfk oldum.. YaranomtHJım.. Bodem bıyık gevrek, gevrefc güldu. Batıla dustü.. Çıkomadıım.. Zayıf pencereye vurmaya başladı. Önerge verdim Beceremediiilm.. Şişman bahçeden ağaca doğru göz kırparak seslendi. Onerge vermlş.. Düşürememiiliiş.. Badem bıyık gerdan kıvırdı O nasıl becerdilll? Zayıf takıldı. O nasıl.. O nasıl.. O nasımıl? Şişman bahcede gobekler atarafc dolarrmaya >Aişlodı Türkeşle canıııım, Türkeşleeeee... Umur BUGAY ORTADA SANDIK Sandık üstünde sandık. Baştan aşağı yandık. Sana gönül verdikse Adam evlâdı sandık... PoLONYAllASLAN. İŞÇ/LER.'NKOMÜf Rus bayrağı çekip, Cezayir'de bulunan B Fransız üslerine saldırdık TELSİZDEN ALDIĞIM1Z HABERLER, ALMANYA İLE İNGİLTERE ARASINDASAVASIN BAŞLAMA SININ AN MESELESİ OLDUĞUNU GÖSTERİYOR DU.. agustos 1914 gunü nihayet Fransa'ya savaş ılanı telsizle bıldırıldı Duş man baskına uğratılacaktı. Breslaw Bone'yı bız ıse Phılıppevılle'ı bombalıyacak tık Rus bayrağı ile bu kıyılara kadar yaklaştık. Ve guneşın Afnka kıyüarınj yakmaya hazırlandığı saatte buralan başanyla bombaladık Onlan aldatmamız. çok kolay olmuştu. Oralarda alevler yükselirken gemimızde aldatmahk Rus bayrağının yennde Alman bayrağı dalgalanıyordu. Bombardımanımız amacına ulaş mıştı. Ve, Cezayir ordusunun gemilere bindirilmesi böylece engellenmıştı Bu sırada Fransız donanması komur almak üze re Tunus'ta bulunuyordu!. Türkîye ile ittifak undan sonra bız ve küçuk kız kardeşimız Breslaw, hızla Kuzey Batı ya doğru yol almaya başladık 4 ağustos 1914'te memleketımızden aldıgımız bır telsız hepımızı gevşetmıştı 2 ağustosta Almanya, Türkıye ile bır it tıfak yapmıştı Aldıgımız emır geregince derhal Istanbul'a gıdecektık Telsizden aldıgımız haberler Almanya ile Ingıltere arasında savaşın başlamasının an meselesi olduğunu göstenyordu. Bu takdırde Fransızlardan başka bır de İngı. lızlere karşı savaşacaktık. Italyan muttefiklerimizın tutumuna ne diyeceğımızi bılemıyorum, ama Mesına'da bıze yeteri kadar kömur vermemişlerdi Şımdi yine kömür ihtıyacı il e karşı karşıya idik Bu çok korkunç bır şeydı' Bunun geciktinl mesi bizım sonumuz olurdu. Fakat kömüru nereden alabılırdık? Ingilizler B TAŞLAMA Şol eğersiz dizgİBSiz kıl kuyruk beyaz ata, 01 ünlü semerini gene vurdu Isparta. Terör üreten odak tüketirken taze kan, îz'in var her kefende atıfetlu küheylan. Borçlu geldik dünyaya yaşlandık ödemekle, Serseri bir kurşunla ger postu deldirirsek, Öldükten sonra nâçâr kokar cesetlerimiz. Emekli Sandığından son Yolluk beklemekle. Dilenci çanağından para kapmak benzeri, Mide mi kaldı bizde sıkacak kemerleri. Bankalar krediyi halka vermeden alır. Elde avuçta ancak faizin borcu kalır. tMF rüzgânna yelken açan tekneler Ya gömülür sulara ya da vurur karaya. Heya mola hey ya hey «Tanrı yardımcı olsun» «İhlâs ile» yol aldık çarkçıbaşımız TOSUN. D PARTİLERE GORE SANDIK HOCA GENE FİKIR DEĞİŞTİRDİ Doktorun Yeri Ekonomi Kadaverik Afyonkarahisarlı Ibiş, GümOşanell Satılmış, Erzıncanlı Durmuş, Kastamonulu Memiş «Taşı toprağı altın» demış, Istanbullara geimiş Ne işcı ne de iıretıcı değıl de Hepsl bir Işporta bulmuş satıcı olmuş... İstanbul'un ortası pazaryert Durmaz akar gozüm yaşı, yüreğim kanı, alnım ter' Pazaryerı'nin dükkânları. seyyar satıcılan, sergılerı Yuz kollu ahtapot gibl sömurür dargelırlı'lerı İstanbulun ortayerl Pazaryert Tüm semtlerın ortasına ağını kurmuş Satıcı olmuş ta ülkemın tüm insanlan İ.M.F.'nın kazığından kurtulmuş. Ne insan hakları bildirısi ne hukuku beşer beyannamesı Ne Gayrı Kanunı Süleyman'ın Kanunu Esasısı Ne Nevton, ne Dalton, ne Platon, ne Rışar Burton insanağlunun yaşamını llgılendıren tek yusası Cüzdanından girıp pazardaki sergıden aşon teri Durmuş, İbiş, Memış ve Satılmış istanbula gelmiş de SATICI olmuş Demirelın oy deposuna katılmış. Arısto, Bodın. Smıth'çı Adem, Akınoiu Thomas İspinoza, Maltuz Rıkardo. Durkhaym.. Pazaryerınde hlçbır ekonomıstın sozü gecmez... Pazaryerıni yöneten düzen! İktisatcı. Aslan Başer KAFAOĞLU'nun bıle kafa's> almaz İstanbulun ortayert pazaryert Dükkancılan İşportacıları, seyyar satıcılan Keyiflenıp zam yapınca sattığı mala her bın Hemen fıyat etıketıne bır sıfır ekler diğerı. Sabah olur pazaryeri şenlenir Küfeier çuvallar, sandıkla acıııı Domates, patlıcan soğan, engınar, Kabak, şatgam, patates turup ve hıyaı Sergilere kırmızı yeşıl mor ünıformaiaııyla sıralanırlar Varılmaz yanlarına calımlarından Bır sorsanız bu gururlanmaları acabo nedi«ı? Yetlştikleri tarlayı süren sulayan çapacı Memetten Ve mutfoktakı tencereslnden midesine ulaşan Mutfak yasasıydı... istanbul'un ortası pazaryerl, durmaz akar alnım Misafir kaldıkian hafdekl aracı, paracı, karacı nokkabazlardan madrabazlardan satıcı Memişın sergısine kadar Her e| değıştirmede bır fıyat bır rütbe kazanmışlar Sabah olur pazaryeri şenlenir Sıra sıra emekli ışcl memur, dargelırliler gellr Istanbul'dan ayva da gelır nar gelır Aman annem üc aylıklar cüzdamma dar geiır... Fiyatlar fırlayınca arşı aloya kadar ır cüzdanlar yıne de dolmaz fıleler Ama dargelirlilerın fılesj yerine Cilesi dolarTakılınca ışıklı vıtrinlerdeki Fıstıkla sarmaş dolaş olmuş kaymaklı baklavaya gözler Fıriadı Dargelırlı Mehmed beyin 800"e şekeri Et fiyatları çıkardı 500'e üre'sını Yükselen fiyatlar etkıler, Mehmedın öteslnı berısın Mehmed Beyın tansıyonu 98"e fırlar Gökyüzüne fırladıkca yükselen fıyattar.. İstanbulun pazaryerıdır tam ortası Pazaryerındeki Osmanağa camıtnde bir ezan sesı Pazartesı ıkıyd. dün dört, bugün altıya yükseimış Vurulan devrirncı öğrencilerın sayısı... Dr. ihsan ÖNLÛER ••• razzo'da Breslaw bir manevra yaparken Goeben'ın ünlu amirali Suçhon da şımdj aldığı oır enürle bızim arkamıza takılmıştı. Ak. denizde Alman gemıleri olarak ışte yalnız Goeben ve Breslaw şımdi beraberdı Breslaw gemısıne bız küçuk kız kardeşımız» derdık Ağabey olan Goeben'ın yanmda o ufak v e nann kahyordu Buna karşın ağabeysıne tamı tamına uyuyor, o da 28 demz mıli hız yapabilıyordu. İşte ıkı gecedır bırlikteydık. Sıkıcı ve bogucu yaz gecelen . Simsıyah sular. Yıldızlar soluk ve yorgun ışıklar göndenyorlardı. Muthiş bır sessızlık içmde kayıyorduk Öğle sıcağında Kap Spativento'yu geçtık ve Mesına Boğazına doğru demir attık. Lımanda otekı gemılerden başka gn renkh bır vapur vardı. Bu. Doğu Afnka hattı vapurlarından General adlı bır gemi ıdı. Gemımız bu gemi Akdemz'm Doğusundayken telsizle savaş ılan edildığini bıldirmış. Suveyş Ranalına gitmekten vazgeçerek Mesına'ya dönmesıni söylemiştı. Öbür gemılere de aynı şekılde gereklı uyarmayı yapmıştık. Daha boğazı geçerken. gemımiz komür aJa. cak duruma getirılmışti Breslaw ise bızim önumüzde kömür almak içln bazır duruyordu. Çok tuhaftır kı kömur mavunalan bize yanaşnnyordu Bu Italyanlar'da birşeyler vardı. Sonunda Alman Elçıliği Italyan Hükumetıyle görüştukten sonra akşam üzen kömur almaya başlayabıldik Sevinçle işe koyulmuştuk Büyuk çabayla guverte savaşa hazir duruma sokuldu Gecıkerek de olsa iki bin ton kömur alarak ikmalimlzi tamamladık. Şımdılık onemlı bir hareket kabıliyeti kazanmıştık Artık şeytan gemi (Biz ona şeytan gemi derdik.) Goeben savaşa hazırdı. Karanlıkta sonsuz uzunluktaki gövdesi ve tehdıt edici toplanyla gemimız yine Mesina Boğazına yöneldi Breslaw önde gidıyordu. Ancak Italyan müttefıkterimize hiç guvenilmiyeceğinı anlamış. tık. Akdenizde tek başımıza iki Alman gemisi! Komür azlığı ve tek dayanak yerımiz olan Pola'dan uzakta. düşman kuv vetleriyle karşı karşıya' Ingılız ve Fransız donanmalan cıvarda ve sayılan da çok fazla Uçaklan da var Bunların bizi çevirmesinden mutiaka kurtulmalıyız Goeben ve Breslaw düşmanın üstun kuvvetle karşımıza çıkmasından önce Cezayir kıyılannda yatan Fransız bırhklenni taşıyacak gemilenn bulunduğu Bone ve Philippevılle'ye ilk darbeyi vurmak üzere hemen saldırmalıydı Cezayir'de bulunan 19 Ordu Fransa ya taşınacaktı oyu mavi deniz kurşunl blr renk almıştı Goeben aynı tempo ile kuzeye dogru yol alıyor, ınce narin Bresla''» da onun yanıbaşında gıdiyordu Bırden gemının alarm zıllerı çaldı Anında savaşa hazır duruma geçtık Gözculer bıze doğru gelen ıkı duman gormüşlerdı. Ve hızla yaklaşıyorlardı Daha sonra anlaşıldı ki bunlar çok hızlı seyreden iki Ingıliz gemısıydı En son aldıgımız telsiz haberlen bızi Ingıliz gemılenne karşı uyarıyordu Bır sure sonra bu devasa gemıler önumüzden geçtiler. Top bakımından bizden çok üstünduler Her iki tarafm mürettebatı bu geçiş sırasında savaş yerlerınde hazır ve sesslz duruyorlardı. Nezaket gereği iki füo komutanından genç olan suvari karşılaştıklan zaman ötektni top atışıyla selamlardı Bız bunu yaptık. Ancak buna karşılık alamadık. Bunu cıddi bir atış bile sanabılırlerdı İngılizler zaten bu gibi nezaketlere değer vennezlerdi. Ancak İngilız gemıleri bir sure sonra ters bir rota çızerek yavaş yavaş, bizden uzaklaşmalarma karşın hemen dönmüşler peşimıze takılmışlardı Kısa bir sure sonra bizj aralanna aldılar Kısaca bıze karşı bır komplo mu hazırlanıyordu? Aynca başka dumanlar da gözükmüş birkaç tane Ingilız kruvazörü de bize doğru geliyor lardı Manevranın nedeni anlaşılmıştı Her an ingılizler savaş ilamnı bekliyorlardı. Bu durum bildirılince bizımle savaşa gırışeceklerdı Onlan kınle izliyordum. Fakat planlan boşunaydu İzliyorlar B ız çok süratli iki Alman gemisiydik Temmuzda daha Polo'dayken kazan borulanmızı değıştirmiştık Bu durum şimdi işimize yarayacaktı Parlak mavi gökyuzünde acımasız yaz güneşi alev gi bi yakıyordu Gemıye son hız venldiğı zaman güvertenm altında dayanılmaz bir sıcaklık başlamıştı Ama ne olursa olsun kurtulmahydık Zorunlu olarak top ba şında bulunması gerekenlerin dışındakı herkes, subay v e er ateşçılere kömür taşıyorduk. Geminin içi cehenneme dön müştü Suni ruzgâr estirerek kazan kapı lannda ateşlemeyi hızlandınyorduk Bu buyük ateşlemeyle Goeben ve Breslaw tit nyor. kazanların verdiğı güçle ileri atılı yor, altta cehennemj andıran sıcaklıkta ınsanlar yarı çıplak çalışıyordu Ingıliz 'er de son hızlanyla bizi izliyorlardı Bu vahşi av tam 4 saat sürdü Mürettebai ve makineler en son kuvvetlerini sarfediyorlardı Güvertemizden baktiğımızda ar tık İngilizlerin serenlen gıttikçe kaylsoluyordu Ohh' onlardan kurtulmuştuk Galıba bu efendiler bizim kazan borulannı değiştirmezden önceki 18 mil hızda oldugumuzu sanıyorıar. YARfNı TÜRKtYE'YE ULASrYORUZ.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle