25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
IKİ CUMHURÎYET 20 KAS1M 1979 abana ülkelerin birçogunda son sekiz on yıldan beri ıkj yeni poütika konusu uzerinde duruluyon Kultür ve ilettşim politikalan. Bu konularda uluslararası konJferanslar toplaruyor, seminerler düJKnleniyor, sayısız tnceleme ve arastırmalar yapılıyor. Kültür ve iletişim politikalan gittikçe daha büyuk bir önem kazanmaya başladı. Y olayl|| ve gSrüşler Kültür Politikalan Hıfeı TOPUZ görülüyor. Oysa bagımsızlığın ve ulusal kişiliğin temelinde her şeyden önce kültürel gelişmeler yer alır. Gelişme programı içinde kültürel gelişmeye yer verilmezse yerli kultürlerin temeli yok olacak v e bunun yerini yabancı kültürler alacaktır. Bunun yanı sıra da toplumda azmlıkta kalan ufak çevreler kendi anlayışlanna göre çeşitli kultür türlerini savunacaklardır. Böylece ülkelerin kişiligini ortaya koyan özelhkler yok olacak ve bunun yerini kişiligi olmayan köksüz, ithal mah kültür türleri alacakbr. Bu soysuz kultürlerin gelişmesinde de radyo ve televizyon programlarının. yabancı basından aktanlan röportajlann büyük etkisi olacaktır. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Mudürlerinden Gabriel Valdes b u konuyu Laun Amerika Kültur Politikalan Konferansında. şöyle anlattu «Ülkelerin geiişmelerinden JdmJer yararlanıyor? Genellikle halkın ufak bir mutlu" azııilıgı. Bunlar gördükleri eğitimin, pa( rasai teknolojik ve ticari güclerinin etk siyle köprü başlannı tutuyorlar ve gelişmelerden yalnız bunlar yararlanıyor. Yeni araştırmalara göre genellikle gelişmelerdsn yararlanan azınlığın nufusa oranı yüzde 15'tir. Teknolojı ne ekonomık bakımdan taafsızdır. ne de kültürel bakımdan. Tekno'.oJi bize, yani. Latin Amerika ülkelerine göre yabana kökenlidir. Bu teknoloji bizim değerlerimlze ve gereksınmelerimize göre yaeçtığtmiz hafta Amerka'nın güney eyaletlennden Kuzey Karolina'nın küçük bir kasabası olan Greensboro'daki tekstil işçilerinin u*kçıhğı ve özellikle de Klu Klux Klan'ın gizli faaliyetlerini protestJ amacıyla düzenledikleri gös ten sırasında topluluğa silahla saldıran Klan üyeler* dört ışçi liderini öldürdü ve on kişiyi yaraladı. Olay dünya televizyoniannda aynnülarıyla yayımlandı. Greensboro Ünlversitesinde altı yıl süreyle ötrenim görmüş ve bir süre için da aynı üniversitede asistanlık yapmıştım. Bu hunharca girişımin basmımıza yansımayan bazı yanlanna kısaca değinmeyi görev billyorum. ratılmışür. Bunun somıcu olarak da yenl teknoloji bir takım saptırmalara yol açar. Yeni teknolojinin uygulanması konusund* hiç bir ulusal anlaşmaya varümamıştır. Halk demokratik bir süreçle bu teknolojiyi onaylamış degildir. Böyle olunca da toplumda gerilimler çıkar.» Gabriel Valdes bütün az gelişmiş ülkelerin gelişmeye yöneldiklerini belirtiyor Ama ne tur bir gelişmedir bu? Ne için gelişme? Hangi yönde? Kimler için? İnsanlıgıa aradıgı gelişme küçük bir azınlığın gelişmesi midir? Dünya çapmdaki bu dev güçtl teknolojik devrira bizim deneUmimizde midir? Bu dev teknoloji bizl köle durumuna sokmadı mı? Bız yalnız tüketiciyiz. Hiç b!r ahlâk kuralına saygısı olmayan bir uretim düzeninin yarattıgı tüketici topluluguyui Bu öyle bir tüketim toplulugudur ki yrlda 300 milyar dolannı savaş güçlerine ve araçlanna ayınr. Dunyadaki bllim adamlannm yansı savaş güçlennin hizmetmdedir. Bu mudur gelişme? G. Valdes şöyle diyon «170 yıldan o*rl Batı'nın demokratik değerlerine. sosyal adalete. vatandaşın özgürlügune. eğitim hakkına inandığımızı ve bunlara bağlılıgımızı haykınyoruz. Çünkü bu değerler blzim kültürumüzun birer parçasıdır. Daha önceki yüz yıllarda da biz bu değerlere inandık. Ama şu var ki biz hâlâ azgeli?miş ülkeyiz. Biz Batı'nın siyasal biçimlerini, ideolojık göruşlenni. sanat anlayışlarıru kopye sttik, benimsedik ama ne çıktı bun İlk önce UNESCO bu konulann uzerina eğildi. İlk olarak 1970'te Venedik'te kültur politikalan uzerinde uluslararası bir konferans toplandı. Biz de katılmıştık bu toplantıya. Türkiye'yi Venedik'te Prof. Bedrettin Tuncel temsil etmişti. Bundan iki yıl sonra Helsinki'de Avrupa Kultür Politikalan Konferansı toplandı (1). Sonra sıra geldi Asya Konferansı'na (Jokjakarta. 1973), daha sonra Afrika Konferansı'na (Accra, 1075). ve en sonra da Latin Amerika Kültür Politikalan Konferansına (Bogota, 1978). Şimdi sıra Arap Ülkeleri Konferansı'nda. Onu da Evrensel Kultür Politikalan Konferansı izleyecek. Böylece bütün ülkeler kendi bölgelen içinde devletlerarası bir kültür kon feransma katılmış oluyorlar. İş tabii, yalnız toplantıya katılmakla bitmiyor. Gerçek sorun bu konferanslarda alınan kararlan ulkelere yansıtabilmekte ve bunlan uygulayabilmekte. Kültür Politikalan Konferansına ülkeler genelhkle ulusal kültür örgütlerinin ve sanat kurumlannın temsilciieriyle katılıyorlar. Toplantılarda uzerinde durulan en önemli konulardan biri ekonomik gelişme lle kültürel gelişme arasındaki üişkiler oluyor. Şöyle bir durum ortaya çıkıyor. Ekonomik gelişme bir kultür politikasma dayanmıyorsa böyle bir gelişme toplumlann yaşam düzeyinde ciddi bir takım bozukluklara yol açar. toplumda insanhktan yoksun bir bilinç oluşur, bu biçim bir kalkınma insan varlığının tüm olarak gelişmesine yol açamaz. Kitlelerin gereksinmelerini karşılamak istiyorsanız kulturel etkenlerin bu jelişmeyle bütünleşmesine çahşacaksınız. Genellikle ekonomik gelişme programlannda kültürel gelişmeye yer aynlmadıgı dan? Bîz ne verebildik? Sömurgecilik çagının kaba düzeni yok oldu ama. bunun yerini başka tür baghhk ihşkıleri aldı. Çok uîusîu ortaklıklann etkisini her gün daha iyl duyuyoruz. Modern teknoloji bizim kiçüiğimize yabancı düşunceler getiriyor. Ken di gerçeklerimizden uzaklaşıyoruz. Amenkah bir yazar. Latin Amerika'daki gelişme Eüreçlerini incelerken şoyle demiş: Bu bö'gede yabancı kökenli uygarlüclarm yaratılmasına çalışıhyor. Ama bu uygarhklar Latin Amerika'ya yerleştiğı zaman bunJar ihracatçı ülkede yok olmuş olacaklardır.» Peki. ncdir bu ulusa! ve bölgesel küTturler? Örneğin Latin Amerika kultüru. kökünü Kristof Kolomb'dan önceki dönemle>"deki uygarhklarda buîan. sonra da İspanyol, Portekiz ve Amenkan etkileriyle ie gehşmiş olan bir kultur kanşımı değil mıdir? Asya ve Afrika külturleri için de buna benzer şeyler söylenemez mi? Bütün büf yük külturlerde çoğulculuktan doğan b r zenginlik yok mudur? Mutlaka köklere inip hiç etkilenmemiş salt kültürler mi arayacağız? Yok dyle şey.' Kültür zenginliği çoğulluktan oluşuyor. G. Valdes şunu ekliyor: «Amaç ulusal kültur evleri kurmak degil. bu evlere oi rer pencere açmak olmalıdır. Bu pencerelerden dışanya bakacagız » Ekonomik geiişme bize bunu sağlamayacaksa. bize bir kültür zenginlıgi ka^aadırmayacaksa ne yapalım öyle gelişmevı? Ya biz ne yaptık bu alanda? Ne yapıyoruz? Kültür politikamızı nasıl oluşturuyoruz? Sanatcılanmızın, yazarlanmızın. bilim adamlannın, egitimcilerin, üniversitelerın, akadomilerin böyle bir kültür politıkasmın oluşturulmasında katkılan olmuş mudur? Daha doğrusu. var mıdır böyle bir kültür polickamız? Hiç degilse yann için böyle politi kaiara yöneldik mi? (1) Helsinki Konferasyonunda Türk delegasyonu o zamankj Devlet Bakanı Ismail Arar. Helsinki Büyükelçimiz Hamit Batu. Prof. Bedrettin Tuncel ve Dışişleri Bakanliğmdan Ömer Ersun'la Ali Hikmet Alp'ten oluşuyordu. Zenci beyaz ışçi ayınmına son verebılmek amacıyla yürütülmuş olan faaliyetlerin nitelığine de kısaca değinmek gerekir. Burada bir zenci kadın işçinin Güney'de yaymlanmakta olan bir der giye (The Southern Patriot Mayıs 1976) yazdıgı mektuptan bazı bölümler aktaralım Irkçılığın halkı böl meye çahştığmı ve kötü bir şey olduğunun farkındayız. Adli sıstem ve patronlar bi zim bölündüğumüzü görmek isterler Çünkü bu bizi birleştirmekten ve onlara karşı mücadele etmekten alıkoyar Çalıştığımız karides plantasyonu Güney'deki ço^u endüstride oldugu gi bi. sendikasızdır. Çoğumuz kadınız ve yanmızdan fazlas azınlıklardandır Üç buçuk saat ara vermeksizin sü rekli ayakta çalışıyoruz. Bizi ısttdikleri zaman çalıştınyorlar Bir süre haftada 25 saat büe calışamıyorduk ve verdikleri de saatte 2.60 dolardı. Bu da fazla bir şey degil.. Özetlersek. günümuz Amerika'sında Amerikan rüyası artık iflas etmiştir. Haystıc gerçek tadı bir yudum Kola olmaktan çok ötededir Şu son olay. ABD'de ortayo çıkacak bir dizi olayın ne ilki ne de sonuncusu ola caktır Daha önce, 1968'da Ken' Üniversitesinde Ulusal Mbhafızlar dört ögrenciyi acımasızca öldürmüşlerdi Eetılı ülkelerde. özellikle son on beş yılda, gelişen lsçı s Mt> hareketlerine karşı egemen güçier bir tedbir olarak faşizan örgütleri güç lendirmekte ve onlara yanresml bir kimlık kazandır maktadırlar. Çoğunluğunu lumnen kadrolann oluşt'iduğu bu güçier. her türlü silahlı saldırıya girebilmo'ttedlricr Amaç bellidir. İşçi hereketl nerede güçleniyorsa, orada ırkçı. şoven örgütler kurüurmak ve yurdumuzda da çok bilinen kendi deyımleriyle. 'iti ite feırdırmak* taktiğlni uygulamaktır. Çamurdan Çirkefe... niaşılıyor kl «Batı demokrasisi» veya buyökterlmlzin deyımiyle «özgurlükcü parlamenter rejlm» yurdumuza iyiden iyıye yerleşıyor. Fıkır özgurluğünden yoksun bulunduğumuza; fıklr suçlularına kelepçe vuruldugurra: demokratik sandika ve dernek başkanlarının tutuklanmalarına; katıller dort bir yanda cirit atarken «tehlıkeli fıkırler» peşinde koştuğumuza bokma sen... Sen şu gazete haberine bak: «Ankara (Cumhurryet Bürosu) CHP Ankara mffletveklll Beklr Adıbelli, partisinden Istifa etmlstir. Adıbelll, Meclls Başkanltğıno gönderdlğl telgrafta «Üve bulunduğum CHP'den istifa ettim, gereğinin yapılmosını onoderim» CHP Genel Başkanına gonderdigl yozıda İse, «Gördüğüm lüzum ve memleket gerçekleri karşısında partinlzden Istlfo ediyorum» demektedlr. 1977'd> Ankora'dan milletvekili seçilen Adıbelli, AP'nln Ecevlt Hükümetinl duşüreceğl söylentilerlnln çıktığı geçen hazlran oyındfl AP'ye gldeceği Iddialan üzerine «Benl altınkı tcrtmok Istediler, gitmedim» demeslyle tanınmıştı. Adıbelll'nln CHP'II Bakanlara birkac kez gelerek oğ/hı İçin lastik bayiliğl rstedlğf bildirilmiştlr.» Eski CHP'lı Bekir Adıbelıı. «altın önerisınl Anafartatar"daki bir kuyumcunun yaptığını» o gunlerde söylemlşti. Şımdı partisinden îstıfa edınce sayın mllletvekllinfn koç kılo olduğunu insan ıster istemez düşunüyor. Acaba Adıbelli hazirandan bu yana şısmanlamak İçin mi bekiedi? Kendislrtl altınla tartmak Isteyenler bulundufiuno göre, her olasılık akla gelmez mi? A Rklr özgürlüğünden yoksun blrcok portlll re|imde ağırlığınca oltınla tartılan mllletvekllleri VB fıkirlerinden ötüru tutuklonan yazorlor, yazıişleri müdurleri, sendika lıderleri, dernek başkanlarını her gün gazete sayfalannda izledığimıze gore «Batılı ozgurlükçu parlamenter rejım»den soz açan büyüklerimizin sözlerins nasıl inanmazsınız? Hele bugünlerde Türkiye'de fikir özgürlüğünün anası bellenirken CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit'in ustune üstüne gıdilmesinin de kuşkusuz demokratik repmın erdemlerinl korumak amacıyla tezgöhlandıgı yadsmamaz. Bana sorarsanız. kasım ayının puslu, sısll, dumanlı ve kurtlu havasında elımi şakağtma atmıs düşunmekteyım. Ne mi düşunüyorum? Yıllardan beri yolsuzluk iddlalarıyla haşır • neslr Söleyman Demlrel'l ve cevresmi düşünuyorum. Too Ereğli Demir Celik Şirketınde Morrıson fırması müteahhıtlığlnı yaptığı dönemden başlayan yolsuzluk soylentılerinın holkolorı havaya üfledığım sigara dumanının halkaları gibi blrbirlne geciyor. 1960'larda Hacı biraderlerin 1970'lerde genç yeğenlerin üstüste yığılı dosyalarını bir katıra vursanız hayvan cöker. deveye vursanız bu cilekeş hayvan dlle geür. toşıyamam der. Bu dosyaların coğu Meclls kovuşturma komısyonlarında yıllardan beri csngele asılmış durur. İşte böyle bir ülkede CHP Genel Başkanı Ecevit üstune yağ yolsuzluğu edebiyatı yapılınaz mı? Demckraaaatik retimde, fazileeetlerin mudafaoaosını yapmaaaak bir göreeesvdir. HESAPLAŞMA 6 "COLLOQİUM,, Burhan ARPAD on 10 • 15 yılda hepsf de yabancı kokenll pek cok söz katıldı dilimiz Türkçeslne. Daha cok bilim. teknik, ya da poütika konulormda. Fakat teknik alan dışında sözlerden coğu sadece birer lot olmaktan öteye gecmedi. KluKluxK]an Yine Sahnede KLU KLUX KLAN'IN YENİDEN KANLI EYLEMLERE YÖNELTİLİ. Şİ, SENDİKALAŞMAYI ÖNLEMEK, IŞÇİ SINIFININ UYANIŞINI DURDURMAKTTR. S 1945'den bu yana Birleşmiş Milletler Yasası'nı Imzalomış Türkiye'de yılda bir kutlanan «İnsan Haklan'ndan Sehlralik» gününe anlaşrna gereğl bir suru cGOnı de cCo!loqıumjlar, Sympoziumlar, Panel'ler düzenledl. Türkiye'de son uc y'da kutlanan cDünya Şehlrçllik Günü» Latin Amerikolı Profesör Paolera'nın 30 yıl önce yaptığı önerinln Birleşmiş Mılletlerce bsnlmsenmeslyle başlamıştı. 7. 8, 9 kasım gunleri istanbul'da 30. Dunva Şehtrcllik Günü dolayısiyle bir Colloqium düzenlendi. 30'a yakın yüksek mimar ve öğretim gorevlısi şehircllik blliml üzerlne uzun uzun konuştu. Türkiye Mimorlar ve Mühendisler Odası Birliği. Şehir Planlamo Mimar ve Mühendislerl Odası ile İstanbul Güzel Sanatlar Akademtol ŞehlrciHk Araştırma Enstltüsünün ortoklaso düzenledıği bu Co4loqium*da söz alan konusmacıların kimislni dlnledim. Coğu hep soyut clzgide dolaşan konuşmolardı. Aşırı bllimsel ve kuramsal kalıp somut ömekler dile getlrmekten kacınır gibiydller. Konuyla cok yakından llgilenmeme rağmen demek istediklerinl p«k kavrayamadım. Colloqium'un yapıldığı Türk fllm orşh/l salonundan »okaflo cfcınco bir sure cevrede yürüdüm. Toplantı salonu Balmumcu. Yıldız Posta caddesl. Gayrettepe. Zinclrlikuyu gibi istanbul'un en yeni yerleşim yerlerine cok vakındı. Bütün o samtler Türkiye'de t « özellikle İstanbul'da şehircilık sözünün bir uzmanlık kavramı olarak sıkca kullanıtdığı son 10 15 yılda yerlesime acılmıştı Beledlye imor Müdürlüöu ve iskan Bokanlığınco onaylonmış plan ve projelere göre yapılmrs olması gerekiyordu yağmur altındo seyrettiğim yapılann. Ne var kı bütün yapılaşmalar birer kargaşa örneğiydi. Üc katlı yapının yanıboşında 22 katlı bir opartman yükselmişti. Barbaros Bulvan ve Yıldız Posta caddeslnin bir yanında dörder katlı. öte yanındo onar katlı opartmanlar vardı. Mezorlık, okullor. Işyerlerl, konutlar hatto hastaneier sarmaş dolaştı Uzun yıllar İstanbul'un en guzel bahcelievler semtlerinden bllinen Merkez Bankası evleri >şığı ve hovayı yok eden apartmanlara kurban edilmıstl Yüksek mlmarfarm profelerine ve bu pro(elert onaylavan yetk'li • sorumlu yüksek mimorların Imzası gereği, Mecldiyeköyü'nun o guzelim bahcefi evleri istanbul Sehir Mectisi'nin yoâunloşma plan dedisikliğiyle iki kattan on kota yükseltilmiştl Ylne vüksek mimar ve yetklll sorumlu uzmanlartn prole ve onaVino uyaun olorok Bu orodo tekel l;kör fobnkosının czenII ve bokımlı parfc bahcesi de yok edüerek hantol bir ayakfopu olanı sıkıstırılmıçtı orc/a. hgrvle kostuöum Colloalum'dan cıkınca bunlan vazmak Istemezdim Konuşmacılonn Istanbul'un hlc değil en son doğa guze'likleri elden gitmrsin diye heyecsnh önerllerinden söz edevim Isterdlm Fakat B o ^ ? •ci'rrf yokeden projelert cizen, îz'n veren, uygulayan klsilere o konu$macılar arosındo rastlann'^rrin SÖ7w l ı c i Boğaz'ın Cubuklu vomaclorını ve kıyı clzgislni simdlye kador yapılonlar yetmlyormuş gibi büsbütün yoketmek İcin prole cizenler, İstanbul Belediyesi biraz direnince Danıstav'a basvuruo bilirkişivi elde etmek icin ginş'mler vapanlar do vardı o Colloquim'da adlor listesinde. istanbul'da bir sonat akodemisinin rektörü. Mlmarlor Odası İstanbul örgütünden «ilerici görünümlü» kimselerin odlorı do vordı Ovso her 10 kasımdo «Atam Izindeyiz» diye gecistlrllmek Istenen Atatürk tBHim en gercek yol göstericıdio ördeylşinl Ankara Dil Torih Coğrafya Fakultesinın önyüzüne büyök harflerle vazdırrnıştı. kafalora iyice yerleşsin dive Oysa Halaskârq"7i Caddesinde vıllardır kapalı d"ran Atafürk iptiVnl Müzesi gib! İki katlı ve birkac odalı bir yapının boya, bodono ve onarım ts'eri icin 3 milvcn li^a oro'=> T C«ÎI ve 27 milyon liralık da giderler karşılığı isteyeb'lenler vardı. Cotloa.uim'0 belki gelmediler ama o cevrenin yakını sayılabllecek cMusbet ilim» kişileriydfler; yüksek inşaat mühendisivdiler Şu korgaşolar. çellşmeler. cekişmeler ve vurgunlar ölkesi Istanbul'do olup bitenler öylesine umut kırıcı ve İC karartıcı glbl! SevgHI Mustofa Kemai Atatürk'un «Bıllm en gercek yol göstericidin özleyişinl bile karanlh. ğa ittiler. Erol BALKANnl surdürmekte olan Amerikan Nazi Partisi (Amerikan Nasyonal Sosyalist Parti) ve Güney in ırkcı partisi kl Başkanı George VVallace'dır Amerikan Partisi ile aynı hedef ve amaçlara yönelİK eylemlerde bulunmaktadır. Sosyalizme ve işçi sınıfı hareketlerine kesinlikle düşman olan bu iki siyasl kuruluşun faaliyetleri ile Klan'ın eylemleri arasındı şaşırtıcı benzerlikler bulunduğu gözlemlenebilmektedir. Tarihln her dönemindo ırkçılık ve gericilik egemen smıflann elinde demokratik ıstekîerin bastîrılmasi için bir silab olarak kullanüageimiştir. Günümüz A merika'sında da durum fark lı degildir. Kuzey Gunev ayırunı sürmekle birlikte. kapitalistler arasında bir Kuzey Güney ayırunı pek yoktur. Kapitalistler Güneye de el atmışlar ve bu bolgelerde kapitalist üretimi hızla geliştirmişlerdir Na var ki. gelişen kapitalizmle birükte işçi smıfı hareketi de gehşmiştir. Ancak. egemen sınıflar ırkçılık gibi gorici bir ideolojiyi işçi smıfı harekeb içine sızdırmaya ug,raşrrjşîar ve geçici dahi olsa Güney'in bu geri kalraıs bölgelerinde bunu başarm şlardır. Şöyle bir örnek verebillriz! 1872 yılının yaz tatlinde işçi olarak çahştığım Grecnsboro'daki büyCi tekstil fabrikalanndan b'rindn gerçekten de llginç duşnifnlıklara tanık olmuştum. Sendikal haklardan tamamen ve kesinlikle yoksun bırakılmış olan bu fabrika işçileri arasında korkunç bir gMginlik sürdürülmekt?ydı Beyaz lşçiler zenci işçileri B birlikte aynı masada oturvp yemek yemeyi. konuşmayı hatta selamlaşmayı aşagıhk bir tavır kabul etmeya altştınlmışfardı. Pa; ronlar ve onlann silahlı fedaileri beyaz tşçilere sürekli olarak zencilerle görüşmemelerini söylemekteydıler Bana da fabrikada çalışmaya başladığım ilk gün bu uyan yapıldı. Böyle bir durumda sendikal haklardan söz etmek ve işçileri sendikalaştırmak bir Iıayh zordu Buna ragmen özellikle üniversite ftğrencilerinin son on yıldır sürdürdükleri çabalar sonucunda zenci ve beyaz lşçiler arasın daki gerginlikler kısmen yumuşatıiabilmiş ve yerini bir dayanışmaya hatta yer yer ortak örgutler kurmaya bırakmıştır. Sanınz Güney'de Klu Klux Klanı yeniden kanlı eylemlere çeken nokta da bu olmuştur. BU KLAN'IN OLUŞMASI BAŞSAĞLIĞI MTA EnstltOsö Maden Etüd Daire Başkanı meşlektaşımız HÜSEYIN ÇETİN sonsuza dek oramızdan oyrılmıçtır. Aılesme ve mestektoşlarımı?a bossoğlıg'ı dlieıiz T M M O B . JEOLOJİ MOHENDİSLERİ ODASI (Cumhurryet: 8811) Klu Klux Klan 1866'da Tennessee eyaletinin Pulaski kasabasında Iç Savaş sonrası" Güney eyalet temsllciTerinin savaşta ugradıklan yenilgiye bir tepki olarak kurulda Klu Klux eski Grekçe Kyklos'dan türetilmiştir ve çember anlamına gelir; Klan ise soyadayalı küçük topluluk. oba'dır. Iç Savaştan yenik çıkmanın doğal sonucu olarak kölelerini «özgürleştirmek» zorunda bırakılan Güneylilerin Kuzeye karşı geliştirdikleri bu tepki yüz yılı aşan bir zaman içinde ABD'nin sosyal mücadeleler tarihinde ırkçıhğın ve genciliğin bir simgesi olmuştur. îlk dönemlerde Klan taraftarlan 19. yuzyılın ikinci yansında Güney eyaletlerinde yogun tedhiş faaiiyetlerinde bulunmuşlardır Bunlar arasnda kavgah döğüşlü mitingler düzenlemek, linçler 5rgütlemek ve Güneydeki zen cl yerleşim alanlannda cinayetler gerçekleştirmek sayılntilir SosyaJ mücadeleler kızıştıkça. özellikle de 2Q. yuzyılın başlannda bu örgütün tepkilerj de toplumua değişık katmanlanna. örneğin işçilere doğru yönelmeye başlamıştır. Klan üyeleri, bir hayli eslnlendikleri. hatta tersyuz ett'Kleri Grek mltolojisine uygun adlar almakta ve beyaz giysiler. maskeler v« kuku'etalar giyerek geceleri ateşe verdiklen haçlan taşıyarak dolaşmakta ve çevrelerine korku salmaktaaırlar. 1871'de her türlü faaliyeti yasakîanan Ku Klux Klan (Ku'yu daha sonra Klu haline getirdiler) 1915* te bu kez Georgia eyaletinin Atlanta kentinde yeniden ortaya çıktılar. Savaşın koşullanndan yararlanarak 5 milyona yakın taraftar topladılar Savaşın sona ermesıyle bu üye sayılannda v zalmtı görüldü Nedir ki. 1838'Iarde Ikınci Dünya Savaşının çıkmasıyla birlikte yeniden güçlendıler. Bu kez, yalnızca zenci aleyhtarlıfı yapmakla kalmayıp. öbür etnik gruplara karşı da saldınlar düzenlediler. 1950'lerde yükselen McCarthyizm Klan'a yeni hedefler gösterdi. Bu dönemde Klan'ın lş ledigi cinayetler açıklığa kavuşamamıştır. 1970'lere ga lindiginde. gençiiğin düzentediği Vietnam Savaşı aleyhtan gösteriler ve sol mucadele Klan'ı gözeten ve kollayan sinsi güçier için yenl bir uyan oldu. Klan artık yalnızca zenci düşmam olmaktan çıkartılıp yenl bir kimliğe bürundürüldü. Bllmfyorum, oyunun kaçıncı perdeslndeviz? Emperyaüzme bağlı bir ülkede secımle Işbaşıno geçip ekonomik darboğazı aşmak Isteyen demokratik solu terskapceye getiren emperyalizmin parobabolorı doğrusu işlerlni iyi biüyorlar. Bunlann ülke lclndekl 5. kolları da ellerln! oguşturuyorlar. CHP'nin defterini dürm&k icin sağın tezgâhladığı operasyon. geldi Ecevit'e dek dayandı. Eh, köylüye yağ dağıtıp Köylü Derneğine yandaş toplamak Isteyen cocuksu ve omatörce gırışimler ve girşımcıler de sağcılara fırsat yaratmakta kusur etmedıler. Şımdı boyalı bosm devreye glrmlş bulunuyor. hem de CHP'nin şoskın muhalefetinin oluşturauğu cephaneyl kullanarak... Can cekişen bir düzenın kokuşmuşluğunda politıka camuru cirkefe dönüştü. Fikır özgürluğünün yasaklandığı bir toplumda cok partıli rejlm Işte böyle olur. Okulumuz öğretmeni yığıt. fedakâr halk cocuklarından yana değarli eğitımcl TALİP ÖZTÜRK Insanlık düşmanı, koronlık güclsrce görev başında şehit edılmıştir. Eğitim hizmetlerlndekl yerl tor doldurulacaktır. öğretmenlmızın aıieslne, yakıniarına. okulumuz öflrefnenlerine, öğrencllerıne ve velilerimlze başsağlığı dılerız. AHMET RASİM ORTAOKULU ÖĞRENCİLERİ KORUMA DERNEÖI VE OKUL AİLE BİRLİĞİ YÖNETİCİLERİ (Cumhuriyet: 88£b) T.C. ZİRAAT BANKASI GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN (Malzeme ve Satınalma Müdürlüğünden) ÇEK KARNESİ VE TASARRUF CÜZDANI BASTIRILACAKT1R 1) Bankamız gereksiniml lctn. kapalı rarf usulö takllf alınarak; a) 250.000 cilt OM.50/613/1979 örnek numaralı Türkce Çek Karnesi, b) 3.000.000 adet OM .50/625/1879 örnek numarolı Vadesız Tasarruf Cüzdanı. bastırılocaktır. 2) Bu kcnudckl Idarl ve tftknik şartnameler fle ömekler Ankara'da Malzeme ve Satınalma Müdürlüğümüzden. İstanbul (Karaköy) Şubelerlmizden almabllir. 31 Ihale Genel Müdurlüğümüzde yapılacaktir. 4) İşın geclci teminatı. teklif tutannın % 6'sı oranında olacaktır. 5) Teklif mektuplarınır» kapalı olarak en gec 3.12.1979 Pazortesl gunü saat 15.30'a kadar Ankara'da Malzeme ve Satınalma Mudürlüğümüze makbuz karşılığında teslim edllmesi gerekmektedlr. 6) Bankamız, 2490 sayılı Yasayo boğlı defllldrr. SANAYİİ VE tİCÂREf A.§ Tasarruf sahiplerine duyurur Kuruluşumuzun, % 25 Yıllık Faizli Tahvilleri 23.11.1979 Tarihinden İtibaren TÜRKİYE İŞ BANKASI A.Ş. BEYOĞLU ŞUBESİNDE SATIŞA SUNULACAKTIR. Ihrac Edllecek Tahvll Tutan Satış Süresi İIK Faız Tediyesi İlk İtfa Vade Tahvillerin Nevi Kupurler i • • 5 ı i : 45 000.000. T L 23.11 1979 • 3.12.1979 (10 gün) 3.12 1980 3.12 1982 7 Yıl Hanvllne 1500 adedl 5 000 TU 1500 adedı 10 0OO, TU 900 adedi 25 000, ru EDEBİYAT FAKÜLTESİ DEKANÜĞINDAN FoVulteml? Beserl ve Iktlsadî Coğrafyo KOrsösönde ocık bufunan docentlik kadrosuna bir atama yapılacaktır. isteklilerin gerekli belgelerie birlikte bir dılekce 1le 5.121979 tarıhıne kador Fakültemıze muracaotlorı Ilön olunur. Satış sureslnln bltlmlnl foklo eden ikinci yıhn sonundon itibaren tahvil malıkierı itfa planıno boğlı olmaksızın istedıkleri her zaman tohvillerini kısmen veya tomamen lade ı!e bu zamana kadar işlemış faizlerlyle anaparalarını birlikte gen alabllırler. Tahv.l faız nadlennlrı arttırılması ve bu arttırımın daha önce cıkartılmış tahvil faiz fiadlerlnın O'ttırılmastno müsade etrnesı halinde yenl falz oranlon şirketlmi2 tahvıüer'ne de aynen uyguıanır. Tahvillerin satışı anaporo ve faızle mın tediyesi yetkıll kıhnacak banka veya bankalar aracılığı ile yapılır. YENÎDEN ORTAYA ÇIKIŞ Klan Tklnci Dünya Savaşı öncesinde kurulan ve halea de ABDde faaliyetleri (Güzel Sanatlar: 2281) 88 "*
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle