19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURIYET Oç BAŞKENT NOTLAEI Konut sorunu işçiîerimizin belini büküyor Fikret OTYAM Kurban ve Hasan NKARA Kurban Bayramının ilk günü acıtarla başlardı biz cocuklar için. Evimizde üçbes gündür bes1 lediğimiz koyunun gczleri bcğlonır, basardı bıçağı kasap besmelelerle ve bizler pencereden seyrederdlk kanır. fışkırmasını, göz yoşları dökerek. Büyüklerimiz teselliye çalışırlardı, avuturlardı, «Eğar bu koyun kesilmeseydi, sizlerden birisj kesllecekti, neden oğlıyorsunuz?» Çocüktuk, elbette yutardık bu avur.tuları.. Şimdi Kurban Bayramında kesilen kurbanlara değil, bir oçık hava mezbahasınc dönüştürülen güzel ülkemizde öldürülen gençlerimiz için gözyaşlan döker hale getirildik.. İç ve dış güçler yani hain güçler, çıkarcı güçler ülkeyi bu hale getirdi, simdi ülkede nice aklı basında insan nice yurtsever. ic ve dış hain güçierin ülkeyi bölmek, parcalamak daha iyi sömürmek için giriştiğj akıl almaz işlere, uyguiamalara paydos demek için nomuslu bir savaş veriyor ve inanmak gerekir. Bu savaşı er ya da geç. yurtsever kesim kazanccaktır bu bir umuttur, olması, gerçekleşmesi zorunlu olan bir umuttur, bu umudu yitirmemek gerekir. Zamanın behrinde toa Viyona kapılarına dayanmış, yedl düvele hükmetmişiz, kitaplar böyle yazıyor, tarlhter. Ama şimdi biz kitaplara bakarak değil, bizzat görüyor ve yaşıyoruz ki Viyano kopılarına dayanmış dedelerin torunlarının torunlan şimdi aynı Viyana'nın sokaklannı süpürıiyor, Münih'in Berlin'in bilmem nerenin. Artık çocuk degiliz, bunlartn nedenlertni de blllyoruz ve bildiğimiz i;in, bilindiği icin, geniş bir yurtsever kesınce bilindigi için ve buna «yeter» demek için uğraş verildiğinden ülke mezbahaya çevrikJI, bilmeyen, onlama yan, bunu böyle bilsin, böyle bellesin. Bu içe ve dışa karşı bGğımsızlrk savaşıdır, bu fukaralığa paydos denmesinin savaşıdır. Bu ekonomik özgürfük savaşıdır, bu dışa bağımlılıktan kurtulma savaşıdır. Bu savaşı verenler, böyle bir namııslu savaşa giriimenin kaçınılmaz olduğunu bilenîer çoğaldıkça içte ve dışta saltanotlarını sürdürmek isteyonler de kendj hayın çıkarları için ellerin den geleni ardlarına komuyorlar ve ülkemizin şimdileri içinde bulunduğu durum budur ve er ya da geç, bu savaşı yurtseverler kazcınocaktır.. Sömürü, msan olduğundan bu yona ologelmiştir.. Sömürücüler, emek çalıcılar da her zamon suret'i hak' tan görünmüşlerdir, bilmeyen var mı? Onlan böyle gosteren bosınları vardır, teievızyonlan vcrdır, okulları vardır, kiliseleri vardır, çeşitli kuruluşları orgonları vardır, akıl almaz büyük bir şebekedir bu, akıl almaz, örümcek ağı gibi bağlıdı birbirine, kapitalist, sömürücü ülkeler böyle beslenir, böyle tfyakta kaimaya çalışır sömüriilerini sürdürmek için bunlar hakton yana, insanlıktan yana olduklarını vurgulamak isterler türlüçesitli işleriyle. Bir yurttaşımız var, bir kadın, İstanbul'un batakhanelerinde yaşamım sürduren bir oğlu var, Hasan. Hasan bu durumda olan nice çocuk gibi, dunyonın ozellikle kapitalist ülkelerinde ve buna özenen ülkelerindekj nice çocuk gibi, terkedilmiş, yani başıboş. Hasan üç kez Almanyo'ya kaçmış biietsiz, pasaportsuz. Şimdi bliiyor musunuz bazı basında en önemli yeri Hasan'ın serüveni tutııyor, cok insoncıl bir olay elbette, çünkü Almanya' da da Hasan bazı basında günün konusu, anası konsimctııs bir kadın, onüc yoşında bir çocuk, sevimlidir üstelik. Bild leitung gazetesi de bu işi parmağına dolamış, özel olrrak görevlendirrniş istihborat şefi Michael Jeanne adlı elemanını göndermiş Türkjyeye, gelip buldu Hosan'ın anasır.ı, konuştular, olanak bulunursa Hosan'ı kurtaracaklar, götürecekjer Almanya'ya, orada ya Bir ailenin yanina vsrtleceYyu öa bîr yuvaya. Ve Hasan kurtulacoktır, kurtarılacaktır. Buraya kadar msancıl herşey, insan sevinlyor, yaşasın Bild Zeitung diyor, yaşasın Almanlar, diyor. ne kadar ınsoncıl bunlar, ne kadar iyi yürekli.. Bu bozuk düzen elbette birgün düzelecektir, kimse el kapılarında kölemsl bir yaşam sürmeyecektir, bu böylece biline, bugün yurt dışında ınsanlarımız, yuzbmlerce insanımız çalışıyorsa hepsinin sayıs kadar sorun vardır, bunlardan birisi de orada çalışan insanlarımızin cocuklannın durumudur, giderek yozlaşan, ne Türk ne Alman olabilen, biz ne yapıyoruz bu cocuklar için, yapılan lor yeterlj mi elbette değil, arna elden gelen yapılmaya çalışılıyor, tıpkı emeğini sömürdükleri insanların çocuklanna oradakilorin iig: gösterdiği kadar diyelim. İnsan emeğini sömürenlerden de doha insanca bir Hgi, doha insanca ve toplu bir ilgi beklemek hakkımızdır. Yabancı işçilerin çocukları, onlan çalıştıran ülkeler için ciddi bir sorundur nice sorunlar gibi. İnsanlık, bu sorunlara ciddi olarak pğilmektir, çalınan emek yüzü suyu hürmetine. Toplu olarak egilmektir, ama eğinilmez, bunu beklemek, salt onlardan beklemek akıl dışıdır Hasanlarımıza önce, bizim sahip çıkmamız gerekir en ciddi uğraşı bizim vermemiz gerekir. Bir Hasan'ın kurtarılması, dilenciye para verip gönül rahatlığı sağlamaktan farksız değil midlr?... Neden gurbet ellerdeyiz? Neden oralarda çalışıyoruz?.. Üretilenden ne kadarını alıyoruz neden bu kadarını alıyoruz, emeğin karşılığını tastamam almak için ne yapmalı, bunun yöntemlerl nedir?.. Bu ve buna benzer soruların cevabını bulan, uygulayan, uygutamak için uğraş verenlerin Hasan'ları da kurtulacaktır, bunun bilinmesinde sayısız yarar var.. Bu sadece ülkemizin insanlarının sorunu aeğildir, bu bir akla kara savaşıdır, sömürensömürülen savaşıdır ve bakmayın ilkinin kazanmış gibi göründüğüne. Emeğini koyan olmasa karşı taraf ne yapacak?.. Peki karşı taraf işi ortaya koymasa emek üretecek ne yapacak diyenleredir sözüm, önce insan emeği gelir, insan emeğine saygıyı belletinceye kadar, emeğin karşılığını tastamam alıncaya kadar, ezilmeden, yılmadan verilecek savaş her zaman emeğin zaferi ile soruçlanrmştır, sayısız örnekleri vardır, Bu görüşte olanlara binlerce selom.. Kurban eti, tüm bunlar clanda daha lezzetli olacaktır, bayram daha kıvanclı olccaktır ve boyromı kutlamoğa daha cok hck kazcmılacaktır. Haydi o mutlu günlere merhaba... Göçmen işçl Bürolarından birl. DEN HAAG On yildır Hollanda'da calışıyor Hasan Yerlikaya. Kaldığı koca pansiyonun kucücük odasında, hem konuşuyor hem de demlediği Türk cayını yudumluyoruz. «Kolay değil gurbet ellerde yalnız başına on yıl yoşamck» dıyor .«Vallahi artık hanımla mektuplarda bile kavga eder olduk. İkide bir al ortık beni Hollandaya diye yazıyor. Haksız mı? Haklı ama, nasıl aldıracaksın? Aileyl getirebilmek için polis ev kontratı ister Belediyeye başvururuz, sıraya gir bakalım senin gibi bekleyen binlercesi var deyip bekletirler. Nah artık şurama geldi. Şeytan diyor, bul bir boş ev, kır kapısım, gir icine otur.» Konut sorunu sadece Hasan'ın değil, özellikle yoğun yerleşim bölgelerindeki bütün Türk işcüerinin sorunu. Belediyeierin konut büroları cSorun sadece Türk işçileri İçin değil ki. Hollandalı'lar için de aynı» deyip kısa yoldan kestirip atabiliyorlar. Oysa evsizbarksız Hoilandalı yok denecek kadar az. Hollandalılar da Belediyelere başvurup konut sırasına giriyorlar ama bu girdikleri sıra coğunlukla daha iyi bir konuta sahibolma sırası. 70 KİŞİYE BİR DUŞ «70 Türk arkadaş kalıyoruz bu panslyonda, 70 kişiye bir tane duş var» diyor Hasan Yerlikaya. «Aslında duşlar 4 taneydi ama üçü kullanılmaz halde. Sekiz yıldır şu küçücük odadayım. Yemeği de burada plşiriyorum, arkadaşlarımı da burada ağırlıyorum, gece de burada yatıyorum.» Hollanda yasalarına göre yabancı işçiler. eş ve cocuklarını Hollanda'ya getirmek istedikleri zaman bir konut sahibi olmak zorunluğundalar. Belediye konut yasalarına göre de, zor durumda olan ailelere öncelik tanınabildiği icin. eş ve cocukları Hollanda dışında olan yabancılara «acilllk raporu» adı verilen öncelik sağlayicı bir rapor hazırlamak da olanaksız. Bu nedenle de yabancılara (cok önemli hastalıklar dışında) öncelik vermek olanağı yok. HOLLANDA'DA KALIŞ SÜRESİ UZADIKCA .. Türk işcüerinin büyük coğunluğu, kısa bir süre içinde para kazanıp tekrar Türkiye'ye dönebilme amacıyla cıkmışlar yurt dışına. Bu nedenle de coğunlukla bir ev sahibi olup eş ve cocuklarını yanlanna almayı düşünmemişler bile. Aradan yıllor gecip geri dönüş süreleri uzadıkça, bu kez de «Geri dönülmedlğine göre barl evlmizi buraya taşıyalım» düşüncesi ağırlık kazanmaya başladı. Belediyeierin konut bürolarına yapılan başvurular, bu bürolarca, diğer başvurular gibi, sorunlar ve nedenleri dikkate alınmaksızın sıraya sokulmuş. böylece Türk işcüerinin eş ve çocuklarını getirebilmeleri icin uzun bir süre daha beklemeleri söz konusu olmuştu. Yıllarca sıra beklemek, zaten yıllardır ailesinden ayrı yaşamakta olan Türk işçisi icin çekilmez bir azap olmaktaydı. Bu nedenle bir çoğu eş ve cocuklarını kacak olarak Hollanda'ya sokmayı başarmış ve onlan bir başka Türk ailesinin evinde bir odaya yerleştirerek hic olmazsa sıla hasretinden kurtulmayı gercekleştirmişlerdi. Bu gelişme, ortaya yeni sorunlar cıkarıyordu. ACIKGÖZ KONUT BÜROLARI... Hollanda'da konut olım ve satım işlemleri, bu konuda yüksek eğitim görmüş kişilerin kurdukları bürolar aracılığıyla yürütülür. Adına Hollanda dilinde tMakelaars kantoor» adı verüen bu emlak komisyon büroları orasında birkaçı, Türk işcüerinin icine düştükleri zor durumdan yararlanmayı fırsat bilerek, şehirlerdeki en eski, kısa sürede yıkılması gereken binaları, değerinden cok daha fazlasına, büyük taksitli ödeme olanakları sağlayarak Türk işçilerine satmaya bcşlamışlardır. TÜRK SOKAKLARI Yasalara uygun yollardan yapılan bu konut satışları nedeniyle de Türk işçileri kentlerin kötu koşullu bölgelerinde, yıkılmaya yüz tutmuş evlerin sahipleri olarak gruplaşmaya başlamışlardır. Öyle ki, bazı büyük şehirlerde sadece Türk ailelerinin oturmakta olduğu sokaklar bile vordır. Bu emlak komisyon bürolarının ellerindekl evlerin tümüne yakın bir kısmının yabancı işçılere satılmış olması nedeniyle, daha ailesini Hollanda'ya getirtmemiş olan işciler yeni bir sıkıntıya düşmüşler, bu kez de arkadaşlarının yada akrabalarının sahibolduğu eski evlerden bir ycda iki oda kiralayarak sorunlarını çözümlemeye çalışmışlardır. Ama ne var ki, Hollanda vascları gereğince bu kişilere de bu kira odalarında oturabilme izni verılmemekte ve Türk işçilerinin eş ve çocukları yeniden Türkiye'ye geri gönderilme sorunuyla başbaşa bırakılmaktadır. BİR SORUN DA 21 YAŞINDAN BÜYÜK COCUKLAR.... Konuşkan, neş'eli bir kişi Bekir Açıkgöz. On yı!ı aşkın süredir Hollanda'da. O kalmakta oiduğu pansiyondan değil de yalnızca ev bulomadığından dertli. «Bir ev bulup da bu yılın sonuna kadar çoluk çocuğu getiremezsem hapı yuttum bey» diyor. sOğlcnın biri 19 yaşında öburü 20. Onun askerlik muayenesini bile yapmışlar. Bir de askere alırtarsa işte o zaman hapı yutanz. Biliyon ya, 21 yaşından sonra izln mizln vermezler burada. O zaman da o herif ne yapar Türklye'de. İş yok, güc yok, çiftlik, cubuk yok. Bu yılın sonuna kadar getirdim, getirdim. Yoksa iş işten geçmiş olacak.» «Bekir dayı» diyorum. «Niye vaktiyie başvurmadın Belediyenin konut bürosuna? Baş/urmuç olaydın şimdiye dek çıkardı sana bir ev.» «Haşa, aklımda mıydı ki burada kalmak. Ha bugün, ha yarın döneriz nasıl olsa deyip durduk. Anlıyacağın boş verdik. Geçen yıl, hanl o hanım var ya, Türklere Hollandaca dersi veriyor, İşte o, buraya pansiyona gelmişti. Sizi eve yazdırayım dedl. O zaman beni de vazdıvdı da. bir haber cıkmadı. İsçilerimiz sorunlannın çözümünü İstedikleri bir gösteride.. UTRECHT VE DEN HAAG'TA YAPILAN «KONUT İŞGAL> EYLEMİ, HOLLANDA YASALARINCA HAK OLMASINA KARŞIN POLİSÇE ENGELLENDİ O. Kuter 1SCA İşte, Türk Işçllerlni işgallndeki bir ev ve kapısında Türk kadını. biı Bazı arkadaşlar yohu bu gâvur karısı slzl komonistliğe yazıyor dedilerdi de, ben de yazsmlar hele, yazmakia komonist olunuyorsa yazsmlar bakalım dediydim.» «Eee, no'ldu sonra, kartın geldi mi?» d:ye soruyorum. «Göyya hepsininki gelmlş ama benimkl gelmedi» diyor sonra da gülerek «Yahu bizimki Moskova'dan anca gelir» diyor. cŞaka bir yana ama ben bu yılın sonuna kadar bir ev bulamazsam hapı yutuk» Kendimlzi kurtardık ama kocaman iki oğlan var. Onlan da işçi yapamazsak vallahi açlarından geberlrler Türkiye'de. Kiralık ev arıyom, bulsam ayda bin gulden verecem. Ama gâvur kclkıp da gariban Türk işcisine ev verir mi? Ev satın alayım dedim, 100120 bin guldenden aşağı ev yok. O evlere de cebinde 4550 bin guldenl olanlar talip olabilir anca. Belediyeden desen, bize s;ra geiinceye kadar, benim oğlanın askerliği de biter, plli de biter. Gei koy beni kendi yerine, çıkabilirsen çık allaşkına işin içinden.» «KONUT İŞGAL» EYLEMLERİ... Yine Hollanda yasalarına göre. uzun bir süreden beri satılmayan, satışa cıkarılmayan yada kiraya verilmeyip boş bırakılan konutların, konut sahibi olmayanlar tarafından işgal edilmesj halinde, o konutta kalabilme hakkı Işgalciye verilmektedir. Kanunlar işgalciye bazı hakları tanırken, işgale uğrayan konut sahiplerine de bazı haklar tanımaktadır. Adına «Konut işgali» adını sokabilecek blrer konut bulabilmiş olan buncı insan şimdi çolukcocuk sokaklarda mı kalacak lardı? IRK AYIRIMI YAPANLAR... Konut sorununun yanısıra başka sorunlan da vardı yabancı işçilerin. Belki de en büyük sc runları bu, ırk ayırımı sorunu olmalıydı. Örneğin, Delft şehrindeki yabancılar komitesinin toplantısında bir Belediye Meclisi üyes> «Hoilandalı ailelerden bazılarının, Belediye Ko nut Bürosuna mektupla başvurarak, oturduklar sokak yada semtlerde yabancı işciler9 ev veril memesini jstedikleri»ni acıklamıştı. Yani bu mek tuplarla denilmek isteniyordu ki: «Yabancı işci ler Hollanda'da çalışsınlar, ekonominin ağırlığı nı yüklensinler ama bizlerin oturduğu semtlerde oturmasınlar.» Ali Taşkır da yıllardır Hollanda'da calışmak ta. 1975 yılında Belediyeye başvurmuş bir ev ki ralayabilmek icin. Konuşuyoruz, «Abi üç yıldır ev çıksın diye bekllyorum» diyor. «Vallahl artık uton cımdan Izne Türkiye'ye bile gidemlyorum. Hanırr haklı olarak kızıyor. Her seferinde ha bu gün ver diler, ha yarın verecekler diye oyalayıp duruyc rum, Geçen yıl Izne glttlğlmde, yahu orada bu e kiralama İşi öyle buradakl gibi kolay değil diye kaç sefer anlattım. Ama gel de anlat anlatabilir sen. Vallahi de blllahi de gidemiyorum artık izne Bl şey değil, adım yalancıya çıkacak. Bizi oylc yıp duruyorlar. Oysa iş Hollandalı'ya geldlml biz deki gibi sıra mıra yok. Zaten elin gâvuru biz kendiyle bir tutar mıki? Artık bunca büyuk İş sizlik varken bize Ihtiyaçları yok diye düşünü yorlar.» Irk ayırımını kendi görüşüne göre anlatryoı ya Ali, aslında bu ayırım konusundo Hollanda'i bilirkişilerin de görüşlerine yer vermek gerek bu rada. Hollanda'da bîr bilim adamlarınca yapılar bir araştırmaya göre, halk arastnda büyük bi' yabancı ırklar ayınmı yapılmakta. Bu ayırımı iş ve işci bulma kurumlarından tutun da, otobüsU bir yabancının yanina oturmak istemeyen bir co! Hollanda vatandaşı (bilinçli olmasa bile) yapmak ta. YA HASTA OLANLAR.... verebileceğimiz bu. boş olarak durmakta olan bir konutun kapı yada penceresini kırarak içıng yerleşme olayı, Türk işçileri tarafından sık sık gercekleştirilmeye başlanmıştır. Ozellikle, şehrin eski ve yıkık konutlarının bulunduğu semtlerdeki Belediyeler tarafından onarılmak amacıyla boşaltılmış oian bu konutlara yerleşen Türk işcüeri, Belediyeierin mahkemelere başvurup, konuttan cıkartmasıylc kaderleriyle başbaşa bırakılmaktadır. Bu yılın 7 Temmuz Cuma günü, Utrecht şehrınin batı kesimindeki 26 Türk ailesi, işgal ettikleri konutlardan polis zoruyla çıkartılmışlardı. Oysa bu bölgedeki bir cok ev daha önce, onarıın gerekçesiyle başlatılmış. ama onarım işlemi bürokratik yada parasal nedenlerle yaptırılamadığından boş durmaktaydı. Bu boş evler 26 Türk ailesi tarafından işgal edilmişti. İşgalcilerden bıri Battal Demirci, eşi ve iki cocuğu ile birlikte daha önce kirada kaldıkları bir kücük odaya ayda ücyüz gulden ödüyordu. Osman Tuncel ise eşi ve altı cocuğuyla kiraladığı iki odada ayda beşyüz gulden kira ile oturmaktaydı. işte bu güc şartlarda yaşamakta olan 26 Türk ailesi 6 aydır boş durmakta olan evlerin kapılarını kırarak içlerine yerleşmişlerdi. Diğer yandan Den Haag şehrinde de, boş olarak durmakta olan 16 konutu işgal eden Türk ışcilerini de, Den Haag Belediyesi. mahkemeden aldığı kararla boşaltmaya zorluyordu. Başlannı Uzun süreden berl hastaymış Cemal Pola! «Dört ayda tam yedi kllo verdim abl» diyor. «Oı gün kadar hastaneye yatırdılar, baktılar ettile sonra da hapları verip çıkardılar hastaneden Mide zarında iltahaplanma varmış. Doktor, ama> sıkı pehriz yap dedf. Dediğini eiimden geldiğinc yapıyorum. Ama yalnız başıma ne kadar yapab> lirim ki? Ah, keşke evimi buraya getirebilmiş c; saydım. Belediye Konut Bürosuna gittim, has tayım ben dedim, ailem gelirse daha iyi bakılırın dedim. Sıranı bekle dediler. Bekleyelim ama nf yi? Bu gldlşle iş İşten geçmeslnl bekleyeceği: galiba.» Almanya'da kızkardeşi varmış Cemal'in «Ona mektup yazdım, durumu anlattım, o da bari sen buraya bizim yanımıza gel, burada da ha İyi bakılırsın diye cevap verdi. Doktorlar Izir verirlerse oraya gidip bir süre onların yanındc kalacağım» diyor, ve ekliyor: «Bu işçilik değ abi, bir çeşit esirlik. Hastayım, karım yanımr gelsin de daha iyl bakılayım dlyorsun, bin de reden su getiriyorlar. Ölsen gitsen kimin umu runda ki?» Konut sorunu gün gectikçe artmakta Hoî landa'da. Bu soruna bir cözüm yolu aramoi icin Türk işçilerinin kurdukları komisyonlar, grup lar da caresizlik içinde kıvranıp duruyorlar. K0 Cücük karavanlarda yaşayan Türk işiclerl va Uygar bir ülkede, insanlık d>şi şartlarda yaşamo zorunda bırakılan binlerce Türk işcisi var. Sorunlar var, büyüyen sorunlar var, insan ezen sorunlar var. Bunca var'ın arasında yo* olan tek şey sorunlara gercekci açıdan bakarak cözüm aramak... TürkiyeMuhasebe Uzmanları Derneği Sıla özlemi içilen çaylarla, yapılan sohbetlerle giderilmeye çalışılıyor . Gurbette kendi bulaşığını kendin yıkayacaksm Davulcu ile zurnacıya oturma izni alınamayınca Den Haag Türk Folklor Ekibi dağıtildı DEN HAAG Bundan bir süre önce Deı Haag'da çalışmalar yapan Türk Erzurum Folk lor ekibi, oyunları için Türkiye'den getirttikler davulcu ve zurnacıya yabancılar polisindeı oturma izni ahnamadığı için çalışmalannı dur durmk zorunda kalmışlardır. Türk işçilerinin kendi çabalanyla oluştur duklan bu folklor grubu yapılan Türk gecele rinde oldugu kadar, Hollandalılar arasında & büyük bir ilgiyle seyredilmekteydi. Bu konuda kendisiyle konuştuğumuz, gru bun kurucusu Rasim Saraç 4ki elemanımıu oturma izni alamayınca çalışmalarımızt dur durmak zorunda kaldık. Çünkü Türk Folkloı oyunları kasetler yada plcklar tarafından ça lınan müzikle oynamak olanaksız. Oyunlanr tempo ve hareketliliği anında hızîandırma ya da yavaşlanmayı gerehtirmektedir. Müzisyen lere izin almak için başvurmadığımız kurulu{ kalmadı. Biz de sonunda çıkar yol olmadığı m görerek, oturma izni alamayan arkadaşla rımızın Türkiye'ye geri dönmeleri ile çalışma lanmızı ne yazık ki durdurmak zorunda kal dıfe> demistir. Sınav Duyurusu Memleketimizde boşluğu hissedilen MUHASEBE UZMANI ihtiyacını karşılamayı ve mesleği geliştirmeyi omaç edinen TÜRKİYE MUHASEBE UZMANLARI DERNEĞİ Uzmanlık Sertifikası Sınavı 11 aralık 1978 pazartesi günü başlayıp üç gün devam edecektir. Katılma şartlan ve adaylardan aranan nitelikler şunlardır: a) İktisadl, Ticari ve Mali alanlarda Yüksek öğrenim mezunu olmak; b) En az iki yıl Muhasebe mesleğinde staj yapmış bulunmak. Sınavlara giriş icin en son başvurma tarihi 30 kasım 1978'dir. isteklilerin yazıh olarak müracaatları rica olunur. MÜRACAAT: TÜRKİYE MUHASEBE UZMANLARI DERNEĞİ Beyoğlu Tünel ilk Belediye Cad. 5/2 Kucük Tünel Apt. TELEFON: 45 06 45 HOLLANDA'DA İSCİLERİMİZİN TEK ZAMAN GECİRME ARACi; TELEVİZYON İZLEMEK.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle