05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
OIMHIttim lkemizbı bug.Snkü yerleşme düzenl. yüzyıllsr içinde oluştnuştur. Bu desenin biçimlsnişi, yalnızca coğrafya, iklim, yer kabuğu özelliklerine ilişkin nedenlerle açıklanamaz. Anadolunun scn yüzyı 1larda dört yönden gelen ele geçirme, saldırı dalgalan, göç hareketleri, sayısız eavaşlar, nüfus çekişmeleri. eşkiya zorbahklan, başkaldjnrkıİEU, ayaklanmalar, sürekli çıkar çatışmaları, bunlann yarattığı huzursuzluklar, güvensizliklcr sonunda, tarihsel etmenlerle biçimlenmiş bir kırsal doku sözkonusudur. Bu dokunun ana czellikleri şöyle özetlenebilir: Kırsal yen leşme düzenı. çok sayıda r.üfusça küçük muhtarlık birimleri ile bunlara bağlı köyaltı yerleşmelerden oluşmuştur. Köyler, köyaltı yerleşmeieri, çoğunlukla engebeli, konumu elverişsia yerîerdc kurulmuşlardır. Toprağın eğimi, verimi, mülkiyet durumu, can ile mal güvenliği gibi nedenlerle köylerin üçte biri dağınık yerleşrneler ntteüğindedir. Yerlesmeler, ü ya da ilçe merkezlerine erişilmesi giiç olan uzaklıklarda kurulmuşîardır. Kırsal yerleşmelerin önemli bir dilirni geniş clçüde doğal afetlerle karşı karşıya bulunmaktadır. Kırsal yerleşme düzenirün yarattığı sorunlar Çöylece ezellenebilir: (1) Kamusal hizmetler ile altyapı, küçüîc topluluklarda, en elverişli işletme büyüklüğüne vanlmadığı için, daha pahalıya mal olmaktadır. Nüius arttıkça, kişi başına gider azalmakta, belli bir büjiıklükte bu optimuma varmaktadır. Optimum büjüklük aşılınca, kişi başına gider yeniden artmaktadır. (2) Küçük topluluklann sorunlanyle uğraş mak yönetsel açıdan çeşitli güçlükler doğurmak tadır. Olanaklar ve dıkkat çok sayıdaki yerleşme noktalanna yayılmakta, yoğunluğunu, etkisi ni yitirmektedir. (3) Küçük tophıluklann yerel gereksinmelerini gidermek, sorunlannı çözmek için giriştikleri çabalar da yetersiz kalmaktadır. (4) Elverişsiz yerde kurulmuş, küçük ve dağınık topluluklar, bir yandan toprak darlığından yakınmakta, öte yandan ürünlerini pazarlama, değertendirme güçlükleriyle karşı karşıya bulun İ UMMUZ 1976 Ö OLAYLAR VE GÖRÜŞLER YERLEŞME SORUNLARI Prof. Dr. Cevat GERAY naklan buna elverişli değildir. Herkesin alışılmış çevresinden kopmaya istekli olmasını bekleyeıneyiz. Üstelik, toprakinsan ilişkilerini tümüyle yeniden düzenlemedıkçe köylerin birleştirilmesi Uretim sürecini olumsuz yönde etkiler. AJTII güçlükler, orman içi ve bitişiği köyler için de söz konusudur. Köy Enstitüleri döneminde «Bölge yatüı okulları» ile ilk kez uygulaması yapılan, sonra da; Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planında öngörülen, ikinci bir görüşe göre, köyleri birleştirmek yerine, köy kümelerinin ortasındaki bir yerleşme noktasmda köye yönelik hizmetlerin yoğunlaştınlması önerilmiştir. Böylece sunulan hizmetlerin daha çok sayıda köylü nüfusun yararlanmasını sağlamak amacıyle yapılan çalışmalar sonucunda il merkezi ilçeler ile ilçe merkezleri dışında 3546 yerleşme, «merkea köy» olarak seçilmiştir. Merkez köy uygulaması yalnızca hizmet v« tesislerle sınırlı tutulmuştur. Yerleşim düzenini etkilemek amacı uzun solukludur. Ekonomik girişimlerin dağılımı endüstrileşme tanmsal endüstrilerin gelişUrilmesi siyasalanyle, işin ekonomik boyutuyle bir arada elele almmamıştır. Bunun gibi, merkez köye bağlı yerleşim kümelerinin yönetsel statüsüne ilişkin ilkeler de saptanmış yeniden düzenleme önlemlerine başvurulmuş değildir. Merkez köylerin, köy sorunlarının ele almması, yerel halkın sorunlannı çöztne girişkenliğini kazanması, yerel kaynaklann harekete geçirilmesi, ileri teknolojinin yayılması, yerel örgütlenmelerin geliştirilmesi için bir toplum kalkmması ve halk eğitimi merkezi görevini de yüklenmesi düşünülmemistir. Yerleşme, Uretim, örgütlenme, endüstrileşme, insantoprak ilişkilerini düzeltme açısmdan toplumsal ve ekonomik değişme boyutlannı içermemektedir. Uygulamada, hizmet götürülmesinde de «merkez köy Ukelerine uyulmadığı anlaşılmaktadır. kent» tasansıdır. önce 1969 sonra 1973 Seçim Budirgeleri'nde, MSP üe kurdugu hükümetin izlencesinde CHP, köykent'e ayrı bir yer vermlştir. CHP'nin bu önerisi, MHP'nin benimsediği «tarımkent» önerisiyle benzerlikler tasıyor gibi görülmekteyse de «köykent», temelinde CHP nin savunucusu olduğu, «halk kesimi»nin kırdaki uzantısı, hatta kökeni olarak ele alınmaktadır. Böylece, köykent deseni, kentte, tanmda istenen düzen değişıkliğinin uygulams aracı olarak toplumsal, ekonomik boyutlar getirmektedir. CHP 1973 seçim bildirgesinden de anlaşılacağı gibi, köykent, köyden kente, köylülükten kentliliğe, tarım toplumundan endüstri toplumuna sağlıklı, düzenli olarak geçilmesi amacına yönelmiştir. CHP Genel Başkanı Sayın EcevitTn, Köyişlerl ve Kooperatifler Bakanlığınca 18 mart 1974 günü düzenlenen toplantıda Başbakan olarak yaptıgı konusmada da belirttiğl gibi, köykentlerle yalnızca yeni bir yerleşim biçimi, yeni bir yönetim biçimi, değü, kırsal kesimde yasayan halkın ö»lemlerine, alışkanlıklarına en uygun bir yaşam biçimi getirilmek istenmektedir. bfr de İştasan haarlanmışsa da, tüm çalışm»» lar bir ön araştırma olmaktan iîeriye gidememistir. Köykent, kentleşmeye bir tepki olarak sa UIIIIIIIIIIJIIIII1IIIIIIIIII ıııııııııııııııııııınmıçı vunulmuştur. Dengeli olmayan, belli merkezlere yönelik kentleşme doğurduğu kimi sorunlara bakarak kentleşmeyi yavaşlatmak, nüfusu kırda tutmak kalkınmanın «endüstrileşme» ereŞini de engelleyici bir tutumdur. Toplumsal değişmeyi yavaşlatabilir. Endüstri ile tanmm tümleşmesi, daha doğrusu kırsal alanda tarıma dayalı işleyi2 min gelistirilmesi ile ağır endüstrinin kırsal alanda kurulması birbiriyle karıştırılmıştır. Köy kent, kentleşmeden bağımsız olarak düşünül | OWay Akbah Ölümsüz Oyun (2. Baskı) 15. 5 meyecek olan endüstrileşme sürecini engelleyici biçimde ele alınmamalıdır. Köykent, ülke yer = İlhan Selçuk: Yeni Kırallar Yeni Soytarılar (2. Baskı) 20. 5 leşme düzeninin tümü içinde düşünülmemistir, = Prof. Dr. Doğan Kuban: Sanat îarihimizin Sonınlan 15. S denilebilir. Köykentin işlevlerirjn buna göre belirlenmesi gerekir. Özellikle, kamu hizmetleDoğan Nadi: Bir Dakika 15. = rinin köykentte yoğunlaştınlmasından bekle = nen tutumun en çoğa çıkanlması açısmdan da Melih Cevdet Anday: Sosyalist Bir Dunyj „ . „ „ . . . „ 20. ş buna gereklılik vardır. Köykenf'in bugünkü ka 5 sabaların yerini almaya dönüşmesini önlemek E Salâh Birsel: Jiir ve Cinayef 15. § j gerekir. Kasaba, kimi yönetsel işlevlerine ek olarak, aracıların, tefeci, tüccar, esnaf kesiminin r Prof. Nusret Hızır: Felsefe Yazılan 20. Ş egemen olduğu birararT'!ık işle\ini yaDmaktadır. 1 Resneli Niyazi: Balkanlarda Bir Gerillacı « ^ . . ^ . 20. S Bu, toplurasal değişı^*" yavaşlatıcı, tutucu bir = ortam olarak siyasal't.ıajçienmeji erteleyen bir Müjerref Hekimoğlu: 27 Mayıs'ın Romanı 20. 5 toplumsal yapıyı yansıtır. Uretim biçimini, iliş = kilerinin, toplumsal yapının değişmesine ilişkin Hüsamettin Tuğaç: Bir Neslin Dramı „ . . . 20. ğ köklü önlemlerle birarada ele alınmadıkça köy = kentlerin bu sakıncalı durumla karşı karşıya ka E Hıfzı îoput Konukiar Geçiyor 20. js lacağı unutulmamahdır. = İ Mevcudu bulunan ve son çıkan kitaplarımızın tam listesi Kasabaların Yerini Almamalı Ekonomik açıdan, köykentin, kullamlmayan isgücünün değerlendirilmesi, kişi başıra gelirinin arttınlması, artık gelirin halka aktanlması, endüstrileşmenin hızlandırılması, ucuz, kaliteli tüketim maUarının sağlanması, tarım dışı kesimlerde köylüye iş olanakları sağlanması gibi yararlar beklenmekteydL Kırsal topluluklann sorun lanna sahip çıkması, sosyal güvenliklerinin sağlanması, sağlık koşullannın iyileştirilmesi, kentleşmenin düzenli biçime sokulması toplumsal ekonomik örgütlenmenin kolaylaştınlması beklenen yararlar arasındaydı. Boylece, köykent'e, ekonomik, toplumsal, yönetsel, örgütsel ve yerleşim işlevleri bir arada yüklenmek isteniyordu. Köykent tasarı, Ecevit hükümeti işbaşından aynldıktan sonra bir yana itilmiştir. Köy kentlerin seçimine ilişkin ölçütler geliştirilmiş, İlk olarak ele alınacak yerler belirlenmiş, hatta (5) Küçük topluluklarda, Bzellikle çok parçah köylerde halkm hizraetlere katılma oranı dUşük olmaktadır. (6) Küçük topluluklann yenl teknik, yöntem ve fikirlere karşı daha bağnaz bir tuturo İçinde bulunduğu anlaşılmaktadır. (7) Dağınık ve küçük topluluklarda yoğun tanma geçişte daha çok güçlüklerle karşılasılmakladır. Bugünkü kırsal yerleşme düzeninin yarattığı Tra sorunlan gidermek, kırsal alanda değişiklik yaratmak, toplum kalkınması çausmalannı verim 11 kılmak amacıyle çeşitli öneriler yapılmıştır. Sık sık belirtüen görüşlerden biri, köyleri yerleşme noktasmda toplamaktır. Milyonlarca insanı yasadıklan yerden kopanp başka kırsal mer kezlere taşıyıp yerleştirmek, çeşitli açılardan sakmcalar taşımaktadır. TUrkiye'nin akçalı ola Köy Kent Yaklaşımı Kırsal sorunlann, yerleşme deseni açısından çözümünde önerüen üçüncü yaklaşım «köy Kırsal yerlesmeler, tüm yerleşme düzeninden, yerleşme basamaklarından bağımsız olarak ele alınamaz. Bugüne değin önerilen çözümlerde, bu nokta gözden kaçınlmıştır. Kırsal yerleşmeye ilişkin kararlar, kentleşme ve endüstrileşme süreçlerine ilişkin siyasalardan ayn, buna aykın olarak ele alınmamalıdır. Kırsal alandaki toplum sal değişme, yanısal değişiklik için zorunlu olan önlemlerle yerleşme kararlan tutarlı olmalıdır. Uretim ve verim artışı yanında, uretim biçiminde, toprakinsan ilişkilerindeki değişmeyi amaçlayan toprak reformu, kooperatifçilik ve ben zeri köklü düzeltimlerle birlıkte gerçekleştiriluıelidir. önerilecek ya da önerilmis çözümler, bolgelerarası farklılıkları dikkate alarak gerçekçilik kazanabilir. Doğımun, güneydoğunun yerleşme deseni ile Batı Anadolu'nun yerleşme deseni birbirinden farklıdır. Ekonomik uğraşlanr .\urt ölçüsündeki dağılımını düzenleyen bölge ^lanlaması, bolgelerarası dengesizüklerin gıderümesıne ilişkin siyasalar ile yerleşme kararlan arasındakl zorunlu ilişkiler kurulmalıdır. DPT*nin Yerleşme Merkezlerinin Kademelenmesi araştırması sonuçlarından yararlanılarak, yerleşme birimlerinin işlevleri, birbiriyle olan ilişkileri, ülke, bölge içindeki konumları, ticaret, hizmet, endüstri bağlantılan dikkate alınarak saptanmalı, yerinde yapılan alan aroştırmalarıyle gerçekçi çozümlere ulaşürnalıdır. Yerleşme kararlannın doğurduğu toprak spekülasyonu kesinlikle önlenerek, yaratılacak deger artışları topluma geri çevrilmelidir. E Nevzat Üstün: Alamanya Beyleri ile Portekizin Bahçeleri ... 15. S S E E = E E E = | = Oktay Akbal: Hirojimalar Olmasın Ord. Prof. H. V. Velidedeoğlu: Ailenin Çilesi Bojanma . „ Fikret Otyam: Karasevdam Anadolum Azra Erhat: Mektuplariyle Halikarnas Balıkçısı H. V. Veiidedeoğlu: İnsancı Yolcular Necati Cumali: Senin İçin By Demokrasi Vedat Günyol: Yeni îürkiye Ardında Tahsin Yüc»l: Yaıın ve Yorum 20. 25. 20.^ 20. 20. S = Ş S | 15. 5 15. E 15. S | = İSIEME A N B İ : CAĞDAJ YAYINIAR1, HAIKEVİ SOt. 39/41 CAĞAIOGLU İSIAKBUL =iifnıııııııııııııııııııııiMiıııııııııııııııııııııııııııııııııııınıuıııiHnmn OZGÜR İNSAN TEMMUZ SAYISI ÇIKT1 HASAN ESAT IŞIK BÜLENT ECEViT'iN DIŞ GEZiLERi MUHİTTİN TATLAN Emekçi Bayramı 19 ve 27 Mayıs îslâm Ülkeleri Konferann FtKRET OTYAM (Röportaj) Neden öldürmeli, Sevmelj DeğilT GÜLTEN AKIN Sis Türküsü HASAN Ht/SEYİN Dahav'ın Öbür Yüzü Filistin Turhau Tükel Orhan Kologlu Mustafa Ö. TJltenır H. Hüsnü Cıntlı Nuri önortaç Dr. Atıf üjurlu Halit Tanyeli Sami N. özerdün Cemü Eren Suat Taşer Ayşegül Yüksel Mahmut Turgut Mahmut T. Öngören Aygen Beler Erol Çankaya A3.V.O.B Erhan Bener Niyazi Yoltaş Sahh Memecan Erdoğan özer Oya Katoğlu ve Parasız ilâvemiz BÜLE?ıT ECEVİT Üreücinin Hakkı Üreticiye îşçinin Hakln îşçlye (Cumhuriyet: 6646} Yüz Yıl Sonra George Sand OKTAY AKBAL Evet Hayır Bir Toplantıdan Esinlenerek... luslararası bir toplantı oidu . îstanbul'da, Müslüman uluslar arasmda; çok övüldii, az yerildi. Etkisinin insanlığa, Müslüman ülkelere ne getirip, ne getirmedigini zaman gösterecek. Ancak, bilinçlere keskin, acı bir soru getirdi. Bu toplantılarda görmezlikten gelinse de, söylsnmese, susulsa da acı bir gerçek, acı bir soru var ortada, düşünebilen kafalara tokmak gibi inen apaçık bir gerçeğin ortaya döktüğü bir soru: Neden Müslüman ülkelerin hepsi az gellşmiş, demek ki, geri; neden en zengininin bile büyük halk yığuüjıh yoksul ve Ukel? Neden? Tek Tann'ya inanan Yahudiler, birbirine yan bakan üç mezhebe bölünmüş, Hıristiyanlar, dahası, kısa sürede Japonya ve son yıllarda Çin gelişmiş de, tüm Müslüman uluslar bu durumdalar, neden? DUnyanm en verimli topraklan, en bol sulan, güneşleri, en zengin madenleri bu ülkelerde; bu yoksulluk, bu gerilik ne için? Nedeni dinin kendisinde mi, onu öğretenlerde mi, bu uluslan yönetenlerde, devlet adamlannda mı? Yüzlerle milyonluk Müslümanı geriUkten kurtarmarun çıkar yolu ne? Onu Atatürk'ten başka düşünen, bulan, gösteren. ele alan çıkmayacak mı? Ü GERİLİK, BİLGİSİZIİK. iLKELLiK, AÇUK... MÜSLÜMAN ÜLKELERDE MİLYONLARCA İNSANIN YAZGISI BU! ONU, ATATÜRK'TEN BAŞKA DUJİİNEN, KURTARMAYA ÇALIŞAN ÇIKMAYACAK MU «Kimileri benim Lelia olduğuma söyleyecekler. Ama Un benim eskiden Stenio olduğumu da hatırlayacaklsrdır. Magnus, benim çocukluğumdur. Stenio şrençliçim. Lelia olçun t*İun... Trenmor ise belki yaşUlığtm George Sand 1833'te bir dostuna böyle yazmış. Değişik roman kişilerini «ruh ve yiirek» olarak yaşadığım söylüyor. Tüm roman yazarları eibi... Etten kemiktcn olmayan bu roman kahramanlan bizi etkiliyorlarsa, aramızda yaşamış glbi canlüıklarını duynrnyorlarsa, tek netleni o kişilerin yalnızca birer düş yaratığrı olmamalandır. Bir zamanlar gerçekte vardılar, yazar onl»n tanıdı, kendi varnğmda, ya da çevresinde... Yüz yıl olmuş Sand ölell . Fransız gazeteleri anma ymnlan yayıdadılar. Yeniden giincel oldu hu kadın yazar. Bizde bir filmle tanınır Sand. Merle Oberon'un oynadığı bir rolle... Chopin'in yaşamını yansıtan «Ölmeyen Şarkı» ile... Ne var ki, filmdeld Sandia gerçek yaşamdaki Sand arasmda hiç bir benzerlik yoktur. Bir iki romanı d» yayınlandı dilimizde «Therese ve Lanrent» gibi... Ama geniş oknr yığını tanımaz ba öncü Fransız kadın yazanru. Erkek giysisiyle dolaşan, kadmerkek eşitUğini her alanda kanıtlamak isteycn, toplumcu göriişleri savunan, ça^ınm ileri kafalı bir öncusüydü o. Romanlarının çağını aşmayacağına inanıiıyordu yakın zainana dek. Gençlik yülannda bir şeytan, yasülık günlerinde Nobant konağuun yaşb hanunefendlsl, başından bir sürn ask serüveni geçmiş bir kadın, o kadar... Kendisi de yazdığı romaniarın geleceğe kalacağma inanmazmış. Bir gün Flaubert'e şöyle demiş: «Sanırnn elli yıl geçmeden unnturlar beni. Birinci sınıt olmayan herşeyin başına gelecek badur. Bense hiç bir zaman birinci sınıf olduğuma inanmadım^ önce Andre Maurois'nın «Lelia» adü yapıtryle yırttı bu nnutuluş perdesini... «Lelia» George Sand'ın bir kahrammnıdır. Yazann ta kendisi sayınr Lelia. Kcndisi de yadsunıyor, «olgun çağıroın insamdırs diyor. Maurois bu kitapta George Sand'ın yasam öyküsünü anlattı. Geniş yığınlann ilgisi, merakı uyandı birden. tncelemeler yayınlandı, yeni bir bakış açısmdan ele alındı romanlan... Sand yalnız çağının toplum sorunlanna, kadın aorunlanna eğilmiş bir yazar değildi, bilinçaltuun derinliklerine inmek isteyen. düş'lerin gerçeğinl anlayan, tanıUn bir öncüydu de... Freud'den, Jung'dan çok daha önce şöyle yazmıstı: «Düşlerin yalıuzca rastlantılaruı bir sonucu oiduğnnu mu sanıyorsunnz? İnsanoğlunda gizli, bulanık, içgüdüsel pişmanlıklar vardır, ujknnun kâbusları, batü inançlann korkulan ile ortaya çıkar bonlar. İzleri beynin bir köşesine sıkışıp kalmıştır, zekinın öteki bölümleri uykudayken onlar uyanırlar.» Rahat, kolay yazan bir yazarmış... Bir oturuşta sayfalar doldururmuş. «Yazın, yeteneğüıiz varken, bellek değil Tann size yol gösterirken» diyor yazm«k he\eslisi bir kadın arkaaaşına... Flaubert şöyle demiş onun için «Bir ırmak gibi akıp gider diişünce onda. Ben«ie i«e incecik bir su sızıntısı gibidir bn»... Sand'uı yayınlanan mektuplsn da birbirinden ilginç görüşler taşıyor. 1826'da bir dostuna şöyle yazıyor: «Yılrn beiirli bir döneminde, keudimi bir hayvan gibi duyanm. Bu mavıs ve haziran aylan, karsı konulmayacak biçimde etkiler beni. Köpekler gibi güneşe serilirim, güneş ışıkları altında yaçamj tadarun. Kuş olurunı. ya da köpek, ya da tavşan, ya da cuha başka bir hayvan. Ama onlar kadar da düşünmem.» Doğanm bir parçası olmakln bn. Kendini bir hayvan, hatta bir nesne, bir bitki gibi dayabilmek duyarlığıdır sanatçı ohnak, konulann derinliğine inebilen bir yazar olmak... Sand, eUi yü sonra beni unuturlar, natırlamazlar. demiş. Sand'ın oğluna gönderdiçi başsağlığı mektubunda Flaubert şöyle yazıyor: «Sizin ölümünüzden, iki küçük kızınızın küçük torunlannın örümünden sonra. bizi çevreleyen bütün bu in. sanlar ve nesneler ortadan kalktıktan sonra, yeni bir çok yüzyıl sonra, bizim yürektcrimize benzer vürekler onun yütbğiyle birlikte çarpacak. Kitaplan okunacak, düşünceleriyle düşünülecek, aşbyla sevişilecekj» ölümünden sonra yüzyıl geçmiş bir yazar için yaşamda ohnak, yaşamak, etkilemek budur. Flaubert o büyük sanatçı sezisiyle doğruyu görmüş, tıpla Balzac'ın geleceğe kalacak büyük bir yazar olduğunu lıerkesten önce görmesi, söylemesi gibi... Şu ortaya çıkıyor, çağın yargılan, hatta o çağın yargılarmm etkisinde kalan bir iki djjnemin yargılan da eskiyor, değişiyor; bir süre gölgeüe, yanlıs anlamalar arasmda kalan bir yazar, günü geiinre bir edebiyat gömüsü gibi insanlığı etkiliyor. Nerden nereycT... Bu^ün de, hirlikte yüz yıl önce ölmüş bir yazann, GeorRe Sand'ın evreninde küçük bir çezinti yaptık iste... Gündelik konuların bayatlığından kaçıp azıcık soJuk almak için en iyi yol, en eüzel araç. sanattır, edebiyattır. NOT: «Denize Mi Atayım"» başlıklı yazım yurt içinde ve dışında geniş ılgi uyandırdı. Hasta çocuklara yardım etmek ve gereken ilâcın sağlanması konusunda çeşitli mektuplar aldım. Avrupa'dan getirilece/C Uâcı gazetemiz eliyle hasta çocuklara ulaştırmak mümkündür; ancak okurlar aşağıdaki adresle doğrudan doğruya temas da kurabilirler. Inci Topçu, Okmeydanı, Gürsel Mahallesi Yadigâr Sok. No. 16 Okurlarıma, gösterdikleri ilgiden ötürü teşekkür ederim. C M. Rauf ÎNAN ACI BİR ÇELIJJÜ Okumayı, bilimi, düşünmeyi, geniş temizliği, sık sık düzsoli temizlemeyi, bakımı, saghğı, aur madan gelişmeyi, beşikten nıezara dek öğrenmeyi, Çin gibi uzaklarda bile olsa bilimi r.rayıp bulmayı, almayı, araştırmap, yapıcılığı sömürüyü tümden yasaklayarak en üstün değerin insan, en üstün hakkın insan hakkı olduğunu, insan olmak ıçın çalışma gerektigini, zamanı değerlendirmeyi, dayanışmayı, çıkara köle. kula kul olmamayı... vb. buyuran, evrensel değerleri açıkça belirten tek din Islâm olduğu halde, Müslümanlar tam tersine, neden az gelismiş, en az okumuş, en az çalışan, insana, bilime. eğitime en az değer veren, sömürücusU, yoksulu, bakımsızı, hastası, gericisi, dini anlamayam, suç işleyeni, temizliğe en az önem vereni, çıkar düşkünü en çok olanı hep bu toplumlar? İslâm, temelinde inancı duygusal düzlemden düşünsel düzeye çıkaran bir eğitim ve ekin fkültür), bir toplumsallık dizgesi (sistemi) de, Müslümanlar neden eğitimde, ekfcıde, toplumsal düzende böylesine çeride kalmış dünja yurttaşları? BİR TEK ÖRNEK Bu Ülkelerin yöneticileri top lumsal, ekinsel sorunlardan öylesine uzaklar ki, şu bir tek ör nek bunu açıklamaya yeter: Her yıl Hac mevsiminde Mekke'de milyonlarla tonluk hayvan kurban (1) olarak kesilir, topraklara gömülerek çürütülür de, yüzbinlerce Müslüman Fi listinli göçmeni açtır, yoksundur, perişandır ve çoğu müslü man olmayan ülkelerin yardımlariyle yıllar yılıdır yaşamlannı ilkellik içinde sürdürür. Öteki Müslüman ülkelerde de milyorüar ete özlemi, (Oysa, Islâmda «savurganlık (israf) haramdır», yasaktır.) Ve yöenticiler bunlara aldınş sız, toplamr, konuşur, kararlar alırlar, yer içer, eğlenir, şişmanlar. rahat rahat uyur, top de çoğunlukla okumazdırlar. öylesine ki. bu iki kitabı da bu Düşünün, sanatın, ekjnin, ujlup., bizegösteren,, taaıtanlaı y» y"8Brlığın «pası olan bu topr»kj%r bancıdırlar. '" da ortaçağı, ilkçağı, ilkelliği yaYa, Atatürk'ün söylevleri, de şayan bir topluluk varsa, bunun meçleri! Öyle görünüyor ki, sorumlusu ki, bunda benim pa S onlan da, Atatürk'ü de bize bir yım ne? Diye düşünecekler, bel S gün yabancılar tanıtacaklar. Adı ki bilinçlenecekler de. nı politika ve gösteriş için ağız Gerçek sanat yapıtı bilinçlenlanna alanlar, O'nun dediklerini gerçekten içererek, içlerine sin diricidir: Düşun özü tasıyan direrek okusalardı ve okusalar her sanat yapıtı düşUndürücü, S yurdumuz bugün az gelişmişlik uyancı, dürtücüdür. Gözleri açve bu çelişkiler içinde olur muy maya, görmeye, kulaklan işitme m ye. gönülleri duymaya, kafalan m nnin AyriinlflnTnfljsifirif^rı^ bilinç duî düşünmeye, işletmeye zorlar. Sa B lenmesinden korkarlar. Onun iBİR BAJKA KİTAP natçının sesine kulak vermeli, çin de müslüman v>ftiviar ulus özellikle her yönetici, her poliAcılar, uğursuzluklar, sorun tikacı, her yetkili adam, eğer laşamamakta, salt nüfus durumunda kalmaktadırlar. Kalkına lar düşünen bir sanatçının ruh gerçekten adamhğı varsa. nasü yansır da, mamalarının, gerüiklerinin, di derinliklerine Sanatta öyle güçlü bir giz saknin evrensel değerlerini kavraya ne fırtınalar koparır! «Güzel mamalannın temel nedeni bu. gunler hangi dagın ardında? lıdır ki, anlamayanlara, bilmıGerçek şu ki, bizde de geç Hangi düşte kaldı umutlanmız? yenlere, de kendisini zamanla, mişin övgüsüyle özlemini gös en yumuşak sorusu. Onu «Acı zorla benimsetir. Onun için Kut terip halkı uyutmaya çalışanlar sıyle Yanmak Türkiye'nin» kita sal Kitap «Peyanda (sanatta) büyü vardır» der. Gerçek sanatda geçmişin uyancı seslerine ku bında görüycruz. çı, evrensel sanatçı kendi kenlaklar tıkalı kafalar durgun. Her düşünür bir sanatçıdır ve Devlet adamlannı, politikacüan duyarhgı ölçüsünde de bir dü disinin değil, toplumun adamıuyarmak için, çok eski bir ya şünürdür her sanatçı. îçinde top dır. Onun kendiliğinden yaptıgı pıtı var Türk ulusunun, tam lumun acılan yansırsa, onu te bir şey yoktur. O bir gönüldtir, 907 yıllık, (10891u); adı «KUTAD dirgin ederse, gerçek sanatçı yüz bir antendir; çağın, toplumun, GU BtLİK.tir (2). Osmanlı dö lere ayna da tutar, röntgence bir yığınlann duyguları, düşünleri, neminde de var yine böyle bir ayna. însanlara yüzleriyle birlik dertleri, sorunlan onun bilincinyapıt. O da 260 yıllık (1717'li): te işlerini, bilinçlerini, bilinç alt de; biünçaltında yansır. Halk «Devlet Adamlanna öğütler» lannı bile gösterir; gizlerini bîle yığmlarının, toplumunun gözü, (3). İslâm Ulkelerinin yöneticile adlarmı vermeden vurur, çar kulagı, gönlü ve dili olur o. îster yazı, koşuk ile ister ses, ezri, politikacılan bizimkiler par yüzlerine. gi, ister renk, çizgi, ister devinim (hareket) yüz çizgileriyle, ister taşla, tunçla, demirle, oylumla (hacimle) olsun; çağmın dUşündükleri, duyduklan, istekleri, ka rarlandır sanat; düşün içerikli, anlamh İse. hele acılan yansıtır sa. Tiirklye Gazeteciler Sendikası Istanbul Şubesi'nin, çoğunluk sağlanamadığından yapılamayan olağan Genel KuDÜH VE BUGÜK rulu, 9 temmuz 1976 cuma günü saat 10'da Basm Sarayı Kat 2 Cağaloğlu adresindeki Gazeteciler Cemiyeti Konferans «Yeyin efendiier yeyin bu hanı iştiha sizin / Doyunca, tıksırınca, Salonunda aşağıdaki gündemi görüşmek üz«re toplanacakpsUayıncaya kadar yeyin» diyor tır. du Fikret. Akiı de: «Fes, külâlı, Türkiye Gazeteciler Sendikası tstanbul Şubesi Üyelerine kalpak, sank hep birden vermiş duyurulur. elele / Midelerden yükselir tâ arşa aç bir velvele» demişti. , Türkiye Gazeteciler Sendikası «Acısıyle Yanmak Türkiye'nin» Istanbul Şubesi tâ o günlerin seslerine bir ses ver Yönetim Kurulu medir sanki bugün. Yazan ŞinaG ÜNDE M s si Özdenoğlu, gözü gören, kulaŞı işiten, gönlü duyan, beyni düşü1 Açılış ve yoklama, nen, içi yanan bir ozan; bir hu2 Başkanlık divanı seçiml, kukçu, politikacı ve yazar. Belli 3 Saygı duruşu, ki okumayı bırakmamış, onun 4 Çalışma, Hesap, Denetlm ve Onur Kurulu Raporiarının içmdır ki, düşünen. duyan ve okunması, yanandır. (O işlerde olanlardan okumayanlann nasıl kurumuş. 5 Raporlarm tartışması, Kurullann aklanması (ibra) tükenmiş, apathiye uğramış ol6 Kurullann ve Delegelerin seçimleri, duklarrnı sayısız örneklarij'le 7 Dilekler, gördük, görüyoruz; okumayan 8 Kapanış bir sanatçı da yapıtmda ksndi kendini, kendi bilinçaltını deyim leyebilir ancak.) lumlannı da uyutmaya çahşır lar. Halklarma haram olanlar, onlarca kendilerine helâldır. (Dahası, yemek kapışma yarışma sı için şölen düzenleyerüer bile olurmuş.) Apaçık görünen şu ki, bu ülkelerin yetkili yöneticileri, politi kacüan kendi zenginUklerinin tutkusunda, çağın toplumsal dü şün akımlanndan, gelişmelerinden, çağcıl devlet yönetiminden, dinleri İslâmın evrensel değer lerinden bilgisizdirler; yurttaşla Bizim politikacüar, yöneticller, yetkililer aymazlıklanndan içinde bulundukları günün tatlı sarhoşluklarından, gamsızlıklarından kurtulup okurlarsa, dik katle, düşünerek, kavrayarak okurlarsa «Acısıyla Yanmak Tur kiye'nin» kitabını, orada hem bu gunkü kendilerini, içlerini, içlerinin derinliklerini, hem de gele, cekteki kendilerini, yazgılannı, sızuannı bulacaklar. Yücelerdedeki cücelerin betimlenmesini görecekler bu kitapta. ıııımııııııııııııııııımıınnııııınııiHHi TEŞEKKÜR Büyük özen ve tltizlikle amellyatımı »aj£hga kavusmamı sağlayan Sayın, gerçekleştiren, yardımlannı esirgemiyen Op. Dr. Yunus Müniroğlu, Dr. Attila Masun, Dr. Doğan Toraman, Dr. Eyüp Yardımcı, Dr. Edip N. Yücel, hemşire Hatice önemli ve Çamlıca A»k«1 Hastanesi yönetici ve görevlilerine teşekkür ederiz. Nemiks Akmaner ve Ailesi ı S 8 S 5 B İ Op. Dr. Erdoğan Artun'a | L nmiMiıııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııan MURAT 124 OTONUZ İÇİN Amerikan PENGUiN marka Cumhuriyet 6653 AİRCONDİTÎON (Orijiruü nava sogutucu) cihazı saülıkto. Fiaü 5000 XU MÜNiR BAYKURT 4. Levent Oto Sanayl Tel : 64 05 3î Sitea Menderes Cad. L. 21 KONGRE İLANI Cumhuriyet 6851 DUYURU C.H.P. ZEYTİNBURNU ÎLÇE BAŞKANLICINDAN llçemizde parti görevlisi ve delege seçimleri 11 temmuz 1976 pazar günü saat 10'dan 17'ye kadar aşağıda yazılı mahallelerin karşısındaki adreslerde yapılacağından sayın üyelere duyurulur. YÖNETtM KUKULU Mahallesi Sümer Nuripaşa Yenidoğan Gökalp Yeşiltepe Veliefendi Çırpıcı Beştelsiz Telsiz Kazhçeşme Merkezefendi Maltepe Delege seçimlnin yapüacağı yerln adresi \ Erbayın kahvesi » 65 sokak Ismail Akyüzün kahvesi Yenidoğan » CH.P. tlçe Merkezinde Gökalp » 39 sokak Veli Virgünün Düğün Salonu Yeşiltepe » Kâzım Sönmezta Spor Salonunda Velieıendi » 75/1 Sok. llyas Doğanın kahvesinde Çırpıcı » Çırpıcı Yolu No. 102'de Beştelsiz » 105 sokak No. 55 Mahmut Gülerin kahvesi Telsiz » 72 sokak No. 20 Mehmet Üstüncanm binası Kazlıçeşnıe » Öcal sokak No. 17'de Merkezefendi » Seyit Nizam caddesl Çam sinemasmda Maltepe » İlyas zade Camii Sok. Ersan ÇUesizin kahvesinde. Nuripaşa Cumhuriyet 6653 Sümer Maha Doktor Alınacaktır SEKA ÇAYCUMA MÜESSESESi MÜDÜRLÜGÜNDEN ÇAYCUMA 1 Müessesemizde istiiıdam edilmek üzere Dahiliye Mütehassısı veya pratisyen doktor alınacaktır. Tayin edilecek doktora personel kanunu hükümlerine göre raaaş ( ş a ^ lara uygun olanlar ıstısnai kadrodan istilade ettirilecek) ve yan ödeme verilecektiı. 2 Evli olanlara lojman bekâr olanlara da yatacak yer tahsis edilecektir. 3 Askerlik görevinl yapmış olan lsteklilerin şahsen •eyp. mektupla Müessescmiz MUdUrlUgUne müracaatlan rica olunur. (Basın: 19355/6642) Özdenoğlu «şiirsel düzyazıyle toplum ve insan gerçeğine bakış lar» diyor yapıtına. İçindeki ko nularııı kinü baslıkları bile, toplumun acılsriyle içi yanan bir ozEnın durumlara nasıl başkaldınnak istediğini belirtir. (1) Belli ki, açhğı. proteüuizliği önlemek amacında (2) KUTADGU BİLİK (Kutluluk BUgisi) Yusuf Hâs Hacip'in yapı tıdır; Reşit Rahmeti Arat onn bugünkü dilimize çevirmiştir. Türk Tarih Kurumıı'nun 1959 ya vınıdır. «Devlet ve mutlulnk adamlanna varar bilgilerdir.» (3) «Devlet Adamlanna öğütler (Nasâyihul Vuzerâ v'el Umera)» yazan Defterdar San Mehmet Paşa; Sayın Hüseyin Ragıp L'ğurel'in bugünkü dilimize çevirisi Türkiye Ortadogn Amme İdartv si Enstitüsünce 1969'da yayınlannuştır. HEDEf, DEV BİR DENİZ GUCL' JÜRK DONANMA VAKFI'NA VAPACAGINIZ YARDIMLAKİA &1J HEDEFE ULA5ABİÜRİZ OIEL MOTEl GAZİNO IDARE5İNDE IECRÜBELİ ALMANCA VE FRANSIZCA BİLİR; ELEMAN SEZONLUK 1$ ARAMAKIADIR. TEL.: 71 5 0 65 . 6650 FRANSIZC A KadücOy raKasınös oturac Ogren'diere Strasbourg Onıverâitosi mezunu Daran öfiretmen caraliDdan transızc» dersl »ertllı Her çesit tercümeleı TEL: 586896
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle