28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
TÜRK İMALAT SANAYÎÎ* 1975 YILINDA ÜRETİMlNİN YÜZDE 30.7'Sİ ORANINDA HAMMADDE İTHAL ETTİ ürkiye milli gelirinin yüzde 25'ini oluşturan imalat sanayiinin ithalata olan / bağımlılığı son beş yıl içinde bir misii artmıştır. Söz konusu olan ithalat bağımlılığı sadece hammadde ithalatı yönündendir. Yıllar itibariyle hammadde ithalatında art:ş oran:, imalat sanayiinin üretim artış oranından daha büyük olmuştur. Yapısı nedeniyle geniş ölçekte, yatırım ve üretimde ithalata bağımlı olan Türk îmalat Sanayinin bu bağımlılık oranı giderek büyümektedir. Öte yandan sanayi ürün ihracatı ise ayru dönemde belirgin bir gelişme göstermemiştir. Hammadde ithalatının yanısıra yatırım maliarı ithalatı da birlikte düşünüldüğünde imalat sanayiir.deki ithalata bağımlüık oranınm daha da yükseldiği görülmektedir. 1968 yılında carî fiyatlarla 21 mityar lira olan imalat sanayi tiretiminin yüzde 12'si oranında sanayi hammaddesi ithalatı yapılmış iken, 1975 yıhnda, imalat sanayii üretinünin yüzde 30.7'si oranında sanayi hammaddesi ithalatı yapılmıştır. 1975 yılında Türkiye 101 milyar liralık imalat sanayii üretimi»*' gerçekleştirebilmek için vaklaşık 32 milyar liralık sanayi hammaddesi ithal etmek zorunda kalmıştır. 1975 yılmda yapılan tüm sanayi ürtinleri ithalatı gözönünde tutulduğunda 101 milyar liralık imalat sanayi üretimini gerçekleştirebilmek için 60 milyar civannda ithalat yapıldığı görülmektedir. c Ekonomi Ekonomi « . r» EKonomi Ekonomi ...4 ^Ekonomi Ekonomi KKonomi Ekonomi^ Ekonomi EKonomi TT) Kenan MORTAN T BUGÜNKÜ YAPISIYLA İMALAT SANAYİİ 100 BİRİMÜK ÜRETIMI GERÇEKLEŞTİRMEK İÇİN 40 BİRİMLİK SANAYİ HAMMADOESİNE İHTİYAÇ DUYUYOR; BUNA KARŞILIK YAKLASJK OLARAK 5 BİRİMLİK İHRACAI YAPIYOR. SANAYiDE HAMMADDE iT HÂL GEREGi VE GELiŞiMi İMS 1969 28.5 24.6 3.1 10,8 12,6 1970 31,7 27,5 4 i 13.» 15,b 35,6 1971 ?5,9 7.2 17,4 20.1 40.1 6,2 1972 52,6 45.8 9,3 17,7 20,2 39.7 7,7 1973 67,1 59,3 12,0 17.9 20.3 38.3 9,8 1974 94,6 83,5 25.2 26.6 3(12 44.4 9,3 191$ 115,1 101,5 31.1 27,1 30,7 43.7 6,6 Sanayi Üretimi ( * ) •• 24.7 İmalat Sanayii Üretimi ( * ) •• 21.4 Sanayi Hammadfcsı İthalatı (+1 2,6 Sanayi Üretimi , Sanayi İthalatı c^i ( * •• •• * > 1(1.5 •• * ) İmalat Sanav. Üretımi / Sanati İthalatı ! * •• (.%) 12,1 Toplam İthalat / Sanayi İthalatı <••) (<"c) Sanayi Üretimi / 6anayi Ürün İhracı (*••) (% (•) Cari Fiya'larla Milyar TL. olarak. (••) Yüzde olarak. Uründe göriiîen artışa bağımlı olarak artmış, 1975 yılmda ise 1971 yılındaki düzeyine düşmüştür. Görüldüğü gibi, bugünkü yapısıyla Türk İmalat Sanayii 100 birimlik üretimi gerçekleştirmek için 40 birimlik sanayi hammaddesi ithalatına gereksinim duymakta buna karşılık ancak yaklaşık 5 birimlik ihracat yapabilmektedir. Dış dünyadald her tür sanayi fîyatlan yükselişlerine sıkı sıkıya bağımlı olan Türk imalat sanayii bu nedenle her yeru yatırımında daha yüksek maliyetlerle çaiışmak zorunda kalmaktadır. Aynı zamanda Türk ekonomisi bu yapıdak: bir imalat sanayüni ayakta tutabümek. üretim seviyesini koruyabilmek ve istihdam sorununun büyümesini önleyebilmek için her yıl büyüyen oranlarda ithalat yapmak zorunda kalmaktadır. Bu ithalat için gerekli kaynakları yaratabüecelc bir ihracat yapısından uzak olan ekonomi bu nedenle sürekli dış kaynaklardan borçlanmak durumunda kalmaktadır. Geleneksel iirünler ihracatı dışmda çok sözü edilen • ihracat seferberliğini» gerçekleştirebilmek ise bir anlamda olanaksızdır. Sanayi ürünleri ihracatını Eeliştirebilmek. imalat sanayiinin yapısı nedeniyle olsrıaksızri'.r. B'i "lcktp ıthnlata bagımh olan bir sanayiin, geri bir teknoloji ile. yeterli üretim gerçekleşitirilse bile dış pazarlarda rekabeti sağlaması kolay görülmemektedir. İçinde bulunduğumuz 1976 yılında. imalat sanayii bu yapısı nedeniyle ekonomiyi, üretim düşüşü. işsizlik. mal darlıMan ve sürekli fiyat artışları ile karşı karşıya getirmiştir. Döviz darbogazının geçici çözümlerle atlatılamayacağı ortada olduğıma göre. Türk imalat sanayiin bu dönemde büyük yaralar alarak çıkması kaçımlmaz gözükmektedir. Mİllİ GEIİRİH YÜZDE 25'İNİ OLUŞTUSAN İMAIAT SANAYIINIM İTHALATA BAGIMUU6I BEŞ YIIDA BİR MISLI SANAYİDE GiRDİ OLARAK KULLANILAN BAZI TEMEL ÜRÜNLERiN ÜRETIMINDE DÜSMEVAR I Sunî gübre, ham petrol ve hadde mamulleri üre timinde izlenen gerilemelerin bu yıl içinde dar lığa yolaçabileceği belirtiliyor. T emel sanayi ürünlerl arasın da bilinen maddelerin bir ço ğunun üretiminde 1975 yılına göre düşme kaydedildiği saptanmıştır. Düşüş gösteren ürünlerin başında suni gütoe, ham petrol, demir cevheri ve hadde mamulleri gibi önemli girdilerin bulunması. bu yıl önemli darlıkların olabileceği yolunda işaretler başlıca gösterge olarak kabul edilmektedir. JEKER Devlet lstatistik Enstitustinün (DtE) 1976 yılının ilk üç ayını kapsıyan verilerine dayanarak yaptığı bir döküm de geçen yıla göre sinai üretimde artış ve aza lışların ilk karşılaştırılması yapı labilmektedir. DİE verilerinden anlaşıldığına göre, artış gösteren maddeler, ya ihtiyaç fazlası ola rak bilinen maddeler, ya da tüketime yönelik ürünler olmaktadır. Bunlar arasında bulunan şe ker de yüzde 84'lük bir üretim artışı görülürken, önemli bir ihraç ürünü olan borasitde yüada 54'lük bir artış bulunmaktadır. HAM DEMİR VE BENZİN Üretimi artan maddeler arasın da gözlenen bir diğer durum, ar tış oranının çok küçük oranlarda olmasıdjr. Nitekim artış yüzdesi 110 arasında degişen bu maddeler arasında ham demir, çelik ingot saç ve benzin bulun, maktadır. (wn. Bu gelişmenin yanında, sanayiin ithal gereksiniminm sanayi üretimindeki artıştan daha hızlı bir gelişme gösterdigi anlaşılmaktadır. Son yıllarda cari fiyatlarla yüzde 20'nin üzerinde bir artış gösteren sanayi üretmine karşılık sanayi hammaddelerinin Ithalatmdaki artış hızı yüzde 30 dolaylannda olmuştur. Tablodan açıkça görüldügu pbi, 1968'de yüzde 12 olan sanayi hammaddesi ithalatı 1970 yıllarında yüzde 20'ye yükselmiştir. Bu gelişim içinde 3974 yılmda büyük bir sıçrama olduğu görülmektedir. öfe yandan. 1975 yılmda miktar olarak sanayi hammaddesi İthalatı 1974 yılına oranla yüzde 11 oranında gerileme pöstenügl halde fiyat olarak yüzde 22 oranında artjş göstermiştir. 1975 yüının son üç ayındsn ltibaren büyük bir döviz dar boğazı ile karşılaşan Türk ekonomisi geçmiş dönemlerda görülen döviz dar boğazlannın yararhğı sorunlardan çok daha büyük ölçekli sonınlarla karşı karşıya kalmıştır. Bu ölçekte büyük sorunlarla karşılaşılmasmın en büyük rıedeni ise imalat sanayiinin içinde bulunduğu yapı olmuştur. Türkiye'nin yaptığl ithalatın yüzde 60'ından fazlası sanayi ithalatına aynlmaktadır. Geçmişte 1958 ve 1970 devalüasyonlan öncesinde döviz darboğazlarının yarattığı transfer olanaksızhkları Türk ekonomisini bu boyutlarda etkilememişti. Günümüzde ise transferlerde ortaya çıkan gecikmeler, doğrudan sanayi üretimini etkilemektedir. Aym dönemde sanayi ürünleri lhracatımızm belirgin bir gelişme göstermediği anlaşılmaktadır. Büyük ölçekte tekstil ürünleri ihracatma bağlı olarak iniş çıkışlar gösteren sanayi ürünleri ihracatımız, 1973 ve 1974 yıllarında bu OECD ÜLKELERİ ARASINDA YAPILAN TOPLANTIDA 3. DÜNYA ÜLKELERİ İLE DAHAYAKIN İLIŞKI İSTENDİ PARİS TOPLAKTISINDA, OfCD CLKEIERİNDE 1980 YILINA DEK DENGELI BİR EKONOMİK GELİŞME, YÜZDE S İIE S1NIRLANDIRILMI$ BİR BUYÜME VE İJSİZLİK OfiAHIHOA KÜÇÜK BiR DUJME SAĞLANMASINA YÖNELİK BİR STRATEJİ İZLENMESİ ÖNERİLDİ eçtiğimiz hafta içinde Paris'te Dışişlerl Bakanı Çağlayangilin katılmadığı, Türkiyenin de üye olduğu Ekonomik Işbirliği ve Kalkınma Örgütünün (OECD) toplantılannda gelişmiş kapitalist ülkelerin sorunları ve yakın gelecekteki tutumları tartışılmıştır. Teşkilâta üye 24 ülkenin bakanlarının katıldığı toplantıda, sanayileşmiş ülkelerin büyüme hızlanmn yüzde 5 ile sınırlandınlmasına ilişkin öne ri genellikle kabul görürken. 1980 yıllarma kadar enflasyon oranında yüzde 810 dolaylannda olacağı tahmin edilmiştir. Bilindiği gibi, 1974 1975 yıllarında hemen bütün ülkeleri etkiliyen fiyat artışları ve iktisadî durgunluğun nedeni, petrol fiyatlarındaki artışa bağlanmıştı. OECD uzmanlarınca, sunulan planda bu görüş reddedilerek, bu krizin nedeni olarak 1972 ve 1973 yıllarındaki, uzun vadeli gelişme hızı olan yüzde 5'in üstünde yüzde 78 oranındaki artışlar gösterilmektedir. Bu oranda büyüyen ekonomilerin talep ettiği mallarm yarattığı darbogazlar ve artan fiyatlar, özellikle bu gelişim sonucu 5 kat artan petrol fiyatlan, bu ekonomileri tekrar bir daralma dönemine sokmuştur. Sanayileşmiş batılı ülkelerin gösterdiği bu yüksek konjonktür, gelişmemiş ülkeleri ve Türkiye'yi de bir süre rabatlık içine sokmuş fakat ardından şiddetle yükselen ham ve yarı mamul fiyatlan bu geçici rah&tlığın hepsini alıp götürmüştür. 1976 yılmda tekrar bir iyüeşme dönemine giren batüı sanayileşmiş ülke ekonomileri için bu kez uzmanlar tedbirli davranılmasını sağlık vermektedirler. Paris toplantısında, OECD ülkelerinde 1980 yılına kadar dengeli bir ekonomik gelişme, yüzde 5 ile smırlandınlmış bir büyüme ve işsizlik oranında küçük bir düşme sağlanmasına yönelik bir strateji izlenmesi önerilmektedir. İşsizlik konusunda beklenenin aksine, işsizlik oranında büyük bir düşme amaçianmadığından. iktidarlar için iç politikada yaratabileceği sorunlara rağmen üyelerce kabul görmüştür. Pugün için yüzde 5 olan işsizlik oranımn 1977 yılı ortalannda yüzde 4.5'a indirilmesi öngörülmektedir. Toplantıda bir konuşma yapan ABD Dışişleri Bakanı Kissinger, çok uluslu şirketlerin geleceği ile ilgili saptanacak kararları ABD"nin benimseyip uygulayacağmı söylemiştir. Kissinger aynca OECD nin DoğuBatı arasındaki ticaretin canlandınlması konusunun incelenmesini de önermiştir. Bu ülkeler arasındaki işbirliginin geliştirilmesi ile ekonomilerin canlanacagını ve istikrarlı bir dünya düzeyinin korunabileceğini söyleyen ABD Dışişleri Bakanı, daha sonraki toplantıda ABD Hazine Bakaru W. Simon'un da söylediği endüstrileşmiş ülkelerin azgeliş miş ülkeler ile daha gerçekçi, ikili ve çok taraflı anlaşmalar ile dayanışma içinde olmalannı anlatmıştır. ABD Hazine Bakaru Simon. ülkelerin ödemeler dengesi açıklarmı kapatmak için tredi almaları yerine, yapısal sorunlann araştınlmasını ve bu şekılde sorunun çözülmesini önermektedır. ÇİMENTO YORUM GÖRMEDEN IDARE ETMEK eetirilmlşti. örel sektör aldılar. Son blr »eyl tes Hüse>in MERTOĞLU B tUnenlni rinelfmekte rarar var. özellikle son ttalran seçimlerinin ortaya koyduğu sonuçlardan sonra. Türkiye için, belli bir dönrmi vurçulamak açısından ffrrkli bu tclrrar. Belli bir dönemüı. 13 Mart döneminin rlinÜKdeki somut belfderinden biri t'çüncri Bes Yılhk Kalkınma Planı. Bu planla, 1963 yılında ortaya konmuş olan 15 yıllık perspektif yarıda kesildi. yeni strateji ve hedefler tetirildi. Türk ekonomiiti 1973 yılında lürürlÜKe knnan bu yeni plan bedeflerine göre yönlendirllmektedir. vik önlemleri beljrlprl İle dile A\nı tpsvik önlemlerini isteyrn yöneticileri bu tezleri çabuk geri yaklaşımlan, «her şevi tesvik. hiç vik etmemtktir» biçiminde. Yinni iki yıllık dönemi içemı ve 1995 yıJmda. Türkiye'yi 1972'lerin ÎUIya'sı diize\in>> eetirmeri hedet alan bu yeni planın cöriişmelfri sırasında. Meclis'te, CHP söz konusu plan'ı «faşist plan» olarak nitetemişti. Planda ltalya'mn hpdef alınması konusunun yanlıs anlasıldifinı belirten plancılar ise, uzun yıllar dertlrrini kimseye anlatamadılar. Plancılann İtalya konusunu ortaya koyuşlan çok farklı. 22 yıl sonra 1995'de Türkiye ancak İtalya'nın 191?'de bıılundugu düzrye gelebilecektir. Bu düzeyde bir Türkiye'nin AET'ye tam üye olma5i intihar demekiir. Ams plancılar yanlıs anladüsr. 12 Mart dönemi snrumlulan, plan cıların 22 yıl sonra Tnrkiye'nin İtalya düzeyine ula^masını nlnmlu bir gelişme olarak irördükleri varsayımında İtalya'yı hedef kabul ettiler. Bu noktada. 1976 ttalyan seçimlerindfı» sonra J8 Mart dnneminin sorunrlulan altmda imzaUrı. bulıınan yeni plan ve hedefinl bfnimsiyorlar mı? Önemsiz bir sorun. Üçüncü Plan'ı. verdikleri oylarla Meclistrn geçiren AP'lilerin ise benimsedikleri ortada. DPT'nin 1975 >Tİında yayımladığı. «Ekonomik Raporda». yeni strateji ve hedef perepi Üzerinde duruldu. MC iktidarı. DPT tarafından kamuoyuna duyurulan bu konu fizrrinde hiç durmadı. Görünen o ki. MC iktidarı Türkiyf 'yi bugünkü İtalya düzeyine setirme hedefini Inançla savunmaya devam ediyor. 12 Mart ciönrminde İtalya dan örneklrr jetiren bir kesim de özel sektördü. TV pkranlanna yansıyan bir açık otummda, ttalyan ın Mezzofriornio böleesinde uygulanan tes ttalya'daki gelişim pek çok kimseyi yanılttı. Oysa, 1921 1976 arasında, Gramsci, TOR liatti ve Berlinçuer ile yürünen 55 yıllık uzun bir yol var. Mussolini faşizmi ve tkinci Dünya Savasına karşın Italyan Komünist Partisi 19*6 yazında iktidar seçeneği oldu. Açıktır kl ttalya bu noktaya bir (tünde gelmedi. İkincl Dünya Savaşından bu yana İtalya'yı yöneten Hıristiyan Demokratların izlediklcri ekonomipolitik, İtalya'yı bu^iin bir anlamda yol ayınmına (tetirdi. Türkiye îçinyanlış anlamayia da olsattalya'yı hedef alan 12 Mart dönemi snrumlulannın 1973lerde İtalya'nın Itittlji noktayı görebilmelcri olanaksızdı. Tprcihlerinl görmeden yaptılar. Yirmi iki yıllık yrni prrspektifin henüı dördüncü yılında hedef alınan ülkede ortaya çıkan ekonomik ve siyasal gelişmeler, 12 Mart snrumlulannın (rerçek yüzlerlni açıkça belgelemektedir. Görmeden yapılanlar pünümüzde de ısrarla «ürdürülmckte. Bir anlamda kaçımlmaz olarak Kürmeden yapılmakta. Bir yıl önceyr. MC protokolüne ve hükümet proeramına %ö% atmak, gormrden yapılanları açığa kaiusturacait nitelikte. Ondort aydır işbasında olan Ophe Hükümeti, işbaşına celirken en önemlt sorun olarak, fiyat artışları ve mal kıtlıklarını görmekteydi. Bunlann önlcneceğl protokolde de yazılı. Ekonomiyi idare ettiğini söyleyen Drmirel, son Bakanlar Kunılıı toplantısında mal kitlıkları konusunun görüşüldüğünü açıkladı. Cephe Hükümetinin ondört ay sonra içine duştügü durum ncyin idare pdildiğini arık ça göstcrmektedir. Sürekli fiyat artışları. temel malların piyasadan yok olması ve karaborsa. Cephe Hükümetinin ekonomi politikasını simpelpmektedir. 1976 Türkiyesini «idare» edpmeyen Cephe HükDmetinin ortaklan «Imdl de felecejl «ida re etmek» yanşmdalar. Hükümet ortaklarının her biri, stçim şanslannı arttırmak yolunda. stratejileri bile belirlenmemiş, dördüncü plan dönemini saptıracak biçimde tirilvonluk yatınm düşleriyle kamuoyunu yamltmak çabasına girdiler. İdare etmek için asgarî doğnıyu KÖriip, söylemede yarar var. Olmayan şeylerle hiçbir şey idare rdilmez. Demirelin hafta İçinde bir günliik gazeteye yaptığı açıklamaiar llginç. örneğin 6 milyar dolarlık ithalat, olmayan dövizlerle yapılmaktadır. Elli baraj ve elIi termik sanlral olmayan yerlere olmayan projelerle yapılataktır. Olmayan şpylerin nasıl idare edlldiğl sornnu Demirel'in bileceçi iştir. Yalnız burada, kamuoyıınun bilmesi gereken bir nokta var. O da, olmavanı idare etmek uğruna görmeden yapılanlardır. Olmayanlarla idare edilirken, Türkiye'nin geleceğir.den nelerin yok sayılacağuiın lyi bllinmesi eerekir. Artık buçün için. her bir önceki yıla oranla temel sorunları daha büyük boyutlarla büyüyen Türkiye'de idare etmenin hir yol olmadığı anlaşılması (CPrek. Yarı sanayileşme asamasındaki Türkiye'de dış dünya ile olan ilişkilerde eözönünde tutulduğunda, hiçbir yapısal tercilı yapılmadan vönetiml sürdürmek, gelecekten yemek anlamınadır. Cpphe Hükfimeti TBrkive'nin döviz reıprv. Irrinl İdare pdemedl.ei içindir kl, DÇM diye bilinra cok kns vadeti, 1.5 milyar dolarlık döviz borcuna eirmiştir. Buna karşm buçün yatınmlar için gerckli malzeme ve tecbizat ithalatını gerçekleştirrmediğl gibi Türkiye'nin geleceğinl ipotek altına aldırmıştır. Bir süre, beUi bir kesimde, Demirpl'in ekonomiyi idare edcbileceği kanısı uyanmıştır. Yapısal sorunları olduğu gibi duran Türkiye 'dp, üstelik bir de üç yıl süre Ue seçim ekonomisi uygulama dunımuııda kalan Demirpl'in elinden artık «idare» gitmiştir. Gormeden bugüne dek «idare eden» Demirel. artık görerek idare edilme durumundadır. Artık bundan sonra Cephe Hükümeti elinde kalanla yetinmek durumundadır. 1976 yılından bu yana üretim düşüklüğü ve grevler gerekçesiy le büyük bir darlık olduğu öne sürülen çimento üretiminde ise resmi makamlara göre büyük bir artış görülmektedir. Nitekim 1975 yılının ilk ayında, 907 bin ton olan üretim, 1976 yılının ilk iki ayında 1 milyon 166 bin tona yükseimiş ve artış joizde 28 oia rak gerçekleşmiştir. PETROLDE Artış olduğu bildirilen bu mad delerin yanısıra, sanayinin girdi ihtiyacı olan maddelerin üretimin de düşmeler görülmektedir. Bun lar arasında hadde mamulleri, de mir cevheri ve krom bulunmaktadır. Aynca petrol üretiminin de geçen yıla göre yüzde 14'lük bir dÜŞÜŞ gösterdiği anlaşılmaktadır. FİTAT POUTIKASI Verilerin kamu ve özel sektörü birarada kapsaması yüzünden üretimdeki gerilemelerin gerçek nedeni tam olarak kestirümemek tedir. Ancak bazı maddelerde fiyat politikasmuı üretim düşüşlerini etküediği anlaşılmaktadır. Bunun yanısıra, düşüş görülen maddeler arasında bulunan mad delerin yıhn ikinci yansmda da önemli ölçüde ithalat miktannı arttıracağı ve bu yüzden ödemeier dengesındeki açıklann daha büyük oraniara varacağı kestunl mektedir. ZAM VEYA TOK KUYRUGU... Suni gübre üretimi ile ilgili ola rak bu yılki geüşmeleri yorumia jan piyasa çevreleri, MC Hükümetinin gübre fiyatlarını düşürmesinden bu yana, yabancı kaynaklı şirketlerin bir Üretim ambargosuna girdiklerini dıkkatl çekmişlerdır. Aynı cevreler, kamuoyuna büyük tanıtımlarla fiyat düşürüldüğü ilan edilen gübrenin şimdi eski fiyattan dahi bu lunamadığını söylemışlerdir. Yok luk ise doğal olarak piyasadan yeni bir gayriresmi satış fiyatı or taya çıkarmaktadır G LIHYIT YATAKLARI Bütçe gelirlerindeki artış enflasyondan kaynaklanıyor 1975 mali yılı sonu itibariyle belli olan konsoude bütçe gelirlerinin, bir önceki yıla oranla yüzde 51,6 artığı anlaşılmak'adır. Konsolide bütçe gelirlerinde ve vergi gelirlerinde ortaya çıkan bu artışın, yeni vergi kanunlan çıkarmadan, vergi toplama sisteminde yapılan değişiklikler sonucu oldugu iddiası geçtiğimiz yıl içindeki ekonomik konjonktür ve yapılan uygulamalar nedeniyle anlamlı olmamaktadır. 1975 yılı gelirlerindeki artışın belli başlı nedenleri şunlar olmaktadır; Özellikle vergi gelirlerindeki artışın nedeni, Irmak hükümeti zamanında şeker, Tekel ve demiryolu taşımasına yapılan zamlar. 1975 yılı içinds memur maaşları katsayısınm 9 a çıkartılması sonucu artan memur gelirlerinin daha fazla miktarlarda vergilenmeleri. Aynı şekilde yapılan toplu iş sözleşmeleri ile artan ışçl ücretlerinin, daha üst vergi dilimlerine girmest sonucu, giderek daha büyüyen oranlarda vergi gelirlerini arttırmaları etkili olmaktadır. Buna karşılık. son beş yıldır sürekli bü\ük fiyat artışları ile karşılaşılması ile birlikte, artan ücretlerin ve maaşların miktar ve oran olarak eskisinden daha fazla vergilendirmesi, sabit gelirlerinin bir yandan vergi yükünün artmasma neden olurken, öte yanda reel olarak gelirlerinde gerilemeler olmaktadır. 1975 yılına ait vergi dışı gelirlerde gözlenen artış ise, bu gelirier arasında bulunan «Diğer Gelırler. kaleminden toplanan bazı olağanüstü gelir artışlarmdan ortaya çıkmaktadır. Bu «Diğer Gelirier» kajeminde yer alan gelir artışlannın, hangi gelirlerden meydana geldiği Maliye Bakanlığmca açıklanmamaktadır. Yalnız, Meyak kesintileri gibi halihazırda hesabmda fon kalmamış, bir takım diğer !;alemlerden. yapılan aktarmalı kullanımlarında bu hesaplarda görüldüğü anlaşılmaktadır. Gelirlerin 1975 yılmda bu ölçüde artmasının bir diğer önemli nedeni de, bir önceki yılın yüksek fiyat artışları olmaktadır. Yüksek fiyat artışları, vergilerini takip eden yılda ödeyen beyannameü vergi mükelleflerinin, enflasyonun yarattığı özel sektör faaliyetlerine adil olmayan gelir transferlerinin etkisıyle. anormal miktarlarda artan gelirlerinden oransal olmamakla birlikte miktar olarak daha fazla vergi vermelerine neden olmaktadır. Bu da enflasyon oranınm yüksek olduğu yıllan takip eden yılda daha fazla gelir vergisi tahsilâtına yol açraaktadır. 1975 yılı içinde Vergi Oelirlerinin tahsilinde karşüaşılan bir diğer değişik yol da, bir kısım kamu kuruluşlarmın ödeyemedikleri Kurumlar Vergisi borçlannı ve diğer vergilerini, Merkez Fankasma kuruluşu borçlandırarak ödetilmesi olmuştur. Bu uygulama daha önceki yıllarda da Maliye Bakanlığmca yapılmakla birlikte, 1975 yılında bu uygulamamn büyük bojutlara vardığı arüaşılmıştır. 1975 yılı konsolide bütçe gelirlerl tahsılatından, enflasyonun ve bu tip uygulamalann etkisi giderildiği zaman, gelirlerdeki artışın bir önceki yılın civannda olduğu anlaşılmaktadır. Tüketici fiyatları ocak nisan döneminde ortalama yüzde 10 artış gösterdi Üretim düşüşü gösteren ve hal kın yakacak ihtıyacını karşılayan linyitte benzeri bir politikanın ız lendiği görülmektedir. Nitekim lınyit yataklannın büyük bir kısmmı elinde tutan özel sektör, & nerji Bakanlığının «zam yok» sö zünü üretimi kısarak cevaplandır mışlardır. Bu yüzden 1976 yılı kıs aylarına girmeden önce, kömür fiyatlanna ya zam yapüacak, ya da geçmiş yıllarda oldugu uzun kömur kuyruklan oluşması muh temel olacaktır. YESIİ ÜRETİM Ham petrol üretimi İlgili orta ya çıkan gerçek, Tiirkiye'de petrol talebinin sürekii olarak artmasına karşılık, yerli üretimin giderek düşmesi olmaktadır. Nitekim 19701975 yıllan ara sındaki dönemde Türkiye'de petrol üretimi bir önceki yıia göre sürekli olarak düşüş göstermiştir. Nitekim, 1970 yılı da toplum üretim 3,5 milyon ton iken, 1975 yılı sonunda 3 milyon tona inmiş tir. Türkiyenin petrol rezervlerinin sınırlı olmasının «neden» olarak gösterildiği bu durumda yurtiçi üretimin düsmesine karşı lık, ithal mah petrol fiyatının arttığının aym dönemde gerçekleştiğidir. Buna göre, Türkiye'de petrol üretiminin azalmağa baş ladıgı 1970 yılmda Akdeniz limanı teslimi petrol fiyatı varilde 2.1 dolar iken. 1975 \nlı 1 Ekiminde 14j7 dolara ulaşmıştır. T icaret Bakanlığı Konjonktür ve Yayun Müdürlüğünce derlenen Ankara ve Istanbul illerine ilişkin geçinme endekslerinde yıhn ilk aylarında göriilen sürekli artışların yanısıra, Devlet îstatistik Znstitüsü (DİE) tarafından derlenmekte olan Türkiye'nin 11 iline ilişkin tüketici endeksleri de hızlı fiyat artışları olduğunu ortaya koymaktadır. Henüz dört ayhk endeks değerleri belli olan DİE 11 ü tüketici endekslerinden anlaşüdığına göre, yılın bu döri aylık ocaknisan döneminde tüketici fiyatları ortalama yüzde 10 oranında artıs göstermiştir. DİE'nin yayımladığı tüketici fiyatlannda yıhn ilk dört ayında görülen bu hızlı artış eğilimi, 1975 içindeki artışia birlikte düşünüldüğünde, MC hükümetinin işbaşına geldiği 1975 yüı mart ayından bu yana tüketici fiyatlannın yüzde 30 civannda artış gösterdiği anlaşılmaktadır. Endeks değerlerine göre, dört aylık dönemde Ankara ilinde yüzde 9.2; Istanbul'da yüzde 98 ve İzmir'de yüzde 6.2 fiyat artışı olmuştur. Bu araöa Adana ilinde yılın Lk dört aylık döneminde görülen fiyat artış hızı yüzde 12'ye ulamıştır. Gerüî Ticaret Bakanlığmca hazırlanan, gerekse de DÎE tarafından derlenen, genel ve tüketici fiyatları düzeyjndeki bu hızlı artışlar karşısında Cephe Hükümeti bazı önlemler alma yoluna gitmiştir. Hiçbir ekonomik önlem alma olanagı olmayan Cephe Hükümeti. fiyat artışlarını idarî tedbirlerle durdunna yolupa^ gitmiştir. Konsolide Bütçe Gelir Giderleri ve Fiyat Artışları (MİLYON TL.) Yıllar 1969 1970 1971 1972 1973 1974 1975 Bütçe Giderleri 25.922 32.824 47.196 51.827 63.092 76.170 113.052 ı Artışı <"*> 4r + + + + + 15.6 26.6 43.8 9,8 21.7 20,7 48,4 Bütçe Gelirleri 23.9^8 32.875 4O.8P7 51.659 62.423 74.937 113.697 Cr) Artışı + 13,2 + 37,2 24,4 26,3 19.3 + 21.6 51,6 Fiyat Artışı 7,2 6,7 + 15,9 + 18.0 2İJ.5 29.9 + 10,1 Bekleyen iransferlerin 190 milyon dolarlık kısmı açıldı zun süredir Istanbul'da blr ırtibat burosu açmak için uğraşan ve sağladığı kısa vadelı DÇM döviz kredileri sonucu geçtiğimiz aylarda bu izni alan bir yabancı bankadarı, temmuz ayı içinde 150 milyon dolar civannda borç sağlamas: beklenmektedır. Alınacağı düşünülen bu borçlar karşılığı, haziran ayının üçüncü haftasında, aylardır bekletılen ak reditiflerden yaklaşık 190 milyon dolarlık kısmımn açıldığı, yalnız Eelecek döviz kredisine kadar kuvertürleri gönderilme>'ip bekletilerek, döviz borçlarının arttınldığı anlaşılmıştır. Bu işlemler sonucu Türkiye'nln Net Döviz Re zervleri 18 haziran'a göre, 1 milyar 633 milyon dolara ınmiş bu lunmaktadır. MERKEZ BANKASI HAFTALIK DURUMU (Milyon TL., Rezervler Milyon Dolar) AKTtF Altın ve Döviz (Mevcudu) Kamu Kesimi Kredileri Özel Kesim Kredileri Tarım Kesimi Kredileri Diğer Aktifler (DÇM Karş.) TOPLAM PASİF Emısyon Dövii Borçları (Knv.) M.B. Mevduatı Mev. Munz. Krş Diğer Pasifler (DÇM Kars.: Brüt Döviz Rezervieri Net Döviz Kezervleri 32.801 218 5.645 22.IJ22 26.962 1.048,1 243,9 40.9*« 761 S.502 43.229 1 nC7,2 1.081,6 41.740 1.667 8.358 31.209 55.717 870,8 1.511.2 41.269 842 9.132 31.208 58.125 909. 1.663,0 20.6J975 (Geçen Yıl) 14.892 32.661 7.843 15.803 16.449 87.648 31.12.1975 (Yıl Scnu) İO.721 39.İ392 3.1159 16.838 40.474 U U.R.1976 (Geçen Hafta) 15.306 49.213 11.946 14.272 47.954 138.691 1».6:197S (Son Hafta) 15.092 50.818 12.274 14.6(14 47.789 140.576 ITHALAT HACMİNIN 6 MİLYAR DOLARA ÇIKARTILMASI SONUCU 2 MİLYAR OOLARIN NEREDEN SAĞLANACAGI KARJILIKSIZ KALMAKTA VE CİDDİ BİR YANIT VERİIEMEMEKTEDİP 12:.3c4 Geçtiğimiz hatta Başbakan Demırel. günlük bir gazeteye verdiğı demeçte, 1976 sılı için programlanan 5 milyar dolarlık itha latm 6 milyar dolara çıkartılacağını söylemiştir. Mayıs ayında sadece 257 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirilebilen MC hükümetınin, ocakmayıs döneminde yaptığı ithalat geçen yılın ayn) döneminden sadece yüzde 3.7 ora nmda daha fazladır. Dünyada fiyat artışlarının ocakmayıs döneminde yüzde 17 dolaylannda ol duğu düşünülürse, her yıl yüzde 13 oranında üretim artışı planlanan sanayi kesiminin hammadde ve yatırım malı ihtiyaçları açısın dan bu miktar ithalatın çok yetersiz olduğu açıkça görülmekte dir. İthalat progTamımn 5 milyar dolarda tutulması halmde, yılın ikinci yansmda beklenen döviz gejir ve gideri de dikkate alındıgında, en az 1 milyar dolara gerek gösteren ithalat hacminin 6 nıilyar dolara ç:kartılması sonucu 2 milyar dolarm nereden temin edilecegi karşıhksız kalmakta ve hiç tir ciddi yanıt verilememektedir. İMK tarafından. bugün için dün •a oara nivasalarında kredt olarak verilebilecek fonıın ancak çok sınırlı bir biriminin azgelişmiş ülkelere verilebileceği ifade edilmektedir. Yine İMF'in yayınların da, Avrupa para piyasasından Türkiye'nin 1976 yılının ilk çeyreğinde hiçbir kredi sağlayamadığı açıklanmaktadır. Dış dünyada Türkiye'nin bugünkü ödemeler dengesi güçlüklerini bilen yeu kililerin Başbakan .Demirel'in 1976 yılı programına ek olarak 1 milyar dolar daha fazla ithalat yapacağız sözlerini tebessümle karşıladıkları tahmin edilmektedir. Son iki yıldır sanayi sektörü büyüme hızı. programın çok altın da kalmıştır. 1976 yılında, gerek hammadde ve gerekse de yatınm mallan kıtlığı ile yıllık programda yüzde 50 oranında artması öngörülen Mar.jinal tasarruf eğiîiminin, bu yıl aksine bilgi alınan yılın ilk dört aymda gerilemiş olması da, sanayi sektörünün program hedefinin gerisinde kalacağını göstermektedir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle