23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
MRT CUMHURİYET 8 HAZIRAN EMKPEWNit Cft8uKÛLAL|M... 5AMİ,0 JAfcM, ^AFAVLA DOfrfcK ZAfttM KONA&NIN YOUtNU TUTİU. i, S ıftA ÎAMADA AfLf <£K • ABDULCANBAZ TARTIŞMA Samim KOCAGOZ 5 8 »Öfkeden olaeak doktor bey oglum, yarına, aksama kalmas dü#«r. Bende her çesit yaslılık hastalığı var am» kalbtrn s»glamdır; tansiyonum düıenlidir...» karsılığını verdi. Doktor, asaubaya, «Yaz, not et, yarın beyefendinin tanslyonunu bir kez daha yoklayacağız...» buyrugunu verdi. Anladım ki genç doktorun, Hasan Beyin kltaplarından haberi vardı. Herkestcn çolc onunla ilglleniyordu. Ben de korktum, yazar, öfkeden diyordu tansiyonunun yükselmesine ama hiç de öfkelt görtinmüyordu. Doktor işi blttikten sonra. hepimiz tıasaiarın çevresinde toplandık. Doktor, şekeri, Ulseri olan hastalarm karavanadan yemek yiyemlyecekleri, giderek isteyenin parası ile subay tabldotundan yemek getirtebileceklerini söyledi. Bu konııda komutanlara rapor verecekti. Herhangl bir hastalıktan sikâyetimiz olursa, nöbetçl assubaya, koğuş kıdemlimiz aracılıgı ile bildirmemizi tenbih ederek gittl. Kasan Bey, doktorun arkasından «Bun uzun baktı. O, kapıdan çıkıp yit.inee, «Arkadaslar,. diye söze başladı, «askerlerden bir sikftyetlmlz olmasa gerek... Bize iyi davranıyorlar. Sanırım onlar da bu olup bitenleri, bizler gibt tam anlamıyla henüz kavrayamadılar. Üst kademedekiler, politlkacılara yakın olanları ne düşünür şimdilik bilemeyİK... Polise gelince...» Polise gelince.. deyince, ağzınd*n bu sözler çıkınca, Hasan Bey, durakladı Ytlzii sararır gibi oldu. BUtün kalabalık, sandalyelerint gıcırdatıp ona dogru yaklaştı. Anlamıştım dUşüncesini: Hasan Bey de buraya gelene deJln benlm geçtiğim yollardan geçmişti. Geldiğl sıra biraz çıtlattığına bakılırsa, Ustelik onu, Sansaryan Hanında hücreye da atmışlardı. Polis için söyleyeceklerinl ben de nıerak ediyordum. Ne ki Yazar. şöyle bir duraklayıp kendisinl toparlayınca, «Yok canım... onlara da, polislere de kızmıyorum, onları euçlftmıyorum. Beni Uç delikanlının bulunduğu bir metre kare bir hücreye attılar. Sıra sıra hücrelerde baskaca kimler vardı bilemeyecegim. Dışardan bes dakikada bir adlarımızı okuyup, bizl, «burada!» diye bağırmaya zorladılar. HUcrenin alaoa karanlıgında pek lyl göremiyordum ama Uç delikanlıdan ügü de ne Oturabiliyor, ne de ayakta durabiliyorlardı; kıvranıyordu çocuklar kan revan lçinde. Üçü de Teknik Üniversite ögrencisiymis. Hele biri, birlikte kaldıgı bir arkadasının yerine getirilmiş. Arkadaşını aramışlar. bulamamışlar; o bulununcaya, gelinceye dek «enl alıyoruz içeriye demişler... Yandım çocukların haline, içim kan ağlıyor! Ben, kızacak oldum, ikide btr .buradayım!» dly» bağırmam diyecek oldum. Çocuklar, «aman yapmayın.. başınıza bir is gelir... diyerelUen.1yalvar yakar oldular, Hele bir ara kapı açıldı; sarışın, uzun boylu, saçları dökülmüş bir delikanlı başını uzattı hücreye. Bunu da mı yanımıza sokacaklar diye dUşünmeye fırsat bulamfidım. Başını uzatan delikanlı, içerdekl dellkanlılardan en gencinin alnına şoyle bir yumnığu ile vurdu: «Beni tanıdın mı ulan?» diye sordu. Beriki sakin sakin, «Tanımaz olur muyum? .Sınıfta iki sıra öntimde oturuyordun..» karşılığını verdi S a n benizli, ne dese beğenirsinis;? «Tant işte!» diye baftırdı, «ben. hem ÜlkUctlyüm. hem de polisim! Akçama görüşürüz..» Kapadı kapıyı çekildl. Ben. şaşkınlıkla, «Bu ne demek oluyor çocuklar?» diye sormuşum. «Gece, aksama, bize yine rtnynk var demek oluyor .» karjılıgını aldım. Biliyordum, bilijordum ya işlerin bu kerteye vardığını bilmiyordum. DUnya başıma yıkıldı... Kendimi toparlayana degln, bir kaç kez «burdn» diyerekt.en bağırdık baSıvmadık; yine kapı açıidı. Bu kez kaytan bıyıklı biri, ellndeki bir gazeteyi gözü GELİYORLAR... Yazan: Pau! CARELL SEZGİSİZLİK VE KUŞKU ARASINDA BOCALANAN GARİP BİR GECEYDİ... Henür atftj eden falan yoktu. tngilir, hava altnlarından bombardıman uçakları daha yeni havalanıyorlardı. Orgeneral Von Salmuth, kendi 15. nrdusunu hemen alârma geçirmişti ama, bunun dısında hiçbir şey yapılmadı. Hiçbir sey. Ordu Erubu B, 7. ordvısunu alârma geçirmemişti. Bu ihmal, bir kaç saat sonra bu ordııyu savaş tarininin en kuvvetli saldınsına kurban edecekti. tlk hava indirmesi ve denlz çıkarmasının yönelmiş olduğu R4. Kolordunun kıyı tümenleri, siirp riztn ilk kurbanları arasındaydı i*.r. Ne Normandlya Deniz Komutanı Amıral Hennecke, ne onun önemll kıyı bataryaları, ne de radar lstasyonları alarma ge çirilmişti. Rommel de Herrlingen'den hemen gtri çagrılmamıstı. Rommel'in ordu grubu çok önemll 14 saat süresince ko mutanından, itici gücünden yok sun kaldı böylece. Kurmay Baş kanı General Speidel t«k basma kaldı. Führer karargahındakl General Jodl'un, Feldmaresal Runds tedt'in bütun orduları bizzat alârma geçirecegini bekledigl düjüniilebilir. Ne var ki, Runds tedt alârmı vermcdı. Gelen habere inanmıyordu da ondan. Rundstedt'ın karargihında ina. nılan »uydu: «General EiMnho•»er, çıkarmayı tutup J*BG r«dyosu aracılığıyla verecek degil ya!» Haherc InanılmBmıstl l?te, o kadar. Verlaine'in bir dizesi öyle mı? Ne gülüns... Ordu grubu B'nin kurmay baskanlıgı nasıl oldu da böylft psikolojik bir hataya dtlstü, nasıl olriu da kolordu ve ttimenl* rini alarma geçirmedi, anlaaıhr •e.v degildır. İste bfiylece, Alman savunması meyve veremedi. 5 haziranı S hazirana bagiayan gece, her zamankl olagan işlerle. umursamaz lıkla. natta keyifli bir hava ieinde yurümege durdu. Cherbourg'da Alman muhabere aubaylan, her geceki gibi. Deniz Kuvvetleri Komutanının savaş yerinde oturuyorlardı. Zaman saman emir subayı Tegmen Gunnar Blume, Henneclce'nin kü çük villasmdan çıkıp geliyor, «Yeni bir şey var mı?» diye soruyordu. Gelgelelim, Cherbourg'da yenl bir şey yoktu. Yeni bir şey olmadığım öğrenen Blume, her seferinde içi rahat. çekip gidiyor du gene. Anıiral Hennecke, yukardaki villssında, kurmay subayları ile birlikte btiytik bir salondaydı. Salonun pencerelerinden denizin güzellıgine doyııın ol muyordu gündtlzleri. Ama şimdl, kalın perdeler kapatılmıs. masalar soguk mezelerle donatılmı?tı Amiral Hennecke'nin konuklan vardı. Ordu yararına vcrilen güzel bir konserden sonra, Amiral, sanatçılarla kendi subayİHnnı vıllAsına bııyur fıtmistı. İki de kadın vardı birlikte: Teğ men Blume'nin savas RünlügiJnü kaleme alnn kurmay dairesi yar dımcısı Ursula Braetigam 11ı korvet. komutanı Wist'in eşt. B< bayan da konsere piyanoeu ola rsk katılnııstı. Hennecke'nin odasındakl ply» nnyu gören bayan Wist, gidiı tuşlara dokundu. Piyarıonun ı kordu yerındeydi. Pıyanoda kısı bir şeyler çalan bayan Wist, hi rn* sonrh SclıuiTiann'ın «Papil lnnsHiına bajladı. Salon bırden bire dU;sel bir havaya bürün mli?, zaman oldugıı yerde dm mustu sanki. Oysa, zanıanın durdugu falm yoktu. Rlume'nin yanına soktılar. bir emireri, tegmenı telefona ça (hrdı. Geri <1on<*n tegmen Hennerke'nın kulagına dogru egildi: Alman cephesinde çıkarma haberlerlni kimse ciddiye almıyordu.. Verlaine'in bir dizesi öyle mi, ne kadar gülünçtü Verlaine'in riixestne (riiliip ceçmck Alman korrnıta hcyetlne çok pahalıy» mal oldu... • Kıyı kesimindeki kentlere ve caddelcre yok kuvvetli hava akı nı, amiralim! Calvados kıyısından da bomljardıman b,ab«ri veriliyor.. Hennecke basını sallvlı. uyarıyordu. Savaş, Schumann'ın «PapİJlons» unu falan dinlemeKİL Amiral saatine baktı. Saat 23.30"a yaklaşıyordu. .Kuvvetli hava *kj nı:. Bu tümce akhndan çıkmıyordu amlralin. Ne zaman lsterlerv uçuyorlar dı nasıl olsa. Kım engel olabillr di uçmalarına? Tanı da bugün, Henneoke Pftns'ten bir habnr alınıstı. 26 numaralı avcı filosunun II. Grup komutanı başarıh Priller, bu 'hava matematikçlsl. rtin lenme Imiyie Giıney Fransa'ya gitmlstl. 1. ve III. Gruplar da Rpıms ve Metz yolundaydılar. Böylece, hava aavunması bttttlnliyle Richthofen filosuna kaü yordu. Ne var lri, Feldm»r«taJ Rundstedt generalleri toselli edip durmuştu boyuna; «Çıkarmanın en geç Uçüncü gününde 1000 Uçaklık bir desteği hesaba katabi lırsıniz.. Rundst«dt bunu söyler ken. Adolf Hitler'in vermi» oldııgıı soze dayanıyordu: «X güniinden sonrakl Uç gün içlnd», ARIOAmerikan hava egemenligi nı kıracak tedbiri alacak, çıkarma cephesini haur duruma loka Bununla ilgill olarak. Feldmareşal Sperrle bir hava filosunun başına getirilmişti. Savaş gUnlUgune göre bu filo 5 naziran gUntl kâğıt Uzerinde 4% uçağa lahip Köıünijyordu. NB var ki bu uçak lardan ancak 319'u hazır durumdaydı: 88 bombardıman uçagl, 172 avrı, 59 da keşif uçağı!. «Benim avcı filolarım Franaa'da çıkarma bekleyemez» demlıti Goering. «Bu uçaklar bana Rayh' ın savunması için gerekli.» BundHn ötürüdür ki, bu uçaklar, Alman ya'ya yonelen bombardıman akmma karşı çıkarılnııstı. Bu Hava Kuvvetinin Batı'ya verebile<»g>i tek bir uçak bile yoktu. Bunu diişünen Amiral Henntoke, eglencenin keyfıni çıkaraMM oimu$tu. Hcnüz tamamianmamıs olmakla birlikte, daha şimdlden güvenllkli b<r karargâh sayılabllRcek olan aşagı bunkere indl. Sag tarafta «ılk yardım» bölümü vardı, solda da harlta odası VA emlr lstasyonu. Kıyıdakt her bataryay* telefon baglantısı vardı buradan. Hattft Dogu Prusya'dakl Raatenburg FUhrer karargâhına blle dogrudan bağlantı vardı. Görevli subay, Amirale, Saine körfezinden Normandiya ada Rruplurına dek uzanan saha İle ilgili kıyı bataryaları gözlem raporlarını verdi. «Uçuş halinde bombardıman fllolannın kuvvetli motor gürUltüleri!» «Cienış bir cephe Uzerinde hafif keşif uçakları!» «Cephe gerisinde hedef ard|tırmaları! • Nakliye uçaklarının uçus hab»rı de geliyordu daha kUçük gö«lem islasyonlanndan. «Buna adıyla sanıyla büytik »avaş srunü derler» diye hotnurdandı Hennecke. Ve içini karanlık bir duyeu k«n'rıdı. «Blume, hemen yııknn çıkıp snylpyın dr cglenc.'eyi k«ssınler. Hnyan Wist'tcn özür dıleyin beııun ıçitı; sanırım şimdi bftfka bir nıüzık dmlnmemiz Kerekiyor.» Kğlence ynııdii kalmıştı. Konuklar kararsâhlarına döndül«r. Sezgisizlik ile kıışku arasında hncalayan e«rip. kasvetli bir hava ıçinde 5 Haziran cecesinden 6 Hazıran'a geçilivnrdu. • NORMANDİYA DENİZ KOMUTANI AMİRAL HENNECKE VİLLASINDA KURMAY SUBAYLARIYLA VE KONUKLARIYLA SCHUMANN'IN «PAPİLIONS.UNU ZEVKIE DİNLİYORDU.. VE İ5.TE 0 SIRAIARDA ÇOK KUVVETLİ HAVA AKINLARI BAJUMIJTI. mun içine sokarcasına uzattı: «Bak babalık! gazetede senin resmin var!» Hasan, dedim kendl kendlme, temkinini bozma. Sakin, alaylı bir sesle, «E. basRrlar gazetelere resmiml oğlum, ben, linlu bir yazarım!» karsılığını verdim. Adam, bir kahkaha attt: dönüp arkadas lanna ellndeki gazeteyi havaya kaldırarak. «Şu yazar bozuntusuna bakın!» diye baftırmaya basladı. T«p«m attı, atfı ya yıne de sakin davrandım; sert bir sesle, «Bana bak! git o resmt seflerine de gostrr... Beni bir an önc» Selimiye'ye tesllm etmezsenlz, başmıza gelecekleri alz düsünun!» dedim. «Ca8iuırrrrtttt! kaba kagıt!» diyerekten kapıyı jrUziimüze çarp tı bu çömez ama on dakika seçti geçmedi, bizim hücrenin kapısı yine açıidı. Papyon kravatlı bir beyefendi. nbabanızın adı, ananızın adı..» hani anan yahşi baban yahşı diyerekten, «bir yanlışlık olmuş..» sözlerini geveleyerekten beni hücreden çıkardı. Uzat mayalım, bir geniş odaya götürdü. üereken işlemlerden (!) sonra Selimiye'ye sevkirn ıçin kagıt yazmaya basladılar. Papyon kravat lı ortalıktan yitmişti. Çömezleri iki cümleyi bir araya Retirıp yazamıyorlardı. Bana da durmadun soru soruyorlardı. Maklneıun başmdaki, düşündü dilşündU bir soru daha sordu: «Ne ış yaparsın?» «Yazarım.» «Hangi ga'/.etcde yazarsın?ı> «Hiçbir Ra7.etedo yazmam; Istediglm gazetMe, istedlgim zaman yazı yazarım.» «Alay etmo!» «Alay filan ettigim yok. Ben. roman yazarıyım.» Makinedeki bana yine teıs ters bakmaya başlamıstı kl başucıımda dıkılen arkadaşına çıkıstı: «Yaz ulan s.erbest yazar diye!» Gülümscmiş olacHgım, mBslegiml keşfcden, »lınmıs olaeak, «O kadarmı biliriz . » diye söylendi Adamm Ustüne varrnam«k için, lçımden bir «afe.rın» çektim. Hasan Bey, tatlı tatlı, glizel güzel anatıyordu. Herkes merakla sankl kendi başlarından «egnıemış gibi dtnliyoıdu. Yeni gelenlerden tstanbul'hı hoca, durmadan cıgarfllîirı birbirıne ekliyordu biri sönerken. Her seferinde de Hasan Beye uzatıyordu. Oysa yazar, daha baştaıı pek cıgara içmedıginı söylemistı. Heplmizin adınaymış gibi lıoca, «E.. sonra elendiırı?» diy« sordu. Yazar, şüyle br soluklandıktan soniH, sözüne devam etti: «Yahıı bu biııanın asHnsörü yrıln: rnudur? Inat olsun diye ml bizl merdivenlerrien bılmoiT) kaç kat indlrıp çıkarrlılar bilınem. İki ynnımda polislcr, bu kez yine inıneye başladık. Hani yaslı adamriır, elindekı valizi aiıvpreyını diye hiçbırı d» akıl ptnıftdl (!) Mrrdıvenlen iııorkpn. bir gazeteri kalabelıgı, durınarian res rniml çekıneye basladı Beni bir arabaya soknılar. gazetecıler hala resmimi çekmekte. Yola koyulurken poli» şoför dayanamadı: (DEVAMI VAR) Eisenhower çıkarmayı BBC radyosu aracılığıyla bildirecek değildi ya.. ÇAĞDAŞ YAYINLARI MütteHk uçakları için çok K<*CM.. kttme kttme Normandlva'vı nçurnrdu. Artık Almanlar YARIN: SAVAJ Ml, MANEVRA MI.. İSTANBUL TEI EFON BAŞMÜDÜKLÜCÜNDEN BasmüdiırlüRumüi'iln ihtiyacı olarak aşaftırla rınS ve miktan yazılı malzeme kapalı tpkllf alma suretiyle ılınle edılrc«|{tir. Ru ise ait sartname Gayrettepe Yılrtız Posta rnddcsirtdekı Başmüdurlük Malzeme Servısinden temm edüfbılir. ';QÇICİ taminat v«rllfcek teklif fıyatı uzerinrien snrtnamede yazılı nıspellere göre ahnır. tstoklı olanların KapHlı teklıf mekiııpinnnı en geç 24 Hazırsn 1976 Persembe giinii saat !4.nn> kadar Malzeme Servısınf» trvdı etmrlerı iliirı olnııur. BRşmUdiirlüğUmüz ihaleyi yapıp yapmumakta vcy< dlledlgıne ihal»de seroesrtir. Malın CIIINÎ Tavlı tel bakır S mm2 U Miktan «4li kg (Basın: 16861) 41131 Insaııa l o h nlar MOMIM DUIÜNOfUKI T*Ntn*N OP»Mn.ER. YAZA.RI* ¥*S»MOYX0l0 Vt İ*l*nw «drMİ ı ÇAÛOAS VAVINURI C«««lofllu. Halkavl Soh. Na. « W t İ8TANİUI Fir»»ı 30 l i r a . Hıfzı Veldet Velidedeoğlu GARTH TiFFANY l SONUC. DA. cagMLJgTUM. ZAMCB,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle