03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Tito'nun Türkiye'yi ziyareti bugün başhyor Ümit GÜRTUNA Türklye açısmdan son derece önem taşıyan bir konuğu ağırlıyoruz Ankara'da. Yugoslavya'nın efsanevi denilebilecek devlet başkanı Mareşal Tito bir yüz yıla yakl?şan yasamı döneminde ürincl kez Ankara'ya geliyor, hem de beraberinde yaşına yakın sayıda bağlantısız ülkenin lideri niteliğini taşıyarak. Iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilere kısaca bir göz atarsak ilk yazılı belge olarak 28 ekim 1925'de imzalanan «muhadenat muahedesi» ile karşüaşınz. Türkiye'nin Cummıriyet, Yugoslavya'nın da bağımsız bir krallık olmalarından sonra bu anlaşma ile iki ülke arasında diplomatik ilişkiler kurulmuştur. Balkan paktı ile gelişen ilişkiler Yugoslavyanın Ikinci Dünya Savaşından sonra sosyalizme geçmesiyle bir durgurüuk dönemine girmiştir. Ancak, 1948 yılında Yugoslavya'nın kominformdan ihraç edilmesi Belgrad'ı yeni sosyalist yollar bulmaya itmiştir. Balkanların sosyalist olmayan devletleri arasmda yapılan görüşmelerden sonra 28 şubat 1953'de Ankara'da, 9 ağustos 1954'de Bled'de imzalanan anlaşmalarla Türkiye, Yugoslavya ve Yunanistan arasında bir dayanışma yapüması sağlanmak istendi. Türk Yunan ilişkileri bir yana. bırakıhrsa o tarıhlerden başlayarak Türk Yugoslav ilişküeri hiç bir laman kötü bir dönem yaşamadı. Son on yılda karşıhfcu zıyaretlerin giderek yükselen bir düzeyde gerçekleşmesi dikkati çekmektedir. 1967'de Çaglayangil'ın Belgrad'a yapmış olduğu ziyareti ertesi yıl Yugoslavya «Demiryollan ile ilgili konular, geml ınşaat Başbakanı M. Spiljak'ın Türkiye^yi ziyaret sanayii. demir ve çelik imalâtmda işbirligi, etmesi izlemiştir. Süleyman Demirel'in 1970 yılı hidroelektrik santralleri yapımı, makina imalâtı. eylül ayında Yugoslavya'ya yaptığı resmi ziyarete 1972'de Yugoslavya Başbakanı C. Bijedic karşılık den sanayii. eiektrik sanayiinde işbirligi, ilmi ve teknik alanlarla, tanm ve gıda sanayiinde işbirligi.> vermiştir. Yugoslav Dışişleri Bakanı Minic 12 Mayısta imzalanan ekonomik işbirligi 1974 agustos aymda Kıbns konusunda Türkiye'yo anlaşmasında. enerji. maden. kimya sanayilerinde. özel ve 1976 şubat ayında resmi birer ziyaret te metalurji alanında, PetroKimya ve ilâç bulunmuştur. Ayrıca son yıllarda parlamento sanayiinde, hafif endüstri sektöründe, ulaştırma, heyetlerinin karsılıklı ziyaretlerı ilişkileri telekomünikasyon ve turizm alanlarında birlikte olumlu yönde etkileyen temaslar olarak değerlendirilebilir. YUGOSLAVYA, OOĞU AKDfNİZİN UYUŞMAZLIKLARDAN UZAK, SESSİZ BİR ALAN OIARAK KALMASINI İSÎİYOR. BELGRAD, SON YILLAROA TÖRKİYE İLE EKONOMİK ALANDA SIKI BİR İŞBİRLÎĞİ İSÎEDİĞİNİ BELLİ ETTI. YUGOSLAVYA'DA YAS.AYAN TÜRKLERİN HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİ YUGOSLAV FEDERAL ANAYASASINDA YER ALIYOR. OKULLARDA TÜRKÇE OKUNABİLİYOR VE TÜRKÇE GAZEÎE VE KİTAP YAYINLANABİÜYOR. MAREŞAL TİTO'NUN YAŞAM ÖYKÜSÜ Bir demircinin oğlu olan Josip Broz Tito 1890 vılında Hırvatistan'da doğdu. Avusturya Macaristan ordusunda görev aldı. Daha sonra (1917 1923) ?.rası Kızılordu saflarmda çarpıştı. Yugoslavy2 Komünist Partisinın kuruculanndandır. Bu nedenle birçok kez tutuklanmıştır. 1934de tutukluluğu sona erince, Moskova"ya, ardından dn Pans'e giHi. Bu arada Yugoslavya Komünist Partisi Genel Sekreter.iğine seçıldi ve Yugoslavya'ya döndü. 2. Dünya Savaşı sırasında Uzice'de bir kurtu'.uş komitesı kurarak, gerilla savaşını baslattı. Bu gerilla ordusunu daha sonra partizanlardan oluşan gerçek hır orduya dönüştürdü. (Bu arada rakibi Mihaloviç'i etkisiz hale getirerek, devnmci hiikümetin başına geçti.) Ekim 1944'de Kızılordu ile Belgrad'a girdi. 29 Kanm 1945'te Cumhuriyet ilân edildi Tito Başkanlığa ve Başkomutanhğa getinldi. Hilk Cephesi Partisi (Tito'nun partisi) 1945 seçimlerini kazandı. Bundan sonra Tito daha bağımsız bir dı$ politika izlemcye başladı. Bloklar dışı devletleri bir araya getirmeye çahştı.. 30 haziran 1963 ve 16 mayıs 1967'de tekrar Federal Yugoslav Cumhuriyeti Başkanlığına seçildi. 1963 te resmen yaymlanan Anayasa'nın her düzeydeki görevlerin belli aralıklarla devredilmesi ilkesine karşm, Mareşal Tito bu maddenin kapsamı dışmda bırakıldı. Ekim 1966'da, Tito'nun Komünist Partisi Onel Sekreterliğı görevi kaldınldı ve Merkez Komitesınin 5. topiantısında Yugoslav Komünıstleri Birliği Başkanı seçüdı. Tito'nun en büyük özelliği, sosyalizmi kendi ar.layışına göre yorumlayarak, Dogu Bloku ülkeleri örneklerinden farklı bir biçimde, Yugoslavya'ya uygulamasıdır. Ancak Tito, bu modelin «Titoizm» olarak nitelendirilmesme karşıdır, çünkü Yugoslavya'daki sistemı, salt Yugoslavya'ya özgü koşullann belirlediğini, kendisinin ise bu polıtik yapının geüşmesine yardımcı olduğu inancındadır. Türkiye ile Yugoslavya arasında ilk yazılı anlaşma 1925 yılında imzalandı çalışma olanaklanrun varoldugu da belirtılmiştir. Ticarî ilişkilere gelince, tüm komşu ülkelerle olduğu gibi Yugoslavya ile olan ticarî ilişkilerimizde son yıllarda Türkiyenin aleyhine bir gelişme göstermektedir. Türkiyenin 1975'de 9.1 mılyon dolar ihracatına karşı aynı yıl ithalâtı 17.7 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Bir yıl önce ise Türkiyenin 26.5 milyon dolarlık ihracatına karşılık 20,6 milyon dolar ithalâtı olmuştu. Yugoslavya Devlet Başkanı Tito'nun resmî ziyareti, iki ülke arasındaki çeşitli alanlardakl işbirliğinm gelişmesinde tarihi önem taşıyabilecek b:r nitelik kazanabihr. Tito Üçüncü Dünya ülkeleri arasmda son derece büyük bir etkiye sahip bır devlet adamıdır. Ankara'da atılacak olumlu adımlar yalnız Türkiye Yugoslavya ilişküerinl değil, bağlantısızlar katma yeni yeni girişimleri ile Türkiye'nin bu ülkelerle ilişkilerinin düzenlenmesindekl atılımını olumlu yönde etkiliyebilir. Hatta Ankara, Dogu Akdenizde, kendl çıkarlannı korumada, savaşın en son başvurulacak bir yol olduğu konusundald inancını Tito'ya açıkça anlatıp, Yugoslav Devlet Başkanını ikna edebilirse. Dogu Akdeniz sorunu dışındaki başka konularda uluslararası platforma Yugoslavyanın desteğini de sağlayabilir. KONUSUMDA İKİ ÜIKE DE SORUNURA EFENDİCE» YAKLAJMPB KIBRIS SORUNU YUGOSLAVYA'DAKI TÜRKLEK îki devlet arasındaki tefc anlaşmazlık konusunun Kıbns sonınu olduğumj belirtebiliriz. Yugoslavya başından beri Türk tezine karşı bir tutum sürdürmektedir. Ancak bıma karşılık Yunanistan"ı açık bir şekilde desteklediği de söylenemez. Türkiye'nin Kıbns sorunu ile ilgili olarak önerdiği devlet yapısı Yugoslavya'yı, kendı iç düzeni bakımından korkutmaktadır. Bilindiğı gıbi Yugoslavya ırk ve dinleri değişik kişilerın oluşturdukları bir çok azınlık ya da topluluk üzerine bina edümiş bir devlettir. Bu mozayıği roeydana getıren topluluklardan birinin ayırıcı bir öğe olarak harekete geçmesı gerek ıç gerek dış politikasını duyarlı bır denge üzerine kurmus olan bu devleti son derece ürkutmektedir. Kıbns'daki Türk toplumuna Türkiye tarafından saglanacak Rumlarla eşit haklar, Türkiye'nin Türkiye dışındaki ırkdaşlannı etkiliyebileceği bir durum yaratabüeceğinden yalnız Yugoslavya değil, Türklerin yaşadığı tüm komşu ülkelerde bir çekingenlik yaratmaktadır. Bunun yanısıra Kıbns nedeniyle Doğu Akdenizde ortaya çıkabilecek sıcak bir sürtüşme Yugoslavya'nın dış poütikasındaki denge ögesınl doğrudan etküeyecek, bu dengenin bozulması Yugoslavya'yı çeşitli baskılar altında bırakabilecektir. Bu nedenle Yugoslavya, Dogu Akdenizdeki gelişmeleri son derece dikkatle izlemekte ve bu bölgenin mümkün olduğu kadar uyuşmazlıklardan uzak, sessiz, durgun bir alan olarak bırakılmasım, çıkarı ile paralel görmektedir. Dogu Akdenizdeki sessizüğin yıllardan beri Türkiye'nin aleyhine bır durum yarattığı gözönünde tutulursa Türkiye ile Yugoslavya arasındaki siyasal anlaşmazlık konusunun hemen gideriUr bir nıtellk taşımadığı da ortaya çıkar. Ancak, kesin, açık bu çıkar tersligine rağmen iki ülkenin sorunlara «efendice» yaklaşmalan, üginçtir. Yugoslavya'nın Kıbns sorununu sürekli uluslararası platforma götürmek istemesi, Türkiye tarafından hoş karşılanmasa da bu tutumundan dolayı Yugoslavya'ya karşı sert bir girisünde bulunmaması da ilginçtir. Bunun nedenini, Yugoslavya'mn. üçüncü dünya ülkeleri üzerindeki etkinliğiyle, bu lilkede yaşayan Türklerin durumlarında bulmak olasıdır kanısındayız. Temel dış politika ilkesi bağımsızlık olan bir ülke 20 milyon nüfuslu ve yüz ölçümü 255 bin km2 olan Yugoslavya, federasyon şeklinde yönetilir. Ülke altı Cumhuriyetle iki özerk eyaletten oluşur. Cumhuriyetler, Sırbistan, Hırvatistan, Stovenya, Karadağ, Bosna Hersek ve Makedonya. cumhurıyetleridir. Özerk eyaletler ise Kosova ve Voyvodinadır İçte özerklik ve özyönetim ilkelerine bağh olan Yugoslavya, dışta da başka ülkelerin içişlerine karışmama ve hükümranlığa saygı prensiplerini savunmaktadır ve bu açıdan dış politika anlayışı, ıç politikanın bir uzantısıdır. 1948'den bu yana, Yugoslavya bağımsızlığı savıınmuş ve dünyayı ilgilendiren sorunlarda büyiik devletlerin karar alma yetkisini tekellerinde tutmalarına karşı çıkmıştır. Uluslararası ilişkiler çerçevesinde, Orta Doğu ve Kıbns halen bir sorun oldukları sıralarda, detent politikası ve yeni ekonomik bir ortam yaratmaya çabalayan girişimler karşısında, Emine UŞAKLIGİL Oysa, Sovyetler Bırlığı ile Yugoslavya arasındaki anlaşmazlığın bir sebebım de 1945 • 1948 arası Yugoslav dış polıtıkasmdaki çelişkide bulmak mümkün. Bu dönemde Sovyet dış politikasına ayak uydurmakta yarar gören Yugoslaviar. aynı sırada Yugoslav çıkarlannı gbz önünde tutan politik bır çizgiyi izlemckten gerı kalmadılar. Sovyet Blokundan kopmadan sonra. Yugoslavya'nın komşu ülkeleri ile olan ılişkılerınde önemli değışmeler yer aldı. Yunanıstan, Avusturya (1954' den sonrşi) ve îtalya ile ilişkiler gelişirken, komünist tilkelen ı!e u^vın bir süre ıçın bir gergınlik dönemine gırıldı. Strateiık ve ekonomik gereksınmeden doğan bu yeni ıhskiler, iki blok arasın Ne var ki, 1956'da Macaristan olaylan sonucu, iki ülkenin kısmen düzelen ilişkileri tekrar gergınleşır ve gerginlik bu kez 1962 yılma dek sürer. 1959'da Sovyet Çin ideolojik çatışmasınm açığa çıkmasmdan sonra, Sovyet • Yugoslavya ilişkilerin de yine bir yumuşama dönemi başlamıştır. Ancak 1P68 Çekosıo\akya olaylannda. ve YugO5İavya'mn fcu ülkeye yapılan müdahaleyi sert biçimde kınaması üzerine iki ülkenin arası bir kez daha açılmış ve Brejnev'in 1972'de Belgrad'ı ziyaretine dek ferginlık sürmüştür. 1973 yılında Mareşal Tito'nun Moskova'yı ziyaretlerinden sonra, Yugoslavya'da, Sovyetler Birliğine taraftar olduklan için Kominformcıı olarak adlandırılan kişi ve gnmlara Karşı girişılen sert mücadele ilişkilerin yeniden bozuimasına yol açmıştır. öte yandan, Sovyetler Birliği ile açık bir sürtüşmeyp gırmemekle birlikte. Yugoj'avya gerek Avrupa Komünist Partileri Konferansı, gerek Diınya Komünist Partileri Konferansı konuiannda Moskova'nm önerilerine karşı çıkmış ve kendini bağ lavıcı nitelıkte herhangi bir belgeyi ka'oul etmeyeceğini kesinlikle ifade etmiştir. YUGOSLAVYA'DA ÖZYÖNETİM UYGULAMASI 26 YILDIR SÜRÜYOR Okay GÖNENSÎN Yugeslavya'dakl özySnetlm uygulaması 26 yıllık gelişimi <cind» sağdan ve loldan çeşitli elejtirilerl» karşılandı, ancak Yugoslavya'daki cfarklı sosyaliımin» özgün çizgisi olarak varlıgını surdurüyor.. Yugoslav özyönetimı, 27 haziran 1950'de cıkarılan «Iktisadi devlet ijlelmelerinde işçilerin yonetimi hakkında lemtl ya»a»ya dayanıyor. Bu yasaya göre, ulkedeki bütün devlet k j r u i u v ' r ı tişçi kurulları» tarafından yönpiilecektir. Lfycrind* <;«lı»*n '«'Itr araıından seçilan bu ifçi kuruUı üa kcndi içinden y<jfi»(im kurulunu (ikaracak, işy«rinin müaUiru ve ü*( ka*)«m« y«n«Hcil«ri ise kuruluşun bağlı olduğu devlet kurumu tarafından alanacaklır. Yasanın çıkışından bir gün önce Uluıal Meclis önünde yaptığı konuımada Tito, Sovyetlerde ürctim araçlarının yönetiminin devlet elinde bulunmasının işçiler açısmdan kapttalist ülkelerle aynı duruma yol açtığını söylüycrdu. Öıyönetimin uygulamaya konduğu dönemde Yugnslav ekonomisi oldukça giıç durumdadır. Savaş sonrası baslatılan millilestirme çalısmaları tamamlanıp ekonominin yeniden işler duruma geçmesi sağlanamamıs, merkezi planlama ekonominin ilılım yapmasını sağlayacak işlerliğe kavuşturulmamış ve tüm meMı'zmanın işletilmesi için başvurulan Sovyet kredileri, iki ülke arasındaki ilişkilerin bozulması nedeniyle verilmemiş, başk.i borclanma kaynakları henüz bulunamamıştır. Yugoslav yöıieticilrrin hedefi ekonomiyi en kısa zamanda kendiliğiiKİen işler duruma sokmaktır, bunun yolu da isletmelere verilen bağımsızlıkla kapitalist ekonominin temelinrie bulunduğu varsayılan «her ekoncmik birimin kendisi için en rasyonel davranışta bulunma güdiisünü» harekete geçirmektir. Mekanizmanın çalışanlar adına denttlmi dc isçi kurulları tarafından yapılacaktır. Ekonomide Istenen atılım, dış kaynaklardan sağlanan horçlarla da desteklenerek yerçekleştirilmıştir. 1950 1*73 arasında sanayi üretimi S kat artmıs, sanayide çalışan nüfusun uranı ytizde ?S'ten yüzde 60'a yükselmijtir. Yugoslavya'da özyönetim uygulamasının İlk dbnemlerinde merkezi planlamanın yine de ağırlıklı bir rolü olmustur. Ancak pralikte, Cumhuriyetlerin artan özerkliğiyle birlikte, istediğini yaptıracak malî kaynaklardan yoksun merkezî planlama organlarının işlevi de gidertk kendiliğinden azalmiftır. BELGRAD, BALKAN OLKELER! ARAStNDA Kİ İLİS.KİLERİN SIKLA^TIRILMASI SORUNU ÜZERİNDE ÖNEMLE DURMAKTA. VE B A l KANLARDA BİR BARIŞ BÖLGESİNİN KU RULMASINI ÖNERMEKTEDIR, ÇİN İIE İLİŞKİLER 1%0'dan mbaren bütün komşulan ile siyasal ve ıktisadı ılişkilenni geliştiren Yugoslavya, 1958 den sonra araları açık olmasına rajmen, Çin Halk Cumhuriyehnin B^rleşmış Milletlere sirmesini sürekli olarak desteklemiştir. 1967'de Çin Komünist Partisinde 3MiTito propagandanın zinesine ulaşması ve 1968'da Çin basınının «revizyonist Tito kligine» karsı mücadele eden Stalınist YugosJav miriteci örgütlerını desteklemesinden sonra, 1975'de yer alan çin ve Yugoslav yakınlaşması (ki, ideolojik alanı da kapsamaktadır.) Belgrad'a üçüncü dün ya kamuoyu ve kendı aydınları karşısında nıüsbet puan kazandırmıştır. Çekoslc\rakya buhramndan sonra, bütün sivillpri seferber eden gerilla tipi bir savunma sısteminin yasalaşmasını hızlandıran Yugos!a\r>ra, yeni bir bloksuzlar fbaŞlantısızlar> konferansmm toplanmasmı önermiştir. Hiçbir bloka dahil olmama politikasının öncülerinden olan Yugosla\ya için, rağlantısızlık politikası, bir denge unsuru otmanm ötesinde, bütün ülkeler arasında işbirliğini (özellıkle ekonomik), demokratik ve eşit bir çerçeve içinde geliştirmek anlamma gelmektedir. Koguk savaş sırasında oluşan bağlantısızlık hareketi, bloklann katılaşmasma karşı meydana çıktı. 1955'de Bandung Konferansında ilk kez banş ve eşitlik ilkelerini savunarak ortaya çıkan ve uluslararası ilişkilerin değişmesini amaçlayan bu politika, 1961 Belgrad Konferansında ağırlık kazandı. 1964 Kahire, 1970 Lusaka ve 1973 Cezayir Konferansları ile bu hareket sürdürülmüş ve geliştirilmiştir. ha^kan Tito, Lusaka'da yaptağı konuşmada görüşünü şöyle açıklamıştır: «Uluslararası ilişkîlerin demoVırak laştırümasından anladığuTiız şey dünyamızm hepimiz tarafından geliştirilmeEi, hayati kararlara hepımizın katılmasıdır. Yoksa yeryüzünde yoksul zengm, imtiyazh imtiyazsız ülke ayınmı ortadan kalkmaz.» Tüm ülkelerin gerçek bağımsızlığına kavuşmasmı hedef alan bağlantısızlık hareketı, yabancı tekellerin ortadan kaldınlmasuıı ve her ülkenin doğal kaynaklarına sahip çıkmasını savunur ve uluslararası geniş bir işbirliğinin kurulmasım or.erır. Bu yü sonbaharda Colombo'da toplanacak olan bağlantısızlann zirve konferansında, yeni ıılus;ararası ekonomik bir sistemin kurulması Konusuna ağırlık verilmesi beklenmektedir. Diğer taraftan karşılıklı ve dengeli kurvet !ndirimi görüşmelerini destekleyen Yugoslavya, bu görüşmelere tüm Avrupa ülkelerinin katılması gerektiğini önemle ilerı sürmektedir. Avrupa'daki güvenin Akdeniz ve Ortadoğu'nun durumuna bagh olduğu göriişünde olan Yugoslaviar için, Ortadoğu'da, buhrana tek çözüm yolu îsrail'in 1967'de işgal ettiği topraklardan çekilmesi, Birleşmiş Milletlerin Güvenlik Konseyinin 27 kasım 1967 tarihli kararmın uygulanması ve Filistinülerin meşru ulusal haklannm tanınmasıdır. Yugoslavya'daki Türklerin çogu Makedonya Cumhuriyeti ile Kosova özerk bölgesinde yaşamaktadır. 31 mart 1971 tarihinde yapılan sayıma göre Yugoslavya'daki Türklenn sayısı 128 bin dolayındadır. 1953 yüından beri Türkiye'ye göç edenlerin ise 200 bın kişi olduğu samlmaktadır. Yugoslavya belkl de, Türklye dışındaki Türklere en iyi yaşama olanağı sağlamış bir ülkedir. Türkler diğer etnik ve semietnik gruplarla aynı haklara sahiptirler Yugoslavya'da. Soydaşlanmızın azınlık hak ve özgürlükleri Yugoslavya Federal Anayasasında yer almıştır. Türk dilinin kullanılmasında herhangi bir baskı olmadığı gibi okullarda Türkçe okunabilmekte ve Türkçe gazete ve kitap yayınlanabilmektedir. Buna rağmen iki ülke arasında bir kültür anlasması bulunmamaktadır. Kültürel ilişkiler iki yıllık kültür mübadele programlan çerçevesinde yürütülmektedir. Eon yıllarda, Yugoslavya'nm Türkiye ile ekonomik alanda sıkı bir işbirligi istediğine ilişkin açık beiirtiler görülmektedir. 1974 yılında Bülent Ecevit'ın Başbakan olmasından kısa bir süre sonra çok büyük bir Yugoslav heyeti Ankara'ya gelmişti. Ecevit'in Yugoslavya ile sıkı ekonomik ilişkiler kurulmasım istemesıne rağmen Dışişleri Bakanlığının üst düzeydeki bazı yetkililerinin anlaşılmaz davranışlan yüzünden o tarihteki toplantılarda somut sonuçlar alınamamışu. O tanhlerde «Komunistlerle işbirliğmde çok dikkatlı olmalıyız. Siz bugünkü hükümete bakmayın» şeklinde çalışma arkadaşlanna yönerge veren Dışişlerinin bazı yüksek yetkililerinin şimdi daha yumuşak bir tutumla, Yugoslavya da dahil olmak üzere sosyalist üîkelerle çeşitli alanlarda ışbirliği yapmak amısunda olmaları ilgınç bır gerçek olarak bugün ortada dunnaktadır. Türk Dışişlerinin ekonomik alandaki zihniyetine böylece değindikten sonra iki ülke arasmda geçtiğimiz mayıs ayında «ekonomik, teknik smai ve bilimsel işbirligi. anlasması imzalandığını hatırlatalım. Ekonomik Karma Komisyonda ele alınan iki ülke arasmdaki işbirligi alanlarını şöyle sıralayabiliriz: TİTO, BUGÜN DÜNYADA "BLOKSUZ DIŞ POLİTİKA SİMGESİ,, SAYILIYOR bağımsız politikasmdan hiçbir zaman vazgeçmeyen Yugoslavya, uluslararası politika sahnesinde agırlığmı duyurtnayı başannış bir devlettir. Tngoslsvys Deriet Başkanı Maresal Broz Tito. İKİ KURUIU Işyerlerinde tüm çalışanlar arasından seçilen işçl kurulu, net gelirin çalışanlar arasında bölüşümüylc, yönetim kurulu da idari ve örgütsel sorunlarla uğrasmaktadır. Net gelir de, devlete sermaycye karşılık ödenen pay, amortismanlar, alınan berçların faizleri ve vergi'sr çıkt:ktan sonra elde edilmektedir. Siyasal ve ekonomik ademimerkeziyetçiliği tamamlayan iki yasa da, 1553 yılındo tarımda kooperatiflerin istenildiği zaman dağıtılmasına ve 5 işçiye kadar calıstırmak koşuluyla czel işyerleri açılmasına izin verilmesi oldu. Bu tür küçük zanaatkârlann sayısı (tarım Jışında) i?63'te 115 bin, 1979'de 149 bindi. 1958 yılında, tanm uretiminde görülen rlüşme bütün tarımsal ürünlerin fiyatlarının artışına ve giderek bütün ekonomldt hızlı bir enflasysnist tırmanmsya yol açtı. Fabrikalar, devlete vergilerini ödedikten sonra ellerinde kalan bütün parayı ücretlerin yükseitilmesine syırdılar ve sahip oldukları bağımsııl'ğı kullanarak kendi ürünlerine zam yapmaya başladılar. HAIİN'İN ÖNERİSİ 1943de Staiin'in Yugoslavya, Bulgaristan ve Arnavutluk arasında bir federasyon kurrna önerisi, Yugoslavya'nın ıçişlerine müdahale olarak görüldü. Sonuç olarak, Sovyet Yugoslav ilişkılerin gerginleşmesi ve Yugoslavya'nın Kominformdan ihraç edilmesi, Yugoslavya'nın ıç ve dış politikasına kendine özgü bir nitelik verdi. Moskova ile kopmadan ötürü, Ştalinizmden uzaklaşan Yugoslavya'da özyönetim ve bağımazhğa dayalı siyasal ve ekonomik yeni bir sistem kuruldu. Yugoslavya'da dış politika hiçbir zaman iç politika sahnesinde çekişmeler doğurmadı. Aksine, 1945'den 1966'ya dek, dış politika ulusal bütünleşmeye yardımcı oldu ve federasyonu oluşturan çeşitli uluslarda başarılı bir devletin vatandaşları olmanm kıvancını uyandırdı. da nazik bir durumda kalmıs olan Yugoslavya'yı yalnızlıktan kurtardu 1948'de Marshall planını reddeden ve o yıla kadar ticaretinin yüzde 55'ini Sovyet Rusya ve Doğu Avrupa ülkeleri ile yapan Yugoslavj'a, 1948 1955 arası doğu blokundan uzak kalması ve Moskova'nın tüm ekonomik yardımı kesmesi üzerine kendini güç ekonomik koşullar karşısında buldu ve Batıya yaklaştı. Ancak batıdan yardım sağlaması, Yugoslavya'nın ne sosyalizm ilkelerınden vazgeçmestne ne de Batı yanlısı bir dış politika izlemesme yol açmıştır. KRUÇEV'İN ZİYARETİ •İFIAS ETME OZO'JRIÜGUTito yönetiminin 1960'larda Batılı ülkelerden sağladıSı gfcniş krediler de enflasyonist baskıyı durduramadı ve 1965 yılında Dinar'ın devalüe edilmesiyle birlikte bir «özyöfielim reformu» yapıldı. Bu reformla devletin işyerlerinin gelirinden aldığı vergi kaldınldı, fabrikalar arasında tam bir rekabet orlamı yaratıldı ve finansman ihtiyaçlarını bankalardan karsılayan Işyerlerine <iflas etme özgüılüğü» tanındı. ! İsletmelere tanınan bu rekabet hakkı, dış piyasalarda 4a kendini gösterdi. Bağımsızca ithalat ihracat yapabilen şirketler uluslararası pazarlarda da blrbirleriyle rekabete giriştiler, kalifiye elemanları birbirlerinin elinden daha yüksek ücretler vererek almaya başladılar. 1970'lerde yeniden hız kazanan enflasyona karşı Yugoslav yöneticilerin çabası, en azından dış ticareti yeniden merkezi bir denetim altına alma yönünde. 19M'te yüzde 30'a ulaşan enflasyon oranına karşılık, işçi ücrctlerini ve fiyatları dondurma girişimleri işyerleri ve sendikaların büyük direnmesiyle karşılaştı. Geçtiğimiz günlerde sigara ve otomobil fiyatlarına yeniden zam yapılırken, özellikle inşaat malzemeleri ve dayanıklı tüketim mallarının alışveriş (tüketim) vergilerinde indirim yapıldı. 1955'de Kruçev ve Bulganin'in Belgradı ziyaretleri ile, Yugoslavya dış poüükasmda yeni bir dönem açıldı ve Sovyet Yugoslav ilişkilerinde bir yumuşama başladı. Bağımsızlık, hükümranlık ve eşitlik ilkelerini kabullenen iki tarafın da sosyaliîmin her ülkenin kendine özgü koşullara göre gelişebileceğini kabul etmelerı. Yugoslav dış politikasmın bir başarısı olarak nitelenebilir. BAIKANLAR'DA EARIJ Büyük devlet ler ve çokuluslu şirketlere karşı koyabilmek için, ekonomik işbirliğini öneren Yugoslaviar. Balkan ülkeleri arasında ilişkilerin sıklaşması sorunu üzerinde durmakta ve taratsız bır Akdeniz ülkeleri zırve toplantısı yapılması ayrıca Balkanlarda bir barış bölgesinin kurulmasuıı önermektedirler. Temmuz 1975'te Helsinki'de yer alan Avrupa Güvenlik ve İşbirligi Konferansım detant ve gelişmekte olan uluslararası ilişkilerin ürünü olarak kabul eden Yugoslavya. Helsinki'de alınan kararların uygulanıp uygulanmadıklannı 1977'de inceleyecek olan toplantıya evsahıpliği yapacaktır. Tüm ulusal ve siyasal güçlerin birîeşmesi ile birlik sağlanabileceğmi sa\unan Yugoslavya'da, 1974 Anayasası, ülkenin Tıto'dan sonra da bağımsız kalmasını öngören değişiklikler getirmıştir. Cikesinin geleneksel bağımsızlığını devamlı göz önünde tutan Yugoslavya Devlet Başkanınm tek amacı, ölümünden sonra iktidarm olaysız şekilde bir kollektif liderler grubuna devredilmesidir. Bağlantısızlık hareketinin şimdıye dek bloklararası önemli bir güç oluşturamamasma karşm, Tito uluslararası bir devlet adamı statüsünü kazanmıştır. Oysa, bütün prestijıne rağmen, dünya banşını tehdit eden buhranlar karşısında, üstlendiği arabuluculuk göre\'inin verimli olduğu söylenemez. öte yandan Yugoslavya'nın çeşitli uluslardan oluşması ve bu uluslar arasındaki din, dfl ve kültür farklan kimi çevrelerde bir gün Yugoslavya parçalanır mı sorusunun ortaya atılmasına vol açmaktadır. Kanımızca bu olasılık çok uzaktır. Çunkü bugün Yugoslavya yadsmamaz bır bütünlük kazanmıştır. Aradaki farklar yüzeyseldir. Yugoslavya halkını birbirine sıkıca bağlayan ortak bir ilke vardır ta. o da sosyalist dünya içinde, kendine özgü ve gücunü kanıtlamış bir benliğe sahip olmasıdır. Bu da dostumuz ve konuğumuz Mareşal Tito'nun basansıdır. Ankara Ankara Ankara Ankara Ankara Anka j GÖRENTAS'IN ONERISINI OKUYANLAR NE DIYOR? CumhuriTetçi Güven Partisinden Muslih Görentaş'ın imzasını taşıyan bir öneri hukukçular arasmda Uginç yorumlara uğruyor. Rah metli Inönü'yü hatırlayarak >No Commcnt. iyorum yok) divenlcr de var. Görentaş, 337 sayılı Askerî Yargıçlar yasasına bir madde eklemneslni öneriyor. Hayli uzun bir beşinci madde. Ayrıca bir de geçici madde önerisi var. Asker Yargıçlann tertisi konusu ilginç asamalardan geçti iilkemlzde. Bclki hatırlarsımz, Anayasa Mahkemesi Askeri Yargıçlar yasasında ı;cneral trrfilcriyle ilgili hükmü bozmuş, Askeri Yargıçların mahkeme bünyesinde terfini öneörmüştü. Asker bir Targiçın hu kuksal yeteneklerinin. Yargıçlıktaki başansının değerlendirilmesinj tdare mekanizmas!nın dısında eörüyordu Anayasa Mahkemesi. Bu göriiş 1951 yasasının özfine daha uygun hiç knşku.'uz Cumhuriyetç! Güven Parrlst Van MiUetıekili Görentaş ise asker Yareıçların raliğe terfiini Genelkurmay Başkanına bırakıyor Sayın Görentaş bu önerisi Için çok dn uzun bir gerekçe yazmış, gerekçede ilginç devimler de var. Örneğrin. 12 Mart askeri mii dahalesi» döneminde 1488 sa>ıh «kanunla» yapılan değişiklikten sözediliyor. Böylece. CGP Milletvekili 1488 sayılı yasa ile yapılan Anayasa depisikliklerinin askeri müdahale döneminde gerçekleştiğini benimsftnîş oluyor. Görentaş'ın nzun eerekçesine jöre Askerî Yareıçların generalliğe terfii Askeri Yargıtav'a bırakıhrsa yıpranmalara yol açar, Yüksek Askeri Suraya da Anayasa Mahketnesi olanak vermlyor. Öylevse valnız Genelkurmay Başkanı yapmalı bu terfileri. Başka bir deyişle. bir Asker Yargıçın generalliğc terfiini, öteki generaler eibl Yüksek Askeri Şbrada Urtışmak olanağı da ortadan kalkıyor, Genelkurmay Başkanı tek seçici duruma geliyor» Muslih Görentaş komutan atamalarındaki «on uy^ulamalartlan mı esinlendi acaba? CGP' li milletvekilinin önerisinde daha ilginç bölümler de var doğrusu. Değişiklik önerisinin 24.6197* Urihinden itibaren geçerli olma sını istiyor. Başka bir deyişle iki yıl önce Askeri Yanrıtay'ın üyeleri Genellaırmay Başkanı isterse bu ağustosta terfi edebilirler. Nasıl olsa general oranı da artmayacafc mı? Pcki Muslih Görentaş durup dururken bÖTİe bir nneride nasıl hulnnuyor acaba? Hemşehrisi olan Milli Savunma Bakanı Ferit Melen'den tni esinleniyor? Hukuk bilgisinden mi? Yakın çevreleri hile Görentaş'ın hukuk biltisüıi öyle bir öneri için yeterll bulmuyorlar. «YENİ ZENGİNIER. işyerlerinin yönetiminde de, 26 yıllık uygulama süreyince çeşitli değişiklikler yapılmıştır. İsçi kurulu üyelerine ayrı bir ücret verilmemekte ve bu kurulla yönetim kuruluna daha çok teknisyenlerle memurlar seçilmektedir. Bu duruma tedbir olerak ise işçi kurulunun üçte iki oranında beden işcilerinden oluşması kuralı ve 2 ^ yılda bir yöneticilerin değiştirilme (rolasyon) zorunluluğu getirilmiştir. Merkezi yönetim isçi taban ücrctlerini saptamakla yetinmekte, her işyerinde ucretler yine kendilerinin belirledikleri kıstaslara göre düzenlenmektdir. Bu da, b>r süre önce Tito tarafından da eleştirilen «yeni zenginlerinp toplumsal temeli olmaktadır. 1973te Tito tarafından bu yeni zenginlere ksrşı bir hareket başlatılrmş, bazı kişiler tutuklanmtş, çok sayıda yönetici görevinden alınmıştır. 1974 Anayasasıyla birlikte özyönetim, Yugoslavya'daki bütün toplumsal ve siyasal yaşantmın temel ilkesi olmuştur. Fabrikalarda işçi kurullarını seçen delegasyon slsteminin kademe kademe bütün yönetim organlarının oluşmasmda etkilı oltnaıı bngörülmekteoir. HAZIRLAYAN: Müşerref HEKÎMOĞLÜ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle