Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ttl z gelişmlş ülkelerde, yalnız partilerln degil, «d^mokrasinın de canına kıyan «1» numaralı s:yasal etken kötü ön seçimdir» dersek, abarîma yapmış olmayız. 1961 Anayasasınm kabııl edilişınden birkaç ay sonra, Siyasal Bilgiler Fa.kültesinde verdiğimiz «Yeni Anayasa» konulu «Fakülte Açılış Dersi»nde, «Anayasamızın ruhunu oluşturan, ikinci maddede iiân edilmiş Cumhuriyetin niteliklerinin gerçek yaşama aktarılmaları, ya da sadece kâğıt üstünde kalmaları, büyük ölçüde gelecekteki iktidarların demokıasiye ve Anayasamızın ilkelerine inanmalarına ve bağlanmaianna. başka deyimle Yasama Meclisinin yapısına bağh olacaktır.» dedikten sonra, «demokratıîılîk iikesi»ne ilişkin sözlerimizi şöyle nok talamıştık: «Gelecekte dar anlamda demokratik bir yönetim mekanizmasına sahip olup olmamamız, başka deyimle yöneticilerin özellikle Yasama Meclislerinin (ve dolaylı olarak Hükümetlerin) gerçekten halkın iradesinden kaynaklanmaları ya da sadece bir avuç insanın iradesine ve srzusuna dayanmaları, halkın iradesini yansıtabilen doğru bir ön seçim sisteminin uygulanıp uygulanmamasLna bağlıdır. Eğer scçmen, 1950 1960 arasında (hele 1954'den sonra* olduğu gibi, çok küçük bir azınlığın binbir hile ve oyun ile ortaya çıkard'.ğı (tezgâhladığı) listelerden birini seçme durumunda bırakılırsa, demokratik düzene olan saygı kısa zamanda sona ermeye mahkumdur. Hele bizimki gibi, sinsi sinsi diktatörlük reklâmlarının yapıldığı ve bunun için de yerü ve yabancı kaynaklı avuç avuç paraların harcandığı bir toplumda... Demokrasimizin kaderini, büyük ölçüde, ön seçimlerin demokratik olup olmaması çizecektir. Demokratik olmayan, halkın iradesini doğru bir biçimde yansıtamayan bir önseçim sistemi, demokrasimizin mezan olabilir.» CDMHURİm 29 HAÖRAM 1979 A OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Partilerin Kıyıcısı: ön Seçim Prof. Dr. Muammer AKSOV nnı öngörebilir. Bir kişinin iki partinin ön seçimine katılmasını önlemeR, seçmen kartı ya da kimük cüzdanlan arkasına vürulacak «Ön seçim» damgası ile kolayca sağlanabilir. Buna karşm, toplum. yaşamımızın çeşitli aksayan yönlerinden ötürii, bir partiye yakınlık duyduğunu bildiren (sempatizan) seçmenlerin dahi o partinin listesini saptama işlemine (ön seçime) katılmasımn, bugün için birçok sakıncayı beraberinde getireceği görüşü savunulabilir. Bundan ötürü, bu kadar ileri gidişin, bugün kabul edilemıyecek bir sistem sayılması söz konusu olabilecektir. Ama bir «partinin bütün üyeleri»nin, o Ilin «pani listesinin saptanmasına katılmaması». her İlde sadece «1000 3000 kadar delegenin, İl parti listelerini belirlemesi» ve geride kalan partili ve partisiz biitün seçmenlerin, sadece «kendi iradeleri dışında daha önce saptanmış parti listelerinden hangisini yeğlediklerini bil dirme olanağına sahip olabilmeleri», gerçek anlamdaki seçmenlerin sayısını, bütün Türkiye'de yarım milyondan aşağıya düşürür. Bunun anlamı, Cumhuriyetin «demokratiklik» niteliğinin, «son derece sulandırüması (göstermelik duruma düşürülmesi)»dir. Bugünkü ön seçim sisteminin sakmcalan, sadece bununla da kalmıyor: Ön seçimlere o İldeki onbinlerce partilinin değil de bir avuç partilinin katılması, «ön seçimlerde dürüstülüğüo ıflas etmesi, hile, aldatma, çıkar dağıtma, hukukla bağdasmaz vaitler ve rüşvetler vermenin olağan hâle gelmesi», adeta «adaylığın satın alınması» sonucuna ulaştırılmaktadır. Hele 1957 ön seçimlerinde, bu «kirli ticaret» doruğuna ulaşmıştı. Işte 1961 Anayasasından sonra benimsenen amaçlardan biri de, «demokratiklik ilkeslne uygun dilşecek bir ön seçimi sağlamak»tı. Ve Siyasal Partiler Kanununun 29. maddesinde «Siyasi Partilerin, TBMM üyeliği için yapılacak seçimlerde gösterecekleri adaylar, her seçim çevresinde parti seçmen kütüğüne kayıtlı bulunan BÜTÜN PARTİ ÜYELERtNİN katılabileceklen bir ön seçimle tespit edilir» kuralı yer almaktaydı. Ama yasa, bir elle verdifini öteki elle geri alarak, 30 maddesine de şu hükmü yerleştirmiçti: .Siyasi partiler, TBMM üyelikleri seçimleri için kanun gereğince gösterecekleri adayları, parti tüzük ve yönetmelikjerine göre tespit edecekleri üyelerinin katılmasıyla, seçim kurullarınm denetiminde yapılacak ön seçim sonucunda seçerler.» Ön seçimler, bugüne kadar hep, Parti Tüzük ve Yönetmeliklerinin öngördüğü bir avuç delege ile yapılmıştır. 26.6.19Î3 günlü değişıklikten sonra, artık 29. madde de bu uygulamaya uydurulmuştur: .Siyasî partilerin TBMM üyeliği seçimlerinde gösterecekleri adaylar, her seçim çevresi için, siyasi partilerin kendi tüzük ve jönetmeliklerinde belli edüen esaslara göre tesbit edilir.» Üzülerek belirtmek zorunjugundayız ki, 1%1'den sonra da önseçimler, gitikçe bir tek adayın, yüz binlerce lira harcadjğı», 'delegelere, hata sadece delegelere egemen olan daha küçük bir gruba yasa dışı çıkarlar vadettiği., birçok adayın aynı partiden olan rakiplerini saf dışı edebilmek için «yalan, iftira ve her türlü tertibe başvurduğu» bir oyun alanı haline gelmiştir: Belli bir ilde •partililerin büyük çoğunluğunun varlığından bile haberdar olmadıkları (ama ön seçimlerde yüzbinler ce lira harcayan) kişiler» listenin basında yeralabildiği halde, «yıllarca partinin en yüksek merkez organına seçilmiş ve sadece bütün o ildeki partililerce değil Türkiye'nin her yerinde adı olumlu biçimde bir hayli durulmuş, demokrasi ve sosyal devlet kavgasında unutulmıyacak bazı hizmetler görmüş kişiler», aynı ilde listeye bile girememişlerdir. (1). Bu gibi sonuçlar, kuşkusuz hem parti üyelerini, hem partiyi Psrlamentoda temsil etmek isteyen değerli aday adaylarını, siyasal yaşama soğutmakta, partide husumet hattâ düşmanlık havasmın doğmasına, giderek çatlakların ve bölünmelerin gerçekleşmesine yol açmaktadır. Açıklık rejimi olan demokrasinin erdemi ile, siyasal ahlâkla ve genellikle toplumun çıkarlarıyla taban tabana zıt düşen bu bir avuç insanın rol aldığı ön seçim uygulamaları, partilerin içinde 2 yıl boyunca süren ve 2 yıl sonra yine tazelenen huzursuzluk ve sürtüşme kaynağı oluyor. Bu garip, gülünç, acıklı hattâ dehşet verici ön seçim sonuçları, zaman zaman belli bölgelerde kl seçmenlerin büyük bir kısmımn, demokrasmin erdemine olan inancını bile yitirmelerine neden olmaktadır. Vatandaşların kafasında, demokrasinin temeli olan seçimlerde «üçkâğıtçıüğın, her türlü ayak oyunlannın, hilenin. çıkarcılığın, türlü dalavera ve tertiplerin sahnelenmesinin olağan olduğu, böylece .seçimlerin, halkın gerçek iradesini yansıtmak uzak bir aldatmaca nîteliği taşıdığı. kanısınm yerleşmesinde, bir avuç delege ile yapılan önseçimlerdeki uygulamaların payı büyük tür. İşte bütün bu sakıncalan bir an önce gidermek istiyorsak, ön seçime katılacak vatandaş ların sayısını mümkün olduğu kadar çoğaltmak başka deyimle, tünı parîililerin ön seçınılere ka tılmalarını sağlamak gerekiyor. Sayımn büyümesi oranında, hilenin, dalaveranın, çeşitli ayak oj'un larının ve paranın etkiniği azalmaktadır. Birkaç kişinin satın alınması ve pazarhklara girişmesikolaydır; ama kitlelerin satın alınması, ya da yasa dışı pazarlık ışlemlerine bulaştırılması çok zordur. Böylece önseçimlerın daha dürüst geçmesi garanti altına alınmış olacaktır. Özetlersek, özgürlüksuz demokrasi ne denli •yumurtasız omlet» gibiyse, gerçek bir halk seçimine dayanmayan demokrasi de, aynı oranda yu murtasız bir omlet» gibidir. O halde, özgiirlükleri kuşa benzeten yasalara ve yasa tasarılanna olduğu gibi, seçimin demokratiklik niteliğini yok eden ya da aşın ölçüde azaltan yasa hükümlerine ve uygulamalara da, aynı titizlikle karşı çıkma mız gerekiyor. Ve bu alandaki adımlann, 12'ye 5 kala değil, ancak bugünlerde soğukkanhlıkla görüşelebileceğine, objektif sonuçlara bağlanabüeceğine inamyoruz. Yazımızi son vermeden belirtmek isteriz M, bugünkü ön seçim sistemi, yalnız bir avuç delegenin parti listelerini saptaması nedeniyle değil, başka nedenlerle de çok sakattı. Bu sakathklar arasında en önemlisi, «ön seçimlerin oy puslalarına yazdıkları birinci aday ile sonuncu adayın (yani her sıradakı adaym\ değerlendirmede aynı puvanı almaları» noktasmda kendini gösteriyor. Bu yüzden^ önseçmenlerin, «adayların sırasına ilijkin gerçek iradeleri» oylann tasnifinde (listelerei yansımamaktadır. İşte bu noktamn, önseçmenlerin gerçek iradelerine uygun biçimde düzenlenmesi gerekiyor. Propaganda yasağı» konusunda da, yeni bir düzenlemeye gerek var. Bundan başka, bütün partililerin ön seçimlere katılmasını sağlamak, Genel Merkezin ve parti teşkilâtının, aday saptanmasındaki' etkislnt ve rolîinü hiçe indirmek anlamına gelemez. Merkez adayları oranının artırılması ve partl örgütünde yer alan bütün görevlilerin, aday listesinin saptanmasında, sadece parti üyesi olan kişilerden daha fazla ağır lığa sahip olmalan gibi sorunlar üzerinde, gelecek yazımızda duracağız. (1) Her parti bakımından, her ilde ve h r r seçimde dıınımun böyle olduğunu sövlemfk akjımızdan geçmez. Avrıca seçimlerde y*sa dışı hiç bir yola baş vurmadan, liste basında yer alan bir havli aday da vardır. Ancak her seçimde, bu gibi b ı n örnrklere rastlanması. seçim çorbasının pislenmesine yetmektedir. ANSİKLOPEDISI CİLT KAPAKLARI EKLERİ İLE 40 LİRA. 1. Cilt Lüx Cilt OLARAK 200 LİRA. ARKIN KİTABEVİ 1. CİLT TAMAMLANDI 15 FASİKÜLLE Aradan geçen yıllar içinde, bu sözlerimizde haklı olduğumuz, ne yazık kı her seçimde biraz daha göze batan biçimde ortaya çıktı. Bugünkü ön seçim sisteminin partilerimize ve demokrasimize vurduğu darbeler, her seçimde biraz daha artacaktır. Mademki Yasama Meclisine göntierilen temsüciierin «halkın gerçekten iradesine tiayanmasmrnn, iki dereceli değil, bir dereceli seçimle belirlenmesi halinde sağlanabileceğine inanıyoruz, o halde seçmenin rolünü «her partinin bir avuç üyesince düzenlenmiş listelerden birini seçme» düzeyine düşüren bir seçim sisteminin «demokratik» sayüamıyacağı kuskusuzdur. Söz gelişi, herhangi bir İlden «A»nın parlamentoya gitmesini isteyen 100.000'den fazla seçmen varken, «A» parlamentoya gidemiyor; fakat aynı îltien «H» nin parlamentoya girmesini isteyen 10 bin seçmen bile bulunamazken, «H» liste başına yerleşip parlamentoya girebiliyorsa, benimsenen seçim sistemi (ön seçim yöntemi), «halkın iradesini yansıtmayan», tam aksine «hallun iradesini saptıran, göstermelik: bir seçim» demektir. Seçimlerin bu düzeye düşmesini önlemenin en sağlam yolu, «parti listelerinin, bütün seçmenlerin ön seçıme katılmaları sonucu saptanması»dır. Yasa, verecekleri oylarla yalnız partililerin degil. eynı zamanda bütün seçmenlerin ayni günde ön seçime katılarak, partüerin listelerini saptamalı İlâncılık: 6983 6511 TEŞEKKUR Çalışmakta bulunduğum M/S Madeleine Remisinin Izmir Lımanında bulunduju 15.6.1976 tarihinde vazife başında iken menfur olayda kan kaybından hayata veda etmek üzere ıken âcilen kaldınldığım Ege Cniversıtesi Cerrahi Kliniğinde başarılı ameliyatları ile bem yenıden hayata karuşturan sayın OP. DR. EMİN ÖZDEDtLt ve ASİSTANLARINA aleni teşekkür ederlm. MEHMET SALİHOCLC MAKİMST M/S MADELEtNE TRANS1VURİN HAMBURG Cumhuriyet 6518 Hukuk'un Taiihsizliği Doğan AKMAN olitıkacı blİRİsizUğinln, MTgısııliR» dönüsmesi, ürkünç oluyor. Hukuk denilen diizenleyici, toplumu saflıklı tutan ünlü dcyimiyle «Mülkün Temeli» olan kurumu kmvramavan polltikacılar, neler söylemivorlar, oeler TspmıyorUr! işte son orncklerden biri: Danısta? Baskanı sayın İsmail Hakkı tlgen'in hukuk taribimize eeçecek deferdeld açıklaması, huJiuktan haberi olmayan politikacıları ayakiandırdı. AnlayışU ve aydın çevrelerse, sayın Üleen in konusmasmdan mutlu oldular. Haklı olarak çok İIçi ve lehte yorumlara neden oldu. Bu yorumların en ilginci, eski Anayasa Mahkemrsi Başkaaı Mulıittin Taylan'ın Cumhuriyet'te yayımlanan şu söıleridiı: ' ; «Bir hukuk meselesini Urtışmak için, ilk koşul olan h » kuk eğitimi yapmış olmak yeterli detlldir. Aynea, hukuk Utbikatım bilmck ve hukuk mantıgmı da oluştnrmuş olmak gtrckir.» Sayın Taylan'ın dokundugu bn konu memleketimizde ger^ çckten çok önem taşımaktadır. özellikle, politika alanında görmekteyiz kl. bir hukuk konusunda. fiklr İleri sürebilmek için ilk koşul olan hukuk eğitimi bile gSrmemig, btr çok politikacı. mesleklerintn en üst kademesine ulaşmış yarcıçlar ve hukukçular ile hukuksal tartışmalara girmek yetkisini kendilerinde görebilmektedirler. Bu neden böyledir? Memleketimizde politikacı düzcyiııin düşüklüçü, kültürsüzlüğü, bilgi noksanı, olgunlaşmamış olması, elbette ki ilk nedenlerdendir. Ayrıca bu konu bana bir Fransız hukuk profesörimün, yıllar önce dersinde belirttiğl bir görüşü de anımsattı: Bu aayın profesör «Hukukun talihsizliği, hukuk deyimlerinin iatince olmamasıdır» demlştir. Oerçekte de, hukuk, herkesin kullandıgı dlli kullanır. örneğin, boşanma der, evlilik der, akit, miras der ya da kamıı hukukunda anayasa der, kuvvetlerin aynlışı der, yargı organı yasama organı der. Oysa, noımal dilde herkesin kullandıgı bu sözcükler, hukuk alanında kullanıldığı zaman ne kadar a y n anlamlar taşırlar. Hukukçu ohnayanlar bu gercegi bir türlü anlayanıamakta kendilerinin her gün kullandıkları kelimelerin, hukukta da kullanıldıgını görerek, hukuk konularmd» tartısma cesaretini kendilerinde bulabilmektedirier. Blllm dalları İçinde bu konuda galiba tıp kendini kurtarmıştır. Tıpta en basit organların, örnegin ttıide, kalp, karacfger gibi organlann veya en basit iliçların bile latinceleri kullanılır. Bu nedenle meslekten olmayan Idmse tıbba karışmaz, her önüne gelen hekime akıl öğretmeye kalkmaz. Fransız profesörünün söylediği gerçekleşraiş olsaydı, mahkemeler, örneğin bir röntgen uzmanının rerdiği rapor glbi lâtince deyimlerle dolu ilâmlar verselerdi, acaba Yiik. Müh. sayın Başbakan, Danı.ştay Başkanına. «Bu konu aynca tartışüabilir» diyebilir mi idi? Gerçekte Fransız Prof.nun belirtmek Utedigi. hukukun sanıldığından çok daha fazla bir uzmanlık dalj olduğu ve herkesin kullandıgı deyimler, hukukta da kullanılıyor diye, bu alanda eğitim görmemiş ve uzmanlaıfmamış olanlann hukuktan anlayamaracaklarını ortaya koymak olsa gerektir. Sosyal konularda hukuk konularındaki bilgileri. orta ögrctimde okuduklan «Yurt Bilcisl» derslerinde öğrendiklcrinden ileri gitmemiş olanlar, yüksek yargıçlann verdikleri kararlar, işlerine gelmeyince bunları ulu orta, büir bilmez. eleştireceklerine; karar veren yargıçlan. karşıt siyasicilerin adamları sayacaklarına ve hatta bazen agıza alınmayacak çirkin isnat ve imalarda bulunacakUrına, bu kararlardan yararlanıp yasa doğrultusuna girebilseler, sanırız ki memleketimizde çok şey düzelir. Sayın Başbakan «Meclisler fizerinde Anayasa Mahkemesi, icranın üzerinde Damştay var. Böyle demokrasi olmaz» diyor. Hayır Sayın Başbakan, çajımızd* demokrasi yalnız böyle olur. Demokratik rejimle yönetilen hiç bir ülke yoktur ki. parlamentoyu başı boş bıraksın ve yargı denetfaninl kaldırniıs olsun. Ulusun vekillerine verdiği yetki. Anayasa ve yasalar sınırları içinde ulusal iradeyi kullanmak müsaadesidir. Iste meclislerin Anayasaya ve lcramn da yasalara uygun hareket edip ctmediklerini yargı organlan denetleyecektir. Başka sistem bugünkü anlayışa göre demokrasi obnaz, ona başka bir ad bulmak gerekir. Bu sisteme yüz yıllann deneyleri ile vanlmıştır ve ne kadar yerinde olduğunun en canlı örneği memleketimizde görülmektedir. AP, bu Anayasa ile Devlet idare edilmez der. tcra organı politik anlayışına, bakanlar tdşisel Ukdirlerine göre icraatta bulunurlar. Bereket versin ki yargi organlan. Anavasa Mahkemesi ve Damştay bütün aksaklıklara rağmen denetim yapabilmekte. Parlanıcntonun Anayasaya aykırı çıkardıgı yasaları ve icranın yasalara aykın lcraatını bir dereceye kadar yasa yörüngesine sokabilmektedirler. DÇM Hesapları ve Sorunlar ürk ekonomisinin, son yıllarda giderek dış ticaret açığı verdiği ve bunun ödemeler dengesini olumsuz yönde etkilediği herkesçe bilinen ekonomik bir gerçektir. Bu ekonomik olgu sonucu, döviz rezervlerinin oransal olarak erimesi de olagandır. Son üç yılın dış ticaret açığı ve döviz rezervlerini gösteren aşağıdaki tablo, bu sonucu açıkça göstermektedir. haftalık siyasi hober yorum dergaı T P TÜRK EKONOMİSİNİN YAPISI VE BUGÜNKÜ DURUMU İÇİNDE, DIŞ ALIMA SJDDETLE IHTiYACI VARDIR $U HALDE <DÖViZ> EKONOMİMİZİN EN BÜYÜK SORUNUDUR. Ömer GÖREN Mıüiye Bakanhgı Hesap L'zmanl mimizin gereksinme duyduğu uzun vadeli DÇM'leri çekmek olanağı yoktur. Her vade için hatta vadesiz mevduatlar için de •• r cl,75 fark alan hesap sahibi, + parasını istediği zaman kullanım hakkmı saklı tutmak için, vadesiz veya kısa vadeli mevduatı yeğleyecektir. Farkiı vadelere İarklı faiz marjı ise, uzun vadeli mevduatları çekici yapabileccktir. Bu alanda şöyle bir örnek verüebilir: Vade 6 Aya kadar ' 6 Ay • 1 yıl 1 Yü 2 yü 2 Yıldan fazla FaU Marjı ÎTol V»U5 Tol,75 %2 ÇOK ACI KAYBIMIZ C.H.P. Beyoğlu tlçesinin cok kıymetli üyesi; Istanbul îl Genel Meclisi Daimi Encümen üyelerinden hiç bir zaman unutamıyacağımız değerli insan Necati Ziya USTAMEHMETOĞLU'nu kaybetmenın acısı içersindeyız. Merhuma Tanndan rahmet. ailesine ve tiim ülküdaşlarımıza başsağlıgı dilerız. C.H.P. BEYOCLU tLÇESt Cumhuriyet 65H Yurt dışında oturan şahısların açtıracakları DÇM hesaplarına KUILANIM ALANI uygulanacak faız, çeşitli durakDış ticaret, ödemeler dengesi ve döviz rezervieri arasındaki D.Ç.M. hesapları Türk ekoromi sama ve aşamalardan geçmiş, sobu organik ılişkı ve makro du sini borç döviz girrtilerini arttır nuçta 145 sayılı tebliğ ile şu zeyde jukanda açıklanan olum mak suretiyle ödeı.eler dengesi, esasa baglanmıştır. suz sonuç basit anlatımıyle, ih Türk Bankalarmın kredi olanak«Hariçte mukimlerin açtıracakracat gelirlerini arttırmak, itha larını arttırmak su.etiyle de pa ları DÇM hesaplarına tahakkuk lat giderlerini kısabilmek veya ra ve kredileme düzeni Dakıiıın ertirilecek faiz, Türkiye'de uygukaçmabilmek ile önlenebilir. dan iki şekilde erkilemekıedir. lanan faiz oranlan içinde kalOysa Türk ekonomisinin, dışa D.Ç.M. hesaplannm isleyişi için mak kaydıyle, Avrupa para pin d a n ithalat suretiyle sağlana de t u iki etki arasında :resüı t i r yasasında bu kabil mevduata cak yatırım mallarına. hammad organik bağ vardır. Bu ba«, verilecek faiz oranlarının azami delere ve hatta son yıllarda ken D.Ç.M.'lerin Merkez Bankasını ',o 1,75'ten fazlasını geçemez» dini göstermeye başlayan gıda döviz olarak borç aıtma sokarak, Bu düzenleme, Avrupa para olarak maddelerine (1975 yılı içinde can ekonomiye TL'sı kredi piyasasından Türkiye'ye döviz lı hayvan ithalatımız ^o 213, Hay dönüşmeleri biçiminde görünmek akımı sağhyabilmek amacıyle gevani ve nebati yağ ithalatımız tedir. tirilmiştir. Uygulamada, büyük °o 2956'lık bir artış göstermişBu görünüm altında D.Ç.M.'le çoğunluğu yabancı bankalara ait tir) gereksinmesi vardır. P u ge rin, yeni bir düzenienıeye gJrek olan DÇMlerde faiz haddi serreksinme, Türk ekonomisinin sinmesi olup olmadığı tartısı'.ma best olduğundan (Bankalar arayapısı ve bugünkü işlerligi için lıdır. Çünkü O.ÇM. hesaplannın sı mevduat faizi serbesttir) faiz, de «vazgeçilemez» özellik gös bugünkü uygulamasıyle, belirü otomatik olarak Avrupa faiz hadtermektedir. Şu halde, ithalatı ekonomik prensıplee göre ciiiip di + r rl.*5 olarak oluşmaktasaflayabilecek alım gücü, yanl line edilmiş (ÎJin. yatırım proje dır. Böylece Türk bankalanna döviz, ekonomimizin en büyük lerinin finansmînı, kur HSKİ gi faiz pazarlığı için genişçe bir asorunudur. bi) özel dış kredi ışiovi. t^rcih lan bırakılmış olmaktadır. Bu sorunun çözümü gerçekte, edilmez hale gelmektfdir. P u so Avrupa para piyasasında olumlu bir dış ticaret dengesidir. nuç, özel dış k.edilerin tiısipline «Londra» mart 1976 ortalaması, Ancak günümüzde, ekonomilerin nedenleri açısmdan degetlsndinl konvertibl dövizler için, şöylekendi öz kaynakları dışında a melidir. dir: lım gücü aramalan ve bu amaçPrensip olarak ö?el dış krediVade Faiz Oranı la uluslararası para pıyasalarına ler kalkınma plinına uyçun, yü Para Cinsi 6 Ay %B,l/2 Dolar başvurmaları olağan hale gelmış lık programlarda yer alan teşvitir. Aslında bu piyasa, gelişmiş ke uygun yatınm a!o ılan :çjn ha 1 Yıl %1,2 8 ekonomilerin artık değerlerini zır'anmış projeler için ciförül5 Yıl %9,l/8 yeni artık değerler satabilmek müş bir yatırım kr^disi, (rtolayı%4 Marlc 6 Ay amacıyle, az gelişmiş ekonomile sıyle uzun vadeli) içeriğindedir.%5 1 Yü re ödünç verdiği bir alandır. 5 YU %8,1 '4 ler. Yani amaç, yutırımU n n fiFrank 6 Ay %2,l/2 Türk ekonomisi ^end' koşılla nansmanıdır. Ba yaMrımV»r iç:nTe4 1 Yıl rı içinde döviz sonmunu çö^ebil de özellikle ihracata •'tönük veya mek için işte ba puasay: bir k;>y ithalatı azaltıcı ıçerkte olanlar 5 Yıl nak D.Ç.M. hesaplanni da bu tercih edilmektedir. Böyîe o!unGörüldüğü gibi, olağan olarak kaynağın ekonomirr.ize ; dk'nıım ca özel dış krecıler ile övienıeler piyasada. vadelere göre farkiı sağlayacak bir kannl o arak ka dengesi arasında h:ç oün"7sa u faiz oranlan ortaya çıkmaktadır. bul etmek zorunda kalmışti'. zun vadede bir uyum SLiğıamak Bir başka anlatımla, faiz oranı Aslında bu kanal yeni br.Vvı istenmiştir. Makro riuzeydf bir arttıkça vade de uzamaktadır. «Emamıştır. Aral'.klı ''aray: 19C2 :ı uyum, borç döviz girdıs; retirpn konomik olarak tersi de ifade elından beri kullanılmaktadır. An sektörün vadede, bu boıçiarı ö dilebilir» cak bu hesapların 1975 yılı sorıun deyebüecek yeni d?iviz kaynagı Oysa, DÇM hesaplannm yııkada 1.100 milj'on d.ılarlık ör.smU yaratabilmesidir. rıda açıkladığımız düzenlemesi 1 Ekonomik sonuç ı n itîbariyle •• Söl,75'lik faiz farkı bakımın+ aynı şekilde işîeyen D.Ç.M. he dan bu bağlantı kurulamamıştır. B. Yurtoğlu Ilâçlan A.!>. sapiarı bakımmdarı ise bu uyum + rd,75'lik faiz farkı, özendirici Y. Cengiz Y'urtO';lu aranmamıştır. D.Ç.M. hcsaplarıbir politika olarak kullanılacak İ LA N nın bu noksar.lı?:, ekor'omiyi ise, bu farka da esneklik vertSTANBUL 4 ICRA D.Ç.M.'lerin vadss : nde; 7Pni bir mek gerekir. Aksi halde, ekonoMEML'RLUfit.NDAN 976 2976 Mahçuz olup sanlmasına karar verilen 13S5Û.0O lira kıymetinde halı, kanepe, 5 misafir koltugu, 4 müdtir koltuğu, 5 çelik sandalye. 2 facit marka lıesavj ı.ıakinası, çelik masa, tele ahizaleri, evrak dolabı. sütüphnne, evra* dolabı, Türk malı evrak dolinı, Facit marka hesap makinası, Facit marRa Türk malı hesap maktnası, J<*pon malı nesap makinası. açık arttırması 29 6.476 ıfüıti saat 11.3012.00 arasında Karakcy, şrtimîşe alınacaklara toplu sözleşme ya da hlzmet akdl uyarük sok. Nişlı Haıı No: 12/22 rınca parasal ve sosyal haklar sağlamak üzere 12.7.1976 güde vapılacakm. o gün verilenü saat 14.00'de yapılacak sınavla ŞÖFÖR AUNACAKTIB. cek değer kıymetin nıuhaınmen değerinin °o 75'ni bulîsteklilerın: madığı taktirde 30/6/976 güa 40 yaşından gün almamış olmalan, nü aynı yer ve saatte ikinci b Enaz 5 yıliık ağır vasıta ehliyetine sahip olmalan. satışı yapılarak en çok arttıc Çalışma karnelerini iptal ettınnış ya da almamıs rajıa ihale edilecektir. thale olmaları, karar pulu ile dellâliyenin alıcıya ait bıılunduğu ilân o Koşulları ile 12.7.1976 günü saat 12.0U'ye Kadar tş ve tşçı lunur. 9/6/976 Bulma Kurumu Ankara Şubesı MüdürlüğUne ya da Kurulu şumuz Öziük tşlerı Müdürlüğüne şoför ehliyetnamesı, nü 4. tcra Memur B. fus cuzdanı ve bir fotoğraf ile başvurmaları duyurulur. Hüseyin Güodoğan Dış Döyte î ü l a r . , , ticaret a(tği Rezervl 1973 769 Dolar 2.010.5 Dolar 1974 2245 » 1.776,6 » 1975 2569 » 1.274,4 » mr topıama ulaşması ve, ekonominin.bjıgünkü aşaması İçu.d.eki yeri ve geçen son bir yıliık ııygu lama, soruna yeni bir vaklaşımı gerektirmektedır döviz dar boganna it«bilecek İÇe riktedir. FAİZ ÜYGU1İMİUI' 64. SAYI ÇIKTI Yüriiyöş: Çizmenin Sağmdaki Türkiye îşçi Sırtında Cephe Dalaşması Mehmet Çoşkun: Kredi Kavgasında Sabancı Galip îlhan Nevsehlrli: Eğitimdeki Sorunları Burjuvazi Çözemez Avrupa'da Demokratik Güçlerin Büyük Adımı Çeltek'te «Çatışan İşçıler» Değil Saldıran Sermaye Var Lübnan'da Konıünistler Suriye'yi Eleştirijor \edat Açar: Batı Almanya Türkiye Ilıskıleri «Faşizm ve Sanat» tartışmaları Topkapı Şişe Cam'da Grev... Savaş Okulundan Savaşa... yürüyüş 1. (Sayı 126) ve 3. (Sayı 2753) CSltleri Çüttı. lstome Adreai: Plyer Loti Cad. No. 21 1 * . ÇefflberUUs/İSTANBÜI, (Cumhuriyet: 6&19) DOVİZ BONOSU UYGUIAMASI 5.5.1976 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 164 nolu tebliğ ile «3 sene veya daha uzun vadeli olarak açtırılan DÇM hesapları karşılığında yetkılı Bankalarca, hesaba yatırılan döviz cinsi üzerinden ve hesap baliğini geçmemek üzere dövizi natık bono (cer tificate of deposit veya promissory note) verilebilir» esası getirilmiştir. Döviz bonosu, bir banka nendinde mevduat olduğunu gösteren, taşıyana veya ada düzenlenen, alınıp satılabilen bir kıymetli evraktır. Bu belge, Avrupa para piyasasında çok kullanüır. An cak uygulamada bu bonolar, çok kısa vadeli olarak .azami 6 ay» düzenlerur ve kullanılır. Dolayısıyle, Türkiye 'deki Bankalara tanınan «3 yıl. vadeli DÇM'ler için düzenlenecek döviz bonosu pek kullanım olanağı bulamıyacaktır. Bu konuda ikinci ve önemli sorun, nezdlerinde DÇM hesabı açı lan Türk Bankalarınm döviz bonosunu, döviz cinsinden nasü im zalayabilecekleridir. Çünkü, Bankaların DÇM hesaplanna yatınlan dövizleri 15 gün içinde Merkez Bankasma devretmeleri zorunludur. Böyle olunca, Türk Bankalan kendilerinde olmayan dövizleri. vadede ödeme borcu altına giremezler. Bu sakıncayı önlemek için, bonolann Merkez Bankasınca onanması düşünülebilir ise de bu takdirde teknik anlamda bu bonolar Certificate of deposit» olma özelliğini kaybedecekler ve uluslararası para piyasasında duruksamalar yaratacaktır. ÎLAN TİCARET BAKANLIĞI iÇTiCARET GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN 30 kasım 1330 tarihli Ecnebl Anonim ve Sernıayesi Eshama Münkasim Şirketler Kanunu hükümlerine göre Türfcye'de çtlı^masına İZBI verilmiş olan Ecnebi Şirket'.erden Raffinadenj Shell Meısin N.V. Şirketi Eakanlığımıza müracaatla aslı Lâhey Noteri Johan William Thomas Küller tarafmdan 2/2/1976 tarihinde Türkçe tercümesi de Istanbul Beyoğlu 2. Noterliğince 11/2/1976 tarihinde tasdik edılen vekâletnamsdo yaziiı yetkiierle ve şırket adma yapılacak işlsrden doğacak davalarda dava eden, dava edilen ve uçüncü şahıs sıfatiyle hazır buiunmak üzere John Soııthwood Jennings'in Türkiye Şubesi Vekilliğine tayın edildiçini ve eski velcil Ernst Eberthard Hctz'a verilen vekâletnamenir. ip*al edüdiğinı bildirmiş ve eeıeken belgeleri vermiştir. Bu îşe ait belgeler incelenerek mevzuat hükümierıne uygun görüldüğünden ilân olunur. (Basın: 5211/6505) Gayrimenkulün Açık Arttırma llânı Bakırköy 1'nci Sulh Hukuk Mahkemesi Satış Memurluğundan Dosya No.: 1976 11 Kesinleşen izalei şuyuu ilâmı gereğince, aşağıdaki gayrimenkul açık arttırma suretiyle satışa çıkarılmıştır. TAPU KAYDI: Satış konusu gay rimenkul, Bakırköy Kartaltepe Mahallesı İncirü mevkiınde kain 53 palta, 434 ada, 16 parsel sayılı 1005 M2. den ıbaret ARSA'dır. İM.4R DURUMlJ: Istanbul Belediyesinden verilen İmar durumuna göre, parsel üzerinde ayrık mşaat nizammda 12.50 m. irtifaında, ön bahçe mesafesi 6.50 m. yan bahçe mesafesi 4 m. arka bahçe mesafesi 5 metre bırakılmak kaydıyle inşaat yapılabileceği bildirilmiştir. HALİ HAZIR OURUMC: Gaynmenkul boş arsa halindedir. Üzerinde ekili ve dikilı tuçbir şey yoktur. Baiıçelievler semti Hareket Ordusu Sokağına cephelidir. İskân sahası dahilindedir. KIYMETİ: Beher metrekaresi 800 liradan tamamınâ 804.000. lira kıymet takdir edilmiştir. SATIŞ ŞARTLARI: Gayrimenkulün l'inci açık arttırması 3.8.1976 günü saat 14.00 • 14.30'da mahkeme salonunda icra edilecektir. Bu arttırmada nıuhammen değerin 7» 75'ini geçmek şartl ile ihaie edilir. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa, en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak kaydı ile İKİNCİ AÇIK ARTTIRMASI 13.8.1976 günü aynı yerde saat 14.00 14.30 arası icra edilecek ve en çok arttırana ihale edilecektir. Satış peşm para iledir. İsteyen alıcıya 20 günü geçmemek üzere mehil verüebilir. Satış bedeli hemen veya verilen mehil içinde yatırılmazsa ihale resen feshedilrp t.t.K. nun 133'üncü maddesi gereğince işlem yapılır. İhalenin feshi sebebiyle rj 10 faiz ve aradaki farktan alıcı mes'ul tutulup, hıçbır hükme hacet kalmaksızm kendisinden tahsil edilir. Satışa iştirak edeceklerin nıuhammen değerin • lü'u nisbe» tinde nakit, millî bir bankanın teminat mektubunu veya devlet tahvilini c pey akçesı olarak vermeleri şarttır. Bclediye rüsumu, 'o 03 damga pulu, tapu harç ve masrafları alıcıya aittir. İpotek sahibi alacaklılarla. diger ılgililerin gaynmenkul üzerindeki hak ve iddialannı dayanağı belgelerle 15 sün içinde satış memuruna bıldırmsleri lâzımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicllı sabıt olmadıkça paylaştırmadan hanç kalırlar. Şartnamp lUıı rarih'nden itibaren dairede açık olup, ısteyene yollanabılır. Satışa istirak edeceklerin şartnameyi görmüs ve münderecatını ajTien kabul etmiş sayılarakları. fazla bilsi almak isteyenlerin dosyayı bizzat tetkik etmelsri ılan olunur. (Basın: 5233 6506) SONUÇIAR 1 Döviz. ekonomimizin en önemli sorunu oimuştur. Kendi gelişimi ve koşulları içinde ekonomimizin, kendi yarattığı dövizler kendi gereksinmelerine yetmemektedir. Şu halde, borç döviz bir zorunluktur. 2 DÇM hesapları giderek özel dış kredüerin yerini almak eğilimindedir. Bu eğilim, DÇM hesaplarının bürokratik engelleme lerden anndınlmış, izne bağlanmamış, yatırım projesi giderlerini gerektirmeyen ve kur riskini Merkez Bankasma yüklemiş olma sından ileri gelmektedir. Eğer bu bir SKonomiij tercih ise, D.Ç.M.'lerin vtttelerınde öde meler dengesi il"! o\nn uyumuıiu sağlamak bir zDnjnluktur. Bu ise, D.Ç.M.'lerin hiç olmazsa kullanım alanlarımn saptanması ile sağlanabilir. 3 D.Ç.M. h»snpian önemli bir borç döviz kaynagı olmuş ve önemli toplamalars ulaşTTiiştır. Bu toplam içinde Yabancı Bankaların payı " o STna uijşmaktadır. Dolayısıyle verım'.ı taiz arayan bu bankalann. ekonomimızin gereksinme duvduğu tvun va deli mevduatlara yöneimeleri için. vadeye göre artan, d^ğişir faiz farkı uyguUmak gerekir. 4 Dövız oo;:osıı Türk Ban kalan için kun^'i'm olanağı va ratacak bıçımdR cüzenienmenv.ş tir. Vade koşuıu kaidırıiarak en az bu bono toplamlan kadar, Türk Bankalanna döviz pozısyonu tutma olanağı sağlinmalıdır. DUYURU Ankara Elektrik Havagazı ve Otobüs işletme Müessesesi Genel Müdürlüğünden Şoför Alınacaklır (Basın 5241 6502) (Basın: 19023/6501)