Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHUIİYET 24 Nıri 1971 apay sorunlarımızdan bıri de kuşkusuz «dıl skademısı» sorunu Dılsel gerçeklere ters duşen savlarıyle olumsuz tutumlarına başka yoldan geçerhk ve saygınlık kazandırama\acagını anlayan bırtakım kışılerın amaçlarına sıyasal yo'dan, çelışkılenne başkalarını da ortak ederek ulaşma denemelerını somutlaştıran bu sorun sıyasal koşullara bağlı olarak zaman zaman ortaya atılır. dıle ilıskın görüşleri olduğu pbı dıl dışı çeşı'li duygu ve düşımceleri de yüzeye çıkanr, yapayhğından oturu de gene salt sıyasal nedenlerle guncelhğını yıtırır. unutulur gıder On yıla yakın bır sure once de oyle oldu O sıralarda da «akademı» tutkunları seslerını yukselttıler, çelışkılerıne kımi sıvasal kışıleri ortak etmeyı, onları da dılsel çıkmazlara suruklemeyı denedıler, bu yoldan yasal saygınlık belgesı edınebıleceklennı umdular. Ama olmadı ışte, dıl ırmağını tersıne akıtmaya kalkışanların umutlan boşa çıktı. Gerçi dıl tartışması, daha açık bır deyışle Ttırkçecılerle KarşıTUrkçecıler arasındaki savaşım durmadı hıç. Turkçeyi kösteklemeye çalışanlar koşullar elverdıkçe başka yollardan saldırıya geçmekten, toplumsal evnmın. çağcıl gelışımm gosterdığı doğmltuyla kesenkes çelışen gırışımlerde bulunmaktan gerı kalmadılar. Kendılerındekı bunalımı dihn bunalımı sanarak ya da bu türlu bır sanı uyandırabıleceklerını umaraK. bılımsel olup olmadığına hıç bakmadan, bılım dışı nıtelıği tanıtlandığında da hıç tınmadan, yalnız kımı çevrelere yaranmak kaygısıyle başka yapay sorunlar attılar ortaya. Kımilerinın duygularını okşayacak, kandırıcı, ama bılımsel geçerlıkten yoksun gerekçelerle sozde çozum yolları onerdıler, ulusçuluktan dem vurup ulusçuluğu ezmeye kalkıştılar. Ne var ki •ve ne mutlu kı tum gırışımleri sonuçsuz kaldı Turk dılı, Ataturk'un çızdığı esenhklı yolda arınmasmı surdurdu, yenı yenı katkılarla kendl kendını aştı, toplumun sureklı biçımde yenüenen gereksınmelerıru karşılayacak etkln ve yetkın atılımlar yaptı. Anadılı bılıncı eskı kuşakları ımrendlrecek düzeye ulaşmış yenı toplumsal kusaklar gırdı dılsel çevrıme. Genel kullanımda da, ozel uzmanhk dallarında da Turkçenın olanakları gunden gune arttı. Bır zamanlar toplumdakı dılsel egıhmler kımı bıreylerle kurumlarda daha bılınçlı bir goruntuye burunurken, yenıleştırme ve gelıştırme çabaları gıderek mılyonlann ortaklaşa yüruttuğü çok genış kapsamlı bır eyleme donuştu. Kısacası, Dıl Devnmımız tüm toplumla butunleştı. Işte, bu ortam ıçınde yapay «dil akademısi» sorunu bır kez daha karşımıza çılanış bulunu Y OLAYLAR VE GÖRÜŞLER DİL AKADEMİSİ ÜSTÜNE Doç. Berke VARDAR yor Eskıden olduğu gibt bugün de sıyasal kışilenn bır bolumu gene bıhm dışı gerekçelerle dılsel gerçeklere ters duşmeye çağrılıyor. Kurucuları dışmda uyesı bulunmayan derneklerle, kendilerınden başka okuyucusu olmayan yazılarla yapamadıklannı KarşıTürkçeciler sıyasal kışiler aracılığıyle gerçekleştırmeyı denıyorlar bır kez daha ve kuşkusuz son olarak. îster istemez başka sorunlara ağırlık veren siyasal kişılerın dıl sorunlarlyle de bıraz ılgılenıp gerçeklerı oğrenmekte gecıkmeyeceğını, dıl danışmanlarını yazgılarıyle baş başa bırakacağını umanz. Gerçı Mılli Eğıtım Bakanlığının 17 kasım 1975 tanhlı genelgesı KarşıTurkçecılerı bırçok yönden sevındırıcı nıtelıktedır ve danışmanların gonlünce bır dıl akademısi kurma yolundaki hazırlıklar hızlanarak bır yasa tasarısına dönüşmuş bulunmaktadır. Ne var kı genelgeyle tasarıda yer alan bırçok sozcuk daha ılk adımda gırışımlerm nasıl başarısızlığa uğradığını başka kanıta hıç gerek kalmadan gozler önune sermekte, çehşkılı ılkelerın kaçınılmaz bır biçımde çelışkılı sonuçlar doğuracağını b;r kez daha tanıtlamaktadır. Akademı kurulacak olursa, kuşkusuz soz konusu betıklerın dılını duzeltmekle (!) ışe başlayacaktır. Öyle ya, saldırı konusu az mı sozcuk var genelgede1* Başta genelge olmak uzere ışte bırkaç ornek: Çağdaş, görev, ilgıli, kesınlık, konu, kurum, nıtelık, okul, oluşturmak, oğrencı, öğretım, oğretmen, onem, ozellık, sonuç, terım, verı öte yandan, kullananlara her turlu kotuluk yakıştırılmasına yol açan az mı yasaklanmış (') sozcuk tasarının hemen hemen her satırında boy gostenyor? îşte omekler: Aday, alan, araştırmacı, atanmak, başkan. bellrtilmek, bolum, çağdaş, çoğunluk, dal, danışman, derlemek, deyım, dıl, dılcı, geçıcı, genel, gerçekleştırıd, gereî:, gereklı, gıder, gorev, gorevlı, ılgılı, ıncelemek, ıstek, ışbırlıği kısılık, kurul, kuruluş, nıtelık. oy, odenek, odul, ozellık, ozerklık. sanık, sozlük, soruşturma, sureklı, tasan, taslak, tenm, tiızel, uygun uzman, uzmanhk, uye. uyelık, yayım, yazışma, yetkı, yetkılı, yon, yonetım, yonetmelık, yurürlük, vb. Oysa bu alanda yetkılı (!) kışılerın yayımlamış olduğu vapıtlara bır goz atılabilır, soz konusu kullanımlardan kaçınılabılırdı! öyle ya, «al'eb, «man 'men», «av/ev», vb., vb. eklerle yapılan butun sdzcuklerı yanlış saymıyor mu KarsıTurkçecılerın sozculerı? «Uydurma» dıye adlandırdıkları. ama hıç bır dılbılım yapıtında yer almayan uydurma bır nıtelik yakıştırmıyorlar mı butun bu sozcuklere1* Ama oluyor ışte. Bu gozlemlerden, genelgenın de tasannın da aceleye geldıgı sonucunu mu çıkarmak gerekır? Sanmıyoruz. Yıllardır gerçekleştırılmeye çaüşılan bn duş sr/ konusu. Oyleyse? Savın kendisi temelsız, s>erekçenın kendısı tutarsız Danışmanlar çelışkı ıcınde Sımdı de «akademı» sozcuğıtaün arkasına saklanacaklar, dolaşımdan çıkmış ya da dolaşıma gırmemesı ıçın çaba harcanan yabancı sozcuklere geçerlık belgesı duzenlevecekler, Turkçeye yenı boyutlar kazandırmış bınlerce sozcuğu yok sayacaklar Olmaz böyle şey. Kıçbir guç ulusal olma\,anı Turk ulusur.a benımsetemez. Yetkılıler, yetersız danışmanları duşlerıyle başbaşa bırakarak mılyonlann sesıne, sozcüklerme ve kendı oz kullanımlarına kulak verecek olurlarsa hangı savın çeçer;ı. hangı savın geçersız olduğunu hemen anlayacaklardır. Geçenlerde ıyi bır rastlantı oldu, TRT yayınlannda ızledığımız soyleşılerden bırı, şımdiye değın bu konuda kesın bır yargıya varmamış olanları uyarıcı çok ılglnç ornekler sundu. Bu soyleşi sırasında eskı bır dılbılgıcınm bzellıkle ıştev sozcuğune ılışkın olarak yaptıgı açıklamalar, dıl konusundakı olumsuz tutumun neaenlerını de çok ozlu bır biçımde ortaya koydu. Dıleğımız. TRT'nın bu turlu soyleşılere daha sık yer vermesı. Soyleşının bır yerınde dılbılgıcı şoyle dıyordu «Fransızcadan bır kelıme gelmış Fonctıon Bunun tabıî Turkçesr Isleyış. Ama sii buna ışlev dersenız, bu uydurma olur » Bu yargı. ışlev'ın Turkçedekı gorevıne son vermez, olsa olsa, bu turlu yargılara varanların dıl konusundakı ıslevlenni yıtırdıklerını gosterır, çunkü ışleyış'ın fonctıon'u degıl, fonctıonnement'ı karşılajan sozcuklerden bın olduşunu bılmedıklerını çağımız dılbılımınde de başka bırçok alanda da çok onemlı bır yer tutan fonctıon'un anlamını bır turlu kavrayamadıklarını ortaya koyar. Dıl gerçeklerını vadsıyacak, hıçbır yerde eşıne rastlanmaıan, yalnız adıyla başka ulkelerdekı bılımsel va da onursal kurumları anımsatacak bır kurum yaratmayı tasarlayanlar anlaşılan dunyada olup bıtenlen de ızlemeye pek vakıt ayıramıyorlar. Bugune değın, Ulu Onderımızın gosterdığı yolda Turkçenın bağımsızlığı ve yetkınlığı ıçın yapılarüarı, O'ndan esınlenenlerın bu yuce ülku doğruitusunda gerçekleştırdıklerını değerlendıremeyen, başka uluslann dıl bağımsızlığı konusunda başvurdukları dnlemlerı ızleyemeyenler ocaK 1976 başlarmda, Fransız yonetıcılerının TRT haberlerınde bıle değınılen yenı bır gırişımml de mı acaba duymadılar' (lı Tasarladıklan kurumun kımı dış yonlerını. gorunuşu kurtarmak ıçın Fransa'dar aldıklan anlaşılan akademıcılerımız, duyuru ve tanıtılarda da vabancı sozcuk kullanılmasının a\nı Fransa'da yasaklandığını bıldıren bu habere ne derler acaba9 Ne derlerse desınler, ama ulusçuyuz demesınler Çunku Turk toplumunda ulusçulugun tek geçerlı turu Ataturk ulusçuluğudur ve Arapçaya, Farsçaya, Fransızcaya, Ingilızceye, vb üstunlük tanıyarak kendı öz dılıne karşı çıkmaya kalkışan kışı Atatılrk ulusçusu olamaz. Hiçbır gerekçe, hıçbır ozur bu konuda hos gorulemez Ulusçuluğu dıldp vadsıvan kışı başka alanlarda da yadsımaz mı 9 Atatürk ulusçuluğu her turlu uluslararasıcılığa karşı değıl ırudır? Ulusçuluk ulküsünu benımsevenlerın gdrevi toplumumuzun Atatürkçü çağdaşlaşma surecıni blrlik ve esenîik ıçınde bütunlemesıni başka alanlarda olduğu gibı dıl konusunda da önlemeye çahşanlann oyununu bozmak, vanılgıya duşenlen uyarmaktır. Unutmamalı kı dıl bağımsızlığı ulusal bağımsızlığın aynlmaz bır parçası, Dıl Devrımi Ataturk Devrımlerınm hem doğal bır yansımasj, hem de etkin bır aracıdır. (1) 7 ocak, 7.30 haberleri. Ayıptır, Ayıp... ir süreden ben televizyonda habcrler saatini Izlemlvordum. Bu satırları vazdığım akşam (22 mart 1976) ekranın karşısına geçtim. Saat 8'e yaklaşıjor. Haberler basladı. Se^redijorum ve dinlivorum. Simdi size ekranda bazan ismen \e bazan cismen görünen bakanlan altalta vaza\ım: 1) Gümrük ve Tekel Bakanı Orhan öztrak2) Devlet Bakanı Necmeddin Erbakan.. 3) Oevlet Bakanı Türkeş.. 4) Orman Bakanı Turhan Kapanlı.. 5) Içişlerl Bakanı Oğuzhan Asilturk.. 6) llaştırma Bakanı Nahit Menteşc 7) Adalet Bakanı Müftüoğlu.. 8) Köyişleri Bakanı Vefa Povraz.. 9) Sosval Güvenlik Bakanı Ahlunı .. önce bu dokuz Bakan, su veya bu nedenle rehlr • ıwnv berek nutuklar attılar; ekranda ya Bakanlann gnrüntülerini sevrettik, ya da sövlediklerini spikerlerin açzından dinJedik. Hiçbir haber cieğeri bulunmayan bir sürii palavradan sonra sıra Kara Kuv\etleri Kumandanı Ejref Akıncı'nın reda zivaretlerine geldi. Bu protokol olavını da söriintiilerle izledik. Sonra Tıırizm Banka<<ı (Jenel Müdüriiniin konuşması, AP Genel Baskan Yardımcısı Cevheri'nin nutkn. MHP Genel Sekreteri ^Ibavrak'ın naneleri de bir )rüzel aktarıldı. I7îtıir Ticaret Odasından Dündar Sover'in konıışması unutulmadı. Bu arada herhalde avıp olnıasın di\e CHP (Jenel Başkanı Eccvifle »I^K (.enel Baskanı Türkler'deıı hirkaç soz >ansıtıldı. Saat sekiz huçuğa vaklaşırken iç habprler bitti; dış haberlere eeçildi. Bejon dakikahk dış haher bölümünde Tayland'daki ö|renci eylemle* rine de yer \eren devlet televizj onıuuuzun haberler saati boylece bitti. B NEDİR UTANMAK ? OKTAY AKBAL Evet Hayır ÎZİ ADALAR DENÎZİ zaıun dediği pbl, bir kısrak «zaptlye» tavn Ue, bir takım NEW YORK DENİZ KONFERANSI, YUNANıSTAN'l ADALAR DEbaşı gıbı uzanmıştır Anado'u, «dogma»lar formule etme arayışı Iran yaylasmdan ve Kafkas NıZı'NıN SAHıPLıGi TEKELıNE YÜKSELÎEMEZ. BOYLE BiR DUbılımsel değıldır. Dağlarından batıya doğru Va Onun ıçın New York Konfeda, Anadolu, gönderi Doğuda olan RUM. ANADOLU YAYLASININ BU DENiZ UZERİNDEN NEFES ALransı, Yunanıstan'ı Adalar Debır bayrak gıbi yayılmıştır Kanızının sahıplığı tekelıne joıkMA. YANİ YAŞAM HAKKINI TANIMAZLIK OLUR. HıÇ BıR radenızle Akdenız arasından B.ıseltmez. Boyle bır durum, Anatıya doğru.. dolu Yaylasının, bu deniz uzeULUSLARARASI KONFERANS BOYLE BıR ŞEY YAPAMAZ. Dogudan Batıya, boylece uzanrmden nefes alma denebilecek mıs olan Anadolu yaylası, yaşam olan yaşam hakkını tanımazlık gucunün ozunu bulmak ıçın, bır olur. Hıçbır uluslararası konfedenızın taze oıconlu havasına gerans. boyle bırşey yapamaz. Dr. Deniz SAVUN reksınme duyav. Ona, bu bolgeAnadolu Yaylasının Adalar De de taze ozonlu hanayı veren denıze nızındekı tum kıyılarına bakı«Adalar Denızı» der bızım esKi nız Ne goreceksmız' Anadolu denızcılerımızın harıtaları dağlarının kendilerıni, Adalar nin gosterdıklerlnden, yerinde ve halınde bağlajTimaz. Bu, hem Denızının bağnna yaslayışlanIşte sımdı, bu denızdekı «Ana zamanmda, bır tutarlı ve resur kendı uıtıharı olur, hem de ulus nı.. dolu Yaylasıanın doğadan ?elen polıtıka kurmayı ve uygulamayı hakları, savsaklamacı MC ıktı başarama; sonra kalk, Turk ulu lararası ılıskilerı düzenleme huBoylece, eğer «Kıt'a Sahanlıdarının yetersızlıklerı yuzunden, sunu. dunya kamuoyunu göğüsle kukunun temeldekı ılkesını de ğı> denen kavram; bır «karalar yıkma olur. Temeldekı bu ilke tehlıkelerle karşılaşmıştır: New me zorunda bırak1 . demetı» nın denizle ıç Içe gırıp, «Uluslararası ilışkileri, barışçı York Uluslararası Denız HukUKU kaybır uyum :çınde tutma» ılkesı denızle bütünleştığıni ve Girişimde gecikme Konferansının tasarııarı, Tuıkıdır. Turlyye bunu , da koruttur naştığını gosteren bır hukuk teye'nin Adalar Denizındekı yaşaTi %l l baularmın, Olmamalıdır bo>le şey. Ama *~ ••<••*, rırnı. jse. Anadolu hakîarını tanımazhk ıstidatİArmı neylejelım kı, bızım ıktıdarım'z, mak zorundadır. ' Adalar Denızı doğularına ınışı, Kıt'a Sahanhğı, bır uluslar en güzel bir kıt'a sahanhğı orgelıştıncı nıtelıktedır. boyle zayıflıklan gostermıştır arası konferansta, elbette tanım neğmı yaratmış olur. Batı kıyıGerçekten, bu konieraıısın, Anlaşılıyor kı, muhalefet, daKıt'a Sahanhğı kara sulan de ha aylarca once, Suleyman Be lanmalıdır. Denızlerdekı ekono larımızın topoğrafyası. kendi do nızlerde ekonomık sınırlar ha yın dıkkatını çekmeye uğraşnuş mık sınır kavramı, elbette açıi: ğal sahanlıgını. en guzel bır kalıfa kavuşturulmalıdır. Karasu nıt halınde, Adalar Denizinın va sınırları geçış hakları konu tır. Ama MC, muhalefetın bu larındaki kerarları; bılımsel ^ı dürtulermı, tam zamanmda al ları, bır suru devletm yaşam a ıçine javmıştır. bı gozuken bırtakım «dogmaı lar gılavamamıştır Bunların, eko lanı olarak, gerektığı yerlerde, Yanlışltğa dujemtz çıkarılmalıdır. yaratarak, lcatüıklar doğurucu nı nomık. dıplomatık • sıyasal ge 12 mıle elbette Bu 12 mılın ıçınden, gereken yer telıktedır. reklerını yerıne getırememışSonra, evet sonra, «yaşam Konunun bu yonune sonradan tır Hemen fennı gereçlerle do lerde, gereken devletlere serbest hakkı» dıye bır tur hak varsa, geçış hakkı elbette tanınmalı Adalar Denızı, bır Yunan denızı donmek uzere, şıındi, MC'nın yo nanmış deniz aracları ıle, Adalar Denızınm bıze açık bolgele dır halıne getınlemez. Getırılırse, nuntı ınceleyelım: bu, adeta bır kıt'a olan Küçuk Ama butun bunlar: Ilk bakışta, Suleyman Be; ın rınde, yer altı kaynaklarını araaı Bılımsel verılerın sonucu Asya'mn burun delıklerını, nepolıtıkası, bu konuda kararlı go maı a gırısememıştır Boyle bır zukuyor. Davaya sahıp çıkmış arayış ıle buldujlarını ve bula olmak, gerçeğe uygun bır bılım fes borusunu tıkayarak, onun topoğrafyadan gelen yaşam hakbır hukumet belırtısı karşısmaa caklarını, kazanılmış hak torba sellık nıteliğınde olmalı, b) Gereken jerlerde zorunlu kını. uydurma kurallar ile ımha kalıyoruz. Bundan kamuoyumuz, sı ıçıne yerlestırememıştır. Terbır ferahlık duymamazlık ede sıne, düşünulen araştırmaları olarak var olan «ozel durumlar.ı etmek olur. Devlet Hukukunun, «uyum •mahfuz (dokunulmazj» tutmamez. Davanm, bu geclkmış evre durdurmuştur Adeta Yunanıslçjnde yaşama» kuralı, Adalar smde, hukumetın kararlı ve ke tan'a bağışta bulunarak Denız lı; sın tavırlar alması ıyıdır. Zaten ler, Havalar Hukukundakı son c) Her türlu durumda, başka Denizındekı ozel durumu düsünbundan sonrası da, mutlak ola bılımsel verılerı, kuramlan ken sının nefes borusunu tıkayan meyerek, kendlsinin de tahrıbi rak kesin kararlı tavırlan ge dısme tanık kılarak, yoğun bır bır tekel çemberı teşkıl etmeme olan bır yanlışlığa duşemez. dıplomatıkbılımsel on «harerektınr. Bu sorun, geçiş hakkı sağlahdır. kâtna gınşememıştır. Fakat nedır bu dış polıtıkamız Demek kı, aslmda. New York mak suretıyle de çözulemez. Badakı «Demırel Çağlayangıl yıkUlusumuz, gerektığınde Ada Deniz Konferansı, bılımsel bır sıt bır geçış hakkı, Rusya gıbı laşımı»ndan çektıklerımız? lar Denızı sorunu dolayısıyle, arayış konferansıdır. Her bılım uzaktakı devletlerm gereksmmeBır konuya; yerınde ve zama yanlış bır kararuıdan dolayı, sel arayış, aynı zamanda, bır lermı çozer gozukur Ama bızım nında, gerçekçı bır objektıt.e dünya kamuoyunu da goğusleme «ozel durumlar» arayışıdır. Ada sorunumuz bu değıldir. Bızım bakma basıretını gosterme, verı sını bılır eîbet Ve Adalar Denı lar Deruzınde boyle bır ozel du sorunumuz, bölgeden geçebılme lerı, bılımsel bır analızden geçır rum vardır. Onu ele almadan, hakkını elde edebılme değıldır. zını, Yunamstan'm bır ıç denızı Bizim sorunumuz, bolgenln s«me; gerçekçı objektıfın gordukhıplerinden biri olarak, Adalar lerı üe, verılerın bılımsel anahzıDenızınde, ekonomık ve asfcersel açılardan, nefes borusu tlkanmadan yaşama sorunudur. !L AN KARTAL 2 NCİ Bunun çozulme ilkesi de çok SLLH HUKUK açıktır: Bu; «Adalar Denizinın, Değerlı Meslektaşımız HAKİMLİĞINDEN ustundekı hava ile birlikte, YuDosya No: İC5 İb5 Esas nanlılann ve Türklerin birlesık Malıye Bakanlıgl Eskı Baş Hesap üzmanı Dâvâcı Fatma Kırbıyık vedenızı» olduğunu belırten ılkekılı Av. Osman Kıper taradır. Coğrafya, Adalar Denlzınde ıından aklen malul bulunan boyle bır ozellık yaratmıştır. dâvâcının annesı Emıne MeÇozum ancak burdan çıkar. lıha Kırbıyık'a vası tayın Butun dunya uzmanlan ve vefat etmıştır. Cenazesı, bugun ikindı namazından sonr» edılmesı nedenıyle açılan dâNATO kurmaylan, bu ilkeden Kadıkoy Osmanağa Camıınden kaldınlacaktır. Merhuma vânın yapılan açık durusmaesınlenerek çözüm aramalıdır. sı sonunda: rahmet" aılesme ve Hesap Uzmanları Topluluğuna başKartal 2 nci Sulh Hukuk sağlığı dılerız. Mahkemesının 28 1 1976 tarıh MALtYE HESAP LZMAMARI ve 975 265 esas 976 41 sayın DERNEĞ1 ılâmı ıle Erenkoy Can sokak 9 numarada oturan davaoı Fatma Kırbıyık aynı adreste otuıan annesı Emıne MPCumhunyet 2330 lıha Kırbıyık'a vası tayın lifiip. (THftefCkkif ztnut me edılmıştır. ranm ekıkınuz bır iekf»nta Keyfıyet ılân olunur. efrmnız#cd' Ga^etc ılanı v« O cıjsanıı boyle bir kavrama!.. L'tanamazsımz, utanç nedir bilemezsiniz. Insanlıktan çok uzak bir yaratıksınız, bunu bilseniı de bilmeseniz de. . Kendi adıma defil, onlann adma utuuyorum. O (CÜçlü kisllerin adma!.. O «her şev benim» dl\enlrrin adına Utanma nedir biJmeyenlerin adına... O gençler her gün karşıma çıktıkça, başlarına gelenı anlattıkça, dertlerini döktükçe Itanıyorum, bir şev tapamamanın, drrtlerine çare bulamamanın, olup bitenlrrin yorumunu yapamamanın. hesabını verememenin Ne>im ben? Bir \azar! Bir edebiyatçı, bir gazeteci! Elimden ne gelirV Yazmak, yazmak, yazmak Yasalar »ınırlarını çizmiş yazı sanatının. Azıcık aşsam iıkama >apışır yasa maddeleri. Durup dururken niye susmak, konuşmamak, \azmamak durumunda kalmalı? Koskoca bir Turkne'nin, kırk bir mllyonluk bir ülkenin yurftaşıyım ben. Sorumluluk pa\ım, utanç pa>ım kırk milyonda bir Hadi topluma seslenen bir kişi olduğum için daha da fazla olsım. Ne kadar? Her halde bir millet\ekili, bir bakaıı, bir başbakan, bir parti lideri kadar değil... Çunku sınırlıyım ben. Dort vanım dikenli tellerle çe\rili Yazarken her sozcüfümü seçmcliyim, saçduvu çızgisinden çıkmamalıyım, çok öfkelenmemeliyim, çok sinirlenmemeliyim. Ne bileyim, kimseye; hele hele yetkililrre, yasanın koruyuculuğu altında saklananlara küfretmemeliyim. Ne vapmalıyım? Gerçekleri, gerçek bildiklerimi, doğru bildikierimi, bu >urdu, bu ulusu ajdınhk bir \arına, bir kurtuluşa çıkaracak >ollan anlatmaUjım, bellrlemelhim, ıçostermelivim. Gucüm nedir benim? En iyi, en inandırıcı. en etkili bir biçimde, bir vofunlukta yazmak, jazmaya çalışmak Her gün gazeteye Reliyorlar, yuzleri gergin, sinirlerl alt üst umutsuzluktan, ncfretlen, kinden, >arınlara güvensizlikten kapkara gençler. Yirmi yaşların aydınlığı silinmiş gitmiş. Okuyamamak, oğrenimlerini surdürememek, rahat bir soluk alamamak, sıkı^tınlmış. bir köse;e kıstırılmış bir durumda ya^amak!.. «Ne olacak bunun sonuV» di\e soruyorlar Niçın bizim durumumuzla ilgilenmiyorsunuz?' diye soruyorlar. «Bizi kim düsunecek?» diye soruyorlar. •Vuruluyoruz, döviılüyoruz, sonra da biıler suçlu sayüıyoruz neden?» dije soruyorlar. Aüyorum odaya, karşılıklı oturu>oruz, yüzlerine bakıyorum, ellerini sıkjyorum, ordan burdan konusmak isti>orum. Olmuyor. olmuyor, olmuyor. Hepsi tek bir konuyla ilçili, hepsi tek bir sorunun insanı: Yaşamak öldürülmemek, bu vıırdun. bu uiusun insanı sayılmak... t'niversitelerden, enstitülerden, akademilerden, tüm yüksek okullardan, hatta liselerden geliyorlar, yazıyorlar. Yurdun dört bir yanmdan sayısız mektup.. 'Bizim derdlmizi yansıtın, bizim durumumuzu >azın'... Hançi birini, hangi birini? Hem yazsan ne olacak? Kim duyacak bu sesleri? Duysalar daha çok sevlnmeyecekler mi? Nasıl basarmışız, oh. daha beter olsunlar, daha çok ezelim, daha çok sindirellm demeyecekIrr mi? Her şey iyiden iyiye aydınlığa çıkmadı mı? lşin içindeJd gerçekleri herkes öğrenmedi mi? Yan, söz önemini yitirdl artık... Sözcükleri yanyana diz istediğin kadar, okuru etki]«, ne çıkacak? Ne düzelccek, hançi kötülük ortadan kalkacak? Hiç biri! Bir çıkmazda debeleniyoruz, kafamızı kayalara çarpıyoruz. Tek tek olmaz bu iş, dev bir güç ister o kayaian devirmeye. yıkmaja.. Gerçekten kaya değil önümüzü tıkayan pngeller, belki de kagittan, ya da mukarvadan, püf desen uçup tidecek, ama nerde o guç, o istek, o çaba, o ortak savaşım? Hep birlikte ayağa fırlamalı\dık. Mektuplar yağdırmalıydık Meclis'teki, Senato'daki temsilcilerimize Başbakana, Cumhurhaşkanına telgraf üstüne telgraf çekmeliydik Türkiye'nin dörtbir yanından... Yüzlerce, binierce, on binlerce.. Demeliydik ki, «Artık yeter, bütün bu cinayetler son bulsun artık». SokakIara fırlamaliydık vığınlar halinde, binlerle, yiız binlerle . Bağırmalıydık hep bir ağızdan «Artık jeter, artık jeter» diye Avdın, emekçi, memur, öğretmen, öğrenci, partili partiRiz, sağcı solcu ortacı herkes, hepimiz bütün bu cinayetlerin karşısına dikilmçliydik. Ne isthorsunuz bu ulustan. bu gençlikten? demelijdik. Basımızdaki. hem de adına «millijetçi» sözcueünü ekle>en beceriksiz. başarısız iktidara «\rtık çekil gıt» demelijdik. «Seçim \apılsın, ulus kendi vöneticilerinl kendi eüjle seçsin» dive bağırmahydık Bunları yapmadığımız, bu suskunluğu sürdürdüğümüz sürece utanacağız, bu utançtan kendimizi kurtaramayacağız. Suçsuz gençlere sıkılmış her kurşun, inen her yumruk bu utancı arttırıcak. sorumluluğumuzu devleştirecek Evet, söz bitti. Şaşıjorum, nasıl rahat uyuyor Meclis'teki temsücilerimiz, AP'Usinden CHP'lisine, hele CHPIlsine dek .. Nasıl nasıl? duygınu? Insansınız o zaman Vok, Ü Hiç yasadınu mıbirbukez bile eirmemişse erreniniıe, yabaıvbö>le bir «şe>» tanmak'.. Nedir utanmak? Nasıl bir şe\dir? Bilir miMnız? Ne var ki şu noktayı mimlemeden eecnıivelim: Dış haberler bölümünde Dünya Bankası katnaklanna dayanarak çeşitli ülkelerin adam başına düşen ulusal gelirlerinden örnekJer \erildi. Bu arada yervuzünün en yoksul \e en zençin toplumlannm hanfileri oldıırunu tijfcrendik. Sözfelişı en \nk«ul ülkeler arasında Laos. en zengin ülkeler arasında KUMM hulıınuvnrdu. \ma Türklve neredevdi? l'lkemizin ulusal peliri hangi düzevdevdi? Türkive Cumhuriveti'nin televir\onu Dünva Bankasınca açıklanan bilpileri Türk halkına duvururken Türkive'nin durumunu neden gizlirordu? Clkemlzin durumunu komsulanmızla kıyaslavan ve «bdyük Turkıye'nın böyuk kalkmması>nı vurtrulayan rakamları televizyon vurttaslara neden du>urmuvordu? Dünva Bankasının istatistiklerine de{gin haberler ajni sün bazı cazetelerde ver almıştı. Buna göre 1974 vılında tran'ria adam hasına düsen ulusal Kelir 1060. Yunanistan'da 1970. Irak'ta 850, Bulgaristan'da 1770 ve Türkive'de 690 dolardı. Cephe'nin televizyonu neden fi7İivordu Türk halkından bu bilcileri'.' Herhalde Şahan Karatas halk nfınianndan jterçekleri çizlemek için TRT haberlerini düzenleyenlerin kıılaklarını hükmüstil. Haber diye salt Cephe Bakanlarının psovle\, demeç re konusmalannı halka dinletmek: gerçek dışı bir sürü masalla saatler doldurmak milliyetçtlik miydi? • Bazı işler vardır, ayıptır. Rüşvet almak ayıpıır: yalan sövlemek ajiptır; sahte bclçe düzenleyip devleti dolandırmak ayıptır; zenfinlerın hizmetine girerek yoksullan kandırmaya çalışmak »yıptır. Dunvadaki yabancı uluslann kişi ba?ına celirinf Türk halkına duvururken, Türkive'nin kışl basına ulusat eelirini gizlemek a>ıptır. Bir haber saatinde dokuz Bakanın konusmalannı altalta sıralavıp iç haberler saatini doldurmak ayıptır. Deviet hazinesinden masrafla ve halkın paralanyle kuruian telcvizyonda halktan gerçekleri saklamak ayıptır. Tai land'daki öfrenci eylemlerinden gSriintülerle haber verirken, Türkiye'deki öğrenci eylemlerinden »öz açmamak Türkive televizvonu için a.ıptır Bu televizyonun bir Genel niüdürü var. Punıli Mfil, Kayrimesnı, hukuk dışı bu Genel Müdür, televizyonu çıkar çevTelerinin borazanı yaptı kl, çok avıptır. Bu hukuk dısı Genel Mudürün haber müdürü olmak da çok avıptır. Ama övle bir zamauda yaşıyoruz ki ayıp diye bir k»vramı ara ki bulasın. TEŞEKKÜR Ünıversıtemız ve Fakultemızın kuruluş ve gelışmesinde üstun çabalan ıle en buyuk paya sahip olan çok degerlı oğretım uyemız, buyuk ınsan Prof. Dr. Mustafa Uluöz'ün ebedıyete ıntıkali dolayısıyle büjuk acımızı mektup, telefon ve telgralla paylaşan, bızzat veya temsıld gondererelt cenaze torenıne katılan ve çelenk gonderen butun şahıs ve kuruluşlara Fakültemlz ve mensupları adına en ıçten teşek, kürlerımızı sunarız. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanlığı iBasın: 1 2316 ÖLÜM AZÎZ GÜREL VEMIUR İdN ımm musmetat ıçm ayrı llr ficrtt alınıruz ztnu* ı ^ n m ıştttmefTVî d«ruhte rter *o gıınlermızi pjytavnz (Basın 2436) 2315 I L AN ÎSTANBUL 12. ASLIYE HLKLK MAHKEMESINDEN 975 Uil Dâvâcı Nerıman Koksa! taratmdan dâvâlı Cafer Koksal aleyhıne açılan boşanma dâvâsımn yapılan duruşmasında: Yapılan soruşturmaya rağmen adresı tespıt edilemeyen dâvâlı adına, 16 2 976 gümi muracaata kalan dâvâ, dâvâcı tarafından yenılendığınden tekrar dâvâlı adına ilânen tebllgat yapılmasma karar verllmıştir. Karar gereğınce duruşmanın bırakıldığı 24 o. 976 gunü saat 10 45'de dâv»lının duruşma salonunda DIZzat hazır bulunması veya kendismı bir vekille temsıl ettirmesı dâvetıye yerıne kaım olmak üzere ilânen teb VEFAT Uyelerımizden degerll gazetecı arkadaşımn SATIL1K HAN Boş teslım. 5 kat, altında dvuckân, kilonferli. caat: Eüsnü Çakar 27 37 88 27 79 66 (Cumhuriyet: 2324) MUra TAKVOR ACUN vefat etmıştır. Cenazesı 24 3 1976 Çarşamba gunu Beyoğlu P3hk Pazarı tiç Horan Ermenı Kılısesmden saat 15 30da kaldınlarak Şı»lı Ermenı Mezarlığında toprağa venlecektır. Kederli aılesıne ve uyeîerımıze başsaglığı dıleriz. GAZETECÎLER CEMIYETt (Cumhuriyet: 2323) «. 4720 0B '"40G8BB «UM RIUZI İSlHd m r tl/Mn muımtltltr ısl«tımyt alı i'mi inn yııtt ıçı lun Hı(ı juri fıımttıı yuriı ttmıt laklı yapıfır Gunun htr uatıntfı tmritnz (Cena)ans: 2233) 2307 2O.nci EĞITIM YILI 5 Nisan da RadyoTeypTelsir ElektrikTV RADYO TEYP ve ELEKTRİK AKŞAM BÖLUMLERİ BAŞLIYOR BROŞÜR İSTEYINİZ gelip görUnüz Marmara slneması arkası kardeşier patajı Beyazıt istanbul Gaziantep Belediye îşletmeler Müdürlüğünden Askerlık görevını yapmış 2 adet Elektrık Muhendısi almacaktır. Alınacak elemana 1327 sayüı kanun gereğıncs ucret, yan ödeme, senede 2 m»aş ıkrrniye, evlt olanlara iOjman tahsısı ve durumu torba kauroja uyanlara torba l l t SiGORTALIYA SATILIK DAiRE Etıler'df 2 Oda. 1 Salon 200.000 TLye peşın. TEL.: 22 42 98 SATILIK 1968 Model 5 tonluk 100 TM BMC Auıstin satıhktır. Muracaat: 28 50 12 • 13 22 3Î 68 ÖZEL KURSLARI TEL: 27 63 35 II