Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
rcr ç politika alanında, yurt düMyinde ve 8»1likle Millet Meclistnde şiddetini gittikçe arttıran tartışma ve çatışmalarda varılan «Tırmanma noktası», tehlikeli bir döneme girildiğini EÖstermektedir. Bu dönem aşırılık ve politik fanatizmdir. Birey ve toplum olarak aşınlık ve ötesi, kendi inançlarını çoğunluğa zorla kabul ettirmefc isteğinden doğmaktadır. Aşırılığın ötesl fanatizm dir. Fanatizm tabiatı icabı, aşırlıktan daha büyük bir hıza maliktir. Bu nedenle kontrol edilemez. Akıl dışı kabaran öfkeler ve hırslar, acımazdüşmanlıklara dönüşür. Tıpkı eski Roma'da Fanurae denilen rahiplerin, bir tür sayıklama haline girerek, kendi kendilerini yaraladıkları, kanlarını akıttıkiarı ve bundan acı yerine, acının zevkirti duymaları gibi, politika fanatikleri d«, gittikçe bağışlamaz olmakta ve adetâ duygusuzlaşmaktadırlar. Millet Meclisindeki küfürleşme, dayak ve tabanca gösterileri, artık aşınlıktan da öteye, böy le hızh bir fanatizme geçildiğini açıkca gösterrnektedir. Osmanlı împaratorluğunun son yıkılma dönemindeki, Ittihat ve Terakki ile Hürriyet ve İtilâf partilerinin tabancah, darağaçlı politika savaşmın yurdumuz ve ulusumuza ne büyük acv lara ve felaketlere mal olduğunu düsünmek, bize doğru yola dönme olanaklarıru fazlasiyle sağlayabilir. Öte yandan fanatizme kadar ulaşan bu politika savaşı, demokrasinin erozyonunu doğurur ve ulusta diktatorya hasretine yol açar. Yeni bağımsızlıklanna kavuşmuş eski sömürgelerde veya plüralistik demokraside köklü bir geleneğe sahip olmayan memleketlerde sık sık görülen hükümet darbeleri ve bunların sonunda kurulan diktatörlüklerin nedeni, kütlelere hükmetmek ve ya devlet hazinelerine elatmak hırsından ziyade, beceriksiz ve ehliyetsiz yöneticilerin ahlâk dışı, akıl dışı sorumsuz eylemleridir. Ikinci Cihan Savaşmdan sonra, memleketimizde gelişen ve bütün ulusça desteklenen çok partili demokratik düzenin, kısa zamanda dejenere edilerek, 11 Mayıs hareketinin doğrnasına neden olan slayların kökeninde de, lider kadrosunun akılSışı aşırı tutum ve davranışlan büyük rol oynamıştır. Bu nedenle ulus bir kurtancı hasreti Suymuştur. Ruhsal bir hastalık olan aşınlık ve politik lanatizmin yenilmesinde, liderlere düşen büyük »orumluluklar ve ödevler vardır. Her şeyden önce, liderlerin mizacı, gerçek;i ve akılcıhğı, inanılırhğı, bir sözcükle olgunuğu bu yolda önemli faktörlerdi. CUMHlffilm ç Içte bir araç olarsk kuHamlmamalıdır. Koreye asker yoliamak, Bağdat Paktı ve Cento Paktları iç politika gayelerıyl* ulusa aşılanmış yükümlülüklerdir. Bugünkü İslâmcılık veya Arap çılık eğilimleri de bu türden yürütülmesi olanaksız girişimlerdir. Lider, devletin güveniigi ve kalkınması için başkalarına değıl, kendi ulusunun kudretine güvenmelidir. Bunalım zamanlarında, sorumluluğu kabul etme cesareti ve böyle anlarda doğru karar verebılme yetenefi de bir liderde aranılan özelliklerdendir. Amerikan Kongresinin ve Ortakpazar dev letlerinir., Türkiye aleyhinde aldığı ekonomik ve askerî kararlar karşısında hükümetin çekingenligi ve kararsızlıgı ürkütücüdür. Vunanistan, İsrail ve Mısır'a yapılması kararlaştırılan askeri ve ekonomik yardımlar, Türkiye'ye şartlı olarak verilmek istenen yardımlanJan çok fazladır. Mısır'a uygulanan ambargo kaldırılmışîır. Sovyet Rusya'ya kapılhnnı ardına kadar açan. onun Ortadogu'da üsıenmesine hizmet eden Suriye'ye bile şartsız askeri yardım yapılırken. Yunan lobisinin kıskırtmasiyle Türkiyp'ye karşı gösterilen düşmanca eylemlere karşılık vermek zamanı gelmis ve geçmektedir. Türkiye yeni ve cesur kararlar verecek liderler ve hükümetler beklemektedir. Yaşamda kişilere yön veren değişmez ilkeler vardır. Bunlardan birisi de ahlâk ilkesidir. Üzermde şüpheler toplayan bir lider, yönetim için gerekli otoriteyi sağlayamaz. Bu bakımdan lider kadar, liderin yakınlarının da her türlü küçültücü eylemlerden ve hasis çıkarlar sağlamaktan kaçınmalan bir ahlâk emri olduğu kadar, memleketin yüksek çıkarlannın da zorunluğudur. Bu suretle her türlü lekeden arınmış olan lider, mevkiini ve dolayısıyle yurt yönetimini sarsacak hücumlara hedef olmaktan korunmu.ş olur. Bu bakımdan Demirel ailesi fertlerinin yüz milyonlara vardığını işittiğimiz ticari kredileri veya milyonlarca liralık vergi iadeleri gibi gereksiz hareketlerden dolayı, Başbakan sorumlu tutulamazsa da. sorun kollektif veya kişisel sonımluluktan çok, manevi sorumluluk bakımından incelenmeye değer bir boyut kazanmaktadır. Bunun için W»tergate olaylarını, Nixon veya Willy Brandt'ı örnek göstermeye lüzum da yoktur. Yakm geçmişimizde Orgeneral Kâzım Orbay, eski Milll Sa\oınma Bakanlarından Bay Münir Birsel de bu hususta birer fazilet örneği vermişler ve soruşturmanın her türlü şüpheden uzak kalmasi için görevlerini kendi istekleriyle bırakmıslardır. Politik bir lider, hele hükümet bmskanı olan bir lider. Cumhuriyet'in bir fazilet düseni olduğunu da unutmamalıdır 10 Hari I97S İ OLAYLAR VE GÖRÜŞLER POLlTİKADA LİDER Refik TULGA EMEKLt ORGENERAL Mlzaç ltibariyle lider, hireın, sinirll, inatçı ve kendinı beğenmiş olmamalıdır. Ilımlı ve dengeli olmalıdır. «Aklm, akıldan üstün olduğu prensibine saygı duymahdır. Bu nedenle hırçınlaşıp, sinirlenmeden diiilemesini bılmeli, dogruyu söyleyenleri ezmemeli, heyecanlanıp kendi düşününü alkışlayanların, aşırı ve geçici gösterüerine kapılmamalıdır. Politik lider ilkelerde ve bunlann uygulanmasmda kesin olduğu kadar, başkalarının fikirlerini araştırmada esnek olmalıdır. Liderler, sorunlan kişisel temaslarla, diyaloglarla çözümleme yolunu seçmeli, bugün olduğu gibi, arkadan konuşmamalıdırlar. Bu yöntem ile politik ve bürokratik gangsterlere lırsat verilmemiş, eski bir deyimle «söz ayağa düşürülmemiş» olur. Liderin inanılırlığı, gerçeklen doğru olarak topluma yansıtması, Meclis ve ulusca onaylanmıs olan temel ilkelerden sapmaması, bir sözcükle verdiği sözü, ettiği yemini tutmasma bağlıdır. Liderin düşünü ile eylemlerinin birbirine uygun olması zorunludur. Oyalayıcı teviller, yalan ve dönekliklerle toplumda kuşnu uyandıran bir lider, inanılırlığı ve güveni yitirmiş demektir. Eğer bir politik lider, hükümet Başkanlığı sorumlulugunu üzerine almış ise, durumu daha da ciddileşir. Bu takdirde Hükümet Başkanı olan lider, Meclislerdeki çoğunluğa dayanarak memlekette korku düzeni yaratmamalıdır. Geçmişten kalma dehşet ve korku politikası ulusal birliği parcalar. Bir ulus içtn en büyük felâket İse ulusal birliğin parçalanmasıdır. Bunun sonucu iç sava.ş ve anarşidir. Örneğin bugün Anayas» mızın açık hükümlerine karşın, öğretmen ve me murlar, dinsel, ırkçı baskı altında bulunmakta ve inançlarına göre ışlem görme korkusu içinde titremektedirler. Memurlan zamanından önce emekliliğe zorlama, görevden atma. yersiz atamalar, insanlarm açhk ve can korkusu içgüdüleriyle oynamak gibi, ilkel dehşet hareketleri, akılcı bir liderin baş vuracağı yöntemler değildir. Politik lider, millet bütünlüğünü sarsıcı ve ulusu temelde birleştiren ilkeleri, örneğin Atatürk ilkelerini yok ederek, ulusal birliği parçalayıcı eylemleri durdurmayı başaracak kadar cesur olmalıdır. Kendisi gibi düşünmeyen veya kendi partisine oy vermeyen vatandaşları milliyetçi düşünceden yoksun, uluslararası komünizmin bir ajanı gibi görmemelıdir. Hükümet yönetmekle görevli politik liderin başka bir ödevi de, yurtta huzur ve nizamı saflamak ve vatam dı« tehlıkelerden koruyan her çeşit tedbirleri almaktır. Bu tedbirler günlük olay ları karşılayıcı degil, ileriyi hazırlayıcı olmalıdır. Bu nedenle lider, uzak gfirüşlü, hedeflerine sıçramalarla değil, öiçülü bir gradüalizm ile ulaşmalıdır. Lider dış politikada uydu değil, inisyatifi elinde bulundurmalıdır. Bu alanda kısa ve uzun vadede bir plan ve programı olmalıdır. O iç politikaya değil, dış politikaya öncelik vermelidir. Dış politika bir amaç olmalı, iç politikadaki ka Dünyanm En Zengin Belediyesi Bizimki.. oru: Dünyanın en takir belediyesi hangisidir? Yanıt: tstanbul Belediyesi. Soru: Dünyanın en zengin belediyesi hangisidir? Yanıt: Yine tstanbul Belediyesi. * Bir tür mal sahibi vardır; Beyoğln'nda kocaman tşhanı; Boğaz sırtlarında arsası, Erenköy'de konağı bulunduğu halde para sıkıntısı çeker. Cünkü ciiçsüzdür. vaslıdır, malına sahip çıkamaz, verimli biçimde knllanamaz. Boğaz sırtlarındaki arsaya bileği kuvvetU kabadayılar el koymuşrur, Beyoğlu'ndaki işhanuu yıkıp yerine venislnl vapacak ve arsayı değerlendirecek parasai olanağı yoktur; Erenköy'deki ahşap konak tarihsel değer taşıyor diye vıktırılamaz; vergiler üstiiste vığılır; kiracılar mal sahibini kazıklar; avukatlar iki vanlı calışır; ve orman kanununun eeçerli olduğu toplumda, (telengiden. ihtiyan çarpar. Dededen, babadan kalan mallan şuna buna kaptıran ihtiyarcık eski bir apartımanın küçük bir dairesine çekilmiş, ne yapacağını şaşırmış, sıkıntı içinde yaşar. Bir bakıma milvonerdir, ama taşa toprağa eomülüdür mihonlar. Bir bakıma yoksul sayıhr. çünkü elindeki hazinevi deçerlendiremez. Bizim tstanbul Belediyesi de işte böyledir. tşçilerine ve memnrlarına aylık veremivecek kadar fakirdir Beledlye; ama hastahane. tiyatro. cazino ve kahvehaneleri; malı. tnülkii, arsalan ve kıyılarıvla milyarların flstüne oturmaktadır. Salt arsalan değerlendirilse. Kimbilir kaç milyar edecektir? Yalnız Taksim'deki Tenis Eskrira bağcılık Kulübünün arsasının 4(10 milyon Iira olduğu söylenmektedir. Kıyılardaki ve kentin ^öbeğindeki arsalann değerlendiritmesl bile. tstanbui'n bir süre sıkıntıdan kurtarmaya yeterli sayüabilir. • Belediye galiba şimdi aklını başına toplamıştır, mallarına sahip çıkmaya çalışıyor. Taksim'deki Tenis Kulübünü, Fenerbahçe'deki Yelken Kulübünü ve benzeri Belediye arsalarını değerlendirmeye yöneliyor. Dileriz ki, tstanbul kentindeki Belediye bina ve arsalaruıdan klmlerin vararlandığı kamuoyuna açıklansın: kapanuı elinde kalan malmülk kaç milyon, ya da kaç milyardır? ortaya çıkarılsın. Halk da görsün şehrio bsiını kimlerin vedigini. kaymağını Idmlerin yuttuğunu... Kuşkusuz böylesine köklü bir davranış. halk vığınlarının gözünü açacak somut biİKileri ortaya dökecektlr; ama kıvamet de kopacaktır. Nitekim şimdi gazete sayfalarında Tak*im Tenis Kulübüne el atmanın tepkileri serfilenivor U kulüpte amatör spor merakhsı üyelerin bulunduğu da bir gerçektlr. Bu üyeler arasında aydınlar. uzmanlar. doktnrlar, mühendisler ve ilericl kişiler de vardır. Bunlar divorlar ki: Belediye buldu buldu da bizi mi buldu? Şunun şurannda biraz spor vapıyor, biraı tenis oynuyorduk. Suçumuz neydi? Yanbs bir iş vapılıyor: bizi rahat bıraksınlar... Blzim çoğu aydımmız olaylara ancak kendlsini URİIenciirdiği zaman tdslsel açıdan yaklaşır. Takslm Tenis Kulübünde benim tanıdıklarım ve arkadaşlarım var. Bazılan ne çok zengindir, ne çok yoksul'. Aralannda doktor, mühendts, avukat olarak toplumda parlamıs isimlere raslanır.. Çoğu şimdi bir gerçekle karşı karşıya geliyor. Bu çerçeein bir ranı emekçinin ideolojisini yansıtır, öteki yani sermavecinin... İstanbul kenti ise sermayenin at ovnattığı bir basıbozuk sehirdir. Arsa ve apartıman spekulasvonu ortalıfı tozutmaktadır. Böyle bir ortamda. bir vanda Shcraton. bir vanda Hilton, bir yanda bir başka ton yükselirhen: hemen bu otellerin ve gökdelenlerin yamacında Beledlyenin arsası ne yazar? Bugün 400 milyon Iira olduğu söylenen o arsa. varın 1 milyara çıkacaktır; çok değll beş vıl sonra 2 milvara bile varabilir. Yan) hcr metre karede bir hazine vatmakta... Altıa madeninden degerli... Böyle bir arsa üstünde top ovnamak kolay mı? Hem öyle bir kentte ki, Belediyenin kasatan tamtakırdır; hemşerinin evinden çöpünü alamaz, işçisine ücretinl ödeyemez, memuruna maaşını veremez. Bu ortamda bozuk düaenin ueu, eelir Tenis Kulübüne dayanır. seçkin üvelerl toygdarâ sürflklcir. 'Arflk Takshn'de tenis oynamak. ya d»vünnek. ancak cdkdelenln terasına kortunu, va «a vüzrrte' navuzunu yeriestiren tesvik tedbiri milyarderi için olasıdır. Öyle değU mi? S Öğrencilere Karşı Savaş! OKTAY AKBAL Evet Hayır FUTBOLDA DA SÖMÜRÜ K imi sofuk »ö«büWer vardır, yinelendikçe insanı iliklenne degin üsUtür, çileden çıkarır. îşte onlardan biri de «sömürü» sözcüğüdür. Nerede karşımıza çıksa ağzımı* acılaşır, içimiz darahr, ofkemiz tüm benlığımızi kaplar. Doğanın sınırsız elıaçıklıfına ambargo koymuş insanoğlu, giderek her şeyi kendisln» (canı azizine), bencillığine, doymaz ego'suna mal etme, kapatma yanşına girmiştir. Bu «hep bana» cılık, pek çok aç gözlüyü, siyasal güçlüyü, uydu yöneticiyi, sözüm ona uygar felsefeciyi yüzyülar boyu felâketten felâkete sürüklemiş ise de, halâ ihtiyar tarihten yeterince ders alınamamış. yoksulun kara yazgısında varlıklının mutluluğunu yesertmek çabaları, çesitli arsızlık, vurdumduymazlık ve yüz siulüJt ö.rneklerıyle {ünjü^nüze ka, dar süregelmiştir. Dün, Roma'da. hayatı pahasına egemenleri eğlendiren gladyatör, bugün lspanya arenalannda gözü dönmüş boğa boynuzlannda can veren matador modelinde karşımıza çıkıyor. O çağdan bu çağa oldukça incelmis, daha uygarlaşmıs, özellikle hemcinsimize daha saygüı ve anlayıslı olmuşuzdur. «Spor» sözcüğü ile tanımladığımız toplu eğlencelerde, seyirci sıralarında saatlerce bağırıp çağırıp içimizi boşalttığımız, hattâ ara sıra kantarın topunu da kaçırdığımız ve böylece neşeli dakikalar geçirdiğimiz bir futbol maçında, sahada, 90 dakika durmadan koşturan 22 oyuncunun sosyal güvenliğini düşünmek aklımızm kıyısından bile geçmenüştir. ca koct futbo! kulüp]«ri tanırı» kı, alimallah taraftarlan bir el YARARLANDIRiLMA2URKEN, HİÇ OIHAZSA BU MEJİK •lo varstler nice kıralları. iktidarları, başkanları devırebilirler. TOP İJÇİLERİ OLAN FUT80LCULAR. ÇOK AÇIK YASAL Öksürükleri bile gazete sütunlarına konu olan. uçaktan gayrı BıR HAK OLAN 5SK UYGULAMASI OIJINDA KALMAMAUOIR. areca bincmeyen, bavullar dolusu gümrüklerden geçen, nefes verince mangalda kül bırakmayan o kalantor kulüp yöneticileri, ne hikmettir bilinmez, sosyal sigorta primleri denilince, fıkara edebiyatına bürünüp. Başkent te kapı kapı dolaşır, kendilerine kılavuzluk yapacak parlamenter Işçi, Ister esnaf, ister bafımsız mundaki Tarsus tdmanyurdu ile ararlar. deyiniz, bir ücret karşılığmda Manisaspor yöneticilerini kmaNe için mi yanıt, şaskmlık ve(ivaz) topu kaleye sokmak gibi mak, hiç kuşkusuz sporseverle recek bir hafifliktedir: hafife alınan bir anlatımla da ni rin ötesinde tüm vatandaşlanmı Sosyal Sigortalar Kurumuzın hakkıdır. teleyiniz, 90 dakikalık bir maç na ödenmesi gereken prim borçsüresi boyunca binlerce seyirciyi Sportif kazaların gedikli kah larınuı affedilmesi, ertelenmesi ramanı futbolcunun hastAlığına, veya takside bağlanması, ys. dir. L ışma'" çeşi3i bal' gfbi bir is kazalanna, meslek hastalıgtna, Yani futbolcuya Îş Kazalan hn in yynfcır • dııHız emekiiliğinc, saicatlığu» veya omet akdi» kapsamı içinde hayat lümüne seyirci kalan, futbolcu ile Meslek Hastalığı, Hastalık ve Analık, Malüllük, Yaşlılık ve babanm da bir ailesi tnılunduÇu lannı kazanan kişilerdir. Yine hepimiz çok iyi biliyor gerçeğine sırt çevirmiş bir zih ölüm hallerlnde yardımlar sağve «Anayasamızm 48. maddesine niyetin, Roma gladyatör'.enne layacak sigorta kollanna ödengöre, herkes sosyal güvenlik hak baş parmağı ile yeri gösteren ege mesi gereken primleri süresinde kına sahiptir, bu hakkm sağlan menden ne farklı bulunabilir. Sö ödemeyip biriktirerek, borç tuması devletin görevidir» diyoruz. mürünün bu denli açık örnefine tarı astronomik rakamlara ulaşınca, bundan kurtulmak için çeÖte yandan, Sosyal Sigortalar eski Roma'da bile az rastlanır. Sankl bütün profesyonel futbol şitli lâf ebelikleri... Yasasında, hizmet akdi ile çalıYasama organına kolaylık olşanların otomatikman sigortalı culâr refah içinde, bir eli yağda sayılacakları belirtilmiş. bu hak bir eli balda kişüer midir? Şöy sun için bu konularda yasa tekka saygılı olmavanlar için de ce le bir çevremize duyarlık göster lifleri bile hazırlanmıs ve etkili za müeyyideleri öngöriilmüştur. sek, bunlardan, güvenceden yok söylev taslakları Üzerinde titizsun ne yürekler acısı sosyal prob likle çalışılmıştır. Sosyal Sigorta lemleri olup, sporcu onuru ve « Muhterem Beyefendinin on Bu yazımızda, sayın Deniz Som centilmenliği altında dertlerini binlerce taraftan olan kulübüun geçen temmuz ayında Cumhu gizlemeye çırpınan yüzleroesini müzün bu ricasına ılgisız kalmıriyefte yayımlanan degerli araş görmemiz olanak dışında mıdır? yacaklarından eminiz..» gibi, ciltırmalan ve futbolculann îş HuSosyal güvenlik hakkının in veli baskıiarla. canını dişine takuku ile Sosyal Güvenlik Yasa sanlık hakkı olduğunu perçinle karak ocak soğuğunda, ağustos ları açısından statülerinin ne ol yen Yasa hükümlerini bir kena güneşinde top koşturan adamın duğu hakkındaki Sayın Orhan ra bırakalım, bir haftalık yorgun sosyal güvenliğini hasır altına Apaydın'ın son derece öğretici ve lugumuzu dinlendlren bu tatil almak için ne mümkünse yapılır. güzel makalesi sınırlarına gir melekleri. eğlence üreticilerinin, Bu ifgüzarlıklann en gerçek belSpor mek ve ehliyetle anlatılanlan yi soğukta, yağmuıda, çamurda aer. gesi, «Sosyal Sigortalar Kurumu giledikleri hünerlerin bedeli, sa nun 1974 yılı Çalışma Raporu Bakımz, yediden yetmise yaşa nelemek istemiyoruz. dece, «tya ya ya, ş» şa şa, filan •e Blâneosu»nun 74. sayfasındav Sosyal Sigorta uygulamasının munızın her anında kuilandığımız bu sözcüğün bir ansiklope karşısına dikılerek, konuyu, îş ca kulüp yok yasa!» olmamalıdır. ki feryatlardır. SSK, bu yayınm da bakınız konuyu ne denli acıdideki anlamı nedir: «Spor: Vü Mahkemelerine, Yargıtay DairelePrim borçljrı lıkla dile getirmiştir: cut ve kafa yetileri egitimiyle rine kadar ısrarla götürmek gay Haftalık Toto kâğıtlannda yuretkeşliği ile 9. ve 10. daireler birlikte eğlence de sağlayan işier «Taltip konusu alacaklanmızın arasında görüş aynlığı yaratıl kandan asağıya sıralannuş, bü^ tahsili çok güç bir bölümü de dir... Sporun çeşitleri çoktur. Bunların bazılan takım halinde, masma neden olan işveren duru çeleri yüz binlerin üzerinde ko spor kulüplerine ait bulunmak bazıları da tek kişi olarak yaDitadır. Sadece tstanbul ve Ankalır... Takım sporu toplum için ra Hukuk İşleri Müdürlüklerimıçalışmanın zevkini aşılar, kişilikzin, kulüplerden, T7 dosyadan ten fedakârlığı öğretir..» 3.750.784,29 ıira alacaklan mevcuttur. Tüm şubelerimizin sadece Ülkemizde toplu sporun en 1974 yılındaki alacaklan ise, 651 yaygın şekli hiç kuşkusuz «Futdosyadan, 6.275.212.99 Iira tutmaK bol»dur. 1 1976 • ÜSS 25 Haziran 1976 Cuma günü yapılacaktır. tadır. Spor kulüplerinin menkul Berber dükkâru söyleşisinden Başvurma işlemlerinde kullanılacak belgeleri de fcapemvali, genellikle kulüplere degazete sayfalarma, devlet bütçesayan 1976 • ÜSS Kllavuzun en geç 15 Mart 1976 Pagil, şahıslara ait bulunmakta, lerinden parlamento koridorlarızartesi günü bütün lise ve lise dengi meslek okul koSpor Toto hissesi ve maç hasına, okul tartışmalanndan TRT operatifierinde satısa çıkarılacaktır. latmuı haczi suretiyle takip yüprogramlarına, meydan kavgala2 Aday kayıt işlemleri 15 Mart 1976 Pazartesi günü basrütülmesine çahşılmaktadır. Annndan ulusal coşkunluklarımıza layacak ve 26 Mart 1976 Cuma günü saat 17.00'de socak, bu hasılat üzerinde, mütekadar, hemen hemen futbolsuz na erecektir. addit hacizler görülmekte ve çogecen bir anımız kalmamıştır. 3 Başvurma işlemlerine, sınav uygulamasına ve sınav ğunun muvazaa olduğu kanısı uFutbol, yüzyılımızın en fazla sonuçlanna ilişkin bütün kurallar 1976 • ÜSS Kılavuyandıran çeşitli temlikler yapılseyirci toplayan sporudur. zunda açıklanmıştır. maktadır. Bu nedenlerle kulüp Temaşa (spektaküler) niteligi, İlgılüere önemle duyurulur. borçlanrun tahsili büyük güçlük futbolu oynayanların bu işi mesve yer yer imkânsızlık arzetmekÜ S TM lek edinmeleri sonucunu ortaya tedir.» Üoiversitelenrası ö^reael çıkannış, bir yönü ile bu uğraSoııuç Seçme ve Yerle^tirme şıda bedensel çalışma düşünsei Merkeci çalışmaya üstün geldiğinden, böy Sosyal Güvenlık ıdealine ters lece «Futbol Işçileri» ortaya çıkdüşen bu tarzdaki isteklerin, ilgimış bulunmaktadır. lilerce olumlu karşılanmamalan, (Bum: 13585/1826) iltifat görmemeleri gerekmekteFutbolcuya, ister memur, ister dir. Bu kabil sömürü temsücilerlnin süslü çantalannda, ne koltuk değnekleriyle sürünen eski bir futbolcunun resmi, ne yaşlandıgı için bir köşeye atılmış günlük geçimini sağlamadan aciz bir gol kralının yaşam öyküsü, ne de emeklilik süresini tamamlamaK için yeteneklerini yitirdiği dönemde şurda burda çalışmaya çırpınan yaşlı bir futbolzedenin fotoğrafı vardır. ^ Ruhsal ve Cınsel llişkiler Ansiklopedisi Bu konu, sadece bir avuç profesyonel futbolcunun kişisel sorunu olmaktan çıkmıştır. Bu sorun her şeyden önce kadirşinaslık sorunu, vazgeçilmez bir uygar lık sorunudur. 1475 sayüı Iş Kanununun 5. maddesmin 9. fıkrasında, profesyonel sporcular, badi bir kalemde îş Yasası nimetlerinden sıyr^ lıp atılmışlardır amma, hiç olmaı sa bu meşin top işçileri, çok açık yasal biı hak olan Sosyal Sigorta lar uygulaması dışında buakılma malıdırlar. îmotif îşte ancak o zaman, «ya ys. ya, şa şa şa, futbolcular çok yasa» diye yırtına yırtına öağırnıay* Motif: ,../18U hak. l f f l """"« olacaSız. PROFESYONFL SPORCULAR, |$ YASASININ NİMETLERİNDEN u Türkçölerle komünictler arasında bir sava$tır.» Atatürk Eğitim Enstitüsü müdüriınün devrimci öğrencilere böyle dediğini »öyledller bana... Bir açıklanu yollasa ds ;erçek düşüncesini anlasak! Demesine demiştir, koskoca Adaet Bakanı da buna benzer bir söz söylemedi mi? MC'ciler tiim lavasçıdır, savaştan yanadır! Kendileri jibi düşünmeyen herıes vatan haini, herkes komünist, herkes yurt, ulua düşmanı!. Bir süredir AUtürk Eğitira Enstitüsünde boykot var. Hakı bir cvlem bu. MC Eğitim Bakanı Bay Erdem koltuğnna ourduğu andan başlayarak dört yanını «komando» tlpi öğretnenlerle, müdürlerle, müdür yardımcılarıyle donatınış, tıka lasa doldurmuştur. Geçenlerde Ankara Gazi Eğitim Enstitüünde bir müdür yarduncısının cebinden tabanca çıktı, şimdi ıu «komando» yardımcı tutuklu.. Ee, savaı? bu, tabancanz na\1 olur diyecek savaşçılar! MC'den yanaysan tabanca taşırsın, ıvıp sayılmaz, sııç sayılmaz! «Biz devlete yardırncıyız!* Sanki ievlet senden yardım istermiş jribi;.. Evet. A^âtürk EğiHm Enstffttftü'aylardır kiynır»t>. Btf baılun üç btne yakm ögrencisi varı Bir boykot oylsması y«pnışlar, yirmi dört kişi «red» oyu vermiş ralnız.. Anlayın üç biIP yakın öfrencinin MC iktidannca okullanna atanaa yeni nüdüre, yeni öğretmenlere, onların tutumlanna, duşüncelerile karşı tepkisini .. Bir hak tanınmış onlara, sonra ellerinden ılınmak istennıiş. Ezerek, sindirerek, korkutarak, komando laskısıyle bilmem neyle... Genç insanlar yümazlar, karşı çı;arlar elbet. Hem de bir bütün olarak... O zaman da sürgüner. kıyunlar başlar. Alırlar 24 öğrenciyi Erzuruma, Bahkesir'e ürerler. Bunlar gittikleri yerde ezilecekler, yok edilecekler wlki de. «Komando» kafalüann egemen olduklan yere giden Devrimci» öğrencilere okuma, hatta yaşama hakkı tanırur mı Jç? Garip işlemlerdir bunlar, öğrenciyi alır okuduğu dersin bulunmadığı bir baska okula sürcrler! İngilizce okuyorUr, sü. üldüğü okulda Ineilizce dalı yoktur örneğin! Ya da son sınıfıdır, oysa o fideceği okulda son sınıf daha kurulmamıçtır! )lur bunlar, doğaldır, kıyıcı, partizan, cephecl tutumun isleidir hep. Demiş ya müdür bey «bu bir savaştır» diye. Savasa düşmana acınır mı, ne olacak hali diye düşünülür mü? Atatürk Eğitim Enstitüsü Mudürü ortaokul öğretmeniyniş daha önce. Ecevit iktidan günlerinde hakkında bir siirü iovuşturma açılmış. Doğru nıu bütün bu anlatılanlar, bans yaılanlar, bilmem. Üç bin öğrencinin diline düşmek koUy deil. gerçekie tiim iigisiz olamaz bütün söylenenler. Afyon t llrii Bir> derneği eski başkanı bay müdür, Erdem'lerin Ayaz'ların, Akay'lann, Türkesierin kendisinden bekledlği göreveri eksiksizce yerine getiriyor. Istanbul'un en büyük bir öğretaen okulunu zorla, baskıyle karşı devrimci bir çisgiye, bir anama, bir havaya kavuşturmaya çabahyor. Bana gelen gençpre sordum «Kaç tane komando var?. «kırk kadar» dediler. Cırk kişi bir yanda, üç bine yakın öğrenci öteki yanda! Ama ilâh, iktidar, yönetim o minicik zorba azınlıktan yana olun:a, ılövülen, sürülen, kıyılanlar, hatta tutuklananlar o büyük levrimci kalabalığın içindeki gençler oluyor! Son olarak kırk altı öğrenciyi göz altına almışlar. Nedeni le boykotu kaldırmak isteyen, yani derslere firmek isteyen iğrencileri önlüyorlarmış bunlar! Baskının yeni bir biçimi! . 'erin, ellerinden alınmış haklan; değiştirin partizan müdürü, iğretmenleri, önleyin komando azmbğının silahlı baskısmı... ioykot da kalkar, işler de düzene girer o zaman... Bay müdür Bu bir savaştır» diyecek. Öğrencileri ordan oraya sürecek, kıacak. sırtını «Yukandaki» Ülkücülere dayayıp direnecek!..ç bine yakın öğrenci ise bütün bu haksızlıklar karşısında enik düşecek, ezilecek, sindirüecek!... MC iktidarı eğitim enstitülerine özel bir •ilgi» gösterdi başan beri... Biliyorlar onlar da Atatürk devrimcileriyle Atatürk üşmanları arasuıdaki bu çekişme. gerçekte bir savaştır. Ataiirk ilkelerine, devrimine, düşüncesine bağlı gençleri ezmek erek, bunun yollarını bulmak gerek! Hem bu MC iktidan kaç ün sürer. Halka karşı. gerçeklere karşı, uygarlığa karşı bir jtum yarar sağlamaz. Bunu kendileri de bilirler, tek dakika, ek gün zivan etmeden kıyıma, sürgüne, ezmek, sindirmek eyemine girişirler Türkiye nin dört bir yanındaki Eğitim Enstiülerinde durum budur, oynanan oyun budur. Son olarak İs«nbul Ortaköy Eğitim Enstitüsünde de durup dururken ileici öğretmenlerin işine son vcrildi örneğin... Öğrenim yılı rtasında öğretmenieri değiştirmek, yerlerine Cepheci kişilei getirmek neden? Her yanda girişilen bu savaşın bir küçük lölümü de Ortaköy'de oynanıyor işte... Bunlar duyduklarunız, tıildiklerimiz, okuduklarımız. yurdun orasmda, burasında daha leler. ne acılar, ne çirkin işler olup bitiyor kimbilir?... Bir yanıt verir mi dersiniz Atatürk Eğitim Enstitüsü Mülürü? Davranışının bir açıklamasını yapabilir mi? Pek sanmıorum. Aynı işi Bakanı yaptı, sonra ne oldu? Bay Erdem'in lana guı?dcrdiği açıklamanın ne denli yanlış, temelsiz, aldaICI olduğunu Ankara Gızi Eğitim Enstitüsünün eski müdürü ıu sütunda kamuoyuna ispat etmedi mi? Gerçek dışı, ya da cpheci, partizan tutumlar hiç bir zaman savunulmaz, gözler[en saklanamaz. Cünü gelir hesabı da corular bütün bunlaın... Selâhattin TURLA VEFAT Merhum ve merhume Ahmet bey ve Sacide hanımın oğullan, Emekli öğretmen Fatma Tuna'nın eşi, Orkun Tuna'nın b^bası, Funda Tuna'nın dedesi. Yıldız hanımın kayınpedsri, Hayriye Çetinün ağabeyi, Zafer Eler. Turan Kenan Çetin ve' Servet Çetin'in dayılan, Zeki Eler ve Tev. fik Çetin'in kayınblraderleri, Saime Tüzüner, Ayşe Tüzüner, Hüseyin DUzelten, Hikmet Hatlıgıl'in erüştelen, Semiha ve Kaya Tüzüner'in büyükenişteleri, Sevil Ender ve Bingül'ün büyükdayılan ÜSKÜDAR KIZ LÎSESt EMEKLt TARİH ÖGRETMENİ Nurettin TUNA Tannnuı rahmetine kavuşmuştur. Aziz naşı 10 Mart 1976 çarşamba günü ikindı namazını müteakip Üsküdar Yeni Camiden kaldınlarak Ümraniye'deki aile kabristanına defnedüecektir. A î LE Sî (R3klâmcılık: 227) 1836 1976 Üniversitelerarası Seçme Sınavına katılacak adaylara duyuru VEFAT ve TEŞEKKÜR Merhum Bandınna Ağırceza Reısl Abdülkadir Köken ve Nadire Köken'in büyük oflu, Vedat ve Ugur Köken 'm kardeşi, Neşe Köken'in eşi, Kadri ve Selda'nın babası, Silifke Asliye Ceza Hakimi Ertugrul Sedat KÖKEN bir trafik kazası sonucu Silifke Devlet Hastanesinde bütün çabalara rağmen 1.3.1976 günü hayata gözlerını vummuş ve memleketi Konya'da toprağa verilmiştir. Acımızı vürekten paylaşan ve yakın ilgileri ile bızlerı duygulandıran tüm Silifke halkına, Silifke Adliyesi ve Barosu mensuplaruıa, Silifke Kaymakamma, hastane Daştabip ve oersoneline, resmı dairelerin bütün elemaniarına ve acımızı telgratla paylaşan Adalet Bakanı sayın tsmaıl Mültüoglu'na YükseK Hakimler Kurulu Başkanı sayın Cahıt Türesoy ve Kurul üyelerine. Mersin, Konya, Anamur. Gülnar, KrdemH, Mut Adliyesi ve Barosu mensuplanna, çelenk gönderen, telgrat, telefon ve mektupla Daşsaglığı dileyen dost ve afcrabalarımıza teşekkürü borç biliriz. 4 I L KSI KADINveERKEK 12.RASİKÜL GELİSİM YAY1NLAR1 4 VEFAT ve TEŞEKKÜR Uzun süredir çektiği amansız hastalıktan kurtulamıyarak 7.3.1976 (Pazar) günü kıjinetli varlığımız Bursa Tıp Fakültesi Dekanlığından: Fakülterruz Gogüs Hastaiıklan ve Tüberlcuka Kürsüsünde 1 adet; Âsistanlık Kadrosu Açıktır tsteklilerin hangi yabancı dilden Imtihana gireeeklerini bildiren bir dilekçe, 4 resim ve dıploma suretleri ile oera. ber en son müracaat tarihi olan 12.3.1976 tarihlne kadar Dekanlığımıza müracaatları.. Not: îmtihan 15 mart 1S7B ttrthindedir. (Basm: B. 26212515) 1818 LCUt ÇIKTI tamamlandı. Cikkapakları şati§a çıktı AYHAN DAŞDAN ıramızdan ayrılmıştır. Cena/esi aynı gün Hacıbayram Cainiinde kılınan ikindi namazını müteakip Karşıyaka me^arlığında ebedi istirahatgâhına tevdi edilmiştir. Gerek hastalığı sırasmda, gerekse cenaze törenlnde sıcak ügilerınj esirgemeyen Ankara Soförler Cemiyetl Yönetim Kurulu ve tklncı Baskan Turgut Büke'ye, Şoförler Federasyonu Yönetim Kuruluna, açırmzı paylaşan dost, arkadas ve akr» balarımıza sonsuz şükranlarımızı sunanz. A t l E S t