Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
:UMHURİYET 23 Jubaf 1976 m\ Ön Lisans Okuliarı TARTIŞMA BlR BlLGlNÎ ANARKEN önce şunu belirtmek isterim. Bugün milliyetçilik sözü Atatürkçü ve dilde devrimci olmayan bir kitle tarafından bu duy gudan yoksun sanmak istedikis ri kimselere karşı bir kalkan (ardında türlü gericiliği sakıayan bir kalkan) gibi kullanılmaktadır. Bu terimin karşısmda, bize daha sıcak, daha anlamlı gelen ve bütün ulusu sürükleyip, çevresinde Atatürkçüsüyle, aydınıyle memleke'ini gerçekten sevenini birleştirccek bir söz vardır, bu da Türkçülüktür. Bugün anmak istediğım ve gelecek yıl ölümünün 20. yılı dolacak olan Türk bilgin ve düşünürü Sadri Maksudi Arsal, yaşamı boyunca bu söz, tu ideal uğrunda savaştı. Siyasal savaş verdi, bilgi sava.şı verdi. Doğduğu topraktaki Türklerin haklarını korumak için girdıği Çarlık Dumasında, Çarlığm özgürlüğe karşı her hareketinde, Finlandiya'ya karşı baskıda, Boğazlar konusunda, ateşli nutuklariyle kürsüde buluruz onu. Hukıık ve felsefeyle iıgili kitaplardan sonra ömründn son yıllarında yazdığı «Milliyetoilik Duygusunun Sosyolojik Esaslan» admdaki yapıtmda birçok ulusun bağımsulığmı basannasmın tarihçesini verirken, hunda öz dilin, dil devriminin onemini de belirtmektedir. Şimdi kitabın adına bakarak yaşasaydı, asla hoş görmiyeceği bir kanat gerici, Atatürk ve dil düsmanı basm onun «Milliyetçiiiğini» kendilerine mâl etmek istemektedir. Evet, Sadri Maksudi milliyetçiydi ama bu uygar ve çağdaş bir milliyetçilikti, çünkü o kuvvetli bir Atatürkçü idi ve onun milliyetçiliği Atatürk'ün anladığı milliyetçilikti. Büyük Önder'e içten bağlıydı ve karşüığmda Atatürkten dil devrimi savaşında büyük anlayış ve teşvik görmüştür. «Türk Dili İçin» adlı kitabı Türkiye' de ulusal dil hareketinin ilk ya pıtlarındandır ve önsözünü Atatürk kendi elyazısıyla yazmış tır. ı Bugün bu kitap tükenmiş tir.> YasBmının özetini verecek değilim. Belirtmek istediğim yönleri Üzerinde duruyorum. Şimdi «Denizbank olayı» diye bilinen olay. Sadri Maksudi'nin iki yönünü. Atatürkçülüğünü ve dil devrimciliğini şöstermek bakımından ilginçtir. Dil devriminin en canlı günlerinde, kurumlara, yeni bankalara yeni ve öz Türkçe adlar konmaktadır. Bunlardan deniz isleriyle uğraşan birine «Denizbank» adı öneriliyor. Sadn Maksudi düşünüyor: Denizbank değil, Deniz Bankası uyuyor Türkçedeki ad tamamlamasına. Deniz bir sıfat değil ki. Yeşil Bank, San Bank gibi olsun. Bilımsel titizlikle, kimden öneri gelmiş sorup soruşturmadan, bir addır olabilir de, diye esneklik göstermeden, söz alıp kürsüye çıkıyor, kısaca bir eleştiri yapıyor ve kürsüden iniyor. Hiç bir şeyden habersiz «Bilginler dalgın olur derler» o aksam ayda birer nafta ders verdiği İstanbul Üniversitesine gitmek için trene binip Ankaıadan ayrılıyor, (o dönemlerde profesörlükle milletveküligi bir arada yürütülebiliyordu.) Daha o gece radyoda baslajan, kişiliğini ve bilgisinı hedef alan eleştiri, basına geçiyor ve adeta saldırı halinde bir kaç gun Sadri Maksudi yerden yere vuruluyor. Ne cahilligi kalıyor, ne dil düşmanlığı. Atatürk'ün bu ad hoşuna git mis, olur mu diye öne sürmüş, Sadri Maksudi bunu bildiği halde kıncı biçimde elestirmiş. Böyle sanıyor Atatürlt. Alınıyor. Kaşlarını çatıyor. GUvendiği bu bilgin neden arkasından konuşuyor. yüzüne karşı söylemiyor? Çevresindeki «mutad zevat». Sadri Maksudi'nin o zamana kadar gördüğü Utifatı çok görenler, fırsat bu fırsattır diye. büyük adamın hoşuna gidebilmek için, yanş halinde, klm daha çok saldıracak klm daha çok batıracak bu «sözde> bilgini derken, ölçüyü kaçınyorlar. MAH'tan (o zamanm MtT'ii bu adamm bütün geçmişini gözden geçirip bir kirll yanını bulmasını istiyorlar. O sırada Sadri Maksudi lstanbul'dan bitkin ve şaskın bir halde Ankara'ya evine dönmüş. • Bunu bana nasıl yapar Atatürk? Beni tanımaz mı? O'na beni yanlış anlattılar. Hiç onu kırmak ister miyim?> Üzgündür, bilgin kalbl kınlmıştır. Ama asıl Atatürk'ü üzdüğüne hayıılanmaktadır. Kendini savunmak bile istemiyor ve susuyor. AtatUrk yaalanlarda çok ilert gidildiğini farkediyor. MAH'tan gelen cevaptan etrafındakiler şaşınp kalıyorlar. «Kiç bir şey bulunmamış, tertemiz bir geçmişi var, sade bilim ve Türkçülükle uğrasmış yaşamı boyunca.. Atatürk kendi kendine: <Belki de gerçekten en ufak art duşUncesi olmayan bu bilgine bu kadar yüklenmeleri ayıp değil mi?» diyor. Emir veriyor. «Bu vayın dursun.. Günlerdir yalmz bunu konu alan, gazete, radyo, Sadri Maksudi aleyhindeki yayını bircten kesiyor. BUyük adam bununla yetinmiyor. O akşam yaverini profesörün evine gönderiyor. «Atatürk'ün selâm ve sevgileri var. Hocam üzülmesinler. diyorlar. Kendisini her zamanki gibi sofraya bekliyorlar. Ancak dostlan bulunacaktır. Buyursunlar.» «Biliyordum, biüyordum bütün bu yazılanlan hoş görmediğir.i, beni sevdiğini, beni anlıyacagını» diyor gözleri yaşaran Sadri Maksudi. Ayrıntılarıyle ıızun anlattıâim bu olay. onun iki yönünü birden yan?ıtmaktadır. Atatürk'e olan bağlılığını ve dil konusundaki titizliğini. Evet, bir yönü de Türkçülüğü yüzeyde değildi! Turan'dan geldiği halde, artık anavatanı Anadolu idi. Türkiye idü. Elbet, tarihi ve siyasal klşiliği ile bırakıp geldiği reiime. Türk toplumlarını hiçe sayan rejime karşıydı. Evet. Türkçü, çağdaş, uygar bir Türkçülük yönlüsü idi. Bugün Ba\ uygarlığına karşı gelenler neyi öneriyorlar! Dogu uygarlığını mı? Hangi Doğu? Çırpındıklan «Millî Kültür», ulusal uygarhk diyebilmek için önce uygarhk seviyesine çıkalım, sonra onu uluslaştırahm. Anadolu'da bunca aç. çıplaK okuma, yazma bilmeyen, ilk hastalıkta göçüveren, kış kıyamette Öbür kentlerle ilgisi kesilen insanlar. yaşamayı sadece çile çekmek olduâunu sanırken, uygarhk Patılı mı olsun, ulusal mı olsun diye tartışmak nij'e? Uygarlık işte. Doymak, ısınabilmek, düşünmek, bunun yerlisi, yersizi var mı? Sadri Maksudi Türkçe idi ama şoven değildi. Türkçüiük icin Batıyı iyi tanımak ?er«k derdi. Nasıl kl savasta iyi bir kumandan düşman yönünü de iyi bilmek, tanımak ister. gerçek Türkçü devekuşu gibi basmı kuma sokarak çevresinl tammaktan kaçınmaz, başını kaldınp. başka uygarlıklan da öğrenmek ister ki, onlardan iyi yönleri alabilsin. Bızün gerid kanat, Türk gençliğinin Batıyı tanımasına engel olmak ister. Bazı ögrencilerim «Millî Kültür değildir» diye Batı uygarlığmdan, yazarlanndan, yapıtlanndan söz etmeme, örnek, vermeme direnir. Bilindigi gibi Sadri Maksudı. bağımsızhk savaşı veren bir ulusun Daşında bulunmuş VP bağımsızlığı elde ed«meyince, zor karşısında Batı ülkelerıne gitmış, orada Türk Kültürünü öğretmek yaymak üzere ödev aimıs. Sorbonne' da profesfirken, Atatürk tarafından, ailece, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı armagan edilerek, Ankara'da yeni açılan hukuk fakültesinde ilk defa olarak Türk Hukuk Tarihi derstni okutmak üzere davet edilmiştir. tlk dersinde vt kitabmda nk cümlesi şöyledin «Her ulusun kendi hukuku vardır. Hukuk Fakültesinde şimdi okuyacağımız kendi öz hukukumuzu bilmek ödevimlzdlr.» Bu dersi o kurmustur, bir çok kaynaklardan faydalanarak. öğrencisine daima 1lerici düşünceler aşılamıştır. Yobazlığm bize uygarlığın kapılarını tıkadığını söylerdt. Bununla beraber ulusal geleneklere saygılı idi. Rusya'da TUrk ve Rus okullarını bitirdikten sonra, okumak Uzers Türkiye'ye geldiğinde, zamanın ileri gelen bilginleri ona Batı öğrenlminl. Fransa'ya gitmesini salık vermişler. Orada hukuk. felsete ve slyasa! bilgüeT okuyarak döndügünde. önce avukat. hukukçu iken. ulusunun bağımsızlıŞi uğruna kendini siyasal savas içinde buldu ve olayların akışı onu hep özlemini duyduftıı öz vatana çektl. Burada 19 vıl önce 20 subatta. IUrklüğe karşı ödevini. binlerce dpfterli öğrenci yetiştirip. dil devrimine büvük katkıda bulunduktan, vasiyeti halindeki son kitabmda uypır ve çaftdas bir «Millivetciliği. önerdikten son ra, bü\ük büp\ ve düsünür babam Sadri Maksudi Arsal bu ölümlü dünvadan aynldı. Naile TURHAN Hikmet ÇETiNKAYA «Blzler Anadolunun dört blr yaıundan geldik bn okullara» )N LİSANS OKULLARINDA KI AYDIR BOYKOT VAR • Binlerce öğrencinin sornnu siKonuşuyonız öğrencilerle. Bu ÖN liSANS OKULLARt ÖZELLiKLE EGE BÖLGESiNDE KUze anlatacaklarımız. Boykotlannı karşılıkh soyleşide bozuk eğitim RULU. DENıZLi, MANiSA, AYDIN, İZMiR, BUCA VE BAsürdürdükleri içln gözaltına alı düzeni çıkıyor ortaya... «Direnişinizin amacı nediı?» nan, coplanan, tutuklanan btnlerLIKESİR'DE, ÖĞRENCİLER SORUNLARINt ANLATABiLMEK iÇiN ce Ön Lisans Okulu öğrencileri«Hep bu soruyu yöneltiyorlar bizlere. Direnişimizin amacı bir DOLAJIRLARKEN MC'NiN TUTUCU YÖNETiCiLERi ONLARIN nin öyküsü... kez yasaldır.» Öğrencileri suçlamak nadense «Kimi yasal istemleriniz var ÜZERiNDE BASKI KURMA ÇABASINDA. kolay oluyor kimi çevrelerde. Bir Balıkesir Necati Eğitim Enstitüsü direnişi, bir Buca Eğitim Enstitüsü boykot u, Karadeıüz Teknik Üniversitesinde faşistlerin devrimci öğrencilerinin Uzerlerine saldırışları, Elâzığ olaylan, Öğretmen Liselerinde boykot ve diğer olaylar kamuoyundan saklanılmak isteniyor. demek istiyorsunuz?» «Evet...» «Nedir bunlar?» «Bizler Anadolunun dört bir yarundan geldık bu okullara. Çoğumuz yoksul ailelerin çocuklanyız. Ön Lisans Okuliarı Üniversite ya da Yüksek Okullara giremiyen binlerce öğrenciye okuma olanağl sağlamak amacıyla kurul muştur. Ege Üniversitesi içerisine ön Lisans Okullan adı altında öğretim türü sokulmuştur.» «ön Lisans Okullanndan Üniversiteye geçme olanağı var sanıyorum.» «Var olmasına var elbet. Ama nasıl. Önce ö n Lisans Okulunda okuyan bizlerin sorunlarım anlatmak istiyoruz. Bu sorunlar çözümlenmedikten sonra neye yarar Ürüversiteye ya da Yüksek Okullara glrmemiz..» «Elbet bir işe yaramaz...» «Öğretim üyeleri sorunlarımız karşısında hiç bir olumlu davranışta bulunmuyorlar. Biz işçi ve mühendis arasında ilişkiyi sağ layacak mühendis yardımcıları o lacağız. Lıse mezunu bir kişi iki yıl içinde mühendis yardımcısı olacak. Gerçekten iki yıl içinde mühfcıdis yardımcılan yetiştirecek mi bu okullar? Sonra üretime katkıları ne denli olacaktır? Ege Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Fakültesinde dört yıllık öğrenimle öğrencilere gerekli bilgi .verilmezken, hiç bir teknik bilgisi olmayan lise m«Eunu bizler nasıl mühendis yardımcısı olacağız... Son yıllarda yoksul ve emekçi halk kitlelerinden çıkan aydınlar, içinden çıktığı sınıfa daha bilinçü sahip çıkmaktadırlar. Bu durum egemen sınıfları korkutmaktadır. Topluma aydın enllâsyonu biçiminde aktarmaya çalış maktadırlar. Kendi açılarından bunların önlenmesi gerekir. Amaç ilerici aydın kesiminin çoğal masını önlemektir. Uygulamaya konan ön Lisans ögrenimi egemen sınıfları bu amaca kolayca götörmektedir.» Isparta Gönen Öğretmen Lisesinde yanılmıyorsak 40'a yakın öğrenci aralarında kız öğrenciler de var başka okullara sürülüyorlar. Klmilerinin öğrencilikle ilişkileri kesiliyor. Ortaklar Öğretmen lisesinde de durum aynı. Öğretmen Lisesi öğrencilerinin istemlerini daha önce «GÖNEN ÖĞRETMEN LİSESt OLAYI» ad. lı dizimizde anlatmış, bu arada bu okullarda öğrencilere destek olan öğretmenlerin kıyıma uğradıklarını somut bir biçimde ortaya koymuştuk. Ön lİHiu okullan Çağdaş yazarianmızm okul kitaphklanndan toplatılan yapıtları, a n dilimizin millî birliğimizi bozduğu savı, sürgünler ve kıpm larla dolu bir yozlaşmış eğitim dlbeninde şimdi Ön Lisans Okulu öğrencileri üzerinde yeni bir oyun tezgâhlanmak isteniyor. Ön Lisans Okullan özellıkl» Ege bölgesinde kurulu. Örnegin Denizli, Manisa, Aydın, İJmrir, Buca ve Balıkesir'de. îki ayı aşkın süredir bu okullarda boykot var. Öğrenciler sorunlarım anlatabilmek için gazete gazete dolaşıp kendileriyle ilgilenmelerini istiyorlar. MC'nin tutucu yönetıcileri bu öğrenciler üzerinde baskı kuruyorlar. Muhtarlar öğrencilere oturma izni vermediğinden dernek bile kuramıyorlar. OKUYUCU MEKTUPLARI Asker ve öğrenciler ksrşı karşıya getiriliyor.. KÖR YERİNE GÖRMEZ Rehabilitasyon, genel bir eğitim kapsamına girer. Kişinin doğal ya da sonradan olma sakathk ve eksikliğine karşı, kendisine uyan bir iş yapmasını sağ lamak amacıyle uygulanan teda> vi seklidir. Toplumun «kör» diye nitelendirdiği görmez vatandaşlarımız da bu kapsama dahildir. İşe yaramayan, tüketici durumunda olan bir görmez, rehabilitasyon merkezlerinde gö receği üç aylık eğitimden sonra becerikli, girgin, kendi çabalarıyle yaşamını kazanabilecek bir duruma getiriliyor. Daha açıkçası görmez; tutsak bir yaşamdan kurtulup, bağımsızlığa, özgürlüğe kavuşuyor. Geçtiğimiz günlerde televizyon kurumunca düzenlenen bir programda, Emirgân Altı Nokta Kör ler Rehabilitasyon Merkezi Baş kanı Necdet Akgün, bu konunun açımlanmasını yaptı. Göste rilen filmler, yöneltilen sorular, yanıtlar güzeldi. Konunun içinde olmayanlar için de kuşku SUÎ yararlıydı. Ne var ki; «kör» sözcüğünün sık sık yinelenmesi, yüreklere saplanmış bıçak acısı yarattı. Rehabilitasyon yönet meniyle, program yapımcılan, sunucusu, «kör» sözcüğü üzerine yarışa girdiler sanki: «Kör, şöyle yaparsa böyle olur; körlere böyle davranırlarsa şöyle olur. Körler körler...» Konuşmacı ya da yapımcı, Türkiye'de yüz bine yaklaşık görmez oldugunu, bu konuyu onlarmda dinliyeceklerini hiç dü şünmediler mi? Kör sözcüğünün yerine; «görmezler; görmeyen. görmeyenler, gözlerinden yoksun kişiler» denemez miydi? Televizyonda gösterilen, sunu lan bu tür programlara, konuş malara daha içten bir özen gös terilmesi gerekir kamsındayım. Kaldı ki; «Kör» sözcüğünün görmezlerle, yeterli bir ilişkisi yoktur. Türk Dil Kurumunun «TUrkçe Sözlüknünde bu konu aydınlığa kavuşturulmuştur. Kör sözcüğü, gorme yetisi a* o lanın dışında: 1 Keskinliği yeter olmayan (Kör bıçak, kör makas... gibi). 2 Az aydınlık veren (Kör ışık, kör kandil... gibi). 3 Arkası tıkalı olan veya işlek olmayan (Kör hat, kör sokak... gibi). 4 Dikkat ve anlayısı olmayan (O kör degil, her şeyi anlıyor gibi). 5 Kötü sıfat olarak kullanılır, bazı deyimlere (Kör talih, kör seytan, kör boğaz... gibi). Görülüyor ki kör sözcüğü. işe yaramayan kötüleme, aşağılama nitelikleri ta^ıyor. Görme yetisini yitirmiş, görmeyen bir göz için bu sözcüğü kullanabiliriz. Üstelik, kısa bir sürede halkın belleğinden de söküp atamayız. Görme, ışık aracılıgıyla, gözün dış nesneleri görmesı demek olduğuna göre, görmeyenler için de «görmez» sözcüğünü kullanmak yerinde olur. Kör sözcüğü, görmeyen kişinin benliğine indirilen ağır bir darbe oluyor. Oysaki; bir kişi gözünün görmemesi dışında; tüm organları sağlam öteki ınsaniar gibi çalışabıliyor. derekli koşullar, ortam sağlandıgında, kendine topluma yararlı olabiliyor. Tüketici olarak kalmıyor. Yirminci yüzyılın yansından bu yana, birçok görmez genç, yüksek öğrenim yapmıştır. Bizde de görmez avukatlarımız, öğretmenlerimız, müzisyenlerimiı bulunmaktadır. Bunların arasında bulunan Mithat Enç'i hiçbir zaman unutmamak Kerekir. Olgulann en yabansı vanı, görme (optik) eylemini gerçekleştiren 18. yüzyılda vaşamış Sauderson'un da görmez bir kişi oluşudur. Yine. göz ve kulaklarından yoksun .tüm evreni tan sımadan bırakan, Hellen Keller'i unutmamak gerekir. Özdeş biçimde, yazışma için altı nokta biçimini bulup uygulayan Louis Braille'yi de. Türkçe bir sözcük olmasına karşın. «kör» sözcüfeünün yerine «görmez» sözcüğünün yefelen mesini istemek. tüm görmezlerin en doğal hakkıdır. Ziya MISIRLI istanbul THY, TOPLU SÖZLEŞMEYE İLİŞKİN UZLÂŞTIRMA KURULU KARARINA UYDU Türkiye Sivil Havacılık Sendi da aldığı kararı taraflara bildir ası ile Tlirk Hava Yollan Ano miştir. Bu karara göre THY'de çahim Ortaklığı adına Türk Taşııa îşverenleri Sendikası ara şan personele, halen almakta olında sürdürülmekte olan 6. dukları aylık ücrete 1 temmuz >önem Topluîş Sözlesmesi gö 1975 tarihinden itibaren yüzde 25 iişmelerinden doğan uyuşmaz artı 475 lira zam ve yeni imkân k nedeniyle taraflann tam bir ve haklar öngörülmektedir. örüş birliği için seçtikleri üTürk Hava Yolian Yönetim üncü tarafsız aracı Doç. Dr. Kurulu 19 şubat günü yaptığı "uran Yazgan başkanlığında ku toplantıda, Uzlastırma Kurulu ulan uzlaştırma kurulu, 17 su kararını görüşmüş ve ortakhğın at günü yaptığı çalışma sonun mali imkânları içinde azami fedakârlıkla uygulamayı bulmuştur. uygun THY Yönetim Kurulu, 170 milyon lira gibi büyük bir mali külfeti kapsayan bu ödememn, personelin üstün gayretiyle telâ fi edüeceği inancı içinde olduğunu bir bildiri ile THY perso neiine bildirmiş ve 6. Donem Toplu İş Sözleşmesinin bütün personele hayırlı olmasını dilemiştir. (a.a.) Elektriğimiz, seçimlerde mi bağlanacak? Bizier Nızıp Bırecik arasmda Gaziantep'e bağlı Tilmıyen (Günaltı) köyünde oturmaktayız. Bundan on yıl kadar önce köyümüze elektrik gel("^i srtvlenmeve baslanmıstı. Ha bujrün geldi ha yarın gelecek derken. ancak 1P74 vılında knvümUrlı» birlikre Dutlu. KelPklioğlu. EliJ oğlu köylcrine elektrik teslsatla.ı çeküdi. frafnlar tak'ldu köv lerle ana hat arasmdaki harlar çekildi. 1974 yılı sonunda elektrifrin kesin olarak ynnacağı yetküiler tarafmdnn söylendi. Ancak hükiimet değişiklifiyle birlikte bütün işler durduruldu. Aynı zamanda TRT'nin yukardaki belirttiğim kövlcrde elpktriğin henüz yanmadığı, ne zaman yanacağı bilinmediği halde TRT bültenlerinde elektriğin yand'.gı yayınlandı. îkfbucuk yıia yakn zamandan beri söylenen yalanlarla bizleri oyaladılar. Sayın Başbakanın elektrik için katılma payı ahnmayacağım söylemesine rafmen yalnız bizim köyden otuz bin lira katılma payı almdı. Fakat elektrıkler hâlâ yanmadı. Yanması için sadece sartele basılması^r'an ti«ka bir işi olmayan elektrikler nıye bekıer. Her halde sayın yetkılıler elektriğin yanması için seçıme yakın bir zamanı bekliyorlar. O zaman elektrigi yakıp işte elektriğinizi yaktık oylannızı bize verin diyeceklerdir. Tilmiyen (Günaltı) köyü sakinlert adına: Resat OZDEMİR Nızıp Gaziantep Araç, gereç ve diplonu Yüksek Öğretim Kurumunun 8.12.1973 tarihinde komisyon raporunda belirtildiği gibi, ilk yıllardaki başarı durumları lisans ögrenimleri için yeterli bulunma yan orta öğretün diplomasıyla lisans diploması arasında geçerli olacak ö n Lisans diploması verilecektir. Diploma konusunda Ön Lisans Okulu öğrencilerinin görüsu söyle: «Ara diplomayla n'apacağız? lşte en önemli sorun bu. Üniversite diplomasıyla binlerce öğrenci bugün boş gezerken bizler nasıl iş bulabileceğiz? Bu ara diplomayla halkımıza nasıl yararlı ola cağız?> •Ön Lisans Okullarında öğrenim için araç ve gereç yeterli mi?. •Denirli Ön Lisans Okulu Gar binasmın içinde. Ege Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Fakültesine bağlı olan bu Ön Lisans Okulunda sözde 120 öğrenci ders yapacak. Gar binasında okul olur mu? Ne laboratuvan var, ne yurdu, ne şu bu...» Öğrencilerin çofu otellerde kabyor, lokantalarda kannlannı do yuruyorlar. Ege Üniversitesine bağlı Ön Lisans Okulu kuruluyor, öğrenciler bu okullara alınıyor ama hiç bir şey Öğretilmiyor. ÇIKTI ÇAĞDAŞ YAYINLARI SOSYAL GÜVENLİK KESiNTiLERi BiRLEŞTiRiLMELi Işçilerimizin emekillik işi oluyor. Yıllarca sonra olsa da memnunuz. Ancak Emekli Sandığma bağlı olarak çalışan bizlerin yani doktor, mühendis, öğretmen, memur, tekniker bu durumdan istifade edemiyoruz. Bu grupta olan onbinlerin Uzerindeki topluluk Sosyal Güvenlikten yana hiçbir bağıntısı yok. Bizim yurt dışındaki çalışmalarımız sayümadıgı gibi borçlandırmada yapılmıyor. Bilfarz ben ve arkadaşlarım b3raber Suudi Arabistan'da çalıştık. Emekli Sandığı bu çalışmamızı kabul etmiyor ve bizi borçlandırmıyor. Halen buralar da çalışan arkadaşlarımız var ve bir garantileri yoktur. Bir milletin çocuklarının meslek ayrümadan toptan Sosyal Garantisi olmalıdır. Çünkü bunların hepsi çalışmaktadır. Birbirinden ayrılamaz. Almanya'da bizden emekli aldatı kjsilmektedir. Fakat bu kesintilerle de Emekli Sandığı ılgilenmeme!;tedir. Yani lıiztm hesabımızı tutan bir teskilâtımız yoktur. Herhangl bir sonuç ta ailelerimiz bizim bu işimizi temizleyebilecek durumda değiHerdir. Halbuki buradaki kesintiler d?»rudan Türk Emekli Sandığma aktanlmalıdır. Ve o •u»ı : «^.VH1İ> 1 hi Bozuk düzenin kıskacı Bir öğrenci şöyle haykırdı bize: «Açım üç gündür... Boğazımdan sıcak bir şey geçmedi. Kars'ın Iğdır ilçesinin A... köyünden geldim. Bozuk düzenin kıskacı içinde ezilijoruz bizler. Yoksul, topraksız bir ailenin çocuğuydu. Bin bir zorluk içinde lise öğrenimimi tamamladım. Kamallık yaptım Iğdır çarşısında. Her şey ilerisi içindi. Ama görüyorsunuz durumumu. Kunduralarım su alıyor, tizerimde giyecek bir şev yok. Tüm param bitti. Yurt yok elimizden tutan yok.. Çok şeyler söyledi Iğdır çarşısında hamallık yaparak lise öğrenimini yapan Ön Li»ans öğrencisi genç arkadaş... Kıyın öğretmenleri, boykot yapan öğrencileri sürün başka okullara, kesin öğrencilikle ilişkilerini. Denizli Gar binasında öğrenim... Ne laboratuvar. ne araç, ne gereç... Yoksul halkın çocuklannı aç bırakm, yurtsu: b:rakın. Direndiler f'ij.'e damlara attırın. sonra Atatiirkcülük ve miiliyetçilik taslaym... Tabib Odaları, Türkiye Tabipler Birliği, Mühendisler Birliği, Türkiye Öğreüuenler Dernekleri ve diğer Err... Sandığına bağlı meslek teşekkülleri bu işin Uzerine eğilmeli ve men suplarırun haklarını aramalıdırlar. Dr. Ramiz TÜKK3IEN Waldklinik Hösel 4030 Ratingen 6 Yan ödemede eşitlik gerek Üç seneden ben uygulanmakta olan yan ödemeler karamamesinde devlet kesiminde çalışan hemen herkese (soförler, aşçılar ve kaloriferdler dahil) van ödeme verilirken. fikren ve bedenen en az onlar kadar yorulan mütercim ve tercüman l&r bu haktao yoksun bırakılrnaktadırlar. Kararnameyl imzalayan MaHye Bakanı ve diğer hükümet üyeleri bu haksızlıgı ne zaman Kiderecekler. hukuk ve adalet eşitliği tasımayan bu uygulamaya ne zaman son vereceklerdir? Mütercim ve tercUmanlann da gün eectikçe zorlaşan ve vasamımızı zehir eden hayat şartlan karşısında van ödemelerden yararlanması Rerekmez mi? Devlete ait kuruluslarda eiV revli yüzlerce tercüman bu sorulara cevap beklemekte hicbir hakkanivet ölçtlsüne sığmayan bupünkü uyjrulamaya artık bir son verileceği umuflunu taşımaktadırlar. Okurlanmıza [Gajtetemlzc ilgi göstererek sorımlannızı yazmanız, ıorunlarımzın çözümünde aracı olma görevini vermeniz bizlerl mutlu kılıyor. Ancak sizlerin sorunlannıza myırdlğımız bu köşeye çonderileıı mek tupların pek çoğunda ad ve adres bulunmamaktartır. Siz. lere daha fazla yardımcı olabilmemlz için sorunlarınuı di le getiren mektubunuza ad, adres ve imzanızı eklemenizi rlca ederiz. Bu sütunda yavım lanmasını istediğinlz mektupl»r Içtn gönderece^lniz zarf (iTPrine aynca «OKIJYl CV MEKTtPLARI» sözünü eklersenlz bize daha çok yardımcı olac.'.kEinız. Savcıl ÖZTÜRKÇE ÜZERİNE Biz, bir grup liseli öğrenci arkadaşız. Okulumuzdaki Türk Dilinin özleşmesine karşı gördüğümüz bir tepkinin, satırlanmızda anlatılacağı dileğiyle sizlere durumu yazıyoruz. Lise MtidUrÜmüz ve Felsefe öğretmenimiz Celâl Dağkıran, öz Türkçe konuşmaya uyduruk ça diyor, bunu yapıp, Arapça konuşmayanlara da tepklde bulunup, dillerlmizi anlamadığını söylemektedir. Tüm Ö2XE9ME yolunda çabada bulunanlara duyururuz. Poğazlıyan Lisesl Son Sınıf ««•rencilerinden: Adı saklı tsteme adresi: ÇAĞDAŞ YAYINLARI 3941