05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
tfRI CUMHURİYEI 23 $uM 1974 ABDULCANBAZ VATAN DEDİLER Taiip APAYDIN \ 79ağhyor, dedi Hâceli. • valla, arkaâas dofcru söylüyor. AJüyaru da gördUk. Deaene isimiz burada kolay. öyle. tri yüzlü bir delikanlıydı. Yakaiında çavus rütbesi rardı. Anlatmaya basladı, Bir Konya isyanmı bastırmaya gittifc. Padişahçı dürzüler ortalıjı karıstırmıslar. Sözüm ona Kemal Pasa dinsizmis. Milleti dinden imandan çıksrmak istiyormuş. Ee? Mahmut da ilgilendi. Yakm bir ranzaya oturup dinlemeğe basladı. Halk) toplamıslar baslarına. Baya silahlanmışlar. Düşman yalnız cephede degil ki kardaşım, içimiıde de var. Ne isterlermis peki? Din devleti isterlermiş. Padisahsız olmazmıs. Ankara hükümetini tanımıyorlarmış. Kemal Paşayı devirip başa padişahcı komutanları getireceklermis. Haceli'yle Mahmut biribirlerine baktılar. Bııim Hacı Nuri olmasın bu? O degildir emme onun gibi çok var demek? Bizim alayı Konya"ya yolladtlar. Bir gece kuşattüt bunlan. Alır mısın almaz mısın, bir ateşe tuttuk... Bayâ savasa girdiniz ha? Ne diyorsun? Onlar bize, biz onlara... Tüü... Müslüman Müslümana? Onlar bizi Müslüman saymıyor kardas. Ne yapalım? Vay dürzüler vay! Oelip Yonanla savaşsalar ya? İşte, ne diyeceksin? Cahil takımı. Din dinayet diyerek kandırmışlar ravallıları. N'e olacak, dayanabilirler mi? Kimisi geberdi, kinıisi kaçtı. Nasıl da adamlar. bir görsen acırsın. Çoğunun kıçmda donu yok. Sakalları uzatmıslar, nah göbeklerinde. Birini ben yakaladım, komutana getirdim. «Sen Müslüman defilmisin, bizden ol» der. «Ulen keraneci dürzü, dedim, senin neren Müsliiman? Bic gavurtarı memleketten kovmaya çahşıyoruz, siz bize arkadan kıırşun atıyorsunur, yürü baklm!» Kıçuıa iki tekme attım. Yıgıldı kaldı kapının eşiğine. Sürüklüyerek götürdüm. O gün akşama kadar topladık hepsini. Bir tabur adam, görsen... Ne yaptınız peki? Komutan harp divanına sevketti. Elebaşılan jdam ettiler. Konya sus pus oldu. İyi olmus. Böyle yapaeaksın bu adamları. Hain bunlar. İçeriye yeni askerltr girip hemşerilennı arıyorlardı. Ayaslı var mı Ay&slı? Mecitözü'lu? Tokat'lı? Ben varım hemçerira, dur! Uşak'lı var mı? dedi bırisı. Var! Molla Mahmut dönüp baktı, A a, sen misin Hamit? Vay M&mıt... Biribirlerine koşup kucaklaştılar. Vay kardaş, burda mıydın sen? Burdayım ya, sen de burda mıydın? Tekrar kucaklaşıp omuzlanm dövdüler. Ulen içimden bir ses seni bulacagımı söyledi bana. Nöbetim vardı, arkadasa devredip geldim. îyi ettin, gel. Hacelii! Hamdli! Onlar da koşup geldiler. Hamit'le kucaklaştılar Hey koca Allah! Kavuşturana kurban! Hepsinin yüzü çözülmüçtü. Görleri ışılıyordu. Hele oturalım söyle. Anlat ne var ne yok, ne yâptın? Ne yapacağım arkideş. iyiyim be. Askeriz işte. Siz ne yaptmız? Memleketten ne haber? Hiç haber yok. Altı ay oldu ayrılalı. Yonan geldikten sonra köyde duramadık. Geldık gönüllü asker oiduk. Memlekette ne oluyor, hiç bilmiyoruz. Bu kadannı ben de duymuştum. Yeni birseyler öğrenirim diyordum. Bizim çoluk çocuk ne ediyor acaba? İki kere mektup yazdınp yolladım, hiç cevap alamadım. Yollama. Gâvurlarm eline geçerse senin asker oldugunu anlarlar. Öçlerini çoluk çocuktan aldılar. Dogru. O da aklıma gelmedi değil. fimme Insan merak ediyor. , J Biz de öyleyiz. Elden birşey gelmiyor. Bız oradayken sizinkiler iyiydiler. S»hi mi, Sellm de iyi miydi? lyiydi. Baya düzelmiştl. Aramı Nazife bacıya emanet ettim. Nazifft bacıyı da anama. Bizim evde kalacaklar. Birbirierine arka olacaklar. Hay yasıyasm, iyi etmişsin. Ben de sizdnkileri Aksehir'de gördüm. Biliyorum. Nerden biliyorsun? Buraya geiın«den önce Afyon'daydık. Oradan Ak»ehir'e gldip gördüm. İyi ettin. Onlar rahat. Başka ne var ne yölt? Savaşa girdiniz öyle mi? Girdik ya girdik... Hem de nasü girdik, dedi Haceli. En kovusuna girdik. Ya? Sağ salim kurtuldunuz ha? Allah korumuşBiribirlerine baktılar. Pek korumadı. Nasıl? • ' Kâzım şehit oldu. Deme ulen? Bizim Kâzım mı? Mahmut basını sallâdı: Asır da yarah, (DEVAMI VAR) Dünyayı Güldüren Adam: ŞÂRLO Sesli filmden nefret edıyorum. Dünyanın en eski sanatı pantomimi öldürecek. Sessizliğin uçsuz, bucaksız güzelliğini yok edecek. CHARIİE CHAPLıN O sırada kurulu sinema düze nini altüst edecek yeni bir tek nolojik gellşme ortaya çıkmıştır: Sesli ıllm!... Warner Bros. ortaklıgının ilk denemelerini Jil me eszamanlı plâklar yoluyla si nemaya uyguladığı bu ışlemi tutup tutmayacağı henüz kesin olaıak belli degüdi. 1926'da DON JUAN. 1927'de basrolünü Al Jol son'un oynadığı CAZ ŞARKICISI (The Jazz Singer» bu işlemle gerçekleştirilmişlerdi. Birinci fil me yalnız müziğin eslik etmesine karsılık, ikincisinde müzik le birlikte kısa birkaç konuşma da yer alıyordu. Bu uygulamalar halkı daha genis biçimde sinema salonlarına çekmege başladı. Ama bazı büyük yönetmenler ses unsurundan pek hoslanmamıslar, karşı çıkmışlardı. Başta Charlie Chapiin olmak üzere, King Vidor, Re ne Clair, Ayzenştayn, Pudovkin gibi ustalar için ses, saf sinema sanatına bir darbeydi. Charlie, ^öyle diyordu: «Sinemanın özü, ruhu sessizliktir. Filmlerimde as la konuşmam. Sesin birşey ekleyebilecegini sanmıyorum. Tersine yaratmak istedigun imgeyi yıkacaktır.» Ama yatınmcıların kimseyi din lemege niyetleri yoktu. Tamamı sesli ve konuşmalı ilk filmi NEW YORK IŞIKLARI (Ughts oî New York> 15 temmuz 1928 de piyasaya çıkanverdiler. ŞEHİR IŞIKLARI'nm sessiz çekimini sürdüren Charlie, kararsızlık içinde çalısmaktadır. O sırada yeni bir acıyla da sarsılır. Çok sevdiği annesi yatırıldıgı hastanede ölmüştür. O gün ile ilgili bir anı anlatılmıştır. Charlie. yapımevinde filmini çevirmekteyken. birisi gelip ölüm ha berini getirmiş. Haberci sözünü bitirir bitirmez Charlie, canhıraş bir çığlık atar. Sonra bir an durur. sakinleşir. Bu defa soğukkanlı biçimde aynı çığlıgı birkaç defa yineler. Yanındakilere, böyle bir çığhğı her zaman bulmanın kolay olmadığını, belleginde iz kalması için prova yaptığını söyler. Bu davranış bir anlamda da sesli fılm oyunculuğuna hazırlık sayılabilir. Ziya METiN FıLM, KÖÇÜK iNSANIN MAKiNElEJEN CAGDAŞ DÜNYADA, ÇARI URIN DiJliLfRi ARA5INDA NASIL EZiLDiGiNi GÖ7LER ÖNÜ ÇERÇEVESi ipNOE. EKMEi KÖIEİE ZiNGR NE SERiYORDU. BİR GÜIDÜRÜ RiNE SilÂHU HIRSIZUGINA KAIKIJAN AÇ iJSiZLER, ENDÜSTRiNiN KAR5I KOYAN POLiSlER, GREVCiLER, DÜZENiNiN YARATTIGI LEME FABRiKASYON k de kan gibi ÇILDIRTICI HAV ALMANYAS1K AÇIKÇA BEURTiliYORDU.. YENİ ÇAGLAR, NAZi DA DERHAl YASAKIANDI TENt ÇAĞLAR fUminde Paulette Goddard Ue mudtUuk. "Yeni Çağlar,,ın ilk gecesinden sonra bazı yazarlar Şarlo'ya "Kızıl,, damgasını basıverdiler CturUe'nio üçuncü kansı Paulette Goddard. ŞEHİR IŞIKLARI. Cuce Ue de» gelecek felminin hazırh£ına baslamak olur. Bu arada UNITED ART1STS ortaklığımn yönetim kurulu başkanlıfına seçilmesi, Hollywoodlu para babalarının göz lerinde daha da büyümesine neden olur. Bu saygınlık havası içinde ünlü film yapımcısı Joseph Shenck'in özel yatında bir hafta sonu gezintisine çağnlır. Eğlence düşkünü Shenck, yata iki güıel figüran kız da almıştır. Biri kendisine, biri de Char lie için. Charlie'nin payına düsenin adı Pauline Levy idi. Çok biçimli bir vücudu, çok tath bir gülümseyişi olan yirmibir ya şında bir sarışmdı. Onu son radan sinema dünyası Paulett« Goddard adıyla tanıyacaktır. Yahudi asülı bir aileden 1911 yılında New York'ta dogan Paulıne, ZlEGFELD re\üsünde dans çı olarak sahne hayaUna başla mıştı. 1931 yılında evlendigi zen gin bir sanayici ile anlaşamayarak boşanınca. hemen Hollywood"un yolunu tuttu. Çok zeki, hareketli ve serüvenci bir ^lcadındı. Ama sansını denemeye ka rar verdiği film oyunculugunda henüz figüranlıktan öteye geçememişti. İşte tam o günlerde bir yat içinde Charlie'ye rastlaması her ikisinin de hayatlarını değiş tirmete yetti. Charlie'nin daha o gün başı dönmüstü. Ömründe ilk kez güzelliğin, zekânın, sevimliliğin ve canlılığm bir tek kadında toplandığım görüyordu. Kolay bırakamıyacaktı. İik is olarak Paulette'in, yapuncı Hal Roach ile imzaladıg sözleşmeyi bozdurdu. Sarı boyi lı saçlarını doğal rengi olan ki' raya çevirtti. Müzik, şan ve ya bancı dil öğretmenleri tuttu. Ker disi de oyunculuk dersleri vermeğe başladı. Gözü hiçbir kadmı görmüyordu artık. Paulette, tası tarağı toplayıj: geldi, Charlie'nin evine yerleşti Bir süre sonra birlikte Pasifik a. dalanna uzun bir geziye çıktılar S ü l i FiLM FIRTINASI Charlie, sesli filme karşı çıkışını yapıyordu ama, sessiz olarak çekimini sürdürdügü ŞEHİR IŞIKLARrnın da çalışmalarını durduruyordu. Uzun uzun düşündükten sonra isteksizce karannı verdi. Filmi, ne konuşma koymayacak ama müzik kaydetmek için sesten ya rarlanacaktı. Böylece, yetenek lerine bir de bestecilik eklenecekti. Sinema endüstrisindeki teknolojik yarışta yenik düşmemek için yorucu bir çalışmaya girdi. BUyük titizlik içinde çeki mi sürdürüyordu. Bütün meslek hayatının en çok pelikülünü bu sırada harcadı. 2380 metrelik gösterim kopyası için üçyuz bin metre negatif çekerek filmini bi tirebilmişti. İlk gösteriml Charlie'nin sunuculuğu ile Sing Sing Cezaevi mahkumlarına yaptlan ŞEKİR IŞIKLARI (City Lights. 1931\ evsiz barksız Şarlo ile ayyaş bir milyünerin saçmasapan arkadaşlarım, Şarlo'nun tutuldugu körçiçekçi kızın gözlerini açtırmak için giriştigi mücadeleyi anlatır. Bu öykünün içine. temel konu yu çerçeveleyen küçücük olaylar aracılıgı ile toplumsal eleştiri çok usfaca yerleştirilmiştir. Da ha giriş bölümündeki belediye amtının açılış töreni. çarpıcı yer gisiyle bıınu kanıtlar. Refah anı unın örtüsü kaldırıldığmda aç YENİ BASKILAR Paulette, ilk rolünü bir Charlie filminde oynadı: YENİ Ç A Ğ LAR.. 1934 ekiminden 1935 ekimine kadar süren çalışma sonucu gerçekleştirilen bir başyapıt. Charlie, direnişinden iyice vasgeçmiş, filmini baştanbaşa ses li çekmişti. Ama gene de konuşmalara az yer vermişti. Birbuçuk milyon dolara malolan filmin New York'ta ilk gösteriml (5 şubat 1936) bazı sinema vazar lannı çileden çıkarmaya yetti. Gözlerini kırpmadan <Kızıl« dam gasını basıverdiler. Film, küçük insanın, makineleşen çağdaş dünyada çarkların dişlileri arasmda nasıl ezildiğinl gözönüne seriyordu. Bir güldürü çerçevesi içinde, ekmek hırsızlıgına kalkışan aç işsizler, endüstrinin kölelerine silâhla karşı ko yan polisler, grevciler, zinoirleme fabrikasyon düzeninin (Tay lorizm) yarattığı çıldırtıcı hava açıkça belirleniyordu. Charlie, sonradan şöyle diyecektir: «Ama (Devamı 9. Sayfada) Tokyn da «Sur.amaru. cemjsinln (üvertesinde Japon usuln aksam yemefl (1932; ni düzenler. Sonuç çok olumludur. Gittiği her jerde saygınlık görür. Sanat adamları ile; Churc hill, Lloyd George gibi ünlü polıtıkacılaıla konuşmalar yapar; cradan Berlin, Viyana ve Paris'e geçer. Paris ilk gösterimi dolayısiyle verdiği demeçte sesli film soru nuna gene değinir: «Pantomim, kontiîmadan daha geçerlidir. Çtin kü uluslararası bir düdir. Çinliler, HintUler, hepsi beni anUyorlar. Onların dilleriyle konu$saydım, beni aynı ölçüde anlaya caklarmı sanmıyorum.» Yolculuk sırasiyle Brüksel, Ni ce, Biarritz, StMoritz. Roma gibi Avrupa kenüerinden Seylan, Sin gapur. Java, Bali, Tokyo gibi Uzakdoğu kentlerine kadar uzar. 1932 mayısı sonunda Hollyvcood'a hem kafasını dinlendirmiş, hem de dünya üstüne geniş bilgiler edinmiş olarak döner. Evine varan Charlie'nin ilk işi. ve sefil Şarlo altında uyumakta dır. Filmi gerek sinema yazar ları. gerekse halk o kadar begenmişîerdi ki, gişe geliri kısa sürede büyük rakamlara ulaştı. SİRK'in getirdiği gelire bu para lar da eklenince Charlie. iyıce eüçlendi. üzun zamandır düşün düğü diinya gezisini gerçekleştireoekti artık. Onbeş ay sürecek o!an bu gszmin ilk dıırağı Londra'dır. Ora' da filminin ilk Avrupa gösterimi OiŞi BOND u~ SEI.EN5, pKENSESlM.SEV V SİUK.Z TUMÜyle. GLCSÜ? DUBUM• BİB. £ K I J250
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle