02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
fld CUMHUtlYfT 17 «RAIIK 1976 T azı îşleri Müdürlügüne Gazetemzin 2 111976 tarihli nüshasımn 2 sayla «Olaylar ve Gorüşler» sutununda «Müslüman Niyetme» başlıklı ve Prof. Ilhan Arsel imzalı yazı ıncelendi OLAYLAR VE GÖRÜŞLER T E K Z t P T Î R Yazıda «Dıyanet îşleri Başkanımızın ve Devlet Bakanlarımızın boylesıne ıtibar ettlklen kışının (Amerikalı zenci boksor Muhammed Ali'nın) müsluman olmadığını oğrendıkleri ve Amenka'dakı zencı müslümanlann, «MÜSLUMAN» deyımmden gayn, müslumanlarla müşterek bır yonleri bulunmadığını keşfettıkleri an ne yapacaklanm gormek ugınç olurdu » denılmefctedır. Bılmdığı gıoı Islâm dınınde Allah'la kul sra sına kımse gıremeyeceğınden, herhangı bır baskı \e zorlama olmaksızın, ozgur ıradesiyle Islâm ınançlannı benrmseyip bunu sözle açıklayan ve ınancının belirtısi olarak namazını kılan, Cuma hutbesmı dınleven ve okunan Kur'ân âyetlennden etkılendığını bıldıren, bu yıl hac ıbadetım yenne getıreceğını ılan eden bir ınsaru musluman sajnsma etkisi klmsede yoktur. Kaldı kı, elieğimın bır ucuna takılıp kalmıştır. bır yabancı gszetecımn, «Mutlu musunuz'» sorusunu Ataturk. «Evet, çunkü muvaffak oldum> dıye janıtlamıştı Bu yanıtı bır ttlrîU Turkçeleştırememışımdır, «muvaffak oldum» >erıne «başardım» dersenız, bellı bır şeyın, dıvel:m Kurtuluş Savaşmm başarıldığı akla gelebllır kı, Ataturk ün yanıtmın ıçerıği bundan çok daha genışt.r sanırım, butun yaşamının, yaşantısmın bır başarı olduğunu soylemek ıstıyor o. Ataturk bır eylem adamı, onun eylemlerı ıse toplumsal, sıyasal eylemler olduğuna gore, bundan muUuluğun ancak toplumsal, siyasal eylemler de başarıya ermekle kazamlacağı anlamı çısmaktadır. Şunu da ekleyebılırız sanryorum, sozu geçen başandan toplumca mutlu olduğumuzu soylemıyor Atatürk, sadece kendine llişkın mutluluğu açığa vuruyor. Sorunun yalnızca ona yöneltılmış olması ıle açıklayabüınz belki bunu. Nıtekım başarılı bılım adamlan, sanatçüar da bızım boyle bır sorumuzu yanıtlarlarken toplumu toplumun mutluluğunu hesaba katmayacaUardı. Gerçekte benım varmak istedığim yer, bu durumu aştığı ıçın uzennde çokça durmasak da olur, onemlı olan, Atatürk'un, mutluluğu eylemlerde aradığıdır, bır eylem adamı idi o. Geldığımız sonuç şu bakımdan önemlldir ki, mutluluğu eylemde aramayanlar, gıderek ancak eylemsızlıgın erınç (huzur) getirdığini, mutlululugun ise erınce kavuşmaktan başka bır şey olmadıgını ilerı surenler olmuştur. hep vardır. Halk dıhnde kullanılan bır takım deyimler, atasozlerı bunu anlatır; sözgelışı «etlıye sutlüye kanşma», «her koyun kendı bacağından asılır», «yalancı dunya» gıbi. Bu türlü sozler, geçmistekı bır takım buyuk düşunurlerın söyledıklerınden sulana sulana (ve elbette nitelıklerinden epejce yıtırerek) bıze kalmıştır. Bugün hangi tartışmaya gırersenız girin, uzak yakuı geçmışte onun bırtakım büyük düşünürlerce ele almdığını unutmamalı. Bızım konumuz ıçın de oyledır, mutluluğa nasıl varüacağı eski Yunan'dan berı bır çok düşunurlerce ve peygamberlerce anlatılmıştır. Benim bır zamanlar uyguladığım bır CUMHURİYET GAZETESl Muhammed Alı, devamlı olarak müsluman oldu ğunu haykırmakta ve her çeşıt yayin araçlan da bunu dünya kamuoyuna olduğu gıbı yansıtmaktadır Hal boyle olunca bır müsluman olarak bı ze duşen, müslümanım dıyem müsluman kabul etmektir. Bu aynı zamanda Islâmın da emndır. Yazann ıddıa ettığı gıbı belkı onceleri Ame rıka'daki zencı muslümanlar arasında Islima uymayan baa inanç unsurlan bulunmuş olabılir. Ancak daha sonrakl ınanç belırtılennde buna benzer seylerüı bulunmaması gerekmektedir 2ıra bugunku zencı müslümanlann lıderı Wallace Muhammed'ın, Islâmt kendı kaynağından oğrenmeğe çahştığı ve bunun içtn bızzat Mısır dakı Ez her Üniversitesinde îslâml îlimler tahsfl ettiği büinmektedir. Aynı Wallace Muhammed, hac (an zasım da ifa etmiştir. Aynı müsluman grubun, yenı doğan çocukla nna Kur'&n'dan alınan ıslmler koyduklartnı da yayınladıkları dergilerinden bğrenmekteyız. Bütün bunlar göstermektedir kı, Amerıkan zenci müsluman topluluğu, îslâm Peygamben Hz. Muhammed'ı kendıleri ıçın peygamber kabul etmeyen. Kur'ân'ı kendılen içın uygulanmak gereken kıtap olarak görmeyeıı bır mancm içinde bulunmamaktadırlar. Dışa tezahur eden durumları bndur. Kalbe ait olan yonlerini bız bilemeyız Çünkü bız ancak zahır ıle, bır kanaate varabılırız Musluman boksor Muhammed Alı'yı yukarda belirtflen hususlar muvacehesinde karşıladığımızı bıldınr, açıklamamızm gazetenızın aynı savfasında Basm Kanununun ılgılı hükumlerıne gore yayınlanmasıru rica ederim. Doç. Dr. Süleyman VTEŞ Diyanet tşleri Baskanı bır Imge oldugundan kuşkulandıgım ıçır. mı, sorunu kendi başıma duşunmeyı yeğledım. Kendımı mutsuz bulduğuır.da, eğer suçu kendıme yükleyemezsem, basvuracak yer bulamıyorum Gerçi nerede bır mutsuzluk varsa, orada bır suçlu vardır, ama mutsuz olan kolaj kolay bulamaz onu Suçlu ortalıkta gezmez de ondan Ancak o ıkı arkadaş arasında gecen tartısmanm bence en onemli yanı, ortaya yenı bır soru çıkarmasıdır «însan toplumun mutluluğu ıçın çaîışmadan mutlu olamaz» mı, yoksa «mutlu olmamalıdır» mı demek ıstıyordu o avukat arkadaş' Bunlardan ılkı doğ ru ıse, ortaya bir ahlâksal oğut değıl de, mutluluğun baglı olduğu bır neden sonuç ılıskısı konuyordu. «Topluma yarar bır iç yapmadınsa, ne etsen mutlu olamazsın» anlamma. Bir bilgı Yok, ıkincisı doğru ise, dupedüz bir ahlâk sorunu ile karşı karşıya ıdık. tlkınde adamın mutluluğa eremeyeceğı bellıdir; ama ıkıncısmde, mutlu olabılır, ancak böyle bir mutluluğu kabul etmemelıdır, anlamı var. Hangısi denmek istenivor, bence acık seçik değıldi Heömin sözunde dinleveni şaşırtan ıse, muUuluğun toplumsal görev yolunda aranabıleceğı, ama bu km kendisinın kişısel bır tutumu ysğleyeceği idı Toplumun yaşamı (ve elbet mutluluğu) 1S9 bır süreçtir, sonlu tanh anlayışı feisefece ıdealıst bır inancı içenr. Bir jeyt bitirmek veya başlatmak yerine, süreci geçirmek bunu anlatır. Ya^a^ tıfımız mutluluk kavramı da onun içmdedir Top lum dısmda bır kişısel mutluluk anlavışı, askerlik görevinl bitırdikten sonra evlenmek tasansım andınr. Yoksa insanlar her zaman kendilerine bir mutluluk konusu bulmuslardır Bır gün dostlanmdan binne, «Toplumun mutluluğu gerçekleşince, bu kez savasım konusu ne olacak dersin?» dıye sormuştum, benl, «O zaman da hayvanlann kurtulusu için çalışacağız» diye yanıtlamıştı. HeIdınle avukat. komrm tam benim yazdığım gibi tartışmadılar, ben bıraz bu fırsattan yararlanarak «muüuluk» uzerinde durmak keyfinı çıkarmak istedim Sevenm çünkü mutluluğu yaratılma olduğunu bılınm, ama sevenm, ınsanın en büyük bulgulanndan bindır o. (Devamı t . Savfada) Nereye Tüneyecek ? S mu: uleyman Beyi Başbakanlıkta ddven Vural Onsel'in çlrkin davranışını hepunız kınamıştık. Demirel >uzunden canı yanan nice kişi arasından biriii çıkıp şöyle konuştu B Bir Tartışma Ustüne Melih Cevdet ANDAY yöntem vardı; biri karsıma geçip de kendi bulmusçasına bır konu açtı mı, ona bu konuda hangı kitaplan okuduğunu sorardım; sonra vaz geçtım, ayıp olduğunu düşünerek. Şımdi bel bel bakarak dınlıyorum. Buyük eylem adamlan dedigımiz klşilerin, bir takım dokuncalı işlere atılıp başanyı aramalan, acaba başkal&nnı, bir topluluğu, bır toplumu içtenlıkle kurtarmayı düstindüklerinden midır, yoksa bu yoldan şerefe, üne kavuşma tutkulanndan mı, kolayca içinden çıkılamaz. îstersenız deyıvereyım kuşkumu. ben gerçekten baskalannı. toplumunu düsünilp de, yalnızca bu amaçla kendıni dokuncalı işlere atan lar bulunduguna ınanamam. O çeşıt kişılerde «hırs» bulunmasının doğal olduğunu bundan btürü söylemıyorlar mı? Peki, ben bencıl bır ahlâktan başka türlusu olamayacağuu mı soylemek ıstiyorum? O da değıl. Ya nedır bayım? Durun bakalım, belki çıkanz işin içinden. Yalnız burada hemen söylemem gereklyor ki, başkalan ugruna kendilenni dokuncalı işlere atanlan, düpedüz bencillikle nıtelememiz yanlış olur. Çünkü kişi (îokuncalardan kaçar, rahata ennoe yönellr. Doğaya uygun olanı da budur ve bütün eskı ahlakçılar, yaşamın doğaya uygun olması ögüdünü vermışlerdir. Buna karşın kendilenni doJnıncalı işlere atanlar, demek ki. o işlerden kişı sel mutluluk duyanlardır. Bılım, sanat alanında çaJışaıüar gıbi, sıyasa alanında çalışanlar da, bır ınancın. bir varsa yımm, bir araştırmanın, bır ımge merakının ardına düstükleri Içın, onları hiç çekinmeden kendı erjnçlerini arayan, çıkarsız olarak arayan, ölümde bile ertnç bulan Mmseler sayabllirts Elbet bundan baskalan yararlanacaklardır. Demek kı bız, toplumsal. siyasal, ya da bılımsel, sanatsal bir ülkü ardında rahatlannı hiçe sayanlarm, mutluluk aradıklanru söyleyebıliriz. O anda toplum mutsuz olsa da onlar mutludurlar. Ancak IÖZ buraya gelince, ıki karşıt anlayı» ortaya çıkmış oluyor sankı; muUuluğun toplumsal mı, yoksa blreysel mi olduğu görtışleri ile anlatımını bulan ıkı karşıt anlayış. Şöyle kı, «Kişi dünyaya mutlu olmak ıçin gelmiştir, ben de mutluluğumu anyorum» diyene, karşı ymnda bulunan, «Hayır» diyor, «Bireysel mutluluk yoktur, toplum mutlu olmadıkça bıreyin mutluluğa sozkonusu olamaz» Böylece hepimizin, kışisel mutluluğumuzu, önce toplumun mutluluğunda aramamız gerekiyor ve bundan ttturü de toplumun mutluluğu içın eyleme ginşmemız zonınlu oluyor. Hem bu eylem yalnızca kendı toplumumuz için olmayacak, bütün dünyayı kapsayacaktır ister Istemez. Biz ancak butun dunya mutluluğa erdıkten sonra mutlu olabıliriz. (Yaşayacağım yıllan dusunuyorum da, benon ıçın hıç umut yok) Ama bunun tersı inançta olanlar da var, «Toplum için savaştığım yeter, biraz da kendı mutluluğum için yas«yacağım» dıyebılıyorlar Gecende biri hektaı, bıri «vukat, Iki arkadaşım arasında geçtı boyle bır tartışma. Hekım, gorevi yönünde bunca çalıştıktan sonra artık kendi mutluluğunu arayacağını sbylemiştı; AvUiCat ıse bırey mutlulugunun toplum mutluluğundan ayn duşunulemeyeceğıni soyledi. Konuyu ille bır karsıtlığa mdırgedıklerinden mldır, mutlulutun Jiarolar, Gerçek Hukukçularjndır OKTAY AKBAL Evet Havır Hükümet Politikasında Belediyeler ugün yurdumuzda Irili ufakh 1700 belediye vardır. Konuya neresınden yaklasırsanız yaklaşın bu belediyelenn temel sorunlan kökende birleşır. Nedır bu 1700 belediyenin ortak sorunu? Halka bizmet götürememek. Kanunun kendisine yük lediği gorevleri yenne getırememek. O beldede yaşayan insanlann yükümlü olduğu temel yaşama sorunlannı cozememek. Oh olsun! tji ki burnuna yumruğu yedi de, bir yetmiş uzandı. Bunca ögrencinin, bunca çocuk anasının babasının ahı vardı üstünde Oooh \ureğım vac ba^tadı Eden bulur. Hem bir kimsenin Başbakanken Bashakantıkta davak vemesi takdiri ilâhinin vuceliğıne işarettır. \allahi pek ivi oldu, pek sevindim. Kımse boyle konusamazdr çunku küçuklük olurdu: avıp nhırdıı. Kin tortıılannın yuzeve vurması olurdu. Ozgürlük yolunda ufrasa trlrenlerin, demokrasiye eonul vereniprin. kin gudülorivle davranması vakı^ık almaz Kişioel hınçlarla bir vcre vanlmar. Kan clavalanvla intikam duvguları, feodal kalıtunlann dovmelerl gibi baa insanlann vureklerine işlenmistir ama: çağdaş kafava sahlp olanlar bu tür ilkelliklere defer vermezler. Sulejnıan Bev saldınva uçravınca. l«ter sağcı olsun. ister solcu oKun. herkes olan kınadı, vrrdt. Toplumlar kişilerin yumrukUrıyla ilerive eitmez; cmekri «ınıf laruı gucfivle uygarlafir. Televizvonda, sincmada. gazetelerdeki resimll romanlarda saravlara çirip «ultanları dıze getiren, bir vunışta zalim krallaruı betini buken kabadayılann seruvenlerlnl hep okuvoruz. Ne var ki. butün birevcl ovkuler, yanlış temellere oturtulmuştur. Belkl de Vural önsel boyle övkülere özenip sarava çırer eıbi çirdl Basbakanlığa ve belkı de Zoro'va ovkündfı Zorbalıkla bir amac varmak volunda vüriivenlerin eninde sonunda Tenilgıve uçravaraklarına değsrin çok ornek var tarihte Gerçi savai politikanın şıddete donüşmuş turudiir ama; savasın herşevden once haklı olma.sı ve kitlelere dayanması gerekir. Haksız savaşlar, kitleve davanmıyan ffüç sınamalan; terslnr tepen bir silâh niteli^ine dönüşebtlir. Şimdi komandolann saldınlannı frfın be sün izlivoruz. Blr yerde CHPIi llce Başkanuun diikkânı vakılıvor: bîr verde CHP binası yıkılıyor; bir verde CHP Genel Sekreteriyle arkadasları taşlarla varalanıvnr. Ama bakıvoruz sağdan ses yok; üstelik Cephe'nin Başbakanı, CHP Genel Sekreterinin taşlarla yaralandıği gunun ertesinde bır demeç verijor: CHP kışkırtıcıdır, bolücudfir. miinafıktır şirrettir, zorbadır, huzursuzluğun sebebidir. Anlaşıhyor ki CHP Genel Sekreteri Orhan Eyuboğlu'na Pasinler'de taşlarla saldmlması, Sülevman Beyi hiç ırgalamamış. Oysa hir Hukümet Başkam boyle bir olaydan bü.vük ünintü duvmalı değil miydi? Koskoca anamuhalefet partisinin Genel Sekreteriyle bir dizi milletvekiUne taşlarla saldınyorlar. Bu ne biçim devlettir M, Hükümet Başkam aldırmaz görünfir; ve sonra ağzını açıp taşlananlan ve yaralananlan suçlar!tnsan düşünbyor Acaba gerçekten suç Orhan Eyflboflunun mu? Kimblllr belkl de CHP Genel Sekreterl ülkede huzursuzluk yaratmak içın kafasmı taşlara vurdu. Ya da komandolann attığı taşlara dogru uçan kaleci gibi atlayıp kafa attı. Belkı de Pasinler'e giden CHPTIkr kasten kendi kendilerlni yaraladılar. Olur mu olur: Avnı raantığı Isterseniz Sülevman Beye de uygulayalun. Demirel o nazik bedeniyle niçin Vural önsel'in önüne çıkmış ve bumunu saldırganm yumruğuna uzatmışrı? Sonra da kanlar İçinde boylu boyuna yerlere atmıştt kendisini? Ülkede huznrsuıluk mu çıkartmak istiyordu? Bazı çevreleri kışkırtmak amacında mıydı? Durup dururken Başbakanhk koridorlannda neden böyle bir olaya mey dan vermişti? tnsanoğlunun manttgi earpıldı mı. sonu yoktur. Gallba valnız sokaktakl saldırganur degil; Bakanlıklarda oturan sorumlular da bir Devlette yaşadığımm unutmuşlardır. Devletin yasalan içinde güvenlik koşullarmuı sorumlusu olarak hükümet bllüür. tlçede kaymakam, llde vaH, ülkede Içişleri Bakanı ve Anayasa'ya g6re piramitln tepesinde Başbakan Bunlar her olaym hesabını vennek zorundadırlar. Esklden bir Uçede güvenliği bozucu ve yv kıcı olaylar patlak verdl ml kaymakamı; üde vallji görevden alıp siygaya çekerlerdi. Şlmdl bu gSrevlerdekl çoğu yönetlcl MC saldırganlıklanna göz yumuyor. Cephenin Başbakam da taşlı laldırganlan kınayacağı yerde, taşlarla yaralanan parlamenterlerl suçluyor. Peki. eski adıvla •huzur yenl adıyla «erinç» böyle blr ülkenin nercsine geUp konacak? Başbt&nlığın bmcasma mı tüneyecek? • B Necdet ÖZKAN (Bayrampasa Belediye Baskanı) yoı yoktur Ne var M Hukümet ıçın durum hiç de böyle değildir. Buraya bır nokta koyarak şunun da altını çlzmekte yarar vardır. 1700 Belediyenin tümü "a"eTrîâaş"SaenaiCfe 'sıkıntı çekmektedır. Bu belediyelerden 1300'ü otuz . kırk kisüik kadrolarla ybnetildıkleri halde yine maaşlarmı baskanlarmın üçdört ayda bir Ar.kara'da Bakanlık ka pılanndan onar yirmıaeT bin lira toplamasıyla verebilmektedırler. Bu 1300 belediyenin yukü Hükümetten alınan onar yırmişer bin liralarla çozülmekte ama ıki yuz kadar belediye için mılyonlar, hele Istanbul, Ankara ve îzmir'in sorunlan İçin müyarlar gerekmektedır. Küçük belediyelerde memur re ışçilenn üç dört ayda bir maaş alrr.alan artık doğaldır. Bır ülkede bir kurulusun tüm parçalan uzerinde aynı sancı varsa, demek ki bu sancının nrtak bır nedeni vardır. Hükümet bılımsel "bır özümleme ile bu sancıya eğılecek olsa konunun nedenlerinl arastarsa aorua çozulecek; Belediyeler HUkümetm vesayetinden kurtulacak, ekonomik bağımsızlıklarmı elde ederek halkın kendı bağımsu iradesl ile oluşturduğu kurumlasma surecinı yakalayacaklardır. maktadır. Çünkü bu durumda Bakanlıklann tasarruflarının kentlerde keyfılıği kalkac&K Bakanlık kademelerınde kendılertnden para ısteyen Belediye Başkam ile pazaruk son bulacaktır Belediyeler Turliye^âe * ekmek otuz kuruşken kanunlaşm!; gelulerle ayakta tutulmaktadır. Halk birçok konuda Beledıyeye yardımcı olmak istemekte ama kanunlar bunu engellemektedir. Belediyelenn sorunlannı çözmenin tek yolu belediyelere vaptıgı hızmetın karşılığını alabilme kosulunu tanımaktır, Bunu klm yapacaktır' Hükümet. Hükümetten giderek Parlamento. Kanun koyucu. Üstelik belediyelenn sorunlanndan bunaldığını her fır* sata belırleyen bır Başbakar Meclis gündemine gelmı» «Bele» dıye Gelırleri Kanun Tasansı.nı çıkarmak için hiç mi hıç çaba harcamamakta, muhalefetin ıktıdann üstünde çok kolaylıkla anlaşabüeceği bu tasan gundemlere getınlmemektedır. Hal böyle olunca da Hükümet, belediyelere yardım etmek zorunluğunda kalmakta, giderek bu yardımı günlük blr politika çekırdeğınde yoğurarak çirkinleştirmektedir. arın İstanbnl Barosu cenel knnıln toplanıyor. Diyecekslniz, bize ne, her gün nice derneğin, blrliğin genel kurulları toplanır, konuşmalar yapüır, yeni joneticiler seçilir, olağan işlerdir bunlar. Istanbul avokatlarmı bir araya toplayan bir meslek kuruluşudur, en eski meslek koruluşlarından biridir Baro. Yakın yıllara dek Baro toplantüan \alnız kendi üyelerinl ilgflendirirdi, gazetelere iki üç aabrla vansırdı, Baro genel kurulu toplandı, falanca başkan oldu gibi.. Şimdi öyle değil. Herşey defişti Türkiye'de. Toplum, tüm çivilerinden çıktı çıkacak durumda. Huzursuz, rahatsız, bir takım değerleri yıtirmiş, bir takım değerleri kazanmak ardmda. Her dernek, her örgflt kaynıyor, cepbeleşiyor, çağdas uygarlıktan, toplum yararından olanlarla, kişisel çıkarlanm kollayanlar, toplmnn yerinde saymaya zorlayanlar arasındaki çatışma, aavaşmı, giderek savaş halini almaya bashyor. Işte bu yuzden İstanbnl Barosu'nun yarın yapacagı genel knrul toylantısı. alınacak kararlar, seçecekleri başkan ve ftyeler hepimizi ilfilendiriyor, dikkaUerimlzi fizerine çeklyor. Y Geçen yü Baro'ya Uerl dusuncell avukatlann olnşturduta «Çağdaş Avukatlar Gnıbu> egemen oldu. Bu gruptan bir kaç kişi yönetim kurulunda görev aldı. Baro'nun tutumu, davramşı, kişiUği bir yüdır büyük değişikUk goaterdi. Yalnıaca bir meslek kuruluşu olmaktan çıktı Baro, «demokrasinin korunup kollanması ve hukuk bstünlüğünün savunulması» ile de sorumlu ve gdrevli olduğunu gösterdi kamuoyuna. Yülık Yönetim Kurulu raporunda bu konuda şöyle deniliyor: «Blr yıl önceki kongre bu yönetim kuruluna hukuk devletinl savunma görevinl vermişti. Nitekim geçen kongrenln dileklerl bolümünde oylanıp kabul edilen bir önerge çenel olarak hukuk üstunlüğıinu savunmamızı, özel olarak da DGM'Iere karşı etklu girişimlerde bulunmamın iatemisti. Yönetim kurulumuz da ustlenmi? olduğu bu gorevi yerine çetirme^e cahsmıştır» Tutuklu ve hükümlülerin çeşltli şikâyetleri değerlendirtlmiş, durum kamuoyu onunde protesto edilmlş... TRT Genel Müdüriuğü'ne Uişkin atama karan hukuk devleti ilkelerine aykın bir girlşim sayıbnış... Danıştay kararlaruun uygulanması, silâhlı saldınlaruı durdurulması, yasa dışı girışimlere karşı çıkılması istenmiş... Ankara Belediye Başkanı'na karşı girişilen işleme karşı çıkılmış. Yargıçlann yürütme organının seçebildiğı slyaset mahkemelerinin planlandığı blr dönemde adli yıla giriş töreninin yapüamayacağı ıleri surülmnf... Baaın toplantılanyle, hukuk devietini eavunma yolunda» görüşler ileri surülmüş . Seydi^ehir'e inceleme kurulu jollanmı^ «Hukukun bittigi yerde hukukçuluk da bitnü» demektlr. Üstelik Turkiye'de oğrenim gbrmüş her hukukçu bu gerçeği çok yakından bilir. Hatırlayaum kl, fakultelerımizde bugün ders \eren hocalann hocaları hep Hitler zuununden kaçan hukukçular olmuştur. Hepimız bu sıcak ornekten gerekli dersi çıkartmak durumundayu. Aksi halde is işten geçmiş olur U, ne Baro'nun onemi kalır, ne hukukçulugun. Nazi baskısından kaçıp Turidye'ye sığınan hukuk hocalan sırf hukukçu oldukları ıçin bn zulme ugramışlardı. Onların başka günahlan yoktu. Ama tarihln yargüadığı asü günahlan daha basU susup oturmaları ve hukuku geregince savunamamış olmalan idL Bız hukukçular bu gunahı bır daha işlememek zorundayız. Bunun için de sonrmluluğunıuzun bilincinde olmalıyız. Hukukun katledilişine seyircl kalamayız.'. diyor Baro Yönetim Kurulu™ Ama MC, yani Demirel, Türkeş, Erbakan, Feyzioğlu ortaklığı sonımluluk nedır bilen hukukçulann ne denll guçlii olduklarının farkındadır. Onlar da tum guçleriyle, önce Istanbul Barosu'nun, sonra da Barolar Birligi'nın yönetlmlni eUerlne geçirmek he\esindedirler. Barolan yalnızca meslek konularıyle ılgilenen, avukatlann kişisel işlerine, hesaplanna bakan Blradan bir dernek haline getirmek, hatta MC'nin destekçisi, şakşakçısı japmak, hukukun katledillşine ses çıkarmamalarını sağlamak... Bu nijetle MC yanlısı avukatlar Baro Genel Kuruluna «Mesleki Dajanışma Grnbu ile katümışiardır. Bu grubun yayınladığı bildirivi okudum, şaşarak, kızarak, acıyaraU... Bunlara göre Baro poütik amaçlara» alet edilmemell! Avukatlar cuppeleriyle yurüyüşler yapmamahl Parçalajıcı poUUka izlenmemeü! Baro dergisinde «siyasî rnanifestolar» ver almamalı, Baro, «Çagdaş Avukatlar Grubunun. ellnden knrtanlmalı, vb, vb!.. •Mesleki Dayanışma»cüar da «hukukun ustünlüğiunden yana görunüyorlar, ama onlara göre Urafstzlığa içtenlıkle Inanmak. gereklidir. «Once tarafsız olacağız, tarafsızüğunıza kamuoyunda inanç yaratacağız» diyorlar. Hukuk ilkeleruıin ayaklar altına alındığı, Yargıtay, Danıştay kararlaruun dlnlenmediğı, Anayasa'ja karşı girisimlerin japüdıgı, gözler onunde cinavetler işlenip suçluların cezalandırılmadığı bir ortamda nasıl «taratsız» olunur? Hukuk adamının yeri hukukun vanındadır, Anajasa çızgısindeki \asaların uj gulanmasuun yanındadır, hukuk dışı işlere, davranışlara karşı çıkmanuı yanındadır. Hayır ben tarafsızım deyip bır yana çekUmek gerçek hukuka aykırı düşmez mi? Hukukçu, hukuktan yana olmalıdır, jani bir «taraf» olmalıdır. Baro Genel Kurulu, çok çetin gececeğe benzer. Çağdaş Avukatlar ve Mesleki Dayanışma Gruplaruıui çatışması siyasal ortamdaö Milllyetçl Cephe Ue Anayasadan yana, hukuktan, demokrasiden yana guçler arasındaki savasıma pek benzemektedır. Kamuoyu bu yüzden dikkatli, Ugiyle izliyor bu tür genel kunıl toplantılanm, o kurullarda söylenecek sözlerl, alınacak kararları, elbette kl vdnetim başına getirilecek kişileri... Hukuku, demokraslyl, uvgarlıöa, insanlığı, halkı savunmak «politika yapmak» değildir, gerçekte poUtika yapmak. btitun bunlara ters davranmaktır. Temelde konuya yaklaşüdıgın da elbet bu ortak sorunlan yaratan birtakım nedenier de vardır. Sanınm bugün artık araşUrılması gereken durum budur. Ülkenin yönetimini ustlenmıs hü kumet, öncelikle belediyelerden yansıyan halkın çllesine eğilmek zorunluğundadır. Kentlerde her gün bozulan şartlar ve bu şartlann içinde bunalan insanlann çilesl daha da öte öfkesi; hükümetlen giderek ülkerun bütünunde etken tüm kuruluslan zorlamaktadır. Gorünürde Belediyeler dendığinde somutlaaan sorunlar Istanbul, Izmir ve Ankara Belediyesuıin sorunlannı one getirmek tedır. Istanbul Belediyesı ışçılerin ücretuıı verememektedır. Türkiye'deki 1700 Belediye'de tüm durum aynıdır. Bunun AP* Hsi MSPlısi CHPlısı yoktur. Her Belediye Başkanı ücret odeyememekte ya da tüm becerislnı Ucret ödeme esasına dönük kullanmaktadır. Istanbul Belediyesi Ücret ödeyemeyince çömlek çatlamakta, işçüer burada sa yıca çok olduklan ve örgUtlü olduklan içın harekete geçebılmekte, böylece kentın kendi o7elliğinden gelen sorunu bir an«< Ulkenin sorunu haline geleuümektedır. Daha da öte bu Uç buyük kentin Belediyeslnde çalısan işçiler artık her ay üçbeş gün direnerek etkenlik yaratmak suretiyle maaşlarmı; emeklerinın karşılığını almayı doğal k o şul haline getirmışlerdir. îşçıler için baska çıkar yol yoktur. Belediye Başkam ıçın de çıkar mlş Insanı ile bagdasmayacaJc düşünce sıstemıdir. Daha da ote Sayın Demirel bu üç sehırde bir daha seçım kazanma şansı rayıp, bunu bulamamamn bılımsel gerçeğine çakıluıca da ÇOK dalıa geçersiz yöntemlere başvurmtk J. 1700 Beledıyeden üçünU a » rarak burada Beledıye seçurielini iptal ederek bu Uç şehnn belediye yönettauni tayiale oius** turmağa yonelmektedır. «Mfldorıi ki. bu belediyelenn jgikü biifm sırtımızda, madem ki bız jnetımdeyia oyleyse biz kımi Mtr sek onu seçeriz» Bu milll irsd.î ve demokrasi anlayışı Ue çözül*mez bır tutumdur. Eğer Başbakan Istanbul, t» mır, Ankara gıbi metropohten şehırlerın sorunlanm bir jilım kuruluna götürse bu konuda >er lı yabancı usmanlar büimael verüerle bu şehırlerın «Tefc u.erkezden ve tayinle yönetilmcleri gereklidlr» yargısuıa varsalar bu na sanınm kimsenın itirazı clmazdı. Ama bır parti Udennin hıç bir bılımsel venye ("ay n madan kendi partızanlan üe «Bızden kopmuş üç şehn ne yapacağız» dıye düşünerek bulduk lan çare kargalan bUe güldüremıyecek kadar yanlıştır. Satuyorum kl iç politika da bazı sorunlar sonuçlandıktan sonra h'ikumetin seçım öncesi günderr nde konu agırlık kazanacakür. Bu konunun güncellık yakalamar ğa dömile olduğu bır süreçte bea yine de tüm ıyımserliğımle darlm ki hükümetın bu anüdemokrarik kurgusu sırasında belediyelerın sorunlanna cıddı boyutlardan baküarak Uç beledıyenin sonmlarmın bütünleşmvsjnde tüm belediyelerin ortak jncıaına eğllinmelldır. Bu konuda öncelikle bir kamuoyu oluşturu.malıdır. Belediyeler hukümetlertn yardımcısı olmalı; ama hükümetlere evuç açmaktan kurtanlarak kendi özerk ekonomılerine yaslandtnlmalıdır. Bu da belediyelere politıfc yaklaşun yerine bilimsel yaklaşımla olacaktır. Filistin Halkıyla Dayanışma Haf tası BtR ULUSAL KURTULUŞ HAREKETÎNÎN TEMSÎLCÎLEBİ İLK KEZ TÜBKÎYET)E FtLtSTtM KUBTULUŞ ÖRGÜTÜ KOROSÜ VB FOLKLOR EKtBl SPOR VE SERGÎ SARAYI, 18 Anlık 1976 Cumartesl günü saat; 2030 Daretiyeler. TMGT (Istiklâl Caddesi 471/2 Tünel • I s t ) Tel: 43 00 08 43 00 09 Te 18.12.1976 cumartesi günü Spor ve Sergi Sarayı gışelerinden temin edileoilir. T O R K İ T E VÛ1AA GENÇLÎK TEŞKİLA'n (CumhuTİyet: 13725) IIZDEH OIMAYAKA CEZA AP lideri Sayın BMbakmn Demırel, Izmir. Istanbul, Ankara'da Beledlye seçimlerinln aonuçlannı mılli ıradenın bır sonucu olarak gbrememekte ou uç yerâe seçimi kaybetmış olmak* tan a»ın bir öfke duymaktadır. «Madem kl bize rey vermediler; öyleyse bu üç şehrin bize oy vermeyenleri gorsUnler kl bız ıatemezsek burada yasamayı ınsana zindan ederiz.» Bu bir ülkenin şu ya da ou formüüe basına. yönetimine geç POUTİK TAKUJIM Türkiye'nln büyük betodlyelennden bınsinin başkam olarak Uç yıllık bir deneyden sonra ınançla diyorum ki bu hüicümet kesinlikle belediyelenn ekonomik bağımsızlığuu istememekte, belediyelenn Anayasa temınau aJtında bağımsız bır orgüt olarak kendı ekonomısme yaslanarak bu ozerklığl sağlamasından kork AÇIK OTURUM «Demokratîk Üniversite» KAT1LANLAR TARtH YER TÜ5IÖD TUMAS İYÖD : Prof. Dr. Nurı Karacan, Doç. Dr. Gencay Gürsoy, As. Dr. Burhan Şenatalar, Bülent Uluer.. : 18 Aralık 1976 Cumartesı, Saat 14.00 : Kazablanka Gazınosu, TEPEBAŞI : (Tüm öğretim Üyeleri Derneği îst. Şb.) : (Tüm Asıstanlar Demeğı Ist. Şb ) : (Devrımcı Gençlık Demeklsri Federasyonu | Uyesı) GDKSEN ÜNİVERSİTEYE GİRİŞ FEN SINIFLARI LISE SON » ARALIK İİ'NİN Ankara fktisadî ve Ticarî ilimler Akademisi Kooperatifçilik Enstitüsü Müdürlüğünden : Enstitümüz Usans Ostü Bilim Damanlığı (Master) programı 6. Devresırte yüksek öğretim mezunlartndan BEKLEMEULER 5 ocak Öğrenci Alınacaktır Gerekli biiguer çaüşma aaatlen ıçerlslndB E!nstltO SekreterUğlnden öğrenilebülr. Kayıtlar: 20 Aralık 1976 Ue 10 Ocak 1977 Urthleri arasında yapılacaktır. Adres: Ankaı* IkUsad! ve Ticarî îltmler Akademisi Koeperatıfçüik EnsUttteü Kat: I. (Eskiblna) Tel 132055/303 Beşevler ANKARA, (Basın: 29090 13712) İLAN Millî Eğitim Bâkanlığı YaykurAçık Yüksek Öğretim Dâiresi Başkanlığından Dalretm» santrahna ait telefon numaralan 23 51 36 • 37 iken •CTUR<«M0>4uı>S<lM>e\ttl 2 8 5 9 7 0 (Cumhuriyat: UT151 Muhtelif Cins Marka ve Model 10 Adet Taşıt Açık Arttırma Suretiyle Satılacâktır Şartnamelert Ankara'da Genel MUdUrlük Malzern* Satınalma ve tkmal lle tstanbul'da Malzeme Şube ve Iz* mlr'de Bolge Müdürluklenmızden temın edilebÛlr. Açık arttırma 27 aralık 1976 gunü saat 14.00'de Ankara' da Genel Müdürlük Malzeme Satınalma ve tkmal Müdurlüğünde yapılacaktır Ofısımi2 2490 nyuı kanuna Ubi değildir. TOPRAK MAHSULLERİ OFtSt GENEL MÜDÜRLÜK (Basm 29552 1371S) Ankara 23 70 60 64 (5 hat) olarak değışmlştır. Duyurulur. (Basın: 29726 13718) îstanbul iktisadî ve Ticari ilimler Akademisi Senato Başkanlığından : Akademimlze bağlı Işletme Yüksek Okulunun İçinde bulunduğu yerin yetersizlıği karşısında, Udncı, üçüncü ve dördüncü stnıflarda öğretunln bir an önce sağlanabilmesi içın, blrinci stnıfa kayıt ve kabul edilen öğrencılenn Akademiye ve bağlı yüksek okullaruıa paylaşılmasına karar verilmıs ve durum gazetelerle duyurulmuştu. Bv. duyurumuzu oğrenemeyenler için, öğretime bir an önce baslıyabümeleri amacıyla 2212 1976 çarşarnba akşamına kadar süre tanınmıştır. Bu oğrencilerin Işletme Yüksek Okulu Müdürlüğüne doğrudan veya taahhütlü olarak posta ıle baçvurmalan duyurulur. (Basın: 29786 13710) KADIKÖY iKiNCi SULH HUKUK HÂKiMLiĞiNDEN: (Sayı: 1976/1127) Kadıköy, Göztepe, Hane 35,CTlt21, Sayfa 75'de nüfusa kayıtlı ve Kidıkoy, Goztepe, Ebru Sokak, Konak Apartmanı, 1/10 da ıkâmet eden Ertekm ve Tomris'ten 9/9'1962'de dogma Ayşe MUçe Azertdrk ile 25/5/1964^6 doğma Ali Perruh Erkan Azernirk'ün ane ve babalannm vefatı sebebiyle aynı yerde ıkâmet eden dedelen Ferruh Faruk Azerturk'un vası tayınıne 30/11/1976 tanh ve 1976/1357 sayı ıle karar ver.ldığı ılân o.unur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle