02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
E'&onomi Ekonomi 1977 yılında 909 milyon dolarlık proje kredisi kullanabilmek için en az 10 milyar dolarlık dış proje kredisi bu lunması gerektiği bildiriliyor. Bu durumda 15 milyar liralık dış proje kullanımı bir «hayal» olmaktan öte anlam taşımıyor. Füsun ÖZBiLGEN Ekonomi Ekonomi ... Ekonomi Ekonomi • •• Ekonomi Ekonomi ••• Ekonomi Ekonomi amu tktisadi Teşebbüslerinin işletme finansman ve yatırım konuları ile ilgili yetkililer, MC'nin ekonominin işleyişi içinde çok önemli yeri olan bu kuruluşlan günden güne bir çıkmazın içine sürdügünü belirtmektedirler. Maliye Bakanhğmda yapılan tahminler 1977 yıhnda Kamu Iktisadi Teşebbüsierinin 13 milyar lira zarar edeceğini ortaya koymaktadır. Bu kuruluşlar içinde en fazla zarar etmesi beklenen kuruluş 4,5 milyar lirayla Türkiye Kömür lşletmele ridir. 1977 yıhnda Devlet Derair Yollan'nın 2.5 milyar lira, PTT'nin 2 milyar lira, Şeker Fabrikaları AŞ'nin 1.5 milyar lira. Denizcilik Bankası'nın 1.5 milyar lira, Etibank'ın 1 milyar lira, Türkiye Zirai Donatım Kurumu'nun 3.5 milyar lira zarar etmesi beklenmektedir. KİT'lerin görev zararlarının her geçen yıl art tığını belirten yetkililer. bu kuruluşlann bilinçli bir şekilde zarara sürüklenmekte olduklarını kaydetmektedirler. 1977 yılında KİT'lerin görev zararlan ve diğer işletme faaliyetlerinden doğan işletme açıklannın 19 milyar lira olacağı hesap lanmaktadır. Bu kuruluşlara 1977 programı ile de 62 milyar liraiık yatırım görevi verilmiştir. Böylelikle önümüzdeki yıl KÎTIer için temini ge rekli finansman tutarı 81 milyar lira olarak belir lenrniştir KİT'ler için gerekli olan 81 milyar liralık finansman kavnağının tümüyle karşılanmasının olanaksız olduğu belirtilmektedir. 1977 yılı programında KİT finansman açığını karşılamak için gös tenlcn kaynak!ar, 18 milyar lira bütçeden, 15 milyar lira dış proje kredisi, 20 milyar lira Devlet Yatırım Bankası. 10 milyar lira dış para piyasalarmdan borçlanma, 10 milyar lira özel fon, 4 milyar lira sanayi gelistirme fonu, 2 milyar lira 20 sayılı petrol fonu ve 2 milyar lira da kuruluşla nn alacaklan İşletme lçi tedbirlerden sağlanacak kaynak olarak toplam 81 milyar lira olarak belirtılmiştir. Ancak kâgıt üzerinde gbsterilen bu 81 milyar liranm gerçekleşmesinin. ekonomik gelişmeler gözönüne ahndığında imkânsız olduğu prtaya çıkmaktadır. K KAMU İKTFSADİ TtŞEBBÜSLERİ HER GEÇEN YIL ÇIKMAZ\ SÜRÜKLENİYOR SANAYiNiN YATIRIMLAR IÇİNDEKI PAYI DÜŞTÜ Uluç GÜRKAN 1976 Yılı Kalkmma Hızı Göstergeleri ( 1 9 7 6 FiYATLARIYLA MiLYON TL.) <A|tA yılında sanayileşme yolunda harca1H/İ1 nan çabaların yetersiz ve önceki yılw w * * ların gerisinde kaldığı belirlenmiştir. G«ri kalış, ulusal şelir artışmın yavaşlaması ile Üçüncü Beş Yıllık Kalkmma Plam'nm en hızh büyüyen sektör olmasını öngördüğünü sanayiin temel atma törenlerine feda edilmesinin sonucu olmustur. Kalkınmanm yalnız gelir artışı boyutunu yansıtan ulusal gelir büyUmesinin 1976 yılında yüzde 3,1 olması hedef alınmış, ancak şçrçekleşme Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından kasım ayında yapüan en son tahmin uyannca yüzde 7,2'de kalmıştır. Bu büyüme hızına. bu yılki fiyat artışlarınm geçen yıldan daha düşük bir düzeyde, yüzde 13.3 olacağı varsayımıyla ulasılmıştır. Devlet İstatistik Enstitüsüne göre, fiyat artışları 1975 yılında ise yüzde 16.0 oranında gerçekleşmiştir. Devlît İstatistik Enstitüsü'nün ulusal gelir tah minine esas olan 1976 yılı fiyat artış oranı sağlıklı görünmemektedır. Ticaret Bakanlıgı tarafından turulan toptar. eşya fiyatlan ve geçinme endeksleri ile Devlet İstatistik Enstitüsü'nün kendi tüketici fiyatları endeksi, bu yıl fiyat artıslannın geçen yıla Köre hızlandığını ortaya koymaktadır. Bu koşullarda. önceki vıllann büyüme rakamlan geriye doğru gidilerek düşürüîmedikçe, 1976 yılı için daha yüksek oranda bir gelir artışı olası olamayacaktır Ulustıl gelir düzeyindeki olumsuzlaşma yanında, ekonominin yapısındaki de£işmeleri belirleyen gös tergelerde de beklenen gelişme sağlanamamıştır. Sanayi gelirinin yurt içinde yaratılan gelire ora197fi Program Hetiefi •i 8.1 7,5 0,7 12.5 7,1 18,0 12,6 65,1 43,5 1,5 1975 Gerçekleşme Milvon TL. 606.012 531.646 0 o 22,3 340.224 13.390 320.412 6.422 42.662 •o 40.0 '•* Gayrisafi Milli Hasıla Gayrisafi Yurtiçi Hasıla Sanayi Geliri GSYİH U ) Sanayi Üretimi Madencilik îmalât Sanayil Enerji Sanayi Yatırımlan Sanayi Yat. / Toplam Yat. Yatırım Malları îhr. / Toplam îhracat (x) Oransal paydaki Heğişm*. 1978 Gerçekleşme Tahnıini 31üyon TL. 649.524 575.348 ' . 22,9 385.858 14.402 364.004 7.452 54.701 "o 37.9 ".» 1,4 Yüzde Dcğişim 76 75 7,2 8,2 0.6 13,4 7,6 13,fi 16.0 28,2 1,6 KATNAK: 1977 yılı programı. GELECEK YIL TÜRKİYE KÖMlR İJLETMELERİ NİN 4.5 MİLYAR; DEVIET DEMİR YOLLARININ 2.5 MİLYAR; PTT'NİN 2 MİLYAR; $EKER FABRİKALARI A İ ' N İ N 1.5 MİLYAR; TÜRKİYE ZİRAİ DONATIM KURUMUNUN 3.5 MİLYAR LİRA ZARAR ETMESİ BEKLENİYOR. nırın bu yıl binde 7 oranında arttınlması öngörüldüğü halde, beklenen binde 6'hk bir yükselmedir. Kaldı ki. bu, sabit fiyatlarla kaydedilmiş bir »elişmedir ve Devlet İstatistik Enstitüsü'nün gerçekçı olmayan fiyat artışı vsrsayımından etkilenmektedir. Cari fiyatlarla yapılan hesaplamalar, sanayi gelirinin toplam yurt içi gelirdeki paymın 1975 deki yüzde 20,0'lık düzejinden yüzde 19,6'ya indi YORUM Yalçın DOĞAN ' n T l i r ' k l i s a t Konıtresinde iktisat eçitimlnin önemine değinen K»7im Karabekir 9Öy « . llmin yalnız din lahsili olmadığını, beşikttn mf7ar» kadar öğrenilerek ilmin iktisat ilmi oldufu rm redildiei halde, asırlarca sahuların keyfi harekeUcrivle bundan gafil kaldık. Madem ki işe befikten baslavaca^ız. rnadem ki beşikten mezara kadar IktiMdiyat ile mrşjrvıl olacağız. ninnilerimiz. türknlrrimiz ikti«at terennümlerîyle dolmalı, masallarımız, temsillrrirniz ik tisat ruhları ile mrşbu olmalı, daalarımız, vaazlarımv, hutbelerimiz iktisat emirleri. iktisat telkinlerİTİe halkımızı irşad rtmeli...» iktisat eâitiminin önrmini belirtirken Karabrkir'iıı kııllandısı abartmalı trrminoloji «anki hir ba^ka açıdan gerçeli dile eetirmektfdir. Karabekir her yerde ve her zaman iktisat eçitiminin üzerinde unemle durulması amacıyla «iktisadın masallara cirmesini» savunurken, yarım yiızjılı a»kın siiredir üniversite ve >üksek okullarda okutulmaktn o!an ıktlsat (tfrçek hir «masal» niteltğine dönüsmiiştür övlrsinr toplumdan kopuk, nylpsine sovnıt, tiylrsinr anlamsiz vr bıınlardan dolayı varolan iiretlm iliskilırinin snrdürülmesini ÖTlesir"" saglamaya vönelik Türkive'de iktisat ve ticaret rğitiminin yaklaşık TÜZ yıllık bir tarihi vardır. Öncelcri Alman ve Fransıı etkisi altında ve oradan yapılan aktarmalarla »ürdürülmeye çalışılan Türkiye'deki iktisat eğitimi. soııraları lnsiliz ve de özellikle Amerikan etkisi altına eirmi?tir. Aslında, anılan öğretim biçimiylc nereden aktarıldı^ı konusuyla. o dönemin siyasal dış ilişkileri arasında tam bir özdeşiik bulunmaktadrr. Kapitülasvon ilişkileri hanji ülkeyle TOfnmlaşmışsa, o ülkenin efitlmini. o ülkelerin iktisat sistnnini yansıtan öğretilerin vav(;ınlastığı Rörülmektrdir. Batıdaki çelijim «erek ili<kiler siştemi, (fçrekse onların tarih»Fİ asamalarıyla birlikte ttbsl edilmektedlr. İktisat düsünce tarihi fizyokratlarla önemli bir modfle kavıışmustur kendi döncminde. SermaTenin yavaç vavaş güçlenmeye başladığı, kapitalizmin tarih sahnesine çıkmava yöneldiği dönemde, reodalizmin «kötülüklerinin anlatılması gerekmektedir. Feodalizm) bilim açısından» yıpratmak gerekmektedir. O halde, drvletin tek bir vergi alması ırerektiği düsüncesi ortaya konulmalı ve s e n e t i n tek kaynağının» toprak oldniu konusu Işlenmflidir. Feodalizme tepki olarak doğan kapitallzm, kısa bir süre sonra kendi •bilimini de yaratmıs ve geleneksel (klasik) iktisat öğretisi •bilimnltellfine kavuşmuştur. Kapitalinn selistikçe. bunn EÖzlerden ırak tutmanın yollan bellrlenmis ve geleneksel Iktisada yeni yenl modeller ıcetirilmistir. Bilim salt varolan durumu açıklamak için deffl, tersinr belki de bu durumu saklamanın yöntemine dönüsrürülmüştür. Bn amaçla herhangi bir malın tüketiminden dtırulan faydanın ölçülmesinden. bu faydanın son blriminin mallyetine, sermaye birildminin «toplumun çıkarları» yönünde tek elde toplanması gerektiiine ve boj'.ece 8 1 MİLYAR KAGIT ÜZERİNDE KALIYOR KİT'ler için gösterilen kaynaklar içinde en sağlam olanımn bütçe olduğu bildirilmektedır. 1977 bütçesinden KİT'lere verilecek miktar 1 R milyar lira olarak belirlenmiştir. Ayrıca 1977 büt çesi ile Sanayi ve Teknoloji BakanJığma verilen fonlardan 4 milyar lırası da Sanayi Geliştirme Fo nu olarak KİT'ler için aynlmış ve böylelikle büt çe kaynağı 22 milyar liraya çıkmıştır. 1977 bütçesi kendi içinde açığı yüksek bir bütçe olduğu için bütçeden KtTlere kaynak sağlamak üzere Merkez Bankasınm hazineye kısa vadeli avans iş lemine başvurulacağı bildirilmektedir. Bu yöntem Ae Merkez Bankası'nın para basması anlamı na gelmektedir Özel fon karşılığı olarak gösterilen 10 mılyar lira ise KÎT'lerin çıkardıkları bonolara «Hazine kefaleti» verilerek Merkez Bankasına kırdınlması yoluyla saglanmaktadır. Hiçbir sarşıhgı olmadan Maliye BakanlıSttun verdiği kefalet ile Merkez Eankasına kırdınlan bu bonolar Merkez Bankasının karşıhksız para başmasına yol açmaktadır. Merkez Bankası yasasına göre ancak 4 ay vadeli olarak verilen bu tip avanslann va;ie!eri dolduğunda temdit edildigi büdirilmektedır. 1976 yılında Bütçe Kanunu ile Maliye Bakanlığına bu yolla 14 milyar liraya kadar kaynak yaratma yetîcisi verilmiştir. 1977 yılı Bütçe Kanunu tasansı ile ise bu miktar 20 milyar liraya kadar yüfcselmiştir. KİT'ler için Devlet Yaürım Bankası Kaynak'.anndan sağlanacağı bildirilen 20 milyar lirahk gehrin ise bir miktar şisirilmis olduğu bildirilmiştir. 1976 yılında bu kaynaktan 12.8 milyar liralık bir gelır sağlanacağı tahmin edilmektedır. 1077 yılı için ise bu miktarın 1976 programına göre yüzde 100 arttırılması «abartma» olarak lutc'.enmektedir. Devlet Yatırım Bankası, KİT'lere sağladıgl bu fonları SSK, MEYAK, BağKur gibi sigorta primlerinden sağlamaktadır. SUNU5 HATASI İktisat öğretimi ile bu düzene katkı «Toplam refahının sa£lanacağina» dejrin her türlü soyut bilgl üretilmiştir. Sovut bilgi tek amaca yöneliUtir. Toplumdaki ürrtim Uiskilerl ırözden uxak tutularak dunımun korunması sağlanmak istenmektedir. tşte Törkive'de tüm hu teoriler «bilim» adına okutulmakta ve htrbiriyle bağlantıları bile açık seçık ortaya konulmaksızın binlrrce gencln kafası kanstırutnaktadır. İçinde bulunduğvmuz haftada Istanbal Ünlversitrsi İktisat Pakültesinin kırkıncı kurulu? rıldonömn kutlanmış ve Türkjye'dp iktisat öğretiminin durumu bir kez daha tartışılmıştır. tzerinde durulmanı gereken bir baskm nokta eeleneksel iktisada Ratı dünyaüinda dofan tepkiler ve bımların TUrkiye'vr yansımasıdır. Batı çok kaba natlarıyla özetlenen eeleneksel teoriye iki ayn tepki duyrnustur. Bunlardan biri Marks'dan. diğeri Keynes'drn <»lmiştir. Batı her iki tepkinin üzeriıte veni katkrlnrda bulunmus ve bunlan geliştirmistir. lşte, 1 ürkiyc <lıki kasıt bu noktada daha da belirırinleşmektedir. l'niver»itelerimizde Marks'a çok az yer verilir. Keynes'in anlatılmadık yanı kalmaz. Nedeni aciktır. Marks'ın tepkisi düzenin yıkılmasından, Keynes'inki korunmasından yanadır. Bunun içindir Id. iktisat öfretilerinde devlet sürekli «sınıflarüstü ve taratsız» ele alınmakta, ılevletin «toplum yararına hizmct t&tn bir otorite» olduğu vurjulanmaktadır. tktisat kitaplarında gelir bölümiine. üretim ilişkilerine. düzenin temelini oluştııran burjuvazi. proletarya, emperyalizm, sömürü fribl kavramlara hemen biç yer verilmetnektedir. Verilse bile, konu çarpıtılmaktadır. Çarpıtma bir yandan bu konularda bilfrlsizlikten kavnaklanırken. diğer yandan da konunun asıl can alıcı noktası beürsinllk kazanmaktadır. Öçretim üyelerinin çok azı bu düzene karsıdır. Ço^unluk düzenden yanadır. Ozel çıkarlanyla, toplumdaki ilişkileri tam bir tutarhk içindedir. İçinde bulunulan iliskileri üretim ilişkileri süreciyle açıklamak ve hunu öretim biçiminin ejitim kuntmlarındakl hir yansıması olarak ele almak dAeenle bdtiııv leşenlerden brklenemez elberte. Okutulanların iyi anlatılmaması ise. işin bir baska yönüdür. «Marjinal maliyetin marjinal hasılata eşit olduğu noktada firma dengeye gelir.» Bu acaba hangi öğTencinin törü önündeki ekonomi olaylannı açıklamakta kullanabileceği bir araçtır. Bu yöndeki örneklerin sayısı RÜnümiiıde okutulan teoride vüzleri aşar. Öfrenci yasadışn çajı ve toplumıı anlamaktan uzak yetisir. Bunlann üstüne tonlumdaki egemen çevrelerin pronaşranda araçlan da eklenlnce bir anlamda haksız rekabet ö|retimi yozlastıncı. düzenl sürdörücü öğretim daha da köklestiıilmek istenir. Bilimin ve bilim adamının politikanın, düzenin sürdürülmesinden yana olan polttikanın, emrinde ounasının doğal sonuçlandır bunlar. Aslında bilimde «dünyavı anlamak değil, onu defistirmektir önemli olan.» Bu yöndeki ujrraslann eüç kazanması ve yoğunlaşması, Türkiyeye dönük araştırmalann yayginlaştınlmasinda görev sadece üniversiteye de|U, belki de artık isçi sendikalanna düşmektedir ğini Eöstermektedir. Sanayi gelirin paymın, cari ve sabit fiyatlara göre biribirinin tersine sonuçlar vermen, cari fiyatların sabit fiyatlsıra dtinüştürülm'esinde esas olan fiyat artış hızmın. sanayi kesimi için öteki sektörlerd?n, örnegin tarımdan düşük tutulmasmdan kaynaklarımaktadır. Devlet îstatistik Enstitüsü'nün ulusal gelir tahmininde sanayi kesimi çerçevesinde fiyat artıs hızı yüzde 8,2, buna karşın tarım kesimi çerçevesinde yüzde 15,3'dür. Oysa, Ticaret Bakanlığının eski ve yeni toptan eşya fiyatlan endeksleri bu yıl sanayide fiyat artışlarınm tanmın üzerinde seyrettiğini belirlemektedir. Cari fiyatlarla saptanan sanayi gelirinin sabit tiyatlara dönüştürülmesinde kullanılan gerçekte düşme eğilimi içinde olduğiınu vurgulayacaktır. 1976 yılmda yüzde 12,5 oranında artması öneörülen sanayi üretiminde yüzde 13,4'lük bir gerçekleşme beklenmektedir. Bu ılişikteki tablodan da izlenebilecegi gibi, madencilik ve enerji üretimindekı büyümelerdsn etkilenmıştir. Sanayi üretiminin yüzde 95'ini kapsayan imalat sanayiinde ise yüzde 18.0'lık hedete karşın, sağlanan artış yüzde 13,6 olmuştur. ö t e yandan. imalat sanayünin alt bölümlerine bakıldığında, plan ve programda öngörülen bünye değişikli*inin de sağlanamadıgı izlenmektedir. Tüketim mallan sanayünin 1972 yılında imalat sanayii içinde yüzde 46,6 olan payının plan dönemi sonunda yüzde 38,3'e düşürülmesi hedef alındığı halde. 1976 yılı gerçekl^şmesi yüzde 47.7 olarak hesaplanmaktadır. Tüketim malları sanajiı ıstenilenden nızlı bir gelişme gösterirken, an» mallan ve yatınm mallarında büyüme yavaş olmaktadır. Ara mallannın imalat sanayiinde 1972'de yüzde 39,4 olan payımn 1977'de yiizde 44.2'ya çıkartılması hedef alımrken, bu yılki gerçekleşme yüzde 36,2'de kalmıstır. Yatınm mallannın 1972 de yüzde 14,0 olan payının da 1977'de \4izde 17,5'e çıkartılması hedef alımrken. bu yılki gerçeklesme bekleyiş,l yüzde 16,1 seviyesındedir. 1976 yılında Cephe iktidannın sanayileşme edebiyatına ve sanayi yatınmlarında yüzde 65 oranmda arüş sağlanacagmın proşrram hedefi olarak ilânma ragmen. gerçekleşme tahminı yüzde 28,2 oranında bir artışJa yetinildigini simgelemektedir. Bu arada, sanayt yatınmlarının geçen yıl yüzde 40.(1 olan toplam yatmmlar içindeki payı da bu yıl yüzde 37,9'a düşmüştür. Sanayldeki, Devlet tstatistik Enstitüsü'nün fiyat artış hızlannı gsrçek dışı bir biçimde kullanmasına rağmen, gizlenemeyen duraklama. TürWye'nin ihrmcatına da yansımıştır. Geçen yıl toplam ihracatın ytizde 3S,9'u sanayi mallarından olusurken, bu yıl bu oran yüzde 2».*'a kadar gtrilomıştir. İhracatta yatınm mallannın payı da geçen yılki vüzde l,61ık seviyesinden yüzde 1,4'e düşmüştür. Sanayileşmenin, yapısal degişmeleri gerçekleş tirmede ve istihdam olanaklannı arttırmaktaki etkileri dikkate ahndığında. 1976 yılı, gelecek yıllara önemli darboğazlar aktaran ve çok lâf edilip az iş yapılan bir yıl olarak anımsanacaktır. İSTİHDAM DIŞI KALANLARIN 5AYILARI HIZLA ARTIYOR ızU nüfus artışı ve kentleşme. istihdam konusundaki sonınlann büyümesine neden olmaktadır. İşgücU kullanımının kaynaği olan 1564 yaş gnıbunda istihdam, bir önceki nüfus sayımının yapıldığı 1970 yılında 13 milyon 674 bin kişi iken, 1975'de yüzde 14,7lik bir artışla 14 milyon 319 bin ö ş i y e çıkmıştır. 1977 yılı programında istihdamın içinde bulundugumuz yılda 14 milyon 621'e ulaştığı hesaplanmıştır. Euna karşılık 15^4 yaş grubu 1970 ve 1975 yılları arasında yüzde 15,7'lik bir artışla 19 milyon 197 binden 22 milyon 215 bıne çıkmıştır. Bu yaş grubunun 1976 yılmda 22 müyon 905 bine vardığı tahmin edilmektedir. Aşağıdaki tablodan da izlenebilecek olan bu gelişme, işgücü kullanımının kaynağı olan nülusun istihdam hacminden daha hızlı arttığıru ortaya koymaktadır. Kısaca, işgücü kullanımı olanakl a n sınırtı. bir anlamda yetersiz kalmıstır. (Bin Kişi) 1564 Yaş Grubu îstihuam İstihdam Uışı 1970 19.197 13.S74 5.523 1975 22.215 14.31!) 7.8V6 1976 22^05 14.K21 «.2«4 1564 yaş grubunun yaratılan yeni iş olanaklarından daha hızlı artması, istihdam edilmeyen faal nüfusun sayıca büyümesine yol açmaktadır. Bu arad, 1976 yıh için Devlet Plânlarna Teşkilâtmca yapılan tahminlere göre, istihdam öışı r.alanlann 2 milyon 79 bini işgiicü tazlası (gıziı ve açık işsiz)dir. îstthdarnm Üçüncü Plan dönemi içinde (19731976) kesimler arası dağılımına baktığımızda, tarım kesiminde 80 bin kişilik bir azalmaya karşılık, sanayide 229 bin ve hizmetlerde 657 bin kişil'.k artışlar görülmektedir. Hizmetlerdekı an şişkinlik gizli işsizliği belirleyen açık bir kanıt o'.mastadır. Öte yandan 1976 yılı KÎT dengesinde «oto finansman» olarak gösterilen ve KİT'lerin yüzde 49'unun özel sektöre satılması anlamına gelen hüküm Anayasa Mahkemesince iptal ediittığmden bu yıl KİT finansmanı için böyle bir kaynak gösterilememiştir. Ancak bu kuruluşlann alacaklan işletme ıçı tedbirlerle 2 milyar liralık bir kayrıak sağlanması öngörülmüştür. Bütçe üe ilgüi ozmaalar. böyle bir takdim şeklinin en azından «ayıp» olduğunu ve bütçe sunuşuna aykırı düştüğünü bildirmişlerdir. Kuruluşlann ışletme ıçi tedbirlerle kaynak yaratmalarının ayn bir gelır kaynağı olarak gosterilemeyeceği, bu kalemın işletme açığı içinde ve bu açığı azaltıcı yönde bulundurulabileceğı bildirilmiştir. H KREDİ HACMİ 3.5 MİLYAR LİRA DAHA ARTTI M Dl$ BORÇLANMA KİT finansmanı için gösterilen bir diğer önemli kaynak ise büyük ölçüde dış borçlannıaaır. KİT'lerin 1977 yılında 15 milyar lira (909,1 milvon dolar) proje kredisi ve 10 milyar lira (t>Oö müyon dolar) Avrupa Para Piyasalarından öorçlanma yapması öngörülmüştür. Bu miktarlanrj «hayalı» görünümü ise Ödemeler Dengesi rakamlan ile olan uyuşmazhğırtdan anlaşılmaktadır. 1977 programında yer aian ödemeler dengesi taiunıninde kamu sektörünün kullanacağı tüm 3ış proje kredisi lutan 850 rmlyon dolar ularak gosıerüdıği halde KİT dengesinde KİT'lerin kulUnacağ' dış kredı miktarı 909.1 milyon dolar olarak jaenıcler dengesi rakammı aşmaktadır. Bu da dengeler arasındaki tutarsızlığın açık bir görünümürıü sergilemelîtedir. Ay!ca dış proje kredileri önemli projelerin bütününün dış finansmanı ıçın bağlanan ve proje bitene kadar etap etap kullandırılan kredilerdır. 1977 yılında 909 milyon doiarlık proje kredisi kullanabümek ıçın en az 10 milyar dolarlık dış proje krsdisi bulunması gerektiği bildirilmektedir. Bu durumda 15 mily3r lirahk dış proje kullanımı bir «hayal» olmaktan öte anlam taşımamaktadır. Nıtekim 1976 yılı programında da 4t>8 milyon dolarlık dış proje kullanımı öngörüldüğü halde ancak 38ü milyon dolarlık kredi kullanılabileceği tahmin edilmektedir. Avrupa para piyasalanndan kullanılme.sı öngörülen 10 mılyar liralık kredinin de aynı şekilde «Büyük ölçüde hayal» olduğu ifade edilmektedir. erkez Bankasının Deııı oıan s araıiK haftalık durumu, rezerv mevcudunun yılbaşındaki düzeyine göre 337 milyon dolar azalmış olarak 670.2 milyon dolara indiğıni ortaya koymuştur. 146,4 milyon doları rehindeki altınlardan oluşan bu miktar brüt rezerv, son beş yılm en düşük rakamıdır. Kasım 1971'de 624,0 milyon dolar olan brüt rezervler aralık 1971'de 735,8 milyon dolara çıkmış ve işçi dövizi girişlerine bağlı hızlı bir yükseime eğilimi göstererek 2 milyar dolan aşmıştır. 1974 yıh içinde yeniden gerilemeye başlayan rezervler, bu yıl sonunda oldukça kritik bir noktaya oturmuştur. Brüt rezervlerde özellikle son iki hafta içinde hızlanan erime paralelinde net rezervler de eksi yöndeki büyümesini sürdürmektedir. 3 aralık ıübariyle net rezervler eksi 3 milyar dolan aşmıştır. MERKEZ BANKASI HAFTAUK DURUMU Son AKTtF Altın ve döviz mevcudu Kamu kesimi kredileri Özel kesim kredileri Tanm kesimi kredileri Diğer aktifler (DÇM karş.) TOPLAM PASİF Emisyon hacmi Döviz borçları (Knv.) Merkez Bankası mevduatı Mevduat munzam karş. Diğer Pasifler (DÇM karş.) Brüt rezervler Net reıervler 3.12.1976 12.993 71.232 17.439 21.671 55.595 178.931 56.021 1.600 7.936 34.353 79.021 670.3 3.000,6 (MİLYON TL. REZERVLER MİLYON DOLAR) Önceki •'. Fark 1,8 2,3 10,9 0,5 2,7 2,7 6,4 7,3 7,9 0,9 1,9 8.6 0,9 Bir Yıl En Yüksek 17.671 71.232 17.439 21.672 55595 178.931 1978 En Düşük 12.800 39.568 5.295 13.076 39.971 119.862 39.455 397 6.352 28.646 40.289 «70.2 3.000,6 5.12.1976 15.562 38.871 8.303 15.197 39.263 117.196 42.008 948 4.630 28.137 41.473 974.3 1.06S,6 KİT'LER BATIRIUYOR Sonuç olarak 1977 yılı KİT açığını karşılamak üzere gösterilen Kaynaklar bütçeye ve «p?.ra basına»ya dayandırılmıştır. Bütçeden yapılan ödemeler de KİT'lerin üriin ve hızmet fiyatlarındaki açıklann sübvansıyonuna lıarcanmaktadır. KÎT yatırımlannı karşılamak ise para basma ve bu yolla enflasyonu karnlama yönt?mlen ile sağlanacaktır. Bu durum yatınmlarm değer olarak gerçekieşmesıne yol açsa dahi fizikı gerçekle.şmelerinin çok düşük kalmasına neden olmaktadır. öyle ki, bir yatırım parasal olarak yüzde 101 tamamlandığı halde tizıkı olarak ?.n«k yüzde 5060 oranmda gerçekleşebılmektedir. Cephe ortak lıgır.m yatırım yapma ve temel atma edrbiyatv nın ardmdaki e?rçek, bataSa sürüklenen KÎI'ler ve bir türlü bitırilemeyen yatırımlar olarak belirmektedir. Rezervlerdeki olumsuz gelişmeler döviz darboğazını sergilemekten ve ithalât taleplerinde yeniden gecikmelere neden olmaktan öteye, emisyon hacmı üzerinde de etki yapmaktadır. Eezervlerdeki son haftamn 62,6 milyon dolarlık azalma, Merkez Bankasına emisyon hacmini 1 milyar 33 milyon lira daraltma olanağı vermiştir. Yübaşından bu yana kaydedilen 337 milyon dolarlık erime de emisyonu 5 milyar 392 milyon hra düzeyinde daraltıcı yönde etkı yapmıştır. Buna karşın. emisyon hacmi, son haftada 3 milyar 417 müyon lira, yılbaşından 3 aralık gününe değin ise 15 milyar 83 milyon lira genişlemiştir. Emisyondaki genişlemenin önde gelen nedeni Merkez Bankası kredilerindeki durdurulamayan büyüme olmuştur. Son hafta içinde Merkez Bankası kredileri 3 milyar 452 milyon lira artmı^tır. Artışın 1 milyar 716 milyon lirayla yansına yakın bölümü özel kesime gitmiştir. Merkez Bankası kredilerinın yılbaşından buyana olan artışı ise 44 milyar 684 milyon lirayı bulmuştur. Bu artışın ise, 31 milyar 640 milyon lirası kamu kesimıne, 8 milyar 270 milyon lirası özel kesime, 4 milyar 774 milyon lirası da tarım fcesimine gitmiştir. Böylece. Merkez Bankası kredileri içinde kamu Kes:minin yılbaşında yüzde 60,3 olan payı yüzde 64,6' ya, özel kesimin yüzde 14,0 olan payı yüzde 15,8'e çıkarken tarım kesiminin payı yüzde 25,7'den yüzde 19,6'ya düşmüştür. Ekonominin bütün kesimlerinde gözlenen finansman sıkıntısı, öncelik kamu ve özel kesime tanınarak Merkez Bankası kaynaklarından karşı lanırKen. emisyondaki genışleme yüksek oraniı liyaı artışlarını haber vermektedir. Fiyatlar genel düzeyinde ekim 1975de başlayan nızh artışlar, emısyon nacmindeki sürekli büyümeye baflı ola rak önümüzdeki aylarda da devam edeceğe be:ızemektedır. 56.021 3.622 10.469 34.353 79.021 1.054.9 1.010,1 Kenan MORTAN T Dıs turistik geziler yasa dışı uygulamalar ile körükleniyor ürkiye'de son zamanlarda bir moda haline getirilmeye çalışılan «grup» halinde yurt dışı gezilerde yasa dışı uygulamalara yer verıldiğı görülmektedir, Şirketler yarattıklan yeni fonnülle özellikle orta gelirli gruplarda yurt dışına gidişi körüklediği anlaşılmaktadır. Bazı gazetelerde büyük turizm şirketlerinin «X tatasına 570 dolar ve 16.500 lira ile gidiş dönüş seyahat yapıyoruz» biçimindeki duyurulan yeni uygulamanm tipik bir örnegidir. Türk Parasını Koruma Kanununa göre çıkarılan son tebüğ ile yurt dışına çıkma nakkına sımr getirilmemekte, ancak buna karşüık bütün bu dış seyahatlerde Türk lirası karşüığı alınacak döviz 600 dolar ile sınırlanmaktadır. Kişi, ilk yurt dışına gezide 400 dolar alırsa geriye bir çıkış hakkı kalmakta, asgari döviz gereği olan 200 dolar alınması halinde ise daha iki kez çıkış olanağı belirmektedir. Bir dış gezi için 570 dolar alan kişiye bu durumda gezisi için örnefin 21 gün ögle ve afcjam yemefi ve de çeşitli harcamalan tçin 30 dolar Kalmaktadır. Bu durumda kişi seyahat gereklerini karşıiayabümek için yasal olmayan yoUardan döviz almaktadır. Uygulamada garip olan bütün bu gelişmeler karşısında «1 dolar borç döviz» için çırpınan yetkililerin suskun gözükmesidir. Türkiye'nin dış seyahat giderleri içinde yüzde 62lik payı ile ilk sırayı alan turistik seyahatlerin döviz limıtini aşmak seyahat şirketlerine ikinci bir yol dx>ha buldurmuştur. Buna göre 1618 sayılı yasanın kitlc turızmini düzenleyen maddesindekı boşluktan yararlanan şirketler, 600 dolar hakkını kullanan vatandaşinr îçüı Kambiyo Müdürlüklerinden özel bir onay almaktadırlar. Onayda Kambiyo Müdürlüklerinin kaşesini taşıyan yaada şöyle denilmektedir: « şirketinin tarihleri arasında düzenledikleri turuna katılacak olan pasaport sahibine 1618 sayılı yasa gereği dövtz tahsis edilmiştir.» Bu biçimde alman onaydan sonra 600 dolarlık hak kolaylıkla aşılmakta ve kişı sonsuz olarak yaptığı seyahatlerle istediği kadar döviz alarak Tiirklye'nin dnviz kaybına neden olmaktadır. (Devarru 9. sajfada)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle