29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
m lfc oJarak açık havada resim yspan Fransıs tzlenımcı ressamlann, her şeyi gdze alıp açtıkları ük sergiye gelen, günün ünlU resım eleştırmenı Louis Leroy, bu resımlpve bskar bakmaz kavramış yemlığı ve hemen pardesusunun yatos'nı kaldırmış; «Ne oidu?» dıye scranlara da «Soguk esıyor» demış. îzlenımcı ressamların ortaya koydukları yenıîık denlı hoşa gldicı olar bu anlayış, bu çabuk fcavrama sanatın gelıştnesı bakımından ne yararlıdır' Gerçt Louıs Leıoy'un, 1874'te açılan o sergı ıçın kullandığı «Izienımcılerın sergısı» sozu, alaylı bır sozdü o zaman Monet'nın «Gunün doğuşu împressıOL» adlı resmını araç kılarak gınşmıştl bu alaya eleştırmen, ama olsun, ne yapıldığım anlamıştı ya, sız ona bakm. Bır toplumda sanat yaşamının varlığı, sadece sergıler açılaıası, kıtaplar basılması, oyunlar oynanması ıle tanıtlanamaz; bJ urunlenn gorduğü ilgi, uyandırdığl tepkıdır canlüığı sağlayan. Sozgelışi, bizde şunn nerdeyse hıç bır yankı uyandırmavan bır durumda ouJunması, bu açıdan çok duşunöurucüdur. lyi şıırler yazılmıyor mu' Yazılmaz olar mıı hıç, ama çevre kapaîı ona, ondakj yenıUğe, işçılığe, tada G«rçı suçu topluma yükleme çabasında, sar.atçıyı, yazarı, ozanı sorumdan kurtarmak nıyetının gızlı olduğunu soyleyenler busbutun haksız sayüamazlar; ne yaparsınız ki toplumlar, heie hele toplumlann varlıklı katları sanatı, yazını beslemek eorundadırlar «uygar» sıfatını kazanabılmek Içın. Daha sonra anlasalar da olur. Eski dojtum, değerli ressam Agop Arad'ın kırkıncı sergısı açıldığj giln ben Konservatuvar' dakı bğrencılerımle Çanakkale'deydım Troya'yı gormeye gıtmıştık, bulunamadım Buyuk Tsrabya Otelı'ndekı açüış torenınde. Ama ondan bır kaç gun once, bız uç beş arkadaşına Arad sergisını gostermıştı. Boylece onu kutlama fırsatını bu!duğum ıçın sevınçhyım. Sergiye gıderken orada bem şaşırtacak yenjlıklerle karşılasmayacağımı bılıyordum. Tanıdığım Arad'ı buldum ve her zamankı gıbi se\dim o karakterll, ustaca yapılmıs, bellı bır sanat anlayışını yansıtan resımlen. Agop Arad, yaşamımn en canlı kesıtlennden yakaladığı figurü, saf dıyemeyeoeğım, ama Liman Sergısl yıllanndan berl sürüp gelen ustalıgını dızgın altında tutan, neşe ve şaşkınlık vericl bir çocuksuluk ıle, vurucu olmadan yansıtılmış bır gerçekçılığı bıraraya getırerek tuva lırun orta yenne koyduktan sonra, arkada bvlesıne seçkın ve özgur bır boj'ama teknığıne vanjor kı, ıki plan arasında gıdıp çelen gdz, öncellıği aramaktan vazgeçıp butünün masalında kalıyor. Evet. gerçekhk bir masal tadı taşır Agop'ta, yaşarnla sanatın özdeşleşttği yerdlr bu. s KAÎIM m ı Istlyordu blvisn, bıktıgı P&ıifl*ten sonn, lstanbul eksotigl onu eğlendirıyordu. Bugün bia Afnkalı sanatçılara, yalnızca maske ya da tahta oyma İle uğraşıtuılarını, boyalı reslm yapmamalan ÖJÜdünıi verirsek dogru mu olur? tlerleyememif Ulkelerln esldden kalma tatlı yan lan vardır elbet, ama onlan soyutlayarak beğenmek, işm kolayına kaçmaktır, gelışmis toplum butun yoruculugu ile bemmseneceğı gıbı, gerı kalmış toplum da, eğer beğenıhyorsa, tum genhkleri ıçmde beğenılmelı bakahm' Gaugın adada resmını bıtirınce kapağı Parıs'e attı, kalsaydı ya o tatlı ılkellık ıçınde Neyse kı, ressamîanmız genellıkle bu gerçcgm algısı ıçmdedırler. Bir kaç yıl bncesındekl sergısınde değerlı sanatçı ve eleştırmen NurulJah Berk ıle konuşurken ortaya çıkan resım so runlannın çeşıthlığinden ne kerte kıvanmıştım! Oradfl ılle yerlı olmak değıldı ele aldığımız, ıçın de bulundugumuzun değerlendirıhş bıçım ve an layışı idi. Bızde resmın son yıllarda gorduğü ılgıye ge lınce, bu ılgı, resım sanatmdan anlayanlaruı ço ğalması ıle olduğu gıbı, kolleksıyonculuk merakı nın yaj gınlaşması ıle de açıklanabılir Kuşkusuz bunlar bırbırmı tümlejen oluşumlardır, res mın değerı bılınmese kolleksıyonculuk da düşunulemezdı Bugün evınde son otuz, kırk yıllık resmımizın ustalarının yapıtlarından bulundurabılen kışi, kendını mutlu savmaktadır. Bun da yerden goğe haklıdır. Devlet Resım ve Sanat Galensı'nde ovüneceğımiz yapıtlar var, bu galeri zamanla daha da zengınleşecektir. ölmuş ressamlanmızdan, Fıkret Mualla'nm, Turgut Zaım'ın, Eşref Uren'm Bedrı Rahmı'nln, Cemal Tollu'nun resitnlerı coşku ıle aranır olmuştur ve resım sergüennı gormeye gelenler yalruzca sayıca artrpakla kalmamış, burdann an layış düzevlerı de vukselmıştır Nıteklm bir zamanlar «Mustakıl Ressam \e Heykeltraşlar Bır Iığı>nın sergılerını 3 adırgayanlar, sonra «D Gru bu.nun re^samlarına alışmışlar. oradan kalkıp fıgürsüz, soyut resmın tadına değm varmışlardır. Bır bavramdır bugün usta ressamlarımiian sergı açmaları. Keşke Elıf Nacı'nın, Nurı lyem' ln, Abıdln'in, A\m'nin, Cıhat Burak'ın, Nedım Günsur"un, Pemıh Basağa'run, Balaban'ın yenı sergıleri açılsa da gezsek gorsek. Resım sanatı nı yenl yenl sevmeye başlayanlar ıse. genç ressamlara dıkkatle eğılmelidırler, çunku onlar dünj'a içınde kendılerinı hlç bır karmaşaya kap tırmadan resım yapıyorlar, sanki bır dunya res samlanyız dlyorlar. Gdreceksiniz, onlann içmden üniı bütUn dur.yaya yaygın sanatçılar çıkacak. f OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Amaç ve Taktik 1 ldeoloji, bir toplum \eya sınıfa özgü dfişunce ve lnanısların butunluğunden olusur. Birbiriyie uvumlu, birhlri\le bağıntılı fikirler ideolojiyi mevdana getirir: Sermaye simfı ideolojısi; ışçi sınıfı ideolojısı; i'lusçuluk ideolojlsi; Hıristıyan ideolojisı, lslâm ideolojısi; devletçılık ideolojiıi v.b Duşünce kapsamındadır ideoloji; ve evleme geçlrilmesi başka ıstir. Sozgelışi siyasal partiler, toplumda varolan sosjal çuçlrrin, daha açık deyişle sınıf ve katmanların çıkarlarını temsil ettikleri için herbirinın kendine öıgü ideolojlsi sozkonusudur. CHP'nin ideolojısi ile \F veva MSP'nınki arasında küçuk ya da buyuk avınmlar vardır. Batılı çok partılı rejimlerdc kural şudur: Emekçi sınıfian ideolojısini jansıtan partilerle, sermaje sınıfı ideolojisini vansıtan siyasal partiler, parlamentoda bir velpazeyi olustururlar 2 Böylece ortaya politika kavramı çıkar. tdeoloji fikir planıdır; politika, daha çok olemi ve u\|rM l a m a . v l v u r pular. Eskiden berı siyaset. devlet işleıini >urütme % bir e toplumu jonetme dive sozlulderde tanımlanır. Bir toplumda çeşitli sınıfların çıkarlarını savunmak icin orçutlenen siyasal partilerin iktıdar anıacına vonelık tutum 1e davranışları politikaılır. Demek ki, her sivasal partınln hir ideolojısi o!du£u çibi, bir de politikava donuk yuzu vardır. 3 \ma bır si\asal parti, lktidari nasıl ele geçirecek? Ya da ele geçirdiçi iktidarı nasıl knruvacaktır? Bu amaç için sivasal partinın once elindeki çuçlerı defeerlendirme5İ; >cni euçler kazaıımaia cali'jması: 1e sahıp oldtısu kuiTftleri bir planlama cercc\esinde kullanmak a calısması gerekir. Buna strateıı dcnir. Strateji, askerî blr dp%imdir. Napol^on donenıinde o r t a > a çıkmış, 1815'te G*neral aauscnitz, sa\as sanatının ilkelerinl incellyerek stratejinin Kurallarını koMnustur. Ilarp, politikanın kııv\et yoiuvla de\nmı olduçıına çore; saiasta ve barışta stratejinin kuramı birdir. 4 Stratejinin eldeki kuvvetleri politikanın temel hedefe yonelik biçimde kulianabUme sanatı oldugunu benimseyince, ortava bir de taktik zorunluklar çıkar. Bir savasta tum kuvvetleri kapsayan derin ve voğun bir planın isterlerine eore muharebeler ve çarpışmalar rürütülör. tşte stratejik isterlere çöre. daha kucuk çaplı ve hedefli çirişimlere taktik adı verilir. Taktik, stratejinin bir parçasıdır; stratejtaln butunlüfu içinde yer alır. ldeoloji, politiks, strateji re Uktik; bflvükten Iruçu}» çemberler gibidir. En çeniş çember ideolojidlr; sonra politika, sonra strateji, daha sonra taktik gellr. Ne var ki temel amaca doğru giderken, taktik gereklerle yüriırlüğe konan cirişimler, savaşımın kurammı bflen inganlan şaaırtmamalıdır. Tarihte bunun çarpıcı drnekleri förüitnüstür. Ve en klasik örneği îkincl Dünya Sarası'ndaki Sovyet • Alman anlasmasıdu*. tkinci Dünya Savaşma dogrn vönelen dflnyads, 8oryetler ile Batı arasında kapitalizm • sosralizm çeilskiıl vardı. Acnnasız kapitalist düzeni yansıtan Hltler faştzmi ile sosyalizme yönellk Sovyetler arasmda çatısma cıkması doğaidı. Zatrn Batı'nm Imlllcre ve Fransa'da odaklanan üstün kapitalist güçleri. Hltler rejiminf başlaneıçta Sovyetler'e yönelik btr saldırtranlu^ın ö'rırütlenmesi olarak hosfftnivle karsıladılar, RÜçlenmesine föz yumdnlar. Ama tkinci Dunya Savaşı başlangıcında Stalinie Hltler, blr dostluk ve saldırmazlık anlasması ınızalavarak herkesl şaşırttılar. tmzalar, taktik amaçla atılmıştı. Stalin vakit kazanmaya çabalıyordu, çünkü savasa hazırlıklı değildi. Hltler, önce Batı'dald kapitalistleri vcnilgive uğratarak sermaye dünyasının bütünlük ve göcünü pekiştlrdikten sonra Sovyetler'ln besabuiı gorraeyi düşunüvordu. Hesapiann içinden hanfisinln doğru çıkütuu tarih gösterdi Karsıt gıiçlerin kısa sürell anlaşması, bazan bir taktfk rorunluk olabllir. Bunda şasacak birsey yoktar. Bogun Türldye'dekl demokratik güçlerin amacı, demokrasi dfismam Cephe'nin ortadireğl AP'yi iktidardan uzaklaştırmak, kanlı baskı ve saldın eylemlerine son vermek, normal bir yasal ortamda seçimlere ulaşmaktır. CHP'nin bn yolda yenl uzlasma ve anlaşmalara yonehnesl doğal karşılanmalıdır. Bir Serginin Düşündürdükleri Melih Cevdet ANDAY Agop Arad'ın ne denli sevildığı, resımlerınin daha ılk gun kapışılmasuıdan da anlaşıimış'ır Arad dostuma daha nıce başanlı sergUer dılenın. Agop Arid'dakı gerçekçılılıle oyun ilışkısı bence üzerinde durulacak bır nıteliktedır; fantezı ile kanşınca gerçeklık onda tam b.r estetik hazza donuşıir. Kuşkusuz görünümun ve figurün seçılışı de masala yardımcı olmaktadır Yaşamını Boğazlçı'nde geçırmış olan Agop Arad, «yersel»ı yaşantısında bulmuştur: Denızdekı Sandal, Kıyıdakı Balıkçı, Kemancı. Mıdyecüer, Sımıtçı, Parktakı Kundura Boyacısı . bunun omeklerıdır. •Tekruk» ile .Içtenlfk» onda guzel bır uyum kurmuş durumdadır. Bu guzel fırsattan yararlanarak, penellıkle resım sanatımız %re ozeljıkle bu sanatın son yıllarda gordüğu llgı uzerinde de Dıraz durmak ıstıyorum. Bızde resım sanatı. aşağı yukarı, yuzyıllık bır geçmişe kavuşmuş durumdadır. Batı üîkelenr.de ise, aklın doğaya açılması baslar.gıç olarak alınıısa bu geçmış, bızımkının nerde'^e altı, yedi katıdır, ama onlann da blnncı yuzyı'ı •vardı elbet Turk resmınm yuzyıllık bır gelışım çugısi ıçınde vardığı durak, nıtelık ve çeşıtlıhk bakımından hıç de küçümsenecek gıbi değildır; tam tersıne, Turk rejmı tjrlu deneylerden geçerek kendı kişilıgıni bulmuş, varlıgını ortaya koymuş bir resıtndır. Bunda kıışku duynıaya yer yoJrtur. Oysa bu alanda ne durumda bulundugumuzu saptamak amacı ile (bütün oteki alanlarda olduğu) ıkıde bır, bır takım Avrupalı, Amerıkalı uzmanlann, sanatçılann ne duşündüklennln sorulması, bizı duş kınklığma 'iğ'atmaktadır Çünkü bu gıbi yoklamalann sonunda, resmımizın Avrupa taklidi oldugu. öagünlüğe TOramadığı gıbı, dogrulugu tanıtlanamaz yargüar ortaya çıkmaktadır. Bunun uzerıne de, ressamlarunızda, bır özgunlük aramadır, bır jerLhk aramadır başhyor Ne ıçın 7 Gene o Avrupalımn hoşuna gıtmek ıçın. Once bu yontemden vaz geçmemız gcrekır, çünku Batılıya daruşma yontemı, bızim resım sanatmda onlann çıraklığmı bugün da surdürmeite olduğumuzun ozumsenmesı anlamır.ı taşır. Oysa sının kssınce çızılmış bır ranıma g:ren belı bır Batı resmi yoktur kı, onun sürup g.den çıraklığı bulunsun Gerçı Batı resrmı dejmce, eskıden, dogaya donuk, denrüığı oıan bır resım anlaşılırdı, ama bu tanımı taşıyan sanat, sınınnı çoktan aşmış, genısletmış, dünvanın etkılerıne açılmış ve bır anakaraya özgü olmaktan çıkarak dünyalaşmıştır. Kültür ve uygarlık konulannda yazarken sık sık değındığım gibj, bugun bızım içın de. başka toplumlam sanatçıları ıçuı de amaç Batı çızgısı degıı, dünya çızgisıdlr artık. Kendımızi boylesine ozçdr bulmamız gerekır. cYerli olmak» kaygılan da Batılı uzmanlann eleştinleri ve oğutlerl etkısıide ortaya çıkıyor; bıze onlar söyluyorlar. 'Kendınız olun'» dıye, oysa kendıleri dünyanın dort bucağında etkilenecek yaprt, gorüş, işçılık aramaktadırlar Bu açıdan bakılırsa, blı de bugunkü çeşıthlığımızi kat kat arttırmalı, «yerllllk» anlayışı da ıçınde olmak üzere, sanatımızj her tur araştırmaya açık tutmalıyız. Avnıpalının vulcarda anlattığun biçlmdeld eleştınsi ve ogudü, bılerek bilmeyerek, bızım ortak uygarlık dışı kalmamız dileğini tasır içınde. Pierre Loti de alaturka yaşamımızı değıştır Güldürü gibi Bir Şey... OKTAY AKBAL Evet Hayır BALIKÇILIGI DENGELEMEK ge'de kıta M.haniıgı ve denlz hukukıı sorurüarına ılişkın tartışmalar, güncel ve yasamsal başka bir konu olan balıkçılıfı ifcinci plana itmlştır. Oysa TUrldye'de bugün tıpkı bır enerji açığı olduğu gıbı bır de proteın açıgı vardır. Yenlden sekıllendırilecek rasyonel bır bahk avcüığı ve yetıştınnecıligı programı, bu protein açıgının kapatümasına yardancı olabilecektır. Buna karsılık deniz ürünlerinin hoyratça tuketilmesi ve yok edılışı ise, ılerde tamıri güç ve çozumli pahaJıya malolacak sorunlar ortaya çıkaracaktır. Akdenlz kıyılanmız baükçılığında olusan durum, bugunden, ılennın genış kapsamalı bır denız ürünlen ve dogal kaynaklar planlaınasını etkıleyecek boyutlara ulasmıstır. E Dr. Fikret BERKES lerde balıkçılığın büyük ve makıneleşmış teknelerle yapıldığı, sermaye >ogun yontenueıın emek yoğun yöntemleri (tarımda olduğu gıbı) balıkçılıkta da zamanla ortadan kaldınldığı bır gerçektır. Hır.distan gibi, bu sektörü az gelışmış ülkelerde balık uretımınin genellıkle motoru bıle olmayan, cevız kabuğu gıbı sandallarla yapılmasına karşılık, Japonya, SSCB, Kanada gibi ulkelerde ise 500 ılâ 1000 ton civarında dev balıkçı teknelenyle vapılması bu tezı kanıtlar. Turkıye, bu ıkı ucun ortalanncia bır noktada bulunmaktadır. Güney Ege'de küçük balıkçı, boyu C8 metrellk motorlu tekneler kullanmakta, en büyük tekne tıpı olan tıratalar ise 22 metre boy ve 75 tonu geçmemektedırler. Balıkçılığın tarıhsel gelısimlne bakıldıkta, yenı teknolojılenn ve daha etkılı avlanma yontemlenrun, dünyanın her tarafında şüphe ıle karşılandıgı gorülur. Fu şuphelerın altında balıkçının kazaç ve emeğını kaybetme korkusu vatmaktadır Ilerı ülkelerde etkın avlanma yöntemleri yasaklanmış, fakat tumuyle başı boş da bırakılmamıştır. Mevsım kısıtlanmaları, bolge avlanma yasaklamalan, bölge avlanma yasakları, ag gözü buyüklügü, t«kne sayısı, beygır gucü, a* boyutu veya tıpı smırlamalan ve av kotalan ıle «buyük b3hkçılık» denetım altına alınmıştır. Turkiye'de bu onlemlerden çesıtlı trol HDI tekneler ıçın uygulanması gereken 3 mıl yasağı, uç aylık mevsım yasağı ve ağ gozü sınırlandırmalan vardır. Ancak ne yazık ki bu smırlamalann, yasalarda yer almalanna karşın uvgulanamadığı bır gerçektır. AJIRI AVCILIK Bir denizin oseonografik özelIıkleri ve plankton zengınllği ile ılgill olarak beiırli bir balık üretım kapasıtesi vardır. Bu kapasıte bazı sınırlar içinde esnektır ama tavanı asüdığı zaman, yanl yıllık av, yülık blyolojlk üretlmi aştığı zaman, balık giderek aralır. Bu duruma «nşırı balıkçılık» veya «asın avcılık» adı verUir. Aşırı avcılığın bır kanıtı balıkların büyumeye lırsat bulamadan avlanmalan, dolayısıyla piyasaya ufacık balıkların sürtılmesidır. Aşırı avcıhğuı dığer bır onemli belırtısi, güç bırımı başına av miktarının azalmasıdır. Guney Ege'de yapüğımız incele meden edındığımiz bılgılere gore, kuçük balıkçı, 5 10 yıl önce 100200 kulaç ağ ıle elde ettiğıni şımdı 1000 kulaç ağ attıgı halde elde edememektedır. Guney Ege'nın tırata merkezi Bodrum'dur. On yıl önce Bodrum'da tek bir tırata teknesı var dı. 1960/7O*te lkincı bır fetaıe. 1970lerde de her yıl birer ıki şer tekne eklenmesıyle 11 teknelik bır fılo oluştu. Bolgenın balık stoklarının hem bu sayıda trol teknesinı, hem de çevrenın kuçuk balıklarını doyurabüeceğinı sanmak buyük lyımserlık olur. Nıtekım halen pek çok balıkçı çaresızlıkten balıkçılığı bırakıp turızm sektorune kaymakUdır. Iskenderun korfezınde de buna benzer bır durum 1955lerden ben ızlenmektedır. 1950'ye kadar trol teknesı sayısı ıle orantılı olarak artan av, 195053 donemınde tekne sayısı yedıden onuçe çıktıgı halde artacağına azalmıştır. Masraflarını bıle çıkaramayan trolculer anlaşıldıgı kadanyla balıkçılığı bırakıp kaçakçılıga yonelmektedırlsr. Iskenderun çevresinm bir «serbest bölge» yapılmasını öngören etkenlerden biri de, bu plansız balıkçılık ile gerektığlnden fazla sayıda teknenın tskenderun korfezınde bınkmesidır. BAIIKÇIIIK KOOPfRATiFlERj Asın avcılık sorununun bir çozümü devlet eliyle getırilen kı sıtlamalar İse, dığer bir çozümü de bölge balıkçılannın öz yonatlnüe balıkçılığı toplum yaranna yürUtmeleridır. Şundıye kadar genellıkle kredi ve araç sağla «Ben görerden aynldtm» dlyor Paksu. Günlerdir Bakanl»t» eiimijor, radTolarda açık açık sovlüyor. Hasta da değil, dinlenmek de Istemhor. O kadar Id. Mecİisin açılış oturumuna katüıyor. öte yandan Erbakan, «Paksu kardeşlnıiz Istirahat edecekler, bakanbktao a.Tnlmadılar» di^or terbiyeli terbiyell Böyle şey az görulmüstur. Bakan gorevden aynldım diyor durmadan, görev de yapmı>or, ama Başbakan YardımcıH «Hayır ayrıhnadı, evinde dinleniyor» diye buyurmakta .. Bu nasıl «hukfimet etm*k»t)r, bu nasıl sonım taşımaktır? Bir klşl istedlğl zaman bakanlıktan ayrılır. Hayır, (İle de aynlmayacak, yapışıp kalacak koltuğnna! Peki, Basbakan niye ses çıkarmaz? Denecek Id, ortaklık protokolunda Çalışma Bakanüğı MSP"ye aynlınış .. Paksu'ya degll ya, MSP*ye .. Erbakan, arkadaflan arasında bu IşJ yapacak blrini bulamaz mı? Baksamza sayın Korutürk MSP Yönetim Kurulunu kabul ettîğinde ne dedi, «Hep mflhcndls, hnkukçu, sanaylcl klşilersiniz, hepinlz Cumhurlyettcn sonra doğmussunuz, slıe düşen Cumhuriyete hizmet etmek, ülkemizin çağda.» uygarlık dfizeyinin üstüne çıkanlmasmrfa katkıda bnlunmak »* Btr mühendis daha bulur Çalışma Bakanlıgına. olur biter. Niye bu dlrenç, nlye bn «Paksu karde?Jmlz» dlye zorald lncellk, kibarbk sesleri çıkartarak kamnoyu önünde garip btr oyun oynamak? Kabineden çekflen bir bakan aynuna mektubunu Başbakana vermez mi? Başbakan isterse hemen kabul eder, isterse geclktirir. Ama bakan dlrenirse aynlmakta, hukümet baskanının istifayı kabul etmekfen başka tutacağı yol yoktur. Bir kabine çeşitli partilerin fiyelerinden de kurulur, ama bakanJar, bağlı olduklan partlnin başkamndan çok başbakana bağlıdırlar, başbakana hesap vermelidlrler. Ben kendi partlmln baskanına bağlıvım ona hesap \cririm diyemez bir bakan. Istifalan da başbakan kabul eder, onarlar. Pek çok filkede ortaklık kabineleri kurulur, ama hepsl bir başbakanm liderliğindedir. Oysa bizdeki bunun tam tersi. dort partlnin bakanlan var, her biri kendi parti başkanlanndan buyruk bekler durumda, önce parti liderlerlne soruyorlar yapacaklannı, sonra kabinenin ba«.ı olan ldşfye .. Bu demektir kl, ortaklık fiyesi dort partinin diırt ayn kablnesi vardır. Her parti lideri kendi partili bakanlannın başıdırl Böyle bir şey demokrasllerde gorülemez. Bir bakan bir ortaklık hükümetinde gorev alınca o kabincnin üyesi olur ve o kabinenin basına baglanır. Ama bizde, herşeyde olduğu gibi bu iş de ters .. Başbakan Demirel'in hiç ses) çıkmadı Çalışma Bakanının görevden aynlması konusunda . Sustu, hep sustu. Bu, MSP'ye ait bir iştlr beni UgUendirmez diye dfişünmiiş olmalı. Ama kendi kabinesinden bir bakan gorevden aynlıyor, Başbakan Yardımcısı aynlmadı diye demeçier veriyor, aynlan bakan ısrarla «Ben aynldım» diyor. Başbakan Yardımcısı «Hayır aynlmadı, bir süre dinlenecek» dlyor, ama bakan «Hayır ben kesinlikle aynldım» diye diretiyor Bütün bu gürnltü patırtı TVIerle, radyolarla, gazetelerle kamuoyuna yansıtılıyor ama Başbakan susuyor, ses çıkarmadan durumu izliyor. Ne oldu? Çalışma Bakanı Paksu gSrevde ml değU ml? Kendisine bakarsamz değil. Hem görevine geuniyor, hem de Istifasmı gönderdifini, gerl almayaca&ını söylüyor. Ama Basbakan Demirel, Başbakan Yardımcısı Erbakan, açılan bakanhğa yeni bir bakan atamayı düşünmüyorUr. Bay Paksu çalış. ma konularının vazgeçilmez uzmam mıdır? Ne olur yerine yine MSP'den bir milletveklllnl bemen atasaUr? Olmuyor, bek. liyorlar, Paksn'yn kandırmaya çaüsıyorlar, gfinler geçiyer. Kamuoyu önünde ilginç bir oyun sahneleniyor. Dünyanın hiç bir uygar ülkesinde, demokrasisinde kolay kolay eşlne rastlanmayacak bir durum. Bir bakan istifa etmis, Başbakan su«uyor, Tardımcısı «Hayır istifa etmedi» diyor. Bakansa «Hayır ben görevi btraktım» diye direniyor! Bilmem sonunda ne olacak? Direnme yarışmı kim kazanacak? Paksu mıı, Erbakan mı? Susknn Başbakanms» MSP içindeH bu garip çeMşmeden bir hosnntluk duydoğn da açık. Varsm birbirlerine dfissflnler, nasıl olsa seçlmlere de bir »ey kalmadı, MSP*nin oylarmı da aldım mı, lşler tamamdır dlye keyiflenlyor! Bizlerde Çalışma Bakanı tetifa etti ml etmedi mi," ettiyse niye kabul edilmedi diye ibretle. saskınlıkla seyrediyoruz MC Içinde oynanan bn acıklı giUdürüyü™ ma ile pararlama açısmdan dü sünUlen balıkçılık kooperatiOen rün üçüncü bir önemU işlevi, Döl gelerinde rasyonel balıkçılığı dü zenlemek olmalıdır. Taşucu'ndaki kooperatü* bugün vasalardaki kısıtlamalardan daha etkin kısitıa maları kendı uyelerl arasında uygulayabilmektedir. Koop«ratite aıt ıki trol teknesi beş ay avlaıı mamakta, yabancı bolgelerin tekneleri de, Tasucu ndaki küçük ba lıkçınm avlandığı bolgelere yaklaştırılmamaktadır. Taşucu'nun doğusunda, diger buyuk bir koooeratıf Yumurta lık yakınlarmda, Haylaclı'dadır Oradaki bshkçılar da korıtrolsüz avcılığın zararlannın bılıncıne varmışlar, bolgelerınde küçuk gözlü ağ kullananlan, dinimıtçıleri ve yasak trol çekenlerı on lemeğe yönelmişJerdır. Akdenia' deki Haylazu ve Tasucu örnekle rı Timut verici birer baslangıçtır. Ama genel olarak, balıkçılık koopentifleri, örneğın Ege'de henllz etkili olacak kodar yaygınlaşmış ve güçbırlıği saglamış degülerdır. K(K(W MLIKÇI . eÜrÜK BMIKÇI Guoey Ege'de ({üpbesız kımi bajjka bolgelerde de) en beürgın balıkçılık sorunlannda bıri, küçük balıkçı büyülc balıkçı çekışmesidır. Dededen kalma ağ ve «parakadı» (bır çeşit çok ıgnelı olta) ıle avlanan ktıçuk balıkçı ıle büyük tekne ve «surtme ağı» (trol ve denız dıbını tarayan obur aglar) ile avlanan büyuk balıkçının çıkarlan çatışmaktadır Büyük balıkçıya gdre Ege'de «tırata» denılen bir tür trole geçiş, balıkçılıkta modemleşmenın kaçınılmaz bır aşamasıdır. Daha buyük tekneler kullanmak, daha fazla makineleşmek, ekonomık randıman saglamaktadır. Küçuk tekneler ıle yapılan ılkel ve ken dı kendlne yeterlı balıkçılık ise fazla bir artı deger sağlayama yacagı ıçın, ?amanla ortadan kalkmaya mahkumdur. Küçük balıkçı bu goruslere karşı çıkmaktadır. Ona göre sorun, tıratalann bal'k soyıır.u tııketmelen ve lcendisının ekmetSi ile oynamalandır. Tlratalar kıyıdan iiç mıl uzakta avlanma yasa ğına bıle uymayıp sığ koylan taramakta, küçük gözlü aglar kullanarak yavru balıklan öldürmektedirler. Küçük balıkçılara göre çözüm, sürtme ağlarla yapılan balıkçüığın yasaklanması, hlç olmazsa etkılı bır şeküde kısıtlarunası yönündedlr. Her iki görüşün de şüphesiz haklı bgeleri vardır. Ileri ülke ••••••••••••••••»•••••••••••••••••»»••••••' SONOÇ Sonuç olarak Türkiye balıkçılığı hızlı blr teknolojı ve orgutlenme değışımınden geçmekte, bu arada av ile avcı arasındakj denge bır türlü kurulamamaktadır. Denızde balık bir zamanlar sanıldığı gıbi sınırsız bır zengınlık değıldir. Bu oiguyu Ingıltere gıbı balıkçılıkta ıleri devletler, daha bu yuzyü başlarında acı deneylere dayanarak öğrennuşlerdir. Kapıtalizmin kutsal sayıldığı Ülkelerde bile balıkçılık sıkı devlet denetımı altındadır. Bugünkü koşullar içinde balık çılık kooperatulerı yer yer asın avcılığa karşı bir kontrol mekanizması oluşturmaya baslamışlar dır. Bunun yaıunda Tasucu kooperatıfindeki trol tefcnelerinin bir anlamda kamulaştınlarak tiretici emnne girmesi küçük baUkçı büyük balıkçı ikilığine soa yal adalete uygun bir çözüm getinniştır. Günümüzün gerçeklerinl gözönüne alan planb balıkçüığm yerleşmesi deniz ürün lennin geleceğmi garantl altına alacaktır. Kayıp Otomobil 34 n 986 PLÂKAll KOYU YEJİL RENKLi MURAT 124 OTOMa Bil ÇALINMIJTIR. BULAN VEYA GOREK 48 60 20 NUMARAYA T&EFON ETTİGl TAKDiRDE MÜKÂFATLANDIRILACAKTIR. ••••••»•••••••••••»•»••••••••••••••»••••••• (Cumhuriyet: 12341) PTT lstanbul Bölge Başmüdürlüğünden 1 Tetoisyen yetıştuluseJı üzere 15.11.1976 günü saat 0930'da lstanbul Sırkecı'deki Büyük Postahane bması fcantın salonunda yapılacak sınavla teknisyerj okulu, Endüstrt Meslek Lısesı (Sanat Enstıtüsü) Elektrik. Elektronik, Motor bolümü veya Motor Sanat EBStitusü mezunları aiınar^Ktır. 3 Adaylann askerliğinl yapmış olması veya en az 1.1.1978 tarihine kadar askerlikle ilışiği olmamalan, 3 Müracaatlann 8 111976 saat 17 00'ye kadar yapüman gerekmektedır. 4 Tamamlayıcı bügl almak isteyenlertn Başmüdürlük Personel Müdürlüğüne veya PTT Merkea Müdürlüklerine mtlracaatlan duyurulur. CUMHURiYET'in 5ANTRAL TELEfON NUMARALARININ BiR SÜREDENBERi 28 97 03 (5 hat) UNIVERSİTE fs veAKADEMİ ADAYLARI ucretsız deoemeogretimine katılın MODERN KLASIK SINIFLAR LİSESONLAR 6 KASIM * 20 KASIM BEKLEMELİLER 3 KASIM * 17 KASIM MODERN FİZIK1ESTKITABICIKTIODEMELIİSTEYINİZ 51 (Basm: 26527) 12361 OLARAK DEGiJTi&Ni, OKURIARIMIZA HATIRLATIRIZ. Ankara Elektrik, Havagazı ve Otobüs îşletme Müessesesi Genel Müdürlüğünden (E.G.OJ 1 Kuruluşumuzca, 750 adet koruklu suspansıyon lâatiğı (Nümuneys göre) Büssıng 196869 200 metre nava hortumu (Nümuneye gbre) 103 adet radyator hortumu (Nümuneye gore) 100 adet 35 mm 0 1 m boy hortumu (Nümuneya gore) 175 adet 13/4 mm 0 dırsekli hortuın (Nümuneya gore) 335 metre 13 0 hava tahlıye hortumu radyator için (Nümuneye gore) 300 adet buğulama hortumu (Nümuneye göre) 125 adet spıral hortum anahtar ağızlı 1962 Büssıng 100 metre su hortumu 15 mm 15 mm iç 25 mm dıa 1962 Büssıng 3775 adet çeşitli su hortumu 2010 metre çeşitli oto araçlan lâstikleri, lastüt aköesuarlan 15 920 adet. çeşitli oto araçlan lâstikleri, lastik aksesuarlan flnerge alma suretıyle satuı alınacaktır. 2 Ilgılıler hazırlıyacaklan onergelerlnl 71550. TL. geçlci güvence Ue blrllkte 22 11.1976 günü saat 17.30'a dek kuruluşumuz Yazı Islerı Müdurlüğüne vereceklerdlr. 3 Bu ışle ilgıli çartlaşmalar ve detaylı malzeme llstesl Kuruluşumuz Tıcaret Müdürlüğünden Ucre'siz almabüır. 4 Guvence verılmeyen önergeler değer!endınln»yecektır. 5 Kuruluşumuz ısterse kısmi sipanş yapabılir. 6 Her turlu gecıkmeler ıle teigrafla yapıiacafc önergeler kabul edılmez 7 Kuruluşumuz 2490 sayüı yasaya bağlı tfeğildir. (Cumhuriyet: 12363'» riıerkez dersanesi İSTANIUL'OAİZMİT'TE MALATTA DA ÜNİVEIBİTIYE HAZIRLAMADA Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Seyir Hldrografi ve Oşlnografi Daıresi BUdinlmistir. Başkanlığından MODERN EGİTİM DERSANESİ ; (Artas: 307) 123337 DUR5UN ONAL.Caa ALPAK.HAIİI lOk. ERKAN KARli LILKER DEM1R.ÇETIN AÎİL1A. ALİ 06UZÎÜRK. S.AIİKARAOĞLU fSTANBULMithatpasa Cad Nc 11 Beyızı! IZMtT • Ernnlyel ArKâtı Tcl3244 MALATVA: P T T M r s m Tebl7tS Yönetlci ve dersonemize yen« kotılan kadromuz DENiZCiLERE VE HAVAC1LARA 143 SAYILI BiLDiRi 16 ve 1/ kasım 1976 tarıhlennde 09.00'dan, n.OO'ye kaiar aşağıdaki noktalan birleştiren saha ıçınde seyretme, demırleme, avlanma ve bu sahanın 3000 metreye kadar yukseklığınde dıkkatli bulunulması, KARADENİZ (1) (2) 41 derece 29 derece 41 derece 29 derece 41 derece 29 derece 41 derece 29 derece ISTANBÜL BOĞAZI CtVARI 15 da«kin.a 09 dakika 15 dakika 11 dakika 13 dakika 08 dakika 13 dakaka 07 dakika /VNAOOLtFENEKt İstanbul tktisadi ve Ticari Ilimler Akademisi Başkanlığından 1976/77 öğretim jnlaıda Aksdemimize gjrmeye nak kazanan ogrencılerln kesin kayıtlan yapılmıs ve gece bölümünde kontenjan dolmamıştır. 14 kışılık kontenjan açıfrnın kapatüması Içın asgarl 430 toplam puana sahip olan ve kendilenne Üniversitelerarası o|renci Seçme ve Yerleştirme Merkezince bir yer gösterilmemiş bulunan ögrenciler arasmdan puan sıraJamasma gbre öğrenci alınacaktır. Ön kayıt 812 Kasım 1976 tarihlerınde ve sabah 9 0011 30 saatlen arasında yapılacak, kesin kayıt hakkını kazananlaruı lıstesi ise 18 Kasım 1976 tarihinde Akademı daMlinde iîân edılecektır. DCVRELER » KâSIM 13«*$IM UIAŞIK (3) (4) 00 sanlye Kuzey 54 saniye Doğu 00 saniye Kuzey 00 sanıys Dogu 00 saniye Kuzey 48 saniye Doğu 00 saniye Kuzey 48 saniye Doğu DENÎZCtLERE VE HAVACILARA DUYUBCLUR. Cumhuriyet: 12363 37135/12362) (Baun: 27265/12387)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle