28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
i4 usm m ı SM Rotna'da., alacakh borçlusumı yargıg önüne getirmek zorundaydı. Hakkı alabilmenln tek yoluydu bu Ama güçtü. Bu yüzden, zamanla Devlet üsüandl bu isl. Çünkü, «dalet kendiliğinden harekete eeçemiyor, yargıç işe el Koyamıyordu. Ortaçağh feodal adalet dönemlnde, krallar re derebeyleri, adlî işleri izleyen kisüer arasından temsilciler seçmeye (procurator) basladılar. Tipik bir Fransız kurumu olan savcılığın temeli, bu temsilcuere dayanmaktadır. Kralm temsilcilerinden «procureur general» danışmanJık, «avocat general» yargı önünde savunma görevlerini üstleniyorlardı. Başlangıçta, bu görevliler, kralın veya dsrebeyinin akçalı işlsrini kovahyorlar, Hazinerün gelinni oluşturan para cezaları ve zoralımlarla ilsileniyorlardı. Zamanla kralm gücünün artması ve iktidann tek elde toplanması. engizisyon yönteminln yerini suçlama yöntemine bırakması sonucu, bunlar suçlama organının temsiicileri oıdular. Bu yolu ilk açan, Devlet gücünü savunan, çogu Roma Hukuku öğrenimi görmuş, Philippe V.'in danısmanlanydı. 1302 tarihli buyrultuyia kral, kral savcılanmn tüm cinayet davalanncia davacı ve Ihbarcı olmalarım buyurdu. 1318'deki buyrultu bunu daha da genisletti. 1670 tarihlisiyle de savcüık bugünkü görünümüne kavuştu. E OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Cumhuriyetin Bekçileri Satni SELÇUK Yargıtay Başsavcı Yardımcın tur da Cumhuriyet Savcısı vardır? Bunun nedeni açık, anlamı büyük, sorumluluğu da o denli agırdır. Savcılar, bugün artık ne kralın, Carrara'nın dedigi gibi, ne de hükumetin temsücileridlr. Sadece yasaiann izleyicileri, konıyucularıdır. Kavramın en geniş, en sıcak, en güzel anlamında, Cumhuriyetin Savcüarıdırlar. O nedenle de Cumhuriyet Savcüarıdırlar. O cumhuriyet ki, nitelikleri Anayasayla belirlenmiştir. Değişmez rejimdir, ulusaldır. Demokratiktır. Layik ve sosyaldlr. Anayasanın «başlangıcında uelirtilen temel ilgelere dayanır.» (md. 2). Nedir bu temel Ukeler? Bağımsızkk. Kaderde, kivançta ve tasada ortaklık. Bolünmezlik. ülusal bilinç ve ülküler etrafında toplanmışlık. Dunya ulusları ailesinin eşit haklara sahip onurlu bir üyesi olmaklık. Ulusal birlik ruhu içinds durmauan yücelmeyi amaç edinen Türk ulusçuluğu ve barışçıiık. «Atatürk Devrimlerine bağlılıgın tam bilincine sahipolmuşluk». özgürlükçü demokrasiye inanmışlık. Bu nitelikleriyle Cumhuriyet ve onu biçimlendiren Anayasa, her TUrk'ün «uyanık bekçüiğine» emanet edilmlştir. tşte cumhuriyet savcüan, bu nitelikleri özümsemis bir cumhuriyetin ilk akla gelen bekçıleridir. Kim ki layiklige t«rs düşmüş, karşısında onu bulacaktır. Kim ki bölünmezllği yıkmaya yeltenmis, cumhuriyet savcısı onu durduracaktır. Kim ki Atatürk*ü ve devrimlerinl örselemek lstemiş, cumhuriyet savcısmm bu değerlere sahip çıktıgını görecektir. Hem de hiç ödün vermeden. Çünkü onlar Atatürktin deyimiyle «Yenl TUrk toplumuiun koruyucusu ve kollayıcüan», «Cumhuriyetin yapıcısı ve kollayıcısıdırlan» (2). Devlet adına, cumhuriyet ugruna, ilericl toplumsal düzenin yüksek çıkarlannı, Devletin güç ve yasalanyla donatüarak korumak görevidlr bu. O nedenle bagımsız yargının en etkin, en dinamik odagı, merkezidir cumhuriyet savcılığı. Etkin va cUnamikür. Çünkü, kamu davasım açma tekeü onundur. Sanık hakkında soruşturma yapılabilmesi kamu davasınm açılmasına bağlıdır. Günümuzde devletin bir nlteligi de «cezalandıran devlet» olmasıdır. O yüzden, «cezalandırma olanagmı elinde bulunduranın iktidara sahip oıdugu» söylenmiştir. Devletin cezalandırabilme koşulu ise, cumhuriyet savcısının dava açmasına baghdır. Yargıç, edilgen, cumhuriyet savcısı ise etkindir. Yargıç, kamu davasına kendiliğinden elkoyamaz. «Her yargıç savcıdır» kurah, kişi özgürlüğü için tehlikeli olduğundan, bırakılmış; davayı açanla hükmeden aynı kimseler olmaktan çtkanlmıştır. Çağdas devlette, cumhuriyet savcısı, hangi eylemin yargılanmasım istemişse ancak onu yargılayacaktır yargıç. O nedenle cumhuriyet savcısı, devletin varlığım duyuran en güclü görevlidir. Devletin varlığıru duyurmak için cumhuriyet savcısı, hangi yoldan olursa olsun, sadece belirgin bir BUÇU degü, suç işlendiği sanısınt, kuşkusunu uyandıran bir durumu bile ögrenir öfrenmez, kamu davasım açıp açmamak için, isin gerçeglni arastırmak zorundadır. Masa başında yakınma dilekçeleri bekleyen kişi değildir cumhuriyet savcısı. Tüm görevliler ona yardım etmekle yükümlüdürler, sadece kolluk değil. Degil kanıt, «yeterli bulgu» bile bulunsa, kamu davası açılacaktır. Bu cumhuriyet savcısmm yasal görevidlr. Bu ilke, suçlar kovuşturmasız kalmasm diye kabul edilmiştir. Davayı açmakla da Cumhuriyet Savcısının görevi bitmemektedlr. Açtıgı davanın gelişiminl izlemek, verilen cezalan yürütmek de onun görevidir Suçlann çogu, {Onürnüzde ustalıkls peçalenmişlerdlr. Onlan aydınlıga çıkarmak, Cumhuriyet Savcısının görevidir. Adam öldürmeden trafik suçlanna, her türlü ak yaka suçlarmdan Devletin esenliğine ve bütünlüğüne karşı tüm suçlan kovuşturmak onun görevidir. O nedenle, Devletin bölünmezligi, bir ilke olarak Cumhuriyet Savcılıgında yansımıştır. O da bölünmez bir bütündür. Bütün bu yasal görevlerin yanında Atatürkçü aydın bilinci içinde, Türkiye'de Cumhuriyet Savcılanmn ayrıca özgörevleri (misyon) de varoır. Çünkü Atatürk'ün bile yasa ile korunduğu bir ülkedir Türkıye. Bu olguyu, hiçbır aydm uolayısiyle ve öncelikle hiçbir Cumhuriyet Savoısı görmezlikten gelemez. Gelmeye de hakkı yoktur. Yasalara saygı bilinci, yasaiann ödünsüz uygulanmalariyle sağlanır. Yasalar halkm iradesini yansıtan Meclis iradesinin ürünüdürler. Küçügü büyüğü yoktur yasaiann. Atatürk, hilelerle hurdalaşmış cski düzeni birçok devrimler gibi, hart ve şapka devrimlerıni hafif, ama mut> laka uygulanan yaptırunlarla yapmış ve yürütmüştür. Bugün cezalann artmış olmasma karşın, bu yasalara karşı saygımn azaldığını, büyük kentlerimizin ana caddelerini gözlemleyen her aydm acı ile görmektedir. Bu çelişkileri kaldırmak, Cumhuriyet Savcılarının dinamizmir.e bağlıdır. Yasalarm rafa konmak için yapılmadıklarını toplum bilincine yerleştirmek görevi Cumhuriyet Savcılarınındır. Atatürk Devrimleri, eskisi gibi kalalım diye değil, uygarlaşalım, Türk kalarak çağdaslaşalım diye yapılmışlardır. Atatürkçülük aşılamaz, tüketflemez; ama korunarak yenilenebilir, yenilenmelidir de. Halkın uyuklamasmda yarar görenlere, erdem rejimi Cumhuriyeti beşiginde bogmak isteyenlere karşı bu yasaları uygularr.ayanları, gelecek kuşaklar kuşkusuz acımasız yargılayacaklardır. Çünkü, çağlar ve kuşaklar, birbirlerinin yargıcıdırlar. Cumhuriyet düzenini sarsanları etkisiz kıl mak, elbette çetin bir görevdir. Ama soylu bir görevdir de. Atatürk'ün Bakanı M. Esat Bo?kurt'un 1828 genelgesinde dediği gibi «Cumhuriyet Savcılan! Cumhuriyetin bekçiliği vazifesiyle mükellef oldugunuzu bir an aklınızdan çıkarmamanızı, bu makamın istilzam ettigi vazifeleri, h3yatıruz pahasına olsa dahi, vicdanınınızın emrettiği şekilde behemahal yerine getirmeyi, en başta gelen bir zaruret telâkki ettiğimi bir kere daha hatırlatmak isterim.» (1) MerleVItu. Tralt* de drolt crimlnel, n . 1973, pr: 974 vd; \Tncent, Procedure d\Üe. 1974, pr: 176190. (2) Atattirk'ün söylevlerl, 1968, Ankar» Bukuk Fakültesinl açarken verilen söylev, s: 182. 1 CHP Programı Nedir? umhuriyet Halk Partisinin geçmişi yarun yüzyüı xsıyor. Bu süre içinde ülkemizde çeşitli partiler kurulmuş, çeşitli partiler kapatürnış; ama CHP yasamış, yaşadıkça değişmiştir. Başlangıçta devrimci bir partiyken, CHP, sonradan tutuculuğa kaymış, ama son yıllarda yeni bir atıümın aranışında canlanmıştır. CHP'nin vardığı yeri saptamak ve yeni aınaçlarını belirlemek için bir programın yazüması gerekirdi; şimdi bu iş rapümıştır. Siyasal partiler, toplumsal sınıfların örgütieridir. Sınıflar ve sınıflar arası dengeler zamanla değiştikçe, partiler değişmek zorunda kahrlar. Sözgelişi Batı'nın sosyal demokrat partileri işçi smıfının gelişmesiyle doğmuşlardır, çoğu .'Marksist çıkışlıdır; ama yarun yüzyıl içinde kapitalizme aşılanıp devrimci niteliklerini yitirmişlerdir. CHP ise bugün sosyal demokrat sayılmakla birlikte, Marksist çıkışlı değildir; son programıyla bu gerçeği bir daha vurgulamjştır. Öylesine ki, CHP'nin 371 sayfalık prograraını okuduktan sonra lıiç kimse bu partiye, komünist diye saldıramaz. Partisinin Marksist olmadığını daha önce de Genel Başkan Ecevit sık sık sövlemişür; bunun kamtlan Program'da açık seçik görulüyor: 1) Program materyalist değil, ideaüst bir dünya göriişüyle yazılmıştır. 2) CHP'nin bir sınıf partisi olmadığı belirlenmektedir. 3; Devlet, sınıflar üstü veya dışi bir kurum gibi ele alınmaktadır. 4) Programda kullanılan sözlüğün Marksist deyim ve kavramlarla iliskisi yoktur. 5) Sınıf çatışmasından çok ulusal sınıflar arasında blr uılaşma öngörülmektedir. 6) Çok partlll rcjimln güvencelrri ve siyasal özgürlüklerin temelieri güçlendirilmektedir. Böylece önümüzdcki seçlmlerde CHP'ye komünist diye hücum etmek isteyenlerin silâhları çakar • aünaz nitelige düşecektir. CHP'nin sosyalist parti olmasını bekleyenler düş kırıklığına uğrayacaklardır. Buna karşılık işçı smılı ideolojisini benimseyen sosyalistler, CHP'nin kimliçini kcsinlikle belirlemesine sevinmelidirler; çünkü bilinen durum böylece açıklığa kavuşmuştur. * CHP Programı, eski CHP'yi siyasal açidan usta blr yöntemle birleştirip bütünleştlrmistir. Eski CHP'nin altı oku vardı: ]) Cumburiyetçilik, 2) MİIliyetçilik, 3) Halkçılık, 4) Devietçilik, â) Layikllk, 6> Oevrimcilik. Yeni program bu ilkelertn tümünu benimsiyor; ve son çeyrek yüzyılın olusumunu kurallar adı altında ilkelere katıyor. CHP'nin beş Temel Kurah da şunlardır: 1) Özgürlük, 2) Eşitlik, 3) Dayanışma, 4) Emeğin üstünlüğü, 5) Gellşmenin bütünlüğö. Bunlardan, özgürlük, esitlik, emeğin üstünlüfü; halk yığınlannca bilinen kavramlardır. •Dayanışma» Program'da şöylece açıklanıyon «Herkes topluma yeteneğisce ve gücünün yeterince katlada bulunmalı, toplum da herkesin gereksinmeleriBi hakça kar«ılamalıdır.^ Gellşmenin üstünlüğü kuralı da ekonomik büyüroe'nlo toplumsal adaletle birlikte yürümesi cereğlni saptamaktadır. Geçmişin CHP ilkelerl De günümüzfln CHP knrallan arasında bir uyum sağlanmasına Program'da özen gösterilmiştlr. Özen, dilde de göze çarpıyor. Çoğu ilke, doğrulta ve amaç; güzel ve yalın bir dille, ama kavramlar yumuşatılarak, üımlı deylmler seçilerek anlatümıştır. Bunun nedeni CHP'nin Iktidara çok yakında bulunmasıdır. Çoğn siyasal parti, prorranunı daha kuruluşunda ve iktldara uzakken saptar. On ay soura seçmen çoğunluğnnun desteğınl kazanmaya yönellk bir siyasal partinin, elle tutulur amacını kâğıt üzerinde gölgelemekten kaçuıması doğaldır. CHP Projrramuıın yaygm halk katlanna dönüklüğü yanında bazı güçlü çevreleri ürkütmekten sakınması gerçekçilikten doğmaktadır. C Fransız Devrimi krallık yönetiminin bir uzantısı olarak gördüğünden başlangıçta savcılıgı kaldırdı. Sonra yeniden kurdu. İyi bir adalet için zorunluydu çünkü. Üstelik, yürutme organı adma, yargı organırun denetimini de sağlıyordu. Bir ara cinayet davalannda yetkl kasılmasına gidildi. Kurucu Meclis savcıların azledilmezliğini kısa bir süre için kabul etti. Ama, III. yılda bundan vazgeçüdi. VIII. yılda ise, günümüzdeki örgütlenmenin temeli atıldı. Cumhuriyet'in ilânıyle Cumhuriyet Savcıları adını alan bu görevliler, 22/12/1958 ve 10/7/1970 reformlarıyle süvenceli kılındılar. Pransa'da (1). Re'sen, ÖTBI, halkçı ve kamusal suçlamalar vardır. Bizim gibi, Fransızlar da bu sonuncusunu kabul etmişlerdır. 1958 Fransız Ceza Usulü Yasası kaldınlan 1809 tarihli yasa gibi, hemen ilk maddesinde kamu davasınm yasaca görevlendırilenler, yanı savcılar tarafından açılacağını belirtmiştir. Bu da savcılıgın görevlnln önemini belirtmesi açısından önemlldir. Kaynak yasada, tmparatorluk veya Cumhuriyet Savcısı yoktur. Sadece savcı vardır. Ama TUrkiye'de savcı değil, Cumhuriyet Savcısı vardır. Ceza Usulü Yasamızın gerekçesinde Türldye Cumhurlyeti Yasalannı uygulama görevlnin Cumhuriyet Savcılarma verildiğl yazümıştrr. Yasalanmızda, hiç bir görevlinln başında «Cumhuriyet» sözcüğü yoktur da, neden savcı sözcüğünün başına getlrilmiştir? Niçin Cumhuriyet Valisi, Kaymakamı, Emniyet Müdürü yok "Onlar Sosyalîzmdir,, OKTAY AKBAL Evet Hayır Aydm Yetiştirmede Fen Öğretimi ydırj kişide sorumluluk duy gusu olmalı, toplumun bir parçası olarak her davranışuun baskalannı etkiledigini, ınsanlann onda az da olsa destek arayacakları bilincini taşımalıdır. Bu büinç insanda kendiliğinden gelismez, edınmek gerekir. b'enciler buna alışıktır. tyi bir araştırıcı deneysel verilerini çok dikkattoffinftmflkzorundftdır. Zira bir yerde bir meslektaşı onun bulsulftrına dayan&ralc bir &dun daha ileri gitmege çalışacaktır. Çürük veriler yayınlayan bir arastırmacı, adını uzun zaman koruyamaz. Fenciler arasmdaki bu bilimsel dayanışma, derin bir sorumluluk duygusu geliştirir. Aynl şeyi suuf içinde saglıyabilmeliyiz. Daha önc« verdiğimiz yogunluk ölçUmü çalısmasını alalım. Aynl madde ile deney yapan ögrenci gruplarının tutarlı sonuçlar bulmaları gerekir. Bulduklan arasında çeşitli hata kay naklanndan gelen farklar olacaktır; onun için sırufın bulgulanmn ortalamasını alarak ortak bir değere vanrsalar en kıyıda kalrmş ögrenci bile bu ortak sonuçta kendi katkısmı görecek, sorumluluga katümış olacaktır. Bu çok etkili bir egitim sürecidir. Artık ögrenci, sadece dinleyen, belleyen ve sonra bunlan oldugu gibi tekrarlayan bir çeşit aldı verdi aygıtı olmaktan çıkmış, birUkte yüriltülen bir ça banın düşüncesme ağırlık verilen bir Uyesi olmuştur. Böylece ögrencide bir sorumluluk, bir grup dayamşması ve başkalarımn yaptıklanna saygı duygulan geliştirilir. «Onur tutkuıu. Dürüstlnk. Soylulak. Katıksız olmak. Buna onlar hombria diyorlar» Bunlar, yani Şili halkı, Şilı dev* rimcileri.. Hombria .. Biz, buna «adam olmak» diyebiliriz belid. Adam olmak... Büyük yerlere eeçilir, nn sahibl ohınur, ama fdatn olunmaz! Hele sapma kadar adam olmak büsbütün zor, büsbütün az. Bakın çevrenize, hele polltika alanına, adam olan, sapma kadar adam olan kaç kişi var? Allende «hombria»lı bir klşlydi. «Üstiinde pljamayU kimse beni uçakla kaçtnaya zorlayamaz» diyordu. Oysa Güney Amerika'da başkanlar ahşmıslar apar topar kom?u ülkeiere «ığınmsya, pljamalı pijamasız, ne olnrsa olsun kaçmak, carunı kurtannak... Allende ye kimse istemediği bir ?eyi zorla yaptır»tnadı. Kendini, davasım, fnandığı düşünceleri elinde silâtayle •avnıforken öldü. Bu yüzden ölmeyecek bir varlık oldu. • ŞtUli nç sanatçıyı, Parralar ve Castillo'yu dinlerken Spor re Serci Sarayının duvannda koskoca resmini seyredlyordom. ŞiU nere, Türldye nere! t ç genç sanatçı, gelmisler, koskocs bir filkeyl, Insanlan; ««rküannda yaşatıyorlar, dile getlriyorlar. Ayrüıyoruz, kopuyornz içinde yaşadığımız çevreden, ozaklaşıyoruz, oralara, Şill'ye gidiyonız. Büton bn halk ezjileri, bütün bu devrimci türküler, marşlar, büyüyor büyüyor koıkoca bir ülke oluyor. Acüan, »evinçleri, umutlan ile ŞUİ'deyiz, Şili halkının yüreğini avucumuzda tutuyoruz. Neruda'nın dizelerini anımsıyorum: «Ualktan doğacaksın sen Baciin de dün olduğu gibi Bugün Çıkacaksın kömürün ve çiyin lçinden Kırmayı başaracaksın kapılan yaralı ellerine TUhunun hâlâ canlı kalan parçasıyle sayısız bakıslannla ölümün sürdüremediği kaba araçlarla paçavr» ziysilerinin altında saklatlığın silâhlarla* Parraiann annesi de ünlü bir sanatçtydı, Violeta Parra, halk ezgileri söylerdi, devrimci ateşl yakan, dnyuran Ogluna ve kızına bırakb bu savasçüığı Parra'lar genç yaşlannda duydular Allende çağının mutlu açüımını, sonra Pinochet dlktasının işkencelerini, acüarım» Şimdi onlar «Şili> oldular, gitarlanvle, türlü çalgılarıyle, eskiden beri yasayan türküleri, kendl yanp söyledikleri devrünci şarkılanyle... Kent kent, joırt yurt, kıta kıta geziyorlar. Gittikleri yerlerdeki ilerici haikla, yurtsever insanlarla bütünleşiyorlar; bir bakıst», bir seslenişte anlaşıyorlar onlarla. Kanıtüyorlar bir gerçeği, daha iyi, daha doğru, daha güzel bir yaşam kurmak için gtrisUen savaslar kntsaldır, böyle savaşlara girişenler yenUmez.. «Gençler, şimdiye kadar künsenin sitmediği bir yolun »çılmakta oiacağını olduğunu göreceklerdir. Gençlerin büyük bir sonımluiuğu vardır, çünkü lhtiyaç duyduğumuz şey, gençlerin enerjisi, dinamizmi re devrimci uyanıklığıdır, çünkü gençlik ea sağlıklı kuvvet türfi, en fazla barcanan kuvvettir. Onlar burünü meydana getirirler, ama her şeyden önce geleceği temaU ederler. Onlar sosyalizmdir» diyordu Allende 1971'deki bir konuşmasmda» Spor ve Sergi Sarayında be? binl aslon bir gençlik yıguu önünde çalıp söyleyen üç Şili'li genci seyrederken Allende'nin «Onlar sosyalizmdir* sözünü düsündüm. Sagnns soloma baktım, dört yandaki tribünlere, yükselen sealere, Ispanyolca sözler söyleyen topluluklara, bepsi genç, hepsi nmatlu, coşkulu» Bepsi sosyalizm, bepsi yaxm. Pinochetier dünde kaldılar. Geçmişin hortlanuş kisileridir hepsi. Hangi ülkedc olurlarsa olsunlar, hortlaklar yasamın içinde sayılmarlar, ne denli zuhimler de yapsalar, kanlar da dökseler, yasunı yok edemezler... Parra'lar ve Castillo unutulmaz bir gece yaşattüar bizlere. Tek bir yürek gibi çarptı Türkiye Işçi Partisinin tertiplediği bu geceye katılanlar. Beş bin kişi... ŞUi'deki Santiago Stadı'nda da beş bin kişiydiler. Victor Jara ve onun gibi AllendecHer, devrünciler, solcular . Şili'de, demokratik yoldan sosyalizmi, yani halkm egemenliğini kurmak isteyenler... Acüar, işkenceler içinde beş bin kişi... «Bir yıldız gibi kaydı Victor Jara» o binlerce insanın arasından. Parmakları, kollan larüa kınla, acüarın dibinde bir garip mutluluğu duya duya... Bütün bu şarkılar, ezgiler, türküler, dizeler hep Jara'lar için. Allendeier, Neruda'lar için, ŞUi halkı için, faşist baskılar altında taleyen balklar için, faşiznıe karşı direnen uluslar İçin... Parraları ve Castillo'yu Ankara Havaalanından çevirdiler. MC iktiüarı başkentimize gelmelerinl, TtP'in gecesinde bir kez daha «Haikla dayanı^ma»larını istemedi. Çalışma izinleri yokmuş. Oysa onlar buraya para kazanmaya gelmediler, barlarda, gazinolarda mutlu azınlığı eğlendirmeye gelmediler, onlar inançlı, devrimci kişilerdir, onlar halklaruun scsini Türk halkının sesine katmaya geldiler. Izmir'de Istanbul'da binlerce kişiyle ctostluk kurdular türküleriyie, gerçck Şili nedlr, ne biçinı şcydir, niye ölümsüzdür, niye faşizm bir hortlaktır, niye ergeç tüm "dünya halkları knrtulacaktır, bunn anlattüar. MC iUtidarınuı istemediği de, korktuğu da budur. Halkın uyanması, iyiyi kötöyü anlaması... Bütün bu cinayetler, ijkenceler, savaşlar, kötn yasalar, zümre saltanatlan, para egemenükleri, bu yüzden.. Genç bir Türk ozanı, Tekin Sönmez'in yenl çiKan «ŞUInln ve Jara'nın Destanı»nm bitiş dizelcrinl okurken Jara'nın, Parra'ların, tüm ŞUİ devrinıcilerinin, sanatçılarınuı, kısacası dünyanın daha tyi. daha dogru bir yaşam için savaşun veren insanlarımn umudunu, çilesini, «Gcnçlik sosyalizmdir» dlyen Allende'nin inançlı sesini duydum: «Onlar çağıldadıkça saydamlaşan su gibi daha destan blçildikçe filizienen ormanlarca gür binlerce ırmak ışığı halklann Acıların ve kahrın içinde harmanlanarak, ordan yılpnnksız ve cesur okyanuslar yaratanlar Göğsümüzde acının denizi ölümler adanmıs canımıza Ne çıkar Ne çıkar Ne çıkar Binlerce Jara'yız: Beynimizde tan yemişi Veryüzü buğdayi dalgalanıyor bağnmızdai a Prof. Rauf NASUHOÛLU ya da renk ile, ister mantıfc İle çapmdaki güneş dizengosinin ilgili olsun güzelliğe karşı doğal milyarlar ve milyonlar kez ötebir eğilim bulunduğunu unutmı sinden santmıetrenin bir tıılyaryalım. Genç insan temiz, zarif da biri içine sıgan ve de daha bir tartısmaya, düzenli bir duşün derinlere giden atomlar iıinyası ceyi söz kalabalıgma boğmadan na degin, tüm evrene egemendeyimleme biçimine karşı olum dir. Hiç ilişkisiz sarulan çok farklı olaylar her gün şaşırtıcı lu bir davranış içindedir. benzerliklerle ortaya çıicnakta Doganın ulu düzenini dnîama ve aralaruıdaki farklar «rlderek cabalannın Urettigi bilgiler bi rikimi olan fen böyle blr güzel silikleşmektedir. Fen'in geliştiriilc duygusu gellştirecek nitelikte dijfi bu düzen ve uyum tutkusu fencinin tsanatçı duygus.ıv'dur. dir. Zira doğa, zaman va uzay Bu duygu yaratua dUsünm» giK. içindeki smırjannı jgöremedifımiz uyumlu, ahenkM bir ylk» d(l cünUn buynıguna girince yok et zen bUtünlüjadür. DÜzen *e u kili bir araç olur. Üa bakL:dan fen, ösellikle fizik, sayısız fmek yum yüz milronlarca '.ıllomatra GDKSEIM ÜNİVERSİTEYE GİRİŞ FEN SINIFLARI LISE SON 30 . 27 kMim 1 11 . 1t •rahk \ T«r M M t JTİIU lerle doludur. Günes sisHmine bağlı gezegenler llstesinln son iki üyesi olan Uranus ile Neptun, Newtonun genel çekim yasasma dayanan hesaplarla varol maları gerektiği ortaya çıktıktan çok sonralan, gerçekten b^ienen büyüklükte ve bekl«ıan yer lerde gözlenmişlerdir. ötekı yön de bir çalışma ile helıum adlı kimyasal element, günes ı>Jğınm çözümlenmesi ile ?Aireşte varolduğu deneye dayanarak sap tandıktan sonra yer yüzündc bu lunabilmiştir. Bu gibi sonsuz sa yıda örnek, doğarun uyumlu ulu düzenini daha derlnden görmek, onu anlamak ona hayranük dvymak duyumu geliştirir. Ta gttn . maddenin temel yapısı ile ilgili bilgilerimizi din kitaplar'ndaki ilkel masallarla karşılas .uınca bazı fencilerin dinciliğinia ne kadar bilinçli ve derin oıdugu ortaya çıkar. rnutulmamalı ki nice köklü ve parlak partl prorramı, nice ülkede kâğıt üzerinde solup gitmiş, hayata kavuşamamıştır. Yaşadığımız çağda parti programı yazmak kolaydır; ve bu Işin evrensel örnekleri vardır. CHP, bu e v renselliği benimsemekten çok, pratik etkenlerin hesabında bir özgünlük aramıştır. Programla partinin dayandığı çiiçler ve lktidar arasında bir köprii kurmak, iç ve dıs kuvvet dengelerinden soyutlanmamak kaygısı, CHP İçin önemlldir. Belki çoğn kfşlye CHP'nin yeni Programı devrimci g6rünmlyecektlr. Ne var U Prorram bir devrimi vurrulamaktadır: Bu, önurlük devrimidlr. ANlAJABiLME Aydın kişimizde düzenll bir anlaşım yeteneği gelişmiş uimalı dır. Bu nitelik iki yönlü ış'er ki şi düşüncesini anlaşılır biçimds açıklayabilmeli, başkalannıu açık lamalarmı da dinliyebilmelı, t/le yebilmeUdir. Fen öğretimi bu niteligi geliştirmede de etkili bir or*ur>d'r. Eir laboratuvar çalısmasını, çözumlenen bir problemin sonuçîa nnı tartışmak, isteyerek oeîirsiz bırakılmış bir problemi kesinliğe kavuşturmak, ya âa bir çalışma ile ilgili bir taraşmsyı sonuca bağlamak, öğrenclyi düşünce ahş verişi sürecine alıştınr. ögrenci belirli bir fiyliyecegi, belirli bir yazacagı ya da okuyacağı belirli bir konu olmadan, dUşUnce alışverisi mekanizmasını isletemez. Sosyal bilimler ögretiralain nesnellik kazanamadlgı bir ortamda doğal yapısı nesnal olan fen öğretimi aydm kişinin oluşu muna etkili, güçlü bir katkıdır, yeter ki fen öğretlminde i)\ı kat kıyı sağlayacak eğitsel yöntemlere gerekli yer verilebilsin. DERSANESININ ÇAGRI • • • Dostlar Tiyatrosu sınavla oyuncu alıyor. Sınavla seçilecek oyuncu adaylan, Dostlar Tiyatrosu elemanlanyla birlikte tlyatro eğitimi görecekler. Tiyatro Okulu nit«liği taşıyacak olan egltlmm amacı Dostlar Tiyatrosu sahnesine yeni elemanlar kazandırmak. Başvurma süresi 10 aralıkta bitiyor. Cumhuriyet 13050 [ BEKLEMEULER 23 katım 1 7 1 4 2 0 snlık •UA»| *«Wta • Cumhuriyet 1304J ÖLÇÜ DUYGÜSU Aydm kişinin ölçü duygusu gelişmiş olmalıdır. Bununla bir ko nuyu çözümlerken önemli temel etkenlerle, az önemli ya da önem siz ayrıntıları ağırlıklanoca tartarak hesaba katmayı anhyoruz. Ölçü duygumuz iyi gelismis olsa, kisisel, toplumsal, politik ya da uluslararası basamakta nice anlasmazlığîiı boşluğu kolayca or taya çıkar. Probleminize giren çeşitli etkenleri tanılayınız; bunlann hangileri ne kadar agır gel mekte ise çözümlemede onlara agırhklarınca yer veriniz. Büyük fencilerin böyle çözümlemelerdeki sezaJeri bütün öteki ruteüklerinden daha UstUndUr. In sanlar yüzyıllar boyunca hareketi incelemişler ve Aristo'nun yüzeysel gözlemlere dayanarak, bir cismi sabit hızla devindirmek için sabit kuvvete çekilmesi gerektiği yargısmdaki yanılgıyı görememislerdir. Aristo'ya olan büyük manç bu yanılgının yüzyıllara sürüp gitmesine yol açmıstır. Ancak ondan iki bin yıl sonra, Gaiileo harekete karşı koyan onu engelleysn sürtünme kuvvetinin gözden kaçtığım ve bunun hangi hallerde önemli ve hangilerinde göz yumulabilecek kadar küçük olduğunu farketmiş, böylelikle fiziğin daha sonraki gelismelerine temel olan mekanik yasalanortaya çıkarmıştır. Fen dersleri bir ölçü duyumu, yani önemli Ue az önemliyi ya da önemsizi ayırdetme niteüği geliştirmede eşsüs olanaklarla doludur. ACI KAYBIMIZ Birmaî Erkiner'in esi ve Ester Erkiner'in sevgili baban, TUrk Otomotlv Endüstrlleri AŞ. mensuplarından VEFAT Denlz Harp Okulu öğretmenlerüıden merhum Mühendis Abdülkerim Aytan ve merhume Nebile Aytan'm ogullan, Vahdettin Aytan ve Reyan Erhan'm kardeşleri, Ferda Aytan ve Mithat Erhan'm kaymbiraderleri, Tiraje Demirelli ve Piraye Özer'in dayüan, Merkez Bankası'ndan Emekll Ahmet Feyyaz ERKINER etmlştlr. Cenazesl bugün öğle namazım müteakip Kadıköy Osmanağa Camiinden kaldınlacaktır. A t LE St Cumhuriyet 13042 TEŞEKKUR Oğlum, HUsnü Engln Çağm'm hastalığını teşhis ederek kendisini sıhhate kavuşturan Göztepe Sosyal Sigortalar Hastanesi Çocuk Klinik Şefi Vefalı aile dostumuz Sayın Asuman EĞRiBOZLU'ya Servls şefi Nejat Şimşekcan ve Dr. Süheylâ Türkman, Asistan Dr. Yılmaz Karabekiroğlu, Bedia Ayhan'a Mesul Hemşire Naciye Türkay, hastabakıcı Fatma Berber ve Ayfer Topakbaş'a teşekkürü borç biliriz. Babası: GÜNDÜZ ÇAĞIN Cumhuriyet 130« Aydın kişiyl ana çlzgllsnyle be lirleyen bu nitelikler okul eği19 Kasım 1976 Cuma günü edebiyete lntlkal etmiştir. Cetim görmüşlerüniz arasuıda yetenazesi 25 Kasım 1976 Perşembe günü Beylerbeyi îskele rince yaygmlasmıs olsaydı bunca Camiinde kılmacak öğle namazım müteakip Küplüce Aile bunaltıcı sorunumuz, sorun olMezarlığına defnedilecektır. maktan çıkardı. Ülkemizde tüm eğitim basamaklarına bu&srmş AtLESt görünen şlddet hareketleri, bir kısım gençlerimizin, keııdileri gibi düşürtmeyen arkada^larınm Cumhuriyet 13044 canına kıyacak kadar ilke! bir bağnazlık içine düştüklerini, bun JIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIUMIIIIIIIIIIIIIIHIIIIIIIUIIIIIIIIIIIIıUIHIU dan da acısı, levlet katlannda va siyasette sorumluluk y'lklenmiş, toplum kaderinde söz sahibi olmuş nice kişinin olaaları ya dırgamaz görünmelerini «iydın»' ^ Irem'e kardes, bizlere oğlumuz Cem'in doğumunda Dü S lık ölçütleri ile bagdaştırmak ne E yük hizmetleri geçen sayın 5 yazık ki kolay değil. Eğttımden Gyn. Operat6r E hiç nasibini alamamıs en sade E yurttaşlarımız çoğu hallerde do ğa yasalannı daha iyi sezrnekte ve onlarla daha tutarlı salabilmektedirler. Eğitimimiz ve eğittiğimiz insanlar doğaya böylesi E Teşekkürümüzü borç bülriz. ne ters düşüyor. r Annesi DUer KARAHAN, Babası Caner KARAHAN Seyfettin AYTAN | TEŞEKKUR f ( Orhan TİMUR'a { ELRÎİRİCİ YARGI Aydm kişi bir konuda karara varabilmek için kamtlarla tutarlı kalmasmı bilen insandır. Eleştirici sözcüğü ile olumsuz Wr kötülemeyi değil, kanıtlann ne olduğunu ve nasü değerlendirildiğini aramayı anlıyoruz. Fen öğrenmede kanıtlann değerlerdirilmesi ile bir sonuca varmak en temel süreçtir. Bir olayla ilgili kosullan sıkıca elden geçirip sonucu kesürebiliyorsak bunu deneyle sınama yolunu bulabiliriz. önyargılar ve saplantılara karşı en etkili süâhtır bu. Deaerli insan, devrimci sanatçı SEVGİ SOYSAL'I kaybettik. Dostlarınm ve okurlarının acısını paylaşır, başsağlığı dileriz. TEŞEKKUR Eşim Muazzez Bölükbaşı'nın hastalığını, ramanında teşhis ile gerekli ameliyata yapıp iyileştiren, HASEKI HASTAHANESİ 2. CERRAHİ KLİNİĞÎ ŞEFİ, üstün insan, değerli hoca; PROF. DR. Hayri SEYLAN'a asistanlan Dr. Sühendam TÜRKMEN, Kümeyra KARAGÜL, Celâl KlŞ'a, ayrıca, ameliyatma iş'irak eden kıymetli dostumuz, ORTOPEDİ MÜTEHASS1S1 OPERATÖR Dr. RUHt KALELÎ' ye sükran ve minnetle teşekkürü bir borç bilirim. | DARULACEZE BU Yll DA KURBANLARINIZI TEL : 46 20 0 2 BEKLİYOR eÜZElliGi DUYABilMt Aydm kişi güzelliti duyabümelidir. Bunun fen öğretimi ile ilis kisi yadırganabilir. Ama genç in sanda ister biçim ile, ister ses BILGİ YAYINEVİ (Cumhuriyet: 13043) EJi: MEHMET BÖLÜKBAŞI Cumhuriyet 13043
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle