05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CÜMKUr.iYET J5 EK'M 1976 THH S ANAT EDEBIYAT Kemal ÖZER Prag'daki Karl üniversitesının Turkoloji Bolumu'nu bitiren Xenia Celnarova çağdaş Turk edebivatı ustunde çalışmalar yapıjor. Yasar Kemalln romanlarını konu alan tezinden sonra şımdl de Orhan Kemal ile ilgill bir çalısma yapan Celnarova ile konuş Ülkemizde Orhan Kemal ve Yaşar Kemal uzmanı olarak tanınan Bayan Celnarova'ya göre toplumsal sorunlar Türk edebiyatmın özünü oluşturuyor. tak. D aha önce Iki kez yurdumuza gelen Çekoslovak Türkoloğu Xenia Celnarova, geçtiğimıa günlerde tstanbul Ünıversitesınde düzenlenen îkıncı Uluslarara sı Turkolojı Kongresi'ne katıldı. Bratıslava Bıhmler Akademısı'nde Şarkıyat EnstıtUsü'nde çalışrnakta olan Celnarova'nın Prag daki Karl Ünıversıtesının Türkolojı Bolumunu bıtirdıgı, çağdaş Turk düzyazısı üstunde çalışma lar yaptığı, aynca TUrk halk ede bıyatıyla llgüendjği bılıniyor. Bu bılımsel çalışmalann yanında çağdaş TUrk yazarlanndan Çekçeye çevıriler yapbğı da. Türkoloji bolumunde «Yaşar Kemal'in Romanlan» konulu bır tez yapan Celnarova, daha sonra «Avrupa Halk Edebiyatında ve Yakındoğu Edebıyatında Eşkıyalık Konusunda Benzer Çizgiler» adlı doktora tezmi hazırlarken de Köroğlu gıbi, Çakırcalı Mehmet Efe gıbı orneklerden yararlannuş, çağdaş edebıyat örneğı olarak da «Ince Memet»l almış. Şimdi Orhan Kemal'le ügıh bir çalısma yapıyor. «DAHA ÖNCEKİ GELİŞLERINİZDEN ORHAN KEMAL t'ZERİNE ÇALJŞTlGlNIZ BILİNİYOR. SON BtB YIL. IÇINDE BU ÇALISM4NIZDA NE GÎBÎ GELÎŞMELER OL. Dt?» «Orhan Kemal Ustüne yaptığım çahşmayı sürdurüyorum. Yalnu konuyu bıraz değıştırdım. Bılıyor sunuz, daha once «Orhan Kemal' ın Romanlannda Gerçekçılık»ti seçtığım konu Şımdı bıraz daralt tun ve «Orhan Kemal'in Insana Bakışı» yaptım. Çunkü en guçlu romanlannı ele almayı uygun go rUyorum, bu da benı daha genış kapsamlı llk konumdan uzaklaşürdı» «ÇALIŞMAMN MTELİG1 HAKK1NDA BÎLGİ VERİR MİSİNİZ?» «Dört bolumden oluşuyor bu çalısma. lik bolumde yaşam oykusüne dayanan romanlar var. Sonra Murlaza uzerınde duruyorum, trajı komık tıp olarak Uçuncu bolumde 72. Koğuş, Bere ketlı Topraklar Üzennde, Eskıcı ve Oğulları bulunuyor. Bılıyorsunuz bunlardan son ıkisınde sı ruf değıştıren ınsanlar vardır. Koylulukten ışçıuğe ve esnaflıktan ışçüığe geçışın zorluklan anlatüır. Son bolumse mızah romanlarına yer venyor, Uç Kağıt çı ve Mufettışler Mufettışı gıbı » «SON BİR YIL ÎÇÎNDE ÇEVÎRİLER DE YAPTINIZ MI TL'RK EDEBÎYATINDAN?» «Yaptım. Sadrl Ertem'den Çıknklar Durunca'yı çevınyorum Bır de Yılmaz Guney'ın Boynu Bukuk Ölduler romanını çevırdım. onümuzdekı yılın ılk varısında yayınevıne vereceğım. Sanı rım 1978'de yayınlanmış olacak. Aynca gelmeden bır hafta once, Doğu Öykulerı Antolojısı yayınlandı. Burda ömer Seyfettın ve Refık Halıt'ten ıkı Turk oykusu vardı. Enstıtumuz bu antolojının ıkıncı cüdını de hazırlıyor. îkıncı cıltte son donemden omekler yer alacak, Saıt Faık ve Yılmaz Guney'den bırer oyku. O da 1978 de çıkacak. Bu arada «Dunya Edebıyatı» dergısı Yaşar Kemal'den uzun bır oykü ya da roman larından parça ıstıyor, gelecek yıl hazırlayacağım • «TÜRK EDEBİYATTNI NASIL İZLİYORSUNÜZ?» «Dergıler dışında Turkıye'den haber almam olanaksız Süreku ızledığım dort derğı var. Varlık, Turk Dılı. Yenl Ufuklar ve Milıtan. Özellıkle bunlardakı kıtap tanıtma yazılannı okuyorum. An cak genel çızgılerıyle ızlıyor sayı Bir Çek Türkoloğunun edebiyatımız üstüne görüşleri... 2 YAZAR 2 OYUN Yeni Lise Edebiyat kitaplarında çağdışı bir dünya • • • • • • E edebiyat yapıtlarının yorumlanmasırun çot önemli bır nıtelik olduğu büınen gerçeklerdtrtdır. Yapıtlann bır dünya görüşü çerçevesinde yerinı alması yetışecek genç kuşaklar ıçın çok onemlı bır konudur Olaylan ve halkını, top lumsaldan ekonomık gelışmelere varıncaya bütun oğeleri değeriendirışı bu oluşan dunya goru şü içındedır Lıselerde tek kıtap olarak okutulacak yenı edebıyat kıtabının en belırgın ozelUğı, edebıyatı bır sus katına indirgemek, güncelın ıçinden çekıp koparmak onu yenıden fıl dısi kulesıne hapsetmektır Aksaklıklan toplumun kendini bır gerçekç: aynadan yansıtmak değıl yalıtmak amacım gütmektedır Çırkınlikleri güzeUığe donüştürmektir edebıyatın asıl amacı, toplumun dınamızmını durdurmaktır. Useler ıçın Mehmet Kaplan'm yazdığı edebıyat kıtaplannda metınler kadar onlann yorumlamp değerlendınşı üzennde durmak gerekır Bu metınlerden çoğu daha oncekı kıtaplarda da vardı ama ogretmene ve ogrencıye genış bır açıdan, kışılıkh değerlendırme hakkı verılıjordu Şımdı bu hak onların elınden alınmış olujor Yenı yetışen kuşaklar eleştırel bır jontem yerıne verılenı kabullenme jontemıne zorla nıyor Kaplan'm tutumu edebiyat tanhıne ja> kındır Yazarı, şaırı, donemi ve geçmış gunlerı ıçmde değer yargısına goturmektır Bugunun koşullanna, bugunun edeoıvat anlayısına bu kıtaplarda yer joktur. Daha once Yay Kur derslennde de belirtıldığı gıbı 1950'den sonra edebıyatın durduğu savını ortaya attıklanna gore, 1950'den sonrasını vok saymaktadırlar. Mehmet Kaplan vazdığı onsozde «fıkrı bır hazırüx»tan soz edı>or Amaç metınlerı bu duşunceler arasından deferlendırmektır öğrencı daha önce bır temel kurunca ne öğrenırse oğrensın o temel le tutarlı kılmak zorundadır. Gene önsozde, «zaman ile degışme, sosyal ve kulturel hayatın temel kanunudur,» denilmektedır. Ama nedense bu yasa bu kltap ıçın geçerh değıldir. Gunün sorunlannı, gunün toplumunu yansıtan yapıtlan okumanın yenı bir tanımi konulmuştur ortaya. «Halihazır vehmi» Vehmin ofrencıler ıçin zarannı (!) belirtmeye gerek yok, ayağı topraga basacaK, o zaman da o toprağın acüarını öğrenecek. Gerçekler, acıdır, çirkındir Edebıyat ise güzellıkle uğraşır yalmzca. Aşağıdakl tanım bunu vermıyor mu «Çarpıcı, nuktelı, ahenkh, hıs ve hayal uyandırıcı bır taraX.« Uydurmacılıga karşı olanlar kendl tekellerindekı eğıümde bır uydurmacılıga değirurler kitaplarında, edebiyatçılar, «kendl ıcat ettıklerl >enı deyimleriıde kullanırlaı. Edebiyatın ne olduğunu, nasıl yüce katta oturan dokunulmaz bir kavram olduğunu blrlikte ötrenelınr «Edebiyat kelımesı arapça «edeb» kelünesınden gelır Edep. terbiye demektır. Edebiyat terbıye dışına çıktı mı, güzel olma vaslını kaybeder Kışkırtma maksadını güden eserler de edebiyat sahasına sokulmaz Dığer güzel sanatlarda olduğu gıbl, edebıyatta da güzelhk olçülu, âhenklı, ınce ve denn olmayı gerektırir. Buyuk yazar 1ar çirkın şeyleri anlatmak zorunda kalırlarsa, üstü kapalı söylerler ve uzerlerınde fazla durmazlar > (Kaplan, Edebiyat, Lıse 1, s. 3) Gerçekçı ve çağdaş edebıyatın tersl bır tanım boyle yapüabılır. Yanı başkaldınnanın edebıyatı «saha dışı» bıraküıyor. «Kışkırtma maksadı» deyımını de bu açıdan rahatça yorumlaya bilırsınız Hayalden gerçeğe ındığıruz anda edebıyat duygunuzu yitırmış olursunuz. Edebiyat kavramı bugun boylesme bır dar tanımın ıçme sığdınlamıyor. «Çukm şeylen anlatmak zoru» aa anlaşıımaz bır cümle Neden artık edebıyat her konuyu anlatmıyor mu? Her konu edebiyatın kapsamma glreli «çeyrek yüzyıü» geçmedı mı? Terbıyelı edebıjat, bır tür insanın yetıştırilmesı ile ılglli bir sorundur. Kışkırtıcı ve çirkın şeyleri anlatan edebıyattan uzak durursamz, okulunuzu bitirdiğinizde sesslz bir jrurttas olursunuz. Hlç unutmamah kl, «devlet uslu ve uysal bendeler lster.» Ulusal bır edebiyatta ulusçuluk da bu edebiyat kitabında kanşmıştır. Artık kahramanlar çağmın geçtığinl bilmezlikten gelirler, doğal olarak gerçeğin edebiyatım kalem ardı ettiniz ml, masallann, efsanelenn kahramanlarını asılamak zorundasımz Kaplan da bu düşünceye yaslanıyor «Her miliet kendı kahramanlannj yüceltır, karşı taraltaldleri küçümser.» Kahramanlann yaşadığı hayal dünyasından bıraz ayrılıp roman gerçeglne döndüğünuzde de karşıla&acağınız tablo pek kısırdır. Kaplan, XIX yuzyıldan bu yana tanınmıs romancüarınuzın admı sıralar. Listenın tamamını aktaralım da nıce ünlu yazanmızın gene terbıyeli edebıyatın dışında kaldığını görellm. îşte romancılanmız Ahmed Mıdhat Efendi, Hüseym Rahmı, Hâlid Ziyâ, Mehmed Rauf, Yâkup Kadri, Hâhde Edıp, Reşat Nuri, Peyami Safâ, Ahmet Hamdl Tanpınar, Kemal Tahir. Gene dar bir değerlendirmeyle Orhan Kemalie Yaşar Kemal'in neden bu listeye gırmediğinl sorabillrsmlz. Çoğu yerde bilime saygıyı, bağlüığı azaltan bir tutum görürsünü2. Bilim, bütün sorunlan çözemememlştlr, kitaba göre, « .. ilmto çözeme dıği daha pek çok şey vardır. îşte böyle llmin kesin bilgüer vermediğl konularda yazüan yazüara «deneme» adı verilir. (Adı geçen kltap, s. 13) Lise ögrencüerinln kullanılan dlli nasıl anlayacağı da duşunulmesi gereken bir konu. Kelımelerden omekler verelim: Mensup, mağlublyet, bılakıs, muhım, medeniyet, muvaffak, vasıta, nesıl, teneffüs etmek, hadise, cemiyet, müdafaa nevı, vucuda gelen, saadet, bedbaht. Kaplan, genç kuşak İçin bir de «kültürlü insan» tanırm yapıyor: Bir insanın kültürlü oluşu, kehmeleri doğru teliffuz edislnden, kelime ve cümlelere doğru mânâ veıişinden anlaşılır » Yenı ders donemınde okutulacak edebıyat kıtabı üstüne ilk elde saptadıklannuz bunlar Şu ya da bu yazardan metın venlmesi önem lı olduğu oranda bu metlnlerln yorumlanması ve değerlendirılmesi içm sunulan çerçeve önem lıdır. En azından bu yenı bır çağdışı dünya goruşü yaratma çabasındadır. Aynca gUnümüzün toplumunu yansıtan edebiyata yenl bir kültür seddı çekılmıştır goruşu yaratılmak isteniyor BU YIUCı LıSE EDEBİYAT KıîABINDA OGRENCı LERE GERÇEKLERDEN UZAKLAŞMALARI OZELlıKLE SAUK VERılıYOR VE 1950 SONRASI YAPITUROAN SOZ EDiLMıYOR Kendinı Yazan Şarkı Adalet AĞAOĞLU İSTANBUL ŞEHİR TİYATROSUND* DA B ü YIL ÇOK SAYIDA TÜRK YAZARINA YER VERÎLMESİ, SANAT ÇEVRELERİVDE KONUŞULAN BAŞLICA KONTJL.4RDAN BİRİ. ADALET AGAOGLU VE ORHAN İYİLER BXJ Oyun, rurdnnınzıın gündemde olan sonınUnndan blrinl ifltyor: Bir ke«im adına harekete çeçenlerle o kesim arasında dlyaloj yoklu^u. Oyunn, bunu belırtmek ıçln ml jazdınız? Bır anlamds, evet. Ancak bu kopuklugu ben dış gorunüşüyle ve sıyasal alana ındırgeyerek değıl, ınsan yaşamındakl yansımasıyla, bu diyalog yokluğunun ınsanlar arasında doğurduğu yenı çatışmaların boyutları ıçinde belırlemeyı amaçladım 12 Mart oncesı «kurtarmayı» seçmlş bulunan gençlikle «kurtarüacak» olan haltan bırbırınden kopuklugu, her ıkı tarafın da bırblrinden bu anlamda gerçekten haberlı olmayışı, hemen hemen çağdaş bır tragedyarun bütun verılerını taşıyordu Eleştırısel bır yaklaşımın tabu sayıldığı bır donemde, bu durumun ınsan yaşamında yansunasını ele almak, yalmz kalmayı başUstu edıp duruma bu açıdan yaklaşmak; belkl de «Kendıni Yazan Şarkı>da asü yaptığım bu Bır yanda en ıyı nlyetlerle «halkı kurtarmayı» ustlenmiş devrlmcı gençlikle ote yanda «kurtanlma» umudunu henüz ve ancak çocuklarının okuyup blrer bürokrat ya da teknokrat falan olmasına bağlayan ve koşullar gereği elbette toplumsal bılınçten yoksun halkın arasmdakı kopuklugu belırtmek, bu kopukluktan doğan dramı vermek ıçın avuçiçi kadar bahçesıyle dört kuşağa bakmak zorunda bulunan Dul Munıse ile kente okutmaya gonderdıği oğlu Halıl, Halıl'ın arkadaşı Erol ve Kız'ı karşı karşıya, yılz yüze getırdım Ama burada aslolan, durumun bır sanat yapıtında yenıden yasamaya geçırılebılmesıdır. Seyırclnın oyunda asıl bunu, durumun ıçınden gorunüşunu algılamasını umalım Asıl bunu amaçladım çunku. Oyunun 12 Marttan once yazılnuş olması ayn bir Snem taşiyor Oyunu buKun vazsaydınız ne gibi değısıklikler yapardınız? Gelişen olayların ışığında yukarda belttthğım durum artık gündeme geldlgine ve yalmz sıyasal alanda değıl, sanatsal alanda da tartışılır olduğuna göre «Kendlni Yazan Şarkudaki yaklaşım doğrulanmış demektır Ustelık, tümden bitmlş, kapanmış bir tartışma alanı olmadığı için oyunda temelden bır değışiaı yapmam elbette soz konusu değıldır. Oyunu, ne düşünerek alışılmış biçün içinde yazdımı? İki nedeni var bunun Birincisi yukarda da belırttiğım gıbı, oyunun jçenğı tam anlamıyla bir dramdı Bıçım de buna uygun oiarak boyle geiiştı. Bızim yaşamımız hep trajıkle komığı ıçıçe barmdınyor Dram ortasında çalkalanan bır toplumuz Alışılmış bıçım dedığınız dramatlk orgu bu durumumuza lylce denk diişüyor Ikınci bır nedenl daha var, alışılmış biçırn kullanmamın Şimdillk en iyl böyle y*pmayı blldlğiml sanıyorum ve tiyatromuzda yeni bıçım araştırmalarının kolaya kaçma yollarıyla kanştınlmasından da çekuüyorum doğrusu. Yitık Köpek Orhan tYİLER O yun yazannın oyununda neji snlatmak lstedığinl btr de izleyıcilere açıklsmasının bence anlamı yok. Düşünduklerımızı ıyıcene belirleyıp yapıtlarımıza aktaramadıktan sonra ne desek havada kalır. «Tum dedlklerln doğru, doğru olmasına da bız hıçdebu dediklerini yapıtında görmedlk» derlerse yaza rın durumu nice olur? Yazarlık işlevi yapıtında kendlni ele vermelıdir. Ama bu hıçbır zaman mekaıuk dUşünce alanındakı savaşımın dışında kalmak anlamına gelmez. örneğın tıyatronun gerek bıçımsel, gerekse ıçerigi konusunda ılen surdugumüz savları yapıtlanmızla doğruluyabilmeliyiz. Diyebilirün kl «Yltik Köpek» oyunun yazan olaralc bana yabancüasmıştır. Benı oyunu izlemeye gbtürmıyecek kadar yabancılaştıran ögeler ne oyundan haberim olmadan gellşıgüzel çıkartılan bdlümler, ne eklemeler, ne de çarpıttırılan oyun kişlleridir. îşçılerle, devrlmci sendika ve orgUUerin üyelenyle bırlıkte lzledim oyımu. Çünkü onların bu oyuna geçen emeğl büyüktü. Teksirını bıle ileri sendikalardan bıri yapmıştı Oyunu onlara da bana da yabancılaştıran asıl ögenln küçük burjuva yüzeyselliginin günlük gazete duzeylni ssamıyan eleştirısel yaklaşımı oldugünu, oyuna bu yaklaşımın aımuısız bır bıçlmde damgasını vurduğunu görmemiz oldu. Ama aslında sorun kisisel yetenekler sorunundan daha derindedir bence. Sorun şudur: Artık ülkemız gerçeklerinin tlyatroda eleştırısini yapabUmemn bır tek yolu kalmıştır: Ortak Üretım. Burjuva dramatik tiyatrosunun uygulama yontemini bellrleyen yazarın, sahneye koyucunun, oyuncunun ayn ayrı, birb^rlerınden kopuk sanatsal üretımı yerıne ortak üretım bıçımınln yerleşmesl konusunu tum aynpülanyla ele almak ve tartışmalı uygulamalanna geçmek aşamasına gelmısızdır Hepimızln çıkmazı ya da cıkışı bence burada düğümlenıp kalmıştır. Ortak Üretım anlayışı temelde bilımsel öğretlnin bır ıyıcene hdzmedılmesını, gözlemı, tartışmayı ve kendı dışımızdakılerle sorunun organık bağlarının kurulması duşunceslnı getırecektır Bızı gerçeğm dışındakine, illızyona ya da düşsel kuramcılıktan yakamızı sllkıp atmaya zorlıyacaktır bu tutum Halkımızın hergün gıttikçe apaçık ortaya çıkan siyasal savaşımını yorumlamamıza, onlarla birlıkte tartışarak büyültmeye, çoğaltmaya götlirecek demek tir. Boyle bir yontemi becerebilseydık Yitlk Kopek ne yazanna, ne gerçekten emeklennı veren oyuncularına, ne de emekçl yığınlarla üiskisinde yabancıiasmaya düşmeden anlatımındakı yalınlığıyla amacına daha çok yaklaşroış olacak tı Bu başanlamamıstır Ama hiç olmazsa başarısızlığımızın nedenlni anlamak zorundayız. lKİSt. BUGÜNKt TAZARLARDAN SANAT EDEBİYAT BÖLÜMUMÜZDE AGAOCLÜ İLE YAPILAN KISA BİR KONUŞMAD4 VE lYİLER'lN KISA BİR YAZISINDA, OYUNLARrîLA İLETMEK ÎSTEDİKLERİ BİLDİRİMLERİN ÖZÜNt) BIXACAKSINIZ.. lınm » Kadın erkek eşitliği üstüne Fransız yazarları neler diyor Derleyen: Bertan ONARAN Fransa'da ysyınlanan LE SAüVAGE adlı çevrebilim dergisi, geçende kadmerkek eşitliil, kadın öıgurlu&u Bornnlan çerçevesinde ulkenin önemli gaoatçı ve yazarlarına kadın erkek eşitllgi konusunda ne dusünduklerini sordu. Alınan yanıtlardan Ufioç olanian asafıda bulacaksınız. «TLRK EDEBI\ VTıYıN SOV DÖNEMI UZERINE DÜŞÜN CELERINIZ? ONCEKI KUŞAKLA SON KLŞAK YA. ZARLARı ARASıNDA NE GL Bl ATRIMLAB VAR?» «Türk edebiyatında toplumsal sorunlar on sırada yer alıyor ge nel olarak. Kanımca 195565 ara sında bır bunalım donemi geçırdınız. Batılı modemıst akımlar etkın oldu. İçe kapanış eğılım halını a!dı. 1965'ten sonra yenıden toplumsal sorunlar on sıraya çık tL Ama bu bunalım donemi deneylerl de yararlı oldu. Ele ahş, işleyış yontemlerı bakunından çağdaş estetik duzeyde ilerledınız Bır ornek vereyım, ızledıgım dergılerden Mıhtan'da genç bır bykücünun yapıtını okudum. Aysel özakın'ın Kazaya Uğrayan Mutluluk adlı oyküsunde trajık bır olay anlatılıvordu. Yan tutma yan bırl gibı bakıyordu bu olaya yazar, ama yine de yan tutuyordu. Anlatımda hıçbır fazlalık yoktu, her cumlenın butun içınde ışlevi vardı. Şunu demek ıstıyorum kl en gençlerle daha on cekiler arasında, gerçekçıliği ele aüş bakımmdan ayrım var » «StZDEN BAŞKA TÜRK EDEBİYATINDAN ÇEVtRt YAPANLAR DA OLDU MU SON BİR YIL İÇİNDE?» cDr. Voyteh Kopçan, Evlıya Çelebı'den seçmeler çevlrdl, yayınevıne verdl. Gelecek yıl çıkacak. Ludek Hrebıcek, Necatı Cu malı'dan şıırler çevırdı, dergıler de jayınlandı yıl ıçinde. Tomas Lane, ömer Seyfettin'ın bır övküsünu çevırdı Orhan Kemal'in Önce Ekmek kitabmdan bırkaç oyku çevlrdı D'lnya Edebıvatı der^ısınde çıktı » Türkıye'yle Ç°koslovakva ara sında kultur anlaşması olmadığı lçüı ça^nlı olarak jurdumuza gelemedıSinı sovlejen Celnarova, bu kez de kendı o'anaklarıyla Türkoloji Koneresı'ne katılmıs çaÇnlı olmadığı ıç>n bıldi G Sünnet düğimü Filiz BAŞARAN BİR UMUT ŞAİRÎNİN KÜSKÜNLÜĞÜ ÜSTÜNE Hikmet ALTINKAYNAK Şlir yaznuyor ama 2530 yıl once yazdıklaruu kitaplastırmak istiyor. Ve hâlâ da içinde yazma umudu, gücfi taşıyor, ğız dedık. Eşinden Cumhuriyet caddesinde, eve doğru yüruyor, haberim alıp adımlarımızı hızlandırdık. Bırkaç lokantayı da gerıde bırakınca umutlu dizeler ustasını bır meyhanede değıl de soylenenln terslne bir kltabevın de bulduk. Cunejt, benı tanıttı. O usta şalr sert olmaya çalısan bır vumuşak guluşle. Ben, dedi, sızin o tanıdığınız şaır Niyazl Akıncıoğlu değılım' Ne konuşacaKsınız benimle? Neye uğradığımızı şaşırmadık. Böyle bir tepkının olabüeceğinı duşünüp sustuk. Bıraz çakırkeyfti çünkü. Üstel'k de bıraz şakacı Akıncıoğlu bırden değışıp elımızı sıktı, hoşgeldlnız dedi. Tabure verdı, kıtabevı sahıbıyle tamştırdı, Cuneyt' ın sekız yıldır Hukuk Fakultesını bitiremediğmi, onu gordugü ıçın sınırlendığım söyledl Tüm bunlan o kadar çabuk sıraladı kı da\ajı kavbetme tehlıkesiyle kar c ı karşıya kalan bir avukat acelecılıği tç'ndeydı denebı lır. Yaşlı ama dınçtı, kata olarak da.. Hani çok kullam lan bır soz vardır, altmışında bır genç dıye, bu tam AkırcıC^lu ıcın so;lenmış soz olmalı. Bu umut şaırını umutsuzluk, yer >er küskunlük (D;<anu 9. Sa>fada) Bır umut şaınnın umut ve umutsuzluk çellşkisi içın de yaşadığı kente vardığımızda saat 13 dolaylarındaydı. Garajdakı bufeden adüye binasını sorup o yone doğru yürürken, caddenın başında llln TÖB DER şubesinı gorünce girdlk ıçeri Yonetlm Kurulundan öğretmsnler llgilendıler, yardım ettıler bıze. Rastlantı bu ya, oğlu lokaldeymış çağırdüar ve: CUneyt sıze bulur. dediler. Evlenne, babasının bürosuna telefon etti, kım seyı bulamayınca, kenti gezerek aramaya karar verdiK Cuneytle. Çıktık. Sanki çok küçuk bır ılmış gıbı, sankı sorleşılmlş gıbi bu umut şaırının eşiyle karşılaşmıyalım mı?' Ru ıkmcı rastlantı da bıze umut verdı. Galıba bulaca eorges Palconet (Nariine Lelaucheurle blrllkte Le Seuu yayınlarmda çıkan La Fabrlcation des mâles'ın «Erkek Yapımı'nın» yazan) «Çevrem benl ellmln tersiyle itmeye çalıştığım şu erkekliğe, erkeklik görüntüsüne bürunmeye zorladığı zaman. Cınsel roller öyîe ayarlanmış kl, insan kendım astlıküstluK sıralanmasında, yanşlarda, uğrassal, sıyasal, sporla ilgılı durumlarda erkek hissediyor. Alain RobbeGrıJlet (romancı, sinemacı) «Bu glbi sorular benı hlç ilgilendirmez.> Jean Preustle (romancı, eleştlrmen) «Hıç bir zaman. Kullandıgım anlann dışında, cinsel yanımı hıç düşünmem, kullanırkense daha çok kayğı duyanm. Çocukken, erkek olduğumu oğrettiler, umrumda bile değüdl. Gdtürüp erkek okuluna yazdırdılar, hiç şaşmadını. Adet bdyleydi. Kadınlardan beklenmeyen askerllk hlzmeti de öyle. Ona oa saşmıyor, ustunde durmuyordum. Gerard Zw^ng (Letre ouverte aux mal balsants «Kötü Sevişenlere Açık Mektup» adlı denemenın yazan, clnselbilım uzmanı) «Mutlu olduğum, kışlligimle çakıştığım, yazgum ustlendığim, ve bir de sevıştığım zaman. Size şlmdl iyi sevısen kadını betimleyecek değillm. Kimi duygular, doyumlar, istekler ancak bır cinse ozgü olabilir. Sevlşme sırasında, insanlığın varolma biçimının ya şu ya da bu yakasında jer alırsınız. Tam bir Nazı, buyurgan, erkeklik hayranı olduğumu herkes billr, dolayısıyla sorunuzu şöyle de yanıtlaya bilirim. Bir kadın benden erkek gucüyle yapılabilecek bir iş ıstediğı zaman da kendimi erkek gibi duyanm Arabanm lastığınl değıştırmeslnl istememn, kadının ınsanhğına gölge düşüreceğme inanmıyorum Tornivadayla boğuşmayı, çlvi çakmayı kadına yakıştırmıyorum » Mıchel Meignat (Vlncennes Ünlversitesi'nde clnselbilim okutan, insancı dğretim üyesı) «Sevışırken, korktuğum halde yelkenleri suya indırmedlğım, çocuklanmı kucağıma aldığım, bir kadınla jan yana olduğum, ağladığım, Alex Joffo'nun Un sac de bllles'inı (Bir Torba Bllye'sini) görmeye gıtüğım, erkek kokusu sUrundügüm, lkl dirhem bir çekirdek gıyindığım (yant gelişıgüzel, spor şeyler giydığim). ama özellıkle de bır kadın tarafmdan sevildiğlm. onu sevdiğim zaman > Rahıp Marc Oralson (Hıristlyan cinselbilimcl) «Her zaman, her vesileyle, özellikle de düşünme biçıminden ötürü. Kadınlarla erkekler eşit, ama benzersizdirler » doğunun sevdaları ay kanar, sevda akar, bir dag bir dağ kendini delerse sestni langına verse o dagdır acılann külhânı ve usul uçan şahin kanadında bir çerağ \e kalblm, bir şehrâyio gıbı kendinde yananı alıp hasrete giderse ay kanar, sevda akar, bir dağ bir dağ kendini delerse akşam k! pekmezle yanıp korkunç bır ipek humması ateşi kttkreten, vahîm ve kolsuz bır tecıid hırkası gibi kendini kıışanıp olum, bir vaz kadar hain alıp basını ay kanar, sevda akar, bir dağ bir dağ kendini derlerse. Hilmi YAVUZ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle