25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CDMiURtm 19 Ocak 1976 1976 yıhna TUrklye «alnı açık> girdi. Ekonomimızin zararına da olsa AET'ye karşı tüm taahhütlerimizi yerine getirdik. Az veren candan, çok veren maldan. Artık bizim bu cestimize karşı herhalde AET üyeleri de insafa gelip, •anlaşmalardakı statüsünü bile kaybetmekte olan» ve bu ortaklıktan ekonomisi önemll ölçüde olumsuz etkilenen, sanayileşme umudunu yitirmekte olan Türkıye'ye karşı «bazı iyilikler» düşünürler. TÜTklye 1976 yılı başında neler verdi? Türkiye 1976 yılının ük günlerinde AET'ya nugiine kad2rkilere ek olarak şu ödünleri verdi. 1. Gümriik vergileri 12 yılda sıfıra inecek malo ların (I nolu liste) gümrüklerinde bl0 indırim yaptı. 2. Gümrük vergileri 22 yılda sıfıra inecek mallann (II nolu liste) gümrüklerinde '.'oö indirim yaptı 3. AET ülkelerinden ithal edilen ve liberasyon rejimine tabi olan ithal mallan listesinde c t5 yükseltme yapılacak, halen %35 oranınO daki liberasyon o40'a yükseltildi. 4. AET ithalatıyla ilgili olarak Merkez Bankası teminat oranları °nio düşürüldü. (Halbuki dış ticaret açığı karşısında ilk tedbir olarak 1976 yılında ithalat teminatlarının arttırılması söz konusudur.) 5. AET'ye aynlan ithalat kontenjanlan değer olarak °olO. miktar olarak (madde bazında) o .c5 arrttırdı. Anlaşmalar Türkiye'yi bağlıyor Türkiye AET arasındaki Ankara Anlaşması geregince, 23 kasım 1970 yılında imzalanan Katrna Protokol'ün «Akit Taraflar Arasmda Miktar Kısıtlamalarırun Kaldırılması» esaslarına dalr 22. maddenin 1. paragrafında akit taraflann, aralannda, ithalâta yeni miktar kısıtlamalan ve eş etkili tedbirler getirmesini önleyen hüküm getirilmiş; 2. pragrafında ise «... Bu protokolün yürülüğe girişinde, Türkiye yönünden ... 1967 yılında Topluluk Çıkışlı Özel İthalâtı*nın (1) ancak °b35'i için uygulanır. Bu protokolün yürürlüğe girişinden 3, 8, 13 ve 18 yıl sonra, bu oran, sırasiyle, °i>40, 45, 60 ve 80'e yükseltilir» hükmü yer almıştır. Anlaşma geregince, Katma Protokol, 1 ocak 1973 yürülüğe girmesi kararlaştınlmışken, Türkiye, AET ile yaptığı Geçici Anlaşma ile Katma Protokol'ün ticari hükümlerini 1 eylül 1971 tarihinden itibaren yürürlüğe koymuştur. Bu ara ».31.29 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 29.33.30 32.09.31 32.09.39 "AET'ye Yeni Ödünler,, T. Güngör URAS İktisatçı da • «5 oranındaki mdddeleri Jcapsayan lista 2 •3 ' eylül 1971 tarihinde, 7/3019 sayılı karar ekinde yayınlanmıştır. Birinci üç yıllık dönem, 1975 yılı sonunda tamamlanmış, AET Türkiye'den 1976 yılı başın0 dan itibaren daha önce açıklanmış olan b35 oranındaki Konsolide Liste'yi °«40'a çıkarma, bir başka deyimle. mevcut listeyi <!o5 oranında arttırmasmı istemeye başlamıştır. Teknisyenler «60"ıncı maddeyl lşletelim» derken Teknisyenler, Katma Protokol'ün 60. maddesinde yeralan «Dış mali istikran tehlikeye düşürecek ciddi bozukluklar»ın ortaya çıkmasıyle «Gerekli korunma tedbirlerini» alma konusunda yetkisini kullanma biçiminde öneride bulunmuşlar; ancak hükümet bu öneriyi benimsemeyerek yükümlülüğü yerine getirme kararı almıştır. Böylece, 1976 yılı başında açıklanan yeni ithalât rejimine ekli «Konsolide Listesi» kapsamı r % 5 oranında arttırılarak, *» 40 oranmda mal ithal âtı, AET'ye karşı libere edilmiştir. ödünler nasıl hesaplanıyor? Başvurma (Referans) yılı olan 1967'de, Türkiyenin AET'den ithalâtı. 2.063.010.049 Türk Lirası'dır. Bu değerin % 35'i oramndaki 722.053. 517 TL.lık bölümü. Katma protokol geregince AET'ya karşı libere edilmlş: % 5 oranındaki 103.150.503 TL.lık bölümü de 1976 yılı başında, mevcut liste'ye eklenmiştir. Bu amaçla, aşağıda gösterilen 24 madde s»ptanmış v» Rejimle birlikte açıklanmıştır. Ancak, bu liste'de bir yanlışlık yapıldıgı, ıki maddenin fazla olarak lısteye girdiği anlaşılmaktadır. Listede neler var? Liste geniş. Bazı maddeler bugün için TUrk ekonomisinde adı pek bilinmeyen sanayi ürünleri. Fakat, bizim için çok önemlileri de var. Örneğin, bilyalı rulmanlar, biçerdöverler ve hatta rontgen filimleri İle selefon yaprak ve şeritler. Artık bundan sonra hiç olmaz ise bu ürünleri sadece AET ülkelerinden getireceğiz. Türkiye bu sanayileri kurmaktan vaz geçiyor. Genişlemenln hudutlan büyütülüyor Liberasyon Listesi'nde yapılan bu düzenleme dışmda, 1976 yıü başında açıklanan yeni îthalât Rejimi'nde, «Libere Edilmemiş» mallar konusunda da gerekli düzenlemeye gidilmiş; Katma Protokol'ün 25. maddesınin 4. paragratına göre «Türkiye, bu suretle tespit edilmiş bütün kontenjanlan, bir yıl öncesine göre, toplam değer olarak en az < 10 ve her madde ile ilgili « kontenjanın değerinde de en az % 5 oranında bir eenisleme»yi gerçekleştirmiştir. Türkiye'nin 1976 Yılı Başında Verdiği ödünler AET Konsolide Edilen Liberasyon LJsteaiaa Anlaşma Gereği Eklenen Maddeler Güm. Ta. ve îst. No. Madde tnnl 29.09.10 Etilen oksit 29.28.00 Diazoik, azoik, veya azonsik birleşikler 37.01.10 37.02.10 38.03.10 38.03.20 39.03.31 48.01.69 48.07.90 59.16.20 68.04.20 82.05.10 84.21.91 84.22.90 84.25.25 84.59.49 84.62.11 84.62.12 91.11.99 95.08.10 T.N.T.D. hariç) Fenil merkür asetat Yalnız alüminyum pasta, bronz pasta, bronz toz ve kurşun pasta mathk Yalnız mensucat sanayiinde veren maddeler (Matwais ve muadillerıl Rontgen filmlerl Röntgen fümleri Aktif hale getirilmis kısımlar Yalnız tasfiye toprağı Yalnız selofan yaprak ve şeritler Diğerleri Yalnız matbaa matris mukavvalan Yünden ve kıldan taşıyıcı kolanlar ve transmisyon kolanlan Yalnız tras bıcak*arı için bileme taşlan Yalnız 1 cm.'nin altmdaki matkap uçlan ile ayarlı raybalar Yalnız püskürtme tabancalannm aksamı ile kum ve çeük püskürtme makinalarmın kataloglarmda kayıtlı aksam ve pı.rçalar (.eövde, hazne ve şasi hariç) Otomatik hidrolik derinlik kontrol cihazı (kaldırma kolları hariç) montaj sanayi talizatma göre yerli imal edilen traktörler için) Bieerdöğerler Yalnız 87.01, 87.02. ve 87.03 pozisyonlannda yer alan motorlu kara nakil vasıtalannda kullanılan hava ile işler cam siliciler Bilyalı rulmanlar Rulolu ,veya makaralı rulmanlar Diger saat aksamı (zarf; kabine ve şasi «platina» sarkaçlı (Rakkaslı) ve sarkaclı (rakkaslı) çalar duvar saati makinalanmn çarkları ve kumanda kolları ile bekçi kontrol saati makinalannm çarkları ve tabulatörü «numaratör» hariç \ Jelatin kapsül Diğerleri (Tetrametirhîuramidisümt Haftanıo raporu SIKI YÖNETİM SADUN TANJU Y aşar Kemal'in kansı THda anlattı. 12 Mart SıkıyöneHm dönemınde onu, Sabahattin Eyüboğlu'nun kansı Magdi' yı, Azra Erhat'ı da gizli komünist partisi kurmak suçundan yakalayıp içeri atmışlardı. Tilda, askeri cezaevinde geçırdikleri günleri anlatıyordu bana. En fazia yadırgavan Magdi olmuştu, onu oyalıyabtlmek, bir şeyle uğraşmasını sağlamak için Tilda'nın aklına, günlerce demir parmaklıklı pencerenin önüne rjeynir. salam, sucuk filân koyup «gel plsi pisi pisi» diye bir kedi çağırmak gelmişti. Sonunda %&• rünmüştü masal şehzadesi. kocaman, ama çirkin mi çirkin bir kedi sıçrayıvermişti günün birinde pencereye. Hayvanı alıştırmak. içeri girmesini sağlamak lçm neler yapmamıslardi! Mesleği piyano çalmak olan Magdi. kıraç cezaevı avlusunda bir köşede nasılsa yeşermiş cılız bir domates fidesinl sıılamafc işinin yanına, çirkin kediyi kendine alıştırmak işini de katmış, böylece, niçin buraya getirildiği sorusundan kurtulmayı başarmıştı. Tilda, Azrâ ve koğuştaki eene kızlar memnundular. Hele günün birinde. «Kızıi Dehşet» adını verdikleri kedi, yanında beyaz bir dişi kedi daha getirince koğuş iyice şenlenmişti. Bütün şalçalar kediler üzerine yapılıyor ve Magdi, îsviçre'deki ailesine vazdığı mektuplarda, «Kızıl Dehşet»in bütün «çocuklan) üzerindekı egemenliğınden filân söz ediyordu. Bir gece, bu şifreli mektubun gizini çözmek için koğuşu bastılar ve önemli bir sorusturmaya giriştiler. BÜYÜK HASTALIK Bir hastalık dönemidir Sıkıyönetim. Kuşkular, korkular, acı çekmeler ve acı çektirmeler dönemidir. Banş'ı nasıl «İki savas arasındald süre» diye tarif ederlerse, normal yönetimi de «tki Sıkıyönetim arasındaki geçici süre» olarak belledik biz bütün yaşantımızda. Acılannı çektik. Tarifsia sıkıntılanna katıandık. Bir yazar olarak bana gelmiş olan mektuplan, topladığım belgeleri, yazılanmın kopyalarını evin orasına burasma saklar ve «bulun bakalım» diye evdekilere Sıkıyönetim arama gruplarının işini yaptınrdım. Hemen buluverirlerse, başka «güvenli» yerler araştınrdım. Çocuklaşır insan sıkıyönetimde. Öfkeli babanın, büyük kızgınlığı içinde evi kasıp kavurması gibi bir durumdur. Na dehşeti estiren ne de korkudan büzülüp sinen akıl ve mantıkla iş görür. Bir «reşit olmama», bir «büyümeme» halldir sıkıyönetim. (1) Topluluk Çıkışb özel tthalât, Avrup» K8mür ve Çeük Topluluğu \« Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu kzpsamına giren maddeler ile AET tanımındaki tanm ürünleri ve Türkiye'de yasal bir tefcel konusu olan maddeler ithalâtı dışında kalan mallar Ithalâtıdır. Yetki Üstüne Bir Anı.. Mithat M. ÖZDEŞ Emniyet Sandığı G. Müdürü "Mücahitli,,ği Bilmiyorlar slâm dini, doğus yıllannda eski ınançlan, gelenekleri sürdüren topluluklann dırenişlerin saldınları ile karşılastı. Bu dinin kurucusu ilk yıllarda çevresinde toplananlann azlıgı yüzünden bütün saldırılara karşt yumuşak davranma gereginda kalmıştı. Yıllar geçip kendisine inananlar çogalınca, savaş gücü artınca saldırıya saldırı, vuruşa vuruş ile karşılık verme kuralım koydu. Din yolunda savaşı kutsal bir görev olarak niteledi. Din uğrunda savaşırken ölenlerin «ölümsüz» olduklannı. Tann katına yüceltildiklerini bildirdi. Bu görüs, bir inanç niteliğine büründü. MADDE: 124 GÖRÜŞÜLÜRKEN 27 Mayıs'tan önceki dönemde, sıkıyönetimin «tkiden fa» la insanı yanyana görürsem vururum» bildirileriyle iyice Dunaldığımız günlerde, bir devrim olursa, iktidarlann eline ba her sıkıştıklannda sanldıklan sıkıyönetim silâhını vermomeli, Anayasanın o maddeslni iyice pekiştinneli diye Konuşurduk aramızda. Devrim oldu. Yeni bir Anayasa hazırlığı başladı. Sıra 124'üncü maddenin göriişülmesine geldi. Size şimdi o görüşmelerden bazı özetler vereyim: Oktay Ekşi «Savaş hali, savaşı gerektirecek bir durnmun başgöstermesi, ayaklanma olması» denmektedir. Bu «ayaklanma» deyimi iktidar tarafından kötüye kullanüabilir. «Vatan ve Cumhuriyete karşı kuvvetü ve eylemli bir kallaşma olduğunu gösterir kesin belirtilerin meydana çıkması» deniyor. Kesin belirüler nasU anlaşüacak? Komisyon açıklasın. t Y ü 1950... Günün bellrrin olavı: Cnm zamandan beri 8Üregelen tek parti egemenlifl seçim yoluyle yıkılmış ve Türk uîusu, geleneksel tek parti (Halk Partisi'nin) karşısına çıkinış olan Demokrat Parti'yi, yani muhalefeti, seçim yolu ve büyük çoğunlukla iktidara getlraıişti. CiHADÇILAR BiLMELiDiR Ki, ÇAĞDA5 UYGARLIK, İNSANLARIN KENDiSi GıBi DUŞUNMEYENLERi OLDURMEYi CiNAYET SAYDIĞI GiBi, ELi KANLILAR1 DiN DE BAĞIŞUMAZ. «CıHAD» BU DEĞİLDİR. îsmet Zeki EYÜBOĞLU İlk ve önde gelen siyasal problem: Yeni Cumhurbaşkanımn seçhni. . Sahne: Tiirkiye lş Bankası Beyoğlu Şubesi Müdürlük odası. Ve oradaküer: Banka müdürü, iktldarı kaybeden partinin en önce gelenlerinden ve eski Başbakanlardaa Profesör Hasan Saka, iktidara yeni geçen Demokrat Partinin göze çarpan elemanlarından genç avukat Celâl Yarduncı... Karşılıklı hoşbeşten sonra konuşma, günün konusu olan Iktidar değlşikliğine geldi. Hasan Saka çok üzüntülü, Celâl Yardımcı ise aksine çok neşeliydUer... Celâl Yardımcının «Sayın hocam»ları ile başlayan saygılı konuşmalarda, dünyanın genel gidlşl. tarihî akış içinde Türldye ve Türk toplumunun felişimi, hümanizma, Monroe prensipleri, Panöropa, Panslavizm gibi tüm insanlığı Ugilendiren dünya çapında billmsel, tarihî ve siyasal konulardan söz edlldl; konu »yerdiği coşkunlujş,?< ve t ^ B ve uzun siyasal tecrübesl Ile, ciddi ve çok enteresan bir tartısmayı uzun süre yünittüler... Bankacı, suskun ve fakat kafasında, zaten Ukdir ettiğl genç avukat arkadaşınm belâgatli tartışma ve savas biçimine bir kez daha alkış tutarken, o güne kadar uzak sayüabllecelc bir mesafeden tanıdığı baba dostu yaşlı biiginin, gözleri önüne sinema şeridi gibi serilen derin ve ençin bilgisi ile çok yanlı siyasal tecrübelere dayanan olgun kişiliği karşısında bayağı şaşırdı ve «Bu saygıdefer kişi bu kadar kıymetU varlık ve yeteneklerini, iktidarda iken, niçin toplum ve ulusumuzun yararına bu tartışma biçiminde etkinlikle kullanmadı acaba?!» diye derin derin ve üzüntü Ile düşundü... Derken, konuşmalar tek partili ve çok partill siyasal sistemler arasındaki ilişki ve çelişkilerin tartışıldığı ilginç bir dlyaloğa dönüştü. Ve sonunda da, lş döndü dolaştı (üncel siyasal konu olan Cumhurbaşkanlığı seçimine geldl... Cumhurbaşkanlığının genel olarak sorumsuzluğu ve bazı noktalarda yetkisizliği üzerinde hukuksal ve bilimsel uzun tartışmalar oldu. Ve giderek, tartışma daha da ateslendi. Ama iki taraftan hiçbirisi savundufu görüşten vazgeçmeden, karşılıklı fikre saygı prensip ve uygulaması İçinde, sürdü gitti... Bir zaman geldi ki, sanki iki tarafın savaş güçleri birbirini indirir gibi bir suskunluk ve boşluk oldu. tşte bu anda Celâl Yardımcı'nın galiba sabn taştı, blrdenbire hcyecarüa ve kesin bir kararlılıkla, biraz da lüzumundan fazla yüksek bir tonla: «Hocanı hocam, aslında Cumhurbaskanının kim olacağının önemi yoktur... Yetkiler, icra organınm başı olan Başbakandadır. Bu nedenle. önemli olan, Başbakamn kim olacağıdır. Yoksa . » diye kesti attı. İşte o zaman, eski bakan ve eski Başbakan Hasan Saka (merhum), çok kısa bir duraksamadan sonra, ümitsizce yaslandığı koltukta doğruldu, dikiidi, kaşlarını çatarak eski öğrencisine bayağı hiddetle baktı ve çok ilerlemiş yaşına rağtnen hiç değişmemiş olan sempatik Karadeniz ağzıyle ve sert bir tonla şunlan söyledi: «Sen ne diyusun?!...» ve çok iri olan başını sert bir şekflde Yardımcı'dan öte yana çevirerek, «Ben Reisicumhur olacoğum da, ha o Başvekil bağa başını çevurecek'....» ve bu sefer, daha büyük bir sertlikle başını ters istikamete döndürerek: «Ona, oyle ettuğümde...* Bu sefer daha büyük bir şiddetle, başını kırılmış gibi bir yana düşürerek: «Devirirum oni...» dedi ve ayni kararlılıkla hemen yerinden kalkarak gitmeye davrandı. Eski öğrenci, yeni ilrtidann sonra değişik bakanlık çörevlerini yüklenen avukat Celâl Yardımcı, bu kesin cevaba karşı hiç bir şey söyleyemedi, otomatik olarak o da saygı ile ayağa kalktı. Bu tartışma ve sonucunu, üzerinden geçen 26 yıia rağmen hiç unutamayan ve bu süre içinde toplumumuzun siyasal ve yürütme oluşumlarında sık sık ve çok kez acı ile hatırlayan banka müdürü, ünlü profesör ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan beri değişik yüksek siyasal ve yürütme makamlarını uzun süreler Işgal etmiş olan, tecrübeli devlet adamı, baba dostu, Trabzonlu Hasan Saka beyefendiyi, saygı ile uğurladı. Ruhu şâd olsun... Cihad tşte bu inançla din yojunda savaşmaya «cihad», bu savaşı yapana da «mücahid» dendi. İslâm dinine göre mücahit dini yaymak, saldırıdan korumak düşuncesiyle savaş için görevlendirılen, «silâhlanar» kimseaîf. *hcaR "BSylo ise atılacak kimsede bulunması gereken nitelikler, özelİlfeler de vardır. Din yolunda savaşan kimsenin bağımsız (muhtar), belli bir yaşta olması, kendi eylemlerinin sorumlulugunu taşıması, dinini bilmesi gerekir. «Cihad» bir bilinç işidir ayrıca. îslâm dinini iyi bilmeyen, başkalarının egemenliği altında bulunan, geçimini kendi emegi ile sağlayamayan kimseler içüı «cihad» söz konusu değildir. Deliler, çocuklar, sağlıklı olmayanlar. köleler, uşak lar, cariyeler, ögrenciler (küçük yaştakiler) «cihad» eylemine, ken diliğinden, katılamazlar. İslâm topluluklan arasında birbirlerine karşı da «cihad» geçerli değildir. «Cihad» açma yetkisi yalnız devleti yöneten görevlinin elindedir. Onun da en büyük din görevlisin den «fetva» alması gerekir. Din kurallarına göre yönetilmeyen bir ülkede «cihad» yetkisi yoktur. «Cihad» din için bir ölüm kalım savaşıdır. Onun ?ününü, sınırlarını ancak «şeriat» belirler. Bundan dolayı, islâm dininde, canı çekenin çevresinde toplananları «cihad»a yöneltme yetkisi yoktur. Gene isl?m dinine göre yetkili görevliden gereken «fetva»yı almadan, «şeriat»m gerektirdiği koşullara uymadan «cihad»a kalkanlann boynu vurulur. Bu durumda, bugün. Türkiye için «cihad» sözkonusu olamaz, din kurallarına göre yönetilen, düzenlenen bir devlet değil de ondan. şıların «mücahid. uyarısı üzerine bu ödlek «mücahidler» bilmezler üçer kez, «mücahidler geliyor», «cihad»ın yurt için değil, yalnız biraz sonra gene uyan sonucu: din için olduğunu. İslâm dinin«Bütun Müslümanlar kardeştir» de yurt (vatan) kavramı yokçığlıklan, daha sonra yalnız tur. İslâm dini bütün yeryüzü <uuuuu> diye çıkan bir bağrışma. insanlarının «islâmlaşmalanm» Çoğunun yaşı küçük, îslâm dierek edinen, uluslararası bir nine göre, «muhtar» sayılamaya inancı benimsemiştir, onun belli cak çağda gençler, aralannda bir yeri, belli sınırlan yoktur. kimini çok iyi tanıdığım, ilkBu nedenle gerçek bir müslüman okulu bile güçlükle bitirdiğini için yurt (vatan) kavramı da bıldığım sakallılar. Bunların tssözkonusu değildir (din açısınlâm dinini gerçekten bildiklerini dan). Bir düşünelim, Çin sınırlasanmıyorum. nndan tspanya'ya, Yemen'den İslâm dininde kul, Tcöle bir Rusya'ya değin giden islâm ortoplum kuruluşu olarak vardır. duları'hangi jru|du (yatanı) kurBunu anlamak için Kur'an'ı şöy târfnak^iÇın savaşfyorlîirdı? Ne le okumak yeter de artar bile. ilgisi vardı islâm dininin doğNitekim Hz. Muhammet'in Zeyd duğu Mekke • Medine ile Çin, adlı bir kölesi vardı. İslâm huîspanya, Rusya ülkelerinin; Kukuku olan «Fıkıh»ta geçen «RİK» zey Afrika topraklarının... Onlasözü de köle karşılığıdır. Özel nn tek eregi vardı: îslâm dinini likle İslâmm «Miras hukuku>nyaymak, «vatan»ı kurtarmak deda kölelerle ilgili bölümler varJil. dır. Öyleyse neden «İslâmda kuGerçtjln göni la kul, köle olmak yoktur» deniBu genç «mücahidler» ögTeyor. Bunun başkalarının egemenliği altına girmeme anlamm tim eğitim eşitliği istiyorlar da da söylendiği belli. Ancak ona isteme yö'ntemini bilmiyorlar. gene İslâm dininde, «kulluk, köînançları, islâm dinini, bu islelık. değil tutsaklık (esaret) teklerine kalkan olarak kullanıdenir. yorlar bilmeden. Oysa davranışları ile dilekleri arasında bir Genç «mücahitlerimiz^in cihat bağlantı yok. Onların açtıklan açtıkları konuyu bilmedikleri «cihad »ın devrimcilere, 1923'ten belli. Onlan, özünü bümedikleri sonra yapılan yenilikleri savubir eyleme itenler vardır arkananlara karşı olduğunu bilmeda, sinsi, saklı. Bu gizleniş de yen, anlamayan kalmamıştır. İslâm dinini bilmeden, belli bir îslâm ülkelerinin yeraltı varçıkar gözetiminden geliyor. Oylıklannı, gelir kaynaklannı sösa îslâmda «cihat» gizli değil açıktır, bu eyleme atılan başkalamüren, kendi çıkarları uğruna rını ileri sürüp kendini gizlemez. isleten, islâm uluslannı üretim Böyle gizli gizli eyleme geçenlere dinde «korkak» anlamında «cebln», yaptıklanna da «korkaklık (cebanet)» denir. Peki kimdir, kimlerdir bu gençleri, çocuklan. bilgisizleri «cihat»a çağıran, eyleme iten «cebüvler? tüketim bakımmdan egemenllkleri altına alan petrol ağalannın hangi devletler olduğu biliniyor açıkça. Oysa «mücahitler» onlara karşı ses çıkarmadıklan gibi, onlardan yana bile oluyorlar! tslâm Ülkelerinin kesin bağımsızlıklarmı isteyen yabancı baskılara karşı direnen devrimcılere savaş açarken • cihad »ın ne olduğunu bilmiyorlar. Camileri aydınlatan elektriğin, ezan okunan hoparlörün, Hicaz'a giden hacıların bindikleri araçların, tırnak kestikleri araçtan. başının ağnsını gideren nesneye değin ne varsa «gâvur icadı» olarak nitelenen bir ülkenin gençleri en büyük «cihad»ı kendilerini bilme, anlama yolunda açma gereğindedîrler. «SIKIYÖNETİM KEYFiüK DEĞİLDİR!» ' Turan Günes (Komisyon sözcüsü) Bütün bu tarlfler, takdirler, yorumlar, iktidara ve Millet Meclisi'ne değil Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne, yani iki meclisin ortalc karanna bırakümıştır. Eski Anayasa'daki Sıkıyönetim tarifi bugün için pek yeterli sörülmediğinden bu sekilde bir güvenlik sağlanmıstır. Oktay Ekşi Istanbul'da hazırlanan Anayasa ön projesinde, Profesör Ragıp Sarıca, Sıkıyönetim halinde dahi hukuk ve mevzuata aykın bilcümle tasarruf, karar, işlem, tedbir ve tutumlara karşı yargı yolUnaı açıls tutroaUke6»nı savunmuştu. Kanırn odur ki, yargı denetimi olmazsa, Şîkıyönetim bütün Anayasal özgürlükleri yok etmek için iullanılabilir. Turhan Feyzioğlu Sıkryönetlm rejiml keyfilik rejiml değildir. Sıkıyönetim rejimi astığını astık, kestiğini kestik rejiml değUdir. Sıkıyönetim halinde bile yine hukuk kurallan egemendir. Yalnız uygulanacak hukuk kurallan kısmen farklıdır. Sıkıyönetim de tıpkı normal zamandakl hukuk kurallanyla bağU olarak çalışacaktır. Bu nedenle, Sıkıyönetim rejimi, belirlenen kurallar dışına çıkarsa, bu durum iptal davasınm açılmasına konu olabilir. Tazminat davasma konu olabilir. Sıkıyönetim makamlarının da hukuk kuralları içinde çalışması zorunluğu vardır. Bunu gelecekte yanlış anlamalara meydan verilmesin diye beürtiyorum. Turan Günes Feyzioğlu arkadaşımızın söylediklerine hiç bir şey ilâve edecek değilim. Anayasa'nın 113'üncü maddesinde, «İdarenin hiç bir eylem ve işlemi, herhangi bir halde, yargı mercilertnin denetimi dışmda bırakılamaz» deyimi kullanılmak suretiyle bir yanlışlığın önlenmesi yoluna gidilmiştir. Bu suretle, olağanüstü hal dolayısıyla Sıkıyönetim ilânı halinde idarenin eylem ve işlemleri kazal denetime tabidir hükmü getirilmiştlr. SONUÇ Bütün uluslar bağımsız olsun, sömürü kalksın, güçlü ulusların ezümiş «lantfrr lerl kendi insanlanmızın mutluluğu yolunda tüketilsin, işletilsin diyenlere karşı çıkmak, onlan öldürmek islâm dininde «cihad» değil «cinayet» sayılır, böylelerine de «kısas» uygulanır. «Mücahidler» arada bir «müslümanlar kardeştir» diye bağınyorlar. Bu düşünce de çağımızın çok mu çok gerisinde kalmıştır. Çağdas uygarlık, insan anlayışı «bütün insanlar kardeştir» demeyi gerektiriyor. Kendi gjbi düşünmeyenleri öldürmek, onlara söz özgürlüğü tanımamak, yalnız kendini doğru yolda sanmak ne «müslümanlar kardeştir» sözleriyle bağdaşır, ne de insanlıkla. «Gâvur icadınndan alabildiğine yararlan, bütün yenilikleri yok etmeye çalış. devrimci kardeşlerini kurşunla, şişle. bıçakla, öldür, bunun adına da «cihad» deyiver, öyle mi? Utan be kardeşim, utan be kardeşim. utan artık. Silkin de dünyaya bak. „. ^ '" TEHLiKELi SIĞINAK Bundan 15 yıl önce Kurucu Meclis'te yapılan tartışmaları tutanaklardan ızlerken, düşundurn ki, 1946'dan beri otuzuncu yılına erışen demokrasımızde biz hâlâ sivil bir yönetim kuramamışız. Galiba ilk kez Ecevit, iktidarlaruı bu tehlikeli sığınağına giden yoldaki okları kaldırmak, Sıkıyönetim geleneğini bozmak istiyor. 12 Mart'ta yaşanmış son deneyin ne derin acılar yarattığını unutamayız. 124'üncü maddenin, Anayasal hak ve özgürlükleri altüst eden, insan haysijetini ayaklar altına alan yorumunu yapan ıktidann en güçlü adamlanndan biriydi Feyzioğlu, şimdi de Sıkıyönetim isteyen bir başka iktidann ortağıdır. Demokrasiyi, tatlı ve aldatıcı sözlerle gizlenmiş bir keyfi rejim olmaktan kurtarmak gibi bir amaç hâlâ edinilmeraişse bizim siyasal hayatımızda, acılar içimizde oyulmamış, haksızüklar beynimizde yer etmemişse, tarih niçin yapılıyor ve kimler tarafından yazılıyor? İNŞAAT İLÂNI Tarih Osmanlı devletini yıkan, XVI. yy. başlanndan beri için için kemirip parçalayan bu tür ödlek, çıkarcı mücahitler defil midir? «Tanzimat'ta Osmanlı Devletinin cenazesi kaldınldı» diyenler, o devletin cenazesini Tanzimat'ta musalla taşma kimlerin götürdüğünü bilmezler mi? Bilirler, çok iyi bilirler. Tanzimatçılardan daha iyi bilirler. Onlann «cihat»ı korkaklık, «müeahitler.i ödleklerdir de ondan söylemez, aydınlığa çıkmazlar. Kendilerini yurtsever, bilimsever gösteren bu gizli eylemciler. S. S. AZKA ARZUM YUVAM iŞÇi YÂPI KOOPERATiFi BAŞKANLIĞINDAN Mücahitierimiz 3 ocak 1976 günü, öğleden sonra, Sirkeci'den geçiyordum. Birden kulağımda «mücahitler geliyor> diye bir ses yankılandı. Durdum, Cağaloğlu'na doğru, oldukça düzenli, bölüklere ayrılmış. başlarında kolbaşılan, ellerinde İslâmda kula kul olmak, köle olmak yoktur. anlamında göstermeliklerle yürüyen, kolba Kozlu Belediye Başkanlığından 1 803146,13 lira keşif bedelli Kozlu Belediyesine ait 1. kısım şehir içi yollan asfalt emilsiyonu ile karışım kaplama yapılması şartnamesine göre kapalı zarf usulü ile 15.1. 1976 tarihinden itibaren eksiltmeye konulmuştur. 2 Geçici teminatı 35875,85 TL.'sı olup ihale 3.2.1976 salı günü saat 15'de Belediye Encümenince yapılacaktır. 3 thaleye girmek isteyenlerin ihale gününden üç gün evvel Belediye Fen İşleri Müdürlüğüne müracaatla gerekli belgeleri ibraz ederek ihaîeye giriş belgeleri almalan lâzımdır. 4 thaleye gireceklerin 2490 sayılı Kanunun 32. maddesine istinaden hazırlayacaklan teklif mektiipiarını ihale saatinden 1 saat önce Encümen Başkanlığına vermeleri; 5 İsteklilerin «B» grubundan en az keşifteki bedel kadar, Bayındırlık Bakanlığından alınmış müteahhitlik karnesi ile. keşte dahil işler kadar iş yapmıs ve kabulünü resmi makamlarca yaptırmış olduğuna dair belge ile, demir bandajlı silındir (35 tonluk) Teknik Personel ve teçhizat beyannarnesi ıstenecektir. 6 Resmi tiyat artışlan nazan itibare alınacaktır. 7 Belediyece TJ 1 ^. Ortaklığından ucuz asfalt temin edildiğı takdirde aradaki fiyat farkı istihkaklardan tenzil edilecektir. 8 îsteklilerin her gün mesal saatleri dahilinde Belediye Fen işleri MUdürlügüne müracaatla hazırlanmış eksiltme dosyasını tetkik edebilirler. 9 Gazete ilân bedeli. tellaliye ve her türlü vergi, resim, harçlar müteahhide ait olduğu ilân olunur. Mustafa DLTlGrN Kozlu Belediye Başkanı 2750 Adet Gemici Kazağı Ihalesi Uzatılmıştır 14 Ocak 197>I Çarşamba günü son gün olarak lhalesine çıkılan 2750 adet GEMlCt KAZAĞI Üıalesl 2« Ocak 1976 Çarşamba saat 16.3O"a kadar uzatılmış olup sartnameler Kabataş, Ekemen han kat 3'deki TesekkUl Malzeme îkmal Müdürlüğünden temın edilebtıir. D.B. UKNtZ NAKLtYATI GENEL MÜDÜKLÜGÜ 1) S. S. Azka Arzum Yuvam tşçi Yapı Kooperatifi adına 84 işçi meskeni ihtiva etmek üzere yaptınlacak B. A. Karkas mesken inşaatı kapalı zarf usulüyle ve götürii fiyat esaslarına göre eksiltmeye çıkarılmıştır. 2) îşin keşif bedeli 12.985040 lira 61 kuruştur. 3) Bu işe ait sartnameler ile ihale evrakı Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Mücmrlüğu înşaat îşleri MUdürlüğü ile Sosyal Sigortalar Kurumu tstanbul Emlâk ve İnsaat Müdürlüğünde görülebilir. 4) Eksiitme 5.2.1976 günu saat 11.00'de Sosyai Sigortalar Kurumu İstanbul Emlâk ve înşaat Müdürlüğünde iş sa. hipleri tarafından kurulacak ihale komisyonu marifetiyle yap'lafak. kati ihtle Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğünce neticelendirilecektir. Müteahhit, înşaat mukavelesini Kurum ve Kooperatifle müştereken aktedecek, ödemeler Kurumca direkt olarak müteahhide yapılacaktır. 5) Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin: a) Müteahhitlik karnesi B. grubundan 10.000.000. TL. hk. b) Yapı araçlan bildirisi, c) Teknik Personel beyannarnesi (Noterden tastikli), d) Sermaye ve kredi olanaklannı açıkiıyan mali durum bildirisi e) Dılekçenın veriliş tarihinde elinde bulunan işleri açıklayan taahhüt bildirisi. f) Taahhüt beyannamesi. İhale tarihinden en az üç gün evveline kadar (ihale günü hariç) Sosyal Sigortalar Kurumu îstanbul Emlâk ve İnsaat Müdürlüğünde kurulu iştirak belgesi Komisyonu Başkanlığına yazı ile başvurmak üzere bu işin eksiltmesine girebilmek için «Yeterlik belgesi almalan ve bu belgelen kapalı zarflanna koymalan şarttır. (1975 vizenın navi Ticaret Oaası vesikanın zarf içine konması gereklidir. 6) Mnvakkat tenıinat mifctan 403.301.20 lira olup, Sosyal Sigortalar Kurumu İstanbul Emlâk ve înşaat Müdürlüğüne yatırarak makbuzu kapalı zarfa ko>Tnalan ve zarfı makbuz mukabilinde ihale komisyonu başkanlığına ınaie santincJen hır saat evvel vermeleri lâzımdır. (Teminat mektuplan Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğti adına vadesiz olarak alınacaktır. 7) İdare ıhaleyı yapıp yapmamakta veya dilediğine yapmakta serbesttir. 8) Teı«nıt ue müraraatlar ve postadaki vaki gecikmeler kabul edilmez. 9) 5237 sayılı Belediye Kanununun 21. madde 3 bendl eereğince. Beledlyelerce ilânlardan ahnacak vergi ve resunler müteahhit firmalara ait olacaktır. Ancak ihale vapılmadıgı taktirde Belediyelerce ilânlardan ahnacak vergi ve reslmler kooperatif tarafından ödenecektır. Keyfiyet ilân olunur (Cumhuriyet: 537) ORTAK OLAMAYIZ! «Uyandun baktım ki / Büyümemîşîm» diyor şair. BUjlimemişiz. Bilgesu Erenus'un «Ortak» oyunundakı Tirbuşon Sadık, günün birinde, bunca yaşına ve çektiklerıne karşın büyümediğini, çocuk gibi kandınldığını nasıl anlıyor ve Genco Erkal tarihsel kurnazlığın kurbanı olmayı ne derece başarıyla canlandınyorsa; bize büyümemiş muamelesi yapan politikacılara karşı vatandaşhk rolümüzü de aynl başarıyla oynamağa mecburuz. Tirbuşon Sadık. halka açılmış görünümü veriien bir Holding'ten aldığı bir kaç hisse ile nası) «ortak» olamıvorsa, biz de sadece sandığa attığımız bir oyla «vatandaş» olamayız. Bizi silâh zoruyla ve yasalann özel vorumu ile yönetmeğe kalkanlann siyasal inançlarına ortak olamapz biz. ÖLSÜN İSTİYORSANIZ.. biriydi. Kısacık ama olgun ömrünün Dir hikâyesı olan «Yasamımdan Acı DiUmler.i okurken, kansı Hülyâ'nın, îstanbul Sıkıyönetim Adlî Müsavlri Tunrut Akania konuşmasına takılıyor gözlerim. 1972 Sonbaharmda geçeD bu konuşmayı şöyle yazıyor Harun: •Kanm, Turgut Akan'a çıkmış ve: Kocamı hangi suçla rutuyorsunuz? Sağhğı iyi değil, hayati tehlike söz konusu, sağiık kurullan ve kiinik raporlan bu durumu nellrtivor, demiş. Adll Müşavirin cevabı ise benlm Ankara övkümün Içyüzünfı açtklamava veter de artar bile: Ölsün istivoruz demis Adli Mflşavir. O ellne silâh almadı. eğer eline silâh alsaydı Işirtf bitirmek çok kolavdı. O bizim tçin eline silâh alaniardan daha tehlikeli ve onun tçin de ölsün istlyoruz.» Son 9,5 ayda 33 genç öldürüldü, biliyor musunuz? Harun Karadeniz, Sıkıyönetim'in nice kurbanlanndan FRANSIZCA Kadlköy yakasında oturan ögrentnlere Strasbourg Üniversitesi mezunu bayan öğretmen taraîından Fransızca dersi verilir. Tel: 58 68 96 (Basın: 10572) 531
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle