16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ADEATÎN DEĞERİILERDE DAHA İYİ ANLAŞILACAK TVve Radyo Adem Yavuz geçen yıl 26 ağustos pazartesı sabahı Adanada gözlerini kapadığı zaman 29 yaşındaydı. Bu denli kısa yaşamma karşm Türkiye'nın hangi smıfından olursa olsun hiç kimse onu unutmayacak ve uzun yıllar 26 ağustosta Adem anıiacaktır. Fugün onun adını taşıyan çocuklar, sokaklar, yanşmalar var. Yarın Adem Yavuz birinci ölüm yıldönümünde övgü dolu sözlerle say gı ve sevgiyle anımsanacak. Daha sonrakı yıllarda ise Adem'ın toplumumuzdaki yeri çok daha bilinçli bir anlayışla belirleneeektir. Eğer bugün bu alcakgönüllü, sessiz ve incelik dolu giilüşlü arkadasımızı halkla beraber pek çok çevre de coşkuyla anacaksa, bıuıun en önemli nedeni Kıbns'ta haince kurşunlanmasmdan sonra Adem Yavuz' un değerini anlamış olmamızdır. Kıbrıs'a gazeteci olarak gitmeden önce, Adem'in yaşamı ola^anüstü bir değer taşımıyor rauy du? Adem öldüğü zaman ajanslar, radyo ve TV onu gazeteci olarak tanıttılar. Adem'in en çok sevdiği mesleklerden biri herhalde gazetecilikti. Ama şunu da kesınlikle belirtmck mümkün : TRT Televizyonu'nu i!k yayımına baslatan herkes gibi Adem'ın de en çok sevdigı ve saygı duydıığu tek meslek TV programcılı ğmdan başka bir şey degildi, olamazdı. Bj sevgi, yalnız coşk\ı dolu bir hevesten oluşmuyord'.ı. Onun çahştığı günierde TRT Teîevızyonu'nun yalnız Ankara ve çevresine yayım yapmasına karşm, Adem bu yeni kıtle haberleşme aracı ile toplumumuza, özelükle köylümüze ne gibı olumlu ve uyandıncı hizmetlenn götürülebileceğini anlamıştı. Işfe Adem'i televizyona bağlayan tutku bu hizmetin bilincine varrnı? olmasmdadîr. Yalmzca TV prog ramcısı olmanın yiizeysel coşkusundan öfürıi değil... TRT Televizyonu'nu yayıma lıa zırlayan ve bu televizyonun ilk üç yılını kapsayan başlangıç döneminin her çeşit güçlüklerine göfiis gererek program yapmış olan ekibin içinde Adem de vardı. Bunu yalınç (basit) bir rastlantı olarak görmemek gerekir. • Sivas'taki köyümden ilk olarak Istanbul'a gelip, Haydarpasa'da trenden indiğim zaman ayağımda poturlar vardı» diye yaşam öykü sünü anlatmaya başlamıştı bir gün. Adem lisede okumaya gelmişti Istanbul'a. Toplumumuza yerleşik düzenın köy çocuklarının önüne yıllardan beri çıkardıgı ekonomik ve sosyal eşitsizlıkler ve dengesızlıkler, onu da yolundan alıkoymaya çalışmayacak mıydı? Adem liseyi bitirdi. Ankara'ya geldi ve Siyasal Bılgıler Pakiiltesi'ne girdi. Bu kadan bile yok sul bir köyün çocuğu için büyük bir aşama diye kabul edildiği için Sivas'taki köylüler ondan çok şeyler bekJer oldular, onu bir umur olarak belledıler. İkı yıl sonra, 1967'de TRT ilk TV programcılarını yetıştirmek üzere düzenleyeceği kurslara perso nel almak için bir sınav açınca, bu elemeyi başan ile geçen Adem kendini Ankara'da Mithat Paşa Caddesi'nın 49 numaralı bınası içındeki TRT Televizyonunun sıkışık ve küçücük ilk studyo ve yönetim bması içinde ve henüz kurulmamış örgtitünde buldu. Böylece kente ilk ındiği zaman nusu islevi TRT Televizyonu'na sağîam bir gelenek olarak yerleş tirmeye çalıştığını elbette biliyor lardı. Adem köy sorunlannı ın celeren çeşıtli belgesei programdaha ayağındaki poturlan çıkar iar ve i'Buğdav Çıkmazı», «Tumamıs bir köy cucuğu, Yirmınci tün», »Bir Karanlık Olay; 31 Yiizyıl'ın mucize i sayılan ve ıler deki yıllarda TJ kiye'nin siyasal. Mart» vb. gıoı diğer olağanüsrj ekonomik, sosyal. kültürel ve yayımlarla Türkiye'ye televt/yo nun arasfıncı, avd'nlarıcı ve giınsanafsal yaşammda önemli bir luk olaylarla ilgıli kamuoyur.u rol oynayacak olan yepyenı bir kitle haberleşme ararımn ö^elUk oluşturuou ıs]e.nnı kazandırmak îe Türkiye'ye özgıi bir işlevine ıstemıştı. Iste onun bu uğraşısı imzasını atmaya hazırlanıyordu? ve çabasından ötıirü egemen guç ler kendismin askerlık görevinNeydi bu işlev? den sonra 12 Man döneminde Bugün TRTnin ve özellikJe TRT Televızjonu'ndaki görevine TRT Televizyonunun üzerinde ko donmesını orlemştjr. Ondan son parılan gürultülerın, mücadelele raki dönemde de TRT yönerimı rin, baskıların ve yasa dışı dav kapılarını Adem'e açmakta du ranışlann vinelendiğini görun raksadı. Bu elbette önemli bir ce, elimizde olmadan şöyle düşünüyoruz: Son yıllarda toplumsal olgııdur Çeşitli olanaksızlara kar sorunlan içeren progTamlardan sm köyunün umudu olmasını bibazılarınm yayımma izin vereıı len Adem'in karşısına en sonunda bozuk düzenin çarpıklıklan ler ve öte yanda TRT'yi kenaı çıkarlanna hızmet edecek duru çıkıyor ve fcem onu. hem de tema getirip gerçeklenn radyodan levizyonun gelışmesini önlüyorve televizyondan birazıcık da ol du. Bu da bir yerde beklenen ve sa yansımasını engelleyenler, ilk aynı derecede önem taşıyan bir TV programcılan arasında bulu olgııdur. Ne var ki tüm bunlardan danan bu köy çocugunun söz ko Mahmut T. ÖNGÖREN Hıncal ULUÇ ha fazla önem taşıj'an bir olga daha var. O da TRT Televizyonunun ilk üç vıllık döneminde oluşturulmak ve Türk Televizyo nuna vakıştırümak istenen vurt çerçeklerini yansıtıcı program ya \imlama geleneginin bugün bile eüçlü oluşudur. Gerçi bugünkü TRT'nin do*ru ve dürüst vakla şımlarla Türkive'nin sorunlanm inceleyece&i beklenemez. Pakat Aüem zamanmda TV programcı larında olusturulan bilincın önümüzdeki vıllarda canlanacaSına kesınlikle ınanabiliriz. Ve ilerdeki TV vayımlarında bu geleneğin canlandığını gördüğümüz zaman. bu önemli işlevi i!k Türk Televizyonuna kazandırmak ıcin voksul bir köy çocu&unun vapf.6ı mücadelenin değeri çok dana iyi anlasılabilecektir. Çünkü ılerdeki o günlere kavusunca TRT'nın vönetimine veni Adem lerın geçtigini de göreceğiz. tste o zaman Adem 26 ağustoslarüa yalnız Kıbns'ta haince şehit edil mıs bir gazeteci olarak anılmayacak. Adem. kuru bir araştırmacı. sa dece gördükleriyle yetinen basıt bir TV programcısı vc gueteci değildi. Kıbns'a hareket etmeden önce şöyle demişti: «Orada da köylüler var. Onlann ekonomik durumunu saptamaya çal»acağun. Kıbns'ın Türk köyltisU nasıl yaşar. onun mutlulugu İçin ne tedbirler gerekli. onun inaanca vaşaması, ekonomik Özpürlügüne sahip olarak yasaması icln neler vapmalı. etmeli? Ben bunlan saptamava çalısacagını.» Kıbns'tan da şunlan yazdı: «Kıbns'ta ekonomik ve sosyal vönden müthiş bir durgunluk var. önümüzdeM kısın burada çetin geçecegi belli. Buna fcar51lık henüz tedbir alınmryor. Bu konuda bazı dokümanlar topluvorum. Herkese selam. Adem.» «Herkese selâm.» Herkesten de bu temiz, dürüst, alçakgönulîü ve mesleğine bağlı köy çocuguna selâm. Onu yıtirmenin verdiği acı hiçbir zaman hafiflemeyerek. Fakat onunla birükte çalıamış olmaktan ötürü duyduğumuz onur ve kıvanç biz televizyonculara ve gazetecllere bir 6mür bo\xından da daha fazla yetecektir. Nur içinde yat sevgill kardeşim. Yalçmtaş Genel Müdürlükten ayrılıyor mu? «Ne\*zat Yalçıntas. Necmettin Erbakan'ın odasından mosmor aynlmış ve hemen izıne çıkmış. Kuruma da bir daha dönmeyecekmiş. Doğru mu?» TRT Genel Müdürlüğünde şim dı herkesin birbirine anlattıgı olay ve sordufu soru bu. Özellıkle Erbakan ve Türkeş'in TRT yayınlarmdan memntın kalmadJklan, TRT yetkilılerini çeşitli vesilelerle arayıp. azarladıklan biliniyor. Ancak son olaym bardağı tasırdığı söyleniyor. Ancak Yalçıntaş'ın aynlması. Mılüyetçi Cephe Hülcümetinde önemli bir yara açabilir. Çünkü bundan sonra, dört ortağın oturup, yeni ad üzerinde anlaşabılme olanağını kımse görmüyor. Bu yüzden kulislerde, AP' nın Yalçıntas'a aynlmaması ıçın baskı yaptığı söyleniyor. Bu arada TRT Genel Müdürünün tatil yaptığı yer de ilginç: Ayvalık, Sancak Tatil Köyil. Bu köy, Çanakkale milletvekıli Murat Bayrak'a ait. Bayrak ise, damadı Tamer Yiğit'le olan ılışkileri yüzunden magazin dergıJerıne konu olan, Demirel'e nıu halefeti ile tanman, komandoları ile meşhur kişi. Yalçıntaşın Sancak Tatil Köyune gidışinin sadece tesadüf olmadagı ileri sürülüyor. nin en ku\vetli adayı Bülent Varol. Sunuculugu ise bıiyiık bir ihtimalle, Bülent özveren ya pacak. ci nasıl başladığını anlamadıgı /iîmin, bitişini de saşınyor. Kop tu, ya da vakit dolduğu için program kesildi sanıyor. TV'DE SİNEMA • Slavca jeneriklere sansür.'. İsmaıl Cem zamanında doğu bloku ülkelerinden ahnan, genclIikJe Rus, Bulgar ve Polonya yapımı çizgi filmleri, programsız kalan TV depodan çıkarıp ekrana süruyor. Geçen sezon, bütün sinemalara dağıtılıp, ardarda gösterildiği için Cem zamanında yayına konmayan «You, just \vait» adlı. serı de bunlardan biri. Ancak tavşan ile peşindeki kurdun maceralarını anlatan bu seri, TV" de başı ve sonu makaslandıktan sonra gösterüiyor. Zira Slav alfabesi ile yazılmış yazıların ekranda gösterilmesi istenmiyor. Bu makaslama yiızünden, seyir • İzmir'e hücum!. Şimdl TRT programcüannın yeni hevesi tsmir... Yeni stüdyolar yeni teknüc ünkânlar ve tabu Fuar ve denizin de cazibesi, program yapmak isteyenleri bu kente çekiyor. Gitrol Gökçe, İzmir'de iki bölümlük Meddah'ı çekiyor. Selçuk Kaskamn senar yosunu yazdıgı Meddahta Tekin Akmansoy, Eroi Günayduı v« Adile Nasit rol alıyorlar. Tiyatro Şubesi, dört diziiik Reşat Nuri'nin Sanpınar 1914' ünü de şu sıralar seslendjrmekle meşgul. Diziyi Cetin Öner çekmişti. Işte Hayat yönetmeni Hüseyin Karakaş. yeni transfer oldu ğu Tiyatro ŞubesiYıin en çalış kan adamı. Başanlı çalısması • Frogram kurslan bitti. ilgi ile izlenen Laf Ebesi'nden sonra, eylülün ük haftasında. Göker Müftüoflu tarafından Moliere'den, Ahmet Vefik Paşa yönetilen TV Program yardımuyarlaması, Ayjrar Hamza'yı çe cısı kurslan sona erdi. Kuram kecek. içi ve dışından kursa katılanlar ayn guruplarda çalışmalar • Halit Refiğ kollan yaptılar. Müftiloğlu bu konuda şu bilgiyi verdi: sıvadı!. Aş<ı Memnu ile TV'de seyircinin karşısına çıkan Yeşilçamcı yönetmen Halit Befiğ. yeni se zonda gene ekranı perdeye tercih edecek görünümde. Geçen hafta Ankara'ya geîdi ve yeni çekimlerle ilgili anlaşmalan yap tı. Refiğ bu sezon, Kemal Tahir'in Devlet Ana'sı ile, Pertev Harum'ın Uç Kızı adlı romanı TV için bazırlayacak. Reıig, Ankara'da bulunduğu surede CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit ile de bir görüşme yaptı. «Kurum içi kursa 55 kişi başvurmuştu. 14 kişi sınavı verip kursa katıldı. Bir aylık kursu, bunlann 13ü başan ile tamamladılar. 600 kişinin başvurdugu Kurum dışı kurs sınavını da 14 kişi kazanmıştı. Bunlann 12'si 1,5 aylık kursa katıldılar. Sınav sonuçlan pazartesi (Bugün) gunü alınacak. Ama onlann da başanlı olacaklannı sanıyorum. Bcylece, TV'nin muhtelif senis Ierine 25 program yardımcısı atama imkânı bulacağız. Bu da büyük rahatlama imkânı yaratacak.» Görsel niteliğini unutan bir TV... Atillâ DORSAY Sinema, görse! ^visueH bir olaychr öncelikle... Beş duyudan özellikle ve öncelikle jörme duyıısuna seslenir. Gerçl dığer duyulardan da yararlanın sesiı sinemayla birlıkte işitme duyusu da girer işin içine, *es teknığinin ilerlemesı rstreophonic sound, vs.) ile Önemi arîar . Sertrcinin kendisini dokunabilecekmisçesine olaylann içinde duyması için yeni teknikler bulunur: 3 bııutlu sistemı smemaskoo ^stavision, sinerama gibi gertı'ş perde sistemleri izler. Zaman zaman (fantezi bile olsai kokulu filrolerin denenmesi ile de, tatma duyusunun dışında tüm duyulann etkisini kendinde birleştirmeye çalışir sinema.. Son yıllarda ise bu komılardaki deneyler daha da ilerler: Örneğin bir deprem filminde seyircinin depremJ duyması için salona özel titreşimler verilmeye baslamr, vs... Ama görsellık herşeye karşın sirpmanın bas özelligidir, pörme yolııyîa a:gı!ama Cidrak etme) sinemanın etkisinin en önemli ögesi kalır. bu özellığiyle sinema (ve ardmdan TV) görselişi'sel Caudio visuel) yöntemler voluyla. örneğin egitünde de gelir. başköseye yerlesir... Avni tekniğin çocu»u olan TV'nin de avni özelliklere sahip olduğu veya sahip o'.ması gerektiği kuşkusuzdur. TV, öncelikle gösterecektir. olayı. kişiyi, görsel nitelikleriyle seyirciye sunacaktır. İsitsel bir bulus olan radyoya karşı, TV, görselişıtsel bir kitle ıletişim aracıdır, Radvoda oktınan haber, TV'de gösterilecektir... Radyoda sesi duyulan kişi, TV'de görülerek dinlenecektir. Olaylar, olduklan yerde, olduklan gibi ekranda yansıyacaktır. Görsel volla algılamanm insan beyninde çok daha etkili olduğu bilinen bir gerçektir. Bu gercegin (örneğin radyoya veya basına) kıyasla üstünlüğü fcesinleşir. doŞnıIuğu oranmda da TVnın diğpr kitle iletisim arsçlanna (orne$:n radyoya ve basır.a) kıyasla üstünlügii kesmleşir. (Burada sözkonusu ettiğimiz. yalmzca bir etki üstünlUğUdtir.) Ke var ki bizira henüz emekleme çafında olan TV'miı, bu gerçekleri tam anlamıyla kavramısa benzemiyor. E B belirgin örneği haberlerde oluyor bunun: çogu zaman, TV haberlerinin radyoda okunan haberlerden tek farkı, ekranda her aksam dpğişik giysilerle karşımıza çıkmaya çahşan haber spikerlerini:ı ^orünttısiı olujor. Palanca oîavı veya fılanca kişinin beyanatını dinlerken, karstnızda onun görüntüsü yerine, spikerlerin, gıys:ler:n veya saç tuvaletlerinin çeşnisine karşm bir hayii tekdüzp'ik taşıyan görüntülerini buluyorsunüz. TV'nUı radyoya olan görsel üstünlüğü böylece tamamen güme gittigi glbi. daha da ters bir sonuç doğuyor: olayla ilişkisiz bir görünril dıkkatı kendine toplayarak, olaya karşı doğabilecek (doğroası gerekli) ılgiyi köstekliyor, azaltıyor, önlüyor ... Son zamanlarda içteki bazı olaylara özellikle değinmemek amacıyla haberlere bol ool yerleştınlen dış kaynaklı filmlerde ise, bazen TV'nin kendi ftaber filmlerinı sunusunda da düşünülen bambaşka bir yanlışa düşülüyor: Olayın veya kişinin özgün (orijınal) sesi ve gürültüsü tamamen yok ediliyor, onun yerine gayretkeş bir spikerın durdurak bilmeyen açıklaması geçiyor. Ekranda filân bakan konuşuyor, onun konuştuklannı kendi sesinden dınleyecek yerde spikerin sesinden dinliyorsunuz. Bu durumda ise suıema/TV olayının ikinci önemli ögesi olan işitsel öge harcanmış olujor. Hem olayı gerçek ve tam boyutlanyla kavramaktan yoKsttn bırakılmış, hem de spikerin gevezeliği arasında olaym (kişinin) gerçek sesini duymak ıçın harcadığıruz çabayla sinirlerinizi yormuş oluyorsunuz. TT olayıru tam boyutlan ve olanaklanyla kavrayıp kullanamamaktan ilen gelen j'anlış uygulamalar b'jnlar. Ve haberlerın dışında başka programlarda da. ömeğin naklen yaymlarda, v.s. sık sık karşımıza çıkıyor. l'manz, zamanla daha dikkatli uygulamalara gidilerek bu yanlışlara son verilir. • Haftamn Filml: Bu hafta «Zalere Doğru» dizisi ve «Akdeniz Oyunları» nakılleri dolayısıyle tek bır film var. O da pazar gunü 17.30'a "sıkışmıs ve üsreük bir «tekrar»: Ralhp Nelsonun geri zekâlı bir gencm öyküsünü anlattığı ruhbilimsel melodramı «Charly.» Görmej'enler, hemen yalmzca Cüff Robertsonun (Oscar Ödülü) oyunu için görebilirier. • Güneş Tecelli TeleSpor'u bırakıyor Kurulduğundan bu yana TeleSpor bClümünü yöneten ve sunuculuğunu yapan Güneş Tecelli tatilde. Ancak Ankara'daki arkadaslan dönüste, Tele • Spor' da görev almayacagını kesmlikle belirttifini ileri sürüyorlar. Tecelli, tek başına aktiialite maeazin türünde programlar hazırlayacak. Bir bakıma Uğur Dündar'dan ac'lan yere gelecek. Tele Spor'daki yerini ise. iki kişi dolduracak. Bölüm şefli*i HAFTADAN SEÇMELER TRT'de ilk hedef Akdeniz!... Televizyon, spor sevmeyenleri bir kat daha spor düşmanı ya pacak bir yayın haftasına giriyor. Programm hangi gün neresine bakarsanız bakın, hep ayni kelimeyi göreceksiniz... Akdeniz!. Peki spor sevmiyenler bunca TRT aleyhine dönerken, sporseverler memnun olacak mı?. Hayır. . Onlar da kızacak, sövlenecek, hatta öfkeden çıldıracaklar. Çünkü Akdeniz Oyunlan naklen yayınları, spor programlanna göre değil. TRT'nin program boşluklarma göre a>"arlanmış. Hangi saat açıksa, oraya birsey. Canları isterse canlı. canlan isterse band. Diyelim ki, canh yayından nefes kesen bir koşu izliyorsunuz. Ya da bir vtiksek atlayıcı harika bir derece için hazırlanıyor. TRT'nin keyfince ayırdıgı vakit doldu ise yayın kesilecek. Ondan sonrasınm ne olacagını Allah biiiyor. Belki banddan izleyeceksiniz, belki de unutup gideceksiniz. Bakın, yayınla ilgili, Spor Servisine verilen emirdeki bazı notlara: •Atletizmin ikinci bölümü montajlanıp verilecek, yetişmedijti takdirdr bazı yanşmalar verümeyecek!.» Bu yayın dilinde, «Biitün yarışlan bir saate sıfdırablllrsen «ıgdır. sığdıramazsan. bandı yayına sok, bfr saat dolunca kes, îie çıkarsa bahtına» demektir. Bu işi kim yapacak bilir mifiniz hem?. Tiirkiye Şampiyonasının en güzel koşusu 5 bin metreyi naklen yayınlarken, «Daha 12 tur var. Boşuna canının sıkmayalım. biı size finişi fene gös«erfriî» diyerek yayını kesecek bir atletizm kultür ve anlayısına sahip ekip. Emirler bu kadar degil tabii. Dahası var: «Jimnastik banda kaydediUp, uyıtun bir zanıanda verilecekj» «Basketbol macı bir saate indirflip verilecek...» Televizyon. Akdeniz Oyunlan'nı iş olsun diye veriyor değerli seyirciler. Spor sevmiyorsanu;, gecelerinizi, açık havada geçirin. Spor Bieraldısı iseniz, lütfen yanmızdan bir tüp sinir hapı eksik etBieyin!. TRT'nin spora verdiği önemin artışı, bırkaç yıl öncesıne kadar. bir ya da iki kişinin tekelinde olan bir konuyu, yavaş yavaş mes lek hahne getirmejre başladı. Spor naklen yayın spikerliği. Mes lekleşmede önemli bir rolü de televizyomın oynadığı bir gerçek. Daha önce. radyo spikerinin söylediklerine inanma durumunda olanlar. şimdj .•rözleri ile gördüklerini tamamlayan kişileri dinliyorlar. TRT'de spor spikerliğini meslekleştirenler olduğu gibi, gereksinmenin hızla doguşu yüzunden, şimdilik boşluk dolduran da var. Naklen yayın spilcerlerini, kamuoyu karşısmda iki gruba ayırmak mümkün. Birinci grup hakkında, kamuoyunun fikri yok. Eleştiren de çıkmıyor, alkışlayan da. Ikmci grupta ise, kamuyu bölenler VZT. Bir grup tarafından göklere çıkartıhrken, bir başka grup tarafından yerin dibine sokulanlar. Aytün KÖKER. bu ikinci grubun içinde. Tutan çok tutuyor, tutmayan da çok veriyor. Köker, Cumhuriyetin sorularını yanjtladı. SORU Hakkınızdaki elestirileri nasıi de^erleodiri.vorsunuz? KÖKER Beni genellikle spor basmı eleştirıyor. Bilgilinin bilgısizden fazla olduğu yer, dünyada olmadığı için, bilgi daima taşlanmış, bilgisizlik övülmüştür. TV nakillerinde bazüan, bak tıklan için gördüklerini sanmaktadırlar. Oysa bakmak ile görmek ise bilgiyi gerektinr. Zira TV tekniği, aldatmalan birlikte getirir. Maçı tribünden seyretmekle, T\r'den görmek, yuzde 40 farklıdır. O halde TV spikerlerinin görevi bu yüzde 40 farkı kapayıp, doğru gönneği sağlayacak bUgileri vermek, uzakta oldukları için tanınmayan oyuncuların isimlerini belirtmek ve yorum yapmaktır. SORÜ Yorum dediniz galiba. KÖKER Evet, yorum. Aslında. TV spikerini, radyo nakılcisinden ayıran en belirgin unsur budur. Radyoda anlatjcıük vardır. Orada spiker, maçm yapısına uygun bir resim çizmek zorundadır. Resim iyi çizilmezse, ortaya çıkan durumlar, dinleyeni saşırtır. İyi radyo anlatıcısı. pozisyonları çok önceden hissedebilecek kadar bilgi ve görgii sahibi olmahdır. Tele\izyon spikeri ise, oyunun gidişi ve geleceğini yorumlama. seyirciye yardımcı ol ma dumnvuıdadır. Bu yüzden ki, o yorum yaparken gol oiursa. «Gol. diye bağırmadığı için kınanamaz. Çünkü o yorum, za~ ten golü önceden vermek için yapılmaktadır. Golü ise, seyirci zaren görmektedir. Radyoda ise, anlatıcının ancak olup biteni anlatacak vakti vardır. Gorevi, topu izlemektir. SORÜ Böyle kıstas koyabildiğimize göre, spikerlerimizin de birbirine benzemesi jerekir. Oysa TRT'de her spiker bir başka tarz anlatıjor, niçin? KÖKER Bu aslında bütün dunyada tartıs:lan bir konu. Örneğın TV spikeri çok mu konusmalı. az mı? Monoton bir sesfe görüntünün ardında mı kalmalı. bütün heyecanı ile öne mi çıknıalı? Bu konuda daha anlaşmaya vanlmış değil. Bence önemli olan, TV'de yorumcu, radvoda aniatıcı ojunun özü ile ilgili hata yapmamalı, biçimsel cümle hatalannı en aza indirraelidir. Golün gelmekte olduğunu haber verecek bir anlatım ve aksiyon içinde olmahdır. TV yorumcusu, ayrıca, ekrandaki görüniirıün ya nıltmalannı diizeltmelidır. Öyle pozisyonlar vardır ki, gerçekte gol ihtimali hiç olmadığı halue. ekranda yüzde yüzlük bir pozisyon olarak sekıllenmektedir. Bunun tersi de vardır. Yorum Aydın Köker: "Maçı tribünde seyretmekle TV'de görmek yüzde 40 farklıdır spikerin görevi bu yüzde 40 farkı kapayıp doğru görmeyi sağlayacak bilgileri vermek tir3, cu, seyircisıne doğruyu işaret zorımdadır. SORL Peki bu dedikleriniz bizde ne derece doğru yapüıyor? KÖKER Ben meslekte, tartışmajT, eieştiriyı baslatan degılse bile sürdüren adamun. Bu meslek uzun zaman sahıpsiz n.a.1 dı. Bu yüzden kadro da o!uşmadı. Yeni yeni dısıpline edilıyor. Bu arada büyuk hatalar ohnuyor mu? OlU3'or. Ama düzelecek. Kadrolasmak kolay is değıldır. Zaman ister. Radyoda nispeten bu var. TV'de ise, ise yorum girdiği için, ölçüyü bulmak sorunu doğuyor. Bu konuda bir gelenek doğacak elbet. Ancak şunu hemen belirteyim. Türkiye'de nak len yayın spikerliği, vasatın çok üzerinde bir değerdedir. Bir kere maddi hata çok azdır. Oyuncu tanımakta öyle samrım ki. Türk görevliier dünya klasmanına girer. Çok sınırh ünkânlar içinde. sadece Türkleri değil, yabancılan da tanımak yetenegı, yurt dışında çok iyi takdır edılmektedir. Bizde eksik olan ise, iyi depo edılmemiş kültürün sebep olduğu. yorum gliçsüzlüğüdür. TV'de vorum, yani bılinen îerden, bilinmeyene gitme yeni yeni başlamıştır. Bu güce ulasıldığı zaman, bugün, onun ercsıkliğini gidermek için başvurulan gevezeliklerden vazgeçılecektir. Ama bugün ülkemizde gevezeliğin sevildiği de bir gerçektir. En azından, hiçbir şey söylemeden gevezeîik etmek. basın taranndan eleştirilmemeğe vetmektedir. SORÜ Eleştirilere ınusunuz yoksa? kızıyor Aydın KÖKER # Erol Aksoy atak'ta !. Hemen bütün ekibl tarafından terkedilen Kültür Şubesi Müdürü Erol Aksoy, İsmail Cem'in son üç ayından beri başlayan uzun süreli iznini bitirdi. Şimdi hırsla program yapıyor. Aslında Şube Müdürleri'nin program yapması yasak ama, TV de program yapan o kadar az kişi var ki, sonışturma bir yana, herkes Aksoy'a minnettar. Pazartesi günü Şapka Devriml ile ilgili belgesei sunacak Aksoy. 26 agustosta ise Ata'mn «tlk Hedefimiz Akdenizdir. Ilerin emrine paralel olarak «Zafere Doğru» adlı bir dizi programa başlayıp, 30 agustosta cZafer Günü» ile bitireceb. Büyülc Taamızu, Harp Tarihi Uzmanı Emekli General Muzaffer Erendil anlatacak. lanmdan değişik: Ben, hemen her hafta. bır başka kulübün taraftan olarak eleştırilmişimdir.. Bu satırları okuyan dinleyenlenra, değerlendirmemde haklı olduğumu kabul edeceklerdir. Bir hafta Galatasaraylı, öteki hafta Beşıktaşlı, daha sonraki maçta Fenerbahçeli... Eskışehir Göztepe taraftan olduğ'am tahmınlerini de unutmadan hemen söy leyeyim... Bunun bir nedeni var: Bizde, spor kamuoyu, yanlışa şartlandırılmıştır. Kendısı için kötü olarun söylenmesini istemez de, rakibi için olanının söylemnemesinden şikâyetçi olur... Dinleyen lerim hatırlayacaklardır, bizde genellikle, eski yıllarda, Radyo naklen yayınlarmdan çıkan sonuç, evsahibi takımm her tartjşmada haklı, konuk takımm haksız olduğuydu... Kımse gücenme sin ama, konuk takımın, konuğu olduğu sahadaki hakkmı Radyo' da ilk söyleyen, daha doğrusu söyleme cesaretıni bulan benim. Benım alnım, gözlerıyle olayı görüp, değerlendirmesini yapan herkesin huzurunda ak'tır... Bizde, nasıl ki bir süredir, yönettikleri maçlarm kimin evinde yapıldığına dikkat etmeden düdüğünü mertçe çalmak cesareüni gösteren hakemlerimiz çıkmıştır, Radyo anlatıcılığı. TV yorumculuğunda da bu böyle yapılacaktır. Dinlenmemizı, inanılmamızı, değerlendirmelerimize güvenilmesini istiyorsak, bu zorunluktan kimse kaçamaz. SORU Basın'ın spor kamtıoyunu oluşrurdufuBU kabul ediyor musunuz? KÖKER Benim halkım doğruya yatkındır. Bazı zamanlar kızgınbktan benden başka çatacak bulamayanlann da, benimle birlikte düşündüklerinden emınim. Putbolun iyisini kötüsünü hiç olmazsa genel olarak görmek için, uzman olmaya gerek yoktur. Basın 'm kamuoyunu oluşturdugunu söylüyorsunuz... Eğer be Müzik! Haftamn dikkate değer müzik olayı Ayla Bü:.iıkataman Konseri. (Cuma günü). Salı'ya bir klasik müzik programı, cumartesiye de Kara Kuvvetleri Bandosu'nun marşlan var. AJTIİ gece kahramanhk şarkı ve türkülerinden oluşan «Zafer Gecesi» adlı bir eğlence programı da rar. nün halkım bu basmla oluşturulacaksa, yazık .. Size bir anundan dana oaüsedeyım... Eskışehar'de, Eski^eharspor'un bir İspanyol takımıyla, Sevillayla ilgili rövanş maçını anlattım. Eskişehir, fspanya'daki maçı 10 kaybermişti .. Eski^eiıir' deki maçın, yanılmıyorsam 70'inci dakikasında, o dakikaya kadar olan değerlendirmemı soyledim... Statta çok seyirci Eskişehir'den ümit kesti, ama, oyunun gizli görüntüsü, beni bu görüşün uzajında f.ıtuyor, dedim... Ve maçın bitmesine pekaz bir zaman kala, Eskisehir'in tur atlaması içüı gereken gol farkına ulasacağını söyledim... Cümlem biterken Fethi ilk, sonraki dakıkalarda da tur atlatan öteki iki golü attı... Maç sontında beni omuzlanna alanlar, sahada Eskisehir'i alkışlayanlardan çoktu. Bu radyo anlatımım bile bir gazete tarafından elestirildi. SORÜ Biraz da •futbol sezonu hakkında görüşIerinİTİ öğrenelim? KÖKER Ben buna mücadele demem. Yanş esit koşullarla yapılırsa meşru olur. At koşulannda bile, eşitliği sağlamak için iyi atın sırtına ağırlık vnrurlar. Birinin 50 milyon, öbürünün 50 bini olan iki takımın maçı bence meşru değildir. Bu bir başka duygunun tatmin edilmesidır. Roma'dan beri süren atraksiyonun devamı yani. Şartlandınlmış seyirci, arsianın parçaladığı insanlara bakmak için arenaya gelir. 50 milyonun. 50 bini nasıl yediğini görmek için stada gitmek de böyledir. Do*ru küçüklerin de taraftan vtrdır, ama kalabahk biiyoiklerin peşindedir.. SORU Ya sh?.. KÖKER Gönlümü sorarsa nız, ben sonuna kadar bogava «Ole» diyenlerdpmm. Ama görevim sönli'mü riegil, sörfiüşiimü anlatm^kttr Pn benim için bir onur meselisidır. Eylül ayınin filmleri Bir yandan Akdeniz Oyunlan. bir yandan da Ramazan Ayı yüzunden programlarda değişiklik yapılınca, Eylül ayında gösterilecek filmlerın sajısında da azalma oldu. Ajın üç yerli fılmı keslntkle tespit edıldi. Hazreti Ömerin Adaleti daha önce kesinlikle reddedilmişken, yeniden programa aiındı. İkinci yerli film. Rabia.. Üçüncüsü de Birleşen Yollar. Ünlü Şule Yük'sel Şenler'in senaryosu ile. Genel Müdürlük Film Danışmanı Yücel Çakmaklı'nm çektiğı ve Türkân Şoray'ın baş rolünü oynadığı bu film. Anadolu'da gelir rekorlan kırmıştı. Bu arada. Yunus Emre de, böi'ümlere aynldı. TV'ye olarak gelecek. Ayın yabancı filmlerinin hepsı de ilginç. Aralarmda danışman Mustafa Gürsel'in üç kere programa koyup da, defasında bir aksilik yüzunden oynatamadığı 400 Darbe de Ayın filmleri sıra ile şunlar: dizl eski her var. Ve de yoklar !. Bunların dışmda başka da birşey pek yok. . Savaşan Dünya yok. Doktorlar yok. Geceleri filmler yok. Tartısmalar, Açık Oturumlar, Olaylar yok. • ŞÖHKET tÇlN ılt Should Happen To You 1953) Kapıtalist toplumlann reklâmcılık anlajişmı nicveden bir filmde. Judy Hollvday ve Jack Lemmon'un o;unlarını iigi ile tzleyeceksiniz. George Cukor'un filminde Peter Lawford da oynuyor. • SESSİZ VE DERİNDEN GtT <Run Silent, Run Deep 1958) Amerıkan sinemasının en gerçekçi savaş filmlerînden bıri olarak vasıflandırılmış ve zamanında çok oeğenılmısti. Clark Gable denizaltı ktımandanı. Burt Lancester de, (kinci ct kaptan. Ancak iki askerin savaş anlayışlan çok farkiı Robert Wise'in filminde. eleştirmen. iki ünlü aktörün realist oyunlannı a!kı«hr"is!arri: • 400 DARBE <4M Coııps 1959' Yeni Dalga'mn en ünlü fılmlerinden Adı daima yönetmeni François Trouffout ile birlikte hatırlanıvor. Konu evrensel.. Nesiller arasındakl bitmez miicadele Yönetmenin kendi eençliği oîdufu da İleri sürülmüştü. Benci) bir toplum ve bencil bir aile içinde. vetlşırken hayatın sırlarını keşfetnıeğe çalışan deükanlıda Jean Pierre rjeaud'nun ov.uıu «Emsalsİ7» bu'.unmustu. • GEXEL .^rÜFETTİS <lnspector General 1949) Gogol'iin Rus Bürokrasısini hicveden oyunu. dünya klasiklerl arasında verini aldı Danny Kaye ve Walter Sîezak, çarlık Dfinvasmı elestıren ovunda ustalığın zirveslne çıktılar. Simdi bütün bunlan okuduktan sonra «Canını. yeni danısman i'iicel Çakmaklı da havaft ivt Işler vapıvor» diyebilirsiniz. Hemen açıklpma renalim hu «pbPbten Yeni damsmanın özelf.isteyi TV Daire TRT, YURT MUHABiRLiKLERiNE CEPHE YANLISI KiŞiLERi GETiRiYOR TRT Haae/ Merkezi, TRT nın yun munaDn kadrosunu da C«phenin eğilirmndeki kişiierle doldurma girişimlerine başlamıştır. Son olarak TRT'nin Burdur muhabiri Salih Zıya Güraksu'nun hıç bir ger«kçe gösterilmeden görevine son venltaiştn. Burdur'da, devrimci yayınlarıyla dikkati çeicen «Turan» gazetesinın Genel Yayın Miıdürlüğü görevmde bulunan Salih Ziya Curp.ksu'nun, !975 temmuzunria sopa eren sozleşmesi yenılenmış. ancak aratian 8 gun sonra hıc bir gerekçe gösterilmeden fesheaiinuçtJr. TRT Yurt Haberîeri Müdiir Yardımcısı Kemal Savcı ıtnıasıyla gönaer:ien yazıcia Güraksu'nun görevine son venıoıği TRT Burdur muhabirınin görevden ahnmasımn, Burdur' daki AP ve MHP'lilerin baskısıyla yapıldıgı belirtilmektedir. Bu iş!«m içm Ankara'ya heyetler gittiği ve TRT üzerinde bas talar yüriittüğiî bildirilmektedir. Nıtekim, TRT Burdur muhabırliŞine. geçen yıllarda AP Burdur Gençlik Kolu Başkanhğı ynpan 18 yasındakı Poğan Eriş getirilmisür. KÖKER Açık söyleyeytm, ben, bu konuda Basın'ın en çok eleştirmeye değer buldu^u bir kişiyim. Hepsini okurum. Yapılan eleştirileri tasnifte ilk sırayı, «taraf tutmam» aldı. Bizün öteki arkadaslar da bu konuda çeşitli değerlendirrnelere uğramışlardır. Kimine Fenerbahçeli, kimine Galatasaraylı. kimine Be siktaslı, denmistır. denmektedir. Yalnız benim durumum, arkadas î'Jde rahancı ft"imi<" knni";i'"'ip vptki«;i vok B"kanlığı'na bağlı, Yabancı Kaynaklı Filmler Şubesı nazırlıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle