Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
DÖRT CüMHÜRİYET 22 Ağustos 1975 Bu r.N6tf*0WArt Bilİ ı jlK İNSAN Aft$TIW İMİANLAİU)! AMA, HAf PUTA Î A f f l . . . $ ÛN P<Nit& CıKAMf. ft' YOlPA'AllAf/,, ÂBDUZ.CANBAZ ı'LtfLlfft" ı'N^NLAjl VANPA U2A7.M FtTH» ü fLkFlRJftTTA , yt£YÜ2ÜM MAMUSSOî lütfiV. f PA ı"TTı". ÖLÛMKOff DEVLET YOKUŞU Ali Nejat ÖLÇEN 20 O gün yerlestigim yenl oda, merak'üarla 3lup tastı. Herkes Nesim Beyle aramdaKi o)a n nasıl sonuçlanacafuu merak edlyor, gozrı ısüdıyordu. Ista en »onunda bırl çiKmı», eydan okumay» baslamıstı. CMa komsuıarım ın tosa boylu, kırmun, kmrcık aaçlı Lnal. •güte yeni girmısti. Ceketınl çıkanp «andal ye yeriestirir, beya» jömlegınin kollanru «ıvıp çaksmaya başlardı. DIB Ucaret istaöstiıc rınl derliyordu. Ben ls« Batıdan sonra, Uk ız mutlu oluyordum. Gonlümc» çalıçıyor, ıu •tını artışlannın yaünmlan nanl uyanp hız ndndığı konusunu inceuyordum. Çok da K1 . p yaınlmıştı bıı konuda. Ünal'ın, «»n kımıızı a&ı bryıklan Tardı. Çalıjrrken blr yaodan da yıklannı çeldaUrirdi. Bir gün ttinı mutlulufum aülnip gıdiverIçeri bir telgraf dlreğî gibı Neslm beyın digıni jrördüm. Başımı kiğıtlann Uıenne dım. Geldl. Masatun karşısında durdu. «tzın n ne zaman döndüntiz> diye sordu. Bu oda çay içmej'e konuk olarak geldlğıml santyor . Ba?tmı kaldırdım. Tepeden auratuna baıtı rdu. Çenesinln altmdalcl gerdanı benim onu rmemi engelliyordu. «tzne gitmedim» d^dim. lal yaa yasnasuu bıraktı. Gömleginln kolını duıeltU, kalkıp ceketlnl giydl Uzun süre yoktunuı, dedl, Neslzn Bey. Buradaydım, dedim. Yo.. olmaz, d«di. Bu masaya blr rabnn uzman gelecek. Sls benim odamda oturacai 111 YAŞAMIMDAN ACI DİLlMLER Harun KARADENiZ manıı lçln tutup pencereden atmanız gerektr. Ali bey sız benim odamda.. Işte ne olduysa o zaman oidu. tçimdeid zem berek boşanıverdi. Ayağa kalktım ve Nesım beyın yanına yaklaştım. thıvarda, kösede çatlaklar vardı. llk kez göruyordum bu çatlagı. KSseden yarüamasına inıyor, birkaç yöne ayrüıyordu. Kolumu kaldırdım: Görüyor musun, diye bağırdım. çatlagı gösterdlm. Çokuyor. Çöküyor mu. Evet çöküyor. Adam gen geri çeklldi. Kapıja açtı. Arazım çıktıgı kadar tekrar bagırdım. Örgtlt çöküyor, kaçın. Nesım bey telas içinde dışan fırladı. Arkasmdan kapıya bir tekme yapıştırdım. Ellerimin tozunu silker gıbı blrine vurup, yenme oturdum. Bu ls burada blter dedim. Ünal duvardald çatlaga bakıyordu. rİYATLAR ZüntU Bey odalan dolaşıp «Arkadaslar bugun Nesim Bey toplantı yapacak bir yana ayrü mayın» dedl. Uzman yardımcılan bu habere kı raırlar, bazüan «Saat kaçta. diye sorardı. ZUbtü. «böyle soru mu olur» gibüerden uzman yar dımcüannm suratına bakardı. «Nesim Bev top lantıyı yaptığı saman saatını öğrenmlş oluruz. > Emine, sivilceli yüzünü çantasından çıkardıgı ay nasma yaklaştırarak, dişlerinl denetler, kahverengi dudaklannı kırmızıya boradıktan sonra çantaaını kapatıp, «saat 17"yi geçiyor. Benden bu kadar» derdi. Korldorda yürürken arkasına bak znaktan erinmes, geride kalan erkekler gurubuna «sizler tabansızsımz» demek lsterdi. Toplantı salonu alt kattaydı. Nesım Heyin ne zaman geleceğl belll olmadıgından. m?nnar dösemeli holde toplanır, havuzun çevre^ınoe bronz balıgın agzından fışkıran EUVU seyr>npıcük. Yusyuvarlak uzman yardımcısı kayık vapar, havuza atacagı zaman bir ötejd kapıp uze rıne «Amiral Misen» diye yazardı. Kayıgı havuzda yüzdürmeye, sonra da bronz balığa yaklasması için bütün uzman ve uzman yardun^jla rı uflemeye baçlardık. Nefeslertmızin olusaır'iu gu rüzgâr, kâğıttan kayıgı bronz balıgın ağzm dan fışkıran suya yaklaştınrdı. Sıçrayan su taneciklerinin altında, kayığın batışını jsevile seyrederdik. Batırdıgımız kayıklar bize Nesim Beyl unutturur, hava karardığı zaman Örguttl terkederdik. Yol boyunca Nesim Beyin bu tutumunun brgütü batırdıgım söylemekten «tendi mızı alamazdık. ZuhtU: «Bundan sonra ben karışmam. Vailahi, toplanü mı yapacak, arkadas lara kendi haber versin. Ben mahçup oluyorum.» Asistan Dinçer, «Kepazelık» diye mmlda nır. «Yoruldum, bıktım bu adamın tutarsudıkla nndan» derdi. Sonra fısüdar gibi «Fakültetle de böyle. Hiç bir toplantıya zamanında gelmez» dl ye konuyu özetlerdi. Köşe basmda uzman yardımcılan sağa sola dagılırken, Zühtü ertesı pünıi Nesim Beyle açıkça konusacağını söv.erdı. Hepimizde ortak bir kaygı, hoşnutsuzlus var dL Yeni gelenlerin fotoğrafları boyunlorına asılan 15 santime 40 santimlik tahtanın üzerine isimlerı yaıılarak çekilıyordu GÜNDE ÜÇ DEFA DİZİIİP ESAS DURÜ ŞA OEÇEREK YAŞIMIZ SAYILTYORUZ. BiZiM FİIAN AMA YAKIN. OLARAK. HADi GENÇ MEHMET BEY ALTMIŞINA Si ŞAŞIRTIYOR HAKLI GÜNDE ÜÇ DEFA HAZIROLA GEÇME Arkastm döndO, odadan çekillp glttl. O odcn sonra Nesım Beyin en önemll görevl ıl Izlemek oldu. Her sabah içerl gırıycr, alm masasma yaklaçıp, «Bu yıl fındik fh•atımıı ne kadar» diye soruyordu. Sonra nan yardımcılarına dönüyordu: Nasıl, yürtlyor mu? Yürüyor efendim, diyordu uzman yarncılan. Gelip TnaMmm önunde duruyordu. Ali bey, gizin odamda ça)ı?mama gerek. O gıttikt«n »onra odaya derin bir sessulik cerdt Iki uzman yardımcısiyle, Ünaim balannı suratunda hissediyordum. Nesim bry aramEdakı soguk savaş benden çok onlan jlerrüşti. Koridordan geçerken hademeier bl îrtık bana bir başka türlü selâm veriyorladı. ha saygılı, daha içten. Bırden bire örgutün • konudan çok ilgilendigi biri oluTermıştım. ı ise iıradına sessiz ve kaygusuzdum. Sibah .enden geliyor, önce odanın iki kanatlı pen esini açıp içerisini havalandmyordum. ouun önunde alabüdiğine genış yeşıl ç<nlik vardı. Uzakta, Guvenlik binasının ko gri duvarlan görünüyordu. Sağda buirorın ıminde uzun kavak afaçlan bir sıraydı. Gu > ışınlanyla yapraklan pırüdıyordu. Sonra sam geçiyor, çahşmaya başlıyordum. O gün üerin en gUzeliydi. Nesim bey odama girın » dek. Gene günlük denetiminl yapıyortu aşılan. Beni oturmuş çahşıyor gönince. Bir yabancı uzman gelecek, dedl. Başlanmızı kaldırıp suratına baktık. Ürtal ıdeki kaleml bıraktı. Saygı değer bir kışiyi lemeye hazır olduğu belırgın bir duruma ii. Uzman yardımcılan kınıüdadılar. Nesim 1n çeneslnin altında sarkan yanaklan t.tndu. Yabancı uzman bu masada oturacak AIı ', dedl. Sız benim odama gelirsiniz. Tavana baktt. Göalerinin akı, mavımsl Dir ık aldı. Göz göze gelmekten çekiniyordu. Yabancı uzman için, Sizin odanız datıa uy ı, dedim. Zaten başlangıçta odanızdaki masayı yaDjn M mt içın ayırtmı$tımz. T fn Ali bey siz benim odama geleceksinlz. Sizin odanaHt gelmiyeceğim. A. naal otor Ali bey. Blz gizden yararlan yı düşünüyoruz. Canım haydi gelin Deru.n ım». Hayır Nesim bey. Beni bu odadan çvkar TEK Genel Müdürü Erdemir: "Eken Paşa vurulunca güya zil çalıp oynamışım Gözaltına alınaiı Uç haftayı geçtı henuz bızım suçtan naber yok. Tedavıden vazgeçtım hapse ban atmasalar. Hadı attılar da dıyelim bari suçumun adını bıl sem. Baktım olacak gıbi degıl bir dilekçe yazdım. Dılekçemae benim gdzaltina alınmaından bu yana üç haftayı geçnğini, hakkımda henüz hıç bir i^lenıin yapılmadığını, gerçekte hasta olduğumu ve hastaügınıın çeşıtli raporlar ve son olarak da sağlık kurulu raporuyla sabıt olduğunu beürtıp, «lıakkuıidaki hukukî ışlemın hızlandırüması ıçın gereğinı» deyıp dilekçeyı verdim. Bıraz sonra, bir nobetçı geldı ve beni komutanın çağırclıgııu soylejıp aldı goturdu. Vardık erkekler gozaltı ve kadınlar hapısanesının komutanının odasına.. «Hasta mısuı sen raporun filân var mı yanında?) «Evet hastayım, yanımda raporlarun da var.» «Madem boyle hastasın da şimdiye kadar neden dilekçe vermedin?» «Ben, akşam sabah ifadem alınır, bırakılınm sanıyordum.» «Sanıyordumla olur mu? Seı buraya geleli bir haftadan fazla olmuş. Geldığin zaman dilekçe versey dın şimdiye kadar gıtmış bile olabılırdın.» Komutan ruçın erken dilekçe Termedığime çok kızmi"!tı ve bu sözlerl adeta azarlar gibi söylüyordu. <ıözür dilerım iyi düşünenıedım herhaldeıt dedim. Komutan nöbetçıye: «Go'türun bunu koğuşa. Orda sıze bir rapor versin o raporun suretıni alıp dılekçesıne ekleyın ve hemen gönderm.» Kogusa geldik. Nöbetçıye bir rapor verdim aldı gıttı. Günler gelip geçti ve ben dılekçeden hiç bir cevap alamadım. Defışen birşey olmamıştı. Ranzalarda ot yataklar vardı ve tüyü yolunmu? kahverengı battaniyeler vardı (akat çarşaf olarak hiçbirşey yoktu. Mehmet bey bos yataklardan bırım seçıp uzandı. Mehmet beyin hikâyesini daha sonra öğrendik. Kemalettm Eken'in vurulduğu ve benim de DevGenç mahkemesinden tahlıye oldugum gun, bir konusma yapmış. Genel Müdürlükte toplantı için toplandıklan sırada bır telefon çalmış. Mehmet bey relefondakiyle konuştuktan sonra yanındalrilere dönerek, Kemalettın Eken'in \Tirulmus olduğunu öğrendigini soylemis ve «Memleket iyıce kansıyor galiba bu gençler kana kan mı ıstıyorlar acaba? Yazık iyiye gitmıyor durum» mealinde bir seyler soylemış. minl yazarak resim çekiyorlar. Bu sayede resmin kime ait oldugu kansmıyormus. Bir gün baktım karsıdan ellerinde fotograf makmaları re tan talan ile resımci erler geli?or. Ben soke olmasın diye Mehmet beyi uyarmak için durumu anlattım. «Şimdl yeni gelenlenn resımlerini çekecekler. Yani sizın de resminizi çekerler. Burada bır usul var, insanın boynuna bir tah ta asıp isim yazıp resim çekıyor lar. Pek ınsani bir görüntü olmuyor ama uSul boyle. onun için sız de aldırmayın tahtaya» dedim. Mehmet bey önce inanmak ıstemezmişcesine gözlenmın icıne baktı. Ben de «evet boyle maalesef» diye ekledim. Resimcüer geldüer: «Yeni gelenler» dejnp Mehmet Bu konusmadan sonra dört ay bey de dahil olmak uzere birkaç fılan geçmiş ve Mehmet beyi isun saydılar. Sonra Mehmet bey Genel Müdürlükten uzaklaştırve diğerlerini bır duvarın dıbimak ısteyen Adalet Partililer, bu ne dızdiler, tahtalan boyunlarısözleri evirip çevirip: «Oh oldu, na astılar ve isimlerini vaziD aferin gençlere» biçimine dönüşbırer poz çekıp gittiler. Boynuntürüp Mehmet beyi ihbar ediverda asılı tahtayla Mehmet beyi du mışler. İşte, bu nedenle Mehmet varın dibınde hatırlıyorum da, bey aramızda bulunuyormuş. Nipek iç açıcı degıldi manzara. tekım serbest bırakıldıktan bır Bu da yetmedi. Meger resimsüre sonra gorevınden alındı. ler yanmış ve onun için ertesi Mehmet bev kötü şartlara pek gun aynı sahne bir daha tekrarşaşıyor. Günde üç defa dızılıp landı. e«as dunışa geçerek sayılıyorıız. Tahsildan niye iki ayda Bızim yasımız hadı genç filan ama Mehmet bey altmışına vabir göndermiyorsunuz km. Günde üç defa hazırola geçmesı şaşırtıyor haklı olarak. BuYeni gelenlenn evlerine haber lundugumuz Rözaltı evinde bır verme hakları var. Haber verme usul var, oraya her gelenin resmı işı akşamlan oluyor. Mehmet bev çekiliyor? Pek insanca bır man de evine haber vermek istiyorzara olmuyor bu resim çekmedu. Bir akşam sayımından sonler. Çünku bir uzun kenan ipli raydı. Mehmet bey bizi teftis e15 santime 40 santimlik bir tah den başçavusa basvurdu. tayı asıyorlar adamın boynuna «Bizım eve bir haber vermek ve tahtanın üstüne tebesirle ısmümkün mü?» dedi. Cihangir'de. köşebaşında, beş yol ağzında, eczaneye, bankalara, mağazalara, elverişli. 1.700 000 TL. Liraya satılık 3 KATLI MAGAZA Miiracaat: Şark Emiâk, *dres: Bogazkesen Caddesl, Yazıcıoğlu Apt. No: 1/1 B, Tophane ISTANBUL. Tel.: 49 8S 41 A Rıza ŞANLI H Tutukevi Komutanı şimdiye kadar dilekçe vermememe kızmıştt. Verdiğim dilekçeye blr raporsureti de ekledim.Günler geçti ve ben dilekçeden hiç bir cevap alamadım. Değişen bir şey olmamıştı, Mehmet Bey'in hikâyeslnl daha sonra öğrendik. Kemalettln Eken'ln vurulduğu gün söylediği sözler dört ay sonra evrilip çevrilmiş veAP'liler kendlslni TEK Genel Müdürlüğünden alabllmek İçin ihbar etmişlerdl. O gün iki saat geç gelmişti. Dpuzun boyuyla koridorda görünmüş, «Toplanalım arkadaslar» demışti. «Fiyat sorununu konuşmamız gerek. Başkanımız konu üzerinde onemle duruyor. Dinçer burada mıydın? Hemen başlıyal:m. Ünal mı? Ünal'm kansı hamile. O evindedır şımdi. Ulusaı gelirin sabit fiyatlarla hesabına aıt bize bir semıner ver Dinçer. Bu fıyatlar, insanm başına belâ». Zühtü yerinden fırlar, kapıdan çıkmakta olan uzman yardımcılarını gen donmelerı ıçın kandırmaya çalışırdı. Emine karşı koyardı. Ben bıktım bu fıyat hikâyesınden. Toplanrı salonuna uzman yardımcılarının bırer ıkişer istemeye ıstemeye dönduğünü gorurdük. Zühtü, Nesım Beyin sol tarafına oturur, adamın önüne beyaz bir kâğıt sürerdi. Bu, kimsenin bilmedıği toplantı gündemi olmalıydı. As.stan Dinçer sağ tarafa otıırur, biraz sonra belli etmeden bısküvit yemeğe başlardı. (DEVAM1 VAR) Genel Müdürün boynuna asılan tahta Gunler gelip geçiyor ve hemen her gun yeni birılen geüyor koguşumuza ve eski bırileri gıdiyor. Gıdenlenn hepsı evlerıne gıtmiyor tabu, bazıları tutuklanıp hapse gidıyorlar. Emniyet Sarayının bodrumunda taıiijtığım Muammer Sun'un geldığini söyledi biri. Muammer Sun'un uçuncü gözaltına alımşıydı ve kanıksamıştı artık. Mütefernka arkadası geliyor diye dış kapr.a doğru yürudum, beklemeye basladım. Bir süre sonra ıdare odasının o taraltan askerlerın arasında yuruyen bın belirdi. Fakat getirılen Muammer Sun değıldi. Ak saçlı gozlüklu ve yaşlı bıriyaı bu gelen. Nobetçiler kapıyı açıp getırdıklerıni içerı atıp, demır parmaklıklı kapıyı yenıden kıtieyıp gıttıler. «Geçmış olsun» dedik sıradan. «Sağolun» dedı ve ben yemek yedığımız masalardan bınnı gös tererek, «Şoyle buyurun oturun» dedim. Orada bulunanlardan bazılanmız da beraberce oturdutc masanm başına. Tabureler lcüçücüktu, masalarsa uurdadan bıraz hallıce. «Siyasi fılân herhalde gelış sebebı» dedim ben, «Oyle gıbı» diye karşıladı. «îsminız nedır beyefendı?» «Mehmet Erdemir» «Ne ış yaparsınız?» «Ben TEK Genel Müdürüvüm. Türkıye Elektrik Kurumu Genel Müdürü». Doğrusu ben, Mehmet Erdemır'ı basından tanıyor ve TEK Genel Müdürü olarak bilıyordum, ama boyle bir mekânda karşılaşmak aklımın ucundan geçmedığı için, Mehmet bey ismıni scyledigı zaman çıkaramamıştım. «Mehmet Erdemır TEK Genel Müdürü, gıyaben tanıyorum sizı. Çok geçmış olsun. Ben de ınşaat muhendisıyım, diye başlayıp arkadaşlan da tanıttun. Şu doktor, bu mımar, ortaokul öğretmenlen ve ortaokul müdürü, Kalaba Koyu muntarı, baş âzâsı ve öğrencilerı de burdalar. Kılığımız kıyafetımız degıl, ama entellektüel sevıye fena sayılmaz» dıyerek tşe biraz espn karıçtırdım ben, çunkü, Mehmet bey pek neşesizdi. Bıraz daha konu:?uldu. Sonra, «Başka yer >ok mu burda?» diye sordu. Yatakhane bölUmiin» Bavçavus pek rukardan bakıTordu: «Ne 1$ yapıyorsun sen?» Mehmet bey sövle bır duratcladı ve: «Ben TEK Genel MUdürüyüm, Türkiye Elektrik Kurumu Genel Müdürü» dedi. Başçavus cevabı alır almaz: «Siz niye o elektrik tahsildarlannı iki ayda bir eöndermiyorsunuz evlere» dedi. Mehmet bey tek kelimeyle pensandı ve ear cor, «Biz elektnğı beledivelere verinz. onlar öyle sev vaparlar» diyebildi. Başçavus. Mehmet beyi suçüstü vakalamıs da ne dıvecegmi «a şırmıs bır halde görmus olmalı kı «Tahsüdan iki ayda bir gönderseniz rahatca ödeyeceftiz. Altı avda bir olunca birikiyoT, ödemesi zor oluyor» diye adets cıkıştı. Aranızda zil tertibata nu vardı? Mehmet bey eve gönderecegi haberi filftn unutmuştu. Başçavus sormaya devam etti: «Senin suçun ne peki?» Mehmet bey çaresiz kooustu: «Kemalettın Eken pasa vuruldugu zaman güya zil çalıp oynamışım.» Basçarus: «Aranızda zil tertibatı mı rardı?» derdemez ben oradan kaotım. Gordügüm sadece Mehmet beyin bir süre konusamadıgı ldi. Daha sonra ne konuşuldu, neler dendi bilmıyorum.. >l BOND YARIN: Komutania tartışma Nisaiye Mütehassısı Dr. DU MOPEST/ BIASEONLÛC IATEK.BA: Necdet ALACA seyahatten dönmüs ve hasta kabulüne baslamıştır. Çınardıbi Suadiye. NEBEOESJNt'Z.SlZE 3/R ACABA VOLLA 3AV4N UMONT, FANY JONES Tunceli Belediye Başkanlığından Satılacak malın cinsi Tahmin bedeU Geçici temlnatı İHALE.VİN Tarihi Saati 1. Elektrojen gurubu (MWM Marka 250. Hp faal elek> trik motoru) 350.000 TL, 17.750 TL. 10.9.1975 15.00 Yukanda nitelıkleri yazılı elektrik motoru 2490 sayıh kanunun 31. maddesi gereği kapah zarf usulüyle satılscaktır. Ihale ayni gtin ve saatte Belediye Encumeni odasında yapılacaktır Talipliler usulüne uygun tekliflerini ıhaleden 1 saat evvel Felediye Baskanına verecektir. Şartname Belediye Hesap lşlerinde her mesai günü görülebilir. Postada gecıkrreler kabul edilmez. VEFATLAR kacaljr n l u l l a l ı r t e cenj;t mtraım MJMnıı;, lır uletmlı (nrmızdtfHr. itztlt Lİ«İZ SOH (2A. BEN 7V PBO6RAM. LAB) İ l E ÜN KAZAMICJAA.SE ıcn l»n tır icrel tlmnııt, c«MH ıjltrını nMmtmıı «ernklc Htr, Mtı v »mm M M M I M e Tel.: 47 20 06 I5LÂM aMAZf İŞLERI MT 8utu» muiiMld'r ısletmtre •ıl «l«nk ı;ert jıl ıcı. yar öıj'. yurl «i]ir<ı« ynrda atnat. uklı r ı j lıt. gtııtfı lwr n.hntt emrı nutttır.