28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Ekonomi Ekonomi • • Ekonomi • Ekonomi » # # Ekonomi Ekonomi 77) Federal Alman ekonomisinin bu yıl da bunalımdan çıkamayacağı açıklandı Batı Alrnan Ekonomi Bakam Hans Friederichs, ekonominın beklenenlerin aksine, bu yıl içinde de bunalımdan kurtulamıyaca ğmı açıklamıştır. Bu yıl en iyi Dir olasınkla yüzde sılırlık bir ar tış hızı umulduğnnu söyleyen Eko nomi Bakanı, gelecek. yü da sansasyonel bir dönüş beklenmemesi gerektiğini belirtmiştir. Batı ekonomilerinde, ilk önce 1975 yılmm ilk yarısı olarak açıklanan sonra da iklnci yarıya erte lenen ekonomik canlanma umutları, şitndi de 1975'den sonraki yıl lara bırakılmıştır. Başta Batı Av rupa olmak üzere kapitallst dünyarnn ekonomik canlanmasında stratejik bir öneme sahip olan Ba tı Almanya'nm ekonomik bunalımının devam edeceginin açıklanması, en çok Fransa'da rahatsızlık yaratmıştır. Fransa. ekonomik bunalımdan kurtulrnasuu, Batı A manya'dakl ekonomik canlanmanın yaratacagı talep artışın* bag lamaktadır. Merkez Bankası kamu kredileri 2,5 milyar arttı Temmuı ayından ltibaren arbşı hızlanan kamu kredileri, Mer kez Bankası'nın son haftalık durumuna göre, bir hafta içinde 2,5 milyarlık bir genişleme göstermiştir. Bundan önceki hafta içinde kamu kesiminin Merkez Bankası kaynaklarmdan ftnansmanında 2 milyar liralık bir artı? olmuştu. Böylece MC Hükümetinin ilk yüz gününde. Merkez Bankası kaynaklanndan sağ lanan kamu kesimi finansmanında toplam 10 milyar lira çevresinde bir genişleme kaydedilmiştir. Merkez Bankası'nın 11 tefflmuz tarihli son haftalık durumu tablo halinde görülmektedir. 11 temmuz tarihi itibariyle MC Hükümeti, ilk yüz gününü tamamlamış olmaktadır. Bu yüz gün içinde Merkez Bankası kaynaklanna dayanılarak yapılan kamu kesimi finansmanı, 29 milyar 392 milyondan 39 milyar, 14 müyona çıkrmştır. Artış miktan Merkez Bankası Haftalık Durumu (MÎLYON TL., REZERVLER MÎLYON DOtAR) U.7J975 4/U975 28.3.1975 (MC Hük.) (Geçen hafta) (Son hafta) A K T t F 18.549 15.601 15.259 ALTIN + DÖVtZ 29.392 39.014 KAMU KBEDİLERÎ 36.498 Ö. SEKTÖR KREDİLFJRÎ 8.735 7.307 6391 15.441 16.031 TARIM KBEDtLERİ 16.333 12.905 17.909 18006 DİGER AKTİFLER »4.828 93.403 T O P L A M . . . . » ... 85.347 P A S t P : 32.055 36.149 86550 EMİSYON 227 943 651 DÖVIZ 3.794 5.621 5.933 MEVDÜAT 22.428 22.433 MEV. MUNZAM KARSILIĞI 22.H2 29.491 26.929 28.262 DÎĞER PAStFLER 1.022.6 1.332.0 1.049.1 BRÜT REZERV + 70.0 338.3 396.3 NET REZERV Ekonomi Bakanı Friedrichs, 1976'da da sansasyonel bir dönüş beklenmemesi gerektigini belirtti ile Japonya'dan gelecek ihracat ar tışını beklemektedir. Fakat şu anda Batı Alman eko nomisi için, ihracat olanakları da parlak görülmemektedir. Batı Alman çelikleri, Amerika Birleşik Devletlerine, tonunda 60 dolar za ranyla satılmaktadır. Volkswagen in 338 milyon dolariık rekor zara n da, dıs pazarları rakiplerine kaptırmamaC için raranna satış yapmaktan ileri gelmiştir. Bu yüz den, geleneksel Batı Alman ihraç mallannda önemli bir gelişme bekleyen Friderichs, «Bizim dış tt caretimizde önemli bir yapısal Bunalımın Batı Almanya'da süreceğinin açıklanması, özellikle Fransa'da rahatsızlık yarattı değişiklik geTeklidir» demektedlr. Değişiklik, Uretirn ve ihracatın, yüksek teknoloH içeren mallara yönetilmesi şeklinde ilade edilmektedir. îç ekonomide, bunalımdan kur tulmak için yapılacak bir sey bulvınamaması ve tek umudun ihracata bağianması. Iş çevrelerinde genel bir kötümserliğin yayılmasma yol açmaktadır. Thyssen çelik tekelinin yöneticisi Dr. HansGünther Sohl, bu yaygın körüm»erligi, «bu resesyondan taiTtarma nın kolay bir yolu voktur» diyerek özetlemektedir. 10 milyar lirayı bulmaktadır. Böylece MC Hükümetinin her 10 gününde, Merkeı Bankası kaynaklanndan kamu fcesimtne 1 milyarlık yeni kredi sağlanmış olmaktadır. Aynı dönem içinde b r ö t dftviz rezervleri 283 milyon dolar azalmıstır. Net döviı reaervlerin deki azalma ise 466 milyon dolaTdır. Net dövlz rezervlerinln brtit dövlz rezervlerinden dah» çok erimesi. MC Hükümetinin dövize çevrilebilir mevduatlar yoluyla sagladıgı dövizlerle brtlt rezervleri takviye etmeye Ç»lısmasıdır. 11 temmuz ltîbariyls, dövize çerrile'bilir mevduat hesaplan vohryia sağlanan dBvizlerin totılamı 499 mttyon dolaT olmustur. Bu miktar, srtz konusiı Tranalia Tilrkiye'ye $relen d5vİ7İerin eelis hızındaki yavajlama eiHltminin devam etfifinl en^tennpktecHr. Çünkü haziranm 27'siT\den itibaren bu dttvizlerdeki artış 75 milyon dolar çevresinde fcalmıstır. Haziran ayında ise hf>r hafta ortalama 75 milyon dolarlık döviz gelmiştir. YORUM DAHA önce yazıldı. Ticaret Bakanlığı müsteşarının degtştirilmesi sırasında. MC Hükumeti, Ticaret Bakanlığına, Ankar» Ticaret Odası'nın umumi kâtibini getirdi. Bunun anlamı açık. Devletin özcl olma niteliğinin bir kez daha beltrgin olması. Bu açıklıgın ise önemi büyük. Bu önem bugün olmasa bile yarın mutlaka vurgulanır. Yanndan bugüne bakanlar, bir Oda'nm kâtibinin müsteşar yapümasını bir aşama olarak değerlendirecekler. Mutlaka. ANCAK aşamalar biri birini kovalıyor. Zaman hızını koruyor. Devrimci işçi ve öğrenci liderleri, öğretmenler, parti yöneticileri ve özgürlükçü ögretim üyelerinden sonra şlmdi de Tiearet Bakanlığı eski müsteşarlarının evlerinin bombalanması, kurşunlanmast dönemi geldi. Bu da önemli bir aşama. Bugünün sorunlan kadar, bugünün gerekli bakış açısını bulmak için de önemli bir ip ucu. YALNIZ ip ucundan önce ciddi bir mantık sorunu var. Bazüarı, Demirel'in şu yaptıklarını veya yapmadıklannı bir mantıksızlık olarak niteliyor. Parti Uderi olmuş, Başbakanhk yapmış bir kişinin, kardeş ve yakınlarının işlerine bir düzen getirememesini, mantıksızlık olarak görüyorlar. Aslında Demirel'in yaptığı veya yapmadıgı işlerde bir mantıksızlık yok. Mantıksızlık, Demirel'de mantıksızlık arayanların düşüncelerinde. Çünkü Demirerin sistemi bu. Sistem, yine bu sistemin yarattıgı yasaları çiğneyerelt kazanç sağlamaya dayamyor. Sistemin ayakta durması buna bağlı. Sistemin ayakta durması, bunu mümkün oldugu kauar çok kişinin yapmasına baglı. Demirel, bunun için ortada. Şimdi herkese, yine bu düzenin Jhptığı yasaları zorlayarak kazanç saglayan bir sistemin lideri, kendi yakın ve kardeşlerini neden ayırsın. Ayırırsa, eşitliği bozmuş olur. Yakmlarına karşı eşit davranmamış olur. ŞİMDİ bir nokta daha. Herkes eşit olmadığı için pek bilmez. Müsteşarların nasıl degiştiğini. Üçlü kararname ile degisir. önce ilgili Bakan imza atar, sonra Başbakan. En sonra da Cumhurbaşkanı. Bu kural. Ama son günlerde evi atış talimgâhma çevrilen Ticaret Bakanlığı eski müsteşarının işi böyle olmadı. Kararnameyi ilk önce Başbakan Demirel imzaladı. Kendi Bakanına seçme hakkı bırakmamak için. Müsteşarm, kendi kardeşlerine pek de eşit bir muamele yapmadığı bilindiğinden. Ticaret müsteşannın elinde Demirel ailesinin ticari işleriyle ilgili dosyalar kabardığı için. Bu dosyaların bir bölümü şimdiye kadar kamuoyuna mal oldu. Fakat Demirellerin dosyalan bitecek gibi değil. Bitmesine yardım etmek için şimdi ateş kullanılıyor. Çok açık. HÜKÜMET etmek ticaret yapmaya benziyor. Demirel ailesinin ttcareti türlü çeşitli. Her tür ve çeşitten mal alıp satımı ile uğra Yalçın KÜÇÜK thracatta tıkaniklık Ancak Batı Alman ekonomisinin 1975 yüında ekonomik canlan ma umudunu yitirmesi de ihracatta karşılaşılan tıkanıklıklardan 1leri gelmiştir. îç yatırımlarda be lirli bir canlanma görülmesine rağmen ihracatın bu yıl yüzde 18,5 oranmda düşmesi, durgunlu ğun devamınm ve üretiminin art mayışınm en önemli nedeni olarak gösterilmektedir. Batı Alman ekonomisi içinde ihracat, ulusal gelirin yüzde 23ünd oluşturmaktadır. Öte yandan, ihracattaki düşüşün ekonomik durgunluğun nedeni olarak gösterilmesine rağmen ekonomik canlanma da ihracatta saglanacak artısa bağlanmıştır. îç ekonomide talebi artıracak girişimlerin ennasyonu körüklemekten başka bir sonuç vermeyeceği ileri sürülmektedir. 1976 yılı Ba tı Almanya'da seçim yılı olduğu için îiyat artış hızmm artmasmdan özellikle kaygı duyulmaktariır. Bu yüzden BaU Alman Şansölyesi Schmidt ile Ekonomi Bakanı Friderich, Birleşik Amerika TİCARETİN İKÎ TÜRLÜSÜ şıyorlar. Ancak ailenin lideri ve de MC'nin başı Demirel sadec» iki mal üzerine ticaret yapıyor. Biri komünizm ticareti. Her konusmasında var. Kamünist ülkelerden enerji ve kredi alıp, önce Türkiye'de komünizmi yer altından çıkarmaya sonra da bitirmeye çalışıyor. Komünizm ticareti ile birlikte devamlı olarak kök kazımadan söz edilmesinin anlamı burada. MC Lideri Demirel'in tkinci ticaret metaı, icraat. En çok vermek istediği izlenim, bu. Tüttoye'de yapırn eyleml ile çağrışıma sahip mühendislik rozetini yakasından eksik etmemesinin, çocuksu bir yapmacılıkla mühendisliği unutmadıgını sık sık söylemesinin gerekçesi bıırada. Kendine göre gerekçe. Ama yine de bir gerekçe. DEMİREL'in bu son icraatçılığı, çocuksu ve zorald bir nltelik taşıyor. Zaten daha önce de söylemişler: «Bir insanın tekrar çocuk olması mümkün değil. Eğer denerse, çocuk olmaı, çocuksu olur!» diye. Son günlerde bu sözün doğrulugu ortaya çıktı. Btiyük Türkiye'nın kurucusu ve barailar kralı, Trakya'da büyük törenlerle iki baraiın temelini attı. Ancak temell atılanlar, baraj denmevecek kadar küçük yatırımlar. Üstelik bütün hazırlıkları, daha önceki hükümetler zamanında yapılmış. ÇOCUK OLMA, yaratıcılıkla, çocuksu olma İse zorlama üe ilgili. Ecevit'in Konya gezisinde karşılamaya gelenlerin sayısı, Demirel'i zorladı. Akşama karar alıp. icraat yapmak için yasama organmı toplantıya çağırdı. Unutulmuş icraatın gerekliligini kamuoyunu inandırmak için Demirel'in televizyon Müdürü Yalçuıtaş seferber oldu. Fakat bu zoraki icraatçıhk çok kısa sürdü. Sakarya seçimlerine kadar. Sakarya seçimlerinin sonucu alındıktan sonra, halk kütleleriyle alay edilircesine yasama organı tekrar tatile sokuldu. İCRAAT için toplantıya çağnlan yasama organının tekrar tatile sokulması, Trak>a'da temeli atılan iki küçük barajın haberini, Demirel'i se\indirmek isteyen tarafsız yayın organlannm, «Demirel İki Barajın Daha Temelini Attı» şeklinde ilân etmeleri boşuna değil. Boşuna olmayan bir de şu var: Her hafta MC Lideri ile görüşen Cumhurbaşkam'mn yazlık tatil için geldiği Istanbul'da bir den bire seçimlerden söz etmesl. Bunu izleyen haftada İse MC basv nında koalisyonun iç yapısıyla ilgili kamu oyunu oluşturucu tartısmalann yer alması. Büttin bunlar, icraatçılığın sonunun geldiğini, İcraat satışının durakladıgını göstertyor. ANCAK bütün bu gelişmelere ragmen MC Liderinta seçtmlere kadar ve seçim kampanyası sırasında komünizm ve icraat ticaretine devam edeceginden kuşku duymamak gerek. MC tçin komünizm ticaretinin bir sınıfsal temeli var. îcraatçılık ticaretinın maddi temelleri olmamakla birlikte başka çare yok. MtLLİYCTÇÎ CEPHE'nin komüntzm ve lcraat tlcaretine karşılı* ortaya sürülebilenler, şimdilik özsürlük ile yolsuzluklar. Muhalefetin. karşı ürünleri bunlar oluyor. Demirel ise bu ürünleri ciddiye almıyor. Yok sayıyor. Özgürlük istegini yok sayması. özgürlüklere karşı olmasmdan. Ancak bunun ötesinde bazı gerekçeleri daha var. Soyut özgürlük kampanyasmın etkilerini biliyor olmalı. Bununla saŞ lanabilecekler üaten saŞlanmış dıınımda, Bunun dışmda yolsuzluk ti caretinin de bir etkinlik sının var. Türkiye eibi bir ülkede. volsiırlu ğun yaygın olduğu yerlerde. büyük lıalk kütlelerlnin her gün kendilerinl dogrudan doğruya ilpilendiren yolsuzluklarla karşılastıklan bir toplumda. yolsuzlukîann yenl örneWerinl ortaya sürmek fazla verimli bir çaba olamıyor. VERÎMLÎ bir çaba olabilmesi İçin, kütteîert, yolsuzlukîann olmayacagına inandırmak gerekH. Bunun Için de volsuzluklann olmayacagı sistemi ortaya koymak gerek. Çünkü. büvük kütleler bu sistemin ne olduğunu bilmemekle birlikte, yolsuzluklann bir sistem işi olduğr.nun faıkında. îş, Vrtitleleri böyle bir sistem etrafında toplayabilmek. İş, özgürlüklerin ancak yolsuzlukîann olmadığı bir sistemde sağîanabileceğini inandmcı bir biçimde sergilemek. îş, yine böyle bir sistemde, Demirel'in anladığı anlareda değil, fakat gerçek anlamda büyük yapımm ancak böyle bir sistemde ortaya konabileceğini göstermek. YOLSÜZLUK DOSYALARI ancak böyle bir prograro içinde anlamlı olabilir. Sadece anlamlı değil. Aynı zamanda gerekli olur. Ancak böyle bir program içinde sadece maddl yolsuzluklan değil, styasal yolsuzluklan da en bağımsız yargı organlannın Bnüne çıkaracak girişimlere şimdiden başlanabilir. TRT konusunda Anayasayı açıkça çiğneyen MC lideri ile Demirel ailesine olaganüstü kolayhk göstermeyen bir eski müsteşann evinin atıs talimgâhı haline getirilmesini ekranlara lâyik bulmayan Demirel'in televizyon müdürü Yalçıntaş'tan başlayarak. öxel kesim kredisl Kamu lcredilerinm Brtmasma kar«tlık o>e! kesim IrredHeTİ d« aralma e5ilimln1 <<ürtHlrmekr»dlr. Bir hafta içlndp ftzel k^slme acılan Merkez Bankası kredilerindeki a7?lma l Tnllvar cevresindedir. MC Hükümetinin kiırulmasmdan itibaren bu azalma 2,5 milvara yaklatmıştır. çevrîlebnir mevduatla dövir hacminin SO0 milyon dolara ulaşması, özel kesimin Merkez Bankası kavnaklarma olan ihtivacmı azaltmaktadır. BSvlece özel banka sisteminde yaratılan ek mevTuat haemi 7 milvar liraya yaklasmaktadır. Banka sistemi ortalama olaralt 100 üralık mevduata karşılık lf*5 liralık kredi açtıSından dftvi?:« çevrnebnir mevduatlar. «zel bankalann kredi olanaklfinnı büyük ölçüde genişletmeîrtedir. Dolar devalüasyonu, Amerikan ticaret dengesini olumlu yönde etkilemedi 1971 yılından berl gerçeHeştiri len Amerikan dolannın çeşitli devalüasyonlarınııı Amerikan ticaret dengesini olumlu yönde etkilemediği ve ticaret açıklannı önleyemediği saptanmıştır. Buna karşılık aynı dönemlerde dalgalanmaya bırakılan ve devamlı olarak değeT kazanan Alman mar kının da Alman ticaret dengesini olumsuz yönde etkileyerek ticaret dengesi fazlalannın erimesine yol açmadığı göriilmektedir. Bu yüzden uluslaraarsı ekonomide dalgalı kur Bistemi ve devalüasyon uygulamalanndan uzaklaşraa egıliminin kuvvet kazandığı bildirilmektedir. Amerikan kapitalizminin merkezi sayılan Wall Streefin görüşlerini yansıtan Business Week Dergisi'nin 2 haziran 1975 tarihli sayısmda son yıllarda gerçeklestirüen belli başlı devalüasyon işlemlert ile dalgalı kur sisteminin değerlendirilmesi yapılmaktadır. Dergi'de rakamlara dayanılarak yapılan açıklamalar 1971 ve 1973 Amerikan dolar devalüasyonlanna rağmen Amerikan ticaret den gesi açığınm devam ettiği ortaya konmaktadır. Yine verilen bilgilerden dalgalanmaya bırakılan Batı Alman markınm 1971 yılından beri değer kazanmasımn devam etmesine karşılık Batı Almanya'nın ticaret dengesi fazlalannm azalmadığı göriilmektedir. Bu gelişmeler, uluslararası ekonomide dalgalanmaya bırakılan kur sisteminin sonunun geldiği şeklinde degerlendirilmektedir. Bu yüzden bir çok ülkenin paralarını, yeniden sabit kur sistemine çevirme girişimlerini başlattıklan bildirilmektedir. Ancak bu yeni gelişmelerde dünya paralarının Amerikan dolan yerine başta Alman markı ile Japon yen'ine bağlanma eğiliminin güçlendiği ileri sürülmektedir. Fransa ve îsviçre'nin paralannı, Alman markını esas alarak, 7 Avrupa parasına bağlamaya çalıştıklan ve İtalya'mn da aynı yolu izlediği kaydedilmektedir. Daîgalı kur sisteminin ortaya çıkan sakmcaları şu şekilde özet lenmektedir: Bu sistem spekülatif para hareketlerini azaltmakla birlikte dünya ticaretinin büyümesini engellemiştir. Dalgalı kur sisteminde, çeşitli ülkelerin bağımsız para ve maliye politikaları izleyebilecekleri umut edil miş fakat bu umut gerçekleşmemiştir. Yine a^Tiı sistemden çeşitli ülkelerin ticaret dengelerinin otomatik olarak düzelecegi ümit edümiş anrak Amerikan ticaret dengesi açığı devam ederken Batı Alman ticaret fazlası da büyümüştür. Aynca dalgalı kur sisteminde geçici bir takım olaylar bi'e dünya paralannı büyük ı ölçüde etkileyebilmektedir. Ame' rika Birleşik Devletleri'nin uzak j do»u'da Mayagüez gemisini «kur ; tarma» operasyonu. dolann yüz1 de 2 oranmda değer kaybetmesi1 ne yol açmıştır. ' JAPONYA GELECEK YILLARDA BÜYÜME HIZINI DÜŞÜRMEYİ PLÂNLIYOR îşçilerin militanla§ması, dış pazarlarda ötekl büyük ülkelerin ters tepikJeri ile çevre so ruıüarı büyüme hızındaki değişikliğe yolaça bilecek 1960 ve 1970 yıllannda ortalama olarak yılda yüzde lO'un üzerinde ulusal gelirini arttirarak «Japon Mucizesi» iddialannm ortaya atılmasına yol açan Japonya'da, gelecek yıllarda büyüme hızının yarıya indirilmesi planlanmaktadır. Büyüme hızının indirilmesinde, işçilerin daha çok militanlaşarak geleneksel Japon sistemini yıkmaya başlamalan, dış pazarlarda ötekl büyük ülkelerin ters tepkileriyle hızlı endüstrileşmenin yarattıgı çevre sorunlan etkin olmaktadır. Japonya, 1960 ve 1970 yıllarını kapsayan 20 yıllık bir zaman aralığında ortalama olarak yüzde 10'luk bir büyüme hızı gerçekleştirmiştir Büyüme hızı, 1968 yılında yüzde 13'ü aşmıstır. Ancak 1968 yılından itibaren Japon ekonomisinin gelişmesi yavaşlamıştır. Bu yavaşlama, dünya ekonomik bunahmı ile birlikte tam bir gerilemeye dönmüştür. 1974 yılında ulusal gelirin yuzde 2 oranmda gerüemesine ek olarak bu yılın artış hızının yüzde sıfır çevresinde kalacağı tahmin edilmektedir. Dünya ekonomisiyle blrîikta Japonya'nın içine girmiş olduğu bunalımın uzun dönemli etkileri de görülmeye başlanmıştır. Japonya, bu bunalımdan çıkıldıktan sonra da gelecek yıllar için ortalama yüzde 5'lik bir kalkmma hızmı planlamaktadır. Ancak son bvmalımda durum değişmiştir. İşçilerin liretimden daha büyük pay almak istemeleri karşısuıda, zaibatsu sisteminin geleneksel yaşam boyu istihdam politikası, birçok isletmede son bulmuştur. PETKIM'İN LASTİK YATIRIMINA ILIŞKIN KARARNAME BAŞBAKANLIĞA GÖNDERİLDİ Maliye Bakanı Yılmaz Ergenekon, Petkim'in taşıt lâstiği yatamiM Devlet Malzeme Ofisi ile Emekü Sendığınm ortak olmasmı sağlamak üzere hazırlanan kararnameyi geçen hafta im zalayarak Başbakanlığa göndermiştir. MC Hükumeti kurulduğundan beri bekletilen karamamenin tamamlanması için bütün bakanlann imzalaması gerekmektedir. Türkiye'nln taşıt lâstiği konusundaki talep açığını kapamak için sürdürülen taşıt lâstiği mücadelesi yeni bir asamaya girmiştir. Kamu kuruluşu olan Petkim'in yapacağı yatırıma finansman sağlayan Emekli Sandığı ile Devlet Malzeme Ofisinin ortaklıklarma imkân veren kararnameyl, bu iki kunıluşvm bağlı bulunduğu Maliye Bakanı hazırlayarak diğer bakanlann imzalanna sunulmak üzere Başbakanlığa göndermiştir. Ancak kararnamenin gerekli imzalarm tama mım sağlaytp sağlamayacağı ve bunun ne kadar süreceği şu anda bilinmemektedir. Çünkü taşıt lâstiği sanayiindeki talep açığını doldurmak isteyen başka girişinüer de bulunr maktadır. Yabancı sermayeli ortaklık olan Good Year aynı taİ9bi karşılamak amacıyla yeniden yabancı sermaye izni istemiş ve MC Hükümteinin Millî Savunma Bakanı olan Ferit Melen de bu isteği desteklediğini, bir yazı ile Ticaret Bakanlığına bildirmiştir. Bunun dışmda Sabancı Holding'e ait Lassa yatınmı da aynı talebi karşılamak amacını güt mektedir. Taşıt lâstiğine ve bu konudaki yeni bir tek tesisın karşılayabüeceği talep açığına yabancı, kamu ve özel girişimcllerin istek Maliye Bakanırun imzalayarak Başbakanlığa sunduğu kararnameyi öteki bakanlann da imzalaması gerekiyor; yatınmcı Emekli San dığı ile Devlet Maîzemıe Ofisinin de ortak olması öngörülüyor TAŞIT LASTlGt SANAYtlNDE MEVCUT DURUM (1973 TOA TX.) TOPLAM MALİYE GİDERLERİ 960.620.104 TOPLAM SATIŞ GÎDERLERÎ 18.853.358 TOPLAM SATIŞ HASILATI 1.174.895.091 ÜRETİMDE KTJLLANTLAN ÎTHAL H\LLARI 636.353.381 ÜRETÎMDE KULLANILAN YERLÎ MALLAR 21.668.221 YERLÎ PERSONELE YILLIK ÖDEME 350.042:215 YABANCI PERSONELE YILLIK ÖDEME 3.106.815 YIL İÇÎNDE SAĞLANAN DÖVIZ 18.332320 VERGİDEN ÖNCEKİ NET KÂR 152.660.147 YABANCI ORTAĞIN TRANS. EDÎLEBİLİR KÂRI 27.388.800 YIL ÎÇİNDE KULLANILAN ÎÇ KEEDt 55.352.866 FÎRMA SAYISI 3 YABANCI SERMAYE 222.480.000 378.000.000 TOPLAM SERMAYE Lâstik sanayiindeki mevcut şirketler, bütünuyle iç pazara hitap ederken UreUmde cullandıklan girdilerin tamamına yakın bölumünü ithal etmektedir. 1973 yılında 961 milyon llralık toplam giderlerin İçinde ıthal yoluyla sağlanan girdilerin 636 milyon liraya ulaşmasma Karşuıfc yerli girdiler 22 milyon lirada kalmaktadır. Üretim giderlerinin gcriye kalan bölümü içinde de en büyük pay işgücü ödemeleıine ait> tir. Bu yılın ilk yarısına ait milli gelir rakamları umut verici değil ANKARA, (Cumhuriyet Börosn) Devlet Istaöstik EnsUtüsU tarafından 1975 jrüının ilk alta ayına ilişkin yapılan milU eelir tahminlertne göre, ekonomik kesimlerde büyüme hiîlannın planda öngörülenden daha dUşük düzeyde gercekleşeceği büdlrilmektedir. 1975 yılında gayri safl müll hasılamn yüzde 8,0 oranmda artacağı öngörülmüşken, ilk altı aylık tahminlere göre, sözfl geçen büyümenin yüzde 7.4 dolaymda kalacaSı belirtilmiştir. Yılm Oç ve alö aylannda «0reklı olarak vapılan müU gelir tahminlerinin 1975 yılı Hk altı ayına tlişkin büyüklük tahmtaleri sonuçlanmıştır. Elde edflen verilere göre, sanayi yatmmla. rında WT duraklama gOrülmüş, buna karşı t a n m kesimlnde gelişme hızınm program hedefleTİni aştığı tahmin edilmisttr. 1975 yılı progTamında sanayi kesimi için geliçme hıa yüzde 11,2 olsu rak önpörülmüsken, ffit alta aylık dönem verilerine göre. bnnun ancak vüzde 8,5 oranmda gerçekleşeceği tahmin edilmiştir. Devlet îstatistiS Enstttüsü millî gelir tahminlerine göre, dış gelirlerin yüzde 17.6 oranında daha düşük gerçekleşeceği büdlrilmektedir. IRAK, iSLÂM ÜLEKELERi ARASINDA ORTAK ŞiRKETLER KURULMAS1NI TEŞVİK EDiYOR ANKARA, (ANRA) Irak Devrim Komuta Konseyl Uyesi, Planlama Bakan Vekili Sanayi ve Madenler Bakanı Taha AlCizrawi, hükümetinin Türkiye Üe olan ekonomik ilişkilerinin gelismesine öncelik tanıdıgım, önümüzdeki birkac vıl içinde IM ülke arasındakl ticari Uişkilerin büyük ölçüde gelişme gbstereceğini söylemiştir. Taha ElCizrawl, cözellikle ülkelerüniz arasında ticaret hacminin artmasında büyük önero veriyoruz. Ticaret ilişkilerinin geliştirilmesi için îslâm ülkeleri arasmda ortak şirketler kurul • masını da teşvös etmekteyiz. Bu | konudaM çabalanmız olumhı so i nuç vermektedir» demiştir. ı Tepküer Japon plancı ve yöneticileri, hızlı sanayileşmenin devam etmesl halinde işçi militanlığının artacağmdan endişe etmektedirler. Bunun dışmda Japonya'nın son 20 yıldaki hızlı gelişiml, dünya pazarlarma hızlı bir şekilde girme ile saglanmıştır. Fakat diğer ileri kapitalist ülkeler, bu girişi karşı ekonomik ve styasal planda sert tepki göstermektedir. Japon yöneticileri, bü tep kilerin daha da gelişmesinden çe kinmektedir. Kaldı ki, Japonya, artık yeni pazarlann eskisi kadar kolayca ve büyük ölçüde yaratılabileceğine ihtimal vermemektedir. 11 olmalan bu alanın kârlı bir iş kolu olmasmdan ileri gelnıektedir. Türkiye'de lâstik sanayüni elinde bulunduran vabancı sermayeli üç şirketiıı bilânço sonuçlan, bu kânn ne kadar yüksek olduğunu ortaya fcoymaktadır. Bu üç şirket, elde edilebilen son bügi olan 1973 yılı sonuçlanna göre toplam olarak 153 milyon lira kâr wtmiştir. Yerll v» "ymbancı sermay* toplamı 378 milyon lira olduğundan kârhlık oranı yüzde 40» ulaş maktadır. ö t e yandan, yabanoı sermaye11 bu Uç lâstik yapuncısı bütünüyle İç pazara hitap etmektedir. Yine 1973 yıü sonuçlarma göre toplam 1 milyar 175 müyon lira olan satış gelirt içinde döviz sağlanarak yapılan satışların t u t a n aadece 18 milyoo liradır, 18 milyon üralık döviz gelirine karşıhlc 1973 yılında yabancı ort a i l a n n transfer edılebüir kârlan toplamı 27 milyon Ura olmaktadır. Çervre sorunu Bunlann dışmda yeni pazarlar'bularak hızlı bir şekilde gelişen Japon sanayiine, geniş halk kütlelerinin de tepkisi artmaktadır. Japonya'nın bu tür gelişmesine «çevremizi satarak gelişme» denmektedir. Sanayileşmenin yarattıgı çevre kirlenmesiçin aşın boyutlara ulaşması karşısında, Japonya'da yatmm yaparak gelişme yerine, yabancı sermaye yatınmlanna agırhk verilerek sanayiin gelişmesinin sürdürülmesi üzerinde durulmaktadır. Ancak Japon plancılannda beliren bu yeni göriişlerin uygulanmaya konmasınm zor olduğu bildirilmektedir. Bir kez Japon sanayii, dünya ekonomik bunahmı nedeniyle düşük hızla büyümenin yarattıgı sorunlan tepki ile karşılamaktadır. Sanayi hızınm düşmesi. birçok işletme için Urettiği malı satamama sorunu yaratmaktadır. Bunun dışında daha düşük bir hızla gelişmek, Japon ekonomisi ve toplumunun iç yapısında yeni düzenlemeleri gerektirmektedir. Japonya'nın bu nu v«pii) vaoaauy»caSını zaman göaterecektir, EKONOMİK KİTAP AZGELİŞMİŞLlK VE EMPERYALİZM «Sömürgeci dönemde yabancı sermayenin faaliyetlerinin sonucu ne olursa olsun (örneğin, demiryollan, liman ve modern kentlerin yapımı) yol açtıgı çarpık ekonomik ve sosyal yapı. kalkmma için öylesine biT engel teşkil etmektedir ki. bu yapmın olumsuz ve zararlı sonuçlan sömürgeci hükümetlerin barbarlıklarmı aşar.» Bu ve buna ben zer sözlerin vazılıp okıınması rürkiye'de, vadırganır oldu. En azmdan son beş yıl içinde ya bancı sermaye konusunda, yaban cı sermaye lettmde o kadar yan yazıldı. demeç verildi ki, artık en ileri çizgide bile ilke olarak yararlı kabul edilen vabancı ser mayenin bazı sakınoalanm dü zeltme programlan Üzerinde du ruluT nldu. O}sa Dugün dünyad» sermayenin, azgelişmiş denilen ülkelerin, bırakınıı kalkmmalarmı kolaylaştırmasım, kalkıtımalarının karşısında en büyük engel olduguna inananlar da var. Atilla Aksoy'un derlediği azgelismişlik ve emperyalizm Uzerine yazılar dlzisinde bunların bir bölümüne yer verilmiş. Aktarma, bu derlemede yer alan Tamas Szentes'in makalesinden. «Azgeüşmişlik ve Emperyalizm» başlığını taşıyan derlemede, İC makaleye yer veriliyor. Dünyanm çeşitli bölgelerinden. çeşitli efilimdeki iktisatçılann bu konudaö görilslert »zetlenivor. Aksoy. ?erek Bnso?de ve gerekse makalelerin başlarında. vazarlann emperyalizm ve tartısma Içtnde ki yertorint belirlemeve calıstyor. D«hn dngrusu ftzen göstertyor Bunu japATkea da enteUektüel tarafsıahğım korumaya ve üeri bir kuramsal bilgi düzeyi tutturmaya dikkat etmiş. Bu dikkat derlemenin hem olumlu, hem de olumsuz yanı. Çünkü derleme içinde, bugün Türkiye'nin bilinç düzeyi açısından oldukça geri düzevde kalmış görüşlere sık sık ^rastlanıyor. «Geri kalmışlık ve yoksulluk nedeniyle değil. kalkınma tçin sos yalizm» <S 32') bunlardan biri=1 Sosyalist vöntemin. zorunlu ola rak daha hızlı sanayii eşmeyl ge rektirmesi gibi doğru bir öner menin dışında. kalkınma tçin sosyalizm kavramı, kaçımlma? olarak teknokratik ve bürokratik girişimleri hatırlatıyor. Kitap. emperyalizm Üzerinde temel fcitap vazıldıktan altrnış yıl sonra, son oımanlarda tazelenen tartıçmaya en cok Katkıda bulunduğu varsayılan isimleri içeriyor. Bu yüzden derlemede yeralan yazılar biribirini desteklemekten çok biribirint çürütmeyi amaçlıyor. Yazarlara ek olarak Atilla Aksoy da küçük fakat özlü girişleriyle bu çürütmelere katkıda bulunuyor. Rosa Lüksembur«na tleill olarak söyledikleri aynca okunmaya d& Ser. Aksoy'un derlemesi bemmsetmek için değil düs'inritirmek ve bilgi vermek İçin rıazırlanmıs. Yazarlarının hepsi kuramcılıSa meraklı BD vuzder. kitapda. birinci savaştan beri secen vıliar da ileri fcapitaüst Ulkeler sis'e mindeki tempi egilimier eksik kalıyor. Avrıea A. Emmflnuel g1 f bi oldukra orimal Ka kı sahplp rinln varıisrını okumak nir basüa dikkat gerektiriyor. uünyadaki en temel çelişkinin azgeHşmis ülkelerle gelişmiş kapitalist ülke'.er arasında oldu^jnu kanıtlamaya çalışan bu oriinal tezl. Rosa Lüksemburg'a kadar götürmek mümkün. Atilla Aksoy, azun ?irtsin<3e bu noktaya parmak basmakda yarar tcörmemiş. Bir de varar eörse bile yapamavacaSı var Emmanuerin lktisat tarihi bir vana normal tarih bilsisinin cok kit ve vanlışlarla dohı nlfi'iŞiı ?ör'il'lvor. Derleme vaDmaK Solay samlır. Aslında başanlı bir derleme vapmak ÖPŞPTIÎ bir tdtap vazmaktan da zor. Aksov"un derlemesi. nSrklye'nin düşiin yaşarmnm domıklaştıŞı btr zamanda, vararlı bir u v a n d . Ciddi ikttsata drirtivetle eŞilmek tstevenlerin okuyacaklan bir çahşma. Etkenler Japonya'daki bu j^eni eğilimde, üç ayn neden etkin olmaktadır. Bunlardan birisi, geleneksel Japon işçi • işveren düzeninin yıkılmaya başlamasıdır. Geleneksel düzene göre işçiler büyük tekellerde yaşam boyu çalışmak üzere işe almmaktadır. Japon ekonomisinde, ekonomik dalgalanma ların yukünü, yine Japon tekelle ri olan zaibatsulann kontrolündeki küçük sanayi çekmektedir. Talep düştüğü zaman, işten atılanlar büyük tekellerde çalışan iççiler olmamakta fakat küçük sanayideki uretim durdurulmaktadır. I i
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle