18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Büyük Usturalar Şakir BALKI Çey hadi verdim diyevim sana . Bak Pelvan Nıyazı harbi soz et canım bekâr adamdan bıhrsın kalın mebus olmaz Kım demış bunları, bekâr adamdan mebus o l m u dıye? Tum ılçe halkı Vallahı ne dıyeyıtn bılmem kı' Şey desem . Benı ı>ı dınle Pelvan Nıvazı, partınızı düştta, mebus da olacaksın, ee bunun artık gerısı mı kaldı? Sağol sagol Zeynel Bey benı kımınle bas goz etmek Ishvorsun heıe bır onu oğrenevım Zaten duşümde de sabaha dek hep evlenme ışı ıle ugrastım durdum Bır hayır mı var 9 aeaba Kımın kızı, müsaade edm de ogreneyım Sen bu evlenme işinı kabul ettın mı, önce onu bana soyle. Duşündü, duşundü Tenni sıldı Ethm gıtrı Zeynel Bey, ettım ya dedi Kız kımın nesı? Guldu Zevnel Dudj'nun kızı' . Akji tam kanştı Pehan Nıvan'nin Derr.e boyle Zevnel Bev, deme Deme, ne dlyorsun sen, deme bovle9 Durdu'nun kızı Sürmegoz Sıdıka gozlerinın önünden gltmiyordu Ne oldu ne bıttı tum unuttu Pelvan tDeme bovle. deme Zevnel Bey » dıje sojlenıyordu ya, Pelvanın aklı fıkn Sürmegoz'deydı Zevnel'ın sağ dirint tuttu Sürmegoz Sıdiıca'nın bu ışten haberi var mı, Zeynel Bey" Zambık Zeynel çok memnundu Sen ışın bu yonunu fazla kurcalama' Şimdl bu evlenme işine «he« dedın mı garantı olarak, bana bunu soyle. Tamam dedım' Oldu, kabul. Surmegbz Kulubun Yonetım Kunılu odasında bır sessizlık oldu. El sıkıstUar BırbırJerıne sarıhD ayrıldjlar. Durumdan her ıkısı de memnundu Pelvan'ın aklı büsbutün kanştı Konağın yolunu tuttu Zeynel. Dudu. kızı Sıdıkaya seslendı* Sıdıka hemen kaybol kızım, Zeynel Bey gelıyorl Sıdıka konuk odasır.a daldı. Dudu kapıyı açtı: Buvrun efendim, dedi, hoşgeldintz' . Koltuâa oturdu oturmadı Zevnel baklayi ağzmdan çıkardı: Çok guzel sızin tek kızınız Surmegoz Hanımefendıye soyunuza sopunuza lâyık bir damat bulduğumu size açıklamalc ıstenm' Dtıdu'nun içi hopladı Kım acaba bu mutlu adam'' Pelvan Nıvazı efendim, Cıhsn Pelvanı Niyazi 1 . tkı eliyle yuzünu kapatıp duşunmeve başladi Dudu. Fir süre bu durumda kaldı. Zevnel Bey, ne japtığınızı bılıyor musunuz? Bılıyorum . An, neler gelıyor bızim başımıza? Hepımızın hepımmn Bıraz toparlandı Dudu • Pelvan Bey bu işi kabullendl ml T Evet Çımdi Iş Sıdıkada' Ben gorevımı yaotım. şımdi gdrev sırası sizde Berı yanda Sıdıka kapının ardıra kulağını dayamiî konu»ulanları bır br dnhjordu Sıdıka «Pelvan guçlu kuvvetlı bır adam » dedı lçınden Urmıt edıvonım ki dıvp konustu Zeynel, tannız bu evlenme tekllfını kabul edecektır. Dudu da Belkı dedı belki Zevnel avaga kalktı bırden Müsaade istedl. Dudu onu eskı demır kapıva dek uğurladı demlr kapıyı Zevnel m ardma kapatmadar once tıtrek bir sesle Bu ış oldu sayılır gavn, dedı, tesekkür edenm! Zejnel bır beladan kurtulmuşçasma sevınıyordu. EŞEKLİK BINA DERLER! Zampık Ze\rel »1 alfndan Sürmegoz Sıdıka ile Pelvan Niyazı'vı başgoz etme haz rlıklannı surdururken merkez ılçe başkan.ıgını e\e geçırdıkten kısa bır sure sonra tl Başkaru Puük Osman Bevı de vennden nallaç pamugu g'bı attı Partı Baskarı Osmar Bev gorevınder. atıldığı zaman çok şaşırdı Esekten dj^mufe dondu Sen bunca yıl partı ıçınde lat ebe'ığı VRD sonra da paldır kuldur ^'uvarlan, bu olur şev değıldı o"k' eskı ıl başkanı Kılkuvruk Hamza'vı süle tokat yerınden »tmıştı Ovle\se bu ış nasıl olmuştu boyle? O da buna hayret edıjordJ bala Kuşkus ız bu ola\. Cam) Yaptırma Derneğl ile parhnin arasını çok kotu bıcımde açtı Her ıkı taraf da ha kapıştılar, ha kapışaca^'.ardı B rbılen.ie ıçm ıçm dış bıhyorlardı. Eskı \ atan Cepnss nden Durmuş Alın şımdı bu partımn haynnı gorün! dıye bağırıp çafınnca. Hacı Kerım de yumruklannı sıkmaya başladı Yahu ne oluj orsunıız bojle, artık kabak tadı verdmız, 9 dedı Şu ışı tadında bırakın canım, partıve olan ne Bızım partı partıdır Bızım partı ne fıtmalara gogus germiştır. Bu da geçer gıaer a Ne demek" r «Alın pa'ının haynnı gorun1'» Bovle kelâm mı o!ur K ' H e e acele e me^.n gun doğmadan neler doğarmış Durnrış Bey veheleyı çok sever, bıroırımızı sopadan mı geçırecegız'' (DEV\M1 VAR) ÇOCUKLAR Hamdi gordü onu ilkin, kolun dan tuttu «Gel lan» dedi, «sana ış var Sana ış bulacağım ya, kazardıgı nın, yanı haftalıgının larısım bana vereceksın Haıdı şımdı gı delım de karnını dovuralım Kaç gundur açsın sen9» «Ne bıle>ım bon » «Haftalığınm \arısı» «Yarısı, tamam » «Canın ne vemek ıstıyor9» «N'e bulursam » Hamdı Muhterem'i ald' gotur du oradakı çamur ıçmdekı bır lokanta\a soktu Once kuru £asulve sonra pılav sovledı Muhterem ekmek kadaufı da sövledı «Sovle sovle, daha soyle, yann agır ışe başlajBcaksm» dwordu Hamdı îyıce anımsayamıyor şım dı Muhterem Yoguntas o zaman daha neler sovledı. Sunu bıhior kı karm zık iıbi doymustu. Halıç'te ^vvansarav da kıvıda kocaman p«kı Laz takalan. Laz lakaları bır suru sarı mavi ye51I turuncu renk renk. Yam ana kıvıva sıralanmışlar Bazı unın bovunlu, kartal burunlu boyunlannm derılerı kın$ kıny ölmuî kışıler bu bovalan ver yer kavlamıs, yanmış, dokulmüş takalan kalafatlıvor, vakıvorlar, bovuyorlardı Yakındakı Halıç denızı ağır. kırlı, batak çamunı koyuluÇunda msanın ıçını bulandıran, o*urtusıinü getıren kokujor Bır koca şehrın bırikmış. tefanıl pıs kokusuyla kokuvotdu Yemegı vemeden once Muhterem davanamıyordu bu kokuva hep kusacağı gelıyordu Yemeftı yedıkten sonra koku moku kalmadı Muhterem kendına geldı Hamdi ona sorujor, Muhterem Yoğuntaş da anlatıyordu. Hamdıjle bır mahalleli, tanış çıktılar Hamdi surlann dıbmdeki gecekondu mahallesindendı, kardeşı, babası kundura boyacıUğı vapıjordu Hamdıyse tekne ustası Rahmi Ustanın çıraklığını seçmıştı Muhterem Yoğuntaş daha konuşmadan once bır çırpıda ken dısını anlatıverıp çıkmıştı Kamdı Buyuk, nakışlı Laz Ukaları vapacaktı kı Hamdı, Rahmı Usta nın da parmaklan agzında kala caktı Rahmı Usta var ya bu Avvansarajda, Hahçte onun üstune bır usta daha yoktu Istanbul şehnnde Rahmı Usta'ya Ukalar yaptırmağa taaa nerelerden gelmıyorlardı, Trabzondan, Sınoptan, Samsundan, Rız«den de gelıyorlardı Rahmi Usta daha genç de, yetıştıremıyordu Herkes yal varıyordu Rahmı Ustaya . Hamdı para bınktırıyordu dunnadan Ustava dört tane çırak bulmuştu Muhterem Yoftıntaştan daha on ce onların da haftalıklarının ya rısını alıyordu Ustaya daha çok çıralc gerekecektı Çunkuleyım kı durmadan ustanın ışı artıyordu. Usta çok ış almayacaktı ama ne yapsm, yar yar yalvarıyorlar Laz lar ona Beş tane daha çırak bul sa Hamdı ıçın de ıyı olacaktı. ^eden çunku Kamdı paralan bı nktınp, Rahmı Ustadan hunerı kaptıktan sonra bır tekne atelye sı açacaktı. Tekne atelyesı açmak içın çok para gerekecek. Bunu da şımdıden bırıktırmesı gerek. Babası, ağabeyısı gunde Mrml kundura boyayacaklar da evı »e çmdırecekler. Gecekondulan ^•a^ ya, evde de çok çocuk var Baba sının, anasının, agabeysının kazandıkları yalnız ekmeğe yetmı >or dersek doğnı sovlemış oluruz. Her gun eve sekız tane ekmek gınyor Evdekı canavarlar sı cak ekmeğe bır saldınyorlar <ı, bala sinek saldırır gıbı. Hamdı, Muhteremı evlerıne gotureceK bır gun, Muhterem Yoğuntaş bır seyredecek canavarları kı kevfe gelecek, bır anda, goz açıp kapayıncaya kaöar kocaman ekTieğı bır kuçucuk çocuk nasıl götü İNSANDIR YŞR E A AA KML ÎNSANIN BİR İŞİ OLMALIYDI, O ZAMAN HER GÜN, SABAH AKŞAM KURU FASULYE, ŞıŞMELıYDi ıNSANIN KARNI Çizgller: Turhan Fotoğraflar: Ara GÜLER • \c cuzel». dedi Hamdi. Ne cuzel ra, insanın kazancı yetmec her jun kuru fasul\c, pılav >emege. Onu ancak haftada bir, j» da ifci kere yiyeceksin.» FASULYEDEN.. NE GUZEL!.. yadını, Belkl dâ o köyll' çocugu, Dursun taktı ona bu soyadını, Dursun kojninden geldıği gibi. Hıç de dilıni değiŞtırmemıs Hak huk muk, diye konuşuyor ama erkek adam Dursun. Hıç kımseye bovun eğmivor. Ustava bile dık dık konuşuyor. Hamdıye' bi le haftahğının varısım vermiyor. Vermez o, cam »ıkılırsa Hamdinın de herkesın de gozünu oyar. Haftalı£mı her Cumartesi alır almaz doğru po^taneye kosuvor haftalığının çoğun^ kovundeki anasına yatırıvor. Haftalıgını anasına vatırdıktan sonradır kı ancak gerı kalan paraya el suruvor Çalışkan mı çalıskan. usta ona saygıda hıç kusur etmıyor. Dursun ustanın vanınd^n geçerken, alımallah usta bıle saygıdan toparlamyor. Hıç boş soz konusmuyor. Bir gün Dursun çocuklan top ladı, onlara çok kızdı . Hele en çok da Muhtereme kırdı. Çunku Dursun en çok Mufıteremi seviyordu. O çalışkan, pıre gibi adamları ço< sevnordu zaren îkı gece sabaha kadar uyumamış Muhterem Yofuntasuı hikâvesini dmlemiş sonra da içmi derın derın çekmtş. «ınsanoğlu. kenrii kendine zulmeden insanoğlu,» demış, ardından uyumuştu. Şımdi artıfc Muhterem Yogun taşın hıkâyesıni herkes bılıyordu. Dursun anlatmamıştı kımse ye O, barakada anlatırken Dur •suna, barak«et/* kkA «»rsa merakla uyumadan dinlemışlerdi. • Muhtefem de ona öyfcünerelc" ten, Dursundan genye kalmıvordu çalışkanhkta. Pamuk taşıyor, koca koca kovalarla bova tasıyor, taaa Laz teknelennm tepesıne kadar.. Tahta rendeliyor, zımparalıvor, eskı tekneler onanlırken bir yandan da tahtalan o çıkarıyor, kalm salmalar, omurgalar, tahtalar taşıyor, ikl metre boyunda bır hamal götüre mez, bazı kuçıık kayıklara macun yaDivor, degme usta böyle tekne macunlayamaz. Usta ona da saygı duyuyor, Muhterem ustanın gozlennden anlıvor Dursun kadar değılse de ona vakın savgı duvuyor ona da. Bu usta cm gıbı akıllı Çalışkan, vı*ıt. kopefc olmavan insanları tııljvor. Bırmci haftanm sonunda îıaftalıtını otuz lırava çıkanverdı hemencecık. Hamdtnm çocuk ların haftalığının varısım ald'gı nı Rahmı usta bılmıvor Bır bılse dıvor Dursun o Hamdınm tozunu attınr, dıyor. Bır bılse Belkı bır gün ranını dışme takıp Dursun durumu ustava bıldırecek ama o'ekı ıtın bırısı, itle bır çuvala ginlmez kı, îstarbulun her bır yanmı bı lıvor. Polıslen, karakollan da bı lıyor BTISI ustava soyleyecek ol sa hır çuarır kı buyu'c hır çıkanr Bıçaklar da, öldurur de ada mı Deh, çılgm brşey bu Hamdı Sevgılıs' var Sevgılısi de, herkes de lorkuvor ondan. Bıçagı var kı. sustalı, çst dıve açı lıyor, Uç tane adam bıçaklamış şmdıye kadar Hamdı. öfkeler n c e tlel'nyor. Dunyavı bi'« gft zu gormuyor. Ustanın yanında çok savpılı. Ezılıvor büzulüyor ya. dedığıne eore usta bılem ondan korkarmış. Ivı çalısıvor. Bu tün tahtalan en guzel o rendeliyor zımparalıyor. kaymak gıbı japıyor çam tahtalarını. Aaaah, dıyor, Dursun ikıde bırde boynu nu burup, aaah. dıyor, an burası kov olmalıvdı kı . Ben stzın hakkımızı vedırır mıydım ona, Dursun bır turlU yutamıyor, Hamdının bu kadar çocugun haf talıklannm yansını almasına. • ADAM, TEKNE ATELYESİ AÇMAK İSTİYORDU, BU NEDENLE USTAYA ÇIRAK BULUYOR, COCUKLARIN HAFTALIKLARININ YARISINA EL KOYUYORDU... Hamdi diye biri vardı, acımasız bir çırak ticareti sürdürüyordu rılyor, goıecek Çekırge gioi her bın maşallah, sofraya bır saldırıyorlar bır anda kuruyuverıjor Hele bır kuru fasulye olmasın sofrada kaşık muharebesı, hıç bır muharebeye benze mıvor Oyle diyor babası Babası o kadar çok muharebe gormuş kı Kaşık muharebesı baş ka başka, dıyor. «Kuru fasulje gıbı var mı her gım, her yemekte olsun, ınsan her gun yer » «Yer,» dedı Hamdi «Bır ışe gırelım, her gun her gun, akşam sabah kuru fasuhe Şışmelı msanın kamı fasulyeden. 1 Ne guze! » «Ne guzel » dedı Hamdı «Ne guzel ya ınsanın kazancı yetmez her gun kuru fasulye pılav yeme ğe Onu ancak haftada bır, ya da ıkı kere jıyeceksın » «O da olur » «Bu ved'ğm kuru fasulvayı da senm hıssene duşen ılk haftaluc tan keseceğım » «Yeter kı ışe başlayım da ne ıstersen vap » dedı Muhterem Yoğuntaş. «îşsızükten oldum. Bır ışım olsun da, bır tutam eıc mek geçsm de elıme, bır yatacas yerım olsun da ısterse ıt kulubesı olsun Işte boyîe » O gece Hamdıvle bırlıkte tahta barakaların altmda yattılar. Tahtaları kurutmak ıçın orava Halıcm kıvısmd baraka çatıyorlardı. Hem tahtalar kuruyor, hem de çıraklara 6teW us^alsra ev odevı goruyordu. Yatak çok guzeldı, yumuşaktı tnce talaş doldurmuştu usta şıltelenn içıne Kalm da bır battanıye verdi ona Hamdı Ortalık çam kokuyordu Halıcm pıs kokusunu unu'up gıtm<ştı Akşam da kuru fasulya yemışlerdı. Usta ınce bıyıklı smırli, durmadan kufreden bınsıydı. îvi usta ya, varsm kufretsın İşının adamı Usta ona bakmadı bıle. ötekı genç adam ustanın kaJfası haftalığmı soyledı Şımdılık haftada jırmı lıra alacaktı On lırasım peşın venyordu Parayı ahnca kaçacak olursa yakala\m ca kemıklennı kırardı B J para ona aç kalmaması içın venlıyor du Hamdı on lıranın be? lırasını hemen onun elmden alacaktı. Kuru fasulja parasmı da gelecek haftalığından odeyecektı Muhterem Yoguntaç Ne olursa olsun kıvançlıydı Muhterem Yoğuntaş. Ehne ılk olaraktan bu kadar para geçmıştı, hem de çahşması karşılığı olacaktı bu para Bir buyu gerçekleşmıştı Para elınde parıldayıp duruyor, sevınç içmde bakıyordu Bır turlu durup b^ıkup de bu guzelım onluğu ce bme koyamıyordu Muhterem. ö>le, para elınde kalakalmıştı. Hamdının sesını duyunca kend.ne gelmıştı: «Bana da boyle, tıpkı böyle Hamdi, Kaialat jerinde tum çırakları acımasız haraca kesiyordu.. olmuştu» dedi Hamdı. «Aynen boyle donakalmıştım. Cebıne koy şımdi Daha çoook bakacaksın. bozduralım da beşını bana, hakkımı ver bakalım » Bakkala kadar buyulenmış gibı ardınca suruklendı O gün hemen ışe başladı O ka dar da on lıraya değecek kadar da zor değıldı hanı. Kalafatçılara llerki kulübeden pamuk tasıvordu Pamuk taşı ma«;ı bıtmce de ne yapacağını bılemıvordu On lıra almıştı, boş boş da oturulmazdı kı Değıl mı, ınsan aldığmı haketmelıy dı BJIIU boya vapan ustaya soy ledı ustanın butün gıvıtlerı elı yuzu boya ıçmdeyd: Soyle tetîe den acıyarak baktı ona usta Ne olacak, varsm baksın, ınsan ınsan olunca kazandıklarını ode melı haketmelı, defıl mı, bu JSta mendeburun bırısı, Boyuna da yuzünü asıp taa tepeden, takanın tepesmden aşağılara tuku ruyor. Yanağında boydan bova derm bır bıçak yarası var Men deburın bın, tembel mi tembel, dedıgı de anlasılmıyor Laz mı kurt mu, çıngene mı bellı değıl. Yetmış ıkı mılletın dışında bu mendebur oğıu mendebur. Bır bakışı var msana, bır tek soz bıle sojlemıjor msana. Bakışıy la emır verıyor, bok herıf Insanm konuşmayanmın Allah bın belasını veriin O ınsanlar H, ınsan değıl kı onlar, sankı bır bos hergele, sankı yeryuzunde bır tek taka boyacısı var, o da bu bok herıf sankı. Ulan, altın ustun bır boyacı parçası. Şurun kurumuna bak, kurumu ço cukîara. Rahmi ustanın karşısm da sut dokmuş sumuklıi bır kedı hergele Adam degıl kı . Çocuklara. çıraklara afur tafur, Rahmı ustava ?elınce karşısmda el pençe dıvan. Adamsan ulan kopoğlu kopek, erkeksen, erkek olan Rahmı ustanın karşısında da çocuklann karşısında durdugu gıbı durur Boyle sabahlardan akşamlara kadar kuyruk sallamaz. «Usta usta ıjı macun vapmıyorsun, boyayı pürtukiu vurujor sun» «Olur Rahmi usta, başüstüne Rahmı usta şımdı venıden vuru rum, bır daha boya vururum. Kusura kalma Rahmı usta Haklısın. Dalgınlıgıma gelmış » Eli ayağı. dudaklan, tekreil bede.ıı tıtrer kopegın Rahmı ustanın karşısında Işını vapsa, temuelhk tmese, ıkı saatte bır firça sa'lamasa ne dıve bovle dalkavukluk etsin Rahmı ustaya. Adam olan kendı kendıne, ısme daİKavukluk eder de gote yakm yerden et vemez, değıl mı? Muhterem Yoğuntaş, belkı burada verdıler ona Yoğuntaş so Y A R I N: Evsiz barksız kalınca.. GARTH BUNU EN iyiSI PttOFESOE. PEKALA, NE aıyocuz c S E ACTIkC. HAI3E.VCe. .3EC/Vt CE.BEİC BEN O£ SENINLEGEUyO TiFFANY JONES DOCTOC BLSOhJ BU GAEfP BOBOTU MECEDE AVOTLAE ÇOK RuBA ISTEB S öP ELOCTCONIC:
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle