19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 22 Ocak 1975 İÂFÎMPA2 ÖEVİN *U2Uli BtY, KtMAtf EfcMİfr, .ptNÎBÜTuM LıKU 0İ(L ADAMDl... $EHı PE... «LCANBAZ TURHAIU SELÇUK ifc FEHİM BfyjN C r tN( kUztMA TAUP * ^ K  H L A M f t . 0 fiıiİM, I İ 4<*ÜftUM?... MAHAUE içİMPE ,WM$üEVİ»lİIlSîZLÎKTl'fc?... (tMNîTMkıH., (EHENNEM Mı'M*?» MİDifr, Hufcîü£ MtDlft.?. ÎMANiLAtAfc â 9 AŞK DA GEZER 36 SahirTn bSyle yan şaka gulerek hafiıe almasıyle dddı olmaktan çıkan tarüjm», bir bakıma tadını da yıtirdiği için kapandı. Doğru dürüst bir öğrenimi olmayan Leyla' nm kendmi aydın bir kadın göstermek için her ftrsatta başvurduğu bir yoldu bu türlü tartifmaları. Daha çok duşüp kalktığı erkeklerden kaptıklarmı, gerisini getirip getiremiyeceğini hiç düşünmeden, bir karşı görüa olarak ortaya at»r. kar(i5indaki ne kadar açık, ne kadar inandıncı konuşursa konuşsun, gerçekten zeki bir kadın olsa bile, bilgisinin yetersizliğinden ötürü söylenenleri tam kavrayamadığı için yaya kalır; dudaklarında güvensizliğini açığa vuran bir bükülüşle omuriannı kaldırıp, ijaret parmağı ile sigsrasınm külünü bir iki kez silkerek, artık tartıjrnada yarar görmediğini belirten üsrün bir görünüş takınır, başını tartıştığı insandan başka yöne çevirmekte, ya da ustaIıkla ba?ka bir konuya atlamakta bulurdu çıkış yolunu. İki yüa yakın bir suredir Sahir ile yajıyordu. Hoşîandıkları biri ile karşılaştıkça ikisinin de kaçamakları oluyordu arada. Simdi herr. artık ilişkileri tavsamaya yüz tutan Sahir'e kendini aydın bir kadın olarak göstermek, hem de dalma basarak Ergun'un ilgisini çekmek için girrnişti bu tartışmaya. Belkıs. Leylâ'nm bu he»aplarını hemen anladı. Sahir'in. Sencer'e «Neler oluyor sizin tiyatroda?» dediği sırada. ağırdan alarak sigsra tabakasına doğru uzattı elini. Beklediği gibi Ergun'un sigara tuttuğunu gördü. Bir sigara aldı, sigsrası dudaklan arasında. sağ elinın parmak uçlarıyle elinin sırtına ckşar gibi dokunarak Eıgun'un çakmağına doğ ru eğildi. Parmak uçlarıyle elinin sırtına bir kez daha dokunarak Ergun'a teşekkür etti. Bu küçük oyunuyla Leylâ'nm sokulamayacağı kadar bir yakınhk kurulduğunu biliyordu Ergun'la aralarında. Leylâ, Sencer'm karşılığını dinlemeye hazırlanırken yan gözle izledi bu olanları. Çakmağm alevinden sigarasını ayırarak doğrulurken Belkıs'm kendisini kolladığmı gördü. «Elinden gelse Ergun'un kucağına oturacak» diye geçirdi aklmdan. İlgisiz görünmeye çalışarak büsbütün Sencer'e doğru döndü: Sahi, doğru mu söylenilenler? Neler duyduğunuzu tam bilmiyorum ki! Canım sen tiyatronun içindesin. Bizim duyduklarımıza gelinceye toadar daha duymadığımız nelerini bilirsin? Saim sordu: Ümitle Doğan turneden lonra tiyatrodan iyrılıyorlarmiî öyle mi? Galiba. Kesin değil ml yani? Vallahi ağabey ne diyeyim bilemem ki, daha araîarındayım. Bizim tiyatroda perde açılınca her şey yerli yerinde, pırıl pırıl görünüyor. Dekoriar, giysiler gibi. KulUe girdin mi bir panayır. Hele bugünlerde curcuna. Ne duydunuzsa doğrtıdur diyeyim gerisini söyletmeyin bana.. Üstelemediler. Çünkü bu karşıbk yelerliydi kendileri için. Vodvillerde bile az görülen karısık ilişkiler vardı Site Tiyatrosu'nun oyuncuları arasmda. En dişli oyuncularının o çok ünlü Romalı imparator için söylenildiği gibi, güzel kadınların âşığı yakışıkh erkeklerin sevgi Ecevit Siyasi Hayatını Ânlatıyor Röportaj: ALTAN ÖYMEN Yazan: Necati CUMALI lisl obnak gibi bir tutkutu v»rdı. Yülardır doaru clan Doğan genç bir aktrise aşık olunca, o da tiyatrodan daha yakışıklı birini seçmij, Ümit'e yaklaşmıştı. Ümit'in karısı bu duruma baf kaldırarak bo?anmaya kalkmıj, kansından aynlmak istemeyen Ümit'le, sevgilisi ile evlenmeye karar verdiği için geçmiji unutmak isteyen Doğan. ayrılmaya kalkmıslardı tiyatrodan. Daha bu türlü karma karıjık sapık ilişkilerden îöz ediliyor, fakat bu hikâyelere kanşanların her biri öylesine sıkı ağızlı, başkalan Ue olan ilişkilerinde öylesine ince, hatır sayan, ölçülü kişilerdi ki, çevreleri bütün duyulanlann doğru olup olmadığım açıkça kesüremiyordu. Bajkalarının yanında hiç bir zaman bayağılaşmadıkları, yüzgözlükten uzak kalabildikleri için, bütün söylentilerin yakıjtırma, uydurma olduğu kanısı uyanıyordu sık sık onları tanıyanlarda. Ancak bu boîanma, tiyatrodan ayrılma sözleri son günlerde iyic» doğruluyordu öteden beri söylenenleri. thsan, Sencer'e: Ya Nuri ne yapıyor? diya sordu. Tanımıyor musun? Tanıdığım için soruyonım. Yeni ne marifetleri var diye? Nuri ile her akşam başımız dertte. Bizim liyatroda çalışırken biz çok çektik o dertleri. Yine çiçekJer gelıyor, paJa bıyıkh adamlar dolduruyor mu ön sıraları? Sencer guldü, kapatmak istedi konuyıı: Hiç sorma orasını! Ihsan tamamladı gerisini: Birader, altı yedi yıl önce Nuri bizde ç«iişırken neredeyse korku girmişti öbür çocukjarın içine. Kırıta kırıta kadınlara nispet verirdi kendisine çiçek geldikçe. Anadolu turnelerinde bir takım kara kara bıyıkh adamlar ön sıralarda, oyundan sonra ikisi üçü birden tiyatronun önünde beklerler bunu, alır götürürler, bir rezalet! Öbür çocuklar bizi de o gözle görecekler diye huylanırlardı iyice. Hani yaşımı basımı uautup benim bile korkacağım gelirdi. Leylâ sordu: Onun kendi kendine çiçek gönderdiği doğru mu? Sahir: Doğru, dedi. Zavallı, hasta iste. Ama hem lyi oyuncu, hem de candan çocuktur.. Sencer rahatladı biraz: Vallahi ağabey, nasıl davranacağımızı hepimiz şaşırıyoruz. Gerçekten sırasında o kadar iyi inssn ki.. Haluk: îyisi mi bırakm ne hal: varsa görsün, dedi. Halk ayırır sapık olanla olmayanı. Uzatma yın bu tatsız konuyu. Bu konu kapandı ama daha merak ettikleri bsşka bir konuyu deşmeden edemediler. Sahir bu kez Yalçın'a sordu: Sizin tiyatro da karıjtı galiba? Var öyle bir şeyler. Hadi anlat.. Leyla karıstı: Ne oldu? Selma âşık mı oldu yine? Bu kez Yalçın ne diyeceğini bilemiyordu patronunun karısı için. Ama Leylâ ile İhsan'daydı asıl haberler. (DEVAMI VAR) BAZI CHP'LİLER ORTANIN SOLU SÖZÜNÜ HARARETLE ÖVERKEN "HALKÇI DEMOKRASİ,, TERİMİNE KARŞI ÇIKMIŞLARDI , 1965 yüında seçim yasa tasansını engelleyen AP'liler, bir gün Meclisi terkedince yasa kanunlaşmıştı. tnönü bu sonucu şöyle değerlendiriyor: «Sabırlan ve sinirleri yetmedi.» Üçüncü Inönü Hükümeü, son toplantısında» Bülent Ecevit'in 1965 jubatında sona eren hükümet üyeligiyle MaH' ftn'*nnd»r biri de «sabır» konusu üzerine: «Sabnn ve sınır dayanıklıhgının ne kadar önemli oldugunu, özellikle İnönü'den öğrenmişimdir. Bunun bir örneğini o dönemde gördüm: Inönü hükümetleri sırasında sanınm, seçim yasasında bir değişiklik söz konusuydu. Seçimle ilgili işlemlerin başlaması gereken süre yaklastığı için, yasanın belli bir tarihe kadar çıkması gerekiyordu. Eger çıkmazsa yasada değişikhk yapılmadan seçime gitmek zorunda kaiınacaktı. Adale; Partısi grubu, bu yasa değişikliğine karşı bir mücadele açtı. Her türlü engeleme yollannı denemeye başladı. Ozellike es ki iç tüzüge göre, Mecliste engelleme sınırsız olarak jüriitülebilirdi. Engelemeyi basan ile sürdürdükleri için bcn istediğımiz yasa degişikliğinin gerçekleş mesinden umut kesmiştim. Çünkü önümüzde kalan günler artık sayılıyoı. Fakat bir gece bu konudaki Meclis görüşmeleri devam ederken, hem de görüsmelerin olduk ça sakin bir noktasmda, Adalet Parösl grubu, sudan bir bahane ile toplanyjn terkettl. Ve biz de istediğîmiz yasayı zamanmda ve kolaylıkla geçirme olanagıru bulduk. Buna çok çaşırmıştım. Fakat kısa bir süre daha direnişlerini ve engellemelerini sürdürselerdi, yasarun geçmesini önleyebıleceklerdi. Adalet Partisi toplantıyı bırakıp da yasa rahatlıkla görüşülrneye baslayınca, ben, Çalışma Bakanı olarak oturduğum kol tuktan kalktım. Bakanlar Kuruluna ayrılan yerin ön sırasında bulunan înönü'nün yanına gittim. Bu düşüncemi ve hayretimi kendisine anlattım. Eğer engellemeyi biraz daha sürdürselerdi, bu yasanın çık masını önleyebilecelüerdi. Neden bu hareketi yaptılar da, bize bu olanağı verdiler, dedim. tnönü tek cümle ile şöyle dedi: «Sabırlan ve sinirlerl yetmedi.» lesinln Yenlköy'deki evinde buluşarak Feyzıoğlu ve Kırca ile birlikte, hem müzakerelerin ışıgında bıldırgeye son rötuşlan yapıyorduk, hem de sözünü ettiğim üyelerden gelen hücumları nasıl karşılayacağımızı düşünüyor, ona göre de çalışmalanmızı sürdürüyorduk. Parti meclisi devam ederken. sa yın înönü'nün Abdi Ipekçi ile yapüğı bir mülâkat Milliyet gazetesinde yayımlandı. Orada sayın İnönü kendi ağzmdan ilk kez CHP'nin «ortamn solunda» bir parti oldugunu söylüyordu. Daha önce bu sözü Nihat Erim ve İsmail Rüştü Aksal kendilerinin ifade ettiklerini sonradan söylemişlerdi. Ben de hükümette bulunduğum sırada Ankara'da Tıp Fakültesinde yapılan bir açık oturumda ortanın solunda olduğumuzu söylediğimi hatırlarım. Fakat tabii bizim ağzımızdan çıktıgı vakit hiçbir yankı uyandırmamış olan bu terim İnönü tarafından CHP'nin bir ni teliği olarak kullanılınca, büyük yankılar uyandırdı, büyük gürül tüler kopardı. Bazı çevrelerden ve bazı gazetelerden eleştiriler gelmeye başladı. Fakat daha bu eleştiriler hiç başlamamışken, çok iyi hatırlıyo rum, söz konusu mülâkatm Milliyet gazetesinde çıktığı sabah, yine Beşiktaşta toplanmıştık. Bizim «halkçı demokrasi» gibi «sınaı demokrası» gıbı tenaıieriraize itiraz eden, şıdrieıle Karşı koyan, bu yüzden bızı komünıst Ukle, aşırı soıcuroxia suçlayan bazı partı meclisi üyeleri, sayın Înönü'nün o sabah Milliyet gaze tesinde okuduklan «ortanın so:u» sözünü hararetle övmeye başladılar. Bu sözde büyük keramet bulduklarını anlata anlata bitiremiyorlardı. Dayanamadım, ben sözü aldım. özetle dedim ki: «Berum bu sözü fcullanmanıza hiçbir lurazım yok, tabıı memnun da oldum. Ama şu uyarıyı yapmayı görev biliyorum. Bazı partı meclisi üyeleri, şımdi bu sözü feullanmamızdan çok memnun görünüyorlar. Ojsa aynı kımseler toplumda niç tepkı uyandırmayacak «halkçı demoltrası» gibi, «sınai demokrasi» gibi sözlerımizden türlü anlamıar çıkarmışlardı. Bu yüzden bizi eleştirmişlerdi. Fakat nem öyle sanıyorum kl, asıl ortanın solu sözü dolayısıyle partiye şiddetli hücumlar gelecektir. Ben bu sözü içtenlikle benimsiyorum. Ama çok daha >urnuşak sözler için bizi eleştiren arkadaşlarımızı da uyarmak istiyorum... Nıtekim sonradan dediğim gibi oldu «Ortanın solu» sözünde keramet buldukiarını söyleyen kimseier taralından olınak üzere, seçimierden iıemen sonra, parti içinde ortanın solu poliükasına karşı, ortarun solu sözüne harşı. büyük bir kampanya açıldı. Sözünü ettıgım yaz ortasındaki partı meclisinde, ortanın solu teriminı ve anlayışını nararetle öven kimseleri 1965 seçim yenilgisınden sonra, ortanın solu kgv ramının amansız nasımları olarak gördüm. Onlara karşı ben küçük bir arkadaş grubu ile birlikte bu terimi savunmaya başladım » COŞKL'N KIKCA Ecevit ve Fejzioğlu üe yakın arkadasü. Daha sonrı CHP'den ajTÜdı.(DEVAM1 VAR) 1965 seçimlerine doğru Üçüncü Inönü Hükümet i, 1965 şubatında bütçesi reddedilerek istifaya zorlandı. CHP dışı partilerın bir koalisyonu olarak kurulan yeni hükümetin Başkanı bagımsız Senatör Suat Hayri Ürgüplü'ydü. Daha önoe AP kongresinde Genel Başkanlığa seçilen mühendis Sülevman Demirel de, Meclis dışından atanan Başbakan Yardımcısı... CHP muhalefete geçmişti. Çalışma Bakanlığını İhsan Sabri Çağlayangile devreden Ecevit ise, kısa bir süre için de olsa, eskı mesleğıne, yazarlığına dönme olanagı buldu: « 1965 başlarında hükümetten aynldıktan sonra seçim kam panyasının baslarına kadar Mılliyet'e günlük yazılar yazdım. Bu, bana bir süre için de olsa yazarlık mesıeğime. gazetecilik mesleğime dönüs olanağı sağladiğı için mutluydum. 1965 güzünde seçim vardı. O seçimlere giderken geniş ve ayrıntılı bir bildirge hazırlamıştı partı meclisi... Bunun için önce komisvpnlar kuruldu, uzmanların da katıldığı toplantılar yapıldı. Sonra parti meclisi adına kurulan bir komısyon, o çaiışmalardan yararlanarak bir metin hazırlamakla görevlendırildi. Flilen bu metin üzerinde Turhan Fe^ioğlu, Coşkun Kırca ve ben çahştık. Hatta bir ara Turhan Feyzioğlu ile birlıkte aılelerimizi de alarak Uludağa g.ttik. Birkaç gün orada sükune; içinde çaüştık. Sonra bildirge tasansınm görüşüleceği parti meclisı toplantısına katılmalc üzere Istanbul'a geldik Parti meclisi toplantısı Beşiktaş'ta yapılıyordu. Bizim Feyzioğlu ve Coşkun Kırca ile hazırlamıs oldugumuz ilk tasan üzerine p^rti meclisinde şiddetli tartışma'ar açıldı. Ondan s ı> ra daha ilerideki yıllardB Sayın Feyzioğlu ile b:rlikte ayn bir parti kuracak olan bazı parti meclisi üyeleri bu bildirge taslagına en çok hücum edenlerın başında yer alıyorlardı. Cîellikle bazı deyimler üzerinde dum yorlardı. örnegin. «Halkçı ekonomı» gibi «Sınaî demokrası» jribi deyimler, terimler üzerinde duruyor, bunlara şiddetle k«r$ı çjkıyorlardı. Şeril Mardin'in ai DiŞi BOND TiFFANY JONES MELEN'ÎN AÇIKLAMASI Sayın Ferit Melen, bir açıklama gonderdi. Bu yazı dizısinde yazılan yalanlayan, ya da konunun sımrları çerçevesinde tamamlayan bir yanını göremedim. Daha çok CHP İçindekı söz konusu gehşmelerı kendi açısından na5il gördüğünü yazıyor. Arr.a. gorüşlen de ilgi çekicldir, aynen yayınlıyorum: Sayın Altan öymen: Cumhuriyet gazetesinde yayın lanan (Ecevit Siyasî Hayatını Ânlatıyor) adh dizı yazınızın 14 numaralı kısmında gerçeği tam olarak aksettirmediğini gördüğüm şahsımla ilgili iki pasaj hak kıncfa aşağıdaki düzeltmeleri yapmak zorunluluğunu duydum: 1961'den sonra CHP'nin bünyesinde bazı çalkantılar olduğu ve bunun, zaman zaman, parti yönetim kurulu ve parti meclisi toplantılarında aramızda tartışmalara sebep olduğu doğrudur. Bunlardan biri yazınızda belirtüdiği gibi sayın Ecevit'in Yön dergisi ile İlgili tutumu dolayısıyle olmuştur. Bir toplantıda partlye yeni bir yön verilmesinden söz edilmişti. Bu tarihte Ecevit ve arkadsşlan yayın hayatına yeni giren Yön dergisl ile olan fikri yakınhğı görerek: cPartinin yeni yönü Yön dergisinin yönü mü oiacak?» dediğini hatırlıyorum. Sayın Ecevit Yön dergısinde yaymlanan bildiriye İmza koymamıs olmakla beraber bu dergının sahip ve yazarlarıyla sıkı tliskisını son zamanlara kadar türdürmüs ve bir süre bunlan CHP'nin üst kademesinds söz lahibi bile yap mıştır. eden vatandaşı barınrlıran ve bir kütle psrtısı olatı CHPyı bir sınıf partisı haline eetlrmek gayret] tçinde olduklan seıiliyordu. Buna karsı ilk tepfcl gösterenlerden bin de benrtim Bu hassasiyet sebebıyle kendisine «partiyi sosyalist bir sınıf partisı vapmak niyetindesiniz» demlstim ve çatmıstım. GfM tcıeııcE/vn YO£ 8UEA Sayın Feyzıoğluyla da elele Dıfer bir nokta: Sayın Ecevit vermemizi gerektiren nedenlerparti yönetiminde ışçilere Koncfen biri de budur. Aşın solun tenjan ayrılması istendiğinden sızma yoluyla CHP've el koyma dolayı kendisine çattıgımı ve kararı su vüzüne çıkfıktan son«Partiyi sosyalist ml, Marksist ra bizimle bırlikte bu mücademi yapmafc istıyorsunuz?» dedi leye katılanların sayısı. gün geç ğimi lien sürüyor. Tartışmala tikçe artmıstır rın sadece işine ge'în kısımlannı nakletmeyı tercih eden EceBu tehlikeyl görerek kurucuvit bu muhavereyi de lşine gel su olduğu partiyi terketmek zodiği tarzında nakletmekte yarar runda kalan büyük insan tnönü ummuştur. Gerçek şudur: O sı de bunlardan biridir ralarda Ecevit ve arkadaşlannın, içinde her sınıf ve luhur FERİT MELEN HEDEF : DEV BİR DENİZ GÜCÜ TÜRK DONANMA VAKF1NA YAPACAĞINIZ YARDIMLARLA BU HEDEFE WLAŞABİLİRİZ.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle