22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
• / CUMHURtYET 1 Ağustos 1974 • . • • % #m9krisinln büyük kur»mcuı J. J. Rou* teau, 1749 yılında Dijon Akademismin ort«ya koyduğu «Bilimlerin ve sanatların ilerlemesi, ahlâkın ılerlemesine yardım etmis midir?» iorusunu, .Bilimler ve Sanatlar Üzerin» Söyltv» adlı kitabı ile yanıtlıyor ve Akatfemi ödülünü karanıyordu. Rousseau, bu soruya «hayır» diye karşılık veriyor ve «Bilimlerin, sanatUrın gelişmesi toplumun ve insanlığın ahlâkmı bozmuştur» tezini savunuyordu. Rousseaunun bu düşüncesı kendl çağınrl» ve daha sonraki çağîarda birçok kişilerce garip karşılanmış, çeşitli elestirilere uğramıştır. Amâ ne var ki bu tez, kuvvet ve tazeliğinı zanfıan zaman hissettirmiş, hele hazı çağlarda büsbütün önera kazanrr.ıstır. Dünyanın bugünkü durumu karşısında, böyle bir soru yeniden soruUâ, Rousseau g:bi karsılık verecek olanların *ay:sı her halde az olmayacakt:r. «Söylev.in yazıldığı günlerde insanlanı» elinde ne top vardı, ne de tüfek. Şimdi ise atom ve hidrojen bombasl çağındayız. Tek bir bom* ba milyonlarca insanm hayatını ortadan kaldlracak güçtedir. Bilim. bir yandan «Keşifleri va icatlanyle uygarlığı yüceltmıştir» ama. öte yar.dan uygarlığı yokedici keşiflerde de bulunmuştur. Söylev yazarının düşüncesinl benimseyip, bilimin yar.ısıra ahlâkın da ilerîediğini düşün«ek bıle, bu denli ilerleyen bılinıin temposuna, ahlâkın ayak uydurabüdiğini sanmak, görüntüd*n ba;ka bir şey degildir. Çünkü »hlâk, bilim kadar üeriemiş olsaydı, bunca masraflarla atom bombalan ve nılkleer silâhlar yapımı kim»enin aklmdan geçmez, geçse bile milvonlarca lnsanı vOk edecek kadar stoklar yapılmazdı. însanoğ'.u bu silahlarlı birbirini öldürmeğe kalkışaeağma, bunlar iein harcanan zamanı ve pa. rsyı kendi rr.utluluğuna hsrcar, bugünkü dunyamız da başka türîü bir dünya olurdu kuskusuz. Ne yank kl her yönde haksızlık, her yan. da savaş tehlikesi, her bölgede ateş ve kan korkusu kol gezmektedir simdi. Ve dünyanır» bugünkü durumu yürekler ıcısıdır. Bu necferle de gerek kisisel ahlâk. gerek toplumsal ahlâk ve gerekse uluslararası »hlâk kuralları tehlıkeler içindedir. Adalet hissi, uluslararası hukuk anlaylçı, özgürlük, kardeşiik ve eşitlik il D Olaylar ve göf üşler BARIŞ ÎÇİN SAVAŞ M. İskender ÖZTURANLI kelerl sarsırıtılar eeelrmektedlr. Nerdeyse ihtiyar Fennlon ile birlikte. «îyi insanın azlığı in»anlık içın yüz karasıdm diyeceği gelıyor insanın. Çünku aynı zanıanda bir ahlâk kuralı olan ulusların bağımsızlığına ve kişilerin ösgürlügüne saygı, bugün yeniden ele alınmasl gereken bir problem olmuştur. Insanlar birbirlerirvi severek, birbirlerine yaklaşarak deâil, birbirlerini kırarak, ölriurerek forunlannı çözümleyebılmektecirler. Uluslar arasıncia sevgtden bir denge kurulacağ.na, kuvvet dergeleri yaratılmaktad'ır. Ve banş ancak bu kuvvet dengçleriyle sağlanmaya çalıyılmaktadır. «Hazır ol cenge, eğer ister i«en sulhu «alâh» sözü. çağımız için de geçerli olmaktadır. Kant, •ölümsüz Barış üzerine» adlı yapıtında, dünya barıçının, bütün ulusların demokrasiyie ybnetilme«i sonucunda kurulabileceğini «oylüyor ve barış sorununun uluslararası bir (irgütle çözüme Kavuşacağını «avunuyordu. Z.3manla bu örgütler kuruldu, ama barıj safilanamadı. Birinci Dünya Savaşı sonunda kurulan Milletler Cemiyeti batar batmaz Ikinci Dünya Savaşı patladı. îkinci Dünya Savaşı sonunda meydana gelen Birleşmış Mületler örgütiı de kendisinden heklenen umutlan zaman zaman JÖnrfurmektedır. Macaristan, Çekoslov»kya, Vietnam ve dah» bir yıgın olaylar dizili bunun en kuvvetli belgeleridir. Bu kuruluşun görevini tam »nlamıyla yapabilmesi içln, kuruluşa bağh u'usların «Törel bir ruh beraberliğı» içinrie bulunmaları, bu kuruluşu yürutmek ve yaşaîmak inancını benimscmeleri gereklidir. Bu inanç ve töre?el birlik olmazsa hiçbir şey olmaz. tnsanlık â?ığl büyük düşünür Dr. Albert Sch\veitzer'in 1954 yılında Nobel Barış Ödülünün kendi^ine verilişi nedeniyle beiirttiği gibi, «Barış yolunda verilen kararın çabucak benimser.ip uygulanması gerekmektedir. Buru da ancak ve yalmz töreye bağlı bir akıl sajjlayabilir... Eğer yok clmak istemiyorsak, akhn vönetimi yeniden ele almasmı sağlamalıyız... Bizi insaniyetsizlik'e suçladığı için, savaşı yalnız törel yönden kötüleyip ondan kaçmabilır>ek bu problemi çözebüiriz. Bunun içindir ki bilimle töre birbirinden ayrılmamalı, at ba$ı gitmelidir. Bılirr.siz ahlâk ve ahlâksız bilim düşünülemez çünkü Ne püzel söylemış Yunus Emre: İlim, ilim bılmektir/İlim kendin bilmektir/Sen kendini bilrnezsin/Ya nice okumi>ktır. Bilimin buldufu süâhlar törenin, ahlâkın bııyrv:ğuna verilmediği sürece sonumuz vıkımdır. Bilgisiz ve akılsıa bir adamın eline sınırsız ko çulsuz kullacması için silâh verilebilir mı hıç? Bilimin sılâhlan da ahlâktan yoksun toplumların eline verilmemeHdir onun gıbi. Bu konuda uluslararası bir disiplin kunılmalıdır. Bu disiplin yarztılamadıgı için. ahlâktan voksun bir davranışla son günlerde tnsanlık dışı bir komed>*a oynanmak istenmişti Kıbrısta. Dışar dan yBnetiler. bir darbe İle Kıbm Cumhuriyetî. nin bağımsızlıgına ve egemenlig:ne açıkça saldınlmıstı. Uluslararası hukuka saygısıılık nlteligl tajıyan bu davranıs karşısında, ne yazık ki, Birleşmi$ Milletler örgütü çabuoak bir karar vererek bozulan dengeyi saglayamadığı pibi, garantör devle^ler de kısa bir zamanda banş yolu ile olumlu bir sor.uca varamadılar. Bu nedenledir ki Türkiye. anlajmaların kendisine veTdiği yetklye dayanarsk tek basır.a müdahale etmek zorunda kaldı. Bütün dünya. bu zorunluluğu Türk ulusunun vazgeçilmez törel bir fidevi ve onurlu bir görevi saymıstır. Cünkü bu müdahale barış İçin yapümıstır, insanlık için yaptlrmştır, uygarhk için yapılmıştır. Hemen hsmen rilm dllnya uluslsnnın Tflrk müdahalcslni haklt bulmalannın nedeni budur. Dinamit ve barutu icat ederek büyük bir servet yapan Alfred Nobel'in 30 arahk 1896 yılında vasiyetnamesi açıldıgı zaman. bu patlancı maddeler kralının bütün varlıfimı bilimin ve banşın ilerlempsi volunda caba harcp.vanlara Prtül olarak verilmesi için ayırmıs oldugu Rörjldil. Erdem ve ahlâk sahibi olan Nobel ıcadından 8türii pi^man olmuştu. VarlıSım bans volunrta sa«aşanlara bafışbyordu. Bu davranışiyle Nnbel. bilimsiz ahlâkın ve ahlâksız bilirr.in hıç bir ar.lam taşımıyacagını söylemek istiyor, 1cat ettiŞI madder.in yalnız banş için kullanı'.masını diliyordu insanlıktan. Toplumları ve dünyayı yöneten'.er bu nokfa üzerinde önemle durmalıdırlar. Ve ellerindekı silahlan yalnız barışı konımak için kulİjmmaH. banşın emrine vermelidirler DevlpHerın baSımsızlıgına ve özpiirlügüne vapılacak her hanjı bir saldırı karşısında. Birleşrniş MilletleT örpütü. saldır?ana «Dur ve çekil» diyebilmeli. barış icin s a ^ ş * karar verebilmeli ve bu karannı derhal uvgulayabilmelidir. Hukuk dışı ve ahlâk dı$ı davranı»lar. derhal durdurulabilmelidir. Bütün dünya uluslan gerçek anlamda bir barış istiyorlarsa. bu kuruluştı güçlendirmek zo rundadırlar. Bilirni ahlâkın buynığuna ve bilimin Irat ettigi silahlan da dünya uluslannm törel beraberligini temsil etmesl gereken Birleşmiş Milletler örgütünün emrine tçtenlikle vermelidirler. Aksi takdirde ate? ve savaştan başka bir şey gönilmez olur dünya yüzünde... Namuslu bir vakitte •rrn ABIÂLİ basınında bir zamanlar BÜIent Eeevit'ln »dı ı karıncaezmezdi. Doğrusu, böylesine bir şönrete haJc kazandıracak ölçüde yumuşak. ıçıenlıiüi oelfbl bir kişiligi vardı Ecevit'in... Şairdi. Sanskrıtyeyle ilgiıenir, Tagore'u çevırır, kardeşiik ve sevgi üsr'iiıe oir hümanlısmanın etkisini benliğinde duyar; duyururdu. Sıruflar üstü bir halkçıhğm ülkücü tutkulannı dile getirıraı Bobert Kolej sıralarından. Ankara sanat ç^relerınden Büleat Ecevit'i tanıyanlar ve izliyenler derlerdi kl: Çok yetaneklıdir «ma, kanncayı tncttmes1 oysa politıkada duyguları bır yans bırakmak gerek; «air yilregıyle politiKacı mantığı bagdaşamaz. PeKi Mao? ^air degil ml oT Bırak Mao'yu.. O feau bir Marknst Lenlnlst, Ecevıt duygusaı bır hürr.amst. tcevıt CHP Geneı Sekreterliğine geçıp oturdugu » man bıle çoSu ki^ıüe .fcanr.caezınez» ianısı «urüyoı şajr ve romantik kimligmin görüntüsü agır basıvordu. Ne var k; ınsanofilunda b:r dagil, birçok Kiınıik oerıberce vaşar. Şaır Kcevit'in kımiıgins sıgınan polıtıkhcı Ecvıfı azımsamak kolay mıydıV lfl.Vi'lerde U'.us'un bınr.cı s^.yfas:r.jı sag alt köşesinrie Menderss Bayar yönetiınine «ars? zehirzeınberek yazılar yaymlanıyordu. Bu vazıların al'ında BUlent Ecevıt ırazası vardı. Ecevit. 1960 vıana ccrnıadan mületvekilı, 19W0'ta Kurucu Meclis üyesi, 19Çl'<ie Çalışma Bakanı olmuşru tsmet Pasa Hükümeünde... Bunca nızL yü» rüyüşte, insan bastığı yera ne denli dıkkat etse gane de birkaç karınca ezer. Yeryüzünde her meslek y&parak ög>enllir; yszaıak yasar, koşarak atlet, oynayarak aktör, çizerek karîltat^inst, «iyaset yaparak politikacı olunur. Yirmi yılı aşkn Dır zamandır CHP'de poıitıka vaşamını sürdüren Ecevıt politıkajT ijrl öğrenmiş; kanncayı ezmezken sırası ge diîi vaki* koskoea îsmet Paşa'yı ezip geçmiştir. Ve 1973 seçımlerine vanldığı zaman artık kanncaezmez degil, Karaoâlan'dır. Inatçj kişilifi gün geçtikçe bellrginleşnıi?, beden ve nıh direncinde parlak sınavlar vermiş, 27 Marıs'^an bu yana topluma serpı'en bütün ileri fikirlenn hasacını VHpmaya çıkmıştır. Doğaldır bu; ve tarihte hep Döy;e olmuştur: Fıkir adamlan ekerler. eylem adamlan biçerler. Ecevit, 12 Mart çalkantısının sllkeledigı tcplumda, solun geniş yelpazesini seçim sandıgında birleşfıen telf lider olarak başarıya ulaşrraş, yüzde 33 oyla HüküTietl fcurmak yürekliliginl (föstermiş, son Kıbrıs bunaiımmd» önderlık yetenegini dosta düşmana onaylatmıştir. PolıriKa mesiegonJ saygınlıga kavuşturmus. yüzü yere egik dolaşan aydınm ve halkın alnını yükseltmiştir. Ecevtt usta bir politikacıdır. tnönü'yü yücelterek yere vurmuş. barışa övgüıeı dörerek savasmış. demokrasiyi başüstünde tutarak tetcbaşın» kararlara yönelmiş, bireye dönük görünmesine ragmer bıreyleri aşarak kitlelerıe iliski kurmuştur. BuyUn basansının doruğunda gözükmektedir. Ne var ki Ecevit'in stnavı asıl bundan sonr* başlivoı. Çok güç bir sınavdır bu. Çünkü bızım tarihımuoe sıyasî ve askeri zafer kazananlar çoktur, eKonornils zafer tcazanan yoktur. Siyas! ve askert başarıları, eKoncmılr başarılarla tanoamlayamayan lıder, kit'.elerin bir süre bastâoj olur; ve bir sure sonra unutulur herşey .. Halkın bir zaman yürekten alkışladıgını. bir zaman sonrn vn.jıaladığ» geçmişte çok görüldü. Çünkü politikanın özü emnomıdir. Köylünün ve işçinın gerçek çıkarlanna eöre Kök'i) tedbırler alamıyan ve ekonomi politikasınaa sını/saı enıellerl «şıp halkla bütünlesemiyen Hderlerin sonu KuşKUıUdur. Ecevit bu zor sınavı nasıl verecketirî Bjr tek çözüm yolu sörünüyor: Siyasî ve askert bas»nnın verdıgj güç ve sagladığı saygınlıktan varariaEarak, daha köklü kararlara yönelebilmek; halk ki'lelerivle bırlikte radikalizme kayabilmek; silâhm gerl ceprnes'ru «ngelliyecek tedbırleri alabilmek... Çünk'J çok oartili rejimlerde sijasi iktıdar genellikle geri tenetı bır «ilahtır Belki bu tatsır gerçegi bugün hatırlatmak süvılabilir; ama bize göre tam zamanniır. Alkış seslerınm yoçunlastıgı vakıt, en namuslu vakittir gerçeği soylenıek İcin... • M B b.<ıınıııııııııııııııııııııııııııııııııııi!iııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııu I AÇIK TEŞEKKÜR I «» 5 jE Okrneydânı Sosytl Sigortalar Kurumu Hastaneslnde, 3 5 E oflum H A K A N K Ü Ç Ü K ' Ü tedavi ederek Çocuk Dahlliye Servisinde şlfaya kavuşturan Tartışma Kentsel Gelişme ve Konut Konusu ü KENTSEL YERLEŞMELERDE ÜST, OR TA VE ALT GELÎR GRUPLARININ KONUT SORUNLARINI ÇÖZÜŞ BÎÇtMt AÇIKLAMASINA GÖRE, POLİTÎKACILA RIN KONUYA KÖKLÜ YAKLAŞMASI GEREKİYOR (etiren yapılara dönüşmeti veya bina olmayan arsalarda apartman inşa edilip kat mülkiyeti e•asına göre satılması çeklinde gelişmektedir. Bu tür konut sahibi olanlar genellikle orta ve üst gelir gruplarıdır. Yap Sat giri»imleri tekelleşme eğüiminde doğal olarak değıldir ve günümüzün sosyo ekonomik koîullarına tamamen uygun bir geli^un göstermiştir. Yap Sat olayl kentlerde imar planlan ve yonetmeliklerl» ko^ul landırılmıstır. Çok ufak boyutlardaki kentsel arazı parçaları üzerinde. yapsat maksimum rantj örgütleme durumunda olduğu için küçük burjuvazinin çıkarları nı temsil etmektedir iftanbul'Hnki yönetmelik değısikliği ile fiziki açıdan «daha sıhhatli bir gelişim isteminin» kentteki mülkijet yapısı ve ekonomik kosullara tersliği nedeni Ue yürürlükte kalamaması, bu müessesenin mev cut sosyo ekonomik politik sistemle ne denli kuvvetli bağı olduğunu göstermektedir. b) Ferdi Girişimler: Ferdi gi rişimler ya alt gelir grubu veya üst gelir grubunun konut sahibi olma yoludur. Bu tüı girişimler ya lüks inşaatları veya gayet düSük evsnflı yapı lan oluşturmaktadır. Yüksek gelir grubunun egemen seçim yapma istemi ve bunu sağlayabilecek olanaklara sahip olması, bu şekilde konut gelisimini devam ettirecektir. Alt gelir grupları, barınma öı •tiyacını en optimum şekilde sağ layan kesimdir. Bu kesimde konut konusu bir barınak sorunu olmaktan öteye gitmemektedir, Mall güçlerinin tanıdığı olanak dahilinde kalan girişimciler için çevre koJulları, alt yapı ve hatta arszi mülkiyeti ön planda değildir. Genellikle bu tür gelişim, kentsel gelişmenin en sorunlu bölümü olarak yorumlanmakta ve devletin sosyal amaçlar güderek bu sorunları çözmesi beklenmektedir. Bu konunun spekülasyona yol açan yönü, kısa erimde politik bir yatırım olanağı tasımas.ndadır. Günümüzde politıkacüarın gerçek sorunlara öncelik vereceği, alı;ılagelmis kısa gorüşlü eylera lerden sıyrılarak, daha köklü bir değerlendirme üe konuya yaklaşmaları gereklidir. c) örgiiMü Girişimler: örgütlügirişimlerden kasdedilen Yap Sat düzeyicden daha yüksek dü 2eyde birleşik atıhmlardır. Bu bölüme geniş çapta örgütlenmış holding gırişimlerini. kooperatif lerı, Emlâk Kradi Bankası taaliyetlerini, Devletin gece koncu önleme faaliyetlerinı katabiliriz. Gece kondu önleme konusu dışındaki bütün girişimler, üst ve orta gelir gruplarmın kredl olanak arına göre bıçimlenmektedir. Bu tür girişimler genellikle kentsel merkezler dışma çıkma, yeni kentsel alanlar yaratma eğilimindedirler. Bunun temel nedenleri merkeze yaldaş tıkça müJkiyetlerin ufalma ve örgütlenmenin zorlaşması ile, arazı fıyatlarmın yüksekliğidır. Yukanda, kentsel yerlejmelerd« üst, orta, ve alt gelir grupl*rının nasıl konut sorunlannı çözmeğe çalıstıklarını ve bu konudaki girişımleri en kaba hatları ile açmağa çalıştık. 1974 yılı kalkınma planı programından aldıgımız degerlera göre konut yatırımlarının tüm yatınmlara oranı diişmekte, bu yatırımların öıel ve kamu «ektörlerindekı dagılımında da özel sektör yaunmlannın (1972 yılın da Konut yatırımlannm % 93.8/1 özel sektör tarafuıdan gerçekleş mi«tır) lehınde bir gehsme bulunmaktadır. Mevcut yatırım öeelliklerl vs gelişen konut üretim biçimlerini mevcut mekân düzenleme ışlemi özelliklerını ve sosyo ekonomik koşulları bir arada değerlendırdığımız zaman kentsel alanlardakı konut politıkası Konasunda veni kaynak tahsisi olmaması ile, önerilebılecek konular; maksimum standartlarının konması, örgütlü gınşımlerin teşvikı çevTesmde Italacaktır. öreütlü Eir.ş'.mlertn gelişmesl aşamasında çok güçtü tekellerın oluşması ve konut konusunun serbest pu'asa ekonoml stnde bı r kâr metaı olarak d«ğerlendirilmesi karşılaşılacak en önenuı sarurj olaeaktn Yeni kaynak tansısı yatınmönceııklennin değışmesı daha köklü sosvo . enonomık ve polıtık çevrede Konut konusunda uygulamava donük Köklü öMrf ler getırebılırler •r i lkemizdeki yerlefm* yıptsınm önümüzdekı yüUrd» büyük çapta değijikliğ» ugİ ÇOCUK MÜTEHASSISI ~i rayacağı, 1995 yılında ülke nüfuS runun ',<t 75'inın kentsel yerles» S rnelerde yajayacağı, 1985 yılında S ise 230.000'den fazJa nüfuslu yer~ lesmelerde 14 milyon kisi ban» S nacağı 3. Bes Yülık Kalkınm» S Planında belirtilmektedir. 3 Bu durumun, bugünden «çık Ş «eçik ortada olduğu ve tedbirlerin S •lınması gereği konularında Ugi5 lilerin hemen hemen aynı görüsŞ te oldukları anlaşılmaktadır. Z: Bu kentleşrne sürecinin bir so~ nuç olmadığı. değişen toplum ya^ pısının, üretim ilişkilerinin paŞ ralelinde bir gelişim olduğunun »ervis hemsireleri: AYXX.ll tKtLER, ÎLKNlTt ATALAT, S belirlenme5İ ve bu noktada hareSÜHANDAN KARAKL'LLL'KÇL, GtLSER SOLMAZ üe ser2 ketle konunun bir yerles.me alanvis hastabakıcıları KÂZ1M YILDIRIM. HAYRİ DEDE. ^ lan »orunu olmayıp. ülkenin soı METtN YLLDIZ ve^bütun hastane personelıny ^ 9 • $ö • ekonomik ve pql/KR IJbyutX .^Jjırında değerlendiröjiesi gereginde de, ilgililerin oenzer yoŞ Babası : rumları bulunmaktadır. İ HAYDAR KÜÇÜK = Ancak bu doğru genel çerçevenin saptanmasına rağmen, sorunları n birbirleriyle iliskilerirtgö'zetilmeai ve tenıııııiMiııııııııııııııımıııııııııııınııııııııııııııııııııııııııımııııııııııiı^ de önceliklerin bağımlı olarak öte mel lonır.lara Cumhuriyet 6320 ki sorunlara yaklasılması gereği yerine getirilmemektedir. Kent lel gelisme ve konut konusu bu •oyut yaklaşımm son günlerde en TEŞEKKÜR aktüel konusudur. Bir yerde barınma ihtiyıcı o Sevsrtli varlıgımı», yerdeki insanların üretime katkıda bulunabilme olanaklarının işlevidir. Gelişmis ekonomilerde istihdam ve barınma ihtiyaçlarının beraberce düzenlenebilmesi kaybedişimlzden Bnce ve sonra dostça ügi ve yardamlanru olanakları vardır. Gelismekte ogordügümüz Türkiye'nirı Londra ticaret müşaviri, müşalan ülkelerde. özellikle yurduvirlii mensuplan ve Baskonsolosumuz ile Londra'da bulamuzda, kıt olan kaynakların uzun nan yakın arkadaşlanmıza, O'nun cenaze törenine mtılan, erim (iyiye işaret hali^ gözetileçelenk gör.deren. Egıtun Vakfı'na bağışta bulunan mekrek önceliklî olarak tahsisi sö« tup, telgrai, telefonla veya bizcat ziyaretimlze gelerek acıkonusudur. Kentsel alanlarda dev mun paylaşm&ya çaiışan akraba, dost, arkadaş ve kumluşlaletin yönlendinne durumunda ol ra tesekkürlerimui sunarus. AİLESt duffu gelişim, dolayısiyle büyük çapta kaynaklann, yerleçmenin Cumhuriyet 6316 düzenîenmesi ve barınma ihtiyaçlarının saâlanmasma değil. o slandaki üretim islevinin geliştiribnesine ve istihdam sonmlan nı çösümlerr.eğe yöneîik olmalıdır. Dr. Fikret TUMER DR. IŞIK (ASLAY) SAYIN DR. KAYA KOCATAŞKIN'a ' ' ' •. T!r .«• Mete GÖKTLG Mımar t • .•n » I Selman ERGÜüEN Kent Plancısı Refik ONANER'i 35 fasikül çıktı En son bilgilerle genisletilmiş YENİ WSlKLOPEDİSl giinün ansiklopeclisi 100 SAYPA . 1 0 LIRA GENEL D A 5 I T I M : BATEŞ Bateş Keklâm: 157 Kentsel alanların sorunların» bu geniş açıdan bakılmaz. kentsel alanlan oluşturan büyük hnlk kitlelerine gelir sağlayacak veya gelirlerini arttırmaga yönelik ko nulara agırbk verilmezse. yerlesme alanmın düzenlenmesi. konu\ sornnunun sözde çözümlenmesi pek bir ?ey çetinneyecek, öîellikle üretimi geliştirme, öz kaynakların optimum kullanümas» durumlan yarahlmamışsa. pek muhtemelen dıça sürekli bağımlı, sürekll girdilerle sonmlara köklü olmayan çözümler getiril meğe çalısılacaktır. Boyle bir duruma, somut bir çok örnek göstermek mümkündür. Geniş çapta bir konut progrımı uygulayas ve kaynaklarının *'• 70'ini konut sorununu çözmeğe yöneltmis Güney Amerika'da, Ko lombiya'nın durumu açıktır. Kentsel alanların gelisimi konusunda, genel çerçeve ve »orunların ilişkileri, önceükleri en kaba hatları il* çizümeğe çalışü mıstır. Bu genel çerçeve gözönünde tutularak, kalkınma, sanayüeşme amaçlarına uygun sıhhatli bir kenüesme politikasında konut konusuna nasıl eğilmek mümkündür? Bu konuda kaynak tahsisi altematü seçimleri ve bağımlı stratejiler, düzenlemeler nasü saptanabilir? Bu konularda kuram ve soyut öneriler düzeyinde kalmamak için kısa erimde günün sorunlarınx çözmeğe yönelik, uzun erimde sorunları yaratan unsurlaıin kaynağlna inerek köklü çözümler araşürmak gerekecektir. Bu konulara ışık tutmak üzerft özellikle büyük kentlerimizde konut konusundaki girifimleri et raflıca anlamak, değerlendirmek başlangıç noktssı olmaktadır. Bü yük kentlerimizdeki konut konuiu girişımleri üç «n» grupta toplamai mümkündür. a) YAP SAT Girişimleri: Özellikle ufak sermayenin arsa sahibi ile müştereken girişimidir. Mevcut kentsel yerleîme »lanında SIOK yenilesmesi şeklinde oluşmHktadü". Vap Sat. ya eski evleiLn yık'.hp daha fazla rant mağazalarında VİLtTER ve HASAN KURUYAZICI oğullannın doğumuuu dosdarına duyururlaı 4 Ağustos. 1974 Istanbul Paklıe Tarn Kliniği (İiancılık: 80İ6 6322)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle