27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Üç Amerikalı türist, altına girdikleri şemsiyeyi "USA,, yazılı bir beyaz çarşafla örtmüşlerdi îngüiz binbaçı, yüksek tesle konuşuyor; lonra bangır bangır teğınyordu: «Bu na rezalet! Bu ne BorumBuzluk! Ağırbaşlı bildiğinü» Ingüi2 basuunda, Rum ve yabaneı uyruklularm Türklerin ezgi ve kötU davranışlarda bulunduklan, yiyecek ve su vermedikleri, üstelik Kızühaç yetkililerince getirilen yiyeceklere el koyduklan gibi haberleı ysyımlanıyor. Bense, sorumlusu olduğum otelde boyle bir tutum va davranış gdrmedıra şimdiye kadar... Bunlar, derhal yalanlanmalıdır, derhal!» Olay, şehir içinde Girne limanına giden yolun denizle karşılaştığı durağın «olundaM Catsellıs Dome Oteli'nin önünda geçıyordu. Akdeniz'de turistik uzantüan bulunan otelin sorumlu binbaşısı, İngiliz Yüksek Komiserhği. Kıbrıs'ta Tüık Barış Harekatmdan izlenımler nin göç işlerinden sorumlu konsolosu Bay Long'u görür görmez, içinde bulunduğu taşıttan fırlamış, yeni model «Triumph» arabasmdan inmeye çalışan konsolosa Öfkeyle yaklaşarak, Rum ve İngıliz basınında, Dome Otel'deki Rumlara, Türklerce eziyet ya pıldığı ybnünde yayımlanan haberlerin çirkinliğini haykırmaya başjaımştı. İngiliz konsolosunun şaşkınuğı konsolos, «bir okkanydı. Ne yapacağını şaşırmış gibıydi. Donuk donuk, bir binbaşıya, bir de kendisine kılavuzluk eden Kıbns Türk Yönetimı Savunma Işleri Üyeliği Sonımlusuna bakıyordu. Kılavuzundan yar dım umar gıbiydi. TUrk kılavuz, «Bu alandaki yaygaralan gbrdüğünü, bunların Türk basuunda yalanlanacağını» anlatmaya çalıştı binbaşıya .. Bınbaşının öfkesini tutabilmek güçtü: «Ne detnek, Türk basınında yalanlama!» diyordu. «Ben bu yalanlamayı İngiliz basınından isterim JJünya. gerçeği onlardan öğrenmelidir. Otele yerleşen Rumlara, Türklerce yiyecek ve su verilmediği, Kızılhaç yardımlarına onlarca el konulduğu gibi yalanlara katlanamam, dayanamam ben!» Mr. Long, susuyordu... Kendisine, «bu yalanlamanın Ingilız Yüksek Korruserlifl kanalıyla yapılabileceği» hatırlatıldı. «Basına karışamıyacaklartnı» belirttl haklı olarak... Bu yalanlamanm, binbaşının kendi ağzından yapılabilmesı için gereken çabanin gösterilmesi üzennde duruldu. Ama Dome Otel'e sıgınan veya daha sonra yerleştirılenlerden sorumlu olan İngiliz Binbaşısıniıi gönlü, bununla da kanmamış; İngiliz basınının yalan haberleri karşısındaki kizgınlığından kurtulamamıştı... Yine de ıçindekileri, yetkıll bir tngilize boşaltmaktan memnundu. . «Fovero, fovero!..» Gıme'de bır Rum feadını, aradan 19 gün geçmekle beraber, hâlâ daha. Türk uçaklarunn, barış harekâtı gerekçelerini anlamıyanlara verdiği karşılığı. « Fovero, fovero!» (Korkunc!) olarak tanımlıyor; aynı cezanın başlarına gelebılecegi korkusuyla önce komşulanna, sonra. Bellapais Rum kovüne sığınıyordu.. 1963 olaylarında Yukarı Gırne'deki Türklerin öldürülme. mallannı yitirme tenlikesi karşısında susanlar bile, TUrk aileierinin anlayışlı koruyucu tutumlarına sıgınmışlardı. Türk topluluklan. kayınlmalannı isteyen her Ruma, «Türk Banş Harekâtı'nm gerekçeleri»nı anlatıyor; Türk Silâhlı Kuvvetleri'nin, Genelkurmay Başkanı Sancar'm buyruğu geregince, «ateş açmıyanlara ateş açmıyacaklan»na, «suçsuz insan ve yavrulara silâh değil, el bile kaldırmıyacaklanna» Rüvence, lnanca veriyorlardı. GLAFKOS KLERtDES Acele lşbaşına getirilmesinin pck bir şey değıstırmedıği belırtıliyor. Dizginlerin hâlâ 15 Temmuz dar» becilernın elınde olduğunu dış basın yazıyor. Izzet Rıza YALIN «DE.VÎZ, GÜNEŞ VE KADD4» Bir Kanadalı Ban» GücU askerine göre, Glrne bir cennetti, «aeıüz guneş ve kadın kenti»ydi. ii Larnaka'da 719 Türk rehin tutuluyor,, FRANSIZ AJANSI MUHABtRİ: «ULUSAL MUHAFIZLARIN tSKELE'DEN ÇEKİLMELERİ 21 TEMMUZDAN BERİ BİR OKULDA TUTULAN 16 60 YAŞLARI ARASINDAKİ 719 TÜRKÜN DURUMUNU DEĞİŞTİRMEDİ* «Daha uzun süre burada kalacağım galiba» dedi. Ulusal Muhafız GUcünün 200 kişılik mevcudu dün gece 30 temmuz tarıhli Cenevre deklârasycnuna uygun olarak çekılmeğe başlamışlardı. Bu çekilme harekâtı olaysız cereyan etti ve halk tarafından herhangl bir tepkı gelmedi. mesi yüzünden, üçü kadın olmak üzere on Turk'un oldüğünü soylemiş ve demiştir ki: «Bizım tek savunma gücümüz ellerinde hafıf silâhlar bulunan 350 kışıyoi. Bununla havan top larına karşı koymağa çalıştık, 21 temmuz sabahı teslim olmak zorunda kaldık.» Larnaka'mn Türk kesimi çarpışmalardan fazla hasar görmüşe benzememektedir. Bununla birlikte, kalenın surlanndaki «Ne mutlu Türkum diyene» yazısı siluımiş, yerine Rumca «Yunan olduğunuzu unutmaym» yazılmıştır. Kalenin bnünde Türk şehitlerinin anısına dikilmiş ufak anıt da tahrip edilmiştir. Halkın en yakındığı olay, Larnaka'dakl büyük camiın durumudur. Cami makinalı tüfekle taranmışür ve duvarlan delik deşıktir. Üstelık camiin ugradığı hasar yalnız çarpışmalardan ilerı gelmemiştir. Mehmet Sofl bize camide ımama ayrılan yeri gösterdi, burası yağmalanmıştı. Camiin içındeki hemen bütün avızeler kınlmış, halılar götürülmüştü. Camideki kütüphanenin kapısı kınlmış, buradakı Kur'anlardan biri parçalanmıştı. Bu Kur'an'ın bir süngüyle parçalandığı sanılmaktadır. Larnaka'daki Türk Yönetimi, camide hiç bir askeri mevzı bulunmadığını kesınlikle söylemektedır. Kuvvetinin lskele'den çekümesı 21 temmuz'dan beri Rum kesimindeki bir okulda rehine tutulan ve yaşlan 1660 yaşlan arasındaki 719 Türk'ün durumunu değiştirmemiştir. Kamp Yönetim Kurulu Başkanı olan Lamakalı özkan Hasan bize söyle dedl: «Teslim oldugurauz zaman bizi kamyonlara doldurarak bu okula getirdiler, daha ne kadar kalacagımızı bilmiyoruz. Bize savaş tut sagı denir mi bilmiyorum. Enter ne kelimesi belki daha uygun düşer. Buradan çıkamıyoruz, çünkü bize Birleşmiş MUletler Banş Gücünün bu dikenlı teller dışında bizi koruyamayacağı söylendi.» «Deniz, güneş, kadın...» LARNAKA, (tskele Türk kesiml) France • Presse Ajansının Kıbns'a gbnderdiği özel muhabirlerınden Xavıer Baron, Rum Ulusal Muhafız Gücü taralından boşaltılmaya baslanan iskele'de (Larnaka) gördıiklerinl şöyle anlatmaktadır. «Kıbrıs'taki Bırleşmlş Mllletler Banş Gücunde görevli dbrt kiçılık bir Avusturya devriyesi pazartesı sabahı Türkiye saatiyle 10.30'da. Larnaka'mn Türk kesımi ıskele'dekı ılk devriye nöbetme başladı. Bundan bırkaç dakıka önce, Kıbns Rum ülusal Muhafız GUcU, 21 temmuz'da bu kesımdekı 3.800 Türk'ün teslim olmasından beri ellerinde bulundurduklan iskele'yl boşaltmıslardı. Bununla birlikte, öğleyln bir Kıbrıs Rum Polis arabası hâlâ Turk kesımınde dolaşmaktaydı. Ayrıca, Kıbns Rum Ulusal Muhafız Gücünden bir asker de «Yeşil Hat» üzerinde bulunan ve Rumlar tarafından yağmalanmiî olan Büyiik caminin önünde nöbet tutmaktaydı. Bu asker biz» Girne, • «KALENİN SURLARLNDAKİ cNE MUTLU «... Altin Kıbrıs'ın «Altın Kıyı»rengi kumlaruıın, deTÜRKÜM DİYENE> YAZISI SİLİNMÎŞ, YE niz içlerinden başhyarak yer yer RÎNE RUMCA, «YUNAN OLDUĞUNUZU yamaçlara yükseldiği turistik bdl Bir Kanadaiı Banş Gücü askeUNUTMAYIN> YAZILMIŞ... CAMt DE TAHrinin anlatımıyla, «Deniz, günef, RİP EITLMÎŞ.> kadın şehri.» Yabancılann, özellikle Ingilizle rin. sömürge yıllanndaki bulgusu sayüan bu güzel şehirle kıyılanna, turistlerin aktığı günler... Aralannda denize bakan otellerde, satın aldıklan veya kiraladıklan evlerde kalan îngilizler ço ğunlukta... Beşparmak dağlarının Akdenlze uzanan yamaçlanna sıralannııs evlerdeki yabancılann tümünün de tek derdi, o günün günej banyosunu yitirmiş olmalan.Yine türaü de geceyi Girne"nin 6 mıl doğusunda, tırristik yoldan bir mil ötede kalan «Kabakum» plâjının kumsalında «karavan»larda geçiren ve gecenin kalmnla nnı sabahın erken saatlerinde se rin sularda temizliyenler de, şaşkm: başlanm sokacak delik «nyorlardı ardı »ıra... Bunları, öteki yerlerdeki kişiler izliyordu... İngiliz Binba5i"nın İngiliz Yüksek Komiserliği Konsolosuna tngiliz basınını şikâyet ettiği Catsellis Dome Oteli'ne akın başlamıştı.. Otele sığınanlardan 50'si ingiliz uyruklu. dördü Amerikan. 2'si Fransız. 38'i Yunan'dı... tngilizlerden 15'i Girne ve çevresindeki evlerinden gelmiçlerdi otele... 38 Yunan'dan besi çok yaşh, 12'si ka dın. 14'ü cocuk, 7'si de askerlik çağında erkeklerdi. Otele sığınanlara 7 de katolik katılmıştı.. Birer de Avustralyalı, AvusturyahKanadalı. İtalya ve Almanyalı vardı. Kıbrıs Rum kesiminde dizginler hâlâ darbecılerm elinde Kıbns'da faşıst oyunun Türkiye tarafından bozulmasindaı» lonra, Cenevre görüşmelen başladı. Ama daha önce Samson ve çetesi Kıbns'da iktidardan uzaklaştırıldı. Geçıci bır süre ıçm Glafkos Klerides, Kıbrıs Cumhurbaşkanlığına getirildi. Ne var Id, Kıbns Rum kesiminde bugun durum pek de normale rfönmüş gözukmemektedirler, dizginlerin Klerides'ten çok hâlâ eski güçlerin elinde bulunduğu sanılıyor. İşte bu konuda İngiltere'de yayımlalarvan «The Sunday Tımes» gazetesi yazarı Tony Rocca, Lefkoş» kaynaklı bir yazısında aynen şöyle demektedir: «Lıberal bir sıvıl lider olarak Kleridesin acele ışbaşına gett rilmesl aslında çok şey değiştirmemiştir Çünkü iktidar, Kıbns'ın Rum kesiminde fiilen 15 temmuz tfarbecilerimn elinde bulunmaktadır. Yeni Başkanın yent hükümette darbecüeri ne ölçüde temi*leyebileceği gerçekten merak konusudur Kıbnslı Rumlann çoğu, Atina cuntası devnlmış olmasına rağmen, cunta mirasçılannın gönüllerinin darbecilerden yana olduğunu bilmektedirler. Rumlann marifetleri Kıbns Türklertnin Larnaka kesimi Başkanı Mehmet Sofl, munabire şöyle demıştir: Kıbnslı Türklerin boşalttıklan evler ve Larnaka'daki Türk Demeği yağma edümiştir. Halktan biri, bu tiç hafta içinde evîerinin bombardıman edil Askerlet Askeri görevliler hâlâ Lefkoşe Radyosunu ellerınde tutm«ktıdırlar. Subaylann gbİKelerinı hükümet temsilciliklerın. bakanlıklarda görmek mumkündür Daha da önemlısi, darbevi gerçekleçtiren Ulusal Muhafular ar.a yönetım merkezlermı tamamen koatrollan altmda bulundurmaktadırlar. KıbrıMı Rum tnu, vok«a Yunanlı mı tartışma'an gerçekçi bir tavırla bır kenara bırakı!dı|ında. Ulusal Muhafızlann Yunanlı oldukları kesınlikle ortadadır. Tartışmalar saptırmadır aslında. Am» hep kusku uvandınlmak istenmektedir Ku^kularrian Klerides bile kurtulamamıstir. Bir k'«ım Kıbn^h Rum'a gore, o bır Yunan kuklasıdır. 719 Türk hâlâ rehine Kıbns Rum Ulusal Muhafız Yunanistan'ın ilân ettiği genel seferberlik üyaskooldu...,, i i «The New Tork Tünes» gazetesinin ünlü yorumcusu C. L. Sulzberger'in Tttrkiye, Yunanistan ve NATO kunusunda yazdığı yaayı okurlanmua sumıyoruz... «Türk Yunan anlaşmazlığının NATO'nun güney sanadın açtıgı yaramn kapanması uzun zaman alacaktır. NATO aslında garip bir topluluktur. 25 yıllut bans dönemmde üj'elerinin kendi aralarındakl özel savaşlara rağmen bu ittifak çozulmemışür. Meselâ, NATO üyesi Belçika Kongo'da savaşmış, tngiliz ve Fran«z'lar Mısır'da, Fransa Cezayir'de, Portekiz'de Afrikadakı somürgelerınde kanlı savaşlar vermiştir. Türkiye ile Yunanistan da Kıbns yüzünden sık sık savas eşıgıne girmış ve Ada'da biribirleri ile çarpışmışlardır Fakat ne ılgınç bir rastlantıdır ki, tüm bu savaşlaıa rağmen NATO yıkılmadan ayakta kalabilmıştir. Ve daha da ilen gıderek şunu soyleyebilınz ki, bugün NATO tarihinde ilk kez gerçek demokratık bır ıtttfak niteliğine bürünmuştür (Portekiz ve Yunamstan'da askerler yönetimı terketmişlerdir). Ama ote yandan, zarar hanesi de oldukça büyüktür. Türkiye halen, Sovyet suurmda olması gereken iki tümen askerini Kıbrısta tutmaktadır. îki ülke de seferberlıkten ötürü giıç ekonomik koşullar altına girmişlerdir. Ve Yunanıstan'ın ilân ettiği genel seferberhk ise karmakanşık bir fiyasko olmuştur. Türkiye Ege üzerindeki semalan kontrol edeceğinı \unanlstan'a bıldırmiştir. Psikolojik atmosfer gergin ve olumsuzdur. Bu sonbaharda Trakya'da yapılması tasarlanan NATO manevraıan nerhalde ıptal edilecektir. Bu arada, tzmir'deki NATO karargâhmdan çekılen Yunan'lı subaylann da şimdilik gen geleceklenne dair bir işaret yoktur. Bu gerginligin daha bir süre devam edecefi ınuhakkaktır. Atina açısmdan Ada'daki 650 subayı geri çekmek güçtür. ÜsteUk bunlar geri çekilse bıle yerlerine gönderilecek yeni subaylar da büyük bır ıhtimalle aynı derece şoven ve aşm kimseler olacaktır. Çünkü tüm genç subaylar 7 yıldır Cunta tarafından yetistirilmışlerdir. Türk Ordusu ise halen NATO'nun stratejik planına uygun olmayan bir pozisyona girmis, hava kuvvetlerinin büyük kısmı Ege yakınlarır.dakı üslere taşınmıştır. Yunan Ordusu ise düzensiz olup, morali bozuktur ABD Kongresinin cuntaya karşı gösterdiği tepki yüzünden bu orduya son zamanlarda modern sılâh verilmemiştir Üstelık politika yüzünden orduda bolünmeler olmuştur. Cunta, muhalif olduklanndan dtüriı, en iyi subaylardan bır çoğunu ordudan uzaklaştırmıştır. Bunları şımdı gen getirmek güçtür. Dığer bir nokta da ABD Yunanistan arasındaki stratejik lliskılerdir. Washington'un Yunanistan politikası, bu ülkedeki ABD üssu sonınuna sıkı sıkıya bağlanmıştır. Beyaz Saray Sovjet Rusya'ya karşı, Yunanistan'dan uçak gemısi için liman kolaylığı talep etmişti. Cunta, gerçi ABD muhriplerine liman kolaylığı tanmayı kabul etmişti. Ama, General toannidis başa geçince, ABD uçak gemisine de liman kolaylığı tanımak için çok ağır koşullar öne sürdü loannidis, buna karşıhk ABD'den en modern silâhlan istiyorda Gorüşmeler bunun üzerine çıkmaza girdi. ABD'nin üzerine ise, cuntayı destekledığınden ötürü, şimşekler yağıyordu. Sonuç olarak. Sovyetleri Ortadoğu'dan a'.ıran kritik bölgede NATO gücsüz ve dağımk bir dummdadır. lttifak. bundan ötürü tüm çabas'.nı harcayarak durumu düzeltmeye çalışmalıdır. Bu güç koşullarda ıttifak üyelerini unmıtlandıran tek nokta ise TCrtlye ile Yunanıstpn'da yıllar sonra ilk kez gerçek demokrasi alevinın r*Jimaya başlamış olmasıdır. MİKİS THEODORAKtS «Şu anda kendı komünıst partisını kurma çalışmalannda bulunan ve Yunan kamuoyunda asla küçümsenmeyecek bır role sahıp olan unlü besteci Theodorakis bile, Karamanlis'i desteklemektedır. Bu, yeni başbakan için bir cfaha ele geçecek fırsat değildir...» Ortak cephe mi? Şu anda Kıbnslı Rumlar arasında çetın anlaçmazhklar mev. cuttur. Bunalımın en ust noktası sırasında, Turklerı bıle şaşırtan bir millıyetçılık ortamı yaratılmıştır. Ortak düşmana karşı oluşturulan bu cephe kısa süre sonra çökmüşe benzemektedır Şu ancf« Cenevre göruşmeleri yapılmaktadır Özellikle de Girne uzerınd» tartışılmaktadır. Ancak bu bırüğm konferans sırasında bi.e, varlığı çok tartışmalıdır Girne üzerine yapılan tartışmalarda a^lında bırlik kolay sağlanabilir gözükmektedir Oysa bu basıt konuda bile Kıbnslı Rumlar aralannda anlaşmazlığa düsmüşlerdır Bırbırlerıni çok kolav öldürme durumuna gelen bu gruolar. gerçekte tüm Ada'yı yeniden kana boyayacak çatışmalara hazırlanmaktarfırlar. Makarıos'çu. Makarios aleyhtarı, Sağ, Sol, Orta, EOKA ve Komünistler olarak özetleyebileceğimiz gruplar her an kendi aralannda bir çatışma başlatabilecek gibi gözükmektedirler. Kendi aralanndaki anlaşmazllklara ve bunun tehlikelerinl görmelerine rağmen. Kıbnslı Rumlar boş durmamakta ve askert hazırlıklannı sürdürmektedirler. Bazı görgü tamklanna göre, Rum birliklen Ada'da değişik yerlerde hareket halindedirler Amı bu normaldir. Çok kısa bir süre önce bir savaş yapılmıştır. Fakat Gime konusunda hassas oltfuklan açıktır. Çünkü Kudüs Araplar için ne ise, Girne de Rumlar için odur.» «Mutlu topluluk» Otele yerleşenlerin çoğunluğunu, Gime, Tirmit ve Ayyorgi köy lerinden gelen 527 Rum oluşturuyordu. Bunlara, daha sonralan, Türk ordusunun konmmalan 1çin Girne'nin babsından aktardığı 58 Rum kadın, çocuk ve erkeğiyle 12 İngiliz kadın ve erkeği de katılacak; Dome Oteli'nde 703 kişilik bir «mutlu topluluk» yaratı lacaktı. 703 kişiden yalnız ll'i ya ralıydı. Çıkarma bö'lgesinin ötesindeki Yüan Adası'nın yakınında bulunan bir Ingüiz ailesi de, ellerindeki bir sözlükten, lngilizce sözcüklerin karşüığmı bulmuşlar; bir kâğıda. «İngiliz . Lütfen girish yok! Mersi!» yazarak, ön kapılanna asmışlardı. Türkçe bilmiyorlardı ama, bunu olsun başarmışlardı. Sözlüğün ellerinde bulunma sını bir «şans» sayıyorlardı. Banş Harekâtı sonrası düşunmüşler; ona göre davranmışlardı. Ama gerek Rum, gerekse İngi liz basınının harekât sonrası gerçekdışı yayınları, kendilerini gü vensizliğp itecek; bu inancın giderilmesi için günlerin geçmesi gerekecekti. Amerikan, Fransız, İngiliz, îtalyan, Alman ve daha birçok yabancı uynıklu turist, şaşkındı As sociated Press Aiansı'nın Amerika lı muhabiri de, «Kıbns'ın gözde tatil merkezlerinden biri saydığı Gime» de, bunlar arasmdaydı: Yunan Solu, Karamanlis'i tümüyle destekliyor Kıbrıs'taki Türk banş harekâtının etkisiyle Atina'da sivil görünümlü bir rejime geçil mesinin ilginç yanlanndan biri de Yunan solunun tavndır. Biri Moskova eğUimli iki Komünist Partisi dabil sol yelpazede yeralan ve henüz partileşme çabası içindeld ötek) gnıplarda izlenen ortak tutum, Karamanlis Hükümetini ve hükümctin Kıbns politika sını desteklemek olmuştur. Nitekün, Ingiltere'de yayunlanan haftabk «The Economist» derRisi, bu haftald sayisında Yunan solundakl gelişmeleri şövle arüatmaktadır: «On yıl önce, hatta on hafta önce bıle, Yunan Komünıst Partisinın kı 26 yü önce yasa dışı ilân edilmişti Atina'da konferans düzenleyeceğı, basuı toplanüları yapacağı kımsenin aklına gelmezdi. Oysa, hemen her gün bır toplantı yapmalan bugün artık olagan hale gelmiştir. Yunan solu yırrni yıllık baskı ve yedi yıllık terörden sonra yeniden siya sal arenaya çıknuş bulunmakta dır. Böylece 1948'deki gibi, Yunan Komunıst Partısı 26 yıllık yeraltı çalışmalanna son vererek mes ruiyet kazanmıştır Başbakan KRramanlis çorpvi devraldıktan «' n ra, vaptı§ı ilk konuşmada itj vönde hır sr>7 vermiş ve «r^rçek ve ilerı bir demokrasivi tnn Yunan halkı hak etmektKİir» u» mistl. "Alo, ben Mavros savaşla yüzyüzeyiz Sayın Kissinger, ne yapabilirsiniz?,, Batı Almanya'da yayınlanan haftalık «Der Spiegel» dergisinin, bu haftaki sayısında, Yunanistan Dışişleri Bakanı Yor %o Mavros'la yapılan bir mülâkat ^ayımlanmıştu. Kısa btr özetini sunuyoruz. SPİEGEL: Sayın Mavros, sizinle iki ay önce yapüğımız konuşmada, cuntanın tutuklusu olarak bulunduğunuz, Yaros Ada'sından henüa dönmuştünüz. Bugün ise, muhafazakâr sivil hükümetin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısısınız. Yunanistan'a demokrasdnin geri galeceğinden emin misiniz, yoksa bir gün tekrar Yaros Ada'sına döneceğiniz zaman zaman aklınıza geliyor mu? MAVROS: Cuntanın dıktatörlük donemlerine geri dönülebileceğl, göreve geldiğımden bu yana, hiç bir gün aklıma gelmedi. Geride bıraktığımız yedi yü, subaylann ulusal sorunları çözmekte ne denli yetersiz kaldıklarmı açıkça göstenniştir SPİEGEL: Başkan Gizikis davetinin nedenini açıkladığında, gaskmbğmız daha da büyük olmuştur. MAVROS: Size hiç şaşırmadığımı söyleyebilirim ve bunu söylerken de çok samimiyim. Gi^ikis, bana çağrısınm nedenini açıkladığında, kısa bir süre önce istifa etmiş olan «Başbakan ve Dışişleri Bakanı» ilo görüsmek istediğimi söyledim. Ancak onlar esraıengiz bir ş.ekilde ortadan kaybolmuşlardı. Onlan sonradan da bulmak mümkün olmadı. Androtsopulos Hükümeti sanki erimiş, yokolmuştu... SPİEGEL: O kritik dönemde, kısa bir süre için de olsa, ülke hükümetsiz mi kalmıştı demek istiyorsıınuz? MAVROS: Tabiî. tşte o zaman, subaylann İçinde bulunduklan durumu ve bizi bekleyen görevleri daha iyi anladun. Size başka cümlelerle anlatmam gerekirse, ben Gizikis'in yanuıa alındığımdan hemea sonra, görev verilmesine veya herhangi bir atamaya gerek kalmadan, yeni Dışişleri Bakanı olmuştum. O anda birisinin bir şeyler yapmast gerekiyordu. Bu nedenle, Kissinger'le görüşmek istediğiıni söyledim: Telefon bağlantısı hemen kuruldu: «Alo. ben Yorgo Mavros. Şu anda Cumhurbaşkanı Gizikis'in yanındayım. Size söylediklerimi o da duyuyor. Biz, burada büyük bir bunahm içindeyiz. Yunan Ordusu, savasla vüz yüze gelmiş durumdadır. Her an saldınva geçmesi söz konusudur. Bu durumda yapabileceğiniz bir şey var mı?ı Kissinger, Türkiye Bajbakanmı telefonla arayacagmı, onunla görüştükten sonra da, bana durumu bildireceğini söyîedi. gerçekten de dediğini yaptı O andan itibaren. artık askerler değil de, biz poütikacılar ülkemizin «orunlanndaB sorumlu olmağa başlamıştık. Atanmamızdan bir gün önce ülkcnin kaderi bizim elimize geçmişti, orad» bulunanlann hepsi de buna n a gön'nüyorlardı. SİVtL HÜKÜMETÎ DESTEKLEYEN KOMÜNİST PARTİSİ, «KIBRIS SORUNUNDA TÜM DEMOKRATİK GÜÇLER BÎRLEŞMELİ» DÎYOR.... Bu eğüimlerine somut bir belge komünistlenn al yasası içine gırmelen, yasal bir parti kurmalan ve iki tane gazete yayımlamalandır. Buna karşıhk da Karamanlis komünistlerin hoşgörü sünü kazanmıştır, en azından ül kede olağan bir düzeni yaratınca ya kadar. Karamanlis Hükümetini «Demokrasiye doğru adım atans bir hükümet olarak nitelemistir. Ona göre de, Kıbns sorununda tüm çüçler elbirliğı yapmahdır. Yunan Komünist Partisınden aynlan grup geçen yü politikasını gözle görülür bir biçimde değiştirmiş ve Marksist Devrimi «iktidara giden yolda güç kazanmak» olarak tanmılamış ve parlâmenter mücadele yöntemlerine saygı duyduğunu belirtmiştir. Bu dramatik bir değişimdir. Sözü edılen tutumu, partiden aynlan kanada Yunan siyasal yaşarm içınde daha fazla gelişme şansı tanımıştır. Şemsiye ve USA... ««Tatillerini geçirmek için Girne'ye giden Rum asıllı üç Ameri kalı turist de, altına sığmacak bir günes şemsiyesi bulmuşlar; taşıtlarını, otellerinden alıp, üzerine havadan görülecek kadar büyük harflerle «USA» (Amerika Birleşik Devletleri^ yazdıklan çarsaf lar örtmüşlerdi.» Yabancı ve yerli gazetecflerm tümü de, AP muhabirinin, daha sonra radvolardan da verilen öyküsüne gülüyor; Yılan Adası yakınmdaki tngiliz ailesinin öyküsünü anlattığımız davranışıyla bu davranıs arasında bir oağlantı kurmava çalışarak, « Daha neler görscefiz, daha neler» diyorlardL Çok geçmeden tüm gazetecilerin, İngiliz ailesiyle Amerikalı ru ristlerden esinlenerek, karton üze rindeki küçük «Press Basın» ya zısı yerine, taşıtlarınm motor ka pakları üzerine, yapıskanlıth kâfıtlarla çok çok büyük «PRESS. «BASIN» sözcüklerır' yazdıkls n gorüldü.. Şimdi kendi bulus^arına gülüyorlardu Karamanlis'i destekleyelim! Yasa dışı ilân edılmiş olan Ko münıst Partisinin ıkı ayn kanadı Atina'da ayn ayn düzenlediklen basın toplantılannda görüşlennı açıklamışlardır. Partinin Moskova yanlısı ka nadı Başkanı Tony Ambatielos, vaptığı açıklamada. «Karamanlis Hükümeti Yunanistan'da Amerika tarafından düzenlenen sahnede pek de hoşnutsuzluk yaratacak bır ortam hazırlamamıştır B'ieün için önemli olan Kıbns sn"inudur ve bu noktada tüm de]iiükratik trfiçlerin birleşmesi sereKmekteaır» dPmiştır. «ofis 'iiınfifl ^na Komünist Pa. ıiaiLıJ?i hT anlaşmazlık neder.!e iv'il^n ıkinci grubun Hderl Haralambos Drakopoulos İse, EDA'nın durumu EDA (Birleşık Demokratik Sol) Partisinin Parlamento sözcüsü Elias Eliou'nun da Ka.ramanlis'1 desteklediği açık^nmıştır. EDA 1950lerden itibaren komünist oyların tamamını toplama başansını göstermiştir. Ancak unutulmamalıdır kl, o tarihlerde komünistlerin dofrudan oy kullanabilecekleri bir p*rti de mevcut değildi. Eliou, Karamanlls'e yaptıfı vimni dakikalık bir görüşmeden sonra, solun hükümet dışı bıra(Devaım 7. SaybuU)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle