26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 11 Ağustos 1974 ıta sahanhgının dünyadaki durumunu geçen hafta anlatmış, Türkıye'yı bu haftaya bırakmıstım. Bilindiğı gibı, ulkemizae petrol sorunu çok önemli ulusal bır sorundur. Türkıye 1973 yılında petrol ıçın dışarıya, yaklaşık olarak 3,5 milyar Türk Lıralık dovız od*mıştır. 9î4'te bu miktarın 12 mılyar olacajı tahmın edilmektedır. Bu son rakama ö rmlyarlık yerlj petrol tit değeri, 8 milyarlık ıthalâf, jumruk ve gider vergılen eklenınce, 1974te petrol konusunda, şu veya bu biçîmde, soz konusu olan paramn tutan 25 rmlyar Turk Lirasını bulacaktır. Durum ekonomik açıdan Türkive ölçüsunde bu denlı onemli ve çok yöniu olduğu halde, benım bıldiğime gore, universitelerımızde henuz obür kursulerden a y n ve bağımsız bır «Petrol hukuku kürsüsü» kurulmamıştır. K Olaylar ve görüşler Kıta Sahanlığı ve Türkiye Hıfzı Veldet VELİDEDEOĞLU petrol aranması v e l<jetilmesi konaıonda açık tafikiimler koymus, yani geçen hafta sözünü ettiçimiz 1958 l In&lararası Cenevre Kıta Sahanhjı Sozle>raesinden bir vıl önce. kıta sahanlığına kendi Petrol Kanununda yer verraı$ bulunuyordu). # Kıta sahanl.ğında, lskenderun açıklannda petrol aranmasına ve petrol dairesince ruh5at verilmesine ılk kez 196Sda başlancfı. Ulusal bir yasamız bulunmadıgından. ruhsatnamede sadece bu konudakı uluslararası corf ve teamü'.e» yani şımdıye kadarkı devletleıarası uygulamalara yolldma yapılmakla \ etinıldi. !jımdi de Ege'de ve Kaıadeniz'de aras*ırmalar içın aynı biçimcse ruhatnameler verıliyor. # 18 nisan 1973 tarihli Resmî Gazele'de yavınlanan Petroi Keformu Kanunu ile 6326 savılı Petrol Kannnunnn kimı raaddelrri değistirilirken, «kıta sahanlışı» kavramını da kap samı i<,ine alabilecek ;enel deyimler kullanıldı. Ornefin petrol arama \t islftmesine konu olabilecrk arazi tanımlanırken 24. maddenin 3 fıkrası i l e : «Iç suların, kara snlarının v e y s uloslararası anlaşmalara veya teamıillere jröre petrol ameli^atı amacı ile Türkiye'nin tasarra{ edebileeefi karasalan dısındaki snlann altında aralıklı \eya sınırlı olarak kalan arazi de dahil olmak üzere. Türkive topraklarına arazi denir» denildi. Bövlece Petrol Retormu Kanunu ile eklenen metinlerde «kıta sahınlıtı» terimi knllanılmadı. Buııuıı nedeni, kanuııon gerekçesinde söyle açıklanmıştır: «Yeni degişiklikte kıta lahanllfı kavramı kullanılmamn. nlaslararası anlafma ve teamiiil<re jorr petroi ameliyatı yapılabilecek bfitnn sahalar için petrol ameliyatı yapılmasını mürnkiin kılacak gtniş bir ifade kullanılmıstır..» # Petrol Kanununun 43. maddesının 2. fıkra«;na eklenen uçuncu bentle: «Karasuları dı»ında denizlerde arama ve işletme rnhsstname«i verilmesinde ve bu ruhsatlarla ilgili süreler ve yükümlülükler konnsunda uy^nlanacak hnkaki rejira Bakanlar Kurnlu tarafından tesbit olunur» denilerek bu konudaki hukuksal reıimin saptanması hukumete bırakıldı. Durum böyle iken hükümet, ne garıptır kı. bu konuda kendisine, kanun hukmurvde kararname çıkarma yetkisinin verilmesi için TBMM'ne bir yetki kanunu tasarısı sundu ve bu tasan Meclisçe reddedlldi. Oysa böyle bir tasanya gereklik yoktu ve hükumet bu konuda kendi yasal yetkiMni kullanabilirdi. 0 1 kasım 1973 tarihli Resmi Gazete'de yavımlanan karara ek harita ile Ege Denizindeki Türk kıta sahanlığının sınırları gösterildi. Sonradan ba harita 2 temmuz 1974 tarih re 7 8594 savılı yeni bir kararla dctiştlriidi ve bu yeni karar 18 temmuz 1974 tarihli Resmi Gazete'de yayınlandı. İ?te bildiğımiz kaHsrıyle bızdeki hukuk kuralları v e kıta «ahanhğında petrol arama uygulamaları bundan ibarettır. Ege'deki kıta sahanlığı soTununa ilt;kin g«nel rfuşüncemızı, iki av once îzmir'de Anadolu Ajansı muhabınne a;ıklamış ve bunu geçen pazar yavınlanan ya/ımıza şeçirmıştık. Şinvli djrumu daha sıkı bir yaklaşımla ele ald:ğımızda şunları goruyoruz: Dışışien drgütlenmızce de petrol konusa vıktınde ve tam bir uyaniıtlıkla ızlenılmemı>tır. Bu nedenle ülkemizde petrol urettığımız ve bir k:yı ülke;ı olduğumuz halde, sun 30 yıı İç.ncfe, gerek petrol, gerek kıta sahanlığı konularında çok geç uyanm:ş ve bu nedenle de geri kalmıs ve hep yedekte gnmlsizdir. Pariamenterlerımu de bırbıny.e uğraşmaktan göz aç;p bır türlü ülker.in böyle yaşaır.sal önemdeki konulanna eğilememı«lerdir. Çogunda bır düny» görüşii yok da ondan. Üstelik yeraltı kaynakları konusunda Turkiye aleyhine çalışan kimı uzmanıanmızın teknokrat ve bürokrat çevrelere sızarak bir süre MTA'da yetk: sahibi olmaları ve dıs somurucülerln bu gibıler aracllığıyle polıtıka adamlanmızı uyutmalan da etklli olmuştur bu gerl kalışta. Sonrarian bu gibı kımseler. çok ulusltı yabancı petrol şırketlerine ç"k yüksek ma^ş ve ucretlerle atlaj arak, gerçek kımhkıerınl meydana koymuşlarsa da, ış 15ten geçmıs. sorunîann füze hızıyle yol aUnğı gunümuzün dunya^ında, Turkiye çok degerli yıllannı yıtirmiştir. Ege'de Kıta Sahanlığı 0 Ege Denizi yalnız TurkiTe ve Tunanistani d<>eil. iki kıtayı. Asya ile AvrupaVı, birbirinden arıran önemli bir su yoludur. • Ege Denirinin jeolojik özellikleri yeterince arastiT'lnu? değildir. • Ege'de bolunan ve evkiden bize ait olan • adalar. doğal yönden Anadolunun ıızantısı dunımundadır. Ayrıca Anadolu'ya Midilli 5. Sakız 5, Rodos 9 millik vatın mesafe içerlsinde bulunmaktadır. Durum bu olunca, kıta sıhanlıgı şöyie dursun, karasulan bıle birbınnin içıne gırmektedir. Hele Meis Adası Türlöye'ye birkaç v ü ı metra nıesafededir. Geçen hsftakı yazranzda Sovyetler Bırliğiyle Norveç armsındalcı «nlaşrnazlık dolayısıyie açıkladığırruz gibı. ı ö iıike arasmdaki bır küçük ada, ona daha azak olan ülkenin egemenhği altında bulunuvorsa, aradakı bütun denız aianlanndan yararlanma hakkı bu adanın sahibi o!an uzaktakı ülkenin tekeline mi verilecektır? Bu gibı durumlar, özellikleri tfolAyuıyle, 1958 n u s l a r n n a ı Kıta Alanı Sözleçmesinin istısna kurallanna gıren ve tarafların göruşnıe yolu il« arisletli bır çözüm bulrtuUannı gerektiren durumlardır. Ne yazık kı Türkiye'n.n bu fconudakı görüşrne ısteğinı Yunan hükürr.etı kabul etmedı. Yunanıstan, Taşoz adası yakınlarında bulunan ve yılda 910 mılyon varıl üretıiebılecegı saptanan petrol yataklarırun, bütün Ege Denizı petrol rezer\lerinin sadece şimdı ouluııar. \>x Darçası oldugu düşüneesıyle. adalet esaslarına sırt çevirdi. Demek ki, Yunanistan'la aramızda çıkan kıta sahanlığı anlasmazlığı askıdadır. Ancak bilmelidırler kı, Uluslararası Adilet Divamnın, geçen haftaki yazıya aktardığımız ilkelerinden birınde, «Paylasma adaletli olmalidır» denildigine göre, Ege Deniztndeki petrol ve doğal serves kaynaklan, Adalar üzerinde Yunanıstan'm egemenl:gi vardır diye yalnız Yunanistan'a ait olamaz. Bu sdalar Anadolu kıtasınm bir devamı oldugu için, Ege Denizi, deniz altı doğal servet kaynakl a n bakımından, bir Türk denızidır. nr. Bu konferansta kıta sahanlığı konusu ayn bir gündem madesı olarak ele alınmıs ve geçen ayın sonlarında, 27 temmuz'da verılen radyo haberlerıne göre. denizlerde «ekonomik mlan». kıyıdan başlayarak 188 mil olarak saptanmıs, (bir deniz mili 1852 metre) ve üzerinde takım adalar bulunan denizler için özel kurallar önerilmi?tir. Bu «özel kurallar» bizi Ege anlaşmazlığı dolayısıyle çok yakından ilgilendirır. önerının aynntılannı henüz bilmiyoniî. Dileyelim lci, oradaki delege ve uzmanlarımız bizim çıkarlanmıza uygun bir çözüm için çaba harcamıs ve bunda başan kazanmıs olsunlar. 188 millik «ekon> mik aîan» ne demektir? Bu yeni bir kavram mıdır, yahut eskiden vardı da bız mı bürmyoruz? Jeoloji ve Coğrafya a'.anıarınoaıı uluslararası hukuk alanına geçmiş olup, «derinlik» öijesinl esas aîan «kna sahanlıgı» kavramı bfr yana bırakılarak onun verıne kara sulannda olduğu gibı «u^aklık», vanı deniz vü/evındpkı m^safe öğesine davanan veni bir «ekonomik alan» karramı mı konulmu$tur. Bütün bunlan Caracas Konferansmın sonunda kabul ve ilân edilecek olan anlaşma metninden feğer anlaşma olursa tabii) öfcrenecegız. «Eğer anlaşma olursa» dediS, çiınkü bu konuda büyük devletlerin hırsı Üe küçük devletlenn çıkarlan çatısmaktadır. Avrıca yer jruıarlağımn coğrafl ve leoloük dunırnuna göre bu koruda bir birtnden a y n türde o kadar ÇO'A sorun meydana çıkacak ve dolayısıyle iieride devletler arasmda bu yüzden o denli anlaşmazhklar dofacaktır ki, bunlann hepsini önceden düşünüp bır teît mefın ıçınde sap f amak olanaksızdır. Kitekım. «Büyük ve gıiclü devletlerin tutumu vüzünden Cararas Konferansmın başanya ulaşamadığı ve öngöriilen 29 ağustos tatihinden bnce dağılacagı» haberı. daha bundan iki hafta önce. kimi Avrapa ve Türk gazetelerinde ver a!dı. Bununla birlikte eger bir anlasmaya vanlırsa, bu konferans, denlze kıyuı olan ülkelerin ç'karlannın konınması ve dünya banşının sağlanması doğru'tusunda atılmıs çok önemli bir adım olacaktır. Konferansın saptayıp kabul edeceğı metinde öngörülmeyen sorunlardan do^acak anlaşmazhkların çozumü. her anlaşmaz'.ıgın özelligıne göre, yme Uluslararası Adalet Dıvanmın geçen haftaki yazıda belirttiğimte ilkelerınin ışıgı altında ilgili devletlerce «adalet» esaslarına göre saglanacak demek'ır. Açısça görülüvor ki, bu konuda. örneğin: «Kıyidan baflararak 188 millik ekonomik alanda bulunan deniz alü servet kaynakları kıyı ülkenin eeemenliği altırtdadır.» bıçimınde. soyut bir metotla. her yerde geçerli genel bır kural Konulduktan sonra, «Kıy> da kom?u bir ülke varsa söyle olur», «Karstlıkil iki kıyı ülkesi arasmda 188 millik mesafe yoksa şöyle bir çözüme vanlır». «Bir ülkrnin deniılerinin yakınında baska bir ülkeye ait adalar varsa, ekonomik alanlar su suretle paylasılır» gibi, her durumun özelligine göre. ayrı çözüm getiren kazüist fyanı meseleci) somut bir metotla b:rçok kural koymak gerekecelc ve yine de az önce isaret ettiğimiz gibi bosluklar kalacakt'r; her bosluk. ilgili devletler arasuıda vanlacak anlasmalarla doldurulacaktır. Biz kıta sahanlığı konusundaki kendi ulusal yasalanmızı bır an önce çıkarmağa bakmalıyız (1). (1) Geçen hafta kendisinden biljrfler aldıjımj söylediğim petrol hukuku uzmant Sayın AThan Ünier'ln bu konuda kişisel bir takım görüşleri vardır. Bunları açıUamıkta kendimizl yetklli görmflyoruz. Ülke yaranna olan dö»üncelerinin doğrudan doğruva kendisince açıklanması. sorunu aydınlatma bakımından, büyük bir hizmet olur. H.V.V. Ah ne kâiirdiı onlar 1 Çocuklara ilginç gelen gorular vardır; Mum üfleyince neden söner? Taş niçm düşer? A t e ş üfleyince neden yanar? *ı K u j nasü uçar? Okul sıralarında bu soruların karsılıkları öğrenilir, b i limsel nedenleri açıklanır. Fızikte. kimyada, biyolojide olaylar nedenleriyle anlanhr. A m a sıra tarihe geldi mi, masal başlar. Bir dizi kral, imparator, imparatoriçe, kraliçe adıyla. bir dizi savaş tarihi ezberlemek zorunda bırakılır ö ğ renciler.... Bir tarih öğretmeni hiçbir zaıman savaşlarm n e denlerini çocuklara açıklamaz, y a da açıklayamaz. P e k i savaşlarm nedenleri nedir? Insanlar hoşlarına gittiği için m i vuruşuyorlar? Ya d a birtakım adamlar isimleri tarihe geçsin diye mi harp ilân ediyorlar? Yirminci Yüzyılda ü s t üste iki dünya savaşı o l mus; bölgesel savaşlar, ihtilâller, iç harpler sürüsüyle... B ü t ü n bu olan bitenler raslantısal mıdır? Eğer savaşlarm bilimsel nedenleri yoksa, tarih okunmaya değmez bir tesadüfler zinciri sayılmalıdır. Oysa hepimiz tarih okurken heyecanlanırız: Koca Rüstem Paşa palasmı sıyırıp hahayt d i j e küffarın içıne daldı, topunu bir hamlede dağıttı... Biz karşı tarafa: Kâfirler.. diyoruz. Karşı taraf bize: B»rbar diyor. T e m e l d e b u iki anlayış aynı tarih tezine dayanıyor: Türklere barbar diyen Batılının anlayışıyla. Hıristiyanlara küffar diyen Osmanh anlayışı arasında bilim açısından bir değer farkı yoktur. Bunlar çağdışında kalmış yüzeysel d e ğer yargıları v e ilkelliklerdir. Tarih motorunu çeviren çarkları hangi itici gücün döndürdüğünü açıklayar. çağdaş anlayış böyle konuşanlara güler geçer. Savaşlarm k ö k e n i n d e ekonomik nedenlerin b u l u n d u ğ u gerçeği artık bir sır değildir. Osmanlı Devletinin fetih p o litikasının temeii ekonomikti; sömürge savaşlarının nedenleri de ekonomikti; Yirminci Yüzyılda kapitalizmin her ekonomik bunahmını, insanlığın bir savaşla ödediği bilimce s a p tanmıştır. B ö y l e olunca d a nerede bir savaş tehlikesi doğarsa, h e m e n oluşumun ekonomik redenlerini araştırmak, hera bilim yöntemi, h e m d e ulusal bilinç gereğidir. B u gereği yerine getirmek için yakın tarihe eğildiğimizde n e görüyoruz? 1960'ları t ü m ü y l e ilgilendiren Vietnam savaşı, baslangıçta Amerikan ekonomisini pompahyan üretimi v e g e lujme hızını artıran bir etkendi. Vietnam'da işler tersine dönünce <sıcak bölge» Ortadoğu oldu. Bir bölgede hava n e denli ısınır, ateş tehlikesi n e denli yoğunlaşırsa. süâh k a pitalistlerinin elleri o denli kaşınmaya başlar. B i r yerden paralar geleceğinm işaretidir bu... Silâh endüstrisine sahip bir ülkede ekonomiyi geliştiren e n güzel ticaret bol bol silâh satmaktır. B u silâhları satm alan mazlum ülkenin e k o nomik dengesi bozulur; satanın ensesi y a ğ bığlar. Türkiye'de 1974 yılıyla Ecevit i k t i d a n başlamıştır. E c e v i t ilerici. ulusçu, solcu bir liderdir. A m a maşallah bakıyoruz ki savaş bulutları sınırlarımızı kaplayıvermiştir. O n ce Amerikancı Barzftni e y l e m e zeçmi?. Irak sınırlanmızda top sesleri duyulmaya başlamıştır. Sonra Amerikan kuklası eunta ayağa kalkmış E g e sorunları yüzünden «avaş gemileri denize açılmısür. Arkasından Kıbrıs'taki Türkleri t e h lıkeye atan CL\ darbesi düzenlenmiş. ordumuz Ada'ya c ı karraa yapmıştır. Ecevit Hükümeti kurulduğundan bu yana bir nefes alma olanağı bulamamıştır. Tes8düfler zinciri midir olan bitenler? Durmadan g ü m g ü m öten savas davullarımn tokmakçısı kimdir. Washuigton'dan Londra'ya dek süper kapitalistler ve süper silîh tüccarları bu sorunun cevabını çok iyi bilirler; büırler a m a gene gazetelerinde bizi e l e alarak: ne ıarlar.. diye bağırırl|r. kârirdirfer onlar!.. ' jt / '' "." Türk Hukukunda Türkiye'de kıta sahanlığı h u k u k o l reıirni, henuz genel ve düzenleyıcı niteltk taşıyan objektif kurallara bağlanmış değildir. Işte Yunanistan, Ege konusunda bu durumdan yararlanmak ıstemektedir. Bızde şimdtye oeğin, denız altında petrol arama ruhsatnameleri verilmekle ve bunlarda kendı ulusal çıkarlanmıza uygun olup olfaadıkları araştuılmadan uluslararası «örf ve teamüllere», yan: uluslararası gelenek ve uygulamalara yoHamalar yapılmakla yetiniltfi. Ege anlajmazlığı sorumına geçmeden önce yasalarımıza ve kendi uygulamalanmıza göz ataiım: 0 25 mayıs 1964te yaytnlanan 471 iayıTı Kara Suları Kanarta ile Türkiye kara sularının genişlifi 6 deniz mili olırak saptandı. Daha genig kara snlarını kabul etmiş olan devletlere karsı Türk kara sulannın genisliti m&tekabiliTet (yani karşılıklı eşit davranıs) esaslarına före belirlenecektir. Bu yasanın 8. maddesine göre: Tflrk kara salarına bitişik r e kara sulan n ı n 51çüldüfü esas çizgilerden baslayarak 1t deniı miline kadar uıayan alanlar da, baIıkçılık ve eanlı ktynakların islrtilmeıi bakımından, karasnları rejimine tabidir..» lşte Tiirk hukukunda «karanuları ötesindeki deniz kaynaklarına» ilk yollama yapan yasa hükmü. e i e r aldanmıyorsak, ba knraldan ibarettir. 1964 Karasulan Kanunundan önce denizaltı kavnaklarından ne Maden K»nnnnmo7da. nr de eski Demokrat Parti iktidarınca Amerikalt Mr, Ball a hanrlatılan Petrol Kanunumuzda bir kural yoktnr. (Ovsa, mexeli komşumuz lran, 1957'de çıkardıjı Petrol Tasam ile kıta sahanlığında Caracas Konferansı Guney Amenka'da Venezueüa'nın b Caracas'ta Uçuncü Uluslararası Deniz Hukuku Konferansı şimdi toplantı halindedir. Deniz hukuku ile ilgili uluslararası türlü sorunları çöıume bağlamak içın ıkı ay önce toplanmış olup çalışmalarını sürdüren bu konferans. şimdiki gündemine göre, 29 agustos 1974 te sona erecek •••••••••B •••••••• TÜRKİYE ZİflAİ DONATIM KURÜMU • ADANA BÖLGE MÜDÜRLÜCÜNDEN Kadının Yaşamımızdaki admın msan yaşamındak. çok onemli olan rolünü bıle onu bir kıyıya ıtmek, eve kapatmak, eğıtım oğretımıyle yeterince ilgilenmemek nasıi açıklanır bilemem, ancak bu ıhmalden en çok etkilenen, zarar gören yine toplum oluyor. «Dünyayı erkekler, erkekleri de kadırJar yönetıyor» dıyor bır yazar. Gerçekten; tanhe bakınca. çevremızdekıleri bır gözden geçirince bu sozün ne denli gerçek olduğu hemen ortaya çıkıverir. Başarılı ya da başansız olmuş erkeklerın hayatında, perde arkasmda, mutlaka bir kadlın vardır. Nitekım, «Kadın var erkeği vezir eder, kadın var erkeği rezil eder» sozüyle anlatılmak istenen de bu olsa gerek. Akıllı, zekj ve bunu kullanmasını bılen bır kadın, erkegini parmağının etrafmda fıni Iınl dönduıür de erkegı bunun farkında bile olmaz. Bu gücü, bu etkiyi olumlu yönde kullanan da vardır, erkeğini batağa sürtikıeyecek biçimde yürüten de vardır. Aradaki fark kadmın kışilıgi, kişilığıne bıçim veren eğitımın etkı derecesıne göre değismektedir. 1 >.*•' jmrpR* ,*" İLÂ1S Bölgemiz servislerinin sydınlatma ve hav»!anr!ırma !?1 birim fiyatı esası üzerinden kapalı zarf usulü ile eksiltmeye çıkarılmıştır. 1 Eksiltme 21.8.1974 Çarşamba günü saat 10.00'da (Onda) Adana Bölge Müdürlüğü bınasında yapılacaktır. 2 Yapılacak ışin tahmini keşif tutan 115.648.75 (Yüzonbeşin Altıyuz Kırksekiz lira 75 kuruş) olup geçici temınatı 7.050. TL.'dır. 3 Eksiltmeye iştirak edenlerin: ai Ticaret Odasma kayıtü bulunduğuna dair 1974 yılına ait aelge almış olması. b) En az keşif tutan kadar müteahhitlik karnesi. c) 115.000. TL.'ye (yüzonbeşbin lira) ya kadar veya bu evsafta benzeri bir isı bir defada taahhüt suretiyle yapUgına dair belge. d) İhale gününden üç glın evveline kadar eksiltme şartr.amesınde zikredilen belgelerle birlikte Adana Bölge Müdürlüğüne müracaat ederek yeterlik belgesini almaları lazımdır. 4 Teklif zarfının ihale günü saat 9.30'a (dokuz otuz) kadar Bölge Müdürlüğümüze verilmesi şarttır. 5 İlâve dosya ve projeler 20 ağustos 1974 salı günü saat 14.00'e (ondört) kadar Bölge MudürlUgü Teknık İşler Şefliğinde görülebilir. 6 Kurumumuz 2490 sajılı kanuna tab: olmadığından ihaleyi yapıp yapraamakta ve isi dilediğine vermekte serbesttır. (Basın: Ç. 108520891/6410) K 1 KADINLARIMIZ, EŞLİK VE ANNELİK GÖREVLERİNİ DAHA ÇOK KENDİ ANNELERİNDEN YA DA YAKINLARINDAN GÖRÜP ÖĞRENDİKLERtYLE YERİNE GETİRMEKTEDİRLER. Eğitim Gereği Kadınlannıız eslık, annelik gorevierinı; daha çok kendı annelerınden ya da yakınlanndan n« = ilinilliimilllllHllltllllllîlllllliülIlllilllHIIUlinilltllUIIIIHIIIIIItiiri ler görüp öğrenmışlerse, ellennde olmadan. o etkilerle yürtltmeğe çalışmaktadırlar. Çoğu kez «Deneme • Yanılma» denılen bir yolla yürütülen bu görevlerlnde de ne yazık kı zaman zaman is.iisurlu oluyorlar. Oysa dune kıyasla eşlik, annelik görev ve sorumluluklan, bu konuda ızlenmesi gereken yollar çok degismıştir, çok güçleşmıştir. Bugün bir meslek dalında başarılı ola1 Devlet Planlama Tefkilâtı'na suıavla sözlesmeli D t bümek için bır hazırlığa, bazı §§ man Yardımcısı alınacaktır. bilgi ve beceriler edinmeye ihti s 2 Devlet Planlama Teaküâü Sınav Yönetmeliğine göre yaç var. Aynı şey annelik ve eş g ş yapılacak bu smava katılabilmek için isteklilerin: lik için de söz konusudur. p a) Devlet Memurlan Kanunu'nun 48'incı madde*ind« Bu nedenle yapılması gereken = «özü geçen koşullara uyum göstermeleri, leri behrtelıın: ğ b) Yüksek öğrenim görmüş olmaları, 1 Genç kızlanmız: Kendilert» ğ c) 1.1.1974 tarihinde 30 yaşını doldurmarnii bulunmalan ni eş ve annelik görev v e sonım M gerekir. luluklannı taşıyıp, yürütebilecefc = 3 Yarışma »ınavına girmek isteyenler açık adreslerini bır olgunluk, bir hazırlüc ıçınde g ve smava girmek istedikleri yabancı dillerini de gösterır dıgörüyorlarsa. işte ancak o zaman ş lekçelerine nüfus cüzdanı örneğini, askerlikle ilişkilen buevlenmeye karar vermehdirler. W lunmadığına Uiskin belgeyi. öğrenim belgelerinı, kendi ei 2 İlkokullardan başlayıp U = yazılan ile özgeçmişlerini ve dört adet yeni çekilmis fotoğnıversiteleri de ıçıne alan tüm ğ raflarmı ekleyerek 5.9.1974 tanhi akşamma kadar Devlet öğrenim kurumlannda: Aile y<J = Planlama Teşkilâtı, Bakanlıklar AN KARA adresıne göndernetimi, kan • koca üişkiîerı, ails ş meli veya bizzat bajvurmalıdırlar. Postadaki gecikmeler dikde geçim ve anlaşma yoUan, ev> ğ kate almraac işleri, çocuk bakımı ve eğitimi g 4 Yansma nnavT 30.9.1974 günü Ankara'da baılayav.b. konular çok cıddi bir biçim ş caktır. de gençlerirruze öğretilmelidir. 1 5 Yarısma «ınavı yazıh ve sözlfl olarak flci asamada 3 Kadmın ınsan yaşarmnda s yapıhr. kı özel ve onemli yeri gözönüne ş Birinci asama afağıda gösterilen konuları kapsar. alınarak kızlanmızın eğitim ög İ 1) Iktisat, retımlerıne daha çok özen gös | 2) Mali.ve, terilmelidir.. ğ 3) Iststistik. 4 Konferanslarla, Radyo • Te ğ 4) Yüksek Matematik, levısyon programlanyle, gazete = 5> Yabancı Dil (Baraj değildir.) ve dergilerde yapılacak yayınlar = Sözlü sınava yazılı sınavı başaranlar ahmr la, aile üiskileri konularını kap= S Bu duyurudan önce yapılmış olan eski basvurmalar S sayan akşam okullan ya da kurs= gözönüne alınmayacaktır. Ş larla halkımız bu alanda aydın^IIHHIIfflinilflllHllltllini!HI!ltlll(intll1llffinilll1ll»intlll!illllltlllllllllllllllilW^^^ latılmalıdır. (Basın: 18471) 6411 Sonuç olarak şunu belirtelim: Geleceğe güvenle bakmak isü • • • • » • • • • « • • • • » • • • • • » » » • • •• » » » •• • • • •« » • » • •» yorsak; huzur, barış ve mutluluk içinde yasamak ıstiyorsak: Kadın larımıza sahip çıkrnalıyız, onlara gerçekten layık olduklan deger ve saygıyı kendilerinden esirge i HAVA KUVVETUHIÎNİ VAKF1 i memeli3*iz. | | Orhan ÇAPLI E|itımci hurjru evlerinde bulamayanlar, dışandakı uısanlarla da ahenkli ılışkıler kurmakta, başarılı olmak ta guçlük çekıyorlar. Oıe yandan kadının eş olaraK bır başka rolü daha vardır. Kanımca bır kadın eş olarak aynı zamanda kocasının da annesidır. Kocalar, bir bakıma, kadınların (eşlerinmi ilk çocuklandır. Dış görünüşlenyle ne denli güçlü, ne denlı görkemli o'urlarsa olsunlar, her erkeğin mutlaka esının desteğine, sevgisıne, yakmhk ve anlayışına ihtiyacı olduğunu hiç unutmamak gerek. Bunları eşlenne verebilenler. bir bakıma topluma da hizmet edıyorlar, demektir. nızca anne'nin bakımına fhtiyacı var. İnsan yaşamının ilk yıilarında, erkek yine ıkincı plandadır. Yine doğa yasası gereğı, erkek ıstese de kadının yerini alamıyor. Türlü nedenler sonucu, yine ilk yıllarda, annenin yokluğu söz konusu olunca onun yerıni ancak başka bir kadın alabılmekte, annenin yokluğunu yine bir kadm doldurmaya çalışmaktadır. Freud'den bu yana tum uzmanlar; yaşamın özellıkle ü6 yaş dönemine, tdşilığin temel taşlannın atıldığı bu yaşlarda anne' nin önemli yerine dıkkatimızi çekmişlerdır. Insanoğlu doguşta insana benzediği için ona ınsan diyonız. Oysa bugün artılc nerkes çok iji biliyor ki kişi ınsanlığı, insanlıkla ilgili özellıklen, nıtelikleri doğduğu giınden başlayarak çevresinden öğrenıyoı. Bu ko nudaki öğrenmenin büyük payı anneye düşüyor. Çünkü ınsanoglu bu derslerin büyük bir kısmını. zamanmın çogunu birlikte geçırdiği anesinden almaktadır. Yeri gelmişken burada önemli bir soruna deyinmek ıstiyorum. Bugün ne yazık ki, ülkemizdekı erkekierin çoğu, çocukla ilgih görev ve sorumlulukları çokluk annelerin üstüne yıkmaktadırlar. Bu ise: Annelerı yorrnakta, yıpratmaktadır. Bu yüzden anneler çocuklanyle yüzgöz olmaya başlıyorlar. Bunun sonucu da anneler çocuklarıyla olan ilişkılennde yanlış ve kusurlu adımlar atataıliyorlar. | Uzman Yardımcılığı | Giriş Smavı BAŞBAKANLIK DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI i tLÂN Sirketimüs Merkez ve Tasra Teşkflatmda ç*h$tinlmak Uzere Maluna ve Klektrık Yüksek Munendlslen veya Mühendislert Ue Elektrılt ve Makıne Yüksek reknikerleri veya Teknikerlen ahnacaktır. o57 sayuj Devlet Memurlan Kanununa eöre ücret ödenecektir. tsteklilerin en kısa zamanda sahsen veva özgeçmislerinl belirten bır dilekçe ile Şırketımiz Personei ve Sosyai tsier Müdürlüğüne müracaatlan rica olunur. TÜRKİYE ÇİMENTO SA.NAYÜ T.A.Ş. Atatürk Bulvan No. 211 Kavaküdere/ANKARA (Basın: 20701/6409) Bugiin ortada bir Japon mucizesi varsa, bunun temelinde Japon kadmırun yattığmı unutmamak gerek. îlk bakışta Japon kadınının eve kapatümış, iyice arka plana aülmış bir görünümü vardır. Oysa biraz incelendiğinde Japon kadınının eşine destek olmak, ona güç vermek yönünden ne denli etkıli olduğu kolayca goriilür. Evli olan herkes çok iyi bilir ki; kankoca arasındaki ilıskıler yalnızca evin dört duvan arasmda kalraaz. Bir yargıcın o gün vereceği kararlarda, bir operatörün o sabah yapacağı ameliyatta, bir öğretjnenm öğrencilerine karşı takınacağı tanrlarda çogu kez eşiyle olan ilişkilerinin etkisi olur. Evdeki huzur, mutluluk ve ahenk erkeğin dış dünyaya bakışım olumlu olarak etkiliyor. Bu Anne Olarak Kadının anne olarak yeri ise yücelerden yücedir. Batı ülkelerinde yapılan mcelemeler; hayata uymada guçlük çekenlerın, suç işleyenlerin yüzde doksanınm anne eğitiminden, anne sevgi ve bakımından çok küçük yaşlardan baslayarak yoksun kalmıs kimseler oldufunu ortaya koymaktadır. Aslmda bir kadının anne olarak ınsan yaşammdski, erkege kıyasla, değişik ve önemli yani doğa yasasının sonucudur. Örnegin, ınsanoğlunun meydana gelişini düşünelım: Çocuğu dokuz ay kamında taşıyan, orada onu besleyen, koruyan, sancı çekerek onu dünyaya getiren kadındır. Dofumla da ış bitmiyor. En azından dllleninceye, ayaklanıncaya dek çocuğun her yönden ve yal | KARA VE DENİZt ANCAK GÖKLER TAMAMLAR ••»••••»•»«»•»•••••»•» •• ••••»»»••»•»»•••o DUNYA TARİHİ Rohot «kunur bir dille. ınsanhjın 80 yuzyılhk moceratı. Türk yazarlannın kalemiyle ilk dünya torihi Bir eter ki. turk kitoplıjının bir benzerinden bugune kodar yoktun kalıtını anlamak kadar, bundan böyle ena baa köseainde v*r vermeyecek kttaplık dufunmek de kolay dtflıl başlangıçtan bugüne ikinci fasikül cıktı Her ay 50»er »ayfodk 2 fasikülden. tomomı. 1 yıldo 24 faeikül. Fatikul fiyatı 15. cilt obonmanı 140. ue clttNk takım ooonmooı 375 lira. (Petta İle gönderltecekte 190 ve 400 lira ) Abone kaydı: DEVJrİM KİTASEVİ Cojolofllu, BabtoU C«4. 2J24 l«t. «Başlangıçtan bugüne DÜNYA TARİHİ» bir KAYNAK KİTAPLAR yayınıdır. Cunınuiıjet b112
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle