24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 8 Nisan 1974 Bsmım TURHAİU SELÇUK KlH V«L?L BufiflfuJ Yf fttfTÎMDE miÂLlAR.pAVÜtZı//L. £ *A^ HAU<fl HtMlfKfrf / v YARALISIN ERDAL ÖZ52 Ylne yaşlı sıska kadın; elinde blr kovayla kapıdan girıyor. Kapının «ağında, koşede duran yuvarlak kanepenin önune bırakıyor kovayı. Çıkıp gidiyor. Blr yerlerden tanıyor gibisin. Ama nereden? Süruyerek götüriip kanepeye eturtuyorlar. Birl ayaklarını tutup kovanın içindekl beyar bulanık suya sokuyor. Kovanın dibinde erimeyen tuz topaklanm tabanında duyuyorsun. Bulanık beyaz «u hızla kırmızıya âönuşüyor, kana kesiyor. Kanıyor ayaklann. Ortadan kovaya kadar gelen kanla çizllmiş, sürünerek uzanmış çorap izlerini görüyorsun. • Konuşacak mısın?» dlyor kapkâra yüz. cKonuşur,» diyor biri. «Konuşacak bir şeyim yok» dlyemiyorsun. Açamıyorsun ağzınl; kenetlenmiş kalmı$ gibı. «Konuşacağım» demek istesen bllt konuşaraayacaksm öyleyse. Daha Jyi. «Bojuna direnlyorsun,» diyor kapkara adam, copa benzeyen yüzüyle. «Çok görduk biz senin gibilerini.» Yere, tam kovanın önune çBmelmlj. Kapkara yüzü yağ lçinde. Kovayı ayaklannla kal dırıp kapkara çirkln yüzün» yapıstırmak g«çiyor içinden. «Ulan kabul et, ten de kurtul, blz de kurtulalım.» Ablak, kara, yağlı yüzünde umutlar var. Çenenden göfsüne damlayan kanı jörüyorsun. Gömlegin kanı emiyor. Çevrendekilerde kısık sesi arıyonun. Hlç birinde o babacalık yok nedense. «Bak sana birini getirdim.» Gök gozlü Sansın, Amerikalı yüzüyle giriyor kapıdan. Ardından birinj süriıkleyerek içer: soktuklarını gorüyorsun. Getirip odanın ortasına fırlatıyorlar. Kapaklanıp yıfiılıvor. Yerde kanayan kararmış elini goruvor*un. Tırnaklannın yerinde kararmış kırmızı et boşiuklan. Elinln tırnaklannı «ökmüs ler, beîki de yakmışlar. Şaşkınlıkla gök gozlu sarışınm gozlerini anyorsun. Sana bakı>or. Ayakta. Guluyor. «Görüyorsun,» diyor. «Bu da »enin gibiydl. Sonunda konuştu, kurtuldu.» Tekmelıyor yerdekini. Yerdeki on yedi, on »eklz yaşlannda. GÜzel yuzunu çirkinleştirmek için ellerinden gelen her şeyi yapmışiar. Ezmişler, çiğnemişler çocuğu. «Konuş agabey,» diyor yerden, bajını kal cfırmadan. Sesinde utarvçlar glzli. «Anlat, anlat.» diyor sarışın. Tekmeliyor. «Ağabey, ben otuz dokuz numara syakkabı gîyerdlm, «fmdi kırk altı numara ayakkabı sığmıyor ayağıma.» Ezberini anlamadan anlatan ö'ğrenciler glbi. Bellediği sözcükleri bir an önce sırslavıp kurtulmak istiyor sanki. Ağlamakll bir ses. Boy boy ayakkabı getirip denemijler de sonunda kırk altı numara ayağına tam gelmiş sanki. «Soyle len,» diyor Sarıjın, g5k gözlerinl belerterek. Tekmeliyor. «Konuş ağabey, konu» da kurtul,» diyor yerdeki çocuk. «Duydun mu?» diyor San?ın. cYeter» diye bağırmak isteğiyîe zorlayınea ağzının aralandığlnı anlıyorsun. Ağzının yanlarından akan kan, çenenden gömleğine «ızıyor. «Götürün.» Yero*ekini kapıp «üriikleyerek götürüyorlar. Ardı ııra »ürünen ayakları çuvallarla sanlmış. «Suçunu kabul edecek misin?» İçin geçiyor. Bir uyuyabilsen, bıraksalar da. Bayılıyor gibisin. Suyun içindeki ayaklarında alahildiğins lğne uçlan, ısıran binlerce milyunlarca karınca. «Şimdl gösteririm ben sana arvanın.• Kaldınp yatırıyorlar yere. Ayaklann falakaya bağlanırken. yaşlı sıska kadının j'erdeki kan izlerini, yıne gundelik bir alışkanlık içinde. bir evın içini silerkenki kayıtsızlıkla, sildiğini paspasladıgını goruyorsun. Kırçıl bir önlük var üstünde. Başında kara başortüsü. Yorgun. Memur. Maaşlı. Dar geürli. Doymayan. Kimbilir kim leri güçlükle doyurmaya çalı^an. Aybaşlannı dort gozle bekleyen. Hep borçlu. Siliyor yerleri, yerdeki kan bulaşıklannı. Yıllann verdiği alışkanlıkla. Bird"en beyninde, belle^inin diplerinde, gizlilerinde bir soluk ışık parlıvor. bir karanlık nokta aydınlanıyor: Sabah erkenden, o iki yanı büyük ikasya ağaçlanyla örtülü yojun sağındaki bahçe kapısından giriyorsunuz. Annenin eline sıkı »ıkı sarılmışsın. Soğuk. Büyuk kül rengi İki katlı taş yapı. Bir uzun taş merdivenla çıkılan. Her sabah, gun ağarırken yola çıki yorsurmz annenle. O uzun yolları yürüyerek tuketip o ta? yapıya geliyorsunuz. Sen küçüksün. Altı yaşına daha basmadlğın zamanlar. öğlen yemeklerıni okulda yedirlyor annen. (Devamı var) CİA, MAFlA ve EROİN Dün/a Savaşı, Mafia mensuplarını itibarlı kişiler arasına soktu MAFtA'NIN içine düştügü acıklı durum savaş yıllan sırasında detişmefe başladı. örnefın savaş sırasında Amerika'da doklarda arka arkaya sabotajlar yapılmağa başlanmıştı. îstihbarat yetkilileri bunu önlemek için yer altı dünyası ile temasa geçtiler. Burada karşılanna Luciano çıktı gene. Kendısi hapisteydi ama, adamlan o emir verdiği takdtrda devlet güvenlik servisleriyle işbirliğı yapacaklarını açık açık söylemişlerdi. Luciano kendi adamlarına bu emn verdi. Kısa bir süre içinde doklardaki sabotaj faaliyetleri son buldu. Bunun üzerıne Luciano'yu çok »ıkı bir disiplinin uygulandığı Dannemora haoishanesinden çıkarıp bir ıslâhaneye gönderdiler. Burada sık sık yeraltı dünyasmın ileri gelenleri ve yüksek rütbeli subaylar tarafından ziyaret ediliyor du. Amerikan Mafia'sı böylece güçlenmege başladı. Bir süre son ra Sicilya'da da aynı şey olacak ve müttefık çıkartmasına yardamcı olduklan için Mafia mensuplan itibarlı kişiler haline gelecekierdı. Savaş sırasında müttefikler 1çin yaptığı yardımlara karşılık ol mak üzere Luciano hapishaneden çıkarıldı. Ancak Amerika'da oturmasına da izin verilmiyerek Italya'ya gönderıldi. Burada Sicilya Mafia'sının ileri gelenleri ile temaslara girişmekte gecıkmedı Luciano. Bir süre sonra da uluslararası çapta iş gören büyük bir uyuşturucu madde şebekesinın kudretli yöneticisi haline gelmişti. Artık dünyarun her tarafında kendisi için eroin imâl eden imalâthaneleri, kuryeleri ve satın almmış yetkililer vardi Luciano'nun. Ülkeleri bile satın almıştı. îhtüâl öncesi Küba'sı Luciano'nun merkezlerinden biriydi. En ileri gelen yardımcısı Meyer Lansky, Havana'nın hemen bütün otel ve kumarhanelerine sahipti. Kübalı yetkilileri de satın almışlardı. Uzun yıllar bura>T bir iis olarak kullandılar ve dunjanm dört bir yarundan Küba'ya tasıdıklan eroini kolaylıkla Amerika'ya geçirdiler. Savaş sonrası dönemde, Marsil ya da, Mafia'nın üslerinden biri haline gelmişti. Burada baz morfin eroin haline getiriliyordu ve AmeriRa'ya sevkediliyordu. Uluslararası uyuşturucu madde kaçak çılannın dilinde TürkiyettalyaMarsilya yolu diye bilinen yolun en önemli durağıydı Marsilya. îmalâthaneler Korsikalı çetelerin kontrolündeydi. Bunlar sıyasl partilerle de sıla işbirliği halındeydiler. Bu çetelerle Ö2ellikle Sosyalist Partisi arasındakl ilişld dikkat çekiciydi. Korsikalılar Sosyalist Partisl üyelerıni koruyor ve seçimlerde zor yöntemleri kullanarak bunların kazanmalannı sağlıyor lardı. Komünistlere ise göı açtırmıyorlardı. Savajı izliyen donemde hayat şartlan altında ezilen ve komünistlerin kontroJCnde bulunan işçi gendikalan ne raman bir grev kararı alsalar, karşılarında sosyalistlerle bu Korsikalı gangsterleri bu'uyorlardı. Taraflar arasındaki bu mücadele uzun yıllar sürdü ve Korsikalılar kanun kuvvetlerinin de himayesi sayesinde guçlendiler. Bir taraftan liyasi partilerle işbirliği yaparken bir ta raftan da eroin imaiâtına hız verrfıler. Yaptıklan piı iş biliniyordu ama, kendilerinden yararlanıldıffı İçin g8z yumuluyordu. 1960larda bu durum degişmeJe başladı. Poliı Korsikalı gangs terlera karyı sert davranmaga başlamııtı. Tutuklamalara gidildi. Yakalananlar bazan itiraf larda bulundular. Bunun üzerine Amerikan Mafia'sının ileri felenleri, Avrupa'nın artık clverişli bir çalışma alanı olmaktan çıkmıkta olduğuna kanaat getirdiler. Faaliyet merkezıni başka bir yere kaydırmanın zarnant gelmişti. Bu sırada Luci•no'nun ölümü Mafia için ağır bir darbe oldu. 22 Ocak 1962'de, Napoli hava alamnda kahv* içerken geçirdiği bir kalp krizinden kurtulamamıştı. Aslında gene de talihli sayılırdı. Zira Amerikalılar İspanya'da Luciano'nun üç kuryesini yakalamışlardı. Luciano'nun tutuklan majı da gun meselesiydi. Derleyen: Şevki ADALI Yeni iş alanlan LUCfANO'NUN olümü Amekan ve Sicilya Mafia'larını ser »emletti. Onun örgütleyid gücü olmadan işleri yürütmek kolay olmıyacaktı. Üstelik eroin kaçakçılanna karşı uluslararası çapta bir mücadele veriliyor ve her ulusun polij kuvvetleri lşbirliğine gidiyorlardı. Bu şartlar altında, savaı sonu ddnemdeki faaliyetleri yürütmek kolay değildl. Bunun üzerine Ame rikan Mafia'sının ileri gelen liderlerinden Santo Trafficante Jr. 1968 yılında yeni iş alanlan buimak amacıyla bir Günevdofu Asya geztsine çıkfı ve SaygOD, Hong Kong ve Slngapur'u dyaret etti. Aılmda Trafficante, uyuşturucu maddelerdeo zengin olmak için Güneydogu Asya'yı ziyaret eden ilk Batılı da değildi. Ondan yüzlerce yıl önce Batı dünyasmın «ömürgeci güçlerl; îngilfzler, Portekizliler ve Fransızlar da, aynı yolu lzlemişler ve Güneydoğu Asya'yı kendi aralannda bölüşmüşlerdl. Bunla n Batılı haşhaş tüccarları izlemişti. Bir süre sonra Güneydoğu Asya'da yüz binlerce insan çeşitli uyuşturucu maddelerin tiryakileri haline gelmişlerdi. Bu maddelerin satışından büyük gelirler sağlanıyor, bu gelirler sayesinde Güneydoğu Asya"mn renginlikleri işletiliyor ve bundan saglanan kazanç sömürgecl ülkelere akıyordu. Simdl Trafficante de aynı yolu izlemeğe hazırlanıyordu. Bir tek farkla tabii. Trafficante'nin amacı. Asya'da üretilecek uyuşturucu maddeleri Asyalılara satmak degil, Avrupalılara ve Amerikalılara satmaktı. Bugün Güneydoğu Asya'da eroin üretiminin büyüJc bir artış kaydetmesi, Batı dünyasmın bu bölgeye 400 yıldır yaptığı müdahalelerin bir sonucudur. îlk kez 1500 yıllannda Avrupalı tüccarlar esrar içmeyi Güneydoğu Asya halklarına öğrettiler. 1700 yıllannda ise İngilizlerin Doğu Hindistan Kumpanyası dünyanın en büyük uyuşturucu madde satıcısı haline geldi. Bu sirket uyuşturucu madde kullanma alışkanlığını Çin'e «orla aoktu ve ytız binlerce Çinliyi bu maddelerin tiryakisi ha line getirdi. 1800 yıllannda artık Güneydoğu Asya'daki her Av rupa sömürgesinde binlerce esrar tekkesi faaliyet halinde bulunuyordu. Avrupalıların gelişınden önce uyuşturucu maddelerin na olduğunu bile bilmeyen Asyalılar, artık bu maddeler olmadan yapamaz hale gelmişlerdl. Milâttan sonra 700 vıllannda Araplar haşhası Hindistan'a getirmişlerdl ama, Hintliler bunu sadece hastalıklann tedavısınde ve çok sınırlı olarak kullanıyorlardı. Avrupahlann gelişinden sonra her şey defiişti. Güneydojhı Asva ülkeleri uyuşturucu madde müotelâsı insanlann yuvası sayıldılar. Ingiliüler, uyuşturucu maddelenn sınırlan içine sokulmasmı 'stemiyen Çinlilere karşı ünlü Afyon Savaşını bfle vermekten kaçınmadılar. Gösterdikleri gerekçe de. Çinlilerin ticaret öz> Eürliigünü kısıtlamağa kalkışmalan idl. Sflmüreeci devletlerin kolonüerinden lROOIerde sağladık lan gelirin yüzde 401 afyon v« bundan üretılen maddelerin satışından sağlanıyordu. Sadece bu rakam, uyuşturucu madde alıskanlığımn Güneydoğu Asya'da ne duruma geldiğini göstermeğe yeterlidir. Afycn üreUminin merkezl ise Çin olmuştu. Diğer Güneydoğu Asya ülkelerine göç eden Çinliler veya Çinü tüccarlar gelirken beraberlerinde afyonu da getiriyorlardı. Burma ve Çin Hindi'ne afyon kullanma alışkanlığı böylece hızla j'ayıldı. Tayland da yikasını bu dertten kurtaramadı tabii. Y A R I N : ALTIN ÜÇGEN DİŞİ BOND MALKOCOĞLU yazan veçizen.Ayhan BAŞOGLU TİFFANY JONES MÜVLE CBtrTEKI JÎ3MM Ş&NA i GARTH P^k GuPTU'ıN TEO'E ftayrau.iONj,BUEA Dr. AZî Z Ç SEl ORTUflcüî ve THAVMA1OLOJÎ Osmanbev H&ıaskârgazi Cad 279/1 seflel Apt I'el: 47 4V Cumhuriyet 2818 450 900 Ton Dolamit Almacaktır SELÜLOZ VE KAGIT FABRİKALARI İŞLETMESİ GENEL MÜDüRLÜGO IZMtT Işletmemizm 1974 yılı thtiyacı olup şartnamesi evsafında 450 900 ton dolamit «atın almacaktır. Teklifler % 7,5 gecıci teminatİH bırlikte 18 Nlsan 1974 Pazartesı günü saat 17.00'ye kadar tşletmemizde bulundurulacaktır. Evsaf sartnamesl Genel MüriürlüğümCı, Izmır ve Istanbul Alıtn Satım Müdurlükleıimlz ile Ankara Büro Müdürluğümüzden bedelsiz olarak temin edilebilir. Postadakı gecıkmeler rlıkkate alınmayacaktır. Işletmemiz işbu ihaleyl yapıp yapmamakta, diledi{ln« yapmakta veya bölmekte lerbettür. (Basın: 13107/2810) 8 Nisan K. Evvel 15 Güne» Ogle İlctndl Aksam T»'sı Irosak TAKVİM Ruml 1390 Mart Hlcrl 1394 6 31 13 1« 16 55 19 41 21 !6 4 50 Acentelik ve Bayiiik Verilecektir Kurumumuzun îstan'ouJ'dakı C'OCUK Maruası iabnkasmda imâl edilen mamarun D Ü Ğ U ANAUOLU Ü A K A . DKNİZ BÖLGESİ ve GÜNEYDOĞU ANADoLlJ'dakı Vılâyetler iie StPAS ve cıvanndaki Vllâyet'erde: Eczanelere sabş için acentelik Eczanesi olrr.ayan kasaba ve köyıeroekı oakKailara satışı için bayilık veriiecektlr. Seçim esaiına göre verılecek acentelij< re laniilt De ilgııenenlenn Kurumumjza müracaatla şartn»'ne temın et melerı ve katı müracaatlannj 22 nisan 1974 aksarmna kadar yapmaları rıca olunur.. TCRKİYt SÜT ENUÜSlHİSt Klrtt'MU Ataç 6on&n No 72/3 Yenısemr / ANKARA 13123 2808 > 2« 10 5 9 12 1 9 52 36 15 00 35 11 KAVIP 34D.F469 plâkalı arabamın ruhsatını kavbettim Yenısini alacağırndan bükümsüzdür. Alâaddln KÖKSAL Cumhuriyet: 2825
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle