16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 12 Şubat 1974 slmda Demirel, hiç bir zaman bir gerçek iktidar, bir gerçek ıktidar lideri, bir gerçek Başbakan olmamıştır, olamamıştır. Şimdi de, bir gerçek muhalefet, bir gerçek muhalefet lideri olmaktan uzak düşmüştür.  Olaylar ve görüşler Bu yargıya, ilk muhalefet sözcülüğünü yerine getirirken hâlâ sanlıp kaldığı temalan, bu temalan ileri sürüş üslubunu d'eğerlendirerek vardık. Gördük ki, hâlâ ve hâlâ, kitlelerle Ciddi bir bağ kurmamakta sürüp gidiyor. Kitlelerin bekleyişleri ile kendini özdeşleştirme siyasal zorununu yerine getirmeye yabancı kalmakta dayatıyor. Yeni sosyal uyanışın ve gelişım gereksinmesine yeni bir algı (idrak) ile karşılık ararna gerçekçiliğine aykın bir noktadaki çabalarını sürdüriiyor. O. zaten kitlelerin içinde yetişmemiştir. Bir tıürokrasi teknokrasi içinde yetişmiştir. Teknokratlığı çok üstün idi. Bu yüzden başanlı olmuştu. Fakat daha yaşamının o altm çağında büe, «siyasal algudan yoksundu. Onun içindir ki, üstün teknokrat yeteneklerini, bir parüzanlığın köleliğincfen kurtaramamıştı. Bu yÜ7den de Celal Bayar gibi şef yönetkeni (bir şef tarafından yönetilen) kimsenin belleğinde «şu bizim eski Su Işleri Müdürü» izinden daha derin bir «devlet adamı» Izi ve ağırlığı yaratamamıştı. lyi bir bürokratteknokrat olmasına karşın, kitlelerin içinde yetişmişlikten gelen bir siyasal kıvamdan. yoksundu. Bu yüzden «devlet» düzeyine bir türlü ulaşamamıştır. Orada hep, iğreti şişinmelerin mizah görünümünü verip durmuştur. Kitlelerin İçinde yetişmediği için, kitlelerin lçlncfen de gelmemiştir. Bir yabancı firmanın etkeni altından fırlamıstır. Uluslararası sermayeciliğin kolundan gelmiştir. Bürokrattekrvokratlıkta işe yarayan ezberinde sayı tutma yeteneği, ancak ciddi siyasal eğitimi olmayan ucuzcu politika arkadaşlarının gözünde ona bir itibar getirmiştir. Yerel şive sevimlüiğine sığınan babacan davranışı, kitlelerle bir düzeysel diyalog kunnada işe yarar gözükmüşse de, mizahçılar kısa süre içinde, bu yeteneğin ipliğini pazara çıkarıvermişlerdir. Onu kullanışsız kılmışlardır. Takkeli namazhk giyiml. evinde her sabah Kur'an okunduğu öyküsü, ciddi Müslümanlarca bir ayıp sayılmıştır. Yobazlarda da bir inanış uyandırmamıştır. Saptmlmıs bir mantığa dayalı cerbezesi, etrafındaki emir kulu bürokrat basamaklannı şaşırtmışsa da, bu mantıgın bilitnsellikten yoksun yanlışları, gerçekler tarahndan yere çalınıp durdukça, kendisine dönen bir silâh görevi görmüştür. Muhalefetteki Demirel Prof. Bahri SAVCI Ve bSylece, ç»ğ degişimi yaşayan ülkemizde, bir serüvenli ve acılı geçiş evresinin istediği gerçek lider olgusundan, cesaretinden yoktun bir «tip» olmaktan ileri gidemeraiştir. Kendisine özgü görüşleri olmuştur. Fakat bunlar, hazmedilmemiş bir liberalizmin artıklan olarak kalmıştır. Bunlar, içeriği olan bir düşün örgüsü teşkil etmemiştir. Böyle sağlam bir düşün temeline dayanmadığı için de, bu görüşler, ona sahip olan Demirel'de bile, kuvvet ve cesaret kaynağl teşkil etmemiştir. O yüzden Inönü'nün bastırdığı iki ayaklanma girişimine bir katkı getirememiştir. Bu cesaretsizliği, înönü'süz kaldığı zaman da, şapkayı alıp sıvışıvermekten başka çıkar yol görmemiştir. Demirel'in bu serüvenli ve acılı geçiş evremizde gerçek liderlikten ve Başbakanlıktan uzak düşüşünün daha tümel bir açıklamasını da yapabiliriz: Çağdaş yeni kapitalizmin gerçeğine aklı ermeyen; ve, onun ülkeselliğe indirgemesini bilemeyen; bu yüzden, kendi koşullarından taşıp bozuluşan, iç ve dış sömürülerin sistemi haline dönüşen bir zümreci birikimleşmenin siyasal grubu olan partisinde gerçek bir siyasal güç olma dinamiği, bir gerçek siyasal örgüt olma sosyolojisi yok idi ki, o kendi içindeki Demirel'i de, gerçek bir lider yapabilsin... Kaldı ki Demirel'in oraya gelişi de içerden değil. dışardan etkilemeiteleme dinamiği ile olmuştur. Onun için aslında, Demirel, hiç bir zaman bir gerçek iktidar, bir gerçek Başbakan olamamıştır ki, şimdi de bir gerçek muhalefet lideri olabilsin dememiz, bir abartma teşkil etmeyecektir. Bununla birlikte, o, iktidardayken, kimi temel görüşlerden yoksun da olmamıştır. Bu temel görüşler, kapkaççı yöntemlere dayalı bir sağlıksız kapitalizm ve bunun sonucu, bir sağlıksız büyüme ile llletli bir sanayileşmeye yöneliş getirmiştir. Bu yüzden de 1973 seçimlerinde yere çahnmıştır. Fakat buna karşın, o, hâlâ ve hâlâ, bu sağlıksız kapitalizm ve onun allerjiler uyandırma yönteminden ileri gidememektedir. Böylece o, iktidardayken Türkiye'nin çağdaşlaşma sürecine ne kadar uzakta ve yabancı kalmış ise, şimdi de, bu çağdaşlaşmanın kendisini muhalefete getiriş olayını kavramaya o kadar uzak kalmaktadır. Bu yüzden de gerçek bir aramanın sahibi olan bir muhalefet örneği vermekten o kad'ar uzağa düşmektedir. Şöyle ki: 1973 sonbahar seçimleri, Türkiye'nin çağdaşlaşma sürecinin bir yeni evresine geçiş kapıpını açmıştır. Demirel. hükümet programınn yaptığı ilk eleştirisinde bu yeni evreye, kendi partisince yapılması gereken yeni yaklaşım bıçimini gösterememiştir. Bu yüzden, bu eleştirisinde de, yine eskiden temsil ettiği antisosyallesmeci akımın adamı olarak kalmıştlr. Bu tutumu ile, yine, değişmenin karşısında yer almıştır. tnsanı • aileyi • sosyal kategorileri bağlayan, sosyal. kültürel, ekonomik bağlardan arıtlanmayı (libere olmayı) yine reddetmiştir. Yine tutuculukta mıhlanıp kalmıştır. Bu tutaculuğunu da «liberal politikacı» görunümü ile örtmeye uğraşmıştır. Çünkü muhalefet lideri olarak yaptıgl bu ilk resmi eleştiride. liberal politikacının kullanacağı «özgürlük» temasınm gereği olan «eşitlik» ve «güven» temalarına yan çizmiştir. Sosyal ve ekonomik görüşlerini «mülkivet» temasından öteye dayatamamıştır. Bu mülkiyeti, liberal felsefenin. bile bir «kamu yararı» prensibi ile düzenleyerek «halk yararı» sonucuna götürdüğünü bilmezlikten gelmiştir. Liberal felsefe yanlıhğını: bu felsefenin bile bugün kabul zoruncfa olduğu «eşitsizlikleri gidererek özgürlüğe ulaşma» görüşü ile payandalandınltnanın karşısmda yer almıştır: Yüksek Sğrenlm kapılannı kapkaççı bir düzenin beceriklilerinin ötesinde kalanlara da açma diieğinin karşısına çıkmıştır. Ekonomik düzeni, kapkaççının sömürüsünden uzak tutacak, üretici yararına doğrultacak protokol ve hükümet programının düzeltmelerini istememiştir. Ekonomiyi halklaştırmanm karşısına çıkmıştır. Feodal bir toprak rejiminı düzelterek, insanı aileyi • sosyal kategorileri • eskillikte sürüp gelen bölgeleri, sosyal ve ekonomik açılardan arıtlayacak (libere edecek) bir yeni düzen aramaya karşı. sosyal yükümlülük tanımayan bir mülkivet temasını ileri sürmekten öteye geçememiştir. Bu hükümete karşı ileri sürdüğü ilk resmi eleştirisindeki tutumu ile göstermiştir ki: Özgürlük sosyal barış ilışküerini, hâlâ ve hâlâ bir demokrasi ve düzen soyutlamacılığı içindv? kavramaktadır. Bu yüzden de özgürlüğün kitlenin sosyal • kültürel siyasal oluşumunu kavrama ve bu olusumu irdeleyerek eleştirme olanaklarına kavuşması yönünde yeni boyutlar kazanmasından korkmaktadır. Onun İçin, hu yeni boyutlar vaitlerini zararlı saymaktadır. Bu vaitleri ckomünizme varır» gösterme çabası içine girmektedir. Böylece, ülkede, bir allerji yaratıp, bu yol ile özgürlüklere yüklediği kısıtlamalan sürdürmek istemektedir. Bir yandan bövLe özgürlük kısıtlamacılıgı yaparken, öte yandan demokrasiyi de daraltmacılığa uğratmaktadır. Demokrasiyi, düşünceye ve davramsa yeni boyutlar açmanın sistemi degil, kendisinin palazlandırdığı simdiki zümresel egemenlik temeline dayalı statükonun korunmnsı için bir sınırlama ortamı olarak ele almıştır. Bir tek tümce ile özetlemek gerekirse: Demirel, muhalefet lideri olarak parlamento kürsüsüne çıktığı zaman, bize yine değişmemiş ve değişme istidadı kazanmamış bir politikacı olarak gözüktü. özellikle sosyalciliği, büyük boyutlu özgürlükçülüğü, halka yaygm ekonomik büyümeciliği hazmetmeye elverişli olmayan felsefesinl gözden seçirip, yerd zorunlara Röre yeni bir AP üslubu yaratmaya ehliyetli olamadığını belli etti. Böylece daha bu ilk eleştirisinde. kendi muhalefetinin niteliklerini belırtmiş oldu: Bu muhalefet, değismeciliğe karşı bir muhalefettir. Öz gürlük boyutlanmalarına karşı bir muhalefettir. Ekonomiyi halklaşhnnaya karsı gelmiş bir muhalefettir. Ve bu yüzrien bu muhalefet rfaha şimdiden verimsizliğe mahkum olmuştur. Ne yazık... Bir Açıklama O kurlanmm sanırım dikkatinden kaçmamıştır, bu köşede çeşitli sorunlara değinirken, iki konuya oldukça uzak aurdum. Bunlardan birincisi genel aftıı, JuncUı işkence. Hiç K\.şkusuz bu tutumun bir nedenı vaı. Sekizon yıldır sürekli olarak duruşnıalara giriyorum ben, savcıiıklara çağrılıyorum, sorgu yarsıçıan Karşısına çıkıyorum Davalann biri bıtmeden öteki açıiıyor. Tutuklam'a ve gözaltına alınma olaylannı okurlar:m biliyorlar ama, jşin bir de şu yanı var: Ağırlaşmıs oava dosyalaıı üsrüne çalışmak, sorguları savunmaları hazırhanak... Hoş birşey degü bu; yıllardan ben tıer gün: Mthkum olacak mıyım? Tshliye edılecek miyim? Tutuklanacak mıyım? Beraat eaecek miyım? diye tesbih çekmek tnsan ne denli mümın olsa biraz can sıkaı. Ne var ki bu yazıda amacım, içinde bulunduğum durumdan yakınmak değildir. Bu köşede kişisel vakınmalara yer olmadığını okurlarım bilirler. Yaşadıgımız aönemde yazarlığın bedelı böyle ödenecekse niye otunıp j a k ı n a yım! Üstelik yalnız benim başım dertte değiı kı! Türkiye' de her ileri düşüncelı vatandaşın çektiği çeşitli zahmetler var. Hi;m mahkemeye mahpushaneye düşmek de şart degil. ><er özgürlükçü kişi. Kendir.e göre bir çılenın yumasinı sarıyor. Bu nedenledir ki yakınmak aklımdan geçmez. Mademki önümüzde tek bir yol var; o volun zahmetınden sıksık söz açmak insanı gereksiz övünmeıere de götürebiür. Benim diyeceğim başka şey... Sekizon yıldan beri gırdığım davalann hemen hemen tümiinden beraat ettim, ama birçoğu vürüılükteair. yargıtayaadır; hatta Dirkaç hafta önce, 1971'de yazıln.ış bir yazınrian ötiirü tlk kez savalığa çağnldım. Bu durumdayken ben, genel al için DU kösede vayım p baria nedense aykın geldi. Kibette içeraekilerı uışarıya çıkaracak. acılara son verocek, özlemleri dindirecek bir genel affı isterim; ama bu p.ffa ben de gireceğim için üstüne »itmeyı eereksız 'jördiim Zaten özgürlükçü yazar arkadaşlanm bu konuda en güzel ve mannklı vazıları yazdılar, yazıynrlar Şimdi gelelim işkenceye... Bu köşede işkenceden de yeterince söz açılmadı. Açıldığı zaman daha çok soyutta kalındı. Çünkü benim sanığı bulunduğum Madanoğlu Davasında işkencenin önemli bir yeri var. Kendi hesabıma ben de işkence tezgâhından geçtim. Bunun içindir ki gazetedeki köşemi ilgili bulunduğum bir davanm dengesine etkin biçimde kullanmak istemedim. Hukuka, yasalara ve yargüandıeım mahkemeye saygı olsun istedim. Ama ben konuşmadım da ne oldu? Asıl susması gerekenler; yasalara, mahkemelere, yargıçlara birincil derecede saygı göstermesi gerekenler; gazete sayfalarında bülbül gibi öttüler, ötmekte devam ediyoıiar. Madanoğlu Davası için tutucu gazetelerde ne yayınlar yapıldı! Neler söylendi Piyasaya neler sürüldü! Yargılamaya etkili yayın yapmak yasalarımıza göre yasaktır ve bu tür yayın yapanlar hakkındn savcdıklar kovuşturmaya geçmekle görevlidirler. Ne var ki bu yayınlann hiç biri için kovusturmaya geçilmemiştir. Adaletin kılıcı önünde bizim boynumuz kıldan incedir ama; bu kılıç tek yanlı mıdır? Ahvali âleme baktıkça bazı durumlarda adaletin kıhcıyla nalıncı keserini birbirine karıştıracağım geliyor. Öylesine bir tek yanlılık var uygulamada. Şunu da herkesin iyi bilmesini isterim ki yapılan yayınlann bence on paralık değeri yoktur. Ben okurlarımın af ve işkence konusunda yoğunlaşan mektuplarına bir karşılık olsun diye bu açıklamayı yaptım. Yaptım, ve ?imdi düşünüyorum: Belki de gereksiz bir dikkat ve saygıydı benimki. Zira tarihin lâğım çukurunda şimdiden kurbağalama yarışma çıkan mevtaları gördükce. insan ünlü hikâyedeki derviş gibi dilinin altındaki baklayı çıkarmak istiyor. YABANCI KlŞt ve ŞiRKETLER Servet ALTUNAY Anadolu Bankası tdare Meclisi Üyesi macımız yabancı sennaye ve teknik yardımlar konusunda eleştirmede değil, Türkiye'ye iş yapmak üzere gelen ya da şııbe açan yabancı firma ve şirketlerin tutumundan, kanunlarımıza rağmen imtiyaza yöneîen çaba ve eylemlerinden söz etmektir. Bunu öncelikle belirttikten sonra asıl konuya girelim: Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu ile silinen kapitülasyon lekesinin tekrar görüntüye kavuşması elbette mümkün olmamak gerekir. Gerekir amma, yabancı gözüyle Tlirkiye're hilâ eski açıdan bakılmasını kesinlikle önleyememiş, eski geleneklerin kalmtısını tamamen ayıklayamamış bulunuyoruz. Uygar teknoloji, bilimde ve teknikte dayanışmayı gerektirdiği gıbi dünya ekonomisi de karşıhklı yardımlaşmayı zorlınlu kı'maktadır. Bu nedenle, yurdumuza bilgi, teknik ve sermaye gücü girmesi kanıksanacak bir durum değil, aksine fay ^ dasına inanılmak gereken bir olaydır. Nitekim bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti kanunları, kendi vatandaşlarına verdiği haklardan fazlasını yabancılara vermemiş, yükledigi gereklerin eksiğini onlara tanımamıştır. Ancak, herhalde kapitülasyonlardan kalma bir iç dürtüsü ile olacak ki. Türkiye'ye iş yapmak için gelen ya da çağrılan yabancı ki?i ve firmalar, Türkiye'de bir TUrk için zorunlu kayıtlardan azade kalmayı, vecibelerinde daha bağımsız, borçlarmda olanak buldukça kaçamaklı olmayı sonuna kadar denemekte ve başarılı da olmaktadırlar. Ekonomik düzeyde iş bağlantılarına ilişkin kanunlara kesinlikle uyulmak zorunluğu vardır. Çünkü bu tür mevzuat karşıhklı hak ve çıkarlann duzenlenmesiyle ilgilidir. Bir tarafın savsaklaması, kesinlikle öbürünün zararına yol açacaktıı Her kim olursa olsıın, işveren durumunda işçiye, müteahhit ise bağlandığı yere karşı sorumluluklar ile yükümlüdür. Düzenleyici kanunlara uyumsuzluk, elbette ki sorumluluktan kurtulmaya yo! açacak ve bu da hak ve borçların kaybına neden teş kil edecektir. Yabancı kişi ve firmaiann Türkiye'de iş yaparken tutumları; kendilerini dalıa bir başka nitelikte sayma eğilimi içinde olarak, mümkün olduğu kadar formel kayıtlardan uzak kaiabilme yönünde oluyor. ömekleri. sayılamayacak kadar çoktur. Bir crnek göstermek gerekirse, henüz işlerin başındaki eylemlerden söz etmek yararlı olacaktır. Şu suretle ki, Türkiyede (Ticari İşletmeler) başta Türk Ticaret Kanunu olmak uzere, ilgisine göre çeşitli mevzuat içinde, hukukî koşullara bağlanmıştır Kanunsal ikâmetgâh kurulması, firma adı ve yönteminin ticaret siciline kaydedilmesi, resmen ilân olunması sermaye getirme mecburiyeti gibi.. Türk vatandaşı olmak ya da yabancı uyruklu bulunmak bu koşullara uymakta farklıhk yaratmaz. Karşılığında, daha açık bir deyimle ujoılmaması halinde cezası bulunan bu gibi hükümler. ticari çabaların güvenlik için de yürümesi, hem kişilerin birbirleriyle ve hem de devletlo olan ilişkilerinde kanunsal yöntemin sağlanması için konulmuştur. Tekrar edelim ki, yabancı kişi ya da firmaların bu koşullardan azade tutulacağını veya bağımsız olacaklannı gösteren hiç bir ayrıcalık kanunlanmızda yer almamıştır. Öyle olduğu halde, bugün yurdumuzda çalışmakta olan ve bazısı milyarlarca liralık teahhüt işi içerisinde bulunan yabancı firmalardan Ticaret Siciline kaydmı yaptırmamış olanlar vardır. Bu sorun önce şunun için çok önemlidir ki yabancı kişinin, işçisine karşı, sözleşme yaptığı üçuncü kişiye karşı yükümlülükleri anlaşmazlık yönüne dönüştüğünde, davacı ya da davalı safında gözükmesi gerekecektir. Bunun için tebligat yapılacak adres gerekli. ticari ikâmetgâh bulunması gerekli. Firma kimdir, kim temsil ediyor, husumetin yöneltileceği yer neresidir? Yabancı kişi ya da firmaların yukarıda anılan tutumlarından dolayı hakkını arayıp, alamayanlar çoktur. Vergi Dairelerinin tesbit edemediği, Sosyal Sigortaların bulamadığı, Toplu Sözleşme aktine mecbur kalmışlarsa anlaşmazlık halinde kanuni mercilerin çağıramadığı yabancı kişi ve firmalar saymakla bitmez. Gün gelir. iş sona ermıştir, yabancı tasını tarağını topiamış, geldiği yere dönmüştür. Konunun, memleket döviz politikası yönünden de önemi büyüktür. Müteahhit firma milyonlarca liralık döviz transfer ettirir. Aslmda bunlann transferi mevzuatımıza göre mümkün değildir. Yabancı şirketler sorunu yukarıda özetlemeye çalıştıkianmızdan ibaret değildir. Bunlar, söze başladığımızda belirttiğimiz üzere, konunun yabancılara farklılık getiren kısımları. Daha açık bir deyimle kapitülasyonların örtülü biçimde devam ettirilmek istenmesinin belirtileridir. AFRİKA'DA KÜLTÜR DEVRİMİ! frika'nın birçok ülkelerinde bir kültür devrimi moda sı var. Bunun Kızıl Çin'de kı kültür devrimi ile hiç bir ilişkisi yok. Sömürgecilik çağmdan kalan birçok yöntemlere savaş açılıyor, Batı uygarlığınm yerini alacak bir Afrika uygarlığına yo nelmek amacıyla eski geleneklerin canlandırümasına çalışılıyor. Zair denen eski Belçika Kon gosunda ve onun komşusu eski Fransız Kongosunda son yıllarda bunun çeşitli örneklerini gördük. Şimdi de, Fransız sömürgeciliğinin en güçlü sayıldığı ül kelerden biri olan Çad"ta yeni bir kültür devrimine girişildi. A A GERİ KALMIŞ ÜLKELERDE, «DEVRİM» YAPTIĞINI SANAN BAZI İKTİDAR SAHtPLERt, HALKI GERtCİ EYLEMLERE ZORLUYORLAR. VE BUNUN ADINA «KÜLTÜR DEVRÎMÎ> DÎYORLAR. Hıfzı TOPUZ yor buna. Devrim bunun neresin de? İlkel yaşam koşulları altın da ortaya çıkan kara înançlara animızme dönüş mü devrimcilik? Afrika'da, yeni sömürgecilik düzeni içinde devrımie gericilik birbirine kanşıyor zaman zaman. En geri akımlan devrim cilik diye yutturarak halkı uyut maya kalkıyorlar. Sömürü düze nini bunlarla sürdürmeye çalışıyorlar. nen Afrika geleneğinin yeniden ^an'^^^vr'lpra^ırn ilân etti.., Nedir t u «yondo»? Afrika'da *, Bunun. çeşitli ö ^ n l e r i var. .Tfm^^trVtf'^Sf 'VKrnpripn ön"ÇUnfcü Ç«Tta hiş M * . ı « 4 ce ilkel ve geleneksel bir eğitim mokratik bir düzen kurulamadı. görürler. Sünnet çağmdaki çocuk Sömürge yönetimiyle çok sıkı lar kabilenin veya köyün gelebir işbirliği yapmış bir devlet neklerine göre bir yerde toplabaşkanının büyük baskılarla yönır, bir iki hafta çok sıkı bir nettiği bu Ulkede son yıllarda kamp yaşamına sokulurlar. Acıkanlı ayaklanmalar oldu, iç saya dayanmayı, yorulmadan çalışvaşlar çıktı. Çad hükümeti anmayı, giz saklamayı, büyükleri cak Fransız askerlerinin yardısaymayı öğrenirler. Kabilenin mıyle özgürlük akımlarına karşı tannları ve atalann ruhları tanıkoyabildi. Birçok ülkeler Çad"tılır kendilerine. Toplumun uydaki olaylan protesto ettiler. î ç guladığı töreler, yasalar, kurallar te ve dışta günden güne bütün anlatılır. Sonra çocuklarm yüzgıicünü yitirmekte olan Çad hülerini, kollarını, sırtlarmı, karmkümeti işte bu sırada bir küllannı çizerler. Kabile veya köy tür devrimine girişti. Amaç, Babaşkanlarının, yaşlılann ve fetiştı uygarlığınm biçimdeki etki çilerin yönetiminde büyük törenlerine karşı savaş açarak ulusal ler düzenlenir, kurbanlar kesilir, duyguları desteklemek ve söateşler yakılır, sulara girilir, gemürgecilikle savaşıyormuş gibi leneksel içkiler içilir ve küçükler görünerek halkın sempatini kaböylece topluma katılmış olurlar. zanmaktı. Ama sömürgeciliğın Her yerde gizli olur bu törenler. ekonomik ve politik alanlardaki Yerliler kendi aralarına yabancıetkilerini ortadan kaldırmak hiç ları sokmazlar. Geçenlerde Dahode söz konusu değildi elbette. mey'deki törenlerle ilgili bir filra Kent ve sokak adlan değiştirilgösterildi Paris'te. «Vodu» adlı di. Çadlılar Afrika uygarlıklarıbu filmde geleneksel törenlerin na yönelerek kendi geleneksel bütün korkunçluğu ve ilkelliği ordeğerini araştırmaya koyuldular. taya çıkıyordu. Dahomeyliler protesto ettiler bu filmi. «Yalan. uyDevlet Başkanı Tombalbaye durma» dediler, hiç bir beyaz kageçen yaz sonu toplanan parti tılmaz bu törenlere. Hele film kongresinde «Çadlılık» eyleminin çekmek ne demek? Afrikalılara bile film çektirmezler. Sahtecibaşladığını ilân etti. lik...» Senegal Devlet Başkanı SengMüslümanhğın ve Hıristiyanhor bir zamanlar «negritüd» (zenciük) denen bir düşünce »•••••••••••••»•»•••• ortaya atmıştı; Tombalbaye de DOKTOR bundan esinlenerek «çaditüd» eylemini ortaya attı. Çadlılığın TARIK Z. KIR'ÎAKAN Hıristiyanlıktan ve İslâmlıktan Deri, Saç ve Zührevi önce doğmuş bir uygarlık olduHastalıklar Mütehassısı ğunu öne sürdü. Sömürgeciliğin Istiklâl Cad. Parmakkapı ortadan kaldırdığı geleneksel Çad No: 66 TEL: 44 1 Î3 0 şeyhliklerinin kültür devrimi ile yeniden kurulmasmı istedi. ••»•••••••••»•••••• Bunun yanı sıra da «yondo» deCumhuriyet 1223 Dinin, inançların ve söylencelerin (efsanelerın) çok önemli yeri var bu ülkelerde. Yoksulluk ve bılgisizlik içindeki kitlelerin dikkatini başka yerlere çekerek lığın yayıldığı ülkelerde bu kara gerçek hoşnutsuzlukları unuttur inançlarla uzun yıllar savaşılmak istiyorlar. Bir takım diişmış ve geleneksel törenler de manlar yaratıyor, onlarla savaşı çok gizli düzenlenmiştir. Ama yorlar. Oysa gerçek düşman kim, dinlerin etkisine ve sömürge yöne belh değil. Yönetıciler büyük batiminin baskılarına rağmen vazşarılar kazanıyorlar olmayan geçilmemiştir bu törenlerden. düşmana karşı. Yeni eylemler ortaya atıyor, halka bu eylemDevrim Bu mu? lerin heyecanını duyuruyorlar. Gelelim Çad'a, orada da Hıris Bir cezbe havasına giriyor toptiyanlığm bütün etkisine ve bas lum. Gerçekte dinlerin ve inançkısına rağmen zenciler sürdür ların yeri gelişmiş ülkelerdekinmüşlerdir kendi geleneklerini. den çok değişık. örneğin SeneBağımsızlıktan sonra kurulan gal'de halkın yüzde 95'i MüslüÇad hükümeti bu çeşit törenleri man. Islamlık günden güne güçyasa dışı saymıştı. Ama şimdi leniyor. Bütün kentlerde ve köy işte kültür devrimi ile Çad'ta ye lerde camiler yapılıyor. Kur'an ni bir dönemin başladığını gökurslarıyla çocuklar Arapçayl rüyoruz. Devlet Başkanı bütün ve Arap harflerini öğreniyorlar. halkın «yondo» törenini uygulaAma Devlet Başkanı Senghor Ka mak zorunluğunda oldugunu itolik, müslümanhğın gelişmesin lân edince, başlamışlar bütün den hiç de kuşkulanmıyor. Onun memurlara, öğretmenlere sorma da çıkarlan var bu gelişmeden. j a «Sen yondo'dan geçtin mi, Gabon büyük çoğunluğu ile geçmedin mi?» Yani «Sünnetli Animıst, yer yer Hıristiyan ve misin, değil misin? Namaz kılar Fransa'ya çok bağlı bir Afrika mısın, kılmaz mısuı? Oruç tuülkesidir. Yakın yıllara kadar tar mısın, tutmaz mısın?» gibi tek Müslüman yoktu Gabon'da. bir şey. Yondo'suzlar kamplara İki ay önce Afrika gazeteleri gönderiliyormuş bir süreden beDevlet Başkanı Bongo'nun Müsri. Bazı devlet dairelerinde bu lüman oldugunu büyük başlıkyüzden kimse bulunamaz olmuş. larla ilân ettiler. Bongo neden Yondo'ya uymayanlar bütün sikatoliküği bırakıp Müslüman olyasal haklarını yitirerek kendi köylerine sürülmüşler. Bu inanç du? Kolay değil bunun gerçek nedenlerini bilmek. Ama böyle ların gerici bir eylem oldugunu işte. Gerikalmış ülkelerde bu iş anlatmaya kalkan yabancı Proler böyle oluyor. testan din adamlarma «kovulursunuz Çad'tan» demişler. Yerli din adamları ise hiç ağızlannı açamaz olmuşlar. Bir iki kişi Aylâ Arunan (Erdal) Yondo'ya Karşı koymaya kalkile mış, bir gece yarısı alıp götürmüşler: gidiş o gidiş. Erol Erdal İşte geri kalmış ülkelerde geleneklere dönüş ve kültür devrimi! Gerçekte bu. devrim değil, gericilik. Tutucu ülkelerde gericiliğe «devrimcilik» adı veriliyor, «öz kaynaklara, kutsallıklara, geleneklere dönüş» deni11.2.1974 Evlendiler Kadıköv MUİ KUJmilüGMIHI 2.kitap: SOVYET DEVRİMİ KARSISINDA TÜRK DEVRİMİ çıktı Genel Dagıtım: Tekin Yayınevi, Ankara Cad Istanbul Cumhuriyet 1235 VEFAT Merhum Müderris Filibeli Hacı Ahmet Çevdet ve merhum Haıice Zülfikâr Yörükoğlu'nun oğlu, Mulaharet Yörükoğlu ve Şabiha Fotozoğlu'nun ağabeyleri, Mustafa Fotozoğlu'nun kayınbiraderi. Faiz. Sami. Semiha, Mükerrem, Ömer Yörükoğlu, Semahat ve Adnan özet'in amcazadeleri, Nihat ve Niyazi Artunkal'ın teyzezadeleri. Mutena Ülkü, Beyhan ve Kadir Tunç, Rezzan ve Ayhan Karapars'ın dayılan, Yüksek Ticaret Mektebi eski hocalarmdan ve Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu uzmanlığmdan emekli MEHMET ATIF YÖRÜKOĞLU Cumhuriyet; 1226 Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 13 Şubat Çarşamba günü öğle namazmı müteakip Fatih Camiinden kaldırılarak Edirnekapı'daki aüe kabristanuıa defnedilecektir. AİLESİ Cumhuriyet 1232 İik Seririin 2.,Kitabı MRİH CEVDET ANDAY Pendik Belediyesi Başkanlığından 1 Belediyemizde mevcut muhtelif hurda pik ve demlr ile malzemeler kapalı zarf usulü üe ayrı, a y n veya birlikte satılacaktır. 2 Muhammen bedelleri 131.350,00 üra olup geçid teminatı 7.817,50 liradır. 3 İhaleleri 1.3.1974 Cuma günü saat 15.00 de Pendik Belediyesinde Encümen huzurunda yapılacaktır. 4 Taliplerin 2490 sayılı kanuna göre hazırlayacaklan teklif mektuplarını ihaleden bir saat evvelme kadar makbuz karşılığı Belediye Başkanlığına verilmesı şarttır. 5 Postada vaki gecikmeler kabul edilmez. 6 Daha fazla malümat almak ve şartnamesi İle hurdaları görmek isteyenlerin Belediyemize müracaatlan ilân olunur. CBasın: 10922) 1213 T. M.M.O.B. Ziraat Mühendisleri Odasından Odamızın XX. Genel Kurul toplantısı 25 Şubat 1974 Pazartesı günü Türk Standartları Enstitüsünde, saat 10.00'da başlayacaktır. İki gün sürecek toplantı aşağıdaki gündem gereğince yapılacaktır. Üyelerimizin teşriflerini rica ederiz. Saygılarımızla IÖNETİM KURULU G Ü N D E M : 1 Açılış, 2 Başkanhk Divanı seçimi, 3 Başkanın açış konusması, 4 Kcnuklann konuşması, 5 Faaliyet raporunun okunması. 6 Denetleme raporunun okunması. 7 Yönetmelik değışiklik tasarıları için komisyonların teşkilı, 8 Raporlar hakkında müzakere, 9 Yönetim Kunılunun ibrası, 10 1974 bütçe tasansının müzakeresı, 11 Yönetmelikler için komisyonlarm hazırlıklaıı, raporlann ve yönetmeliklerin müzakeresi, 12 Dilek ve temenniler, 13 Seçimler. 14 Kapanış. L HERİKÎTAPÇIDA BULUNÛR lstame"adıwirrCAfiDAS TATULAR1 CoftıloSto'HnlkBTl Sokak Ha 23 (Cumhuriyet: 1227) l'irmidördüncü Hafta SporToto İkramiyesi KAZANANLARIN NAZARI DİKKATİNE Yirmidördüncü hafta Spor Toto ikramiyesi ödemelerine devam edilmekte olup, Başbayiliğimize bağlı bayilerden oynayarak ikramiye kazanmış olanlann bir ay zarfında Şubemiz gişelerine müracaatla ikramiyelerini almaları rica olunur. Taşra bayilerinden oynayanların ikramiyeleri P.T.T. ve Ziraat Bankası vasıtasıyle adreslerine gönderilmiştir. Türkiye Emlâk Kredi Bankası A.O. Istanbnl Şubesi (Basın: 10300) 1211
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle