Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İCUMHURIYET SÎNEMA EKf 197475 mevsiminin bftfladığı şu friıruerde. ithal fümcılerimize egemen olan kötümserliğir. betızerinı. gidorek daha da beterini yerli filmcüiğimifde görmek zor değil. şirketlerirı vazıbanelerinde kimsenin ağzînı b:çak açmıyor, projeler bir türlü kesinük fcazanmadıgından üstüste yığılıyor, pahah konu ve ovuncular bir kenara itiliyor, kotünser hesapiar. rahnıi:ı!er birbiri ardma ortaya, dökülüyör. 1973'te !P72'ye kıyasla seyircinin yüzde 20 Kadanru yıtıren sinemamız. 1974un heniiz belli olroayan rakamlarında bu düşüşün çok daha arttığını görecefini bilivor. Suç, doğallıkla ve kesiniıkle Televiryona yükleniyor. Ancsî; bu tür olaylann jienellikie karmaSik bi'niteüği oldugu. bir tek nedenin böyle bir azalışı açiklamaya yeterli olamıyaoagı ger.ellikle düsünülmüyor. Sinemamız. bu seyircı ?.7a!mas:ndaki kendi peyını, y:1!ar yılı seyirciye ayru konu.oria ayrn d?lcorlarna ayn: oyuncuiarla bıkmadan vermiş olınasının seyircide uyaııdırdığı "bıkkıniıjh ve bu seyircinin vakit geçirmek için bir seçenek fyani TV) bulur bulrr.az, sinemadan duraksame<lan koptuğunu düşünmek istemijor Oysa daha birkaç ay önce. seyircı ksybının getirdiğı tehlikeye fcarsın sinemajnıza daha bir umutia bakabiliyorduk. Artık olur clmaz her konunun filme alınmayacağını, hikâyeler, senaryolar. o Yeni mevsimde Türk Sineması vur.cu seçimler: feerinde daha bir dikkatie dunılacağını çekimlerin ve sorrasının daha özenle yapıiacağm:. kısacas; seîirciye sunulann çok daiıa dikkatl? hazırlanacağını düşünüyorduk. Bırbırının ayru konulann. aynı fiimi degişik kosîümlerle üstüste çevııen oyuncuların pemeder. silineceğüü bekliyorduk. Yönetmenler cephesmden umutlu idik. Bir Yılmaz Güney in uzun süre sonra serbest kalarak sinemava başîaması. bize Türk sinsmasının genel durumu içinde tek başına'büyük bır olay gibı gözüküyordu. Lütfı Akad. Süreyya Duru <ribi eskilerin ulaştıgı oiumlu nokta. Atıf Yılmaz'ın yine uzunca b:r =üre uzak kaldığı sir.emsya dönüsü, ve daha önemlisi yepyenı bir kusağın. hem de önemli olanakiarla sinemava geçme olanağını bulma'sı. örnekse. bir Ömer Kavurun, bir Mustafa Gürsel'in ilk fılrnlerini çevirmeye başlamalan. yeni atılımların müjdecisi idi. Türk filmleri üstüste dışardaki şenliklerde başarılar kazanıyor, Türk sınemacılan ile sinema yazar ve düşünürler: arasında vıllardır atılrmş olan köprüler yeniden kuruluyordu. Sinemamız. düşünce planında önemli bazı çıkışlar da yapıyor. dış âleme açılma şansı çoğalıyor, Parıs Sinemateki mevsimi açmak için Türk klâsiklerinden ve Yıîraaz Güney ın yeni filmlerinden olusan bir dizi beklediğini bıldırıyordu. Oysa bugün bu olurrüu olaylann bir bölümüne ayni gözle baka mıyoruz. Konulann seçim:nde gösterilen titizlik, birçok kötü projeyie birlikte, sinemamıza yenilikler getirebilecek bir çok yeni, sag İam. degişik projenin de hasıraltı edilmesı sonucunu doğurdu. Afc'd ve Yilmaz şaşırtıeı biçimde. aylarca hiç bir şey yapamadan. bc? oturdular. Ayni şey. geçen yıl eîüe ettikleri başarıdan sonra ıyı bıışeyler vermek isteyen Zeki Ökten. Fevzi Tuna gıbi yonetmenlenn ba=ına da geldi. Mustafs Gürsel. ilk filmine başladı, ama kesınlıkle anlaşılamıyan nedenlerden birkaç gün sonra bıraktı. Ortalıkta gıtgide bir durgunluk, bekleyiş. sinirlilik havası esmeye başUdı Paris Smemateki ise YHmaz Güney'ta. Henri Langloıs «rafmdan pe^n olarak «başeser» diye uimlendirilen fümlennı daha bırhaylı zanun beklejecek... Türk sineması, işte yeni mevsime, böylece olurfllu/olumsuz. üzücü / sevindirici olaylann birbiriyle içiçe olduğu kanşık bir gorüaumle giriyor. Tıpkı yaşamın kendisi gibi.. ümutlu olmak içir. d« nedenler var, umutsuz olmak için de... Uzücu olaylara karşır, sme.namızda için için bir kaynamanın oldugunau yUlardır sur^er,, ter irrikimin. ıımulan ve umulmayan kışilerden. beklenen ve beklenme>en e ;"r;erle adetâ fısk.racagma emimz. şimdilik Mtümserl.fe yemk düv müs oîan iyimserligimiz. umalım U kendisini dogrulayacak olan olay ve Jırsatlardan yoksun kalmasın... Yönetmenlerimiz yeni mevsim için neler hazırlıyorlar ? Önde gelen yörıetmenlcrirr.ize önümüzrieki msvsınî için ns>r hazırlariıklarını ?orduk. Böylece önümıizdeki mevsim seyrcdeceğirr.iz Türk lilralennın genel bir gorürıumünü verebileceğımizi, aynı zamanda yönetmenlcrimizin nasıl bir çalışma temposu içinde olduklarını ve hangı a=imada bulunduklarını ria saptayabilece'imizi d'jşünduk. İftc bulabi!(i:ğimiz yonetmenlerin ve cevap verer.lerin ccvaplarl: Yılmaz Duru Bu mevsim içinde ilk goîterilen filmim Meı• ro. oldu. Sabah Duru'nu.n senaryo?uyla, dağdan duze ınmek vc toprak sahıbi olmak isteyen Mevronun öyküsünü anlattık. Daha sonra bir polısiye olan «Yılan. Yuvası» var. Genç kızlar: du.şüren bir şebskeye karsl bu delikanlınm verdiği mü cadele... Yeni biten bir filmim, «Dövüçe Dövuşe Ölduler» (veya «Kurban.l. Yine bir köy filmi.. O^manlımn yıkılma devrinae geçiyor. Bir ağa var. Devamh döl peydahlamak ı^tiyor. Yanındaki 3 çobandan birir.in. yavuklusuna göz koyuyor. İn=anlara karşı hayvanca davranan bir tutum içindedir. Çatışma başlar... Çoban. köylüleri de ayaklandırır. Sabah Durunun senaryosu yine... Serdar Gökhan ve ben oynadık. Çatalça'da 29 iş gumi çalıştık. Sanırım iyi bir film oldu. Daha sonra, «Cumali'mi Vurdular»ı çekeceğim. «tnc» Cumali»nin devamı bu .. İnsan yanı güçlü bir şehir kabadayısının öyküsü olacak. Muzaffer Ar=lan (Sine Film) ile bir projemiz var. Sabahın «Büyük AğlU ve «Paçrvra» diye 2 hikâyesindcn biri olacak. Bir de belki hayatımın filmi olacak olan «Küpelim> var. Konusunu açıklamıyayım. Çekim 5 ay kadar sürecek. Ayrıca «Mahmudo İle HazeU romarnnı filme almayı auşünüyorum. «Ince Memet» kadar güçlü bir roman bu. bence. Mafum bir insanın dejenere olmasının öyküsü DPvamlı karda geçmesi. çekimi zorlaştıracak. Ama bu zor'.uğu yenmeSe değer... Ne var ki sansürden korkuyoruz. Nefis, «Zapata» gibi bir finali var... Şunu da ekleyeyim. Bir de kisa film yapmak tasarım var. Bekir Yıldız'm «Enâzığlı Hamal adlı bir hikâyesi vardl, 8 9 sayfa... Onu kısa film yapacağım. Bu tür bir çalışmanın da önemın* inanıvorum. Lütfi Ö. Akad «Gelin» ve cDugün»le başladığım üçlemenin jon filmini yapacağım bu vıl. Ismi «D.yet» olacak. An» tema, kır kesıminden gelen bir fabrıka ijçisınin «onunda bilinçlenme'i. kendı sıhıf;nın bilincıne erışmesi olacak. Bu bilince eriştiği »nda da fılm bitecek. Nutuk veya ibrct dersi yok bu fümde... Almacak ders. varsa veriiecek mfsaj, filmin kendi içinde, kendi yapısında fizli olacak. Didaktik fılm yapmak niyetind'e değilınr., hiçbir zaman da olmadım. Bund»n sonra, bildiğiniz gibi TRT için bir fllm yapacağım. Bu konuda uzun zamandır yaptıgım çalıçmalar bir sonuca vardl. Ömer Seyfettinin 4 hikâyesmden bir dizi film yapacağım. Bunlar. yazarın E;ki Kahramanlar» serisinden hikâyeler olacak: «Ferman>, «Pembe încili Kaftan». «Topuz». cDiyet»... ömer Seyfettin'e ba?ka «çıdan yaklajmayı deneyeceğim. Onun bilinen »çiîi de^il bu... Kahramanlık. biz Türklerde bilindiği gibi sıradan, olagan bir iştir. Bununla övünülmez. Ama bunun baska bir yanı var. Türkler devlet kuran millettir denir. Bizrfe, Doğu toplumltrında fertler toplumda erimiş bireylerdir. öyle gorünürler. Ancak bu. kişinin dinamizmini engeUeyen bir erimişlik değildir. Tek kişide bile bir devlet kurma içgüdüsü olagelmiştir bizde... Bunu vermeye çalıştım. öraer Seyfettin'in kişilerinin toplumda erimi?, ama yitip gitmemiş bu güçlerini. devlet kurmava yeterli dinamizmlerini vereceğim. Daha sonra ise Yılmaı Güney'le bir film yapacaktık. lnşallah mümkün olur. Bu yıl gostenlmek Uzere halen bitmiş olan . filııım var: «Sıgmrı», «Sahipsizler» ve «Sevrcek»... Sığınn». kartal Tibefle Esen PüsküUünün oynadıkları. bir türl •Üç Arkadaş» versiyonu. Kor oir kız yiğit mahalle delikanlısı, onun için yaptığı fedakârlık. Nurettin Erısen'ir. senaryosu. Klâsik bir konu sayılabilir sinemamız için «Sahipsizler., biliyorsunuz, Antalya senlığinde gösterildi bir özei cdül aldı. Hapisten çıkan bir serseri ile. babasız çocuğunu büyütmek ıçın bır barda şarkıcıhk yapan bir kadırun öyküsü. Bu küçük ınsanların toplum tarafmctan malıküm edihşleri ve mahva sürüklenmeleri. Kadir İnanıı ve Sclma Güneri var. .Sevmek» te ise Eerdar Gökhîın, Pcrihan Savaş, Mesut Engin cynuyorlar. Serdar yaşlıca bir gangster.. Perıhan ise. daha önce ıdam edilmiş olan bir arkadaşınm kızı.. Ona emr^net edilmiş.. Serdar feıza. kız ise yaşıdı bir gence âşık olur. Yani 2 erkek. bir kız.. Sonunda adam durumu kendi kanunları, gangsterlik kanunları ile halletmek ister.. Yer.i yapacağım «Analar Ölmez» de. Zeynep Değirmen cioğlu. Selma Güneri var. Fakir bir Köyde, imkânsızlıklar içinde yaşayan bir ar.a kızm karfılıkh fedakârlıklan.. Ana hastalan:r. kız çalışıp bakmak ister. Ama kadın ölür. Ka ise yıllar sonra, hasıar.eyi köye götürmevı basar.r. Daha sonra da bir «Sezercik» filmi yönetecefim.. Bitmemiş olanlardan konuşmak istemem, ama bitenlerden .Sevmek» ve .Sahipsizler» daha eliyüzü düzgün. daha sağlam fümler sayılabilir.. Ertem Göreç Yılmaz Güney Bu yıl çektiğim ilk film olan «Arkadaş», 2 yıllık bir bekleme döneminden sonra yaptığım ilk füm aynı zamanda.. «Arkadaşsla gerçekleştirmek istediğim bazı seyler vardı. Bunları tamamen başardıgımı sanmıyorum. Düşünce plânındaki bazı sorurüara. somutlaştırılmaları sürecinde yetmediğimi gördüm. Belki birkaç film sonra, ancak pratikle kazanılabilecek olan bu yetmezlik duygusunun aşılacagını sanıyorum. «Arkadaş», birikim filmidir. Belli bir hikâyesi ve dramatik yapısı yoktur. Yoktur ama herşey bir hikâyedir aslında.. Bir gelişim içinde doğmaktadır. Tamamen yeni oyunrularla çalışmak birtakım şeyler kaybettirmişse de, kazançîanmın daha çok olduğu kanısmdayım. Şimdi «Endişe»ye hazırlamyorum. Burada yoksul kesimin geleneksel bekleyişi, umudu ve endişesi aıılatılıyor. Sanıyorum, hiç oyuncu kullanmıyacağını. Bir aşama filmi olacağını umuyorum. Irgatlarla ilgili bir .film'Olacak, kitleyi kullanacağım. Bu filmde gözükecek kişiler, bundan sonra başka filmlerde gözükmeyecek. Daha sonra «Nefret» adlı bir film yapmak istiyorum. Bu hâlâ yaşayan bir arkadaşımın hayat öykusüdür. Bu konuda açıklama yapmaiî istemiyorum. Önümüzdeki yıl 6 Yılmaz Güney filmi oynayacak. Diğer 3'ünde yalnız oyuncu ve senaryocu olarak çalısacağım. (Y. Güney 1e bu konuşma, Afustos 1974 »onlarında yapılnuştır.> Bu yıl yapacağım filmleri her yıldan daha dıkVcatle seçıyörum. Şimdilik kesinleşmiş olan 3 proje var. Bunlar üzerinde çalışıyorum. İlki, kendi hikâyem olan «Damsız Evler»... Bunun yönetmenligini de kendim yapacağım. Böylece «Dönüş» ve «Azap» la başlamış olan yönetmenlik denemem devam edecek. «Damsız Evler»in konusu öze'le şu: Orta halli bir aile var. Kadın görücü usulüyle evleruniş. Kocasını gerçekten sevmiyor. ama kaderine rıza gösteriyor. 3 çocukları var. Günün birinde adam ölüyor. Kadın, çocukları ile yaînız kalıyor. On'.arı yetiştirmeye çalısırken bir de evini istimlâk edıyorlar. Diğer yandan, hayatında ilk kez gerçek bir aşkı tadıyor. «Damsız Ev». erkeksiz ev anlaııuna gelıyor ve bu durumda bir kadının drammı anlatıyor.. Diğer projeierden biri Bodrum hâkimi Mefharet hanım diye gerçekten olmuş bir olayın hikâyesi.. Bunu. Erdoğan Tokmakçıoğlu'nun bir l:i;abuıda buldum. Ve satm aldım. Genç bir kadın hâkim, hukuğu bitirir bitirmez ilk olarak Bodrum'a atanır. Bir ağa vardır burada, hâkimlere etki yapmağa. toprağını çeşitli düzenlerle elinden aldığı köylülere karşı her zaman haklı çıkmağa aiışmış.. Ama kız idealisttır. ağaya yüz vermez. V.öylüieri haklı çıkarmağa başlar. Günün birinde asılı bulurlar. İntihar denir. Ama köylüler işin ucur.u bırakmaz. Ankara'ya giderler. Ve kadının öldürülmüş olduğunu ispat ederler. Bunun bir de ağıtı var, 20 küsur jnldır söylenen... Bir de Ahmet Muhip Dıranas'ın «Fahrij'e Abla» adlı ünlü şiirinin sinema uyarlamasında ojTiayacağım. Bu son 2 filmin se"naryosunu Vedat Türkalı yapacak. Bundan böyle daha az fılmde, ama daha iyi konularda oynayacagım. Yılda bir fümi de yöneteceğim. Türkân Şoray Orhan Elmas Bu yıl gösterilecek filmlenn arasındB bitmış olanlardan ilki, Almanya'da, bir böıümünü çektigimiz «El Kapısı. adlı film.. Almanya'dakı ı*çilerimizle ilgili bir film bu.. Hülya Koçjiğit ve Tanju Korel oynuyordu. Geçen yıl A.S.T.da oynayan aynı isimli tiyatro oyunuyla; ilgisi yok... Geçenlerde biten «Kanh Deniz*. Yatnan Koray'm «Deniz Ağacı» adJı romaninın uyarlaması. Zor bir konuydu bu.. Zorlukla ajtınoan kaJktik. Bakalım, nasıl oldu, göreceğiz... Tank Akan, Hale Soygazı. Orçun Sonat oynuyorlar başrolleri... Senaryo da Sadık Senflıl'in.. Daha sonra, Sezer Film'le «Kardeşima ısırnl; b:r film yapacağıcı. Çekime bugünlerde bashyoruz. Hülya Koçj'iğit ve Orçun Sonafın oynadıkları bir dram olacak bu.. Daha sonrası için ise keskin bir projem yok. Bu filmlerin arasında en çok önem verdiğim ve geçmişteki «Boş Beşik», Ezo Gelin», «Duvar lar:n Ö;esi» gibi sevdiğim filmlerime ekleyebileceğim, sanırım .KanU Deniz. olacak. Sinemamızı ajakta tutmak için ıyı yapıtlara jonelmemiz gerektiğine inanıyorum. Buna zorunluyuz. Diğer yandan TV ile işbirliğine gitmemiz de gerekır. TV ile birbirimizi düşmarı gibi görmekten kurtulup yararh bir isbirliğine girebiliriz sanıyo Memduh Un Bu mevsim için çekeceğim en iddiaiı film, Yaşar Ksmal'in romanmdan «Ağn Dağı Efsanesi»» olacaktı. Geçen aylarda kalkıp gittık. biliyorsunuz. Ancak doğa şartları geç kaimış olduğumuzu anlattı. Filmi. haziran 1975'e ertelenıek zorunda kaldık. Şu anda ne yapacağımı bilemiyorum. Zaten yönetmen olarak yılda bir filmden faıla yapmamak karanndayım. üğur Film olarak ise, her yüki gibi, 6 film ya pacağız. Biri. Battal Gazi serisinin 4. filmi: «Battal Gazi'nin Oğlu».. Yine Cüneyt Arkm oynuyor, Natuk Baytan yönetiyor. Diğeri, bir melodram: «Talihsiz Yavru».. Mehmet Dinler yönetiyor. Fatma Girik, Mine Mutlu oynuyor. Yapacaklarımıza gelince: Duygu Sağıroğlu, hikâye ve senaryosu kendisüıe ait" olan. Anadolu,'dan, Istanbul'a göç etmek zonında kalan bir kadının büyük kentteki mücade lesine dair bir film yapacak. Erkek oyuncu Kadir İnanır... Kadın oyuncular bılinmiyor. Sonra, Cüneyt Arkın • Fatma Girik'i bir salon filıninde birleştireceğiz. Muhtemelen onu da Duygu Sağıroğlu yönetecek. Sonra da, Tank Akan'la çekeceğimiz bir film için konu arıyoruz. YILMAZ GÜNEY, KERİM A1ŞAR ARKADAŞ Yücel Çakmakh Geçen mevsim, uzun yıllardır süregelen ncdenlerir» birikimiyle Türk sinemasınln bir bunalım içine girdiği gprçek. Bu tiurumun yeni mevsimde de devam etmesi endişesi. yaz aylarının bu yıl finema yönunden çok durgun geçmesire sebep oldu. Pek çok me«lektaşım, araya bir de Kıbns me^elesi girince çekimser kalmayı tercih ettüer. Benım ise daha baçtan beri halkla bütünleşmiş bir sinema aniayışmı yürütmem, yeni sezona nirekli hazırlanmamla sonuçlandı. Böylece Türk sinemasımn tek kurtuluş yolunun «Mil'.i Sinema»y» yönelmek olduğu tezimin daha iyi anlaşıiacağını umuyorum. Yeni mevsime, halen iki?i bitmiş olan 4 filmle cireceğim. îlki. bugun ülkemizin en önemli messle?i ol?n «topluma vabancılaşma» sorununu eie aldıgım «Kızım Ayşe.dir. Daha önce Lütfi Akadın <Annelrr ve Kızları», Halit Refig'in «Fatms Bacı» filmlcrincie ele aldıklarıra benzcr bir konun'jn. bir bakıma 3. de{a sinemava aktarılıçı.. Ama bence meselenin öıietnîi yanı, filmin, ayrı sinoma vc rfunya görüşü olan 3 yönetmenin'aynı me^elrvc na?=il baktlğını inceİPrr.cyi mumkün kılması. Öyic «anıyorum ki, başrollenni de aynı sanatçırnn (Yıldız Kenter) oynadı^ı bu 3 fi'.m üzcrindekı bir inccleme, rîevrimci sinema, ulu?al sinema ve millî sinema görüşlerinden hangisinin yabancılaçma meselesine daha gercekçi bir açırlan yaklaşıp, daha sağlam bir çözüm getirdisini jr.ö<terecektir. Çekimi yeni biten ikinci filmim Gsrip Kuç». ilki kadar iddiaiı defil. Ama filmin. teknolojik çağın doruguna ulasılan 20. yüzyılda, :n<;anoğlunun. günlük rorm.il havatta ra'tlarabüecnk bant birtakım meseleleri bile çö^ümlevcmiyecek bazı çaresizlikler içinde bulunduau ve tekniğin eli kolu bağlı kıldığı bu tfur'imbrrtn. mrsclcye artık metsfızik yollar, kalp ve sevgi ycluyla. manevi bir hisle çozüm bulunabileceği çeklindeki mesa.iı ilgi uyand.rabılecektir. Da'na şnnrs çckirr.ine baslayacasmı, şımd::iıc aiı «Meırleketinr olarak tesbıt edilen konu :."•, riıjŞer:r:ndn oldukça d?Sişik. İlk iılmdeki gıbi kendi toplumuna vnbnncıla^ma işleniyor. anrak me=ele daha tfmelden ele alınarak, bir kültur sorunu olarak iyleniyor. Bu filmimin. DoğuBatı kültüru. Trk janatı • Bstı sanatı farkını veren. dogııdaki k«"if!enn Bstı teknoiojisinin temelini teskil ettiği tejıim savunan. yani kısaca Doğu ile Batı toplumurun temel farklarını gösfrmeyı amaçlayan. Turk =incrr,3sı için cavantgarde» bir fılm olacağını sarnyorum. Son harırlığını. Ar.adolu'da uzun yıllar hızmet etmiç bir kadm oğretmenin Iftanbul'aaki bzel bir kcleıe «li«i, böylece 2 okuldaki ogrenciler yoluyla. I=!anbul ve Anadolu'daki okullarda yetişme f?rklarn:n go=ter;imesi üzerine.. Anc?k bu kor.uda pck iddiaiı degilim. Çünku rğ> timimizin içinde bulundug.ı pek çrk yanlısı bugün sinemada di> getirebilmek, bilinen ba?ı ^ebeplerie henüz mümkün olam:yor... Sonuç oiarak. Türk filmlerir.:n ariık halkın ilgi<ini çekmedigi iddiasını şahsen kabul etmemektevim ve halka inebilen, onun dsrtlerine ıs;k tutabilen degişik muhreval filmlerin yapımı ile bu bunalımın atiatılabürceği insr.cmdavım. "Arkadaş,, filminde gerçeklik duygusu Selim tLERİ .. 19T475 «İB«mâ mevrimlnd« fllmlerbi en bH*nBd« Wrl, belki de en iyısi,. lılma» Günev. bu japıtında. çağdaj Türk insanmın duyjn *unyasını olagandı*! inceliklerte dUe gctirijor. ' Atıf Yılmaz 19Î4 75 Sinema mevsimı, bu yü, her ydkinden fazla, ülkemizdeki hızlı değifimin, çeşitli sorunların, oiumlu olumsuz etkılerini taşıyarak baş lıyor. Telcvizyonun yayılması, genel ekonomık politik durum. çeşitli sorunlara, daha bır cesaretle özgürce eğilme olanağının doğmaya başlamas.1. buna karşı ne hikmetür bilinmez hükümet gö rüşünün, halkın anlayısının gerisine düşmüş, bilinç siz, tutucu. sansür kurumunun, hâlâ kara baskısını sürdürebilmesi... İç pazarın besleycmemeye baş lsdığı, şajkın, tedirgin bir yapımcılar grubu... Bu ortam ve bu kargaşalık içinde mesleklerini onurla yürütmeye çabalayan bir avuç yönetmenin. kâh ufukta bir ayduıhk görüp hevesle işine sarılması, kâh koyu bir karamsarlığa gömülmesi, boş verme si, mesleğe küsmesi. çahşmaktan kaçması .. Sinema mevsimi bu atmosfer içinde başlıyor sanıyorum. Gene de. Türk sineması. yeni bir dönemin başlangıcmdaymış gibi geliyor bana. Geçen yıl basladığım. çcşitli ncdenierle, hâlâ toparlanamayan bir MEVLÂNA filmim var bu yıl için... Bir kara.. a uğramsdan, eksiksiz. düşür.duğüm gibi. seyircinin karşısına çıkabilecek mi?. hâlâ bilmiyorum. Mevlâna'nın yaşam öykÜEÜne, oldukça gerçekçi. halkçı ve bugiin'ün insanına ışık tutabilecek bir sçıdan bakmaya çahîmıştık . Yapmayı tasarladığım öteki işicre gelince.» Cahit Atay'ın .Ana Hanım. Kız Hanını oyununiJT?. Kız Hanım bölümünden, serbest bir sincırtB uyarlaması var bu yıl için... Senaryosunu ben hazırladım. Filmin adı KUMA> .. Fatma Girik VE Hakan Balamir oynayacak. Çekimini Güneydoğu Anadolu'da yapmak istiyorum. Goıçek temellere dayanan. fantastik bir dünya kurmayı düsündüm. Bir komedi var sonra... Öyküsünü İhsan Yüca yazmış. Senaryoyu Ergin Or'jey hpzırlıyor.. Adı • SALAKO> olacak sanırım. Kemal Sunal oynayacak Salako'yu. 'Eşkiyalık Kıırumu.nun, buna bağlı olarak da. Anadolu'nun çrş.tli soıunlarınm komik bir taşlaması, eleştirisi olacak Salako Güney Film hesabına. Yılmaz Güney'in ojiıaya cağı bir filmi yöneteceğim sonra. Hiç bir ahlâk ku ralı tanımayan bir seıserinin. yaşamınm belli bir döneminde değiîıirce uğrayaıak çevresiyle çelişkiye düşmesinm traji komik öyküsü.. Film kahramanının adını taşıyacak: 'CEMİL». Konu Yılmaz Güney'in. Senaryoyu ise Uraur Bugay hazırlıyor Bir de Ayşc Şaia'nm öyküsünden kalkarak Selim İleri'nin senaryosunu yazdığı >GOZLERı var. Gözler, bilinçsiz bir Batıhlaşma çabası içinde, yo,'laşıp giden aydın kesimin bir eleştirisi olacak. Ana teması (Batı Çıkmazı»... Zor bir film, becerebilecck miyiz, bümiyorum Mutsuz bir kadınla. dört erkek arasında geçiyor. NECL NAZIR YATIK EMİNE. Ertem Eğilmez: Ankara'da film çekiminde olan Ertem Eğilmezin şirketınden aldığımız bılgıye gore, yönıt men, şu ancia, geçen yıl bir hayli ıç yapan «Salak Milvoner» filmının, rfevamı olan «Koydcn İnd;nı Şehire»yi çekrnpktedir. K^yserUİ 4 kardeşin taılalarında buldııkları bir küp altınla zengin olnı.ı «mdan sonra, (yani önceki filmin bittiği yerdc ı başiayan film. buyük kente gelmeleri ve koy , kent zıtlaşmasını \erer> çeşitli olaylarla devam etmektedir. Bu filmde de. bir öncekinde olduğu gibi Devekusu Kabare Tıyatrosu oyuncuları Ke mal Sun.al, Zeki Alasya. Metin Akpınar ve ayn ca Halit Akçatcpe, Meıal Zcren oynamaktadır. Eğilmez. daha sonra Rifat llgaz'ın cHababam Sınıfı» mizahi romanmı, muhtemelen avnı kadrovla çekecektir. Daha sonra ise, Em?l Sayın / T«. rık Akan'ı bir araya getiren ve «Yalancı Yarinv rüründe bir duygusal güldürunün çekimi sö konusudur. Ömer Kavur «Yatık Emine», benim ilk ülnıirn.. Refik Halid Karay'm aym ısimlı hikâyesinden uyarlanmışür 1909 yılında bir orta Anadolu kasabasına vilâyetten Yank Emine adlı bir «fahişe» yollanır. Ancak geiişı, turucu çevrelerce iyi karşılanmaz ve çeşitli tepkılere yol açar. Bu koşullar altında varolma savaşı veren Emine ye genç Oir teğmen. politik bır sürgün, deli bir arzunalcı yardım eder. Bu toplumdakı değişik eğilimli guçlerin çatışması, Emine'nın yazgısını saptar. Yatık Emine öyküsunüıı dıle getırcUğı olayın günumü/ae bile önemınden hiç bir şey yitirmemiş oluşu ve hikâyedeki kışilenn birbirleriyle sürdürdükleri ilişkinin ilginçliği. bu filmin yapımında başlıca tarar nedenı olmuştur. Ancak «Yatık Emine», gerçekleşürilmesı zor bir filnıdi. Devnn gıysı, dekor ve mekânlarını sacuk bir biçimde ahsettırebıırr.ek. başlıca zorluğu oluş:uruyordu. Karşıt durumda füm, tüm atmosferini yitirecekti. Öykü, bir kadının drammdan çok. tutucu bır toplumun dar kavramlar içinde yaşamım sürdürcn bır kasabanm öyküsüydü. Fiimin de en azından bu baskısal nıteliklere sahip olması gerekiyordu. Görüntü yönetmenı ile bu fikrı amaç tıyarak, 53 günlük çekim süresince bir tek kez, gü.ıeşli havada film görüntülemedik. Genellikle klâsik bir sinema anlatunına gidildi. İç mekânların çekiminde. ısıklama, nitelik ve nicelik olarak gerçek ışığa uvgun tutuldu. Planlar uzun, rakat hareketlıydi. böylece lıem oyuncuların oyunlan sesınusiz olarak rlegeriendiriliyor. hem de füme ozsiiıı oir biçim kazardırılıvorciu. Amacımıza ulaşabıldıy sek, ve bunca zaman. tüm emekçilerı ile oUınıln bir yapıt oluşturmpk için ujraşılan nYaM/. Emine» nin Türk sınemasma sanatsal açıdan bir katkısı olursa, kencümi mutiu sayanm. Süreyya Duru Bü'uk cir bunal:mın içınrie gibi gözüken Turk sineması, ekonomık sorunların verdıği zorlamalar içinde ba^arılı patlamalar yapabiiır. Televizyorv rekabetinın doğurduğu gelır azalması, yEpımcıyı guç duruma ıtelenıiştır. Fakat bu zor durum. büyiık bir kalite aşamasına da sebep olsbılir. Şöyle ki: Türk sineması, işlerın pek iyi gittiği zârnanların verdıği rehavetten kurtulmak gerektigme inaEraış bulunuyor. Ne verirsen xabu! edeı\ tek eglrnce.i sinema olan haık, artık sadece sinemaya muhtaç durunıda değildir. Bu gerekçelerlc, Türk sinemacifi, seyirc'.yi TV'den avırabüecek dsiıa kaliteli ve masraflı filmler hazırlamak zorunda kaimıştır. Bu zorur,luk fiim adeainin a^almasına, filmin işporta rnalı gibi «atılma.'inm onlenraesıne spbcp olacaküf. Kaliteye yöntlen filmci. yapıtlannın dış pazarlarda da defericndiğıni gorecektır. Bazı festivallerde alınan başarılı dpjcceler, bunun misalidır. Şu anda büyük bir ekonomik kriz :çınde «orunen sinemamuır,. yakın bir geipcekte en verimlı devrir.i yaşayacasma inanıvorum. Kendime gehnce. bu yıl «Berirana. isıml; fiımimbrien sonra. tarihi eser kaçakçı/iğını konu olarak ?.lan ve Turistik eörüntüicn onemşeycı bir fılm vsptık. Ar.cak asıl onem verdiSım./. «Bedrana;ım kadrr^u il» (Bckir Yıldız, Veo'al Türkalı. S'irryva Duru» h?7irlaniığımız yeni •aplt oisrr': 1 r ÇeUİrr.c h?r ha'de 2 ay ıçindc başlsr»mi!v olur Knnunuz gcne AnadDİu. Anadolu ınsanı ve onun gei'çek sorunları olacak... Zeki Ökten Yılmaz Güney. yönetmenligini yapüğı filmlerde, genellıkls «irdisi çıktıst iyıce kısılmış, usta ayrıntılarla zengınleştırılmış rlaylan işliyordu. Arkadaş,. ilk kez, bu anlayum ılensınde aır film Her jeyden önce Güney'in yeni bir bakış açısını sezıyouz yapıtta: Günümüz Türkiye'sinın toplumsal panoıamasını çıa«e çabası.. Aıkadaş.ta ülkernizin karmaşık .rumreler. butunu ç.^ carpıc, karşıthklardan yararlanan bir sinema diliyle •nlatılıyor. Aynca Yılmaz Güney olay'm. olayla edinilecek çekıctlıklenn üstüne basmıyor. Bu. sinemamızda başka örneğını goremed.|.miz bir girişimdir. (Türk sinemasımn salt oiaya, olaym da en gerçekdışına taşmış biçimine yaslanmış, bel bağlamış olduguırj hatırlarsak, yönetmeni ve getirmek istediği gerçeklik duygu<unu kavrayabilirizJ «Arkadaş» fUminde hemen hemen hiç o.sy yoktur. Tersine. anılardan, duyarlıklardan. ınsan Ui}kUerır.ın kendisel açılarından oluşur €Arkadaş... Filim. üç ana kişiden (Azejn. Cemıl, Melikei yola çıkarak günümüzün toplumsal koşuUarmı, .zümreler» arasındakı yonsemeleri, sonuçsuz duygusal bağları kurcalıyor. .Arkadas ın ıri sözler söylemeyen, şemaük çözümlemelere girişmeyen bir urjnü Yılmaz Güney in.. Yer yer böyle bir tutkuya da rastlıyoıuz lömekse Semra Özdamar'ın çizdiği «devrımci kız. tipi), ama bunu bir yanhşlık diye yorumlamak istemiyorum. Yönetmenin geçmişinde kaimış anlayışından, bakışından birtakım ızler beıki... . . Cemil'in oluşumunu, kendine ve kökenine ihanet çtmeîim, yapay bir ortamda •çirkin burjuvalar.la yaşamasını daha tavİayıcı bir tutumla çizebilirdi Yılmaz Güney . Pek çok yan aydın bundan gönenecekti ola ki.. Arkadaş». bu ucuzluğa gönül indirmemiş. «Çirkin buıjuvalar» olduklarınca. bü'.ün insani yan lanyla belirlenmiş. Böylece iğrençlikleri büsbütün vurgulanıyor. Üstelik aralarından biri. Meîike bu yoz ortamdan el yordamryla, duygu yordamıyla kurtulmak istiyor. Azemle Melike'nin ayrılış sahnesi, bu kurtuluşun olansksızlığını imliyor bir bakıma.. Kişinin tek başına hiç bir şeyı değiftiremiyeceein.1, değiştirmek istese de yenileceğini söylüyor. Melike o bataklıkta yitecektir. Azem ise kızamık gibi. boğmaca gibi bir eski vocukluk hastalığından iyileşmiştit sanki: Artık Cemil yoktur. Cemü"le geçırilmiş jfünlerin anlamı silinmistir. Azem gülümser, jüzü aydınlanır. çocukluk has'.alığı sona eırniştır... «Arkadaş>da Yılmaz Güneyin iki ayn sanat aniayıını vın yana görebiliriz: a kaba gerçekçilik 'Semra Özdamar'ın konuşmalan, Yılmaz Güneyin Cemil e söylediği kimi sözîer. M?like'nin aşırı annmışlığı*. b gerçeklik diiygusuna rlürüst yaklaşım (Melike'nin Azem'e bağlılıgı. Azem'in bir türlü Cemil'den vazgeçmemesi. Cemil'in yaşama yeniden başlayabileca ğini sanması. vb> Ancak Yılmaz Güney, ürününde, gerçeklik duygusunu öne alıyor. Yapıtın çatısı bu anlayışın üstüne kurulmuş. Rahatlıkla söyleyebiliriz: •Arkadaşı bu tutumuyla sınemamızm en dürüst çalışmalarmdan biridir Filirode olağanüstü ustalıkta bir oyuncu yöneiinunden d« söz etmeli. Gerçeklik duygusucu bunca saglayan öğelerden biri de kişilerin sürekli yaşaması Özellikle burjuva kadınlsrını makyajlarından davranışlarına kadar gerçekçi biçimde ışlenv.ş Yılmaz Güney. Bir Ahu, bir Azra kişilikleri. Yeş'lçam kalıpiarının adamakdlı ötesinde.. Burjuva kadınlan, varlıklı zümrenin insanları. sinemamızda ilk kez taslak olmaktan çıkarılmış, yasarlık kazanmıs. Yılmaz Güney'in inandırıcı düşündü''ücü bir dirimselliğin ardında, dolayiarında e?zindiğinin tanıtı «Arkadaş.»... Besleme kızlarınm Roma"da. Pariste cüneyUrkınJarla tarıkakanlarla evlenmesini ya da yoksul delikanlılara gönül ve« ren namuslu müyoner hanımlarımızı konu edinmiş nice kepazelikten sonra. «Arkadaş». özüyle biçimiyle unutulnısyacsk bir yapıt. Gerek bol keseden konuşnıaya psk düşkün yan • ay dınlarımızın. gerek «seyirci »nlamıyor.. yokss biz neler yapnrdık» diyen bezirgân yapımcıların. eerek^ç Yılmaz Güney'den bağırtılı çağırtıh devrimci fümler neklevenlerin «Arkstiaş» ve Yılmaz Güney olayı üzerine soğıüıkanlılıkla. iyi niyetle do=t ça düşünmesi özlenir. Bu, en a7.ından Türk sineması için nat makta olan Yeşilçam için geıeklidir •Arkadaşı. iyi. dürüst. ti tiz çahşmaların eşiğindeki bir sanatçının ürünüdür. Uzun süredir yapılan tekiıflerı reddecl:oraııi;. Çünkü karar vermiştim: lıevecanianacajım bir şe yi yapmağa... Benim heyecanlanaci'ğım. p2"ronlarır. değil.. Bııldum ve huırlıyorum. Selim tleri ile birlikte hazırlıyoruz senaryoyu.. Konunun özeti şu: Huduîta askerlik yapan bir genç adam. bir kaçakçı vurmak zorunda kalır.. İstemıyerek.. Askerlik ten sonra Istanbul'a gelir. bir Amerıi.F.n pazarınan çalısır. Sonra vurduğu kaçakçının aiiesinı bulur. ona sahip çıkar... îçinde bana yatkın herşey var bu konunun. Umarım iyi birşeyler olur Selnıa Güneri'vi di^'iniıvoruır.. karlın oyunctı olarak. Erkek belli değil Bundan sonra yapncağım şej ler hakkmda ise hiçbir kesin projem jük. Cumhuriyet Sinema eki ATİLLA DORSAY tarafından hazırlanmıstır EK 8