10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 4 Ocak 1974 arthçl rahmetli Emin Ali Ç«vlı, tarihse! <»• nemi yedi bin yıllık sayardı, kendisinden duymuşumdur. Oysa ilk yazı olarak bilinen Sumer yazısı, Isa'dan önce bilemediniz üç bine uzandığ;na göre, tarihsel dönemi ortalama bes bin yıl sayraaıri]2 gerekiyor, benim okuduklarıma görc. Ancak Sumer yazısının birdenbire ortaya çıkamayacaeım düşünenler. belgeleri elimize geçmemiş daha eski bir yazının varlığına inanıyorlsrsa. buna bir varsayım deyip geçmemiş gerekir, ta ki o yazı bulunsun. Imdi bu beş yılhk sürem içinde bir çok yazı çeşitleri ve biçimleri çıkraiftır ortaya. Uysarhk bakımmdan böyle bir huiuşun önemi yatsmamayacağına göre. bugün yazısı olmayan. kendilerine bir yazı bulmağa uğraşan toplumların bundan ötürü kendilerini yarışta geri kalmıs sayıp üzülmeleri anlaşılır bir şeydir. Çoktand:r Afrika'da Unesco'dan görevlendirilmiş bir uzman rlarak çalışan dostum Hıfzı Topuz'dan, belü bir aifabe ile kendi gazetelerini çıkaran birtakım Afrika toplumlarında bu olaydan ötürü görd'üğü bayram havasının öyküsünü dinle mişimciir. Buna bakarak. yazılarının eski'igi ile övünen toplumlara da hak vermemiz gerekiyor. Oysa. başka bir yazımda da belirtmiştim, insanhk tarım ve hayvanın evcilleştirilmesi gibi d?vrim sayılan en büyük basarılarına ya/inın bulunmasınd'an önce ermiştir. Ne ise, bu başka konu. Ya bizim yazımız? Bizim Tiirkçemizin ilk yazisı. Orhun ırmağı çevresinde bulunan KiilTigin anıtındaki KökTürk alfabeli vazıdır. KülTigin amtı 732 yılında dikildisine göre, dilbilimciler KökTürk yazısının 732den önce, diyelim 5P0 yıllarımîa ortaya çıkmış olabileceğini düşürıüyorlar. Öyie de olsa, bu olay, dünya yazıya kavuştuktan üç bin beş yüz sene sonra gerçekleşmiş sayjlır ve oldukça yenidir. Bütün yazdıklarını yararlanarak okuduğum sayın A. Dilaçar, Türk Dili dergisinin Kasım sayısında çıkan bu konudaki yazısınd», KökTürk alfabesinin, düz çizgi ve sivri açılardan olma, taş üzerine oyulmağa elverişli, anıtsal bir vazı clup, Germenlerin «run» yazısına benzediği için buna «runiform yazı» dendiğini anlatmaktarîır T Olaylar ve görüşler Atatürk'ün Yücelttiin Melih Cevdet ANDAY H. bunun Türkierin buluşu bir yazı olduğu bilim adamlannca kabul edilmiştir. Ancak geçen gün. gazetemizde çıkan bir haber, ilk Türk yazısının çok daha eski olduğunu göstermekteriir. Moskova kaynaklı bu habere göre, Alma Ata yakınında «Aitm Tepe» adı verilen tepede yapılan kazılarda dört binden çok altın esya bulunmuş, ayrıca eski bir mezard'an genç bir erkek iskeietı çıkarılmı?, bu gencin giysisi altın lcvhalnrla süslü imiş, arkeologlar bunun bir kral oğlu olduğunu kestiriyorlarmış. Fakat Kazakistan Cumhuriyeti Bilimler Akademisinin tarih, Arkeoloji ve Etnografya Enstitüsü bilsinlerinı asıl şaşırtan bııluş. gümüşten ufsk bir fincan olmuş. Bu fincanın d:şında iki sıra bir vazı yer alıyormuş. Kazakistan Bilimler Akademisi üyelerinden ünlü Türkolog Musabayev, iki yıl *uren çahşmaları sonunda bu yazıları çözmüş ve şunlan söylemiş: Kazakistanh Türklere g"re, cümCç fincandaki yazılarda şöyle denilmfktedır: «Yurdunun bayrağım onurla yCkseklrrde tut. Sayılan bir başbuğ, çevik atlar, göziipek yijitler sana şan getirecek. Büyüyünce kenrii mutluluğunu kendi ellerinle kur. Sağ ol!..» Böyîece Mu^abayev'in çnzdüsü bu yazılar, eski Türk yazısının ya^nı 800 10O1 yıl daha büyütmcktedir. Buçünkü Kazakistan'm güneyind'e yaşayan halkların ve boyların daha o vakitler bile yazıyı bildikleri şimdi kesinlikle söylenebilecektir. Ama iş bununla bitmiyor. UN'ESCO'nun yay:mladıpı, bizde her ay çeviri=i verilen Courier dergisi son sayısını Pakistan'a ayırmı?; Pakistan topraklsrmın beş bin yıllık kültürüne, sanatına ilişkin yazılarla çıkıyor. l?a'dan önce 2.500 ile 1.50(1 y.lları arasında riünyanın sekiz büyük uygarlığınrian biri. busünkü Pakistsn topraklarınd? olıışmuş bulunan tndus vadisi uygarlığıdır. Ötekilerin rfe adlarını verclim: Sumer, Mısır, Anadolu, Çin, Meksıka, Ege, îran. tndus vadijı uygarlığı ekonomık ve kü'.türel alanda doruğuna İsa'dan önce 2.50Ü ile 1.500 yılları arasırda varıyor. Aynı dönemde ötekı büyük ııygarlıkların da gelişmiş olması çok şaşırt;cı bir rastlantı savılsa yeridir. Islâmâbâd Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesinde tarih profesörfl Ahmet Hasan Danl, yazdıgı maka'etfe bunu, Nil, Dicle Fırat ve indus nehirlerinin •uladığı topraklardan elde edilen büyük ürünün, o vadilerde büyük insan yığınlannm birikmesine ve barınabilmesine yol açması ile açıklıyor. Sulanan toprakların zenginliği, uygarhğı da getirmiştir. Bu uygarlığın, bugünkü konumla ilgiM olan yanı. henüz çözülmemiş olan yazısıdır. Dünya bilginlerinin bütün çabaîarma karşın, bu yazı esrarını korumaktadır hâlâ. Sondan Ekleme Ancak, yukarda ad:nı verd:6i bilgin, tnd'is vadisir.de ele geçen nv'ihürlerin üzerindeki re?im yazısının sondan eklemeli b:r dizse gösterdiSini de sözlerir.e ekliyerek, bu yazının Altay dilleri ailesine bağlı bir dilin yazısı olabüeceği olasıheı üzerinde riururken, bizim Anadolu Türkçemizden «çocuk» sözcüSünü alıyor ve bunun «çociiklar», «çoctıklnnmız» biçiminde sondan eklemelerle nasıl riesişfiğini gösteriyor. lnrius vadisi, orta ve batı Asya'ian Hindistan'a siden yollar üzerinde olduğu için birçok göçlere tanık olmuş ve böylece e«ki uvgarlıkların besiği dunımuna gelmiştir. Türkolog MııJabayev'in okudugu yazırtın yaratıld'ıSı bölce ile, îndus vadisi arasındakl yakınlıgın gözden kaçmayacağı ria ortadadır. Sonucu bekleyelim. Şunu eklemeden de geçmiyeyim: «Tanrılar, mezarlar. bilginler» adlı, bizrie rle çeviriM bulunan ilginç kitabında C. W Cfram. Sumer uygarlığı bölümünde. Sumer rfiiinden söz ederken bu dilin Türk dilleri aileMnden. olabilecegi olasılığını ortaya atmaktadır. Su son buluşlar ve ortaya atılan olaşılıklar, dilimizin ve yazımızın geçmişini oldukça gerilere götürmektedir. Niçin yazdım bunları? F.lbette sevindigim için. Ve Mustafa Kemal'in, riilimizi ve tarihimizi, bilimsel verilere dayanmakla birlikte, hayal gücüne de hız vererek vüceitmeye çahşmasındaki coşkuyu anladım bir kez rfaha. Bayramınız kutlu olsun!.. MAARIF DUVAR SAATLİ TAKYİMI Aziz ve muhterem okuyucuiarınm YENİ YILINI ve KURBAN BAYRAMINI Tebrik eder, Saadetler diler. ISTANBUL MAAftİF KİTAPHANESİ Cağaloğlu yokuşu No. 38 İST. (tıâncılık: o/84) 87 İsa'dan Önce «Bu me?arın îsa'dan önce VII • V'inci yüzyıllara ait olduğu anlaşılmıstır. Bu dönem, adını Yedı Irmak topraklarında yaşavan ve Türkçe konuşan halklarrian almıştır. Bu tonraklar Batıda Taşkent. Doğucîa Iris ırmağı, Güneyde Kaşgar kenti, Kuzeyde de Balkaş gölü ile sınırhdır.» ACl KAYB1M1Z BAYRAMLAR GELİR GİDER. OKTAY AKBAL f f f i e Ç İ P g i t t i l e r ° bayram günleri fffc|Geçip gittiler dönmeyecekler gerl». Evet Hayır Kentlesme ve Nüfus Artıs | J lkemizde son günlerde yapıI l l a n iki ayrı seminerde de, ™ hızlı bir kentleşmeyle sonuçlanan nüfus artışı ve bu artı?ın engellenmesi amaciy'.e aile planlaması yör.temleri üzerinde önemle durulmuş ve bu alanda iz'.enecek sosyal politika konum tartışılmıştır. ÎTÜ Mimarhk Fakültesi Ş«hircilik Enstitüsü tarafından düzenlenmiş olan seminerde. Türkiye'de kentleşmenin bir nüfus patlaması sonucu, büyük ve giderek ağırlasanbir sorun olarak belırdigi ve öncelikle «konut ve istihdam» güçlükleri yaratan bu olayın denetim alüna ahnarak ön'.enmeşi gerektiği belirtilmiştir. Bir îşçi Sendikaları Konfederasyonu'nun gerçekleştirdigi öteki seminerdeyse, yine nüfus artışının Türkiye'nin olanaklarmı aşan bir Jiik özelliği kazanarak ekonomik kalkınma atUımlarını köstekle«liğine ve bu nedenle, başvurulması kaçırulmaz olan nüfus p!an laması uypulamalarında sendikaların rolüne değinilmiştir. Günümüz Türkiyesinde aynı zamanda bir sosyal deği?me göstergesi olan kentlesmenin, öteki az gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, en ciddi bir sorun niteliği taşıdığı açıktır. Kentleşme. bilindiği gibi. kentlerde yaşayan nüfusun, genel nüfus lçindeki payının artması durumudur. Bu bakımdan, kır ve kent yerleşmeleri ara^mda bir nüfus ahşverişi olarak beliren bu olayın temelinde, demografik degismelerin, yani herşeyden önce nüfus •rtışmın yer aldığında şüphe yoktur. Aşağıdaki tablolar, sayım yıllanna göre, genel kentli nüfusların gelismelerini göstermektedir: ömrünü Şirketimiz hizmetine vnkfeden ve bir müddet evvel emekli olan Şirketimiz Eski Başmüdürü ve Müdürler Kurulu Başkanı degerli ve mümtaz insan •On Sekizinci Yüzyıl bir Fransız halk türküsü böyle diyor. Hangi ulustan oiursak olalım bayram günleri ayrı bir deger, bir anlam taşır. Birbirinin benzeri onbinlerce gün karmakanşık olur, yaşantılar. anılar körd'üğümleşir. çıkılamaz içinden. Ama bayram günlerinde olup biten olaylar, serüvenler hep hatırlanır. Şeker bayramlan, Kurban bayramları, özellikle çocukluğun bayramlarıdır, tek tek bellegin yüzeyine çıkarlar arada. Önemll anılar degildir, yaşandığı sırada etkilememiştir bizi, ancak yıllar yıllar sonra deâer verilir onlara. İnsanlar tek tek gitmişlerdir yeryüzünden. Nineler, dede'.er. amcalar, teyzeler. analar, babalar, dostlar, arkadaşlar, sevgililer... Tarancı, «Bugün bayram Haminnemi hatırhyorum Dolayısıyle çocukluğumu» rfiye yazmıştı. Bugün yine bayram, hepimiz neler neler hatırlıyoruz? Kişi hatırlamak için yalnız kalabilmeli. Anılar ürkektir, kalabahkta yaklaşamazlar yammıza. Bu bayram sabahında kuacık bir süre yalnızhgınızı yaşavmız. Bir balkona çıkarak, bahçede dolaşarak. pencereden bakarak. bir koltukta dahp giderek... öyle uzun zaman değil, bir an. Bir iki dakika içinde bütün bir ömür yaşanır. Gelecek size geçmis bayramların insanları, size bir bayram «evincini getirerek... Birden anlayacaksınız, yaşmız kaç olursa ol«un, bayram gününde olduğunuzu. Bir kurban bayramında daha... Şeker bayramını daha çok severdlm ben. Kurban bayramı kanh bir bayramdır, yagmur yagar çoğunlukla. Eli bıçaklı adamlar geçer sokaklardan «Kasap, kasap!.» diye. Kanh kurban derileri toplar kamyonlar. Evlere kanh et parçaları dağıtılır. Birden bir anı diriliyor, bir ahsap evin üst kat penceresinden bahçede kurban kesmeye hazırlanan kasabı tasa tutan bir çocuk. Ağlaya ağlaya... Ne çok sevmişti bir haftadır bahçede gezip dolaşan o yalrfızlı koçu! Biliyordu kurbanlık olduğunu. Annenin hastalığı sırasında adanmıştı o koç kurban olmaya. Şimdi kanlar içinde kalacak. yok olacak. derisl yüzülecek, parçalar halinde mahalleliye dagıtılacak ha! Taslar yağmıştı zavallı kasabın tepesine... Her bayram bu anı ne yapıp yapar dirilir. O çocuk da. ana baba da... Hepsi öldü gitti. O çocuk mu şimdiki koca adam? Dalıp gitmi? bir bayram anısına... Herkesi de öyle bir ar.ıya götürmeye çahşan... Geçip gittiler dönmeyecekler geri... O insanlar, o sokaklar, o evler. bütün o anılar. Bayram sabahında bir bir gelirler gözlerimizin önüne. Sanki bayramlar geçmişte kalanları anmak, yaşamak içindir. Bugünle dünü birleştiren bir çizgidir bayramlar. Oktay Rıfafın «Yeni Şiirler. kitabmda okuduğum bu dizeler sanki bu duyguma açıklık vermek için yazılmış: cNasıl yazlardı onlar! Gelincik dolar Bahçe, papatya, peygamber çiçekleri Başka insanlardı sanki, başka yüzleri Sıkma başlı ve sadakor yeldirmeli Taze dullar. dal Rİbi kızlar, oğlanlar Kimlerdi? N'oldular? Yoksa öldüler mi? Güzel orya kızı, maça papazınm Kısmetine düşer, ayrıhk başlaıdı Gelsin artık olur olmaz ağlamalar Ağlarken giilmeler, göğüs geçirmeler.» Yalnız şiir geri getiriyor geçip gidenleri. Bir zaman parçası olduğu gibi canlanıyor önümüzde. Dalıp gidiyorsunuz, içinde yaşıyorsunuz bugünde yaşayan geçmisin düşsel dünyasında. Kimi İnsan kolaylıkla döner bir anlığına, bir dakikahğma gerilere... llk gençliğrne. çocukluğuna, o günlerin insanlarına. Kimi ise itici bir giiçe gereksinme duyar. tçmelidir, okumalıdır, bir söz, bir bakıs, bir koku birşeyler uyanduTnalıdır içinde. İşte o zaman açıp okuyan güçlü bir şiir kitabım, özellikle bugünlerde yayımlanan Oktay Eıfat'ın «Yeni Şiirler»ini... Yajam nedir, şiir nedir, insan neler duyar, neler düşünür, bütün bunlar nasıl kalıcıhk kazanır, görürsünüz orada orada. Son yılların en başarılı şiir kitaplarından biridir, «Yeni Şiirler>!. Bir bayram gününün birkaç saatini onunla yaşarsanız çok şey kazanırsınız. •Değişen varsa biziz;. Orda çocuksu Duran, bizde ölüyor yavaşça. Düşler Yapraklannı döken agaçlar gibi Ufak tefek mutluluklar ötesinde Soyunuyor yeşilinden, mavisinden Dallar kalıyor sadece, kuru daiiar!» Yeni bayramlara, güzel bayramlara, yeni giîzel bsyramlarda buîujmaya. NÜFUS ARTIŞININ ANA KAYNAĞI OLAN SOSYOEKONOMİK YAPININ NİTELİKLERİ DEĞİŞTİRİLMEDİKÇE NÜFUS ETKİNLİĞİ SAĞLANAMAZ. Dr. Yakut IRMAK rin 7 yaşmdan başlayarak bütün bl, öteki azgelişmls ülkelerde de köy nüfusu, bir yandan ge yaşamları boyunca üretimin iıer nel nüfus içinde çoğunluğu o aşamasında bir işlev yerine get;r luştururken, öte yandan bu ke diği ve bu nedenle en ucuz ışgücü kaynagı olarak çocuklann sasimo'e artış oranı, genel art;« oranının üstüne çıkmaktadır. >nca arttığı gözlenmektedir. Çok çocuk ihtiyacı, çeşitii sosyal ilişDaha doğrusu kentleşme, nüfus ki ve gelenekleri de etkilem^kte artısına bağlı olarak kırsal topluluklar nüfusundaki joğunlaş ve buna ilişkin sosyal kurum ve töreler bu amaca yönelik bir bimanın kentlere doğru boşalmaçiro kazanmaktadır. Ömegin koysı demek olduğuna göre. nüfus lük yerlerde, doğurgan kuşafın artış eğiliminin nedenlerini averimliliğini arttıran evlenme yaraştıracağımız alan kır kesimi olacaktır. Kır nüfusunun bu e şının düşüklüğü, aile işletmf.sir.e «gelin» kiınliğiyle bir işgücünün gilimi, şüphesiz ki kaynagını katılması yenında, yine bu işletkırsal toplulukların niteliklerinnieuin işgtlcü gerekiminin bjr nn de bıılmaktadır. öıfiŞ sağlanması isteğirun ürünü' dflfe Bu arada, kır kesiminde Artış Nedeni kimi zaman akla aykırı biçimıer kazanmış gibi Körünen «başlık» Yine bu sütunlarda çıkan ba geleneginin temelindcki pazarıık zı yazılanmızda kısaca deginmekanizması, gensllikle evliliğin digimiz gibi, Türkiye'de kırsal bir işgücü satın alma işlemi olatoplulukların ekonomik ve sos rak da değerlendirilmesine bagyal özellikleri başlıca şunlarhdır. • dır: Öteki yan uğra.şılarla desBundan başka, bu ilişki ve ihteklenmekle birlikte geniş öltiyaçlann oluşturduğu sosyal sisçüde tarıma dayanan. daha çok temde yaygın kanı, inanç ve cieilkel bir teknolojiyle küçük işgerler, giderek çok çocukluluk letmecılik düzeyinde örgütlendoğrultusunda işleyen birer etmen miş, kendine yetebilen ve pazaolmaktadır. Örneğin, işletme büra yeterince açılmamış bir ekotünlüğünü koruyacak en az bir nomi vp buna bağlı olarak kenoğlan çocuğa kadar doğumiarın di içinde bütünleşmis, çovreden sürdürülmcsi, ailenin sosyal gücünün bırey sayısına göre de deaz çok kopuk, sosyal bakımdan ğerlendirilmesi, kadmın sosyal statüsünün doğurduğu çocuk sayısiyle ölçülmesi, doğurganlığı Kırsal nüfus Kentli nüfuı arttıran etmenler arasında sayıla oranı <••) oranı (»i; bilir. Gelenekleşen bu davranış modelleri, kendilerini yaratan sos 83.6 lfi.4 yal koşullardan bağımsızlaşarak 1K.6 83.4 bu koşulların degişmesi halinde 81,9 18.1 bile geçerliğini koruyabilmekte18.3 81,7 dir. 18.5 8W Aynca, ülkemizde son dönern77^ 22.1 lerde, sağlık ve beslenme koşul25^ '4,8 larmda görülen gelişmeler, çok 70.2 293 yüksek olan çocuk ölümü oranı66.5 nı düşürmitş ve böylelikle hayatta kalma şansının yükselmesi, nüfusu artısian doğurganlık düzeyi değişmeden, Şehirsel nüfus nüfus artış hızının yükselmesino Artıs oranı yol açmıştır. Öte yandan, aile çapmda örgüt•İ20.1 lenmiş olan ve üretim için gerek'•80^ li emeğin aile kaynağına dayan•o 703 dığı bu tarunsal işletmecilik, aynı zamanda ailenin, birlik, dayanışma ve bütünlü|ünün temeli yani işbölümü ve sosyal sınıf olmuşrur. Gerçekten, parçalanma lar açıstndan çok farklılaşma sı halinde geçimlik olmaktan çımış, bu nedenle az çok aynı kacak kadar sınırda bir büyüklü cinsten, değişmeye az elverişli, ğe sahip olan bu işletmeler, midayanışmah bir sosyal yapı. İş ras veya evlenme yoluyle bölünte kırsal toplulukların bu belli mekten engellenmiştir. Bu büttln başh özelliklerinin, köylü nüfu lük ihtiyacı, aile kurumu alanmsun demografik eğiliminin be da, evlenen erkek çocukların ailirleyici etmeni olduğu görül leden ayrılmayarak birlikte yamektedir. şamaya devam ettiğl «geniş aile» Gerçekten köylük yerlerde, tipini yaygmlaştırmıştır. İşletme bütünlüğünün korunması töresel ana uğraşı olan ve daha rok tüketime yönelmiş bulunan ta yönüyle de, evlenen kız çocuklara çoğunluk toprak yerine çeyiz, rım, çoğunluk aile işletmeciliaile reisinin ölümü halinde de gi biçiminde örgütlenmiştir. Bu yine toprağın parçalanmaması işletme biçimi, aile reisinin doğ rudan mülkiyetinde bulunan kC için mirastan erkek çocuğun yarı payım o da genellikle topraçük ve orta büyüklükteki top ğın değerine eşit bir başka öderaklarır», yeterince gelişmemiş me yoluyle • vermek biçiminde bir teknoloji ve tarımsal girdiortaya çıkmıştır. lerden yararlanamayan yöntem Böylece çeşitii nedenlerle, lşlet lerle işlenmesi olarak belirmek me üzerinde nüfusun giderek yotedir. Birim başına emeğin veriminin çok düşük olduğu bu işletmecilikte, yabancı veya ücretli işgücünün kullanılması söz VEFAT VE konusu olmadıgmdan, ana i?gücii d'ogrudan aile bireylerince BAŞSAĞLIĞI saglanmaktadır. Başka bir deKıymetli, eşsiz mesal arkayimle, bu işletme biçiminde, ü daşımız Çocuk Hastalıklan retim teknolojisindeki gerilik Mütehassısı, ve tarımsal girdi eksikliğini .~iDr. Haydar Korkmaz'ı derme yolu, aile bireylerinin emeğine başvurmaktır. Bu du ellm bir trafik kazası sonucu rum, aileleri bir yandan elden kaybetmenin derin teessürü geldigi kadar çok çocuk sahibi içindeyiz. Aziz naaşı 5 Ocak olmaya iten ve bu yüzden do1974 Cumartesi günü (yann) ğu ganhğı arttıran bir etmen öğle namazını müteakip Faolurken. öte yandan da dlkligitih Camiinden kaldırılarak ne ve yataylığına aile boyutlaMerkez Efendi Mezarlığında rını eenişletmektedir. ebedi istirahatgâhına tevdi edilecektir. Böylece. her yaş ve her cinsAilesine, arkadaşlanna ve ten bireyin üretim sltrecinde bir dostlanna taziyetlerimizi sugörev aldjğı ve bir rol Ustlendiği nar merhuma Tanndan mağbu sistemde. ilk olarak, çok çofiret dileriz. cukluluk eğilimi belirmeht» ve Saieymaniye Doenmevi bu da doğurgan nüfus öbeğinin Mensuplan verimliliğini en yüksek düzeye çıkarmaktadir. Genellikla bireyle ğnnlaşmasına yol açan bu işletmecılik üretim sürecının aynıhğı ve işbölümünün gelişmemiş, em»ğin uzmanlaşmamış olması yüzünden, yeni kuşaklann topraga bağlılığını sürdürmüştür. Bu da, toprakta aşın nüfus birikimi, düşük «istihdam» ve gızli işsizli; ğin temeli olmuştur. Çeşitii ne1 drnlerle, birim toprağı işleyen emeğin verimliliğinin azalması anlamına gelen düşük işgücü kullanımı ve gizli işsizlik, tarım kesiminde piderek artan nüfus baskısına yol açmıştır. Hakkın rahmetine kavusmuştur. Aziz naşı 4 / Ocak / 1974 Cuma günü ösle namazını muteakip Şlşli Camiinden alınarak Merkez Efendi Kabristanındaki ebedi istirahatgâhına tevdi edilecektir. Merhuma Tannrîan rahmet, kederlı ailesine ba; saglıgı dileriz. ISTAVBIL İMAR LtMtTF.P ŞtRKETt (Cumhuriyet 108) Hibetullah Sağcan VEFAT Her zaman çalışmalarımıza deâerli hil(fi«iyle ısık tutan aziz mesai arkadaşımız, mümtaz insan, Istanbul Imar Limited Sirketi Baj Müdürlüğünden emekli Topraktan Kopuş İşte kır kesiminde gittikçe joğunlaşarak bu kesımin taşıyamayacagı kadar ağırUşan nüfus, bir başka etmenin ışe Kanşmasıyle hızlı bir göç hareketınin kaynağı olmuştur. Nüfus artışıyle birleşerek ülkerr.izin son yıllardaki en belirgin sosyal değismesini hazırlayan bu etmen. tarım kesi ! mindeki teknolojik gelişme v e işletmecilik biçimindeki değişmedir. Üzeüikle dış jardım yoluylo. sağlanan traktör bagta plmalc iizere Vaftcfas üretirü teknolo.iisinin, geleneksei araç've yöntemlerin yerini alması, toprakta birıkmiş olan nüfusun açığa çıkmasıyle sonuçlanmıştır. Bu durum, tarımsal teknoıoji değışikliğinin doğrudan etkisiyle doğmuştur. Tarımda modern tekniklerin uygulanması, dolaylı olarak da aynı sonucu yaratmıştır. Teknolo.jinin dolaylı etkisi, geleneksel bazı üretim organizasyonlarınm biçim aeğiştirmesı olarak be lirmiştir. Örneğin traktörün tarıma girmesiyle, bir vandan toprak birikiminin hızlanması vüzün den bazı aileler mülksıizleşerek topraksız kalmışlar, ailelerin üründen bir pay ödeyeres kuşaktan kuşağa ortakçı sıfatıyle çahştıklan büyük işletmelerin, bu işgüçlerine yol vermesiyle de köy lü nüfus topraktan kopmuştur. üretimde teknolojik boşluğu dolduran fazla emek topraktan koparıhnca. geniş kütleler haünde yeni iş alanları aramak zorunda kalmıştır. Bu nülus, büyük bir çoğunlukia tarım kesimindea ayrılarak özeLıkle büyük kentlere yönelmiştir ve bazı kentlerin olağanüstü bir büyüme göstermesine volaçmıştır. Kısaca özetlemek gerekirse, ül kemizde iç göç ve kentleşme olayının temelinde teknolojik yeniliklerle birlikte hızıı nüfus artışı yatmaktadır, fakat nüfusun bu özelliği, kır kesiminde yüıürlükte olan sosyaı ve ekonomik ilişki ve koşullann urünüoür. Bu bakımdaa. çeşitii sosyal sorunların kaynağı olduğu kadar bir kalkınma engeli olarak beliren nüfus artışı ve kentlesmenin denetim altına alınması, sadece demografik tedbirlerle gerçekleşe I bilecek bir iş değildir Nüfus ! planlaması ve çeşitii aoğum kon ; trol teknikleri bu alanda belli ge lişmeler sağlayabüırse de, nüfus artışının ana kaynağı olan sosyoekonomik yapının nitelikleri değiştirilmedikçe «nüfus etkinliği» ni sağlamak olanaklı değildir. Kır kesiminde, değişmeye uğramakla birlikte en yaygın biçim olan geleneksel küçük işletmecilikte işgücü üıtiyacmı kar şılamak üzere belirmiş çok çocukluluk eğiliminin azalması, an cak bu ihtiyacın çağdaş dir teknik ve organizasyonla giderilmesine bağhdır. Aynca kaynaklandığı maddi koşullardan bağımsız laşarak bir geleneksel davranış modeli haline gelen çok çocukluluk eğilimi de, aynı zamanda bu anlayışı değiştirecek bir sosyal eğitim programıyle etkin olmaktan çıkarılabüir. Hibetullah Sağcan Hakkın rahmetine kavusmuştur. Merhuma Tanrıtfan rahmet, kerierli ailesine baş saglığı dileriz. ISTANBUL tMAR LÎMİTED ŞtRKETl MÜDÜRI.ER KtRULt) (Cumhuriyet 109) ACl KAYBİMÎZ Kıymetli büyüğümüz, manevi desteğimiz eşsiz ve mümtaz insan Istanbul Imar Limited Şirketi Bas Müdürlüğunden emekli Hibetullah Sağcan Hakkın rahmetine kavusmuştur. Merhuma Tanrırfan rahmet, kederli ailesine bns sağlıgı dlleriz. ISTANBUL tMAR LtMtTED ŞtRKETl MENSUPLAR1 (Cumhuriyet 110) Sayım yılı Genel Nüfua (mÜTOn) 1927 1935 1940 1945 1950 1955 1960 19C5 1970 13.&M VEFAT Merhum Cemal Pulhan, Halet Pulhan'ın evlâtlan, Neccfet Pulhan'ın ağabeyi, Şükran Pulhan'ın kayınbiraderi, Ergün ve Ergin Pulhan'ın amcaları, Ali Nusret Pulhan, Ferhan Pulhan'ın ve Sabit Çulha'nın yeğenleri, Sedat ve Fahire Topçuoğlu'nun teyzezadeleri, Güner Pulhan, Ferda Pulhan ve Fersa Acar'm kuzenlerı, Yonat, Kurt ve Ünal ailelerinin yeğenleri, merhum Emin Kâhyagil, Nermin Aybar*. Muazzez Dündar, A(i Kahyasil ve Mehmet Ali Aybar'ın damatları, Leyl» Giresunlu ve Mehmet Kahyagil'ln enişteleri, Halil Giresunlu'nun bacanağı ve Ayla Pulhan'ın biricik «evgili eşl, lbrahim Etem llâç Fabrikası şeflerinden 16.158 17.821 18.790 »J47 24.065 27.755 31.391 35.667 Genel nüfns ve ?ebir Genel nüfus tMinem Artış oranı 194050 ••17^ 5060 ' . 32,8 6070 •» 28^ Görüldüğü gibi. 1950'lerden «onra belirgin bir hız kazanan kentleşme, nüfusun kentsel yerleşmelerde yoğunlasması olarak nüfus artışıyla yakın bir iHşki içindedir. Buna göre, nüfus arttıkça kentleşme eğilimi de artmaktadır. Ancak bu ilişidde belirleyici etmen sayılan nüfusa, bu gelîşme dinamiğini veren en son çözümlemede kendisi değil. içinde yapısal özelliğini kazandığı sosyal ve ekonomik koşullardır. Başka bir deyimle, gerçi nüfusun artış hızını belirleyen, onun yaş ve cins büeşimi, doğurgan öbeğinin genişliği ve nifeliği gibi kendi yapısal özellikleriyse de, nüfusun bu özellikleri topluma göre biçimlenir. Örneğin 1545 yaşlan arasındaki (genç kadınlardan oluşan) doğurgan nüfusun büyükIüğü ve bu öbeğin büyüme hızından hareketle. nüfusun artış efilimini çıkarmak olanaklıdır. Ama bu öbeğin sımriannın genişliğinden, toplam nüfus içindeki ağırhğından tutun da. evlenme ve çocuk doğurma çağı, doğumlarla ilgili gelenek ve sosyal kurallamalar, çok çocukluluk eğilimi ve hayatta kalma umudu (yani doğumların sayısına oranla çocuğun yaşama sansı)na kadar nü fus artışını etkileyen bütün bu etmenler. az çok (fiziksel özelliklere de bağlı olmakla birlikte, ilkece toplumun sosyoekonomik yapısının ürünüdür. tşte nüfus. azgelişmiş ülkelerin bir ortak özelüği olarak Türkiye'de de. öncelikle kır kesimindekl yapısal koşullara bağlı olan yüksek artış eğiliminin sonucu olarak artmakiadır. ALİ SETTAR PULHAN 2 Ocak 1974 Çarşamba günü vefat etmiştir. Cenaze=i 4 Ocak 1974 Cuma günü (bugün) öğle namazından sonra Eyüp Camiinden kaldırılarak aile kabristanında toprağa verlİBcektir. A t LES 1 (Istanbul Reklâm 4661) 107 Vefat ve Başsağlığı Kurulumuzun değerli mensuplarından emekli Müşavir Hesap Uzmanı Sayın, DORTLER DÜRT KURUCU ÜARETMKNİN BABARI İLE YÜPÜTTÜÛÜ MEHMET ALi ADALAN Hakkın rahmetine kavusmuştur. Cenazesi 4.1.1974 Cuma günü, öğle namazından sonra Şişli Camiinden alınarak ebedi istirahatgâhına tevdi olunacaktır. Kederli ailesine ve bütün mesai arkadaşlarına başsağlığı ve kendisine de Ulu Tanndan rahmet dileriz. Maliye Bakanlıği Hesap t'zmanlan Derr.eji Cumhuriyot 111 UNIVERSITEHAZIRLAMA FEN KURSLARI u*»ıe«ıu HTDUI •»TIKIUI. lil SSSlöU VEFAT Kıymetli varhğımız, Süleymaniye Doğum ve Çocuk Bakımevi doktorlarından Çocuk Hastalıklan Mütehassısı, Cumhuriyet Yann, Pazar ve Pazartesi günlen Istanbulda günlük gazeteler çıkmayacak, Gazeteciler Cemiyetınin \ » YUSUF TAVUS'un son inceleme kitabı "Bayram Gazetesı,, j yayınlanacaktır. Yurdun her köşesine yollanacak clan «Bayram Gaxetesi» Cagaloğlu Milliyet Müessesesinde fıizmetinizdedir. Telefon: 22 44 10 * Dr. Haydar Korkmaz'ı Nüfu» artıs egilimini belirleyen etmenlerin özellikle topiumun kır kesiminde aranması(Cumhuriyet 104) nın nedeni şudur: Türkiye gi elim bir trafik kazası sonucu kaybetmiş bulunuyoraz. Aziz naaşı 5 Ocak 1974 Cumartesi günü (yann) öğle namazını müteakip Fafih Camiinden kaldırılarak Merkez Efendi Mezarhğında ebedi istirahafsâhına tevdi edilecektir. Mevlâ rahmet ej'leye. EŞt VE ÇOCTJKLARI BASIN KARTI MESELESİ Yeni Basm Kartlan Yönetmeliğiyle birlikte, Türkiye'deki Basın Kartı meselesinin belgelere dayanan ara.ştırması FtYATI: 10 IT. tsteme Adresi: 20 083 666 numarah oostîi çekiyîe veya 10 TL. posta pulu karşılığmda, PK 23fi Osmanbev Istanbuı adresınder temin edebilirsiniz. (Cumhurivet: 113)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle