Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SATFA DÖRT: :CUMHDEITET: şılaştı. Kadın onu kolundan tutup bir koşeye çekti ve kulağına şunları fısüdadı: «Sevgili dostam sana bir itirafım var. Şu PicMso'nun deaeoiyle ilgili. Londrada biraz paraya ihtiyacım oldu. Dostlarunın tanıdığı bir tablo tacirine gittim. Deseni 159 İngiliz lirasına sattını Sevgiii Elmvr bu kadar üzülmenize lüzıım yok. Acısuıı çıkanru Tarui gelin birlikte Ritz'de yemek yiyelim.» Elmyr, Rıtze gitmedi yemeğe Atölyesıne varır varmaz eski katoloRİarın ustüne çullanarak hararetli bir arastırmay» girişti Sonra mürekkeoli kalem ucuyla Picasso'nun 1925'lerde jraptığı klâ sık stil denilen biçimde desen] er çırmeye koyuldu. Ertesi gun saat 12>e yafclaşırken. Seine sokağmdaki galerilerden birıne giriyordu. Galerinin direktorünü tanımıyordu. Koltuğunun altma sıkıştırdığı karton dos. ^ada uç desen vardı. Heyecandan avuçlannın içıne kadar ter bas mı«tı Ama vine de şaşırtıcı bir rahatlıkla Picasso'yu sava; öncesi tanıdığını anlatmayı başaracaktı. Sıkıntıya düşünce dostunun kendisine verdıği eskizlerden ayrılmak kararına varmıstı. Bu tür o'.Evlar o sıralarda çok olağandı GaWınin Hı k' • <' ' • totv ince'edi Sonunda «puze!> dedli. «Ne kadar istiyorsunuz?» On rlakika sonra ElmjT jsaleriden çıkıvordu. Cebinde 200.000 frank \ardı. 25 Mayıs 1971 ÇjlUTC TADIflİfl Lady CampbelhBu bir Picasso değilmi? tLMYR ü t HOK* Tjrihın kaydettiği en korkunç sahteci.. Ama aynı zunanda büyük bir jetenek. bir deba .. 1961'de Londra'daki Joseph Boutın'le 1967 Martına kadar Meadows'un malıkânesinin duvarlarım susleyen 44 yağlı boy» tablonun yaratıcısı arasmdaki ilışkıyı anlamaktâ güçluk çekmışlerdi. Birleşık Araenka tablo satıcılırı birliğınin eski Baçkanı Klaus Perls «Hory'ji tantdım, diyordu. Desen konusunda üstüne yoktu.» New York"un unlü galenlennden birinın sahibi olan Stephan Hahn ise «Raynal mı?> diyordu. «Harikulide bir sahte ressamdır o ! Gerçek bir dehâî. tsviçreli sanat eserleri koleksiyoncusu F. R. Fehse'nin düşüncesi de şöyleydı: «Onun eşi benzeri yoktu. Ona benzeyen biri daha olmamasını tanrıdan niyax edirorum!» Bır sure sonra İse o da, çoğu asnatçı gibi Paris'ın yolunu tutacaktı. Pans'te Grande ChaumıLMTR 16 yasına kadar, ere'de Fernand Leger'nın atolyesme devam ediyordu. 1926'da 20 Baltton golu kıyılannda gem$ topraklara ve bağ vaşına bastığı gün tablolaruıdan lara sahıp olan zengın bır aıle bırının «sonbahar serglsine» kabul edılmesı genç sanatçının en nm tek çocuğu olarak son deremutlu anlanndan binydı. Cagce rahat bir hayat sürraüştu. nes sur • Mer'le ilgili bır pey. Babası Büytikelçi, anasıysa Azajdı bu ve sergıde Vlamincki'ın vusturya • Macaristan tmparabır eserırun yanında boy gösten» torlannın hizmetindeki bir banvordu. kacımn kızıydı. Kan koca El Gestaponun pençesinde myr 16 yaşındayken boşanmışlardı. Genç adam o sıralarda Budapeşte Guzel Sanatlar Akademisine yasıldı. Öğreninuru, daha sonra Mütuh'te Heimann akadenusinde sürdürdu LMYR tabtolan öylesîne değışık adlar altında satmıştı ki bu konuda uzman kışıler bıle 1949'da New York'Lakı Elmyr de Hory, 1952'de Baron Herzog, 1955'tfl Boston Fogg muzesinden Louis Raynal ve E E «Montparnasse'ın büyük dönemıydi o günler.» diye anlatıyordu Elmyr. Bu dönermn hem tanıgı hem de ayrılmaz parçası idim. Montparnasse çevresinde vaşayan çoğu genç ressam gibı gecemi gündüzümu Dome ya da Rotonde kahvesinde geçiriyordum. Tarumadıgım yoktu: Vlarmnck. ustam Leger. Derain. Matisse, Picasso... Gertrude Steın, tıpkı Hemingway. Peggy Guggenheim. FUjita ve Man Ray pbı aynı gruptandı. O sıralarda, Odeon sokağındakl küçilk kitabev) Sylvia Beachte eserlerinl okuyan James Joyce'la bile tamşmak fırsatını bulmuştum». Ne var ki Elmyr. obür genç ressamların çoğundan farklı olarak, aılesinden, eenc bir aristokratın vabancı bir Ulkedekı ihfıyacı ölçüsünde par« yardımı g a rüyordu. Elmyr bbyleee yeteneltlı bir sanatçı. goze çarpan, ıvı gıvimli bır play • boy olarak 1940'lıra dek bu raşaramı sürdürecekti. «Eğer gerçekten Gertrude Steln dogru koymuşsa meseleyı ve eğer gerçekten bir «yltik kusak» var olrnuşsa ku$kusuz talihsiz kurbanlanndan biri de ben oldum bu akunın. «Kendimi kurtaracak sajlam bir karakterden yoksundum.» 1938'de Macanstan'a döndü Orad* şüpheli biri olarak goz hapsine ahndı Daha sonra Almanya'da Gestapo tarafından tutuklandı. Rio'va bir gidiş bileti ııiMMiHHHiııııııııııı Ma.llcoç;of|lıı Konu vc rcsim TUNADAKIHAYAIET Elmyr'in ilk kurbanı Pablo Picasso oldu. Resim, ünlu ustanın Guemica'smdan bir detayı gösteriyor. ıııııııııııııııııııııııııııııiMiMnıiHi mınııııııı EFSANESİ 91 , Karaçullu obası Aladafuı koyağına gelıp ko nalı uç gun olmujtu. Oba güzttn buradan Çukuro\a ja altmış cadır gitmiş, otuz beş vadırla geri döııinüştü. Çadırlar biraz daba eskimiş, solmuş, yıpran. mıştı. Bugun geue toy kurulacaktı. Sabahtan ko>unlar kesilmiş, büyük kazanlar ocağa konmuştu. Kollan çemrek, ak başörtulu yaşlı kadmlar ocakla. rı yakıyor, kazanlara etler, kokulu, kurumuş sebte. ler, dağ baharatı ko>iıluyordu. Bir yanda da pilav. lar pişiyordu. Ak taşın üstüne tunıncu, giines. hı>al ağacı işlemeli keceler serilmişti. Bu şA gene Koyun Dede gelmişti. Iri saıı «aka. lınuı altma kadar, kucağında. Insan azmanı eroıi; Dost Dede gelmişti. Karanlıklarda ışıklanarak vüru>en, hem de bundan hlç haberi olmajan .. Sümbul Dede gelmişti, giır avazlı, sesi üç günlük >oldan duyulan .. Genç Ali Dede gelmişti, üç kere Hızırla karşılaşmı;. yürü git yohına ya Huır, benim senden hiç bir dileğim >ok, ben insanım, kendi dileğimi kendim yeriue getiririm, demi?. Kavalcılar gelmişlerdi. Sultan Pirlcr davulcusu. davnlcular ocaçı piri Abdal Bayram eelmiîli. Toy başladı. Venildi içildl, sofralar kaldırıldı. To.tdan sonra Dedeler giılbenkler çektiler. Aladağın koyağı gür avazlarla yankılandı. Sazlar, demeler başladı. Sonunda da semah başladı. Kadmlar erkekler, >a»lılar gençler semalıa kalktılar. Akar biı su yumusaklığıoda. esk) toprağın. tajın üstundc, semah donenlerin ayakları aktı. Bedenleri dost, scv. g\, sıcak inccdeıı dalgalandı. uçar gibi kollar havalandı usuldan, indl. Tam bu sırada dağdan, Dedeler dalmıj saz döğerlerken, coskuo semah aydınlık bir su gibi gün görmüş toprağın üstüne düsmuş akarken, yumşacık, kır atına binmis. Cereni de terkisine almış Halil geldi. Atından (ndl. atı yandaki calıya bağladı. Cereni elinden tutup getirdi. tkisi birden gelip Koyun Dedenin huıurunda niyaza vardüar. Koyun Dede onlan kutsadı. İkisî hirden lemaha girdiler. Semah bitti. Abdal Bayram davuluyla çok eski semahını tek basma dönmeğe başladı. Bir tepe gibi yığılmış odun bbeğine atej verildL Gene dönmeğc başladılar. Gün kavuştu. Sazlaruı sesi kesildi. semah durdu. Abdal Bayram davulunu kucakladi gitti. Kimse Halile, Cerene bakmadı. Hoş geidiniz demediler. nerdeydiniz, ne yapıyordunuz. demediler Onlar yoklarmış gibi, hiç gelmemisjer gibi davrandılar. Bir kısmı kinle. öfkevle baktılar. Bir kısmı da belli belli toprağa tükürdü Halille Ceren çadırlara yollandüar. Balilin bos Beylik cadıri gene kurulmuştu. Atı çadırın kapısına bağlayıp iceriye girdiler. Halil bir çıralığı tutuşturdu. L'zun uzun vadıra baktL Her sey yerli yerindeydi. Dışan çıktılar. Oba kavna$ıyordu. Fısılhlar Aladağm koyağuıı olnııştı. «Olmaz bu kadan da,» dedi Fethullah. «Ocağımızı söndurdükten sonra, sen gene gel oba>» .. Bizi bütün Çukura rezi] rüsvay ettikten aonra • «Olmaz,» dedi Hıdır. •Olmaz." dedi Musacık. •Olmaz.» dedi kadmlar •Olmaz,» dedi çocuklar. Talııız iki kişi olmaz demedi. Birisi Süleymarj Kahva, birisi de Müslum Koca •Olmaz, olmaz.» dedi Abdurrahman. «Olmaz.» dedi Sultan Karı. •Olmaz. nlmaz. hiç olmaz.» dedi Fatma. •Olmaz,» dedi dedeler. Ve Rüstem candarmaya koştu, Aladağın koyağmdan bir olüro yeli gibi eserek aşagi>a indi. •Silâhlajıın hepiniz.» dedi Fethullah. •Belki candarma onu kaçırır, bu gece biz onu haklamalıyu.» •Niçin geldi?» diye sordu Müslum Koca Süieyman Kabyava. •Bir Bey, Beylik yapmasa da böyle bir gunde, Hıdırellez gecesinde obasını bırakamaz. Onun için geldi Müslum kardas. tyi de yaptı.» Suleyman Kahya koyağın yamacındaki kırmızı. çakmaktaşı kayanın dibinden çıkan Alagöz olugunun başına geldi, kepeneğini yere atıp üstüne oturdu. Pınarın içbıde yıldızlar .. Silme panltı. Süleynıaıı Kahya rahat, artık hiç bir sey düs.ünmüyor, Ktemlyor. Buraja alışkanlık yerini bulsun diye gel. rii. Pınarın içindeki balıkian seyreyliyor. Bir acı, buruk mutlulukta. Olacak gibi değil. Hava ılık. or. (alık mis gibi kokuyor. Suleyman Kahyanın genis burıın delikleri an kanatları gibi titriyor. açıiıp arılıp Binboğa dağlarmda bu yıl bahar başuıı alnıı$ da yürümuş. divor. •Başını. başını almış da can içine yürümuş, yıi. rümüş hay >iğen ..» Müsl'im Kocanın beklediği olup bir ağacuı karnından v;Uı>ordu. Bu su durursa, diyordu içinden Müslum Koca, ben hemen (arkederim. Bu su ö\lo $ar diye ıkıyor. ovle çabuk, hızlı, öyle bir ses çika. nyor W. dunfttğunn kör «öı gCrür. sesinln fcMMfİ'uıl sağır kulak bile duyar. •Bak Hızırım. vakterişti Sultanım. Bu yü yetlsirsen yetiştin imdadıma, yetişmediysen ben gittim eiderim. Bak bizim Haydar da gürledi gitti. Çukur. da kışlak mı, Çukurda kışlak mı Çukurda kıjlak mı?. Kuguı: «Onu gençler istesin,» diye bağırdı. «Bana göster yıldızını, hen Lokman Hekinıin ölume çare olan riçeğini isterim Göster bana yıldızını, hiç bir şey istemem. Dünyajı \ersen istemem. Ne versen isteınem. Şu dağları hep altın \apsan, şu diiııyayı bep kışlak yapsan istemem. Çiçcği, çiçeği, çiçcği. yasam cıceğini isterim. Ne olursun hiç vaktim kalmadı Ne olursun, şu yıldızlar çatışırken, şu sular dururken cnları bana bir göstersen ne olursun! Haydi canım, ha>di kardaşım. ne olursun göster. Koklayan ölmezliğe erişir. Bir Mİım bile kalmadı, ne olursun. Rt>n öldükten snnra dünyayı ölümün caresi olan riceğe boğmuşsun ne fayda! Ben gittikten aonra bır dihs gelmem ki ..» Bir ara düşündü, yüreğinin başı cızzz etti. son. ra kızdı: •Olmaz.» dedi. «Bana ne? tstemem, İstemem, istemem! Ben kimsedeıı kışlak istememJ Yumşadı, gülümsedı: •Bak, gözünü se\diğim, o çicek bu Aladağın ko>ağmda. elini uzatsan koparacaksuı. Hangi çiçek bir söylcsene Haydi.» Açzı \ukarı \a(tı gozü yıldızlarda. kulağı suyuo sesinde Bu ıs hıc dalgınlıia gelmez. Bir clalarsan, bakmıssın ki Mİdızlar o aııda tokuşup geçip eitmısler.» Biri Hüseyın, bırı VeU, birisı de Dnrsun. Onar vaslarında. Hüseyın: «Ben kışlak istemem,» dedi. «Ben bn obada kalmavacajım ki .. Ben kendıme baska bir şey isterim.» (Arkagı var) Hastaneden kaçış tR SÜRE sonra Berlın'de tutuklu bulunduğu hastaneden kaçmayı başaracaktı. Savaş bittigı sırada Budapeşte'de bulunuyordu. Anasmı • babasını kavbetmıştl. Aılenın servetıne Almanlar el koymuştu. Balaton golundekl topraklar ve iızüm bağları ise komünist vönetim tarafmdan millileştirilmişti. Bır fırsatını bulup sahte bır fsveç pasaportu ile veniden Pans'e döndu. Eski arkadaşlannı, çevresıni bul marun serind içindeydi. Tek tark bu kez meteliksız ohışu ldi. Ama» ne £am! Vetenefınl vltırmis değild). Jacob «oka^ında mutevazi bır odaya yerlestl. Artık ıki türlü hayatı vardı: Biri henüz un kazanamamış bır ressam; öbürii ise surgündeki bir Macar arıstokrau. O tarıhlerde kuçük bir soykılar ordusu Parıs sokaklannda dolaşıp duruyordu. Ellerındekı elmaslan, altın Ubakolan, rulo halındeki VVatteau va da Fragonard'a aıt tablolan satmaya uğrasıyorlardı. Elmyr de Hory Orta Avrupa'yı saran halk hareketinden hıçbır aey kaçırmamıştı. Sanatçı yeteneğinden ve lüks düşkünlüğünden başka bır şeyı voktu. Sonunda çeşitli çabalardan sonra ortalama 50 000 eski frank'tan (\aklaşık 1500 TL.) bır ıki tablosuna alıcı bulmayı başaracaktı. Ne var kı «alıcılar» Tommy Esterhazv va da Phılıppe de Rothschıld gibı eski dostlanndan baskası degıldı B DİŞI BOND HMAMfTUEBlM Bir sigorta poliçesi TİFFANY JONES LMYR tam bır çıkmaza düşmüştü. Çaresizlikten kumrular gibı düşünüp durduğu bır Nısan oğleden sonrası dostlanndan bırı, Ladv Maıcolm CamobeU Jacob sokağındakı odasına zıyarete gelmıştı. 1949 yılıydı. Lady Campbell duvarda asılı bir deseni Isaret e derek: «Bir Picasso desil nu bu?» Desen, Picasso'nun değildi. Etra>T de Hory'nindı. Bır genç kız ba«ı eskiziydi tmzasız ve çercevesizdı «N'ereden cıkardını? bunun hir Picasso olduçunu?» diye çıkıştı. Eserlerini biraz tanıdıiımı sanıyonım. diye cevapladı ksdın kesin bir ifadeyle Avrıc» V»nıltnıyorsam savas öncesi si» de tanımısttmz Picasso'yu. Oesenlerinin bazısı imrasızdı. Bu cok güzel. Satmak ister misiniı? Ve çağm en akıl durdurucu serüvenlerin'îen hiri iste bu denli hasit bir raslantıvla baslamıstı Elmyr o sırada cebine giren 50 İngiliz lirasınm cıesıkl's"idan has k hir sev d>i=i'^Tiemieti Üç ay sonra Elmvr. Lady Camobell'le bir koktevlde veniden kar E lltHMIIIIHIIIIinHHIHIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIII 74 Oysa şımdı bu fcalabalıktan eser bıle voktu Saat dortte bütun lokaller kapılarım kapavacak sokakta vosmalardan muhalızlardan, bevaz zelıır satıcılanndan ve Doli'sierden basks kımse kalmavaeaktı. Sabahın bu erken saatlenn de caddelerı arşınlavanlardan hepsının kendme eore avn ayn bırer amacı oluvoröu Bır sjçara vaktim Ellertm sasıiacak derecede nmvordu Gozlerimı parmaklarıma dıkerek bu halı klınık bu llgıvle seyrettım Benı bovlesıne sınır11 vapan sebep nevdı acaba7.. Sırtımdakı ünıforma değıldı herhalde.. Tarn manası tle degılse bıle venl kıvafetıme vavas yavas alışmaga baslamıştım. Bir süre düşundukten ve Sendimi vokladıktan sonra sınirlilik halinin reden Hen eeldiğini kavrar gıbl oldum Bu İlk degildi. Simdıve (cadar kımbılır kaç defa kaîdınm dılberl avına çıkmıştım Parmak hesabına vunılmavacak ka dar çok tekrarlanmıs bır şevdl bu benirn içm. Fakat bu Isi her defasında da bol rruktarda tçtı5ım alkoliin fıimavesıne sıSınarak vapmıştım. Halbuki su anda sursağımda alkolun zerres! bıle voktu Son derece ayıktımFahlşelerın oeşıne düsmekten maksadım da zevk içm deSi) sadece «orun lıı savdıöım hır enrevın ba"!» OLUM CIKMAZI Yazan: L. BLOCK nlması amacına aavanıvordu tşm lçyüzünO Oovlpce KeşteV mış otmak bende hern neşeve hem de korkuva benzer bır sev ler uvandırdı Caddeleı OovTJtıca durmaksı nn bır aşağı bır vukarı dolaM vordum Fehıseleı de avnı sevı vapıvordu Muhatıziaı dana zı vade saçak altlanna KSDI KPnaılanna si7lenerekten aeııp seçenlere: Guzej Kizlarımız var, eüzel ve Koroe Rizlar. dive seslenmekle vetınıvorlardı Ben bunlann nıçbınne onetı vermiyor seslendıklenm de duvmazlıktan eeüvordum bavet bırine vü2 versevdım ve pazarlık etmek nevesın? Kapıısavdım bunlann da bana seçenlerde oenlm denızcıiere o v nadığım ovunu uveulavacaklaîi muhakkaktı Bazılannın elınde çerçekten euzel kızlar da bulunabilırdı Aze! bn »vrie va da bır otelde aracısınn «etırecegl vaglı müstenvı nekh vordu belkı de su anda Kakat benım aradıklarım bu tıp vosmalar deglldı Bana doğrudan doğruya sokaktakl kadınlar lâzımdı. Evde va da otelde mUşterl bekievpn ler cınavet oprpsi rip vınp hır evde o!rr.a!ıydılar veja bır oceide IOIIPI >upnesu Henım oazarlık eitıKten ve anlaşııktan sonra Kobın ıle çeKip eıttıfiıml eorııms oiaırmzlarriı Bırkaçı mustesna kaldırım vosmaları aenpllıkle oaşlannı kaldıno va da cevırıc nana ba!î mak ?ahmetıne hılp Katlanmıvorlardı Sankı nen h<»"er nralarda çok vakınlarında dpğılr"'sım eıbı iavranıvorlar Ralcalarını k]\Tra kıvıra vürumeSte vphnıvorlardı Co5i.ınıırı snzierı caT) sıbı parlıvor her belırlı bu noktaja bakıvorlardı Dalgın ve sabıt . Aldıklan beva? zehır sebebıvle bovle varjtıklan muhakkaktı Cevrpdekı müstpriiprın dıkkatınj CPkmek imarı (1P en ufalc h:r n«rpkette bıılunmuvorlar, tpbptsüm etmlvorlar fconusmu vorlarriı Bır Mtrın e^vası sıb1 sadeoe secılme\1 tercıb edılmevı bekl»dıklen her ha 'erıncen belhydi Ben Kırkaltıncı cadöe tle Ellıbınncl sadde arasmda durmaksiTin gıdıp eelıvor rastlafahisplert reker teker ve ıh inoolnjnrrtıım C.ÛMI CEUEMME» ME 8EM DUYÜRÜ Ortaklanmızdan bujiik sporcu ve çok ıyı ınsan ttrıVOO. HANRİ TELYAN AYLÂK MUSA 23 Mayıs 1971 Pazar gıinü an! olaraK vefat etmiştir. Cenazesı 26 Mavıs 1971 Çar şamba gunu Istıklâl Caddesi ÜÇ HORON Kihsesınden kaldınlacaktır Dostlanmızı buyıik acımızı paylaşmaga çağırınz Boteks ve Kimtas Cumnunyet: 4394 OOKTOI üpr. Orolof Süreyya ATAMAL »ıra**lT»*r mn i t«ll ı j 44 m U i » * PI M •