28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHIFE DÖRT bettekl varlıfiın l»p»' etttrmeK istememiştir. Balığın varlıtı Allahın varlıgı için yeter delildir. Ama bu yazt knllar için bir ibret vesikandır. Allahın •arlıfına inanmayanlar için çok »ey Ifade eder» dlyerek fazla fildr yflrBtmeyi lflznmsnt bnlmnftnr...» 21 TTr.'rrr. 12T0 CUMHURİYET OLUYOR R Rektör Bıyıkoğlu açıklıyor Yazı ve fotoğraflar: Fikret OTYAM TATÜHK Üniversltesi Rektörü Sayın Kemal Bıyıkoğlu ile bir saate yakın konugtum. Sorulanma tek tek cevap veren Bıyıkoğlu, Üniversited» gerekli aragtırmalann yapümadığından yakındı, «Atatürk Üniversitesi bSlgenln problemlerine eğilmek meebnriyetindedir, ama eğilmlyor» dedl. Ben buna katılmıyorum. Bölgenin problemlerine eğilmlyor ıma daha ciddl kor.ularda bilimsel arastırmalar yapıyor. örneğln Ziraat Fakültesi Doçentlerinden Dr. Raluk îpek'in bir mahalll gazetede yayımlanan demeclne va habere göı atahm: ATATURK UNIVERSITESINDE Bal.ğınKuyruğunda • NE YAPMALI? A harflerle «Laflahe Ölallah» ysnlı oldngn halde diger tarafında da «Şanlallah» kelimesl yan h bnlunmaktadır.» ZENGtBARDA TAŞAYAN Gaaete haborine gBre, AmeBtR BALIK ÇEŞIDÎNtN rika'd» balıkçılık bransı üseKUYRUĞU ÜZERtNDE «LArlne thtisaa yapmıs olan Doç. İLAHE ÎLLALLAH» KELtDr. Haluk tpek ABD'de der» ki MESÎNİN YAZILI OLDCĞU tabı olarak okntnlan Norman' AMERtKALI BtR ÎLtM ADAın kitabının 214. gayfasmdakl MI TARAFINDAN TESBÎT bilgiyi tercnme etmiş ve mnEDtLDt. habire vernılş. Zengibar*da ba Ennrnın Üniversttesi ögretim Üyelerinden Doç. Dr. lık pazannda bir balık 1 penny" e (Tnrk parasıyla 10 knrus) Haluk tpek, büyük bir ibret aatılırken ba tür balıklann tavesikasını meydana çıkarmıgnesi 5.000 rnpees'e (Tflrk paratır. Ziraat Fakültesi Doçentl nyla 4250 liraya) satılmış. Halnk Ipek, Zengibar'da yaşayan bir balık tiirünün knyruğn Doç. Dr. Ipek, muhabirin *oüzerinde «Lâilahe lllallah» keru'.arına su cevabı Vermlş: limesinin yazılı oldngnnn A«Yanlar bfltün haşmetiyle merikan ilim adamı Nortnan'ın knynık fizerlne yanlmıştır. kitabından ortaya çıkarmıstır. Kat'iyen sonradan yazıldığı aklımııa gelmemektedir. Ve hiçBa tür bahkterm knybir klm»e sonradan yazılmif rngnnnn bir tarafında arapça «BAZJĞIN KTJTRPCUNDA KELtMEt TEVHTT VAR! oldngv flkrinl ortaya atama*. Bu çeşit babklar Amerika'd* özel akvaryumlarda mnhafasa edilmektedir. (Devamı S. Sayfada) (Bastarafı 1. Sayfada) KJtap ümî bir gerçeği ortaya koymakta ve Amerika Birleşik Devletleri Üniversitelerinde ders kitabı olarak okntulmaktadır. Doç. Dr. Haluk tpek'sBslerine devamla gnnlan <öylemlştir: «... Ben bn vesikayı kınl 9frencilere gösteriyornm (buna bir hal çaresi bulnn, ya Allahın varlığına inanın, ya da bnnnn gerçek olmadıfını ispat edin) diyorum. Apışıp duruyorlar. Gerçegi çürütmek, yalanlamak elbette mümkün değildir.» Zootrknl Kürsüsü Doçentl tpek «Allab bn balıklann knyrnğnna ba yazıyı yazmakla el EKTÖR Bıyıkoglu, Oniversitede ilml armçtırma yapılmıyor demekle gerçeği inkâr etmektedir. Bundan daha önem 11 araştırma olur muî Şimdi yapılacak i?, Prof. Ülkümen'in bagkanhğında Doç. Dr. tpek'in ds bulunacağı btr ilml tahkikat komisyonu te?kil edümeli ve derhal Amerika'ya giderek akvaryumda 8zel olarak bakılan bu bahklardan bir miktar mübayaa etmell. Erzurum'un havası sert gelirse uygun bir iklimde bol miktarda üretilmeli, «Kızıl fi^reneilere» zorla birer akvaryum aldınlarak bunlarSan birer çift verilmeli, bak mayanlan ve inanmayanlan tahkikat komisyonuna sevketmeli ve üniversiteden hemen döverek ihraç etmeli. Aynca tahkikat ve satın alma komisyonu balıklar hakkmda da bir «oruşturma açmalı, neden bizim sularımızda değil de taaa Zengibar sularında. diyan gurbette yaşadık'.an öğrenilmeli. Eu, bize resmen hakarettir! Aynca bahklar burada da hediyesi 4250 liradan isteyene saf.lmalı, Atatürk Üniversitesi Camii Şerifi'nin özel olarak yaptırılacak havuz akvaryumunda «Kınl ötrenctlere» inat beslenmeli. Rektör BıyıkoSlu eğer bunu gerçekleştirmezse görevini yapmamıç sayılmah. Kelimei Tivhii Var! yifiyaa bir balık çeçidinia knytağa azfeiislt «LâiUhe ÜlSIIalı» keiiatsmia yanlı oldcgo âmerikalı biî ili© edgmı îaratmdın o tesbit'eAMt • «HOCALARIN Erzurum tniversitesi öğretim üyelerinden Doç Dr Haluk İpek'in meydan» olay, mahallî gazetelerden blrinde bu gekllde yer yaçlann en başında mı gelmektedir? Bn, Cniversite Idaresl tle llgili bir şey dejildir. Caml yaptırma hnsnsnnda benim herhanei bir faaliyetim de yok. Tamamen özel tesebbüstür. t)nlversite içerisinde bazı kimgeler, halk arasında bazı kimseler Üniversite içerisinde cami yaptırma derne|i kurmuşlardır. Fara toplamıglardır. Geniş arazimiz vardır, vermemek mi dogrudnr, yoksa baynrnn, ama, plâna göre yapıİacaktır demek mi? Amerika'da ber üniversitede blr tane kilise değil, her mezhebin çeşitli kiliseleri vardır. Ben bir kere dinden camiden korkan insan degilim. Kültürlü talebeler camiye gideceklerdir, ona da manl olmara, isteyen gider isteyen gitmez. Caml yaptırmaya hevesli kisiler kadar ilme hevesli arkadaslarımıı da varsa onlar da tutarlar laboratnvar, kütüphane yaparlar. Efendim, şahsınızla llgill bir sorum olacak. Üstünde çeşitli yorumların yapıldıŞı nurculuk diye bir akım var. Erzurum'da bu inançta olanlar tarafından bir ilâh gibl, bir lider gibi görüldügünüz iddla ediliyor, ne dersiniz? Nnrcnlann beni gevdlginl •izden işitiyornm. Ben, dlnimizin parçalanmasına taraftar de tilim. Nnrcn da degilim. Ben miislümanım. Üniversltey» poli» girme11 mi? Talebeler çarpışıyor, bunlar arasında pollg degilim. Etmeyin, eglemeyin diyemem. Bn vazifem de defildir. Bn iş emniyetin vazifesidir. Onun için Universiteye her laman polis girmelidir. Polis geldiği takdirde bizlm ne |ibl ilmî ve 3ffretim çalışmalanraızı aksatıyor? Sonra polis Tflrk polisidir. Ne Amerikan, ne Rnsyadan geliyor.. Türk polisini o kadar küçültmemek ve küçürasememek lâzımdır. Avrnpa'da, Amerika'da pollsln dedi|i dediktir. Siz ifidin Almanya'da polisin hallni gBrnn. Adam, polis İle döfflştiyor. Benim gençlliimde böyle blr şey yoktn. 1932 yıhnda Uk okula baslayan, Başbakan Demirel gibi köyden çıkan, Başbakan eibi, Amerika'da Okuyan sayın Rektör Bıyıkoğlu ile konuşmalanmızın özeti bu. Sağcısının solcusunun rektör hakkında birleştlği tek nokta da su: «Bıyıkoglu namusludur ve hırsız değildir.» çıkardıgı TEŞVİKt VARDIR» R 3u OUJRMU ? Mutevippes yoeru DİŞt BOND EKTÖR, M Mart olaylan için «28 Mart elaylannda biraı slyasl sey vardı. Çünki, aynı camanda biraı evvel anlattıjhm sekilde hocalann teşviki vardı.» dedl, nedenlerini açıkladı. Üniversiteden 15 Prof. •• Doçentin Bıyıkoğlu'nu kınayan ortak bildirileri hakkmda da Sayın Rektör. bir çey söyletnek istemediğini belirterek 6zetle söyle dedi: «Hocalann yaptıgı gey tamamen yanliftır. Radyonnn yaptı& ?ey de yanlıştır. Benlm verı difim beyanat «ahsım ile 11Rilidlr. Ejter yanlı» tntomln bir rektBr Isem bnna göre ilSililer de halk da birblrine anlatsın. Zaten rektSre karsı blr tntumlan vardır. Meselelerl kendi aramııda halletmemiz ge rekirdi.» 1958 yıhndan beri Atatürk Üniversitesinde görev yapan Bıyıkoğlu, iki yıl Amerika'da da eğitim görmüç, Sivrihisarlı bir köylü çocuğu. Üniversitenin ilml, mall ve ldarl özerkliSi İçin görüşlerini göyle açıklıyor: «özerklik «arttır. özerklik so rntnsntlnk geklinde olorsa bSy le bir Smrklige taraftar degiIlm. Mali formalitelerden üniversiteraiz biraı sıynlmalıdır. Üniversiteler «ıynlırsa bnna malî özerklik diyornz. Blr adamın profesör olabilmesl İçin parmaklar konnsnyor, profesörlerin eserlerine bakılmıyor, ben bntın iıpat ederim. Doçentlik İçin Üniversiteler Kannnn derkl, ilmî bakımdan yeterli olman lâzımdır, ama aynı sekilde siciline de bakılır. Bir adamın licill boznksa, bn adamın doçent olmaması Iîıım. Bakıyorsnnnz bir adamın sieili boznk, doçent olmanna lmkfin yok.» Slcil bozukluğu çofunlukla hangi konularda oluyor? Sidl borakloğn ahlâki konnlarda oluyor. Meselâ, talebelerine karşı tutnma, kız talebelere karşı olan tntnmu. AhIâkın içine her gey çirer. Cinsi geyler oldnfn jibi, para da girer. ... Arkadaslanmınn bevanatlan hangi Szerkliğe girer? Rektöre karsı tamamen bir mOcadeledir bn. Nereden geldl bu, size kargı olma davranışı? Üniversitedeki tutumunuzdan mı, fikri yapınızdan mı? Benden evvelkl rektSr aynlırken, rektörlflfe geçme yanşı baslamıştı. Sen olacaksın, ben olacagım seklinde. Bir çok imza toplamalar oldn. vekSIete gönderdiler vesaire. Ben iddia sahibi defilim, herkese de söyledim, bnynrnn isteyen rektör olsnn . Kürt diye tanımlanan Bğrencilere, yahut bu dili konuşan öğrencilere karşı komando diye adiandınlan öğrenci grup lannın baskıya geçtiği bir ana sorjn olarak görülüyor, bu konuda ne diyorsunuz? Tanl bnrada, çn »on olayda bnyurdnğnnaz fibi belki kflrtçüler de vardır. Ben de memlekette blr kürtçfilfik eereyanının olmagına karsıyım. Ko münizm cereyanınm olmasına karsıyım. Amma ben bnna karsıyım demekle, bn çocnklar da çerçekten orUara karşı yapmıslarsa bn, lyi oldn demek değildir. Devletin knvveti vardır takip eder. bn cereyanlan vok eder, talebenin Işi değildir. I^fendim, kuruluşundan beri ünjversitenin mensubusunuz. Üniversite, kuruluş amaçlarına uygun çalıjmalar yapmakta mıdırT Acaba bu üniversite, ftörevini tam yapmakta mıdırî Tam yaptıSı sBylenemez. Atatürk Üniveriitesine büyük görevler yöklenmiştir. Ve 5ayet giîzel gayelerle knrnlmnşt«r. Bn ırayeUrin tahakknk et»esi için bazı şartlar vsrdır. o sartlar mevcnt olmadıih müd . detçe Atatürk Ünivergltesi g5revini yapamaz. Rektörün hükumet tarafından getirilmlş olması, o makama getirilen insan üzerinde •anevi bir baskı yaratmaz mı? ' Kativen. Neden olsnn? Ne glbi bir baskısı olnr? üniversite kurullannın da i«Jpm»<tigi idHia ediliyor. t«lemiyor... Univer«itenin buırün bir çok lhtiygcı vnrdir Üniversitejç bir cami yaptırılması ihti • CADI KAZANT.. Â DI ATATÜRK olan Ünlversltede tam deyimiyle bir cadı kazam kaynamakta, kaynatılmaktadır. Erzurum chgından gelen Doğulu öğrencilere ell« tutulur, gözle gorülür lnsanlık dısı muameleler reva D ı i f göriilmekte, horlanmaktadır. Bu yüzden blr çok öğrenci ögrenimini yanda bırakmıstır, ayrılmıştır Erzurum'dan çünki canından emin değildir.. Rek törlük savaşı vardır. özeTklik isteyenlerle buna karşı olanların savaşı vardır. Genç, pınl pınl bilgili asistanlan, doçentleri çekememe dâvası vardır. öğreneide çok okumak tutkusu, hocalarda da geri kalmanın ezikliği vardır. Atatürk, rejim düşmanlığı vardır. öğrea cilere llgisizlik vardır.. Gününü gün etme, para blriktirm» gevdası vardır. Bakınız, Atatürk Ünlversitesi Profesörlerinden Niyazl Akl olaylan ve konuyu nasıl yorumluyorî «Ünivenitemlıln meselelerl ashnda Türkiye'nin meseleleridlr. Çünkü rüdülen ej^itim politikası teolojiye kaymakta. Bnnnn açık misall de dini okullann sayısı bakımından lâik oknUan geçmis olmasıdır. Bn itibarla dofemalarla vürüyen ve «aîcı adı verilen kitle hakint dnrnma geçme yolnndadır. Solcn denilen drvrimci gençlik ise, dfişünce hürlüğüne yapılan baa ki yüziinden bnnalmış durnmdadır^ Bu cadı kazam daha nlce sebeplerle kaynayacak, kaynatılacaktır. Çünkü sömiirülen halk uyanmaktadır, egemen sınıflara karşı gerinmektedir. SON 12 •••••••••••••••••• ••••••••• olayın başlangıcı ' MUZAFFER BUYRÜKÇU Balık etlnde, kendi boynnda re yürürken kalçalan titreyen bir kadındı. «Adın ne senin bakayım?» derken heyecandan tıkanmış, başını kaldırıp gözlerine bakamamıştı. Bu durnmu sezen kadın, uzun ve ince parmaklı sol eliyle çenesindcn tntup başını kaldırmış, gözlerine bak. maya zorlamıştı ve o derin, içinde mavimsi ışıklann tutuştuçu çözlere dalıp gitmlş, başı dörjmeye başlamıştı. tlk günler... Mntfağın girdi çıktuını, kaplarm yerlerini, büyük tencerelerin hanjd işte knllanıldığını, kazanlarda neyin pişirildiginl, süt güğümlerinin nasıl yıkanacağını, ynmnrtanın, reçelin, yağın hangi dükkanlardan alınacağını, sabahlan çevredehj esnaftan kimltrin süt içtiğini, kimlere ynmurtalı, Umlere sade süt, kimlere reçelll tereyağı, ballı kaymak götüreceğini öğrenmekle geçti. Bay Kristof'un gösterdiği gibi yerleri aüpürdü, masalan gösterdiği gibi sildi. Vaso, bulaşıkların nasıl yıkanacağını gösterdi. Bir lefenin içindeki sıcak ve sabunlu suya tabakları, bardaklan sokup çıkanyor, hemen yanındaki gene sıcak, sabunlu suyla dolu başka blr leğene atıyor, lifle güzelce ovahyordu. Vaso, ba işi yaparken darmadan soru sornyor, sık gık, 'öz'.'rine, bnrnuna, dndaklanna, dalgalı saçlagnmıgııgggıııgııııııııııııg J TİFFANY JONES rm» bakıyordu. «Ne gflzel ağzın var! Senin ag. nn gibi bir ağzım olmasıru ne kadar isterdim.» demişti. «Hastalık geçirdin mi sen? Çok zayıfsın. Şişmanla biraz.» Bu sözlerden sonra elmacık kemikleri fırlak yüzünü, kocaman kafasuu, yelken kuiaklarınj utançla düşünmüştü. 'Biraz sişmanla» sözlerini Vaso öyle olma•mı istedigi için deŞil gerçekten her şeyin açbRinı çektigi için yerine getirdi. HafUda iki kere Tahtakaledeki şekerciden aldığı gül reçelinden kiıytu bir yer bnlarak kaşık kaşık ve içine baygınlık çökünceye kadar yedi. Gene Tahtakaledeki bir Rumdan aldığı vnmurtalardan beş altı tanesini, yumurtalann sayılmadığını bilmenin rahatbğıyla çiğ çiğ, beyazını kırmızısından ayır. madan içti. Her gün öğleden sonra mandradan İH şüğüm koyun sütü, bir büyük gügüm mand» gütü, ild n i p m de inek sütü geliyordu. Güfümleri arabadan indirip kilere sokar sokmaz agıslarmdaki deri ve koyun gübresl kokan kapaklannı açar, yalniz koyunla mand a sütlerinden birer litreyi içiyordu. tnek sütiinde verem mik. robu olduğunu öğrendiği için hiç dokunmuyordn. (Arkaaı var) 43 Bana, yani blr cinayet sanığına sormak üıere bulunduğu sorulardan önce beşerl bütün Imkârüan zorlıyarak benimle Jüri arasında bir boşluk, kendisiyle de ylne aynl Jüri arasında bir jrakmlık, bir lllşld havası yarataoak... Çünkü ben bir kaatilira... Oysa onlar namuslu klşiler... lyiliklerin ve kötülüklerin kesln çizgllerle blrblrinden aynlması gerekiyor. Ben lşledlğlm suçla, bu suçıın ağırlığı ve sorumluluğu ile başbaşa kalacağım... Tecrit edileceğlm... Kalabalık, kamu oyu, Jüri velhasıl olayla ilgili herkes benl hor görecek... Bu hor görülme sonucu kendisl yült. selecek yükselecek, blr kere daha zlrveye çıkacak.. Benim Mlçülmem, ufacık kalmam ölçüsünde kendisi büyüyecek, devleşecek... Böylece de adalet denen şey lâyıkı İle temsil edllecek. «Geçen Şubat ayının ylnnl üçüncü günü...» diye Fletcher konuşmasını sürdürdU. Kellmeleri tek tek hecellyor, sesi daha da blr kahn ve etkili çılnyordu. «Evet, geçen Şubat ayırun yirmi üçüncü günü büroma geldlnlz... Amacınız benlmle özel blr görüşme yapmaitı... Başbaşa...» «Tamam...» «Sizi kabul ettlm. Odarnfl glrlp karsıma oturduğunuzda Stephen Weaver olayınm karaulık noktalanna ışık tutacak blr takım lmkanlara sahip olduğunuzu söyledtnlz... Dogru mu?...» «Evet...» «Oaha sonra yapacağınız açıklamarun aynen zapta geçirilmesi arzusunda olduğunuzu eklediniz sözlerinize... Bu teklif üzerine ben, yardımcılanmdan birini çağırttım... Kendisl şlmdi burada... Roger Hoover... Bir de yeminli daktilo aldık içerl... O gün bir itirafta bulundunuz bana. Buna göre Stephen Weaver'in kaatili ol duğumını ileri f'Jrüyonlunuz. Bu açıklaraada ıs rar ediyor musunuz hâlâ?... Yoksa geri almak nlyetlnde mlsinlı?... «Israr •ilyorum.» H. i. Dvgal YARINSIZ ADAM Türkçesi: Adnan TAHİR Bu durumda 27 Ocak sabahı Stephen Weaver'i öldürdüğünüzü blr kere daha itlraf edlyorsunuz öyle tni?...» «Evet...» Fletcher susmuştu. Gayesi salonu oaştanbs?a kaplıyan sesslzlik sayesinde ltlrafı slndlre sinr'ire kabül ettlnnek ve suçluluğumu perçtnlemektl. Blr kaç sAnlye böylece geçtl... Sonra salonds basın menBuplannın deyiml ile bir kaynaşma blr dalgalanma oldu... rar)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle