03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
İKİ 17 Şubat 1969 CUMHÜRTYET •••«••••••*£ Seçim sisfemini değiştirme hoıırlıkları Zamlan ve yeni vergileri •••• •••• Bayrağımızın rengine yabancılaştık Şnnca çüriıltü patırdı arasında îstanbul Valisi Bav ın bir sözü beni çok düsiindürdü. Bay Vefa Poyraz, bir basın toplantısında Beyazıt Kulesine çekilen «kızıl bayrak» mM»lın» değinerek demis ki : « Kuleye çelcılen asla kızıl bayrak değildır Kırmızı renkli bır flâma çekılmıştır Kırmızı renk Turk toplumund'a allerjı yaratmaktadır Neden san zemınlı flâma çekilınemiştır? Bundan hassas olan bır toplum vardır ve bu hassasiyete hurmet ederim.» isUnbul Türkiye'nin en büyük sebridir, tstonbul Vahlıjtınin devlet makamları arasında özel bir önemi vardır. Bu koltttkta oturan kisinin sözünü azımsamak dotrn detildir. Demek ki buçün Türkiye'de koskoca Istanbul'un Valisi kalkıp : « Kırmı?ı "renk. Turk toplumunda allerjı >aratmaktadır > diye konusabiliyor. Ne hallere düsmüsüz ki biz, kendi bavrafımızın renji toplumda allerji yaratmağa baslamıs Düsüncelerimiz çarpılmıs, mantı^ımıı yozlasmıs, al sancaçımızın rengine yabancılasacak kadar çürük dnygulann knyusnnda çırpınmaya başlamısız. Devletin büyük bir memum basın toplantısı yaparak inanılamıvacak lâfları sö\lüyor. çazeteler yazı^or bunlan . Istanbul Valilisinin çatısında albavrak dalgalamrken bir insanın o çatı altında : « Kırmızı renk Turk toplumunda allfrji yaratmaktadır » demesi ne kadar iyi nivetle söylenmis olursa olsun, bir toplnm hastalıjının belirtileridir. Pek vakında parlâmentodaki A.P. tnebuslarından birinin Meclis Raskanhtına bir önerge vererek : Kırmm renk komünistlerin reneidir, bavra|imizdaki kırmızı renee karsı bn \üzden halkımız allerji dnvmaktadır. Türk Ba\raeı Kanununun bir maddesinin dejistirilerek. bayragımızın rensinin vesil, mavi, ve>a san olmasını öneriyomm . demesi beklenebilir. Hep biliyoruz ki, bngün dünvada iki gücün çatısmısı vfirürlüktedir. Vasineton kapitalizmin baskentidir, Moskova komünizmin Ne v»r ki. bn iki merkeıi reddederek «mılletlenn bagiT^ızlığı» ilkesine sadık kalmasını bilmiş, milliyetçilik bilinci körtesmemis, nlusal dejterlerini vabancı merkezlerin baskılanna karşı kornmus ülkeler coktur. Bizim millî bilincimiz ise Vaşincton'un afır silindiri altında ründen çüne ezilivor. Birtakım cıkarcılann ve tutuculann millet üstündeki sultavı, Vasin^ton'la ittifak halindedir. Ve bu ittifak'ın antikomnnist politikasında milli bafımsızlığimızı yok eden bir ifrat voğunlasmaktadır. Bnnlara eöre ver\iizünde iki millet vardır : Birinci millet Kapıtalistlerden, ikinci millet komüni^tleröen mcvdana telmektedir. Türkive. Amerika'mn vanında komünizme karsı cihad için ver almıstır. Biz her sov milliyetçilik bilincini bn mücadele volunda eritmeliyiz. Amerika vatanımızda kök salmah, Amerikan egemenlifi toplumun yönetici etkeni olmalıdır. Bu sov düşünce >ıir milletin kendi benlijnni Amerikan güdıi münde eritmesi, ve bu erimeye karşı çıkan vatandaşlanna da* Komünist.. diyt düşman gözüyle bakmasıyla sonnçlamr. tşte o zamaıı başlar felâket Bayra^ının ıcngine o zaman yabancılaşir insan.. ve tstanbul n zaman Savçonlaşır O zaman bir Türk bir Türk'e bıçak çeker Amerika uçruna O laman bir Türk bir Türk'e can düşmanı ke«ilir Amerika adına. o zaman bir Türk bir Türt.'e cihad acar Vashinrton için TürklnV kavramında ve baeıms>7 reillet olmak filküsünde hirleşeceeimne, Amerikan dnstluğu veva düşmanlığında o zaman ikiye böliinürüz O zaman Vietnam gibi. Kore gibi karrles kavRasmm tohumtan büyür Ve şehirlerimızin kaldırtmlannda, meydanlannda kardeş kanı akar yol yol AmTİka'ya ksrşi çıkan Türk'ü ben öldürürüm.. diye o zaman konasur bir baska Türk Bir Türk, bir baska Türk*ün kafasuu: Sen \merikan Altıncı FUo'sunu protesto ediyorsnn.. diye tasla parçalıyacak kadar Amerikanize olmuştur artık .. Bütün bunlar s | ı r hasta döşeğinde yatan bir toplumun baVieımdaki tabelâda görünen belirtilerdir. Bütün bunlar milliyetrilik bilincinin millet şuunmun çürüdüğü, yeTde «brülen sayık'amalardır. Bü'.iın bunlar hayra alâmet şeyler değildir. Cihad BABAN fitçe konuşmalannın yofnntak kszsndigı şa sıralarda bile, başta A.P. olmak üzere, bütün partilerin ileri gelenleri Seçim Kanunu ile ilgilenmeğe başladılar. A.P., 1965 seçimlerindeıı bu yana, seçim tekniğimızde yer alan on ciemeden memnun değildi. Milli bakiye sistemi ni kaldınrken, önseçimi ve bir tiirlü yoluna gir meyen kütükler meselesnu de ıslah edebilirıli. Günlük parti endişeleri, o zaman ciddi seçim kaygularına üstün geldiği için. Seçim Kanunnnun, bu eksikliklerine dokunulmadı. 1989 Ekün ayında Parlâmento için yeni seçimler yapüacak, vatandaş milletvekillerini sFçmek için gene sandık başına gidecek . Evet gideeek fakat, partiler adaylannı nasıl seçecekler?.. Bu seçimi hangi ahlâld düzey üzerine oturtacağız, bu konu bütçe tartışmalanna ragmen, ciddi bir konu olarak bütün partileri ve özelUkle AJ>. Ue CHJVyi ciddiyetle raesgul etmektedir. B PartUer memnun değil P artiler önseçimlerden memnun defilleTdir. önseçim yapmak demek, millet iradesiyle sandık sırasına kendi arzusu Ue millet iradesi arasında farklar bulunan bir aracı mneftsese sokmak demektir; naıariyede olmasa bile bu önseçim. tatbikatta eski (müntehibi sanî) sistemini yeniden ortaya çtkarmakta, Anayasanın tek dereceli (suifrage universel) anlayışını zedelemektedir. Nisbi temsilde milletvekili olacaklar hakkında halkm tercihi Ue, önseçimi yapan delegelerin tercihieri birbirine uymamaktadır. HalK; katasmda yasayan özlemine uvgur. milletvekili tipine yakın insanı ararken, delefe kendisine faydalı olanı tercih etmektedir. Inkâr edilmesi mümkün olmayan bir husus ise şudur; oy toplamak yeteneğine sahip olanlardan bir çokları, bu yetenegi kendi çıkarian hesabına deferlendinnenin çaresine bakmağ* başlamışlardır. 'Elindeki oylan, o parti veya bu parti adayı arasında açık arttırmaya koyanlar bir hayli gorülmüştür. ugünkü sistemin bir baska sakmcası daba vardır. Listenin üstünde olanlar, nasıl olsa kazaaacağız, listenin altında kalanlar .la nasıl olsa kaybettik dlye çalısmamaktadırlar. Bu hal vatandaşın sandık başına gitmesini teşvik etmemektedir. Önseçim, teşkUât içinde görevin kutsallıfcı ile bağdaşamayan pazarlıklara, tarpnüklara yol açmakta, partUer, içe dönük bir mücadele yüzünden, millete ve halka anlatmalan gereken varifeleri yerine getirmernekte, devlet 'htivacının aradığı görevden geri kalmaktadırlar. Bw halden A.P. şikâyetçidir, C.H.P'nin de şik&yetçi olduğnnu son grup toplantısında saytn Genel Başkanın sözlerinden öğrenmiş buluıraTOrnz; görünüse göre sikâyette, Uletta varlıgını kabulde; ittifak vardır, fakat hiç zannetrniyoruz ki, bu derde deva bulmakla partflerimiz birbirleriyle aynı anlayışta olsunlar. T T ry yalnız önseçimden dejil, • MlL • WT • kütüklerden de şikâyetçldir. Seçmen hareketlerini sürekli olarak takip edecek, eksiklikleri seçim devreleri arasında tamamlayacak nütus dairelerine, paralel askerlik subeleri gibi, resmi kütük bürolarmm kurulmasını istemektedir. «Efendlm, ben su partiye mensubum dıye muhtar yaznıamıs, yahut, filan yerin temizhk amelelerl kitle halinde lki B kere yazümış'» gibi şikâyetlere artık kesin bir sen verilmelidir. Öyle zannediyoruz U, C.H.P. her İU yılda bir, memleketin seçim gürültüleriyle kalkıp oturmasını; \atandaştaki seçime karşı hevesin kınlmasını istemediği için hoş Rormemektedir. Seçimde jaş ehlivetinin rüşt yaşı olan 18'e inmesi de C.H.P.'nin arzulan arasında önemli bir yer tutmaktadır. C.H.P. miUetvekili seçimlerinde listedeki sıranın önseçimle partililer tarafından değil, genel seçimle millet tarafından işaretlenerek tâyin edilmesi fikrindedir. Ba son teklif. seçim ler sırasında bütün adaylan çalıştırmağa sevkedeceğinden bizzat seçimin bünyesi içinde faydalıdır. A^ r y 'ye gelince o, C.H.P.'den yaş ^ m M. meselesinde kesin olarak aynlmaktadır. Kütükler meselesinde CH.P.'vi haksız bulmamakta fakat C.H.P.'nin bu konuya verdiği önemi, fazla bulmaktadır önseçimlere gelince, o da bu önseçimlerden şikâyetçidir. Fakat onseçimin karanlık merdivenlerinden eıkarak milletvekilliğine uzanabileceklerini sananlar da bn partide az değildir. bunlara göre önseçim olmazsa teşkilât razifesiz kalacak sanki teşkilâtın vazifesi parti içinde iç kavga yapmakımş gibi hevesini kaybedecektir. Halk, adaylar arasında kimi seçeceğini bilemivecegi için, sırf isim vapmış kimseler lehinde tercihini kullanacaktır. Bu hal yıllanmış milletvekülerine yol açacak, Meclislere veni giren üveler arasmda işe yaramavanlar da olabilir. Meclislere yeni kan gelmesine engel olacaktir. ~w^ arti içi çatışmalarla ilgısı olmayan va*~~^ tandaş ise, şoyle düşünmektedir «Parlimentonun Itibaroıı sarsma yolnnda, sağdan, soldan ve her iki taraf hesabına toto oynayan (npportuniste) ler tarafından büyük bir çaba sarfedilmektedir. önseçim sistemi, tersine bir ıstıfa yolu ile iyi elemanlann "arlâmentova Kİnnesine mâni olmuştur. Parlâmentonun, itibannı sağdan ve soldan gelen çabalar kadar, Parlâmentonun içindeki oy avciUn, demagog kavgacı, küfürbaz milletvekilleri de sarsmaktadır. Asıl, Önseçimler yolu ile Parlâmentova sokulabilenler de işte ba demagoglar, memleket teıı fazla kendilerini düşünen (opportuniste) ler, seçmene selârr göndermek için fırsat arayanlardır. Parlâmento zaten Dartiler ve parti grupları Parlâmentosudur. Yeni Anayasa sisteminde milletvekilinin hizmetleri hep arka plânda kalmaktadır. Eğer Meclis'e. arka plânda kalarak çalışmanın zevkine varmamış, vahut kazanmak için aldığı maaştan fazla masraf vapmava vatkıp insanlan seçecek olursak. biz Parlâmento sistemini ayakta tutamayız. Onun için sonınv lulujhı: ister isteraez kendini de düşünen parti li delege değil, bizzat vatandaş omuzlarma almali. milletvekili seçmekte etkili olmalıdır. kimler ödeyecek M nayasalara ne derece ıleri, A ne derece sosjal adalete H yonelmış ılkeler konulur sa konulsun, eğer sıyasal iktıdarlar ttım halkın refahıru saglamak duşüncesını ıçtenlücle benımsememışlerse, refahı yaygın bır hale getırmek., başka bir de yımle bır sosyal refah devleu kur mak mümkün olmamaktadır Kapıtalıst duzenı kabul etmış gen bırakılmış ülkelerde, sıyasal iktidarlar isteseler de ıstemeseler de ekonomik gücü eUerinde tutanlann etki ve nüfuzu altına gırmekte ve bu ekonomik gücün çıkarlanna uygun bir politika izlemektedirler. Bunun sonucu olarak refah yerine fakirlik yayılmakta, derinleşmekte, kronıJt ve yapısal bır nıtehk kazanmaktadır. Sosyal adaleti sağlamaya yonelmış Anayasa ılkelen de ışlemez bir duruma gelmektedır. Bu, genellıkle geri bıratatauş ulkelerın yaşamakta olduklan bır dramdır. Kurtuluslan, gelir dağılımı adalete^lığını radıkal retorm tedbırteriyle gıderecek tktidarlan bulma bilincine ulastıklan zaman başlayttcaktır. aşın adaletsiılıkleri ve haksızlıklan azaltıcı, Biderici, tashiJı edıcı bır nıtelikte olmalıdır. Halbukı, Türkiye'de ızlenmekte olan vergi politıkası bu nitelikten yok sundur Yeni Bütçenın açıklannı kapatmak için hukümetın almakta olduğu vergi tedbırlen fakınn yükünü daha çok ağırlaştırmak sonucunu yaratacaktır. Bılınıyor kı, memleketimizde dolaylı vergiler Devlet gelirlennın yuzde 65 inı saglamaktadır. Tekel maddelenne yapılan yeni /vamlarla ve beklenroekte olav öteki vergi artırmalanyle bu oranm yuzde 70'e yaklaşacağı hesaplanmaktadır. O halde, Devletin gıttıkçe bıiyüyen harcamalannm agır yükü daha çok fakir halk kitlelerinin zayıf omuzlanna yuklenmekte ve buna devam olunmaktadır Bu fakir nal kın çoğu koylerde. büyük şehirlenn bakımsız ve gecekondu semtlerınde yasamaktadırlar. Bu demektır kı, Devletin hizmetlennden en az ölçüler içinde yararlanıyorlar. Asgan ödeme jçücune malık olduklan halde, her yıl yüzde 12rye yakın bır oranda pahaulaşan Devlet hızmetlerinın harcamalannın büyuk payını taşıdıkları gibı, ozel kesimin ?elışmesi için geçen yıldan beri de ızlenen polıtıkayı odediklen \ergilerle finanse etmektedırler. Bu kesımde bazı sanayii gelıştirmek ıçın, geçen yıl Devlet outçesınden venlen 800 tnüyon hra bu yıl da aşağı yukan tekrarlanmaktadır. Bu, haksız bır polıtıkadır ve gelir dağıumındaki adaletsızlığı dennleştırecek oır rutelıktedır öte yaadan hukumetlenn boyle bır sübvansıyon polıtıkasını uygulamak hakları da hukuk açısından tartışmaya çok elvenşlidir. Prof. Dr. Cahit TALAS ranışı, idareyi yozlaştırmakta, tahrıp etmektedir. Kamu hızmetlen gıttıkçe aksamaktadır Devletin cari masraflarının her yıl onemh oranlarda artması bunun bır deülıdir. arkıye'de Toplu Sozleşme Reıımı içıne girememış ve gerek tarım içi, gerekse tarım dışı keamlerde Çalışan buyuk kıtleler vardır. Bunlarm gehrlerı de. emeklerinin karşıbkları olan ucretlerinden ıbarettır. Bu ücretler genellikle emek pazarındakı emek arzı ve emek talebı durumuna bağlı olarak tesekkul eder. Memleketimızde, emek arzı her zaman fazla olduğundan bu bujuk grup da ucretienni yeni zamlara. vergi artışlanna ve bunların doğuracağı genel fıyat yükselmelenne ayarlamak durumunda değildırler Tarım kesinainde kuçük topraklarda çalışan ve yaşamak ıçm yılın bir kısmında da ırgat olarak koyde ve kentte ışçılik yapan kuçuk üretıcı de yeni zamlan ağır bır bıçımdc duyacaklar arasındadır. Emeklüenn durumu son çıkan kanunla ıslah olunmuşa benzıyor. Fakat. yeni zaralar ve fıyat yukselışlerı karşısmda kanunun sağladığı artışlann birkaç yıl içinde eriyeceğini söylemek mumkündür. Toplu Sozleşrne Rejiminden yararlanan işçuere gelınce. uzun yıllar büyük sıkıntılara düşmüş ve yaşama düzeyini hâlâ da emeğinın hakkı ölcüsüne ulaştıramamış olmalarına rağmen, şımdi malık olduklan haklara dayanarak yeni zamlan ve fiyat yukselmelerini etkU^ kılmak olanağı içinde bulunuyorlar. Sendikalar. malik olduklan toplu sdzleşme ve grev hakkı yollan ile işçilerin reel ücretlerinın gerilemelerini onlemekte basanlı olmaktadırlar Bu başan, Devlet kesuninde çahşmakta olan işçiler ıçın ise daha açık ve belirlidir. T Oagımmn vergileri u ozet yarpı ve duşuncelen, 1969 butçesının açıklanru kapatmak için hükiimetin bir kez daha ortaya çıkmış olan adaletsiz venri oolitikası nedenıyle belirtmek ıstedik. Şüphesiz. Sayın Başbakamn devımiyle vergi almadan Devlet idare olunamaz. Ama, bu bedahetın bır anlam kazanması için ona sosyal bir muhteva ierrn?k gerekır Efer vergl, çağımızın, hatta Adam Smith'in çagınm bazı temel ilkelerinden yoksun olup ters bir nitelüc taşımakta ise, yâni Devlete yalnız gelir ve para sağlamayı amaç almış fafcıt sosyalden ve adalet düsüncesinden, odeme gücu ilkesinden tızaklasmışsa, Devletin clinde bir zulüm aracı durumunu kazanmış ohır. Hattâ ç»#»mısın Devlet anlayışı içinde vergınin tarafsız olması bile mümkün değıldır Anayasası ile sosyal bir Devlet olan Türkiye'de ise vergi. milli geliri fakir lehine yeniden dağıhma tutacak aktif bir araç olmak zorundadır. Başka bir dee. vergi gelir dağılımındaki B P arlâmentonun komisyonlannda, odalard» bütün bn fikirler birbiriyle çarpışacak \e umanz ki, seçimleri memlekete bugünkünden Sonuç Yeni vergileri kimler yüklenecek? ukarıdan beri açıklamaya calıştığımız noktalar bize litt. kocuda 099 ftkır vcnBiş olmalıdır. Fakat meseleji bıraz daha ışığa çıkarabilînz Bize gore 1969 butçesının açığını kapamak için bazı Tekel maddelerine yapılmış olan zamlarla K'irumlar Vergisi ile ıthalât vergilenne yapılacak zamlar memurların, emeklöertn, toplu sözlesme rejimi içine girememis bulunan işçilerin ve küçük köylü ve ureticinın omuzlannda kalacaktır Başka bir deylmle, ekonomik bakımdan zaten zayıf olan bu gruplann yaşama seviveleri daha da ağırlaşacak ve kotüleşecektır Çünku bu gnrolar tabiatıvle Tekel maddelerinin. Kurumlar V'ergısınin mevzuu olan bir <nsım mal ve hızmetlerin ve tthal mallannın tükeöcisi durumur.dadırlar Sdz konusu ettiğimiz gruplar, yeni zamlar karşısnda kendi hizmet ve mallarının fiyatlannı arttırmak suretiyle zaır>lan ödemekten kurtulamazlar. Başka bir deyünle, ödeyecekleri yeni vergileri de başkalan üzerine aktaramazlar, yansıtamazlar. Önce memurları ele aldığımız da şunu belirtmemiz mümkündur. Çok az istisnasiyle memurlar. gıttikçe derinleşen bir geçim bunalımı içinde bulunuyorlar. Yalnız 1965 yıhndan bu yana Ankara geçım endeksinde yüzde 25, Istanbul geçım endeksinde ise, yüzde 40 civarında bir artma olmuştur Buna mukabil aynı dönem içinde memur maaşlanna yapılan zam yuzde 10 15'tir. Devlet şımdi XIX uncu Yüzyılın insafsız patronları gıbi, çalıştırmakta olduğu insanların yaşama durumları ile âdeta ilgilenmemektedir. Memurların büyük çoğunluğunun aylıklan sosyal bir skandal sayılabilecek bir yetersizlik göstermektedır. Memur sendikaları hükumet üzerinde hiç bir etkıye sahip değildirler. Kötü bir kanun, ellerini, ayaklannı bağlamıştır. Memurlara karşı hükumetin sürdürmekte olduöu bu dav Sonuç Çıym Demırel Hükumeti, 1965 **;ılında Parlâmentoya sunmuş olduğu hükumet programında, memurların maddi sorunlarını çohij^bir tedbir üzerm^e dur'sı mamı'ştl. Bınaenâneyrî o yTMan ben devlet personeli hakkı^ja r ızlemekte olduğu ücret politikası hükumet programmın manüksal bir sonucudur. Ne var ki, aynı programda hükumet, kendisini bır sosyal refah devleti yaraücısı olarak memlekete sunmuştu. Sosyal refah devletinın temelinde, felsefesinde tum halkın refahı var. dir. 1965 yüından bu yana ızlenmekte olan ekonomik ve sosyal pohtika yalnız bir azınhğın refahıru. o'ıçusu gıttıkçe buyüyen bır biçimde arttıtmakta, buna mukabil buyük kitlelerin refahtan nasıbi olmadığı görülmektedır. Son altı yıl içinde yetersız olmakla beraber, gajTisafi millî hâsıla net olarak yuzde 22 oranmda bir artış göstermektedır. Fakat bu artışa rağmen ekonomik bakımlanndan zayıf olanlann yaşama seviyeleri düşmüş, bir kısım halk ise. yaşama seviyesini ancak muhafaza edebilmiştır. O halde bu artıştan halk değil, küçük bir azınlık yararlanmaktadır. Böyle bır oluşma çağımızın düşüncelerınin gerilerinde kalan bir ekonomik ve sosyal politikayı yansıtmaktadır. Türkıye, felsefesı ve uygulamasmı Ikıncı Beş Yıllık Plân içinde bulan, devletçilik bir >ana, devlet kesımme özel kesimin çıkarlanna hizmet edecek bir yon vermeye çalışan bır pohtika ıçine gırmiştır. Boyle bır durumda devletin vergi politıkasmm sosyal nitelığinı gıttıkçe yitirmekte olmasmı yadırgamamak gerekir. Bu gehsme içinde en fazla yadırganacak davranış. lşçi Sendikalarmın hareketsizliği, nemelâzımcılığı, toplum sorunlan karşısmda artık belirmiş olan bencilliği ve ahşıldığı için şimdi etkısini de kaybetmiş bulunan tatlı sert bildirilerle yetinmekte olmalan durumudur. C dch;. faydalı hale getirecek bir çare bulunacaktır. Seçim usullerimizin ıslah edilmesi. Parlâmerrto ve demokrstik nrzamın saflam temelle' re oturtulmasi>le£ ilgili olduğu için. kamoovu bu konu üzerinde hassaslıklc durmakta, Parlâmentonun itibarivle, partilerin iç bttnyelerindeki sarsıntılan düşünen parti liderleri de bu konuyu ilk afızda düzeltmenin zorunluğunn doymaktadırlar. •••••••••••••••••#•••«••* •••••••••••••••»••••••••• •••••• •••••• ••••••• ••••••••••••• t Basında geçen ay ÇIKTI (Cumhurıvet 1735> (17 Şubat 1969 Pazartesi) BUGÜN AYLIK SİYASt DERGÎ Ayın önemh olayları ile karşılıkh yorumlan tıtızhk ve tarafsızhkla veren TKK DERGt . Bâvilennızden ı=temeyi unutmaymız.. Abone ıçm • P.K. 636 Sirkeci • Ist. yeni şubemiz daha hizmetinize girdi. $EYTAN VE MELEK (İKİNCİ KISIM) (rtzellıgı e 15.e en ııe Cıhara hukrreden Kanu nı Sultan Suleyman'ı buyüleyen HÜRREM SULTAN'm rakıbı Vezınazan ibra hın Ağa'yı alt etnek ıçın gırıştığı entnkaları an latan sahane fotoroian YARINProf. Dr. İsmail Türk Osmanlı sarayının hareminfle eşsiz kadın Hürrem Suitan SAKLAMBAC'DA (Cumhunyet: 1732) Hatıralarım özel çekilislerde ve ayrıca bu yılın 11 milyon 'ıralık zengin ikramiye çekilişlerinde Sayın Mevduat Sahiplerine bol şanstar dileriz.T t KİNCİ Dünya Savaşı scnunda yanlan bu kitap, •*bu savaşın meraklı safhalannı dünya kamu oyuna tanıttı. onun için de büyük ilgi ile okundu ve çok satıldı. Teşvikiye Ihlamur yolunda, kalabalık aileler için geniş ve konforlu daire Teşvıkıye Ihlamur yolunda dört yatak odası dışanya açık, geniş salon ve holleri olan. kaloriferli, sicak su tesisatlı. tamamen parkeli ve geniş dolaplan olan apartman daıresi müsait fıyatla satılıktır. 44 44 06 veya 48 47 40 numaraya müracaat ve gormek için Sakarya Apt 49 kapıcıya başvurulması. (Cumhuriyet: 1731) Yazan: S. E TRUMBN Ç e v i r e n l e r : I LÂ N BOĞAZLAR ÜZERİNDE PAZARLIK DE GACLLE İLE ÇEKİŞMELER ATOM BOMBASINI KÜLLAN5IA KARARI lller Bankasmdan \ YAPI ve KREDi BANKASI Daima en iyi hizmet ; CİHAD BABAN Genel Dagıtım: BATEŞ SEMİH TUĞRUL Fiatı: 10 Lira (Cvımhuıayet.. 1T3O> Bankamızca. Tortura H E. Santralı için 10600 adet zincir ızolâtör alınacaktır Bu işe aıt şartnameler İstanbul'da 1 Bölge Müdürlüğünden ve Ban'Kamız Malzeme Dairesı Reısliğmden 30. TL bedelle temın edilebilır. Teklifler en geç 27/3/1969 günü saat 17.30 a kadar Bankamızda bulundurulacak ve 28/3/1969 günü saat 15 00 de Satınalma Komisyonunda açılaCaktir. (Basın A 5802
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle