Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAHtFE DÖRT 27 Ocak 1969 CIlMHITRtîET BALTIKTAN ADRİYATİK'E günlere fcoiavhMa götürmektedır. Savaş ıyıden ıyıye artırmıştır hızım Avrupaua, Fransadan, Holânda'dan, Sovyetler Birlığinden, Polonya'dan, Yunanistan' dan her gün çeşitli trenler gelıyor, «Biıkenau» istasyonu'na. Burası Oşviyençim kampının ku zey batasında ve 3 km. uzaklıkta bir yer. Yük vagonlarmın açılan kapılanndan, üst Uste istil edilmış binlerce insan dökülüyor. Her şey 1 Eylul 1938 de saat Tarih kitaplannın 2 nci Dün 4 45 de Alman ordulannın PoSize blr soru •orrnak lstiyoSakallan uzamış ihtıyarlar, elya. Savaşı ile llglli kanlı yaprakrum: lonya sınınnı geçmesi ile başla lerindeki bebekleriyle kız çocuklan «Alman Jiiütarizmi» nin in« tnsan derUerinden yapülan, kadınlar, erkekler, sakatdı . sanlık dışı davıanışlan. ile dolumış hlç abajur sergisi gördünüı lar, gözlüklüler, her cinsten, her Üç yıl sonra Alman ordulan, dur. Tarih kitaplannın dışında mü? ulustan ınsanlar bunlar .. büdiklerimiz ise o devri yaşamı pek çok cephede başandan baBır başka soru daha: Hepsi tek tek sıra oluyor, bu şanya koşuyordu... Savaş olan« Siz hiç insao saçından yn yanlar lçln sadece gördüfümüa ca hızı ve korkunçluğu ile de istasyonda, SS doktorlarının öbır kaç fılim ya da okuduğumuz pılmış halat kuUandımz mı?» nünde bir geçit başlıyor. Sağvam ediyoTdu Avrupa'da... bir kaç romandır... lamlar çalısmak için bir yana, Bır başkası: îşgal edilen ülkelerdeki Yahutopallar, körler, bebeler. yaşlı« Hayatınızda hiç Arrailin Geçen yıl Ankaradakl Fransıs dıler, çıngeneler üstün ırkm lar, hastalar, çocuklar, harailekarargâhını gezdiniz mi?» Kültür Heyetinln «Cine dvb» kurbanları olarak, ya da siyaler, erkeklerin cılızlan yol alıyoneticilerinin, özellikle Alman Bu soru şöyle de sorulablllrdi: sal ve adi mahkumlar acı ve yor Oşviyençim'dekl bilinnıeyen mılıtarizmi ile ılgilı füimlerini korkunç kaderlerine gönderilı« Hiç Arrailin ölflm yaptm kaderlerine doğro... evini ziyaret ettiğinlz oldu mu?» ard arda sıralamalannı yadırga yorlardı çeşitli toplama kamplamış, hatta kınamıştım... nndaki... Hiç şuphe yok, bunSizl bilmem ama toenlm bu solann en amansızı «Oşviyençim» « Bu kadan da fazla oluyor» rulara vereceğhn cevap: kampıdır. Almancasıyla Auşviç. demiştim, baa Fransız arkad&ş« Evet...» olacaktır. Uzaktan, ya da havadan gortılanma... nüşü ile askerî kışladan hiç farFakat, Polonyada iki canlı ör kı olmayan bir kamp. YaklaşınBlr SS subayımn komutu yukPolonyayı tanıyabilmek, insan nekle karşüaşmca gördüğüm fi ca etralının, elektrik verilmiş seliyor, kampın yeni konuklanlimlerin, okudugum kitaplann cıl halkmı anlıyabilmek içın her na doğru: teller ile çevrilmiş olduğu kolayve hattâ Fransız Kültür Heyetüışeyden once, bu ülkenın yakın ta« Soyunun bsnyo yapacaksıca anlaşılan geniş tıir kamp .. deki yöneticilerin haklı olduklarıhınl çok iyi bilmek gerekır... nra...» «Çalısma insam hür yapar» nnı ve gerçegin, belki de ancak anlamma gelen Almanca bır yaHele, 2 nci Dünya Savaşından Kadını, erkeği, genci, yaşlısı, sonra doğmuş gençler, hattâ te bmde birlni yansıttıklannı anlatüm çıplaklıklan içınde kalıyorzı yazılı giriş kapısında Azraüın dım... Bu canlı örneklerden birl nım gibl savaştan bir kaç yıl önlar Nazi subaylannın karşısınkarargâhınm. Bu kasvetli yeri Polonyanm en eski ve kültür şeh da. Hepsi sokuluyor bir banyoce doğmuş kişiler içli de gerekbenim gibi bulutlu bir havada ri, bir zamanlarm başkenti Kralıdır, geçerlidır bu tarih. bılgisi... gezmek, insam eski günlere, bır ya. . Burası 310 metrekare büyukHele hele yenl türeyen «koman kov yakınlanndaydı... Almanlafabrika bacası büyuklügündeki lüğünde bir hamam... Aşağı yunn «Auşviç», Polonyalılarm «O?fınn bacasımn sürekli tüttügU dfl gençliği» için... SONRBSI Insan derisinden abajur sergisi riyençtm» dedikleri blr toplama kampı... 4 toilyon lnsanın fınnîantiıgı bir kamp... Almsnlann yüa ksrası blr kamp... Avrupalilar, tarihlertnde TUrkler Için barbar derler. Amenkalılar ilci atom bombası lle binlerce insanı blr anda yok etmişlerdlr Hlroşima ve Nagazakide... Ruslar blr yığın Macan 1956 *• yaklanmasında tanklar altında ezmişlerdlr... Bunlann hlç blrl, Almanlann bu karnpta yaptıklan kadar korkunç, vahşi, zalim ve lnsanlık dışı degildir... Bu kamp Almanlann yüzlerce toplama kampuıdan biri fakat en büyüğüdür... ÖZGHN A Auşviç toplama kampı Banyo mu gaz odası mı? karı orta boy Uç apartman daı resi büyüklüğünde... Içeriye tıkı lıyor en azından 2000 kadar ın san. Ağır kapüar üzerlerine ka panıyor. Duşlardan akacak su beklemyor. Eller tereddütlü.. Eller ağır agır gidiyor duş koluna suyu atatmak için. Duş kolu çevriliyor. Suyu bekleyenler, bir tıslama ve ardından bir gaz dumanı Ue karşüaşıyorlar. On dakika içınde o arnlar, o insanlar, o bebeleT, o umutlar bir kâbusun içinde yuvarlamyor, yuvarlanıyor, dönüyor, dönüyor... Ve de geride iki bin ceset... Duştan gelen gaz «SiklonB» zehiridir. Almanlann özellikle toplu insan ölümleri İçin keşfettikleri bir zehir. Polonya sınınnın aşılmasından tam 3 yıl 2 gün sonra Almanlar tarafından ilk kez kullanılıyor bu kampta... 19411944 yılları arasında «De» gesch Firması» bu gazın yapımından 300 bin mark kazanç sağlıyor... Kesin sonuç ve ani etki veren bu kristal zehirden sadece Oşvıyençım'de 20 ton tuketiliyor. Kampın komutam SS subayı Hoss, daha sonra Nurenberg savaş suçlulan yargrlanırken günde 67 kılo «SiklonB» krıstalınden kullanıldıgım ıtiraf ediyor... Iş burada bıtmemektedir.. Bu ikıbin ceset banyoda türlü şekıllerde yatarken, bunlann altm dışleri güzelce sökülüyor, nişan yüzükleri, küpeleri alınıyor.. tş bununla da kalsa iyi... Kökünden kesiliyor o güzelün, o uzun kadın saçlan .. Bond MODESTY BLAISE 7000 kilo insan saçı Savaştan sonra kampa ilk giren Sovyet askerleri 7 ton insan saçı buluyorlar henüz sevkedilmemiş. Bunlann bir parçası 25 er kiloluk paketler halinde hazırlanmış, bir parçası da hazırlanmak üzeredir Sovyet askerleri girdiklerinde. Bu paketler Almanya'ya kılosu 50 feniğe sevkedilmekte ve orada dokunarak çeşitli çuvallar yapılmakta, halatlar örülmekte Aleksing firmasınca. Kampın bir bloğundaki saç yığmlannın manzarasım şu anda hatırlarken bile ürpermekteyim. Sanşını. kır düşmüşü. örgiilüsü. oreusüzü. kızılı, beyazı, siyahı, birbirine pirmiş iki ton saç bir vitrinde Polonya'lı genç kuşaklara ya da burayı gezen yabancılara Alman'lann suçlannı haykırmakta. lının burada zehirlendiğini, işkence edildığuıi, yakıldığmı, kurşuna dızildığini düşünecek olursanız bu rakkamın korkunçluğu kendilijrinden ortaya çıkar. Buraya, kimisi «ölüra yaptm evi» adını takmışur. Kimisine gore de «arrailin karargâhı» dır. Gelen esirleri seçmek için görevlendirılen S S. Doktoru Johan Rremer, ilk izlenimlerini şu sözlerle açıklıyordu, Nuremberg'tekı uluslararası askeri mahkeme dnunde: « Hiç «üphesiz horası bir imha kampıydı. Toplama kampı defil... KAMPIN GIRtSİ Almanca «Çalışma insanı hür yapar. diyor, yenl gelenler için... Oyviyntçhn kampı. bugunkü kuşaklara acı acı anlatıyor Ahnan faşbminin kahredicUiğini.. Bir başkası da di? fırçalan Ue traş fırçalan ile bir yabancı turisti... Ve binlerce tel çerçeveli göxlukler. Insan derisinden yapılmıs çeslt çeşit abajurlar etkiliyor beni. Abajur sergisini tüm seyredemiyo* rum. Miğdem bulanıyor. Göılerim nemleniyor. Beynim tonkluyor. Bir blokta bir yığin ülkenln bay raklan saygı duruşnnda orada olen ulusların halklarma. Bayraklar Yunanistan'da kesiliyor bizim yakamızda. Tfirk bayrafına raslanmıyor aralannda. Anıyorum bir kez daha tkinci Dünya Savaşına girmeyişimizin kutsallığmı, büyüklüğünü o baylakların önünde sayjıyla... lutlarını geride bırakan. Çoğu 3040 kılo kalmış insancıklar. Eğer bunlara insan denecek durumlan kalmışsa. Tam bir saat önce hastahktan ölen bir yaşlı kaduı göremiyor özgürlüğü. Hiç olmazsa yaş.lı «Katlenya» nin cesedi mutlu, pcrded» gordüğüm kadarıyla. Çünku, gömuîdüğü bir toprağı var. Cecedl var. Ziyaretçileri var. Bilinen bir yeri. Böyle günleri yaşamış, görmüf Polonya'lı için Almanları sevmek kolay bir iş midir?.. 4,000.000 dram İnsanlık tarihi unatmayacaktır Dfiiyençinı'deki 4.000.900 dramı, trajediyi. Yolunuz, bir gün Polonya'daa çeçcrse ne yapm yapm Krakov »akınlarındaki CH\ivençim'l görü. nüz. Bu ne bir propagandadır ne de Almanya alcyhtan hir müze.» Burası düpedüz bir gerçeğip günümüze kalan kiiçük bir anısıdır. Bu ani ycterlidir, Polonya'lılan ve bu ülkedeki Alman sorununu anlamak için. Gorfh Fırınlanan însanlar îş bununla da bitmiş değildir. Almanlar başlangıçta şoyle bir yol uyguluyorlarmış cesetleri yok etmek ıçın: Bir sıra odun, bir nra ceset. Bir sıra odun, bir sıra eeset ve yükselip giden bir piramit. Dokülen benzine çalman bir kibrit, Duman ve de geride bir a\tıç kül. tki bin Sovyet esıri bu şekilde yokedılmiş. Sonra bakmışlar ki bu iş masraflı ve yorucu. Fırın yapmışlar insam pışinnek için. insanı kül etmek için, insanhğı kahretmek içın, Almanlığı arttırmak için... Bu yığmlara ait birkaç fotoğraf gördum duvarlarda, esırler tarafından gizlice çekilmiş. Daha sonra fırınlama işinde de cesetlere yetişememişler. Sevkiyat arttıkça. kamp yoneticilerinin işi artmış. Sağlam esirlere çukurlar kazdırmaya, cesetleri çukurlara doldurmaya başlamışlar. Sadece, bu çukurlarda 107 bin ceset yok edilmış. Bunlara ait yazılar okudum duvarlarda Nureroberg duruşmaları belgelerine dayalı. Eğer, suçunuz siyasal bir nitelik taşıyorsa, ya da kampta direniş gostermiş, gizli direnis örgütlerinde çalıştığınız öğrenilmişse, cezanız hucre cezasıdır. Matfaktan çalacağnnz bir patates de sizi aynı hücreye gotürebilir. (90x901 cm genışliğinde bir yere üç kışi tıkılacaksınız. Butun gece oradasınız. Oturmak istesenız, oturamazsınız. Yatmak isteseniz yatamazsımz. Dış dunyayla tek ilginız duvardaki (5x5) cm Slçüsündeki hava delığidir. Gündüzleri de sğır bir çalışma. «Bir deri bir kemik» deyimi yetmez bunlann gördüğün resimlerindeki vücutlarrnı sizlere anlatmaya. İnsan derisinden abajur sergîsi Bugün, bu kamp insanlığın, Alman'lann bir yüz karası olsun dıye, müze durumuna sokulmuş. Her gün binlerce insan geziyor «Oşviyençim» i. Bir bloktaki vitrinlerin bırinde erkek elbiseleri yığın yığın. Verilen bilgiye göre, 350 bine yakın. Bir başka bloktaki vıtrin 840 bin kadın elbisesm gosteriyor Alman mezalimini genç kuşaklara. Bir başka vitrin, çocuk ayakkabılan ve de bebek patikleriyle kinlendiriyor, Polonya'lı okul çocuklannı daha küçükten. 30 kiloluk insanlar Müzenin sinemasında birkaç film gördum, kampın o günkü son yaşantıları hakkında. Karlı bir gün. Ocak ayı olur da Polonya'da kar bulunmaz mı?.. Elbette bulunacak. Işte, böylesine dondurucu bir gün. Tarih 27 ocak 1945. Saat 15. Sovyet askerleri ulaşıyor kampa ilk olarak. Elektriklı teller paramparça... Inançlarmı yitinniş insanlar sevinemiyorlar kurtuluşlarına, özgurlüklerıne. Rüyadalar o an... Inanılmaz bır rüya bu kâbus bu r YARIN Tuğla tarlasından dirilen bir sehir TIFFANY JONES «SÖZETU7EM I9M SE Ku&MŞ ÖIAVUJ MlcsllcoçoğİM konu ve resim: AYHAN»AŞO6LUİBUDIN KOPRUSU Ceza bu kadarla da bitmiyor. Yetinmiyor. Alman faşizıni bununla. Adaleti yerinde getirmek amacıyla bir de yargılıyor suçluyu sözde' . Nasıl bir yargılama?.. Üç beş üyelı bir mahkeme 23 saat devam eden bir oturumda 200 ö'.üm cezası karan alıyor. Aşağı yukarı iki dakikada 3 ölüm kararı. «Blok ll»e sevkedilmek demek, her an «ölüm duvan» nin önünde kurşuna dizilmek demektir. Bu bloğun diğerlerinden farkı, etrafının bir duvarla çevrilmiş olmasıdır. Duvarlardan birine 6lüm hücreleri bakar. Bir Fransız, bir Yunanlı ile bir Polonyaiı bir Rusla kardeşten öte, arkadaşlıktan da öte bir kavramla bağlanmışlar•i.r birbirlerine bu hücrelerde. Birisinin hele bir arkadaşmm •ursuna dizilmesini seyretmek, 'emek, sıranm kendisine geldiğiii anlamak. demektir. Bu da işin ilüm öncesi i<:kencesi. 20 bin in^n da bu yoldan sevretmislerdir Mrıbirlerinin ölümünü Asılanlar, ntıhar edenler. hastahktan ölen°r «ahvali âdîye» dendir. Su ya da bu şekilde öldürülenerin sayısı Nurenbere kararlan^=ı Eöre. 4 milyondur bu kampta. ^ugün Türkiye'nin nüfusu ile "oionva'""! nMfiım " T milyondur. Başka bir deyimie her sekiz Türk'ten birinin, ya da Polonya İki dakikada bir öliîm cezası 127 Osman, 128 Orhan. O san saçlı, sen kara saçh Buldunuz oğlum, iyi uydunuz birbınnize! Bulduysalar buldular, uyduysalar uydular. Çat layın, patlaym! Yalnız o mu. çocuk mu değişmiş? Bunca şey, bunca kişi değişmiş. 129 Ayı Galip hoeanın ardından göbek atardı: hanı atıyor mu' Vampır Hüsnu resim dersinde mahsustan horlardı; hanı horluyor mu1" 98 Osuruk Mıktat o biçimdi; ha ni yellenıyor mu? Ya Şevket, 30 metreden elektrik direğini nışanlayıp ampul patlatan Şevket? Hani, Tevfık Bey görüp de üç saat tek ayak üstüne durdurah berı, o gün bugun, elıne taştı, kar topuydu alıyor mu? Brtmedi; Yırtıcı Büyük Yaşar olsun o sekizde gümledi, sinirli Kara İsmail olsun Ismail de güm ledi, eskisi kadar atılgan. yok yere döğüşken değiller sozün gelişi. Hani yetişir, iyidir, daha büyümez ve şişmez sa nıhrdı kimi kızların göğüsleriyle kalçaları? alıcı gözüyle bakıla biyol da görüle; ur gibi, üflenir balon gibi şişmiş çoğununkı. Polis Yaşar efendinin kı zı Değnek Yaşar'da bile seziliyor bu, iyi kötü. Kiraz çekirdeği yutsa gebe gibi gdrüneceği durumdan kurtulmuş, iyi kötü. Sekizdeki Bedriye ile Feriha, iki kumru, •ikisi bir kaba eder» dedikodularını ön ler biçimde kopmuşlar birbirlerinden, ayrı ayn ge ziyorlar. N'oldu. kara kedi mi girdi aralarma? Kolkola dolaşırlar, ağaçlar altında baş başa verir fısıldaşırlar, gülüşürlerdi; n'oldu? Halil Hocanın gözüne çarparak, «Kes oğlum o puasalannı!» demedikçe bıyık bırakan 24 Ayı Ab düllâtif, kesmiş bıyıkları. H 5 Recep'in rengi ağarıp açılnuş sanki. değişmiş; G 5 Cafer onun yakasını bırakmakla, değişmiş; sınıflar değişn^U, birçok öğretmen değişmiş. Değişmeyen ne kalmış? Pek pek bir, iki eski öğretmen, bir de okul. Öyleydi evet; kendilerini, iki katlı, tahtadan, kurşunsu boyalı bir yapının karşısında bulmuştular gene. Badananın bu çeşiti olaki kir kaldırır, ama baktıkça içleri karanyormuş, buna kim alduır? Ha lil Hoca yazın bir koyu boya daha geçirtmiş üzerin den. Kapıdan girince, sol yanı ağaçlıkh ve havuzlu ve de çakıl döşeli, sağ yakası düzlük ve toprak, buz tuttu mu alabildiğine kaygan, yağmurda çamur der yası ve batak, koskoca bir bahçenin içinde. kendisi üç kapılı. konak bozması bir şey. Çocuklar koşuşurken yapı sallanmasın, yıkılma sm, duvarlar dökülmesin diye aşağı kata alınması gerekliyken, gözönü olsun denilmiş, gene yukarda kalmıştı ilk smrflar. Zil çaldı mı, merdivenin ait ba şında ve üst başında, nöbetçi öğretmenlerden, ya da son sınıf öğrencilerinden iki kışi duruyor, durup sesleniyordu bunlara: Yavaş çıkın çocuklar! Yavaş inin çocuklar! Yavaş! Çok yavaş! n. A sınıft aşağı katta, s a | yakada, çıplalc bahçeyi gorur, elleri değdıkçe ve luzlar onlara baktık ça, kapısından değıl, hâşâ, oğlanlarm pencerelerinden girip çıktıklan bir odadaydı şimdi. İki ders arası sıgara dumanma boğulan helâda, kendilerine elverişli saydıklan yeri kapmak içın de, kapıdan dolanmak uzun iş ve uzun emek, pencerelerden atlayıp kestırmeden gıtmek gerekti zaten. Bahçelerini çepçevre kalın. yüksek kerpiç duvarlar kuşatır. kapısını daha uzaktan görünce, içine gırıp alışıncaya kadr.r. ustlerine bır ağırhk, uyuşukluktur çökerdi. Yol boyunca birbirlerine sataşanlar, çelme takanlar, şapka fırlatıp gırtlak kapanlar, yerden bulunan okul şapkalan azıeık kaykılmışsa duzelterek, dımdık ve usluca, yurumeğe kovulurlardı. Kımi gunler yol tıkanırdı. N'olmuş? Mıllet, önden ağır ağır yürüyen bır öğretmenin ardında kuyruğa girrriş. Sokulur selâm verirsin, konuşursa sen de konuşursun ya. geçip gitmek bü. yuk saygısızlık. Onceden toparlanmak iyidir henu O değişmemışlerden bırının, kapı ağzmda, ağaçların gerisinde dolanıp adam kollayan Halil Hocanın şartası şurtası yoktur çünkü. Geçen yıl o böyleydî, bu yıl gene böyîe. Içlerinden birinin sulııluğunu, az biraz falsosunu görmesin, gözlerini belirte belirte üstüne doğru yürür gelirken, sözu gibi sorusu da değişmemişti: Bar.a bak efendi! Sen efe misin, efendı misin? Tek değişiklik şurada ki, geçen yıl gıklan çıkmaz, önünde sinip, yanından kızara bozara geçerlerken, şimdi, azıeık ileri yürüyup, seslerıyle gözlerini ona benzeterek sormağa, sorup gülüşmeye başlamışlardı aruk: Bana bak efendi! Sen efe misın efendi misin? Kimi derdi: Efeyim lan, n'olacak! Kimi derdi ki: Efendi oğlu efendiyim Babamı bitaez değilsin heyrı.. (terzıdir, nalburdur, kunduracıdır, subaydır, tahsildardır.) Birincisine, terbiyesizliği ele alana. Hah lan, öyle söyle de bilelim'» Ikincisine, alttan alana, «Babandan belli, aferin sana lan!» denirdi. «Sen adam olacan, namussuzum olacan. Olacan ya, ben göriir müyüm?» Dahası var; önünde şapkalan çıkartarak, ger» dan kınp iki büklüm selâm vererek geçtiler, kapağt bir kere bahçeye attılar mıydı, eh artık. Yavu, bin yaşas.n şu askerlik hocası! Halil bey» bel büktün, boyun eğdinse, o pelte gibi yayılır: • Bak terbiyeli çocuğa, aslan oğluma bak!» der, Askerlik hocası bdyle demez işte. Kendisinı dalkavukça selâmlayanlara köpürür üstelik. Hikâyesi geçen yıldan kaldı: «Hişt, gelin buraya!» demiş. •Ben istemem bu selâmı..» demiş. «Sizler Türk oğlu Türk, asker oğlu askersiniz. Abiniz, babanız, dayınız kimbilir hansi cer»hede varalandı, şehit oldu? Bundan böyle bana da. herkese de, bilâtefrüt, altı adımdan esas vaziyete geçip, onu üç adım geçinceye kadar, gözlerinin içine tatlı sert bakarak, çakı gıbi, asker selâmı vereceksinra'» lArkası vur)