21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHÎFE DÖRT 13 Arahk 1968 CUMHURİYET "Bizim Atomdan güçlü silâhımız MAO'dur I ı ıton eyaletinin tah daman lnd ırmağı, körfezden agır *• *ır denize dökülüyordu... Bir ıç gün önce yafan yağmarlar ngini camnr sansı yapmıstı snrın... TJm«.nııı ağzında genis bir :1ta meydana gelmisti.. sonrs r çok kanal, ahtapotun kollan bi etrafa dağılıyordu... 300 Wn san yaşıyordu sadece sulardaki sarapan» denen kayıklarda™ 40 milyonu geçen eyaletin nüfuı genellilüe Inci ırmağından hat alıyordu... Çünkü, yılda üç »fa ürün veren mümbit toprak r uzanıyordu 1900 kilometre... bete, Hlnd sımrlarma, tâ içerler» ıdar... Kanton'un merkezinde 1 3 milyondan fazla <n«tw varriyle doluydu lçl... tkl ÇtaH akmtıya kürek çeklyordu bütün gücüyle!.. Sahilde, köprünün hemen yanıbaşında duran bir «Sampan» ev gibiydi... Ana, baba ve çocuk bütün allenin yıkanmış çamaşırlan eskl, harap teknenin üzerine serilmiştl... Ufak kamaraıun önünde, genlş hasır şapkalı k&dın, mangaldaki kömürü tutuşturmaya çakşıyordu... Çocuklann henüz yakaladığı balıklar oynaşıyor du bir kenarda... Ben, tam bunlann tavaya atümasıru imrenerek beklerken, yarubaşımda bir gürültü koptu! îster istemes sesin geldiği yer» çevirdim basımı... 80 100 kadar genç; ellertnde, kızü bayraklar, kızıl kitaplar ve Mao Çe Tung'un reslmlerlyle oturduğum yere dogru geliyorlar!. Aralanndan birl akordiyon ça lıyor.. bir başkasııun elinde, da vulun Uzerine konan tencere kapagı glbi ftletlerden var.. Blrbi rtne çarpbkça şangur şungur ses çıkanyor... Ve sonra tamtam'ın bir baska çeşidl... Kimi bisiklete binmis, klml yaya, bagıra bağıra, çala oynaya yürüyorlar... Ve sonra sarkıdan söze; sözden ?arkıya geçerken ara nağmeslni. hep bir ağızdan söylüyorlar.. cigerlerinin bütün gücüyle... Wang Wang sui... Wang Wang sui! Çok ya?»» yfl» bln yıl yasa Baskan Mao!lışmaya başladım artık Çindeki günlük hayata... Iki gün önce başımı burguyla delen sesler, şimdi o kadar rahatsız etmlyor.. Karşıma çıkan şu manzara, şu insanların garip bağınşlan, zorla bir kahraman, zorla kendilerine tapacak bir ilâh yaratmaya çalışmalannı pek yadır fl N l İR Vapurlar, motörler yolcu ve e#ı taşıyorlardı înci ırmağının dondığı yerlere... Asıa tabiaün ripliği sular havaya göre; k&h :nize doğru akıyor, kâh ters döp içerlere gidiyordu... Görül»ic manzaraydı bu... Kanton tokaklannda grençler rürür&ş yapıyor... Ellerinde kızıl bayraklar ve Mao'nun resimlerl v*r... gamıyorum!.. Çünkü, bütün bunlann nedenini henüz öğrenmeye başladim... Daha önce de söylemiştim galiba!.. 20 yıl öncekl Çln ihtüftlinin, 3 yıl önceki büyük kültür ihtilâlinin; hepsi; hepsinin temelinde yıllardır bir milletin Içinde biriken «aşağılık duygusu»; ezllmenin verdiği «kendini küçfik gönne dny gnsa» yatıyor diye... İşte şimdi, bir millet olmarun, llk defa bütünlüğünU, varlıgını hissetmenin gururuyla bağınyor, çağınyor, gürültü yapıyor; zaman zaman fazla ileri de gitseler, geçmişin acısım yaşadıkları günün tadını çıkanyor bu Insanlar!.. Hani bazı çocuklar vardır... (büyükler de öyledir ya!) Karanlıktan korkunca gürültü yapar.. şarkı söylerler... Uyanık olduklannı belli etmek için!.. Bir yandan da, buna benzetiyorum Çinin şu uyanık, şu gümbür gümbür ses veren manzarasını... Yöneticileriyle beraber, yukan dan aşagıya bütün bir millet, ya Amerikadan, ya da Rusyadan gelecek herhangi bir istilâ hareketi ni kuşkuyla bekliyor... Ama birincisi, ikincisinden daha kuvvetli ihtimâl'. Şayet, diyorlar.. Vietnam savaşı olmasaydı... Amerlka Asyaya Çinden bir pencere açmanın yollarını deneyecekti... Zaten son iki asrın dünya olaylannı şöyle bir düşününce ayni kanıya varmıyor mu insan!.. tşte şimdi Çinliler... bağınyor, şarkı söylüyor tek sesle ko nuşuyor ve; Biz vanz diyorlar... blı varıı, topnranzla, tüfe|inıizle.~ Atom bombamızla vanz.» v a n ı L ençlerden biriyle konujuyor dum... Üniversitede okuyormuş, ayni zamanda fabrika da işçi... Hem Amerikaya kafa t v tnvorsunnz dedim... hem de Rnı yaya.. hattâ daha bir çek devletlere de onlann askerî gflçlerinden çekinmiyor masvnoz? Çıplak ayoklarını örten plâstik sandahn üzerinde adetâ yay landı Çin delikanlısı... Sakin ve kaderine rıza gösteren halinden beklemedieim bir canlılık'a; Bizim dedi. Atomdan çok daha güçlü silâhımız var,.. Dünyanın en knvvetli sllâhı... Büyük önderimiz Mao Çe Tnng... O'na güveniyoruz!. O'nnnla her güçlüğü yener Çin milleti!.. Demek, mucize yaratılmış bu ülkede... Yalnız, top, »üfek, fab rika ve Atom oombası yapılmamış... Mânevi güçler de yeniden değerlendirilmi^, yepyeni bir ahlâk, yepyeni bir morâl temeli üzerinde yeni insanlar çıkmış ortaya... Sadece ve sadece Atomla savaş kazanmak mümkün müdür? Asla!.. ama, onun yanısır» bir millet mânevî seferberliğini de tamamlamış olursa, elbette ki korkunç bir kuvvet var demektir karşımızda... Çinde bu mânevi Kalkınma ne derece örgütlenmiş? Ne derece yapılmıştır? Ölçüsünü bilemiyorum!.. Fakat, insanların yeni bir formülle, yeni ve tek bir fikrin katkısıyla hamur halinde yoğuruldukları muhakkak!.. Atomun yanmda Mao!.. T«pınma ihtiyacında olan inandığı kuvvetin pesinden yürüyüp, kendilerini küçük görmek duygusundan kurtarmak »steyen insanlar çimdi Mao'yu ilâhlaştınyorlar... Mânevî tatmin duygularmı üzerinde toplayan bir semboldür artık Mao Çe Tung!. Orta Asyanın kuj uçmaı, kervan geçmez çöllerinde, kııa bir süre önce 3. defa patlatıp denediler Atom bombalarını!.. Ve sonuçdan pek memnun olduklarını söylediier... Kültür ihtilâli ise, Mao'nun, Mao Çe Tung'un fikirlerinin 3 yıl evvel infilâk etmesidir!.. Bu mânevi atomun zerrecıkleri şlm di koskoca Çinin taşına, toprağına, canlı cansız bütün varlıklarının üzerine bulaşmış durumda... Mütemadiyen yoğrulan insanlann hamurundaki yeni formül, yeni katkı da bu zaten!.. Atom bombasında muvnffak oldular... Varan 3, bunu gösteriyor!.. Fakat; Mao bombasmın ilk zaferinden sonra görecsgimiz patlayışlannda sonuç ıı«sıl olacak?.. Mânevi atomun zerrecikleri Çin toplumunda ne gıbi etkiler yapacak? İşte, dünyanın dörtte ı>ir nüfusunu kapsayan oir dev ülkede; Atom ile Mao yarıjııu ve bunun hepimizi ilgllendiren »onucunun ayı, günü belli değil.. ama mutlaka görecek ve duyacağız... Ne kadar «yah gözlük taksak... Ne kadar gürültüye kar çı kulaklanmızı tıkasak da!.. afif bir serinlik dola*tı yüzümde... Kanton'un »ıcak iklimi insana rüzgârı öyle aratıyor ki!.. Az önce d.enize doğru akan înci ırmağı, şimdi yönünü değiştirdi. Tibet yaylalarına taa içerilere gider gibi bir hali var... Ama o itadar yük seklere tırmanabilecek mı acaba? Suların ters akışına rüzgâr daha ne kadar zaman güç verecek? Fakat ırmak bu... derirliğini de görmek lâzım!. O derinlik ki, üzerinden geçen sular, if ter bir yöne, ister diğer yöne, ne reye akarsa aksın... bütün bir mecrayı aşağıdan kaplamıj, oraya yerleşmiştir!.. Şangır şungur gürultulü genç ler çoktan uzaklaştı yanımdanAra sokaklardan birine saptılar.. tlerde taşın üzerinde ayaklarını altına almıs Bir ihtiyar Çinli oturuyor... Sayılabılecek kadar seyrek beyaz saknllan tam bir karış var... Uzun saplı piposunu çiğneyip duruyor ağzmda.. Konfüçyüsün resimlerinl hatırlamamak mümkün değil. onu görünce!.. Yanına yaklaştım... f«rkma varamadı.. dalgın, dalgın I r d ırmağına bakıyor.. Göğsünde Mao Çe Tung'un kırmızı rozeti.. tkisi de dinleniyor şimdi aJacın altmda... Çünkü şu anda nasılsa gürültü yok... Bozmadım keyiflerini: yavaf yavaş uzaklaştım oradan... E n iyl mevsimin, en lyl günlerlnden biriydi ben înci ırmagı kenarında dolaşırken... îrl r kayık yelkenini ruzgara veriş, sularla mücadele ediyordu... uz yığınlan ve meyva sandıkla A İnci Irmağı kenannda gençler yürüyüş yapıyor Hİ I Dişi Bond MODESTY 3LAISE ses/ I A R I N MAO ÇE TUNG VE KOMÜNİST İHTtLÂLt MTIYflR GBİCtİK « Altın tartmıyorsun oğlum, altın tartmıyoıSbnr~ Bozma eliran berekeüni, birkaç gram ağırlıktan zarar gelmez, çek elini ordan! Gıcık nöbetine tutulan çocuğun içinde sessiz kah kahalar yükseliyordu. Ne ki, baba gördü, onu da benzetti: Pişmiş kelle gibi sıntıp durmal Bu kılı kırk yararcasına kumaz pazarlıklar, çekişmeler, sağı solu haşlamalar, babanın elinin sıkılığuıı. tutumluluğunu göstermeye yaramaz. Bir huydur sadece, gelenek ve görenektir ve hepsi o kadardır. Burada sıktığını ötede saçar savurur oysa. Yasamı boyunca iki yakası bir araya gelmemiş, gelememis, her zaman borç harç içinde yüzmüş, yakın hısımların deyişiyle, sık sık, «uçan kuşa borçlu» kalmıştır. Boğazdan kesmeye hiç yanajmazdı hele. Turfanda domates. salatalık. çilek, enginar ve bakla eve gırmesin; dünyada olmazdı. Yemeğe başlarken «Eski ağza yeni taam!> denilecek. Demeyenin kakardı bajına: «Ne o, sen bunu sevmedin mi?« •Sevdim efendim, sevmeı miyim?» «Ee?. •Sahi sahi, eski ağza yeni taam.» <Ye bakalım öyleyse. afiyet olsun.» Salatalıksa, dörde bölünürdü. Kendisi özenle b5lerdi. Mis gibi kokardı. Üstüne tuzu gene kendisi ekip, uzatırdı dilüni: • <Önce kokusuna doy, kokla. Sonra az az uır, ax az. Agobun kazı gibi yutma hemen!» Hakkmdan çoğunu isteyeni, payını hapır hupur yiyip tüketeni, gözlerini devirerek süzerdi baba. Bu yüzdendir, sofrasmda mevsimin ilk ürünlerini bulundurmayan kimseler, ona göre, insanlık dıjı yaratıklardı. «Ak akça kara gün içindir», ya da. <lsten artmaz dişten artar» gibi beylik sözler onun dudaklarında her zaman bir gülümseme doğurur, yıldan yıla gelen tutum haftalarında, «Bunlar iş mi yahu? Tanrı bana önce çoluk çocuğu geçindirecek bol para versin, sonra ben tutmasını bilirimit deyip geçerdi. Çocuğun, eriyiş ve sönüp tükenis, dönemine rasladığı Büyükbaba, son kerte ters, tersliği kadar ell açık, titiz, katı, katılıgı kadar yufka yürekli adammıj. Düş kurma gücünden yoksun olmayan baba, onun çiz gisinde kalmağa bakıyor, konuk ağırlarken tıpkı onun gibi davranıyordu. Kendisi çağuroadıysa, çağrısız konuk damlamadan önce, atar tutardı biraz. Geçim der dinden, her bir jeyin ateş pahan olduğundan yakınjrdL «Hanım. hantm! El âlemin pis gırtlağmı doyuracağız diye iki yakamız bir araya gelmiyor. Senin, atçı gibi mutfaktan çıktığın gün yok, benim, hamal gibi öteberiyi yüklenip tasımadığım gün yok. Bu degirmen dönüyor ama nasıl dönüyor, bir Allah bilir, bir ben bilirim!> Oturur, oflar puflardı. «Yapın bana bir kahve!» ^ Ama konuk gelmesin; sanki o adam değil, değişir, başkalaşırdı baba. Vannı yoğunu ortaya koyar, ağırladıkça ağırlardı. «Sorun bakalım, parası var raıymış?» Konuğa göstermeden, belli etmeden, cebine harçhk koymak boynunun borcu sanki. «»• MEHMiT SiYDA 10 * 6 «Biz baba dan böyle gördük oğlum.. (Ya da, Hanım!)> Onun, küçükken, çınçınlı altın saatini aşırmıstj çocuk. Bahçede. tajın üzerine koyup, vur Allah vur, içindekileri, o çınçınlan yaratan çahşkan cinlerle perileri görürum, kurtarırım umuduyla, saati parçalami|tı. Sonradan başka saatler edindi baba. Ama sanı lır ki, hepsi bozuk çıktı. Büyük, kalabahk ailenin par çalandığı, herkesin bir yana yakaya savrulduğu 19251927 yıllan arasmda zınk deyip durdular. Nice kursa çalışmadılar, daha ileri gidemediler. Son alınanları da, çocuğun torbası doldukça dol mu?. en üste konan iki süpürge (biri ortalık, biri mut fak için), uçlarından bağlandıkları torba sapmdan asağıya sarkıp. şimdiden, taşı toprağı süpürmeğe başlamıştı, . baba yüklendi. Yola koyuldular. Hava gün lük güneşlık. Öğle sıcağı adamakıllı bindirmiş. Baba, gıcık gelince hızla öksürdü, «Hak tu.» dedi. Balgam. sağdaki susuz ark'ın, orada kendiliğinden açmı; küpe çiçeğinin üstündeydi. Sallanıyor, sallandık ça uzuyordu. Nişanlasan böyle düşüremezsin. Yanlarından geçerlerken, çiçek dalını eğdi, attı onu üstünden. Çocuk, birbirine karşıt iki tümceyi ayni anda kurmuştu kafasında: «Bir hamal tutsaydık. bu kadar canımız çıkmazdı.» «Baba, siz yoruldunuz, onlan da verin.» Bütün yol yol boyunca, hem kızdı, hera acıdı. Kendinden çok babaya acıyordu ya, ona acıyışı, aslında kendine acınışmın başlangıcı olabilirdi. îçinden çıkılamaz, biraz kanşıkça. Konusmadan yürürlerken. eve elli atmış adım ka la ağırlaştı baba. Dedi ki: Bak bana, dedi, kulak ver. Ben sizi hemen aldıracağun, o başka iş. Lâkin aldırmadan önce, dara da düsseniz, zorm da gelsenız, sen, «Bu küçük bey bana gelsin!» diyen o esek herife gitmeyeceksin! Gitmem babacıgırn, dedi çocuk. Aman oğlum, sakuı ha! Uyarmayı az bulmuş olacak ki, gözdağı verdi: Bir duyayım, ayaklarını kırarun alimallah! Gıtrnem baba, dedi çocuk, sevmedim o adamı. Gitmem. Hemen de cvin basamaklan önüne gelmiştiler. Baba: Sen şimdi onun durumundan pek bir jey anlamazsın, diye ekledi. Çocuk, önce: Babacığım.. deyip, babanın kendisine bakması. nı mğladı. Bakınca, gerisini getirdi: Geçen yaz Antalya'da Aypark Bahçesi açılmıştı. Evet, Halan yarıyordu, çok güzel, «irin bir bah çeymiş. Ne olnıu?? Bitişiğinde yazlık sineması vardı, diye anlattı çocuk. O sinemanın büfesinde, baslan beyaz takkeli iki adam vardı. Baba sağ ayagmı basamağa atmıyh. Çıkmadı, dur du, bekledi. Adamlann biri bıyıklı baba, kocaman bıyıklan var. İşte o pis adam bana. ne zaman dondurma almağa, gazoz içmeğe gitsem, küçük bey, küçük bey, gelsene ancık, gel sana dondurma vereyim der, büfenin kapısını açar çağırırdı da, ben gene gitmezdim. (Arkası var) BÜDIN KOPRUSU / PlN\ pü \AtB4MET Ankara Vilâyeti Daimî Encümeninden: Altmdag îlçesi Millî Müdafaa llkokulu sıhh! tesisat tadilâtı işi açık eksiltmeye çıkarılmıştır. Keşii bedeli 16.581 lira 50 kurus olup geçid teminat 1.243 Jira 61 kuruştur. îhalesi 18/12/1968 Çarşamba günü saat 10'da Vilâyet Konagmda Daiml Encümen toplantı salonunda yapılacaktır. Şartname Daimi Encümende görülür. Isteklilerin belirli gün ve saatte teminat makbuz vey» mektubu, 1968 yılına ait Ticaret Odası vesikası ve Bayındırlık Bakanlığı ve bu Bakanlığa bağlı idarelerin eksiltmelerine iştirak yönetmeliği ve eksiltme şartnameıinde yazılı esaslar daireıinde bu işi yapabileceklerlni tev*ik eden belgeleri ile birlikta ihaleden en geç üç gün evvel (tatil günleri htriç) Vilâyet Makamma müracaatla bu i | için alacaklan fennl yeterlik belgesi ile Encümene müracaatlan gerekir. Ankara Vilâyeti Daimî Encümeninden: Çankaya üçesl Zöbeyde Hanım Ana Okulu blnasımn onannu işi kapalı zarf usulfl ile eksiltmeye çıkanlmıştır. Keşif bedeli 82.229 lira 89 kuruş, olup geçid teminat 5.361 lira 49 kurustur. Ihalesi 18/12/1968 Çarşamba gflnfl saat 11 de Vilâyet Konagında Daiml Encflmen toplantı salonunda yapılacaktır Şartname Daiml EncOmende eflrClör İsteklilerin belirli gün saat 10 a kadar teminat makbuz veya mektubu, 1968 yıüna ait Ticaret Odası •esikası Te Bayındırlık Bakanhgı ve bu Bakanlığa baglı idarelerin eksütmelerine is.tirak yönetmeligi ve eksiltme şartnamesinde yazılı essslar dairesinde bu i?i yapabüeceklerini tevsik eden belgeleri Ue birlikte ihaleden en geç Oç gun evvel (tatil gunleri hariç) Vilâyet Mnkamına mörscaatla bu iş tçin alacaklan fennî yeterlik belgesini havl usulflne göre hazırtıyacaklan kapalı zarflanru makbuz mukabilinde Encflmene rermeleri gereklr. Postada »âki ol«tcfik eecikmeler k»btıl (Basm: A. 1595628740/15287) : A. 1S9U28738/16286),
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle