22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHÎFE İKt Aeustos 1967 CUMHURtTET Ölülerle uğraşmayımz Doç. Dr. A. Haluk ULMAN ran ve Pakistan devlet baskanlanyla Tfirkiye Başbakanının geçen ayın sonlannda yaptıkları Ramsar toplantısı, yaıın en ateşli günlerine rastladığı için, deniz kıyılarında serinleme>e çalışan çogunlugun dikkatini gerektiği kadar üzerinde toplayamadı. Oysa bu, Türk dış politikasının son günlerde hangi noktada bulunduğunu uzun bir süredir merak edenler bakımındaıı çok önemli bir toplantıydı. Neyse ki simdi, Ankada'da CENTO Dısişleri Bakanları Konse>inin bu yıl toplanmayacağı yolunda baberlerin dolaşmasıyla hirlikte, yazın ateşinde en ufak bir azalma olmamasına ragmen, bu konuya yeniden dönebilmek için ortaya güıel bir fırsat çıkmış bulunuyor. Bilindigi gibi, geçen av yapılan Ramsar toplantısında ele alınaıı en önemli sornn, bir zamanlar Bağdat Faktı adını taşıdıktan sonra, 1958 Irak ihtilâli üzerine hangi anlama geldigi bile pek belli olmayan Merkezi Andlaşma Teşkilâtı (CENTO) adını alan kuruluşun durumnydu. Gerçekten, bu kuruluşun uzun bir süredir büyük bunalımlar içinde oldugu kimsenin bilgisi dısında degildir. Bu bunalımlar yüzündendir ki, CENTO'nun olağan olarak ber yılın ilkbahannda ve sonbaharında yapılan Dısişleri Bakanları Konseyi toplantısının bu yılın başında yapılması gerekeni, hergün biraı daha geriye atılmaktadır. Bu ertelemeye bulunan birinci özür, eski Alman sansölyesi Dr. Conrad Adenauer'in ölümüydü. Dısişleri Bakanlannın Dr. Adenauer'în gömülme töreninde bulunacakları öne sürülerek, Konsey toplantısı önce Temmuz ortalarına ertelenmiştir. Teramuz ortasında ise Orta Dogu buhranı bahane edilmiş ve CENTOdan duyduğu hoşnutsuzluğu uzun süredir kimseden gizlemeyen Pakistan, Orta Doğu buhranı giderilmeden yapılacak bir CENTO Dısişleri Bakanları toplantısının Arap ülkelerinde bu kuruluşun müslüman üyelerine karşı bir hava yaratacağını ileri sürünce, toplantının Afustos sonuna ertelenmesinden baska çare görülememiştir. Simdi öğreniyoruı ki, Türkiye'nin Ramsar huluşmasında, CENTO içindeki doğulu dostlannı bu konuda fazla uzlaşmaz olmamaya çagırmasına rağmen, toplantı Agustos sonunda da yapılamayacak ve başka baharlara kaiacaktır. n:u::n;»:s:rs«:KsS:Kx:s:^:nı::::ı:îjKn;: szîrîicHssrsHî; :HH::iHî:h ::rhsnH:n: :::::::n::s:: 23. Filibe Fuarmı ziyaret ediniz. Depremîer ve günahlarımız na, gecenin birinde mış... çöküverürkiye'deki beledıye fen dâireleri, Anadoluda gizlice kürtaj yapan yan aydın bir Dr1. un amelıyat odasından farksızdır. Böyle bir yerde her türlü çirkinliği gormek mum kundur. Bu yetmezmış gıbı bir de siyasî partilerin baskısı... Sakarya depremi sırasında \ edi katlı binanm bile çöktüçünü ga zeteler yazdı. Binalar, uç kata kadar yığma ve dördüncü kattan itıbaren karkas cistemle ınsaa edilebileceklerine gore yedi katîı olan bu yapının betonarme olması gerekmektedir. Deprem bolgesinde olduğuna göre «Deprem yönetmeliği» nin de dıkkate alınarak statik hesaplan yapılmış olan böyle bir yapının ufak bir yer sarsıntısında çöküvermesi akıl alacak bir olay değildir. On beş yıldanberi bu meslek içerisindeki gözlemlerim bana şunu göstermiştir ki, fen daiıelerinin belediyelerden ayrılaıak bağımsız hale sokulmaları gerek mektedir. Belediye mübendislerinin belediye başkanlannın odacıları durumundan kurtarılarak geniş yetkiler hem de büyuk sorumluluklar yüklenebılecek kımseler haline getirilmelen, teknik okullarının sayılarının arttınlması ve halka; plân ve projenin ve mühendisin bir yapı için ne kadar önemli ve vazgeçilmez unsurlar olduğunun içtenlıkle benimsetılmesi şarttır. Mehmet YILDIZ Batı Almanya (24 Eylül 3 Ekim 1967) Filibe Fuarı GüneyDoğu Avrupanm en önemli Fuarlarından biri ve DoğuBatı ticaretinin canlı bir yol kavuşağıdır. I yanhş oldugu, 1958 Irak ihtilâli sırasında, Paktı Irak ihtilalcilerine karşı isletmeye çalısan bir tek Menderes kalınca, açıkça ortaya çıkmıstır. ».Rivayet a.mı akistan'a gelince, Pakistan için ortada bir Sovyet tehdidi olmadığı gibi, içinde komünistlerin de bulunabilecegi tehlike rüzgârlanna açık bir taht da yoktu. Fakat bu sıralarda onun en önemli sorunu, Hindistan'la kendi arasındaki Keşmir anlaşmazlıgıdır. Pakistan'lı yönetieiler, bu anlasmazlığın, Batının siyasal ve askerî yardımı olmaksızın kendi istedikleri biçimde çözülemeyeceğini düsünüyorlardı. Işte bütün bu çeşitli hesaplar biraraya gelince, Ingiltere, Türkiye, Iran, Irak ve Pakistan 1955 yılında Ba|dat Paktı içinde birleşmişler ve dikilen minareye kılıf olarak da «komünizm tehlikosini bulmuşlardır. Iste, 1958 yıhndan sonra Bağdatsız kalınca CENTO adını alan bu örgütün bugün içine düstüçü bunalımlar bir yandan evvelce yapılan bu hesaplarm sonunda boşs çıkmasından, öte yandan da dikilen kılıfın MH yıllarda fena halde yırtılmasından ileri gelmektedir. TARTISMA •••a •••* •••• P Çarşıya uymayan hesaplar tır. Başlangıçta bu düşüncenin yanında, hattâ srkasında olan Birlesik Amerika sonradan çesitli nedenlerle bunların başlıcalan arasında Arap devletlerinin kopardıkları fırtına ile Israil'in duyduğu kuşkulan sayalım Paktın dısında kalıp birkaç komitenin çalısmalanna katılmakla yetinince bu örgüt hem ekonomik destek, hem de güvenlik bakımından öksüzlesmistir. Irak'ın ortaklıktan çekilmesile sonuçlanan 1958 ihtilâli, Paktın yediği ikinci darbedir. tçüncü darbe ise, Çin Halk Cumhuriyeti ile Hindistan arasındaki savas üzerine gelmistir. Anılaeağı gibi, bu çatışmadan sonra Batılı devletler o zamana kadar ihmal ettikleri Hindistan'! ekonomik ve askerî bakımdan kuvvetlendirmeye koyulnmşlar, lakat bu davramşları Hint yanmadasmdaki dengenin kendi aleyhine bozulmasından korkan Pakistan'ı pek endişelendirmistir. Pakistan'ın CENTO ile ilişkileri 1965 Keşmir çatışmasından sonra daha da bozulmuştur. Batılı ortakların CENTO andlaşmasını yalnızc» komünist saldınsına karşı imzalanmış olarak yorumlamaları ve HindistanPakistan savaşı karşısında tarafsız kalmaları Pakistan'ı çok gücendirmiştir. lran'a gelince, Iran Şahı Batının yardımından zaten uzun bir süredir memnun değildir. Şah ve çevresindekiler, biraı geç de olsa, saltanatlarını koruma yolunun Batıyla güvenilme» güvenlik bafcları kurmak degil. fakat sosyal ve ekonomik alanda bazı şeyler yapahılmek olduğunu hiç drSilse sezinlemekte ve Batının bu konudaki yardımını vetersiz bulmaktadırlar. Onun içindir ki. iki yıldır. Sovyetler Birligine de yanaşmak. hattâ çesitli alışverisler vapmak çabası içindedirler. Sovyetler Birliginin ekonomik çıkarları son yıllarda «evrensel devrlm» utöpraunın üıeriHfctN^rmak gerç^kflliSini gösterme Iıemen hclii'jfıUm ki bu «ı^iıeilik dünyadakl devrimci akımlar arasmda çesitli eleştirmelere ugramakta ve Orta Dogu buhranı •ırannda oldugu gibi. bâzı dnrumlarda bir beceriksizlik görüntüsünü almaktadır tran yöneticilerinin bu davranışlannı daha da kolaylastırmaktadır. bölgesel üyesinin bu B agdat Paktının dört ilk boşnutsuzluk, Birörgütten duyduğu leşik Amerika Paktın dısında kalınca baslamıs on depremîer, zaten yuzyıllar boyunca kendi kaderine terkedilmiş olan Anadolu'yu yeni bir neşter darbesi daha vurdu. Böylece, acı haber ve sahneleri Alraan televızyonunda seyredince, Cumhuriyet'ten bu yana çok şeyler yaptığımızı sandığımız Anadolu'ya aslında hiç bir şey yapamadığımız acı gerçeğini bir defa daha kavramış olduk... Sn. Yük. Müh. Orhan Pekın, «Adapazarı zelzelesi ve günahlarımız> başlıklı akademık ve ilmî nitelikteki yazılarında, betonarme şekillerini oretiıyerek; deprem bölgelerinin yapı tipine dikkati çekiyor ve sistem yanlış lığına değiniyorlar. A:hnda konu, bir sistem yanlışlığmdan çok daha fazla ve başka olarak bir Imar örgütü sorunudur...» S Sonuç: I dürmesi sağlanmalıdır. Ama, öğrencilerimizi mutlaka genel kultür sahıbi yapmak istiyorsak, hareket noktamız yine kişinin ilgi merkezi olmalıdır. Bu noktadan hareket edilerek, diğer konulara geçişi sağlanmalıdır. İlgisi dışındaki konuları bilmedığinden ötürü kınanmamalıdır öğrencilernnız. Hatta yaşamına mal olmamalıdır. Devlet kapısı ugün, devlet Itapısîndan yararlandırma ereğı> le ço cugunu okutuyor herkes. Serbest yaşamda sürdürsbıîeceğine inanmaz okuma sonucu edındiğı mesleğini. Onu bu yargıya götüren etmenlerin ba^ında, iş alan ve dallannın azlığı yanında, işlerle kültür, islerle uzmanhk arasındaki bağın kuru!mayışı gelir. Bir iş alanı açmak istiyen bir kimsenin aradığı tek şey. kültürden, uzmanlıktan çok, sermaye ve çeşitli piyasa oyunlandır. Bunlarla sürdürür islerinı. Ve bunda başarı sağlıyor da. Okumuş, meslek sahibi olmuş kişiler ekmeğini devlet kapısından aramayıp ta ne yapsın. B (Basın: 30325/9869) DİKKAT! DİKKAT! YHMAZ ZEYTİNYAGI ve SABUNLARI FİRMASI ARZEDER Son çıkan Zeytinyağı dedikodulan ile 6785 sayılı İmar Kanunu ve ötesi Bizdeki bugünkü imar çalısmalan ve buna bağh olan kanun ve örgütler feodal Osmanlı Devletindeki ilkel yapı ve inşaa faalıyetlerinden pek farkh değildir. Bir zamanlann 2290 sayıh Yapı ve Yollar Kanunu klâsik ve dar çerçeveli bir metinden ibaretti. Daha sonra Gaziantepli bir Milletvekili ve arkadaşlarının hazırladığı ve D.P. zamamnda kanunlaşan 6785 sayılı imar kanunu eksi fcanuna nazaran imar {aaliyetlerine bazı yenilikler getirdi. özellikle bu veni kanun, kamulaştırma açısmdan belediyelere geniş yetkiler tan'.mış. kaçak inşaatların önlenmesi yo nünden uygulama kolaylıkları getirmiş ve bilhassa yapılann fenni sorumluluklannı üzerine alan teknik elemanların muktesep haklarını bu kanunun kontrolu altına sokmuştu. Ancak, bu kanun hazırlanırken Türkiyenin içinde bulunduğu ortam dıkkate alınmamıştı. Bizde, tıpkı tıp dallnda oldugu gibi, imar alanında da mimar ve mühendislerin sayısı .çok azdır. Bunların da bir lcısmı yurt riış:nda. bir kısmı devlet dâirelerınde memur, diğer bir kısmı ise mühendis müteahhit obrak kalan çok küçuk tün Yürkiyeye oranını yaparsak facianın büyükluğü kendiliğinden crtaya çıkar. dır. ••«< • ••I Kemal IŞIK Vekece Okulu Müduru Pamukova *** YILMAZ YAGLARMN Asla alakası yoktur. Rüşvet ve torpil yok! urdurlu Tartışmacı î. Altınok'un iltimas mevzuundaki yazısını okuyunca bu konuda yazılacak daha pek çok şeyin olduğunu düşündüm ve bu arkadaşımın bıraktığı yerden başladım. Sayın Başbakan Demirel Vartodakı deprem felâketzedelerıne kendi Hükümeti eliyle tahsıs edılen bazı gıda meddelerının Batıdaki büyük kentlerimızde maksat dışı kullanılmak suretıyle idare mekanizmasının nasıl bir perişanhk içine düştüğunü gazetelerde okumuş olacak ki. bunun akabinde denizcilerin «Yelkenler Fora. diyerek yeni bir hareket tarzı tatbikine geçmesine ışaret olan parolaları gibi • Rüşvet ve Torpil yok» aemek »uretıyle bu hususta mahiret ve marifet sahibi olanlara yeni bir hareket tarzı takip craeleri için bir nevl alârm vermiş bulunmaktadır. Ne yazık ki, Demirel kkbi in bu genelgesinin mürekkcbi j kurumadan. Adapazarı ve Pülumürde yer sarsıntısı büyük önemde mal ve can k«ybına lebep olmuştur. Şimdi Varto'da oldugu gibi Adapazarı ve Pülümürdeki felâketzedelere tahsis olunan yar dım malzemeleri Eaşbakanm ta miminden sonra daha âdilane mi dağıtılacaktır Başkalannın felâketı. bir kısım menfaatperest açıkgözü zengin etmsyecek ıridir? Tatlı nakliye ve ihale işlerı partizanlara verilmiyecek mıdir?. Sayın Başbakanın genelgesı hiçbır şeyi değistırmiyecektır. Zira 1908 vıhndan bu >ana astığı astık olan Padişal:!arın fermanları dahi maksadı temin etme yolunda âciz kalmışlardır. ayın Başbakan «Nurlu Ufuk» nutuklanndan «rta kalan cumleler yerine, Ge nelgesınde, «Hükümetimiz bu meseleyi ciddî olarak ele almış ve bu cUmleden olarak «X» yerde Rüşvet alan 2 memur ve ayrıea <Y) isletmesinde partizanca hareketleri tesbit olunan 1 Müdür görevlerinden alınarak haklarından Adlî takibata geçilraiştir.» Demek sııretiyle evvelâ kendi samimivptını ıspat etse idi daha tesirli bir ikâzda bulunmuş olurdj kanaatmdayım. Yoksa rüşvet yine devam edecek, bir yanda cvini barkını, belki her şeyini kavbetmis gözleri yaşlı felâketz?de vatandaşın ızdırabı, başkalarının refahını yanı bir anda zengin olmasmı sağlıyacaktır. Başkalannın sefaletı üzerinde gerçekleştirilen refahın adı bize göre vurgunculuktur. îltimastır. Tek kelime ile alçaklıktır. Ancak üzelerek ifade etmelivım ki, buna «özel Teşebbüscülük* diyer.ler de vardır. Zeki KÜK Ankara YHMAZ ZEYTÎNYAGLARI Saf ve Garmrilidlr. Rekiâmcılık (2851) 9866 Öncje, biraz tarihçe... slında, CENTO Dısişleri Bakanları Konseyi toplantısının bütün bu basına gelenlere fazla sasırmamak gerekir. Çünkü, eski adıyla Bagdat Paktı dediğimiz bu örgüt, kuruluşundan oniki yıl gibi kısa bir süre sonra, başlangıçta yapılan hesaplann yanlıs çıkması üzerine, bütün görev ve amaçlarını yitirm<stir, komadadır .. Bağdat Paktının kurulusu dikkatle inceleneeek olursa. bu örgütün bir zamanlar israrla söylendigi gibi Orta Dogu'daki homünist tehlikesini önlemek amacıyla değil, fakat herşeyden çok bu bölgedeki Batı çıkarlannı ve taçlı başlan korumak amacıyla kuruldugu hemen göıe çarpacaktır. Gerçekten. tkinci Dünya Savasından sonra hem karşılaştığı ekonomik güçlükler, hem ? ,de sömürge yönetimi altındaki ülkelerde başla*" yan bağımsızlık akımları yüzünden'Orta D«ğuA daki, öıelHkle Irak ve Mımr'daki üslerrn+ k«mmakta artık güçlük çekeeegini anlayan tngiltere, bu bölgedeki ekonomik ve stratejik çıkarlannı koruyabilmek için daba 1946 yılı sonlanndan başlayarak bizı dolaylı yollar aramaya koyulmus, bu arada en uygun yol olarak da, bölgede, kendisine 1939 yılında savunma baglanyla baglanan Türkiye'nin önderliginde ve içine Irak ile Mısır'ı da alan bir savunma örgütfl kurmayı jtörmüştür. O sırada herşeyden çok Bagdat monarşisinin gelecegini korumak endisesi içinde olan Irak hükumeti bu görüşe daha başında yatmıs; fakat Türkiye, gözleri güneyden çok kuzeye çevrili olduğu için. NATO'ya girinceye kadar Orta Doğu sorunlarına ilgili görünmemiştir. Türkiye'nin bu ilgisizliği karşısında tngiltere de Türkiye'nin NATO'ya girmesine karsı çıkmıstır. Ancak, özellikle Kore savaşının patlak vermesinden sonra, Amerikalı strateji uztnanları Batı Avrupa'>a da bir Sovyet saldınsı olduğu takdirde Doğu Akdenizi, bu arada Tiirkiye'yi bir karsı saldırı alanı gibi kullanmak gereğini duymuslar, bunun için de Türk topraklannda a»» kerî üsler kurulmasını kaçınılmaz bnlmaya başlamışlardır. Birlesik Amerika'nın bu yüzden yaptığı baskıiar üzerinedir ki, lngiltere sonunda Türkiye'nin NATO'ya alınmasına razı olmak Torunda kalmıs: fakat bu kararını açıklamadan once, NATOya girişin bedeli olarak. Deraokrat Parti iktidarından Orta Doğu ile ilçilenmek söTünü koparmıştır. Bilindiği gihi. Türkiye'nin NATO'va girmek icin Birlesik Amerika'ya 6dediği bedel de. topraklannda. bnrün herkesi kara kara düsündüren Amerikan üslerinin kurulmasına razı olmaktır. Talihin trarip cilvesine bakmi7 ki. Sovvptier RirliH'ne üs vprmemek icin tek basına savası göze bile alan Türkive, Sovvetler Birlifci'nin kendisini NATO'nun kucağına iten anlamsız baskıları vnzünden. bugfin bir Amerikan üsleri sorunuvla karsı karsıyadır. fl MilSî Eğitim ve problemleri illî eğitim hizmetlerimıze bir yön verilmesi gerekliliği konusunda Sayın Muh lis Yucel'le beraberim. Ya.jr.iz, mevcut plân ve programlar çerçevesi içinde değil. Mjvcut plân ve programlar dısında olmalıdır tesbit edeceğimiz lıedef ve araştıracağımız çözüm yolları. Oysa, harcanan bunca emeğe karjılık, vardıkları sonucun ıstenilenin çok altında olması, bu plân ve programlann millet ve memleketimizin gerçek ihtiyaçlarına cevap verecek nitelikte olmadıkları gerçeğini ortaya koymuştur. Durup durup onlara sarılmamız, bu Konudnki beceriksizliğimizi göstermekten öteye geçemez. B TEŞEKKÜR 11 yaşındaki kızımız Seda Tekin'in çok başardı bir ameliyatla böbrek taşlannı alarak çocuğumuru yeniden sıhhat* kavujturan ve ameliyattan sonra ayağa kalkması hususunda gösterdikleri çok yakln ilgi ve hizmetlerinden dolayı başta: Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Servisi Şefi, miisılk insan ve harik Doktor Ürolog çok sayın; M Doçent Dr. NEVZAT DURUMAN sajin Ürolog Doçent Dr. Ruhi TÜRKYILMAZ ve yardjmcıları Dr. Ferruh HACUİ, Dr. Ahmet PEÇEN, Dr. Cemil DEMİR, Dr. Mustafa ŞAROĞLU, Dr. Gürbüz TAMAY ve Dr. Fevzi ÇAKMAK Beylere ve Hemsire Yıldız Yılmaîer, Gülâ;» &soy, Nimet Soytekin. Fatoş Onay, Nesrin Özdamar, NurseJ Erdoğan, Ayje Tomgül ve Neslihan Hanımlara ve Servisin (üger hemçire re müstahdemleHne ayr* ayM*alenen tefekkür «tmeyi ödenmesi gereken bir bor; sayarız. Annesi: Saime TEKİN Babası: Snat TEKİN Cumhuriyet 9880 Türkiye'nin durıımu •P ürkiye'nin CENTO karşısındaki tutumu, * son Ramsar topiantısına kadar bir sis bulutu arkasındaydı. 1960 devriminden sonra dış politika sorunları geniş tartışmaya açılınca, CENTO'nun Türkiye'ye Orta Doğu'daki Arap devletlerinin düsmanlığmdan başka hicbirsev kazandırmadığı zaten söylenip yazılmava başlanmıstı. 1963 Arahğında patlak veren Kıbrıs buhranından sonra, bu gerçek. en koyu Batıcılar tarafından bile kabul edilmistir. Zaten bunun üzerinedir ki CENTO bir yana itilip, bu örgütün üç bölgesel üyesi arasındaki iliskiler Kalkınma tçin Bölgesel tsbirliği (R.C.D.) çerçevesi içinde yürütülmeye baslanmıstır. O kadar ki, bundan bir süre öncesine kadar. Türk dıs politikasını yönetenlerin CENTO'nun artık ölüm uykusuna daldığmı düşündükleri rahatca sövlenebilirdi. Fakat, son günlerde durum de&işmiştir. Türk devlet başkanı geçen > ıl tran ve Pakistan'a yaptığı gezilerde. adını anması bile, üç ülke arasındaki savunma birliğine sıksık atıflarda bulunmuştur. Gazetelere sızan haberierden, simdi de, Türk dıs politikasını yönetenlerin birdenbire CENTO'nun bitkisel yasantısını devam ettirmek çabası içine sirdikleri anlasılmaktadır. Buna neden olarak da, Dısislerine vakmlıgı bilinen bazı yavın or^anlannda, bu örgütün R.C. D. tarafından hazırlanan bâzı projeler için gerekli finsnsmanı saelayabileceşi umudu gösterilmektedir. Denetlemedeki güçlükler ir yapı aslında İki taraflı olarak kontrol edilir. 1) Kontrol mühendisi tarafından .. Yapının fenru sorumluluğunu yüklenen ve gerek mal sahibine ve gerekse Belediye Fen Dâiresine karşı sorum lu olan mühendis. 2) Belediye mühendisi tarafından... Yapının fennî sorumluluğunu yüklenen muhendısm, görevini îmar kanunu ve yonetmehkleri uyarınca yapıp yapma dığını dentlemeğe yetkili olan mühendis. Bu durum kanun açısından böyle olmakla beraber ugulamada tamamiyle değişir. Belediye Fen Dâireleri, bilhassa Anadoluda, serbest çalışan teknik elemanlardan çok defa yoksundurlar. Bazı ilçelerde fen memuru bile yoktur... Öte yandan kendi teknik uersonel kadroları da zayıftır. Bunun sonucj olarak. özel binaların inşaasındakı bütün teknik özellık:er ve gereklilik doğrudan doğruya isin yapıminı üzerine aLsn kalfa v e mal sahibinin sağduyu^una terkedilmiş olur. Büyük şehirler de teknik eleman bulmak mümkünse de, böyle yerlerde de imar hareketleri çok hızlı gelişme gösterdığinden mımar ve mühendisler çok sayıda fenni sorumluluk yüklenmekte ve inşaatları yapımları sırasında gerektığı şekilde denetliyememek tedırler. Turkiye'deki binaların ekseriyetının çürük ve teknik serekhlıkler yerine getirilmeden yapılmalarmda mai sahıplerinin cahıl olmalan da Düyük rol oynamaktadır. Bunlar çok defa kal fa yahut taşaronlarla anlaşarak kanun ve yönetmeliklere karşı saygısızlık göstermekte denetçi mühendisleri atlatmak yahut elde etmek çarelerioe basvurmaktadırlar. Böylelermden bir tanesi inşaat ızni iki kata kadar olmasına rağmen üçüncu katı da çıkıvermisti. Binanın zeminı çok çürüktü. Arkadaşım olan mimar, kendisini ıkâz etmek istediğinde onu: «Yer benim gök Allahın, sana ne oluyor?» diye yapı yerinden kovmağa kalkışmıstı. Bu olaydan kısa bir süre sonra ışıttik ki. bı B Bilginin güçlülüğü Bugün eldeki mevcut programlarımız. gucünu bıl^ıden aîır. Bıreyi, bilgı yonünden guçlendırmeyi hedef alır. N'e var ki, kapsamına aldığı Dilfiilerin tumu uygulamada iş gorecek nitelikte değildirler. Bundandır ki, Anadolu lıselerİTiızın mezun lannın çoğu, bir drstuna telefon etmek ya da bir dıiekçe vazmak ıçın gereklı bilgi ve hecenden yoksundur. Hal böyleyken, cldcki program lara bu denlı ba21'inTnamız neye. Bilginin güç olduîu yolundakı ınancımıza devam edelim ama. masa başında hazırianana değil. İhtiyaçlarımız yonünden olan, beraberınde becerıyı de getiren, güçlü atılımlar yaptıran bilgıye inanalım. Bilgi bize desıl. b:z bilgıye cıdehm esasında. O zaman bızım olur o bılgı. Yaşamamıza renk verir. 1deal bir düzeye göre ha7:rlanmış, çağm koşullanna ve yurt sorunlarına uvmavan bılgı, bılgı degıldir kanımca. Çıkar tek yol, tek program >erine, ağırlık merkezi çevre sorunları olan çevre programlan getırelım. Üğrencilenmızi okulların dört duvarı arss'ndan kurtarıp çevreye taşıran. çevre sorur.larını potalarında eritmeyi sağlayan program'ara ver verelim okullarımızda. Ayrıca, diğer çevre programları arasınca bir bağıntı kurabilx.eli getireceğimız programlar. TÜRKIYE KIZILAY DERNECI İSTflNBÜL NÜDÜRL06ÜNDEN leri len GÜN sait le!i Derneğimizin monopolunda bulunan maddelerin ithalât i?ile dış memleketlerden gelen ve dış memleketlere gönderiher türlü yardım gereç ve araçlarının gumrük işlerinde TAM çalısmak üzezre yetkili, tecrübeli, yaşı ve sağlık durumu mübir Gümrük Komisyoncusu Genel Merkezimizden mukavcolarak hizmete almacaktır. İsteklilerin çahşma ücret ve şartlannı öğrenmek üzere en kısa zamanda Kızılay İstanbul Müdür!ü=ü Ticaret Servisi Şefliğine başvurarak aday kaydolma'arı Uân olunur. Cumhuriyet 9881 S Satılık Fabrika Binası Ve Arsa Pendik vile merkezi titrlü sanayi (1.700.000.) sanayi mıntakasmda, içindo Lkiyüz voltluk muha*bulunan, su ve elektrik tesisat: da mevcut ve her tesisine elverişli 50.000 M2 lık fabrika ve arazı TL. saühktır. Telefon: 22 18 76 55 33 99 Reklfmcılık (2852) 9865 Herkesin maksadı ayrı, ama •I1 ürkiye'nin NATO'ya girebilmek için tngiltere'je verdiği sözü tutmak amacıyla ve, hiç süphesiz, Demokrat Partinin 1954'lerden sonra kara\a oturan «görülmemiş kalkınma» edebiyatına destek olacak yeni dış yardımlar bulabilmek ümidiyle Orta Dogu'da birseyler yapmak zorunu duvdugu sıralarda. tran, Irak ve Pakistan da, çeşitli nedenlerle. kendilerini bir ucundan da olsa Batıya baglamak çarclerini arıyorlardı. Şurasını hemen belirtelim ki. bu üç ülkevı Batı> a iten etkenlerin içinde komünizm tehlikesinin büyük bir yer tuttuğu sövlenemez. Bu tehlike. olsa olsa, tran ve Irak monarsileri için, tahtları üzerinde toplanan karanhk bulutlardan yalnızca biri>di. Bu bulutların daha da büynkleri, o sıralarda. Irak'a Mısır ve Suriye üzerinden esen cumhuriyet rüzgârlarıvla taşınıvor; tran'a ise. ilk fırtınası 1951 1953 vıllannda Musaridık olavı ile patlak veren raillivetçi rüzçârlardan eelivordu. tran \e Irak monarsileri. Bagdat Pa!;tına katılmanın. bu rüzeârlar karşısında kendilerine tutunacak sailam bir dal sağlayacagını sanmıslardır. Bu düşüncenin ne kadar Söyleyene değil, söyletene bak D ilmiyoruz, buna söyleyip vazaıılann kendileri de inanıyorlar mı? Türkive bugün CENTO'nun devamını istiyorsa, îkinci Dünya Savası sonunda Batı elivle kurulan öreütlerden birinin havattan çekilmcsinin öteki örgütler üzerinde kötü etki yapmasından endişelenen ve CENTO içindeki Tıkıcı Faaliyetlerle Mücadele Komitesinin bu ülkelerin iç sırlarım onlardan daha iyi bilen Birlesik Amerika ve tneiltere'nin baskılarına «Hayır» diyemediji. bir de bu öreüt içinde görevli bazı yüksek düzevdeki görevlilerin sözüne nyduğu icin istemektedir. Onun içindir ki. Ramsar da. ümitsizce de olsa, tran ve Pakistan'ı CENTO'nun çereğine inandırmaya çalısmış; Türk kamu oyu birtakım sözlerle saptırılmak istenmistir. Toksa, CENTO içinden gelecek ekonomik yardımın ne kadar j'etersiz oldugu. daha Menderes devrinde ufranılan haval kınklıklanndan bilinmemekte midir? O Menderes ki, yukanda da söyledisimiz gibi, Bağdat Paktının r.ltına imzasını atarken dıs yardım bakımından büyük ümitler içindevdi. Sonunda, birsey alamadıiı gibi Türkive ile Orta Doju"lu Arap devletlerinin arasını alabildiğine açmıstır. •••••••••••••• 1 Uzmanlaşmak ine eldeki mevcut programlarımrzm verdiçı alışkanlıktan olacak, cğrercilerimizi genel kültür yonünden değerlendıririz. Sas'in Muhlis Yucel de bu ahşkjnhktan olacak, öğrencilerimiz mevcu; olan genel kültür noksinlıgından yakınıyorlar. Bu konuda da hatalı bir tutumda olduğumuz kamsındayırr. Oysa, çağının inşanı olmak. kısinin, çağının gerektirdiîi bilgi ve becerileri kazanm?sını gerektirır. Bu gereksinmeden hae ket eden ki"=i. hızla gçlisen çağına ayak uydurabilmpsi için gününün tümünü okıımava ayırma sı dahi, onun, çağının insanı olmasma yetmivecektir. Bu durum karşısında yapılacak tek iş, kişiyi canlı kitaplık yapmaktan çok, yetenekleri. ilgileri yonünden derinleşmesini, açık biı deyimle, uzmanlasmasını sağlamak olmalıdır. Standart kisı yetiştirme devri çoktan kapanmıştır. Kavnakçıdan sıva yapma istenmemelidir artık. Kisi ne ise o olmalıdır. Arşimet va da Newton'u bilmiyebilir ama, dört zamanh motora karsı ilgisi ve bu konuda yeteneği olsbilir. Bu kişi motorcudur ırtık. Baska biı •e olamaz Olsa bile. başarıl sy olamaz. Bunun için de, ö*rencılerimizin yetenek ve ilgileri mutlaka tesbit edılme[ı, sahip oldufiu veteneklerin E=ıısrr,esî, ilgılerının devamı, buaları ıür Kocaeli C i n si Miktarı Valiliğinden Muhammen Muvakkat İhale Bedel Teminat Tarihi thale Saati Y Aylâk Musa 69 MUSA İŞ 6ULA. MUALLA. ÛALIBA EVET... ÖZEL TEŞEB8ÛS ^ . ^ ^ I ikirlerini ilçiyle izledığimiz Sayın Burhan Felek'in «Karsı> lar yazısına deginmek istiyoruz biraz. Sayın yazara söyliyeceklerimiz olacak bu konuda. İlk kez, «yabancı düşmanlığı» toshisini koyduğu kişiler, Batı medeniyeti ve i düşüncesine degil. bir yüce ülküye ermenin gajreürıi engelliyen düşünceye karşıdırlar. Ve bel bağladıklan Avrupa entegrasyonu değil, uygar ülkelerin entegrasyonudur. Sayın yazar. ı < ... yanık yanık vatan ezgileri okuyarak herkesin fisabını b«zar lar» diyor. Anlaşılan kendisi de bu «herkes» içinde. «Karşı» lar ne mi heklerler? Haysiyetli bir dış politika .. Tam bağımsızlık... Ve çağdaş ulu&lar lüzejinde bir Türkiye. Atatürk'e bağlılık andmdan gelirler. A'atürk'e lâyık olabilmenin kıvancına gitmek isterler. Herke«ın âsabı bozulsa da... • Anlıyamazsmız» denmis. «An lamak ıstemezsiniz» notu unutulmuş olmalı. ölfflr ÇETİN Luleburgaz Karşı» lar üzerine ; F Kuru Erzak 31 Katem 93.125,00 5 906.25 6/91967 11 de 1 Akmese Yatılı Bölge ükulunun 31 kalem Kuru Erzak'ı kapalı zarf usulü ile eksiltmeye çıkarılmı^tır. 2 Eksiltme yukanda behrtilen gün ve saatte Mılli Eğitim Müdürlıiâünde yapılacaktır. 3 Eksiltmeye aıt sartnameler mcsai saatlerinde Mılli Eğitım Müdürlügünde görülebılir. 4 îsteklilerin şartname'.ejr gereSince hazırlıvacaklan belgeleri ile kapalı zarflarını ihale saatınden bir saat evvel Komısyona vermeleri. 5 Postada vaki gecikmeler kabul edılmez. (Basın: 21313/9875) Teknik Eleman Almacaktır Yapı İşleri I. Bölge Müdürlüğünden Yapı ve İmar İşleri Reislıği ihtiyaçları için Bölge Müdürlüklerl ve tı Baymdırlık Müdürlüklerinde 10195 sayılı karamameye göre yevmiye ağırlık. seyyarlık, şantiye ve mahrumiyet zamları verilmek suretiyle însaat Y. Mühendisi veya tnsaat Mühendisi, Y. Mimar, Y. Müh veVB Mimar, Mühendis, Makine Y. Müh. veya Mak. Müh., Elektrik Y Müh. veya Elektrik Müh. alınacaktır. Askerlikle llişiği bulunmayan tâlîplerin Taksim, Mete Caddesi No: 12 de Yapı tşleri I Bölge Müdürlüğü Personel Şefliğine müracaatları UID olunur. (Basın: 21175/9871)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle