Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
BâJBÜFE DÖ1CT 7 Ocak 1966 CUMHURİTEr Jaıties Bond tr.:t AT FATIMİ »« • • • • ••« •• • •• • • • • « * •• •*• < *• • • • • * *• « • • « • • • • ••• « • «« • PERIDE CELÂL zakta kıyılar görünüyordu bembeyaz. Balıkçı gemileri geçiyordu ya Sdontıh, tafkın dolaruyordu o kından. Orkestranuı sesi bile hoş raya burajra kamaranm içinde. ne geldi Nuriye hanımm kulaklarma. yaptığını pek bilmeden mendilleri Tavufun güzel piçtiğini söylüyorni yatağın üzerinde unutuyor, dij lardı ikisi de ağızdan, şarap bardak fırçasını cantanm içine atıyordu. lannı kaldınyorlardı karşılıklı. Deiice feylet düçünuyorum! O is Bu eski tangoyu bihr misin? ter mi bakalım? Gülroeye çabalı diyordu Nuriye hanım müziğe ku yordu çarpıntısjyla alay ederek. lak vererek tatlı bir bakışla. Titriyordu her yanı hafiften. Ço Bilmezmiyim, biz kaçın kuracuklara çeviriyordu yiızünü. Iske sıyız kızım! diyordu Sahır Kırtay. ledeydi A1L Kuacık pardesüsü, Sonra başhyordu hemen. tyrolyen gapkasıyla. Anlayıslı, tat Tralaaa.. Tralalaaaa. tralaaa.. . lı elâ gözleri Alinin! ve Fatoş, kay Ekmeği öyle tâze, yumuşak kopa gusuz, gülerek! Birer gölge, hayal rıp ağzına atmak ne güzeldi! Çiğdi onlar şimdi! Çok uzaktaydılar.. niyordu iştahla Nuriye hanım. Hiç Göremiyordu istediği gibi ikisini. bir zaman öyle ekmek yememiştı Ev, SaGnaz, Mine, bepsi hepsi ka hayatmda! Şarap ne güzeldi! Ağyıyorlardı karanlıklara Onları u zımın içinde buruk ve serın! Adanutup aynada seyre dalıyordu, ye mrn gözlen ne güzeldi! Karşımda niden kendini. Düradüzdü yüzü, kı tatlı ve sıcak1 Gülüşü umut, iyirışıksız! Gözleri ıslak ve gözlerin lik doluydu. Bulunduğu ânı iyi ya derinlerinde bir başka ı?ık vardı kalamaya, uzatmava çabahyordu şimdi. Mutluyum, onu seviyoruro Nuriye hanım. tçinden geçenleBaşka hiç bir feyin önemi yok ar ri ona sezdirmek istemiyordu çoktık' ea. Coşmak, onu da coşdurmak doğ Yemek kampanan çalmaya bagla ru değil. tşi dengesinde bırakmalı dığı zaman koşup pencereden bir yız. Yolun sonunda iki eski dost göz attı dıçan vapur kalkmıştı, a gibi el sıkışıp ayrlıdığımız zaman!.. ğır ağır çdnyordu limandan. He İçinde bir yer sızlar gibi oluyordu. Ayrılık lâfını etmemeliyim şimdimen boyanmaya koyuldu, saçlannı r yeniden taradı. O pek sevdiği sarı den Onunla beraberim, mutluyum, ötesini düşünmemeliyim' Kendini elbisesmi giydi. Kararlar veriyoravutmak, kötü düşunceleri uzakdu: Onunla artık eski bikâyelerin laştırmak ister gibi, çok önemli üzerine gelmiyecekti. Anlayışh, tatlı, uysal olacağım. Hiç gormedi bir şey haber verırcesine mırıldanıyordu: ği, tanımadığı bir kadın görecek karfismda. Onu mutlu kılacagım.. Öyle de acıkmışım ki! Onu seviyonım, onu çok seviyo Ben del Bayıldım bu tavuğa! rum!. Hatırhyorum da... Işçi lokantasını mı? Yemek salonuna girdiğinde, ken Elinı kapamışü ağzına sesini sak disine bakanlara, o edepsiz Melâhat T^lrman^ bile selâm verdi gü lamak ister gibi Nunye hanım. Gülüyordu kahkahalarla bir garip ge lerek. Hepsinin yüzündeki beğen mişliğl, ilgiyi görüp sevindi. Gü ne. İki kahkaha arasmda söylenilüyordu apaçık masalann arasında yordu: yurürken. Güldüğunün farkına var Cammı çıkarnuştın alaydan! madan... Bunu ona Sahir Kırtay ha Ne züppe şeydın ama sen! ber verdi karşısına oturduğunda. O pis Amavut fasulyesıni yi Neyse keyfin yerine gelmij yemedım diye mı? hiç olmazsa!. Ya pastırmalar?.. İkisi de güldtiler pastırmalara. Neden gelmesin! Beni lasalan Ama en çok Nuriye harum gülüdıracak bir şey mi oldu yoksa! Bu sefer bütün salonun duydu yordu Sonra aynasını çıkardı. Gül ğu kahkahalarla gulmeye koyul mekten yaşlanan gözlerini südı du. Bir sağanak halinde arka ar Sarhoş muyunı yoksa? diye, sorukaya «urekli geliyordu kahkaha yordu kendi kendıne. Pudralandı, saçlannı düzelttl. KUçük aynasılar. nın uzerinden gülerek bakıyordu Biraz su içsen. dedi Sahir Kır yazara. Dunümuştu. GUluşünde tay.. hafiften keder titriyordu şimdi. O O da gulüyordu ama, daha sâ güntl hatırlanuştı. Ne güçîükle atkindi. Utanarak elini ağzına kapa latmıştı evdekilerı1 Ne saçma yadı Nuriye hanım. lanlarla kandırarak annemi, bü Su içmem, dedi, jarap istiyor yükannemi! canım! « Beyazıtta, bizım kuçuk loHayatanda hiç olmadığı gibi mut luyum ve seni «eviyorum! demek kantada yerız, demışti Sahir Kırgeldi içinden. Tuttu kendini her tay. Sonra sinemaya gideriz.» Ne lokanta, ne filim! Ve şimdi zaman oldugu gibi. Tâze karanfiller konm\ı«tu masa özleme yakın bir duyguyla anıyorlarına. Ekmek bembeyazdı. Garso du o günü. Garip olan buydu. Banun uzattığı tabakta pespembe kı sık tavanlı kuçuk izbe gibi bir yerzarmış piliçlerle patatesler koyun di orası. Pasulyeler sarı bir suyun koyuna yatıyordu. Bolca yemek içinde yüzüyordu. Soğanlar paraldı Nunye hanım. mak kahnlığında1 «Pılâvı iyidir a Bu bana dakunmaz değil mi? ma1» demışti Sahır Kırtay. «Hele diye, Sahir Kırtay da doldurdu ta pastırmalı yumurtası!» Şaşıp kalbağını. mıştı Nuriye hanım, o türlü gtl Seni yalmz hTHjkmflyflçagıra, zel şiirler, oyuniar yazan o genç şarap da içeceğım, dıyordu. Bu adamın fasulyeleri, pılâvlan, pasgunlerde iyiyim, bugünlerde her tırmalan arka arkaya oburca yuşey yolunda, herşey iyi. tuşuna. Her zaman orada yediğini Yeıriek salonunun pencereleri, soylemişti yazar üstelik. Kotü köguneşte sıkır şıkır parhyordu. U tü bakıyordu yüzüme. «Ne o ku 57 Mltvl Ş»J &İC2. CASU& Sİİ Ü Î H İİS SB Niıtibus hanım T iıiff iri T"Tiıı • ımnlıı ıııı 'l| n f r ı r ı ı ı ı ı ı ı ı ı lallcoçi SONDÖGÜŞ altında, usulünce yaşamamn, biteviye günlerin sıkmtısından kur tulma sevincini sürdürüyorlaı benım gibi! diye, güldü Nuriye Hanım. Kırtaya bakıyordu. Gözlennde sevınçle karışık yalvarış vardı adamın. Bir garip gulüyordu. Ah biz de unutsak, biz de bir bırını yeni tanımış »evdahlar gibi, biz de bağlardan kopmuş ve ozgur, yalnız sevdamızı düfünerek' Sahi! diyordu Sahir Kırtay Neydi o halımiz! Ikimiz de çok sıkıldık o gün canınm. Hatırlıyor musun. Gulüşü aeılaşıyor, gözleri dalıyordu Nunye Hanımın. Bu sesı hiç bir zaman unutraamıştı. Yıllarca kulaklannda çınlamıştı hep böyl«: cHatırlıyor musun Nur», «biliyor musun Nur, anlıyor musun Nur1» Hatırlamaz mıyım? dedi yavajça Nasıl unutabilirdi ki! Hayatmın en önemli, en sarsıntılı unutuhnayacak günü! Içini çekiyordu derin derin. Köp rii üzerinde buluşmuştular. Ne »a şırmıştı adamı karşısında görunce öyle! Eski. beyaz, fanila gibi biı şey vardı sırtında Kırtayın. Ayaklan çıplaktı sandallar içinde. Ah ben budala! Adaya, Boğaza, öyle bir yerlere gideceğimîzi. deniz ke narında gezeceğimizi ve bana dünyanın en hoş, en akıllı sözlerini söyleyeceğini sanıyordum. Gençtım, tecrübesizdim. Onun yiğit, gü zel görünüşü, ün sahnı* yazar adı gözlerimi kamaştınyordu. Ne insanlar ama! dedi Sahir Kırtay. Masalara acı, suçlayıcı bakışlarla bakıyordu. tnsanlan sevmiyorsun! dedi Nuriye hanım. Böylelenni, evet Hayatın dışında bunlar, açlıklannı doyuruyorlar durmadan. Mide açlıklannı, cinsel açlıklannı, gösteriş açlıkla nnı.. Basdıklan yerle öbür insanlar arasma bir küçük yuvarlak çiz mişler, yuvarlafın içinde kendileri var yalnız. Atillâ beyin gflllerindeki yeşil, emici bScekler gib!, karınları şişmiş. kendilerinden bajka kimseye aldıklan yok. Dikkat et, Güler Işık gibi konuçuyorsun!.. Sahir Kırtay, eebinden küçük bir tüp çıkarmış ilâcını alıyordu. Çok kalabalıklajtı vapur! Yüzünü ekşittı. dedi Nuriye Hanım. Sosyalist değiliz, bağlı değiliz Başı dönuvordu hafiften. Vadedikse, insan değiliz demedik ya purun kalabaliklaşması umurunkızım1. Bir sanatçıyı başka türlö da değildi Küpeleri omurlanna düşünebilir misin sen? İnsan sevdeğ«n kara eözlü, tombul bir mediği şeyi anlatır mı? Yaklaşmakadınla sakallı eenç bir adama dan, yürek yüreğe bakmadan. angitti gözleri. Dudaklan boyalı lamadan koyar mı kişilerini ortaya Ribiydi adamın. bir yazar! Bu bir şarkıeıymış, dedi, Bardağı bırakmıştı yerine. Sahir Kırtay onun baktığı masa Girmeyelim bu konulara yeya bakarak altı eylulde talan niden.. yapmı? bu herif. yakalamışlar be Gülüyordu. raet etmis. Şimdi dükkân açmış Ama ne gezintiydi değil mi? Çaldığı buz dolaplannı RatıyorNe değışti o Beyazıt meydanı o gün rauj. den bu yana! Eski yollar kalmaŞarkıcınm keyfi yerinde olma mif, o zavallı. yoksul sokagı süpülıydı. Rakı içiyordu. Dudakları rüp götürmüşler sanırsın Geçenlerde geçtim oralardan. Seni hatır nı buze buze bir şeyler anlatı yordu karşısındaki kadına. Yol ladım biliyor musun, beyaz elbiseni!... cular artık bırbirıne iyıce kaynaş mışlardı. Hepsi için bir çeçıt Tatlı, sevecenlik dolu gözlerle ba bayramdı yolculuk. Bunlar da kıyordu Nuriye hanıma. bağlan koparmış, bunlar da göz (Arkatı rar) çuk hanım hoşunuza gitmedi mi yoksa?» gıbilerden. Kızdığı bellıydi. Gorünüşumden, karşısında ığreti oturusumdan, bir türlü çiğneyıp yutamadığım fasulyelerle do lu ağzımdan nefret ediyordu. Garsonu çağırdı. Pastırma ısmarladı garsona. Yumurtalı, pışmiş istemi yordu. Gozüme baka baka söyledi hem de. Pastırmalan taze ekmeğin Içine tıkayıp yanaklannı şişıre şışıre yemeye koyuldu karşım da. Benım de oyle yememi ıstıyordu. Evimızde pastırma lâfının edilmedığiru, sarmısak kokusundan nefret ettığimi söyliyemedim ona. Verdıfı gibi yedım, ekmek arasında pastırmaları. Ne de tatlı olurmuş oyle yemesı meğerse İkisi de barut gibi sarmısak kokuyorlardı sınema locasına gırdiklerinde. Şöy le demışti Sahir Kırtay: « Dudaklarını mı, yoksa bir demet sarmısağı mı öpuyorum bel li değil güzelim'» Açıkça alay ediyordu. Sevgılılerinin adlarmı bırbırine kanştırmamak için hepsine «guzelim» dedığini de o gün soylemişti. Ağzının sıcaklığma, tutkulu, candan kucaklamalanna değil de, alaylı sdzlerıne önem verir, inanır, kızardım en çok! Beni şaşırtmaktan hoşlanırdın sen her zaman! diye, çıkışıverdi birdenbire. Üzmekten daha doğrusu. Beraber ılk gezmeye çıktıfımız gunu hatırhyorum da1 Soyler söylemez pışman oldu Hatırlamaması gerekirdi o gunu Hem de oyle bir anda! Başka konuşacak şey mı yoktu sanki! Gene başlıyorum, gene kötülüvorum! Vapurdan, yolculardan, havadan, sudan konuşmak varken! İşte ihtiyar doktor, içkiden burnu kızarmış, karşısındaki Polanegri benzeri kadınla kırıştırıyordu. Bursalılar çok kevifli görunüvordular. Taş bebek yeni bir elbise giymişti O da dillenmişe benziyordu. arka masava eğılmış Melâhat Lokmana bir şey ler anlatıyordu. Çarkçıba$ı abayı yakmışa benzıyordu ıvıden ıyiye, gozunü ayırmıvordu açık saçık dekoltesinden avukatın. Yu varlak büyük masada, çoluk cocuk Ingılizler. tabaklanna cğilmis, sğır, ağır, konuşmadan yemeklerini yiyorlar. AYSE İLE ÂLi ISTANBUL 06 2S ACILI3. 0*30 Kuran ve Türkçe Açıklamaa 06 45 Saz Eser I«rl 07 00 Koye haberler 07 05 Oünaydın 07 30 Sabah Melodllerl 07 45 Haberler 08 00 İstanbulda bugıin 08 05 Turkuler 08.20 İlan l»r 08 25 Bu sabah sizinle 08 40 Şarkılar 09 00 Harp Soloları 09.15 Türküler 09 30 Kadın ve ET 09 50 Operetlerden 10 05 Arkası Tarın 10 25 Kısa haberler 11.00 Sarkılar 1120 Trafik 1125 Türküler 11.40 Konçerto saatl 12 00 Çarkılar 12 20 Öğle Tatlll 12 35 K. İlânlar 12 40 Şar kllar 13 00 Haberler 13 20 Bir 3»rkıcı 13 40 garkılar 14 00 Eğl tlm Radyosu 14.45 Türküler 15.00 Kapanış. 16.42 Kur'an ve Türkc» açıklaması 18 47 tftar TB Ezan 16 58 Saz B^rlert 17.00 Yurdun teel 4 00 Açılıs 4 05 Sahur programı 6.25 K. haberler «.30 Kur'an v« Türkçe açıklaması 6.45 Saz eserleri 7 00 Köye haberler 7.05 Günaydın 7.30 Sabah muz. 7 45 Haberler 8 00 Ankarada bugün 8.10 Hafll mür. 8.25 Her telden 9.00 Sabah kon. 915 Sorunlarımız 9 35 Melodiden melo. 10 00 Arkası yarın 10 20 K. haberler 10 25 Şarkılar 10.45 Egıtlm radyosu 11.45 Konser saati 12.15 Kıbrıs saatl 12 25 K. ilânlar 12.30 Sarkılar 13 00 Haberler 13.20 PlâkJar 13 30 Reklâmlar 14.00 Bırllkte »dyliyeUm 14.20 Şarkılar 14.40 Bando müz. 14.55 K. haberler 15.00 Kgitim radyosu 16.00 K. ilânlar 16.05 5arkıİAr 16.20 İfUr programı 16.55 K. haberler 17.00 Y. ieıler Plyano soloları 17 40 Çocuklar İçin 17 55 H ilânlar 18 00 Reklâm lar 19 00 Haberler 19 40 K. Üâr lar 19 45 Sarkılar 20.05 Hafll MÜZÜE Ork. 20.35 Spor Gazetesl 20.4S San soloları 21.00 K. Ha berler 21 05 Uygarlık yolunda İnsan 21 35 K. Türk musllcl korosu 22 00 Reklâmlar 22.45 Haberler 23 00 Oda muz. 23 45 Oece kon•ert 24 00 KAPANIS tSTANBCL İL BADYOSD 17 57 AÇUJŞ 18 00 Çeşltll Müz. 18 30 Mlnyatür Müz. 19.00 Çeşltll Melodller 20.00 Hafll Müzlk 20 15 Gençlerin 8ec. 21.00 Müz. Sözlüğil Sözlütü 21.20Gece Konserl 22.00 Her ülkeden 22 30 Sonat saatl 23.00 Caz Mtiz. 23 30 Haflt Şark. Î4 00 DanBedelim 00 30 Gecenln seslenl$l 01.00 KAPANIŞ. 17.30 Rad. Halk okulu K. İlânlar 18.00 Reklâmlar 19 00 Haberler 19 40 K. İlânlar 9 45 Uykudan önce 19 50 Sarkılar 20.10 Cuma sohbetl 20 20 K. Uânlar 20.23 Y. setler 20 45 Bir eaki, bir yeni 21.00 K. haberler 21.0S Stüdyo kon. 22 05 T3.JIM. saatl 22.25 İtalyadan müt 22 45 Haberler 23 00 Haf tanın bertecİJİ 23.45 Gce* yınıına doğru 24.00 Kapanıs. ANKABA tL RADYOSU 17.57 Açıhs 18 00 Plâklar arasında 18J0 Oda müz. 19.00 Caz beflisl 19.30 Gunün melo. 20.00 Akşam kon. 21.00 Dllek pınarı 22.00 Opera taat t3 00 Dünyanın dört bucağmdsn 23 30 Gece Tan. ozta dojtru 24.00 Oec« T» 01.00 KAPANIŞ. İS SAATLERi ANKARA 34 Arkadası komiser ise, İngiliz gizli ajanlarının Istanbnl'a geünceye kadar kendisinin bir şeyler meydana çıkarabildiği takdirde istikbali bakımından büyük faydalar sağlamış olacağmı söylüyordu. Nuri Bey muhavereyi daha fazla uzatmadan soluğu Beyazıt meydanının yamndaki Sahaflann bulunduğu Çarşıkapı kah velerinin asırlık çmarlarımn gölgesinde aldı. Nuri Bey hemen bir nargile ve kahve ısmarladı kendine. Nargilenin marpucunun ucuna da kendi sedef ağızlığmı geçirdi. Şimdi uzun uzun düşünecek, ne sekilde hareket edeceğine karar verecekti. Böylece Nuri Bey saatlerce oturdu ve düşündü. Ara sıra aklına Jenny geliyor, onun o gül dudaklariyle Nuri Beyi öptüfünü ve acaba bir daha öper mi dije hasret çekiyordu. Şu yanında tak tak tavla oynıyanlar ol masaydı Nuri Beyin keyfine payan obmyacaktı. Nereye gideceğini bilmeden nareilenin ağızhğını çıkararak mendili ite sildi ve cebine koydu. Kalktığı zaman karşısında Miasma'yı görünce hayret ten hayrete düştü. Cadalozun burada ne işi vardı? Ihtiyar kadın iae Valance'in Fransadaki kızkardeşine mektup yazdırmak için i buralara kadar zahmet ettîğini, ESKİ ESER ONARIM İLÂNI Diyarbakır Vakıflar Bölge Müdürlüğünden Çeviren: B. KURTABAN söylnyor, ne kadar yorulduğundan söz açıyordu. Nuri Bey ise hizmetçinin kızkardeşine kendisini mektup yazacağını söyliyerek Miasma'ya sitem ediyordu. Ben varken niçin buralara kadar geldiniz diye soracakken, Nuri Beye bütün gün düşünüp bir tfirlfl çözemedigi bir muatnmayı hal için sanki bir ipucu vermiş; Miasma'nın okuma yazma bUmediğini, onun için de her haft» Nuri Beyi yalı>a çagırarak İngiliz ve Fransız gazetelerini okutmasım âdet ettiğinin sırrına birdenbire vardı. Evet, Miasma okuma yazma bilmiyordu. Belld de ihtiysr hatun Nuri Beyden gizli mektupUrını işte suracıkta, feınk bir daktilo makinesinin basında oturan adama yazdınyordu. « Nuri Bey, sen ve ben uzun seneler dostluk ettik. Şimdi ise sana en çok mubtaç oldugom şu günlerde birdenbire bana düşman kesildiniz. Sebebini bir tiirmecbvrlyetinde kalırdım. Çün lü anlıyamıyorum. «Hayır madam. Sizinle doıt kfi o burada yokken Beyrottaki olduğumuzu sanmıyorum. Sade otelde ne kadar canım sıkıldıgıce tanıdık. Insan dost olmak için ni, ne kadar hayattan ikrab etkarşınndakini tanımalı. Halbn tifirni pekâlâ bilirdi. Ona sam ki bonca »enedir lizin nakkınız yapmca, Hseıya ds bir seyler da en nfak bir malflmatım yok. vermek ieabederdi. Şa FransızÂdeta kapalı bir kitap gibislniz!» lar yok mn; onlardan sşagılık «Sizin için bunca fedakâr insan gSremiyornm dflnyada! lıklardan sonra bana bu vekilde Onlar kuslara verdifimiz yemlenasıl bitap edebilirsiniz, Ben öl ri bile toplar, kendileri yerler!» dükten sonra sizin için bir vasiNuri Bey bn sözleri bir tarafsiyetim var Nori Bey. Bana biltan dinliyor, bir taraftan da inmemezlikten nasıl gelebilirti niz? Fakat şurasını da gene an sanlan ne kadar az tamdıgını lamanız lâzım. Valance ve Ha hesap ediyordn. Miasma'nın haei beni züğürt bir halc getirdi linde bir tnhaflık olduğunnn; çok acele bir isi varmıç gibi haler!» Şimdi Miasma, bn iki hizmet reket ettiginin farkına vanyor, çiye haftada verdiği parayı söv ona âdeta yalvarıyordn: «Nuri Bey »slanım, Allahlediği zaman Nuri Bey bu para ile bir ay, geçinebileceğlni düşü askına sn paketi bana iade için elinden ne geliyorsa yap! Ben nüyordn. «Her sene Fransadakl tati hayata çok şanssız olarak gelmiş linden döndükten sonra Valance bir kadınım. Sararda da pek mntlak •ylığimn srttınlnusını bir sey, taattS sultanı gBrmedlm. (Arkası var) ister; ben de çârünâçSr vermek 1 Diyarbakırda onanlacak Diyarbakır Bitlis Ahlat, Kızıltepe 965 yılı ikinci onanmı işi 2490 sayılı kanuna göre kapalı zarf usulü ile eksiltmeye konulmuştur. 2 Keşif bedeli (105.871.65) lira, geçici teminab (6543.58) Iiradır. 3 Eksiltme Diyarbakırda Vakıflar Bölge Müdürlüğü binasında Komisyon huzurunda 20/1/966 tarihinde p e r şembe günü saat (10) da yapılacaktır. 4 Eksiltme şartnamesi ve diğer belgeler Ankarada Vakıflar Genel Müdürlüğünde ve Diyarbakır Vakıflar Bölge Müdürlüğünde görülebilir. 5 Eksiltmeye katılabilmek için: Teklif mektubunu, geçici teminatmı 1965 yılı Ticaret Odası belgesini, Vakıflar Genel Müdürlüğünden alacakları eksiltmeye iştirak belgesini. 2490 sayılı kanunda tarif edildiği «ekilde zarfa koyarak 20/1/1966 tarihinde perşembe günü saat (9) • kadar e k siltme komisyonu başkanlığma makbuz mukabilinde v?rllecektir. 6 İsteklilerin eksiltme sartnamesinin 4 uncü m a d desinin (D) fıkrasında (Şartlan Belirtilen) istirak belgesini muayyen müddet içinde alarak tekliflerin» bağlamalan lâzundır. 7 Postada vâki gecikmeler kabul edümez. (Basın 25086 D. 682/226) Evet, göz açıp kapayana kadar bütün dosyalar hazır ama, yine de bir küçücük sekreter anyor gfözüm. Küçücük yanlışlanyla filân falan... Diyarbakır Tekel Başmüdürlüğünden 1 Başmüdürlüğümüzün kalorifer ve sıhhî tesisat onannu mevcut şartnamesine göre birim fiatı uzerinden kapalı zarf usulü fle eksiltmeye çıkanlmıştır. 2 Keşif bedeli 28133.65 lira olup geçici teminat 2110.02 liradır. 3 Eksiltme Başmüdürlüğümüzde müteşekkil komisyon huzunmda 17/1/1968 pazartesi günü saat 14 de yapılacaktır. 4 Eksiltmeye iştirak edebümek için en az 30000.00 liralık benzeri tesisatı yaptığına dair resml belgeyi ıhale gününden en az üç gün evveline kadar (tatil ıjünieri hariç) Komisyonumuza teslim etmeleri veya posta ile göndermiş olmalan lâznndır. Postada vâk! gecikmeler nazara aUnmaz. 5 Teklif mektuplanıun ve geçici teminatın ihale saatinden en az üç saat evveline kadar Komisyonumuza makbuz karşılığı verilmiş olması şarttır. 6 Şartname ve mukavele projeleri Başmüdürlüğümüz ile Istanbul, Ankara Başmüdürlüklermde ve İstanbuldaki Genel Müdürlüğümüzde görülebilir. (Basm 7644/240)