19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
COMHÜÎÖTBT Merahlı Resimler J f Insan Sağlığı tçin j Kadıtılar da pipo içiyorlar İngilterede pipocular, kadmhrın da pipo içraelerini temin için genij bir kampan>a açmış bulunuyorlar. Bunlar, bu hedefe ulaşıldığı takdirde pipo saüşjarının da süratl» artacağını hesablamaktadırlar. Diğer taraftan erkeklerin az pipo değiştirdikleri, kadınların ise, pipoy» aliîtıkları takdırde, sık sık bunu değiştireceklcri gözönündc tutulmaktadır. Yukandaki resimde. prpo içmekte olan ve kadınlar için hususl surette hazırlananpipoları teşhır eden bir kadın görulmektedir. Şapkacılar ve Çiçekler İngilterede Çiçek Kralıyet Enstitusü tarafından hazırlanan bir »ergi büyuk muvaffakıyet kazanmı$tır. Bu sergide hususi surette yetiştirilmiş olan krizantemler teşhir olunmuştur. Ayni zamanda şapka saüşlarını artürmak Utiyen şapkacılar da çiçeklerile elele vennişier ve bazı yeni modellerini bu çiçek sergı«int gönderdikleri güzel modellerle teşhir etmişlerdir. Yukarıdaki resimde, kış için hazırlanrmş sıyah bir şapka ve çlçekçilerin, sapkalarında kul1 I mak vaadinde bulundukları kizantemler görulmektedir. Malta Seyahati Notları Maltadaki Türk mezarlığı ve mescid Tazan: Abidin Dav'er Bir pazar gOnu Maltayı ^eziyonız. Bıze fahri konsolosumuz Mr. Oollcher refakat edıyor. İlkönce Türk ve müslüman mezarlığını ziyaret edıyoruz. Bu mezarlığı kahraman Turgud Reisın aksaç ve sakalını ala boyayan şehadeti sırasında Maltada can veren yiğit levendlerin ve yeniçerilerin mezarhğı «anmayınız; çok daha yenidır. 1565 dekı Malta muhasarasında Malta şovalyelerı ve onlarm yardımına koşan Avrupa hıristiyanları, öyle müthış bir dm taasşubu lçinde imışler ki ellerin» geçirdikleri Türk ve müslüman esirlerini ya San Anjelo kalesinin toplanna bağlayarak karsılarındaki Türk hendek ve metrislerin» fırl»tırl«r, vahud da kalenin ortamndaki kuyu ağızlanndan ajağıdaki rindanlara atarlarmış. Bundan ilerid* haşka bir yazıda bahsedeceğım. Şimdi Maltanm Türk v« müslüman mezarlığına gelelım. Mezarhk ve mescid Mezarlığın etrafı duvarla çevrjll ve cephesi parmaklıklıdır. M«zarlığa Arab mımarîsi tarzında iki. l«r şerefeli, iki minarelı ve kubheli bir bma ile süslü büyÜK bir kapıdan gırıliyor. Kapmın ustünde bir tuğra ve altında 1290 tatihi vardjr. Içerideki dığer kitabelerden birinde Arab harflerıle ju i'aare yazılıdır: «Bu mezarhk hicretn 1290 yılında Osmanlı padişahı Sulmiş olan Halebli Haa Ali lsayı, diğer ölülerin yanına gömmiyerek manevl bir ceza olmak uzere onlar dan ayn bir yerde dıvarın dibine defnetmişlerdir. Mezarlığa ve nıesçide kim bakıyor? Şimdi Maltada NATO karargâhuı daki Türk Amiralı Refet Arnomun başkanhğındaki denizciler heyetinden başka Türk bulunmadığına, bu heyet de daha geçen martta Maltaya gitmiş olduğuna gore, mezarlığı ve mescidi, böyle çiçeklerı, ağaclan ile bizim bir çok mezarhklanmızdan çok daha mamur bir halde bulunduran kımdir? Bunu biz de merak ettik. Sonradan denizcilerimizden öğrendik ki Fahri Baskonsolosumuz olmakla iftihar eden Mr Gollcher'dir. Mezarlığın bakım masrafını ve bekçısinin aylığuıı senelerdenberi kendi cebinden ödemektedir. Bu zat, mezarlığı ziyaretimiz sırasmda bu fedakârlığı hakkuıda bize bir tek kelime bile söylememişti. O akşam kendisini Amiralımız Refet Amomun, şerefimıze vermek nezaketini gosterdiği kokteylde gorunce ilk ışımız bu fahıi ve âlicenab hımmetinden dolayı Fahrî Başkonsolosumuza teşekkür etmek oldu. Bu gıbı hizmetleri mükâfatlandıracak bir nişanımız olsaydı, Mr Gollcher'e verilmesini hemen teklıf ederdun. H5ç fflph» yoV ki hayvan bakımı v« korunman tnsanlann ulasabil*eekleri medeniye* kademelerinden blrini gösteren bir kültür tşidir. Medenl lnsanın mümeyyiz vasıflan arasında hayvanlara karsı gösterdıği $efkat v« merhamet duygularının da verl vardır. Fakat bu öyle bir vasıfbr ki terakkiye mânl olmamalı ve bahusus ilmin varmak istediği merhaleleri önleyecek kadar tekâmül düsmanlığına goturülmemelidir. Burada ilimden kasid, msanları mikrob esaretinden kurtulacak olan •bbdır. Bu ise hayvanlar üzerınie yapılan tecrübelere, yani bu uğurda kurban edılen her hayvana nukabil bir insan hayatının kurtarılması esasma dayanmaktadır. BUindiği gibi müsbet ilim tecrübesiz gelişemez İlmin her dak tekâmulunu bu tecrübe metodlanna borcludur Kendisine bizatihi insan vücudünü yani hayatını mevzu diye seçmiş olan tıb, sorumluluğumı hayvanlar üzerınde yaptığı tecrübelerle giderecektir. Canlıya karşı duyduğumuz mesuliyet duygusu vazıfe şuurumuza hâkim ve herşeyin üstünde tutulmağa lâyık bir meziyetimiz olmalıdır Bu dünyada iki türlü canlı vardır. Bunlardan birisine insdn, diğerine hayvan diyoruı. Acaba ikisinden hangisine rüçhan hakkı vermeli?. Biz insan olduğumuza göre yani düsünen, idrak eden hattâ düşündüklerini başkalanna duvurmasını bilen varhklar kademesinde bulunduğumuza eöre canlıların önderliği bize duşüyor demektir. İdraksiz bir hayvan elindeki insan dediğimiz akıl makinesınin ustünde bir varlık olamsz. Şu halde canlılar arasında tercih yaparken insanı ön plânda düşünmekliğimiz, hayvana ise insana vaptığı hızmetler, sağ'adığı faydalar nısbetinde kıymet vermemiz icab etmektedır. Bu kaziyeyi bir türlü anlamak ıstemiyen fakat fedakârlık bahsine gelince tecrübe hayvanları vazifesini üzerlerine alamıyan hayvrn dostlan, hayvanları korumak için teşekkül etmiş bir takım koruma derneklerı, sadece lâfta kalan iddialar ileri sürmektedirler. Hasta insanlan ölümden kurtannak için hayT.anlann tecrübe, tahtası olanuyacağını, birer canlı olarak hayvanları itlâf etmenin eavriinsanî olduğunu belirtiyorlarHalbukı iş yalnız merhametle alâkah bir mesele olmaktan uzaktır Merhamet adına bir kanserlinin veya spinal çocuk felcine müptelâ bir hastanın feda edilmesi caiz değıldir. Kanserı tedavi edecek ilâcın elde edılebilmesi için icab ederse bütun bir hayvan surüsünü tecrübe tahtasmdan geçirmek günah sayılamaz. Tek bir insanm ıstırabı surıi ıle tavşanın ölümunden daha muhimdır. Hayvanlar tecrübe tahtası olarak kullanılıyor Bolo Paşa Vak'asıj hanraBtn onıtu T«kBiak1»ıı çekinllmlyecektir. Buna «adec» insan egoizman diyenler ancak kendilerini vehme kaptınp aldatanlardır. Cerrahl müdahalelenn gelismesl d* hayvanlar üzennde bıçaklarm işlemesın* bağlı kalmıştır. Hasta bır uzvu viıcudden çıkarabilmek için hayvanın o uzviyetini defalar ca çıkarmı? olmak lâzımdır. Hayvanların canına kıymayı Hu uğurda yapılan bir zulüm ve işkence misali diye gören bir anlayışın yeri nasıl kasab dukkânlarına ve • ya mezbahalarda olamıyorsa adeta ınsan imal eden lâboratuarların da böyle bir anlayıs ile gölgelenmesı icab eder. Bugün eczanelerde saülan ilâclardan her biri, doktorlann eline geçmeden evvel hayvanlar üzerinde tecrübe edilmis ve böyle bir vasatta defalarca istimal edildıkten »onra insanlara tatbik edılmiştir. Hayvan guddelerinden çıkanlan cevherler veya hormonlanndan elde edilen preparatlar olmasaydı ınsan sağlığını tehdid eden türlü hastakklann tedavisi kabil olamazdı. Her tecrübenin hayvanlar flzerlnde yüzde yüz başarı ıle neticelendiğini iddia etmek elbette ki yanlışbr. Fakat bu yolda verilen te\efatın hayırlı neticeleri hergün görülen bakikatl«rdendir. Bilhassa «on yıllarda tecrübe tavsanlaruun, farelerin, kobay hattâ yılanlann tıbbi tecrübelerde insanhğa Söğladığı faydaları hele kanser gibi menhua bir ıllete çareler araşürılırken ne derece yokluğıına katlanılamaz mahluklar olduğunu hepimiz bilirız Vakıâ kanser henüz mağlub ediimiş bir duşman değildır. Fakat bır gun bulunacak bir ilâcuı diğerlermde olduğu «ıbi gene hayvanlar üzerinde yapılan tecrübelere dayanacağmı unutmıyalım. Diğer taraftan cerrahların bugön tatbik etmekte olduğu ve gelecekte faydalanacakları operativ metodlar vardır ki hep hayvanların bize bahşettiğı sağlık vasıtalarıdır. Kalb ve ciğerler uzerinde halen cerrahi müdahalelere girişebüiyorsak bunu bır kaç köpeğin hayaüna medyun olduğumuzu düşünmehvız. Cerrahinin her sahası bu türlü misallerle doludur Körlere goz nuru vermek, sağırı duyurmak, bir insandan diğerine kan naklini imkân dahilne sokmak ve buna benzer bir çok tıbbî başarılar hayvanların hayatıra mal olduğu kadar, mahluklann en asili olan bir o kadar insan hayatını kurtarmaktadır. T m n : f. GORDEAOT ( 1 9 ) ÇCTlren: MAZHAH KUST itibaren halkıa maneviyatını bormafta gayret ıarfediyor| du. 1914 senesi ekim ayında eski bir kösele taciri olan Yüzbaşı Schnitzer Alman harb basını müdürlüğü taraiından bir propaganda gazetesj cıkarmağa memur edilnüstl. Fransızcayı gavet iyi bilen Schnitzer üç Fransıı bularakj kendisine yardım etmeleri için teklifte bulundu. Bunlar; Henri Domelier il« Sarlvil'll iki gazeteci idi. HepBİ teklifi] reddetti. iki assubaydan yardım gören Schnitzer 1 kasım 1914 de Sarlvil'de haftalık bir eazete çıkarmağa basladı. Ciheti askerıye tarafmdan elkonulan Ansivo matbaasında basılan gazetemn ismi Gazette des Ardennes idi. Bu ceride küçük eb'adda idi ve ancak 4000 nüsha basılıyordu. Fakat harbde kendisine verilen linirlerl bozmak vazifeıüji mükemmelen görüyordu. MalU meaarlığındaki sancağı ile süslenmiı T« ttrsfındaki mermer l«vh»]»rd»n ortadaki «Mucahıdia kumandanı Efref Bey tarafmdan bin» edılmiştir» cümlesi v« iki tarahndakılerd» Maltada vefat edenlerın 'ıım'eri y» zılıdır. 1335 de yanl 1919 da mescidi tamir ettıren ve Maltada öle» esırier adına bir âbide dıktiren «Mucahiduı kumandanı Eşref Bey. kım. dir? Acaba Trablusgarb tıarbınde Enver Paşanın yaveri olan ve Trabtustan donüsünde oradan getirdığı kır bir hecin ile Kuşdıli çayırında gösteriler yapan zat BU? Hatırımda yanlıs kalmadıysa bu mücahidin adı da Hacı Eşreftı galiba 16 mart 1920 de Istanbulun ı?galinden sonra, Maltaya süru'.enler arasında bulunan Ahmed Emin Yalman da bu mücahidin kumatdanı Eşref Beyın kim olduğunu tanıyamadı. Bazı mezar tasjanndald yazılar Bahçedeki mezar taşlannın kitabelerinden bazılannı okuyoruz: «Suvari yuzbaşısı iken Yemende pıyadeye naklen Dersaadete esnayı avdetinde İskenderiyede bittevkif esiri harb sıfatile Maltay* »evkedılıp hululu ecelı mev"udile Kütınze hastanesmde irtihali dâri na'm eden İzmirlı Bekır Sıtkı Efendintn ruhuna fatiha 10 Kânunuevvel 331 yevmi pencisenbih» Bazı Tunuslu v* Cezayirlilerin mezar taşlanndan »onra. diğer bir sengi mezarda şoyle yazılı: «Osmanlı ordusundan nıatrud süvari yuzbaşısı (bir kelime okanmuyor) Hacı Ali İsa taratmdan katledilen İstanbullu Sadi Necdet Efendi 1332 . 1916» Arkadaşını öldüıen bir katilna mezarı Bahçenin bir köşesinde cteki mezarlardan ayn bir yerde tek bir mesçidin kapısı Modern tıbbm bugune kadar elde ettiği başarılar hayvanlar üze • rınde yaptığı tecrübelerin müsbet netıceler vermesinden ileri gelmiştır Mesuliyetini müdrik hiç bir doktor yoktur ki ilk defa hazırladığı bir ılâcı hayvana tatbik etmeden ınsa.n uzerinde kullansın'. Keza yeni bir amelıyat veya tedavi metodu havyandan evvel doğrudan doğı uya insanı tecrübe tahtası yapmış olsun'. Böyle bir şeyin vukuuna ne ımkân vardır ve ne de ımkân tasavvur edilebilir Netıce evvelâ hayvanda gorulecek, eğer fa;'da sağlayacağına kanaat getırilirse ondan sonra ınsan bahis mevzuu olacaktır Aksı halde daha bir süru Sağhğa dokunıruyan bir besi tar zmın insanlığa maledilebilmesi gene hayvanlar uzerinde yapılan arastırmalardan çıkmıştır. Vitamın noksanlığı yüzünde.1 meydana «elen zararları veya vücude fayda'a veya zararlı olabilecek gıda maddelerini ayırd etmek hususunaa bu turlü araştırmalardan edilsn istifade yabana atılamaz. Bundan başka kısa ömürlü hayvanlann ısiyetlerini tetkikten geçırmekle, insanda asırlarca sürecek bir t»^rübe devresinin kısa zamana sıkıştınlması kabıl olmuştur. Sozun kısası şudur ki medent insan bütün hisieri ve terriayüllenle hayvanlara iskence yapmaktan çekiren insandır. Fakat kendi sağlığı bahis mevzuu olduğu müddetçe 1 ayvanlardan edeceği istıfadeye fcılhassa bu yoldh günah demek caiz değildir. Tolun ALPTEKİN HAFTADAN HAFTAYA Gene evliyai bîriyaya dair Malta Fahri Baskonsolosumuz Mr. Gollcber mesar teşı daha var. Onda da »tstanbullu Sadi Necdet Efend:yi b't. tasavvur katlettiğinden 1317 d« Malta mahkemesincc idamına karar v« hüküm verilen Halebli Hacı Ah İsanın kabri» oldugu yazılı. Fahri konsolosunuzun söyledığine göre, o r.aman MaltahUr arasınbu idam hüküm ve karannın haksız ve çok şıddetli olduğu kanaati hasıl olmuş. Gerçi muhakeme neticesinde katilin bu cinayeti ijlediği sabit olmuşsa da, maktulün kendisini öldürmeye teşebbü» etmesi üzerine, daha evvel davranarak onu öldürmü; imij. Bir arkadaşım öldürdüğü için idam edıl(ÜÇÜPCÜ mhıfeden devam) men hazır ol bu pazartesı gunü bu Beçten kslkarız dediklerinde . Diyor. 1075 ınah zılhiccesının on beşıncı pazartesı gunü hakıkaten pazartesı gunune duşer mı? Bunun bir ehh o aym on beşincı gunü pazartesi mıdır? Emin olmamız, mademki lâzım gelıyor, bir defa hesab etse ivı olacaktır. Kaieı Beçten on iki atımla ve dört nefer abdı muşteramla ve yân Karım refikı kadimım Hındi Baba Mansur ıle Baba Ahmed Bektaşi ile ve Bsba Turrhı S»lmanî ile ve Ispanya vezırı ıle ve yedı bın askerle Beçten kalktıkta "tevekkülen alellah deyup . Bu anlatıştakı hankulâdeliğe hay ran olmamak mumkun mu? Evliyaı biriya Fransaya. Paris» de gitti mi? Baba Mansur Hindî ile, Selman Turabı ile o yollar, at üzerinde, şimdiki tayyare ile, otomobılle gitmektea bin defa daha şi'ri engizdir. O zamanki Turk kıyafetleri de Avrupadaki kibar kıyafetlerinden asla daha az şık değildir. Nar çiçeği kadıfeler, mor kerrakeler, çetik pabuclar, telâtin çizmeler, samur kürklerle vuku bulan bu seyahat esnasında frenklerl» nasıl konuşulacağrru bizden pek iyi bilen bu insanlar, hattâ onlara biraz da tepeden bakarak, konuştukları dilden mahcub olmadan, âdetlerinden, oturup kalkmalanndan üzüteıeden, alafrangalığa tenezzül etmeden kiin bilir nasıl gezip tozdular?.. Çünkü biz de o zamanlar zengin, onlardan daha rahat, daha müreffeh idik... Şimdi onlardan kendimlzi geri hisBetmek bana ne kadar keder veriyor bilseniz... Gene yedincl cildin 329 uncu sahifesinin 7 nci «atırında hareket için İspanya vezirinin lotaryan borulan alessabab. çalınup... diyor ki bu da bu »eyahatin Taki olduğuna kuvvetli bir delil »ayümaı ma? 331 inci »ahlfenin 14 uncü saünnda: İspanya vezirinin konağuıa muttasü hakire bir konak ile cüm1* tayınat hedayalarunız vcrilüp... demektedir. 333 uncü »abifed»: Blzim Oyvar kalemizden bu mahaller* gelinc* on dokuz konaklık yerdir diyor. 335 inci sahifenın bırinci satırında: Andan iki buçuk yüda yene Beç kalesi beraberhğinde. . demektedır. 340 ncı sahifenin onuncu saünnda. Tâ Tut vilâyetıne kadar bu vılâyetleri berbad etmiştik, henüz câ becâ imar olmada. . dıyor. Gene aynı sahifenin on ıkinci satırında: Hamdi hüda üç seneden sonra gene harab ettiğımiz yerleri imar olur gormek müyesser oldu... demektedir345 uıci sahifenin altıncı satınnda Yedı kralhk yerleri Çasann fermanıle seyrettiğun askeri islâma hıkâye edüp cümle âlem havrette kalup .. Bu tasnhe diyecek pek soz olmasa gerek . Velhasıl ben de hoca olsaydım doçentlerimi, asistanlarımı bu kayıb cüdleri bulmak için seferber ederdim. En güzel tezleri de bu olurdu!. . Evliya Çelebi Mısır valisinin agavatı arasma, Foncistan seyahatinden dönüşünden sonra, katıldıŞı senelerdedır ki notlannı kitab haline getirdiği anlaşılıyor. Kimbilir belkı de Mısır kütübhanelerincle bir köşededir. Böyle de değilse, Evliya Çelebi, o kadar Avrupa içerilerine kadar nüfuz ettikten sonra ne sebeble geri döndü? İspanya sefirüıin hareket borularile alessabah yollara düştüğünü söylemesi güç söylenir bir yalandır. Aksi delillerin elde edihnest, bu hakirde, pek hüzünlü bir «ukutu hayal olur diye uzülüyorum. Cok geçmeden «Harb Haberler Bürosu» bu «azeteye basmuharrir olarak Röne Prevo isimli birini RönderdiO günden itibaren de gazete tam mânasile tezvlrden ibaret olan vazifesini hakkila yapmağa başladı. Aslen Franıız olan Rone bir Avusturyalı kadınla evlenmi» ve müliyetini inkâr ederek Alman tabiiyetine geçmisti. Harbden evvel bir müddet de Munich'de nesredilen bir Alman gaıetesinin Paris muhabirliğini yapmıstı. Umum müdür Schnitzere' Calas isimli bir de muavin temin edilmisti. Bu Cala» evvelce İsviçreye hicret etmis bir Fransız ailesine menısubdu. Röne Prevo gazetede isgal altındakl sehirlerden aldığmı iddia ettigi mektublar nesrediyor, askeri hâdiseleri tefsir ediyor ve biUıassa Almanyada bulunan Fransu esirlerinın listesile, bunlardan ölmüs olanların ve îsviçre vasıtasıle memleketlerine iade edilenlerin isimlerini veriyorıdu... Bu sayede gazetenin tirajı çok arttı 1915 senesi mart ayında 40 bin nüsha basan gazetenin tirajı bir *nüdd«t sonra yüz bıne ve ıkıncı sene nihayetinde yüz seksen bine çıktı. Evvelce haftada bir nesredilen Gazette deı Ardenne» bilâhare haftada iki ve üç defa nasredüdi. nihayet her gün basılmağa baslandı Gazete Lille'de Reveil du Nord. matbaasından v Petit Ardennais'dea kaldırıian rotatiflerle tabediliyordu. Mezarlığın ve mesçidin umumi jröriinıişü Malta mezarlığındaki âbide fan Abdulâzız Han zamanmda ya ' p;lnrus,tır.» Diğer bir levhada da | «Eşref Bey tarafmdan mescidin ' tsmiri 1335» ıbaresinı okuy»uz. İki tarafında muteaddid ır.ezar ; tsşian bulunan bahçenm ortasjnriaki yolun nıhayetınde ve tam kap nın karşısında bir mescid vardır Eu mescid de kapıdaki gıbi Arab mimarîsi tarzında dort mınareli ve bir kubbelidir. Mescıdin kapısından içeri girince karşınıza gî'.en duvarda türkçe kıtabenin aitında fıansızca bir kitabe var. Gayet fsırane ve tazımkâr bir ifads ıle yazılmış olan bu kitabede mescıdm haşmetlu Sultan Abdülâziz Hanın Maltadaki başkonsolosu Naum Duhanl Efendi tarafmdan 1874 ds inşa ettırildiği yazılı Sağda .nescidn ! namaz kılmaya mahsus ypri var. ı Soldaki odada da hem teneşır, hem de musallâ hizmeti gören yüksek | bir mermer taş bulunmaktadır. Esarette olenler için dikilen âbide Ağaçlar, yeşillikler ve çiçeklerle müzeyyen bahçenin bir tarafında da güzel bir âbide mevcuddur. Birinci Dünya Harbinde esir olup da Maltada ölenler için dikilen bu âbidenin kaide»! tajtan bu Türk \S0C saat 14 ten 24 SJX. |»| f K /k GÖZE 2EVKE KESEYE Zengın çerçeve çeşld. lerlle en temız ışçlliği SMGENde bulabılırsı. ntz. Beyoğlu. Lâle si. neması ust sırası 67. Almanlar bu gazeteyi ufacık balonlarla cephe gerisine | Fransanın isgal altında bulunmıyan sehir ve kasabala1 ırına atıyorlardı. f Cağaloğlu Ç İ F T E S A R A Y L A R Bu PAZAR Sanatkârlar resmi geçidinde büyük sanatkar Bahçesinde ile dinleyiniz. J^MJJ^ e kadar MUAZZAM FASIL ' Bayanlara Müjde Arzu ettiğiniz fantazi çok değişik ipeklileri, yünlülari, ipek yün dantelleri, fantazi ipek tülleri, orijinal kokteyl ve çay elbıselikleri kumajlaruu, naiidt kumajlardan model hazır mantoları v« muhtelii cins İngiliz trençkotlan çok ucuz Eiatlarla ancak mağazamızdan TAKSİTLE alabilirsiniz. CEYLÂN Mağazası Sultanhamam Mesadet Han kat 2, No. 19 İst. Tal: 25797 RADIFE ERTEN ABDULLAH YÜCE SÜZAN KÖKTÜRK ŞEN KARDEŞLER NTJRHATAT ADNAN TÜBEYKN TÛBKÖZÜ («SIJZAN GÜVEN MUALLA FIBAT NERİMAN ALT1NAT NİL (Ske« İSMAİL DÜMBÜLLÜ TAM KADROSUTLA MUSTAFA KROĞLU NİHAL Progrtm fanlasız «n aaat dcvam ad*r. tatiyenltr yemeklcril* gelebillr. Kasaba ve nahiyeler halkı bu gazeteden satın almak', mecburiyetinde idi.* Dügman lokaktan çocuklar toplayankj cerideyi zorla sattırıyordu. (AfkM w ) Türkiyede neşri hakkı yalnız aiddir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle