19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET II EkİM 1953 "Viyananın küçük şarkıcılar Yırtıcı nebatlar da var! korosu,, arasında bir gün TABIAT GARÎBELER1NDEN Drosera ve Dionaea'nm marifetleri Çayırda rahat rahat otlayan bir inek, ormandg ağaçların yapraklannı yiyen bir keçi, yahud lahans yapraklarmı yutan bir tavşan gördüğümüz zaman hangimizin aklına ota, yaprağa yahud lahanaya »cımak gelir? Fakat hâdisenin aksir.e döndüğünü farzedinız, hemen tüylerimiz ürperir. Öyleya nebatat'n et, diri diri hayvan yemesi, ne ffcaat! Aman Yarabbi! însanoğlunun bu gibi hâdiseler karşısında duyduğu nefret o Kadar derindir ki dünyada çoktandır bu hususta bir çok efsancler dolaşmaktadır. Meselâ Genubi Amerikaya giderseniz size ölüm çiçaklerinden bahsederler. Guya bir huni şeklinde olan bu çiçekler bir adamı yutacak cesamet ve kudrette imiş! Nicaragua'da insan eti yiyen üzüm bağlarmın bulunduğu söylenir. Guyane'da ise maymunları yakalayan ağaçlar var. Madagaskar adasında da öyle. Hattâ bu ağaca her sene bir kız kurban edi'ir Mektebin şirin yavrularından miırekkeb korosu Wiener . Zıngerknaben (Viya. rMnın şarkj soyleyen çocuklan) üç ı uz elli senedenberi seslerinin cüzellığile dünyayı teshir etmek. :eHırler. Son dünya harbinin altüst ettıği bu teşkilât bugün tekrar faa'ıyete geçmiştir. Şöhretleri Ame. rıkayı bile istilâ eden bu küçükler nasıl yaşar ve çahşırlar? *** On sekizinci asnn muhteşem binalanndan biri olan AugartenPalas'dayız. Etraf yenjyeşil çimen. Saat 14,15. Parkta çocuklar koşup oynuyorlar. Dunyanın bütün mekteblerinde işitilen bu seslerin musıki meraklılannı ağlatacak kadar güzel olması nasıl mümkün oluyor? Muessesenin rektörü Schmidt bunu pek tabi! görüyor. Saat 14.30 da çocuklar büyük bir intizam içinde sıruflara giriyorlar ve altışar, sekizer kişilık gruplar halinde şarkı hocalannm etrafına toplanıyorlar. Vaktile Kraliçe Marie Antoinette'm annesüıe aid olan bu sabık saraya biz de giriyoruz. Herr Schmidt bir zamanlar harabe haline gelen binayı yeniden yaptırmış: leri lâzımdı. Dort duvarla ıktıfa etmemize ımkân yoktu. Talebelerimin rahat rahat oturup çahşmalan şarttır. Çocuklar nezle olsa, onlardan kat'iyyen istıfade edilmez. 0nun için biraz konfora ihtiyac var. Burada yalnız yatılı mi var? Evet talebe hastalık sağlık var. Peki o halde çımdilik talebe. lerden burada olmıyanlar var demek .. Ben kırktan fazla çocuk görmüyorum. Sebebi basit. Korolanmızdan ikisi dünyayı dolaşıyor. "3urada gördükleriniz repertuarlarmı zenginleştirıyorlar. Gelecek kış da onlar Avustralya ve Brezılyaya gıdecekler. Şimdi konser vermiyorlar mı? Vermez olurlar mı? Hattâ yoruluyorlar bile. Bir kere Viyana Operasma yardım edıyoruz. Şehirde ve civarda konserler var. Bılhassa saray kilısesınin korosu var. Bu an'ane tam dört asılık olduğundan onu bozmuyoruz. Dort asır mı dedıniz? Tabiî. Müessesemız 1498 »enesınde kuruldu. Bir vakitler ya Schubert ve Haydn da burada şarkı soyledıler. Meşhur orkestra şefı Clement Frauss da burada yetışmıştır. t Anladığıma göre burada bü tün talebelerınızı bir arada fı hiç bir zaman kabıl değıl. Hakkınız var. Yalnız Noel'de bütün çocuklan buraya toplamağa gayret ederim. Tatillerde d« be. raber oluruz. Alplerde bir otelimiz var. Orada toplanırız. Peki çocuklar büyüdükleri zaman ne yaparlar? Dans ederler, muhendis olurlar, hocahk ederler, hattâ marangozluk, demırcîlık bile yaparlar. Çünku çocuğun sesi kalınlaştığı zaman ne çıkacağı belli olmaz. İşte biz onları sabahın 6 sından ıtıbaren bu hayata hazırlamağa çalışıyoruz. Herr Schmidt her sene nasıl talebe bulduğunu izaha gırişti: Müessesemıze senede 7 8 yaşında bın kadar çocuk muracaat eder .. Bunların ebeveyni her halde musıkışınastır. Hayır. Bu çocuklar her çevreye mensub ailelerın oğludurlar. İçleruıden kaçını seçersiniz? Kırk kadannı Bunlar iki sene sıkı bir talim ve terbıye görürler ve son derece zor olan imtihanlırda muvaffak olurlarsa «Viyana şarkıcısı» unvanmı kazanırlar. Saat akşam altıyı gelmişti. Y». mek vakti idı. Avusturyada akşam yemeği erken yenir. Sof^adan kalkan çocuklar fene Hnhey» çıktılar. Fakat korolardan b.rı Operaya gıtmek uzere hazır!atı%'ordu. Onlar şarkı soylerken otekılcr de yataklarına gırecekler vs ıleride yapacakları euzel seyahatleri duşunerek uyuyacaklardır. Evvelâ bu nebatlardan en b a s i lerine bır göz atalım: Bu mantarlar ufacık tırtılları yakalayarak yerler. Mantarların üstu yapışkın bır madde ile kaplıdır. Tırtıllar g«lıp buraya yakalanır yakalanmaz mantardan iphk gibi bir boru çiK.ır ve gelıp hayvanm bütün usaresıni çeker. Fakat bazı mantarların bu hususiyeti diğer bir takım nebatatın imkânları yanında çok basit kalır. Drosera cinsınden nebatlar bunarm oldukça şöhretlilerindendır. Bunlardan birınin resmini buraya naklettiğimizden syrıca uzun jzun tarife lüzum gdrmüyoruz. Bu nebatın butün sathında bulunan tomurcuklardan şekerli bir madde çıkar ve yayılır. Tıpkı şebnem gibi. Ama bu şebnem sabah görülen kadar zararsız değildir. Bu nebatı beraberce bir kaç dakika tetkık edelim: Bır sınek gelip de buna kondu mu artık bir daha kurtulamaz. Ayaklan çekerli maddeye buişır ve kurtuimak içm yaptığı büDionaea yaprağı açık 1ken. Ortada bir a n görünmektedir. bat var kı bunun yapıa lan 30 »ntimetreyi bulur. Renk'.er yakut kırmızısıdır. Bu yaprak r!a ur nevi yapışkan ifraz eder. Resımdf goıu!düğü gibi yaprağın uclannJa sıvrl bağlar vardır. Yaprak kapaj'dığı 7a man içinde hapsedılmış bulunan hayvancığm kurtulmasına imkân ve ihtimal kalmaz. Hayvan yakalandı mı. yaprak hazım usaresini ifraz etmeğe başlar ve tıpkı drosera gibi şıkânnı eritır. Bu nebatlardan pek çok ç<;şidlerl var. Fakat bunların hepsıni burada gözden geçirmek imkânsız. Acaba drosera ve dıonara gı bi nebatlar neden küçuk ha> inları yakalayıp âdeta yerler? Bu ı ebatların muntazam kokleri var İhtıyacı olan butün gıdayı topı ktan alabildikleri halde neden bu $ekilde hareket ederler? Belki de* pis boğaz olduklan için. Hâdisedeki muamma da es? en burada toplanıyor. M. ' • Neden evlerine gitmezler? Sabah saat 6,15 de kalkar, ?k. şam sekızde yatarlar. Bazı akşamlar korolanmız ©peraya yahud konsere gıder. Bu yuzden çocuklann leylî olmalan şart. Kaç koro heyetıniz var? Gordüklerimiz, işittiklerimiz: 1948 de burası bana teslim Dört.. edildiği zaman berbad bir halde ıdi, Yani? diyor. Fakat başk» yer yoktu. O Yüz talebe .. Her koroda 22 nun için ister istemez kabul ettim. şarkıcı vardır. Ayrıca bir miktar Geçen gece kardeşim kocatile Bu çocuklaruı bir yere yerleşme da ihtiygt bulundururuz. Malum bize gelmişlerdi. Biraz gczelim, hava alalım, dedik. « Peki, öyleyse yann öğle vakti size geliriz, bir ver Irararlaştınr, gidıvpririz.» dediler. Pazar günü saat bire doğru geldıler. biraz hoşbeşten sonra cmereyp eıdelim?» suali ortaya atıldı. İs' tarhulun bütün eğlence ve dinlenme yerleri gözümün önünde resmi geçid yapmağa başladı. Önee Bogançini, meselâ Büyükdere. Sanyerı düşündük. Cazib gelmesine raemen kontrolsuz şoförlerin, yıldınm süratile sürdükleri otomobülerin kurbanı olmağa bir rörlü raa olamadık. Bir da dönüsii düçtindük. Birimiz: « Otobüsle, hem de Belediye otobüslerile döneriz!> <fedl. Bir başkasi' •ı Elli kişilik otobüse en aşağı 100 kişı dolduruyorlar. carumız çıkar» diye itiraz etti. Yeşilköy aklımıza eeldi. Odada bulunanlar hep bir ağızdan: « Allah göstermeViyana sarkırılaruıın mektebi sin. hele akşamları dönüşte otomobiller, otobüsler deli gibi gidip gelivorlar, bir de farlarile şoförlerin gözlerini alıvorlar, daha ö'lmpee nivetimiz yok!» diye itirazı bastılar Benim aklıma Suadiye, Caddebostanı geldi. <r Oralar hem kank. hem de dönüşte vesait bulma güçlüğü var!» dediler. Düşündüm, haklı idiler .. ' lün hareketler onun büsbütün yakalanmasına yardım eder. Tuzak harekete geçmış dempktır. Ondan sonra yaprak yavaş yavaş hayvanm üzerme doğru kıvrılır ve sineği içine alır. Artık sineğe kurtulus kapıları kapanmıştır. Dros;ra onu yavaş vavaş hazmeder. Fakat Drosera yaprağının jstüne yapışan madde veva hayvan i"U nebatm hazmedebileceği cınsten değilse, kıskaçlar hemen açılır ve hayvan serbest kalır. Bu vazivette Drosera tıpkı bır kedı veva köpek gibi hsreket ederek beğenmedıği yıveceğı ağzından atar. Bu çeşid ne'jatlar eti. pro'pinli, sütlu ve glutenli maddelerı «evcrler Şekerli, zeytinyağlı, nışastah maddeler bunlara hiç tesir etmez. Hazım mekanızmasına eelince bu tıpkı insan mıdesinde olduğu gibi haıeket eder. Droseraların eb'adı küçüktür. Fakat bir de Dıonara denılen bır ne Nereye gidelim? Dionea yaprap kapanmış vazivetict « Övle ise arkadaşlardan Galibe pidelim» dedik. Şimdi onlara gitsek mutlaka misafirleri vardır, sonra bizi akşam yemeğine ahkovmak isterler, halbuki kansının karlıı bumunda. kız ' koşup hizmet edecek, hem vazık, hem günah!* deyip ondan da vazgeçtik. « Peki .Muhiddinlere gideriz, biraz deniz sevrederiz. gece mehtab da var. geç vapurla döneriz'» diye biz erkekler bir fikir ileri sürdük. Kadınlar: « Kansı Neclâ hem hâmile. •ıem de varisi var, üstelik hizmetçileri de yok: olmaz!» dediler Ben davanamadım: « Çocuklar peki geiin, tevzeme gidelim, biraz konusur, hem de teyzemi göriirüz!» dedim. ır İyi ama biliyorsun, bugün pazar, onların poker günüdür, rahatsız ederiz!» diye gene itiraz ettiler. u Gelin, Adalara gidelim. akşam yemeğıni de orada yer, dönerizn devince 1 «Önce vapurlaruı halini düşündüm, ayakta gideceğiz, sonra Adada hanei gazrnoya gits<?k göz göre kazıklayacaklar. sinirleneceğiz. dönüşte vapurlardaki sarJıoslar büsbütün keyfimizi kaçiracak. çocuk seslerile başımız şişeceV» diye hatırlatınca ondan da v=72eçtik. Gene düşünmeğe başladık «Nereve gitsek?» Maçkada kahveve. dedik. sonra bir. iki plâk c ı r f ı s ı ile miızıkli tarife tatbikı, nihavet kuru Htr kahveye 125 kuru= vermek, hattâ vprmeyi düşünm^V dahi acımıza BittiK^falanmız ve en iyi nivetlerirn1"1'» h^va'en sileee gıdılebilecek İ=tanhulun Hığer bütün mesire yerlrrini gezriik Her yer için kuvvetli bir «inir sistemine veya belediye fıat murakıbı. polis, sevrüsefer memııru pesinde kosacak, sikâvetıni tsVih için vakti olanların rahat e^phılecosi kararına vanrken içimi'Hen hirinin aklma geldi: « Çortık'ar cok acıktım, acaba saat kac?!> Hive sordu: Kıılak verdik, o sırada içerideki c''nın eiıcıjVlu s^ati tam beşi vuruvordu. Biz hâlâ «nereye gitsek?», «Acaba nerede sinırlenmeyiz?», «Npıede h?kkına razı garson, lokanta sahibi. şoför, umumî vesaitte seyahat etmesini bilen vatandas ouluruz diye düşünüyorduk; ve böylelikle koca bir pazarımızı bir çoklarımız gibi harcadık siHı' Haluk Dımtka] AvEUNuGotoEZ ve CGOHZÂLEZ ISİMU KUBMI JOKEYLER AYM İKİ DEFA YAR1ŞA GİRDiKLERi HAtDE PAtfS'lt 1780 S£N£$/ND6 IN$A PANTHE.ÖN İLK ZAMANL4RDA 0 KADAR MUMAVBMBTSIZ GORUNUYORDUKİ SAUFLOT UTANUNDAN OLOÜ7 İ Â 173 M L N O DÜ5ESİNE İA J SENE BOYLE BİR HEDİYE EDEROİ. ÖRTÜ 5 4 4 AOET İNCİ HEİ \it İ.ŞLENMİŞTIR. ».HARRYA.8AYLY •NA .ŞU, • ÇOCUĞU "1WC.IV» BEVERuv BüODV BuKPV BARBARA BETTE BRAPLEV V CDM\STİR" BERNSCE, BLAKE ı 8RENDA BERNftPETTE BERVL BERMARP BEHJAMtN ATO/ 'pıYANO UZERİNDB GEZİNEN BİR KBOİ /LHÂM ETMIŞTİR. GOROüGÜNUZ Bü 0UV/\R BR»AN 'j£SP< TftRAFiNOAf* SÇRVt. AĞrVÇLASUYiA VUCUDE GETIRJLMJŞTVR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle